Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/369 E. 2022/335 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/369 Esas – 2022/335
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/369
Karar No : 2022/335

Hakim :….
Katip …

Davacı :..
Vekili : Av. …
Davalılar : 1…
Vekili : Av…

Vekili : Av. …
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 24/12/2021
Karar Tarihi : 13/10/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 13/10/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili …Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; davacının 2002 yılından beri “… Okulları” markası altında eğitim ve öğretim alanlarında…. geneline yayılmış faaliyetlerde bulunduğunu, bu faaliyetlerinde kullandığı “…” markasına yaptığı yatırımlar neticesinde bu markanın …. çapında tanınır hale geldiğini ve eğitim sektöründe bir kalite sembolü olduğunu, “…” ibaresinin eğitim sektöründe doğrudan davacıyı çağrıştırdığı, bu ibarenin davacı adına tanınmışlık ve bağımsızlık da kazandığını, nitekim bu tanınmışlığın davalı …. tarafından da kabul edilerek ….no. tahtında ilgili sicile kaydedilmiş olduğunu, davalı belediyenin aynı ibareyi ihtiva eden markasının davacının tescilli markalarından doğan haklarını ihlal ettiğini, davalının davaya konu “…. çocuklar … parkında” markasının “…” ibaresini olduğu gibi ihtiva ettiğinden davacının tescilli/tanınmış/seri markalarıyla iltibas yaratma ihtimalinin kuvvetli olduğunu, ayrıca taraf markalarında yeşil rengin de ortak olarak kullanılmış olduğunu ve dava konusu markada olduğu gibi davacının da tescilli bir çok markasından sloganvari ibarelerin kullanılmış olduğunu, taraf markalarının aynı/aynı tür hizmetlerde kullanılacağını, davalının markasının tescil edilmesi halinde davalının davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmış olacağını, somut olaya benzer nitelikteki olaylarda ihtisas mahkemelerinin üçüncü kişilere ait “…”lı markaların davacının tescilli/tanınmış markalarıyla iltibas yaratma tehlikesini kabul ettiğini, huzurdaki davaya konu…. kararının bu yargı kararları ile de çeliştiğini ifade ederek…. sayılı kararının iptaline…. sayılı ve “doğada 1 gün başakşehirli çocuklar … parkı’nda” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse 41. Sınıf yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı …. vekili cevaplarında özetle; dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, davacının markalarının “…” ibaresi dışında başkaca unsurlar da ihtiva ettiğini, davaya konu markanın tescil edilmek istendiği 41. Sınıfa giren hizmetlerin bilinçli tüketicilere hitap ettiğini, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, “…” ibaresinin taşıdığı yerleşik/bilinen anlamı nedeniyle markasal anlamda ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunu, böyle bir ibarenin özellikle ayırt edici ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı BELEDİYE vekili cevaplarında özetle; “…” ibaresinin taşıdığı yerleşik/bilinen anlamı nedeniyle markasal anlamda ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunu, böyle bir ibarenin özellikle ayırt edici ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını, nitekim bu yönde verilmiş somut uyuşmazlığa emsal nitelikte pek çok…. kararının bulunduğunu, dava konusu edilen markanın “…” ibaresi dışında başkaca unsurlar da ihtiva ettiğini ve bir bütün olarak ele alındığında davacının tescilli markalarına görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, taraf markalarının kapsamına aynı sınıftaki hizmetler giriyor olsa bile bu hizmetlerin aynı sınıfta yer almalarının benzer olduklarına karine teşkil etmediğini, davaya konu marka başvurusunun Başakşehir ilçesinde ikamet eden çocukların doğada gerçekleştirecekleri kültür ve spor etkinlikleri için yapılmış olduğu gözetildiğinde markadan ticari kazanç elde edilmesinin özellikle amaçlanmadığını, dolayısıyla davalının davacının markasının tanınmışlığından faydalanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davalının çocukların şehir hayatından uzakta “doğada 1 gün” geçirmesini hedefleyen faaliyetlerine dava konusu edilen işareti marka olarak seçmiş olmasının son derece doğal olduğunu, zaten de “…” kelimesinin hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı,…Kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve kötü niyet itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının 2020/78854 sayılı “doğada 1 gün başakşehirli çocuklar … parkı’nda” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu 2020/78854 sayılı “doğada 1 gün başakşehirli çocuklar … parkı’nda” ibareli marka için davalı tarafından 13/07/2020 tarihinde 41.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının ….. sayılı “… koleji …” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın reddine karar verildiği, red kararına karşı aynı gerekçelerle davacının yeniden itirazda bulunduğu,…. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın “Marka” başlıklı birinci kitabının birinci kısmında 6. Maddede “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Bendinde; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir.
