Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/46 E. 2021/409 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/46 Esas – 2021/409

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/46
KARAR NO : 2021/409

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI :….
DAVALI :…

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili adına tescilli “…” markası mesnet gösterilerek 2019/121224 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna yapılan itirazın reddedildiğini, müvekkili markası ile dava konusu markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirket markasını gören tüketicilerin zihninde müvekkilinin “…” unsurlu markalarının canlanacağını, taraf markalarının ve hizmet sağlayıcıların tüketici tarafından aynı olarak algılanacağını ve bu durumun ürünlerin karıştırılması ihtimaline yol açacağını, itiraza konu markada müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın birebir aynı şekilde kullanıldığını, başına “U” harfi eklendiğini, yapılan eklemenin markalar arasında herhangi bir farklılık yaratmadığını, aksine dava konusu markanın müvekkiline ait markaların serisi olarak düşünülmesine neden olacağını, dava konusu marka başvurusunun tescilinin talep edildiği sınıflar ile müvekkili şirket markalarının sınıflarının çakıştığını, bu durumun iltibas tehlikesini daha arttırdığını, dava konusu markanın tescili halinde müvekkili şirketin maddi zarara uğrayacağını, davalı tarafın ise haksız kazanç elde edeceğini, markaların görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markalarda aynı ve benzer türden emtiaların yer aldığını, taraf markaları kapsamındaki aynı sektöre yönelik hizmetlerin aynı/bağlantılı noktalardan piyasaya sürüleceğini, markaların halk tarafından karıştırılma ve markalar arasında bağlantı bulunduğu algısının orta çıkması ihtimali bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu seri markaları yarattığını, itiraza konu marka başvurusu tarihinden önce kendi adına tescil ettirdiği markayı yoğun ve yaygın biçimde kullanarak maruf ve meşhur hale getirdiğini, dava konusu markanın tescili halinde müvekkil şirket markasının sulanmasına ve ayırt edici karakterinin zedelenmesine neden olacağını beyan ederek Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Türk Patent vekili cevabında özetle; davalı şirketin “…” ibareli başvurusu ile davacı şirkete ait itiraza mesnet markaların kavramsal, görsel ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden farklı olduklarını, başvuru konusu markanın bütün olarak itiraza mesnet markalarla ortalama tüketici tarafından aynı işletmeye ait olacağı kanısını oluşturmayacağını ve iltibasa neden olmayacağını, markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını, somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/5 kapsamında belirtilen şartların oluşmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya hukuka uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevabında özetle; müvekkili şirketin Türkiye’nin köklü ilaç şirketleri ve diğer ülkeler tarafından üretilen ilaç ve gıda takviyesi ürünlerinin pazarlanması ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, ihracat alanında sektör liderleri arasında olduğunu, müvekkil şirketin davacının markasından haksız çıkar sağlama çabası olmadığını, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkili şirket ve davacı şirketin ilaç sektöründe faaliyet göstermesi sebebiyle tüketici kitlesinin doktor, eczacı ve veteriner hekimlerden oluştuğunu, tüketici kitlesinin bilinç düzeyinin daha fazla olduğunu, bu sebeple tüketicilerin markaları karıştırma ihtimalinin düşük olacağını, davacı markası altında “sıvı sabun” üretimi yapıldığını, müvekkili şirket markası altında ise sindirim sistemi ve metabolizma için ilaç üretimi yapıldığını, markaların üzerinde kullanıldığı ürünler ve hitap ettikleri kitlenin tamamen farklı olduğunu, markaların karıştırılması ihtimali bulunmadığını, müvekkili şirket ürünlerinin eczanelerde, davacı şirket ürünlerinin ise marketlerde satışa sunulduğunu, sektörel tüketici dışında ortalama tüketicide oluşacak algıda eczanede satılan bir ilaç ile sıvı sabun arasında karıştırılma ihtimali olmayacağının açık olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRME
Dava Konusu Marka ile Davacının İtiraza Dayanak Markaları Arasında İlişkilendirilme İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Bakımından Değerlendirme
Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.   
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacaktır:   
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması.   
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.   
• Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
a) Emtiaların Aynı/Benzer Olup Olmadığı 
Markalar arasındaki iltibas değerlendirmesi, markaların kapsamında yer alan mallardan ve hizmetlerden bağımsız değildir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa neden olma ihtimali azalacaktır. Bir başka anlatımla, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta; malların ve hizmetlerin aynı olması durumunda ise markaların arasındaki ortalama bir benzerlik dahi iltibasa neden olacaktır.   
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmasıdır. Benzer mal ve hizmetler ise, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriği, aynı tür mal ve hizmeti mutlak surette kapsamakla birlikte daha geniş bir yaklaşımla benzer oldukları öngörülebilecek, tüketicilerce ilişkilendirilerek aynı kaynaktan geldikleri varsayılabilecek, aynı/benzer ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak mal ve hizmetleri de kapsamaktadır.  
