Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/359 E. 2022/277 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/359 Esas – 2022/277
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/359
Karar No : 2022/277

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 15/12/2021
Karar Tarihi : 15/09/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 15/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin Türkiye’nin lider elektronik eşya üreticisi olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markanın, uzun yıllardır hem ticaret unvanın esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanılmış ve bu surette tanınmış bir marka haline gelmiş olduğunu, … sayıları ile tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin … ibaresinin baş harfi olan “V” harfini tanıtımlarında kullanmaya başladığını ve bu harften oluşan çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, dava konusu markanın, müvekkiline ait V serisi markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, başvuruya dönük itirazlarının kurum tarafından reddolunduğunu, müvekkilinin 07 ve 37. Sınıfta … sayılı markalarının bulunduğunu, markaların kapsamlarının benzer olduğunu, müvekkilinin markalarında “V” harfinin logo olarak kullanıldığını, “V” harfi denince akıllara … markasının geldiğini,müvekkilin en az 32 yıldır “V” harfini içerir markalarını kullandığını, bu haliyle tüketici nezdinde bilinir hale geldiğini, dava konusu markayı gören tüketicinin işbu markayı …’in “V” esas unsurlu markaları ile karıştıracağını, müvekkili firmaya ait“V” esas unsurlu ibareler ile davaya konu marka hem görsel ve işitsel, hem de kavramsal unsurlar dâhilinde benzerlik taşıdığını, , “v” harfinin kırmızı renk ile tasarlandığını, müvekkili markalarında “…” ibaresi çatı marka olduğundan bu ibarenin dikkate alınmaması gerektiğini, bu nedenle tüketici algısının “v” harfine yöneleceğini, dava konusu markanın bu haliyle müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, Mahkemelerce ve davalı Kurum tarafından verilmiş çok sayıda kararın olduğunu, tüketiciler nezdinde dava konusu markanın da müvekkili firmaya ait esas unsuru “V” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşturacağını ve tüketicilerin dava konusu ibareyi müvekkili firmaya ait tanınmış “V” markalarıyla ilişkilendireceğini, müvekkili markalarının tanınmış marka olması nedeniyle de korunması gerektiğini, başvurunun kötü niyetle gerçekleştirilmiş olduğunu ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 18/10/2021 tarih ve 2021/M-8537 sayılı kararının iptaline, 2020/44801 sayılı “v teknovia elevator asansör” ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahısa usulüne uygun tebliğe rağmen dosyada mevcut bir cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve kötü niyet itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının 2020/44801 sayılı “v teknovia elevator asansör” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu, davalının… ” ibareli marka için … “v …” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, itirazın reddine karar verildiği, red kararına karşı davacının tekrar itirazda bulunduğu, bu defa TÜRKPATENT YİDK’nın 18/10/2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında 07 ve 37. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetler ile aynı olup taraf markalarının doğrudan ticari rekabet ilişkisi içerisinde, benzer tüketicilere yönelik, benzer ihtiyaçları karşılayan, birbirleri yerine tercih edilebilir mahiyette markalar oldukları anlaşılmıştır.
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır.
İki işaret arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. ABAD kararlarında da belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar / kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da değildir . Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zeka ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir . Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesi de mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta benzerliği tespit olunan 07 ve 37. Sınıf mal ve hizmetlerin, tüketicilerin günlük tüketim rutininde yer almayan ev içi kullanıma uygun elektrikli ürünler başta olmak üzere endüstriyel nitelikte ve sanayiye yönelik emtialar veyahut inşaat hizmetleri, temizlik hizmetleri, araç bakım – tamir hizmetleri, maden hizmetleri, asansör bakım hizmetleri gibi tüketicinin sık sık yararlanmadığı, satın alım öncesinde bir ön araştırma sürecinden geçtiği, tercihlerini somutlaştırırken daha dikkatli ve seçici davrandığı hizmetler olduğu gibi ayakkabı tamiri, çanta tamiri, giysim bakım hizmetleri gibi daha düşük dikkatle hareket ettiği hizmetleri de kapsamaktadır. Bununla birlikte ilgili hizmetler açısından ilgili tüketici kitlesinin makul düzeyde dikkatli, seçici, belli bir bilgi birikimi olan kimseler oldukları anlaşılmıştır.