“Aynı mal veya hizmet ” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir. Benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak sureti ile markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınması uygundur. Alıcı olarak da ortalama zekâ, dikkat ve kültür düzeyindeki kişiler ölçü alınacaktır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir. Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Buna göre; davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla; Markaların ayniyeti/benzerliği, Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği, Markaların ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali üzerinde durulacaktır.
Markaların ayniyeti/benzerliği:
Davalı belediyenin tescil ettirmek istediği marka ile davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı tescilli markaları birlikte bakıldığında; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyecektir.
Markaların benzerliği incelemesine geçildiğinde; bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alınmalıdır. Buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerekmektedir.
Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacaktır . Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Zira; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
6769 sayılı SMK madde 6/1 gereğince incelenmesi gereken hususlardan biri de, markaların emtialarının benzer olup olmadığı hususudur. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle; Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri, Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, Birbirleri yerine ikame imkânlarının ve birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunup bulunmadığı, Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı, Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir.
Ortalama tüketici, markaları aynı anda incelemeye tabi tutmadığı gibi küçük ayrıntıları da dikkatli biçimde inceleyemez. Sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışır. Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir.
Ancak; ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir. Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder.
6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, … ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir……..” denilmektedir.
Ayrıca, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. Maddesi kapsamında bir korumadan yararlanılabilmesi için; Tanınmış marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali, Haksız yarar sağlama, Tanınmış markanın itibarına zarar verme, Tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi şartlar aranmaktadır.
6769 sayılı SMK’nın 6/9. maddesinde; “Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir” denilmektedir.
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir.
Markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığının bilinmesi halinde marka tescil başvurusunda bulunulması, markanın köken gösterme amacı dışında bir amaçla tescil edilmesi, örneğin esasen kullanılması planlanmayan bir markanın sırf bir başka işletmenin piyasaya girmesinin engellenmesi amacıyla tescil ettirilmesi ya da tescil başvurusunda bulunanın rakipleri ile haksız rekabete girişme amacı gibi kriterler dikkate alınabilir.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının itirazlarına/davasına mesnet aldığı…. sayılı markaların…. kayıtlarında, halihazırda davacı firma adına değil, huzurdaki dava dışı ….” firmalarının adına tescilli olduğu;
Davacının somut uyuşmazlık açısından önem arz eden 41. Sınıfa giren hizmetleri kapsayan markalarının emtia listesinin kapsamına, 41. Sınıfa giren tüm hizmetlerin girdiği …. web sitesindeki kayıtlardan tespit edildiği;
Davacının markaları, kelime öbeklerinden, basit şekillerden ve/veya renklerden oluşmuş markalardır; bir kısmında tasarlanmış olarak “gövdesi kalemden müteşekkil bi….nin pek çok ilinin ve önde gelen ilçelerinin coğrafi yer adlarının kullanıldığı ve bunların bir kısmının “…” ibaresiyle birlikte bir isim veya sıfat tamlaması oluşturduğu; davacının görsellere de haiz markaları dahil olmak üzere, “…” ibaresinin markalarda geçen diğer unsurlardan daha büyük puntolarda ve/veya diğer ibarelerden farklı bir biçimde koyu yeşil renkli ve dolgun harflerle yazılmış olduğu tüm markalarında, “…” ibaresinin görsel açıdan ilk anda dikkat çeken unsur olduğu; davacının “…” ibaresini, siyah renkli harflerle yazılmış kelime tamlamaları içinde, tamlamadaki diğer kelimelerle aynı puntolarda yazılmış halde ihtiva eden sırf kelime markalarında ise, “…” ibaresinin, içinde geçtiği tamlama ile birlikte, görsel açıdan bir bütün olarak algılandığı; ancak, bu markalardaki tamlamalar içinde kullanılan “asistanım”, “okulları”, …. gibi ibarelerinin, markanın ayırt ediciliğine bir katkısı olmayan tasviri/tanımlayıcı kelimeler olması, markalarda geçen “…” ibaresinin markaların ayırt ediciliği en yüksek/baskın unsuru olarak kabul edilmesini mümkün kıldığı; ayrıca, davacının ağaç figürlü görsellerini de ihtiva eden markalarında, gövdesi kalemden müteşekkil ağaç şeklinin markanın esas unsuru olmadığı; zira; böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla yazılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, marka hukukundaki yerleşik görüşe göre, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”.