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu’na göre aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabilir:   
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,  
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.  İlgili sektördeki malların niteliği, piyasaya sunuluş şekli, tüketici alışkanlıkları gibi somut olayı etkileyen ek şartların varlığı halinde hizmetlerle mallar arasında ilişkilendirilme ihtimali ortaya çıkabilmektedir.  
Dava konusu marka kapsamında yer alan ve bu davanın konusunu oluşturan 05. sınıf emtianın tamamı, davacının gerek Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı itirazda gerekse dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterdiği markalarda aynen yer almaktadır.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm emtia bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı,
İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı
Markaların emtia/hizmetlerinin aynı/benzer olduğu tespiti yapıldıktan sonra bakılması gereken ikinci kriter işaretlerin benzer olup olmadığıdır. İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alınmalıdır. Görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacaktır. İlgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığı dikkat edilmelidir. Görsel benzerlik, … veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir.
Bilindiği üzere, … markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. … markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, … sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. … markalarında, … yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, … markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, … veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. … markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimali telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında “bağlantı” kurma ihtimali bulunması, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılmasıdır. Global değerlendirme gereği, markaların unsurlarına bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla asıl olan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır.
Yargıtay … HD’nin 2002/12018 E. ve 2003/4432 K. Sayılı “…” kararında belirlenen temel ilkelerin dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre; 
Asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayrıcalığını vurgulayan imajda aramak lazımdır.  
Tespit edilen asıl unsur sözcükten ibaret ise markalarda ortak olarak kullanılan kök … ve başvuru sahibinin varsa ilave ettiği ekler belirlenmelidir.  
Son olarak başvuru sahibinin markasındaki eklentinin başlı başına ayırt edicilik vasfının olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.  
Davaya konu marka başvurusu herhangi bir şekil ya da renk unsuru içermeyen … markasıdır. Siyah renk ile beyaz zemin üzerine büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresinden oluşan dava konusu marka, “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresinin herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Marka kapsamında farklı bir unsur bulunmadığından, markanın tek unsuru olan “…” ibaresi, markanın aynı zamanda esas unsurunu oluşturmaktadır. “…” ibaresi, anlamlı bir … olmadığından, ayırt edici niteliği yüksek olduğu,
Davacıya ait markalardan, emtia benzerliği taşıyan markalar, yukarıdaki tabloya alınmış olup, 3 marka haricinde davacıya ait tüm markalar, … markasıdır. Davacıya ait … markaları, beyaz zemin üzerine siyah harflerle yazılmış olup, tamamı ilk harfi büyük, sonraki harfleri küçük harflerle yazılmış “…” ibaresini içermektedir. “…” ibaresi anlamlı bir … olmayıp, “deks” şeklinde telaffuz edilmektedir. Davacının bir adet markası, sadece “…” ibaresinden oluşmakta olup, diğer markalarının tamamı “…” ibaresinin yanında ayırt edici niteliği olmayan, tanımlayıcı/nitelendirici unsur vasfında “…. ” gibi ibareleri ihtiva etmektedir.  Davacının önceki tarihli gerekçe markaları incelendiğinde, markalarının tamamının, “…” ibaresine farklı kelimeler eklenerek oluşturulduğu, “…” ibaresini içeren marka serisi yaratıldığı tespit edilmiştir.  Bu markalarda ortak unsur olan “…” ibaresinin, markalardaki ön plandaki ayırt edici unsur, yani esas unsur olduğunu söylemek mümkündür. Tüketici nezdinde marka algısı yaratan unsur “…” ibaresidir.
Davacıya ait bir kısım markalar ise, “… ” ibaresinden oluşmakta olup bu ibareler ile dava konusu marka, karşılaştırmaya konu olamayacak/ilişki kurulamayacak derecede farklıdır. Zira dava konusu marka “…” şeklinde telaffuz edilir iken, davacıya ait markalar “kid-deks/ki-deks” şeklinde telaffuz edilecektir. Davacıya ait markalar ile ortak olarak bulunan “…” ibaresi, markaları benzer olarak değerlendirmek için yeterli değildir. “…” ibaresine eklenen diğer unsurlar, ön ekler, ilk heceler, markaları farklılaştırmak için yeter niteliktedir.
Davacıya ait markalardan üç tanesi ise, hem … hem de şekil unsurunu içeren karma nitelikli markalardır. Markalarda yer alan şekil unsurları, dikkat çekici unsurlar olmaması ve “söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği, tali unsur niteliği taşımaktadır. Karma nitelikli markalarda “…” ibaresinin yanında “…. ”, “bitki bileşimli uzman bakım” ibareleri yer almakta ise de, bu ibareler anlamları itibariyle marka vasfı taşımayan, herkesin kullanımına açık ibarelerdir. Dolayısıyla davacının karma nitelikli markalarının esas unsuru “…” ibaresidir. “…” ibaresi, anlamlı bir … olmadığından, ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya ait markada “…” ibaresinin yer almasından kaynaklanmaktadır. Aynı heceyi içermelerinden kaynaklı olarak, taraf markaları arasında işitsel ve görsel olarak düşük seviyede bir benzerlik bulunmakla birlikte, bu seviyede bir benzerliğin taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay …. sayılı kararı ile “… davacı markalarının esas ve ayırt edici unsurunun …. ” ibaresi olduğu, davalının başvurusunun ise “….” ibareli olduğu, başvuru konusu işaretin sözcük markası değil üç harften oluşan bir harf markası olduğu, harflerin alışılmışın dışında bir sırayla bir araya getirilmiş olduğu, başvuru kapsamında yer alan 29, 30 ve 43.sınıf ürün ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamında yer aldığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” hükmündeki Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulmasıdır. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacaktır.  
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılmalıdır. İnceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynar.   
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılmalıdır. 
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut olayda, “…” olarak işaretlenen ve işbu davanın konusunu oluşturan ürünler, 05. Sınıf emtialardır. Taraf markaları davaya konu 5/1 ve 5/3 altsınıfta bulunan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı radyoaktif kimyasal maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” emtiaları, doktorlar, veterinerler, eczacılar ve diş hekimlerine hitap eden emtialar olup, söz konusu uzman kimselerin bilinç düzeyi dikkate alınarak iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, buna karşılık bu emtialar haricinde kalan emtiaların ise, salt ihtisas sahibi bilinç düzeyi yüksek kimselere hitap etmedikleri, içerisinde farklı sosyo-ekonomik toplumsal kesimlerden gelen bireylerin oluşturduğu halk kesimine de hitap ettikleri, ilgili tüketicinin makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; davacının “…” ibareli markaları ile dava konusu marka arasında hiçbir benzerlik bulunmadığı, davacının “…” ibareli/esas unsurlu markaları ile dava konusu marka karşılaştırıldığında ise, dava konusu markada yer alan 5. sınıf emtianın, davacıya ait bir kısım markada aynen yer aldığı tespit edilerek, aralarında sınıfsal olarak ayniyet bulunduğu kabul edilmekle birlikte, 5. sınıf emtianın bir kısmının yüksek bilinç düzeyine hitap ettiği, bir kısım emtianın ise ortalama tüketicisinin ise makul düzeyde bilgi ve dikkat düzeyine sahip olduğu, dava konusu ürünlerin gündelik ihtiyaçlara yönelik kısa sürede karar verilerek satın alınan ürünler olmadığı, bu nedenle ilgili tüketicinin bilgi düzeyi dahilinde tüketicilerin farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, dava konusu marka bir bütün olarak “…” ibaresinden oluşurken, davacıya ait markaların esas unsurunun ise “…” ibaresinden oluşması, taraf markaları kapsamında sadece tek harf farklılığı bulunmaktaysa da, farklı harfin kelimenin başında yer alması, tüketicilerin soldan sağa doğru okuma yaptığı gözetildiğinde kelimenin başında yer alan farklılığın tüketicilerin markaları ayırt etmesi için yeterli olacağı, taraf markalarının kısa olarak değerlendirilebilecek kelimelerden oluştuğu, kısa … markalarında tek harf farklılığın dahi markaları birbirinden ayırt etmeye yetmesi, “…” ibaresinin başında yer alan  ”U” harfi ile “…” markası imajından farklılaşması, bütünsel varlığını korumaya devam etmesi, ayrıca “…” ibaresinin anlamlı bir … olmaması nedeniyle ayırt ediciliği niteliğinin yüksek olduğu, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak düşük seviyede benzer olmakla birlikte, bu benzerliğin karıştırılma ihtimali yol açmayacağı,  tüketicinin taraf markalarını … ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, davacı markaları “…” ibaresine getirilmiş tali … unsurları ile “…+…” şeklinde seri marka yaratılmış ise de, dava konusu markanın davacının seri markalarından farklılaştığı, zira dava konusu markanın, davacının seri markaları gibi “…+…” şeklinde oluşturulmadığı, aksine “…” ibaresinin önüne bir harfin eklenmesi ile oluşturulduğu, davacı markalarında yer alan tali unsurların da markaların farklılığına hizmet ettiği, taraf markalarının anlamlı kelimeler olmamaları nedeniyle aralarında kavramsal benzerlik de bulunmadığı, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı,

Davacı Markasının Tanınmış Olup Olmadığı, Davalının Başvuruya Konu Markasının Davacının Tescilli Markasından Haksız Yararlanma Sağlayıp Sağlamadığı, Davacı Markasının İtibarına Zarar Verip Veremeyeceği, Ayırt Ediciliğini Zedeleyip Zedelemeyeceği Hususları Bakımından Değerlendirme 
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça gerekçe gösterilen markanın tanınmışlığının ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, davacı markalarının tanınmış olarak kabul edilemeyeceği,
Netice itibariyle,
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan malların davacıya ait markalarda yer alan mal/hizmetler ile … olduğu, 
Davalıya ait dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait gerekçe markaların benzer olmadığı ve dava konusu marka başvurusunun davacı markaları ile karıştırılma ihtimali bulunmadığı,
Davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı sonuçlarına varılmış açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23.12.2021

Kâtip Hâkim … e-imzalıdır. ✍e-imzalıdır