Yargıtay HGK’nun… sayılı ilamında da belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denilmektedir. Dolayısıyla ilgili tüketicinin aldığı mal ya da hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bildiği ve fakat güvendiği işletme ile malını/hizmetini aldığı işletmenin arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi hali dahi “karıştırılma ihtimali” nin var olduğunun kabulü için yeterli olacaktır.
Dava konusu marka yuvarlak ve kırmızı renkte bir logo içerisinde bir kanalı daha uzun ve logonun kenar kısmıyla birleşir şekilde diğer kanalı daha kısa ve logonun iç kısmında kalacak şekilde “V” harfinden ve bu logonun sağ kısmında siyah ve kırmız renklerde harflerle yazılmış “… ibarelerinden oluştuğu, anılan ibarenin bütün olarak bir anlamının mevcut olmadığı ve uyuşmazlık konusu emtialar açısından ayırt edici bir kelime olduğu, markanın alt kısmında ise “elevator – asansör” şeklinde uyuşmazlık konusu birtakım mal ve hizmetler açısından ayırt ediciliği bulunmayan, tali nitelikte kullanılmış ibarelerin yer aldığı;
Davacı yanın markaları ise “V” harfinin çeşitli formlarda farklılaştırılarak kullanıldığı, davacı markaları arasında tek başına kırmızı renkte ve gri renkte “V” harfinden oluşan marka bulunduğu gibi “V” harfinin çeşitli biçimlerde ve özellikle sol kanadı etli/kalın, sağ kanadı daha ince olacak şekilde tasarlanması ile oluşturulmuş kullanımlarının bulunduğu, bu kullanımların bir kısmında davacının “…” çatı markasının mevcut olduğu, bir kısmında ise ek sözcük unsurlarının kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bu şekilde esas unsuru/unsurlarından biri tek bir harfin stilize yazımı/görsel unsurlar ile bütünleştirilmesi ile oluşturulan markalar bakımından özellikle görsel anlamdaki değerlendirmeler tüketici açısından ön planda olmaktadır. Zira alfabede sınırlı sayıda harfin yer alıyor oluşu gözetildiğinde harf markaları, başlangıçtan itibaren ayırt ediciliği düşük, zayıf markalardır. Buna göre ayırt ediciliği düşük harf ya harf öbeklerinden oluşan markaları seçen marka sahiplerinin başka kişilerin küçük farklarla aynı harflerin benzerlerini seçip kullanabileceklerini kabul etmeleri, daha açık bir ifade ile bu duruma katlanmaları gerekmektedir. Özetlemek gerekirse, harf markaları ile tek heceli markalarda toplu intibaın belirlenmesi açısından daha sert bir ölçünün uygulanması gerekmektedir.
Dava konusu markada “V” harfinin kendine özgü bir mizanpaj içerisinde kullanıldığı, bu kullanımda “teknovia” şeklinde sözcük unsurları ile logonun desteklendiği; dava konusu markadaki kullanım ve bütünsel görsel algının, davacı yanın dayanak markaları ile doğrudan bir benzerlik ilişkisi içerisinde olduğundan bahsedilmesi mümkün olmayıp uyuşmazlık konusu emtiaların ilgili tüketicilerinin, dava konusu markayı gördüğünde de zihninde çağrışım yoluyla dahi davacı markalarının gelmeyeceği, dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacakları, markadaki “V” logosunu, marka içerisinde yine kırmızı renk ile yazılan “VIA” ibaresi ile ilişkilendirecekleri, söz konusu sözcük unsuruna rağmen tüketicinin davacı markalarını anımsayacağından bahsedilemeyeceği, zira “v” logosunun stilizasyonunun salt kırmızı renkte oluşu dışında, davacı markaları ile benzerlik taşımadığı;
Bu bağlamda dava konusu markanın genel mizanpajında kırmızı renkle “V” harfinin kullanıldığı görülmüş ise de kırmızı renk ve “v” harfinin kendisinin tekelinin davacı yanda olduğundan bahsedilmesi mümkün olmadığı; başka bir ifadeyle “V” harfinin her türlü alternatif yazım ve kombinasyon biçiminin davacı taraf markaları ile ilişkilendirilmesinin beklenmesi mümkün olmayıp bu tür bir ilişki ancak genel mizanpaj itibariyle bir yakınlaşma, ek sözcük unsurları itibariyle bir yanaşma veyahut başkaca hiçbir ek unsurun taşınmadığı hallerde bütünsel algılar itibariyle bir benzeşme halinde kurulabilecek bir ilişki olduğu, aksi bir yorumda alfabede sınırlı sayıda yer alan harflerinden birinin tek bir kimsenin tekeline bırakılması gibi bir sonuç doğacaktır.