Davalının markasının ise, renk ve kelime unsurlarının bir arada kullanıldığı karma bir marka olduğu; işarette “… ibareleri iki satır halinde, çok büyük puntolarla ve yeşil renkli kalın harflerle yapılmış, işaretin alt kısmına da, küçük puntolarla ve yine yeşil renkli harflerle “…. kelime öbeği konuşlandırıldığı; işarette büyük puntolarla ve göz alıcı biçimde yazılmış olan …. kelime öbeğinin/sloganının ilk anda göze çarptığı ve bu nedenle markanın esas unsuru olduğu; …” kelime öbeği işarette sadece bir ayrıntı olarak kaldığı; bu sloganın içerisinde geçen her iki kelimenin/unsurun da bilinen/yerleşik birer anlamı olduğu ve bütünsel olarak da anlamlı bir slogan oluşturmakta olduğu; bu slogan içerisinde de “…” kelimesinin anlamını geri planda bıraktığı anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlık, taraf markalarında geçen “…” ibaresinin ortaklığının, markaları birbirlerine benzer kılmaya yetip yetmediği ve bu ibarenin bilinen/yerleşik anlamından dolayı bir markada tek başına esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Zira; “…” kelimesinin Türkçe’de bilinen/yerleşik anlamı; “kendi kuralları çerçevesinde sürekli gelişen, değişen canlı ve cansız varlıkların hepsi, tabiat, natür” şeklindedir ve bu ibarenin, markasal hüviyette soyut ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu; böyle ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve …. Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunduğu; bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edildiği; buna özellikle, zayıf unsurlardan oluşan markaların seri marka olarak ve yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlandığı; böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edildiği; dava konusu somut olayda da, davacının gerek dava dosyasına gerekse marka işlem dosyasına sunduğu bilgilerden ve tescilli seri markalarından, “…” markasının davacı tarafından eğitim-öğretim sektöründe uzun yıllara sarih, Türkiye geneline yaygın kullanımı ve tanıtımı neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “…”lı markalarıyla bir “seri marka” yarattığı ve bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin/ortaklığın dikkat çekici hale geldiği, davacının bir kısım markasında da sloganların kullanılmış olduğu, ayrıca da davacının bir çok markasında da dava konusu işaretteki gibi yeşil rengin kullanıldığı, davalının markasının, davacının markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu; bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “…”lı markalarını görmüş ve tanımış olan ve davacının bu ibareyi slogan markaları hüviyetinde de kullandığını bilen bir tüketicinin, davalının ….” slogan markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının, davacının faaliyetleri ile ilintili bir organizasyonun söz konusu olduğunu zannetmesinin ihtimal dahilinde olduğu;
Bu nedenle; markaların fonetik/duyusal/işitsel olarak karşılaştırılmasında, taraf markasında ortak olan “…” ibaresinin varlığının, markaları kulakta bıraktıkları “tını” itibariyle işitsel açıdan bir derecede yakınlaştırdığı; taraf markalarında geçen bu ibarenin, yerleşik/bilinen anlamından dolayı, markaların tüketici zihninde yarattığı algının farklılaştığının da söylenmesinin mümkün olmadığı;
Neticede; somut olayda, karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği anlaşılmıştır.
Dava konusu edilen, 41. Sınıftaki hizmetlerinin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/seçicilik seviyesine bakıldığında; bu alıcıların söz konusu hizmetleri satın alma kararını verdikleri süreçte daha uzun vakit geçirdiği, muhtelif bilgi kaynaklarından bilgi sağlayarak/makul süreli bir araştırma yaparak yanlış/eksik/kalitesiz hizmet alma riskini azaltmaya çalıştığı, yani bir süre düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak satın alma kararını verdiği düşünülmekle, söz konusu alıcı kitlesinin bu hizmetleri satın alırken sahip olduğu seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin ortalamanın üzerinde olduğu;
Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 41. Sınıfa giren hizmetlerin tamamı, davacının tescilli muhtelif markalarının kapsamında birebir yer aldığı, dolayısıyla bu hizmetler açısından somut olayda emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği;
Bu nedenle de, taraf markaları arasında, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen ve dava konusu edilen tüm hizmetler yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen nispi ret nedeni, markaların ortalama tüketicileri nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil bir karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususuna dayalıdır. Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması” olarak tanımlanabilir. Öğretide karıştırma ihtimali, “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın algılamayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır. Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin gerçek ve potansiyel tüketici /müşteri kitlesi arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
SMK m. 6/1 kapsamında bir iltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır: Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, Çağrıştırma, Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir.
Somut olayda taraf markalarında ortak olarak geçen “…” ibaresinin, bilinen/yerleşik anlamı nedeniyle markasal hüviyette soyut ayırt ediciliği zayıf da olsa, davacının bu ibareyi taşıyan seri markalarının davacı tarafından eğitim-öğretim sektöründeki hizmetlerinde uzun yıllara sarih, Türkiye geneline yaygın, yoğun ve ciddi kullanımı ve tanıtımı neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “…”lı markalarıyla bir “seri marka” yarattığı ve bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin/ortaklığın dikkat çekici hale geldiği, davacının bir kısım markasında da davalının markasında olduğu gibi sloganların ve/veya yeşil rengin kullanılmış olduğundan taraf markalarının karıştırılabileceği; ayrıca davacının muhtelif markalarının tescilli olduğu, 41. Sınıfa giren hizmetlerin davalının markasının kapsamına alınmak istenilen hizmetler ile birebir aynı olduğu; her ne kadar bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyesi nispeten yüksek de olsa, taraf markaları arasındaki benzerlik nedeniyle, bu hizmetlerde “…” ibaresinin/işaretinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler/kuruluşlar tarafından kullanılması halinde alıcıların söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, bu hizmetler açısından davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği;
Neticede; taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açılardan benzerlik bulunduğundan ve davalının markasını tescil ettirmek istediği tüm hizmetler yönünden, taraf markaları aynı/benzer/türdeş hizmetlerde kullanılacak olduğundan, davacı markaları ile dava konusu edilen markanın karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunduğu anlaşılmıştır.
…. ibaresinin/markasının/tanıtma vasıtasının “eğitim ve öğretim hizmetleri”nde davacının uzun yıllara sarih yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde … genelinde kullanıldığı ve tanıtıldığı, bu markanın eğitim/öğretim sektöründe iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı, davacı ile özdeşleştiği ve dahi bu tanınmışlığın, davacının …sayı tahtında tanınmışlık statüsüne alınmış markası ile sabit olması nedeniyle, dava konusu marka başvurusunda bu ibarenin aynısının geçmesi ve davalının söz konusu ibareyi, davacının markasının tanınmış olduğu sektörde, birebir aynı hizmetlerde kullanması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karekterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşebileceği ihtimalinin söz konusu olabileceği, bu nedenle davalının bu markasal kullanımının “davacının dahil olduğu bir etkinlik” şeklinde algılanabileceği göz önüne alındığında, davalının başvuruya konu markasının, davacının markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşabileceği, davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın, kapsamına alınmak istenilen 41. Sınıfa giren “eğitim ve öğretim hizmetleri” yönünden, tesciline/hükmüne engel olabileceği anlaşılmıştır.
Davalı belediyenin “doğada 1 gün başakşehirli çocuklar … parkı’nda” işaretini kendisine marka olarak seçerken spekülasyon, yedekleme, şantaj vs. gibi amaçlarla veya davacının markası ve faaliyetleriyle haksız rekabet doğuracak eylemlere giriştiği hususlarında dava/itiraz dosyalarına herhangi bir delil sunulmamış olduğundan, davalı belediyenin esasa cevap dilekçesinde davalının bu markayı neden tercih ettiği de hayatın olağan akışına uygun bir biçimde gerekçelendirilebilmiş olduğundan, dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Neticede, dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davaya konu davalının …. sayılı başvuru markasının ile davacı markaları arasındaki işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 41. Sınıfa giren tüm hizmetler açısından, emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, markalar arasında iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacının markalarının tanınmışlığından kaynaklanan iddiasının davalının markasının 41.Sınıfa giren “eğitim ve öğretim hizmetleri” yönünden tesciline/hükmüne engel olabileceği, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, … kararının yerinde olmadığı ve iptali şartlarının oluştuğu, davaya konu markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
….. sayılı kararının 41. Sınıfa giren tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubuyla, eksik kalan 21,40-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.610,60.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …. Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13.10.2022

Kâtip Hâkim ….
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 127,10.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.300,00.-TL
P.P : 183,50.-TL
TOPLAM : 2.610,60.-TL