Dolayısıyla harf markalarının koruma kapsamları ve uygulamada benimsenen ilkeler de gözetildiğinde harf unsurunu ihtiva eden şekil markaları açısından yapılan karşılaştırmalarda bütünsel nihai algıların ön plana çıkacağı açık olup, uyuşmazlık konusu emtialarda, dava konusu marka ile karşı karşıya kalan bir tüketicinin, bu markayı davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalinin dahi bulunmadığı, taraf markaları ile her zaman yan yana gelmeyecek olan tüketicilerin, dava konusu marka ile bağımsız olarak karşılaştığı bir halde, davacı markalarını çağrıştırır bir unsur ile karşı karşıya kalmayacağı, uyuşmazlık “V” harfi temelinde olmakla birlikte farklı bütünsel algılar yaratır bu işaretler yönünden tüketicilerin taraf markaları arasında iktisadi – idari bir bağlantı kurmayacakları, birbirinden farklı iki ayrı marka karşısında olduklarını algılayabilecekleri ve tercihlerini de bu doğrultuda somutlaştıracakları, dava konusu markanın sahip olduğu bütünsel imajın, davacı yanın kurumsal kimliğini çağrıştırır hiçbir unsur taşımadığı, her iki markanın birbirlerinden yeterince uzaklaştıkları ve bu nedenle işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin de mevcut olmayacağı anlaşılmıştır.
Davacı yanın, işlem dosyasına, “…” tanınmış markalarından bağımsız olarak dayanak yaptığı harf markalarının her birinin tanınır olduğu yönünde yeterli delil sunmadığı, yalnızca markalarının kullanımına yönelik sınırlı bir kısım delil ibraz ettiği, hükümsüzlük talepli dava dosyasına ise bir CD içerisinde sunduğu delillerden ise davacı yanın farklı görsel mizanpajlara sahip harf markalarının her birinin ayrı ayrı tanınmış olduğu yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı, ancak davacı yanın özellikle “V” logosu üzerinden yoğun kullanımda bulunduğunun CD içerisindeki kullanım görselleri, kataloglar, reklam ve billboard çalışmaları gibi çalışmalardan anlaşılabilir olduğu, dolayısıyla anılan logo üzerinden kullanım sonucunda elde edilmiş bir ayırt edicilik halinin varlığından bahsedilmesi mümkün ise de taraf markaları arasındaki belirgin farklılık hali nedeniyle dava konusu markanın tesciline izin verilmesi durumunda bu tanınmışlığın zarar görebileceği, ayırt ediciliğinin zedelenebileceği ya da davalı yan lehine haksız menfaat teminine yol açabileceği yönünde bir kanaat oluşmadığı, hal böyleyken davacı yanın tanınmışlık temelli ayrıca bir korumadan yararlanabileceği yorumunda bulunulmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı yanın kötü niyet iddialarını destekler herhangi bir bilgi ya da belgeye dosya içerisinde yer vermediği, salt benzerlik ve tanınmışlık iddiaları ile kötü niyet iddiasının ileri sürüldüğü, bu nedenle kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Neticede, dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının 2020/44801 sayılı marka başvuru kapsamında yer alan 07 ve 37. Sınıf mal ve hizmetlerin, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında da yer aldığı, bununla birlikte benzer görülen mal ve hizmetler açısından taraf markaları karşılaştırıldıklarında, dava konusu marka ile davacı markaları arasında, makul düzeyde dikkat, özen ve seçicilik seviyesine sahip tüketiciler nezdinde, salt “V” harfi nedeniyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olmadığı, dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı yanın, “v” harfinden ibaret markalarının tanınmışlığı yönünde bir kanaate varılması mümkün olmadığından, 6/5 şartlarının somut olayda meydana gelebileceği yönünde bir değerlendirmede bulunulamadığı, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı ve kötü niyet gerekçeli itirazın yerinde olmadığı, YİDK kararının yerinde olduğu ve iptali şartlarının oluşmadığı, hükümsüzlük ve terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL maktu harçtan peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,

Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kurum kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şahsın yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2022

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır