Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/355 E. 2022/74 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/355
KARAR NO : 2022/74

HAKİM : … …
KATİP : … …

Davacı : …
Davalılar :…
Dava : Marka YİDK Kararının İptali İle Tescil
Dava Tarihi : 09.05.2018
Karar Tarihi : 03.03.2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 09.03.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Tescil istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle; müvekkili şirketin 1978 yılından itibaren faaliyette bulunduğunu, 1998 yılından itibaren … İNŞ. İŞL. VE TURZ. HİZ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. olarak cüzdan, kemer, valiz ve çanta imalatı, ithalatı, toptan ve perakende satışı hizmetlerini…sayılı karar ile itirazın kabulüne ve başvurunun tüm sınıflar yönünden reddine karar verdiğini beyan ederek YİDK’nın 07.03.2018 tarih ve 2018-M-1879 sayılı kararının iptali ile 2015/33079 sayılı ‘… … …’ ibareli markanın başvuru kapsamında yer alan tüm emtialar için tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili ile şirket vekili cevap dilekçelerinde özetle, başvurunun reddine mesnet markalar “…” ibarelerinden, dava konusu marka başvurusunun ise “… … since 2001 europebrand” ibarelerinden oluştuğunu, taraf markaların esas unsurlarına bakıldığında taraf markalarda yer alan harflerin birbirinin aynısı olduğunu, genel görünümleri ve bir bütün olarak bakıldığında markalar, işitsel ve görsel açıdan ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimaline neden olacak şekilde hatta birebir aynılığa dek varan benzerliğe sahip olduklarını, taraf markalarda asıl marka algısı yaratan baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu marka başvurusunda ayırt edici niteliğe katkı sağlayabilecek derecede farklı/güçlü unsurların mevcut olmadığını, davacıya ait markaya bakıldığında gözde bıraktığı izin, duyulduğunda kulakta kalan sesin, redde mesnet davalı markalarını hatırlattığını, dava konusu marka başvurusunu gören ve duyan tüketicilerin zihninde belirecek olan izin hemen davalı markasının bıraktığı izi hatırlatacağını, bu hatırlatmanın dava konusu markanın davalı markalarının bir devamı veya serisi yahut uzantısı olarak algılamasına sebebiyet vereceğini, kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Mahkememizce davanın Reddine karar verilmiş. Davacı vekili tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi 05.12.2021 tarih 2020/336 esas, 2021/1458 karar sayılı ilamıyla ” dava konusu başvuru ile davalı Şirketin … sayılı , 2013/23245 sayılı , 2013/99301 sayılı , 2005/27498 sayılı , 2008/42650 sayılı ve 2013/99298 sayılı markaları arasında, başvuru kapsamına yer alan “18. Sınıf: Çantalar.”, “25. SINIF:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” ve “35. SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri için 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, aynı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı ve davacının marka başvurusunda kötü niyetli olmadığı kabul edilmiş buna karşın davanın reddine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesince yukarıda sayılan mal ve hizmetler dışında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesi bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olmadığı bu itibarla dava konusu YİDK kararının kısmen yerinde bulunmadığı kabul edilmesine rağmen davanın tümden reddine karar verilmiştir. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Öte yandan; yukarıda da belirtildiği üzere davacının marka başvurusuna davalı şirketin itirazı üzerine başvuru kapsamından 25. sınıfın 3. alt grubunda yer alan malların çıkartıldığı, bu karara başvuru sahibi davacı tarafça itiraz edilmediği , dava konusu YİDK kararının, bahsi geçen Markalar Dairesi Başkanlığı kararına davalı şirketin itirazı sonucu başvurunun 25. sınıfın 3. alt grubu dışında kalan tüm mal ve hizmetler yönünden reddine dair bulunduğu buna göre uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin, dava konusu başvuru kapsamında 25. sınıfın 3. alt grubu dışından kalan tüm mal ve hizmetler olduğu hususunun da gözden kaçırılarak inceleme ve değerlendirme yapılması doğru olmamıştır.
Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda dosya yeniden esasa kaydedilmiş ve yargılama yapılmıştır.

GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık; davacı marka tescil başvurusunun davalı itirazı üzerine reddine dair YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraf Markaları Arasında Mülga 556 Sayılı KHK 8/1-b Maddesi Anlamında İltibas Bulunup Bulunmadığı Yönünden Değerlendirme

Karşılaştırmaya konu olan markalar görsel, işitsel ve anlamsal olarak incelendiğinde,
• Dava konusu “… …+ŞEKİL” ibareli marka başvurusu kırmızı zemin üzerine büyük karakterlerle yazılmış olan … ibaresi, bu ibarenin konumlandığı siyah çerçeve ile belirlenmiş şekil unsuru, bu unsurun içinde yer alan … ibaresinin üst bölümünde yer alan “…” ve altında yer alan dünya şekli ve şeklin ortasındaki oldukça küçük punto ile yazılmış “since 2001 europebrand” ibaresinin bir bütün teşkil etmesinden oluşmaktadır. “since 2001 europebrand” ibaresi marka içerisinde oldukça küçük olarak ve alt bölümde yer alması ile bütün içerisinde tali unsur olarak yer almaktadır. Dava konusu markanın içerdiği figüratif unsurlar, renk unsurları ve kelime unsurları markaya belli düzeyde ayırt edicilik kazandırmakla birlikte; … ibaresi hem görsel içerisindeki konumu, hem de bütün içerisinde kapladığı alan ile markada asli unsur olarak algılanmaktadır. İlaveten “europebrand” yani “Avrupa Markası” ibaresi, davacı markasının davalının … markası gibi algılanması ihtimalini kuvvetlendiren bir unsur olduğu,
Davalının itiraza mesnet markalarından; 2… sayılı markaların orta bölümünde siyah bir şerit olan oval çerçeveli bir şekil, siyah dikdörtgen şekil üzerinde büyük harflerle beyaz… ibaresi, bu ibarenin üst bölümünde çerçevenin içinde kalacak sekilde … ibaresi, alt bölümünde ise figüratif unsur yer almaktadır. … ibaresi hem görsel içerisindeki konumu, hem de bütün içerisinde kapladığı alan ile markada asli unsur olarak algılanmaktadır. Şekil unsuru, kelimelerin konumlanması gibi özellikler göz önüne alındığında davacının sıralanan markaları ile dava konusu marka başvurusunun görsel olarak benzerlik içerdiği görülmüştür.
Davalının itiraza mesnet markalarından; … sayılı markaları ise herhangi bir figüratif unsur yer almaksızın düz beyaz zemin üzerine siyah büyük harflerle… ibaresi yer almaktadır. Markalarda tek ve esaslı/asli unsur… ibaresidir.
Yukarıdaki açıklamalardan ayrıntılı olarak görüleceği üzere markalar, ihtiva ettikleri asli unsurların da (…-FOSSIL biçiminde “İ” harfinini Türkçe ve İngilizce kullanımından kaynaklanan ve görsel açıdan detay d seviyesinde olan, işitsel ve anlamsal açıdan bir fark yaratmayan, harf sıralamasında aynı sırada yer alan İ-I harflerinin ortalama seviyedeki tüketici bakımından dikkat çekmeyecek olması nedeniyle) aynı olduğu göz önüne alındığında bütünsel olarak benzerlik ihtiva etmektedir.
b) Emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı:
Dava konusu 2015/33079 sayılı başvurunun 18, 25, 35. Sınıfları içerdiği, davalının bu başvuruya itirazı üzerine başvuru kapsamından 25. Sınıfın 3. Alt gurubunda yer alan malların çıkartıldığı, bu karara başvuru sahibi davacı tarafça itiraz edilmediği dolayısıyla dava konusu YİDK kararının Markalar Dairesi kararına davalı şirketin itirazı sonucu başvurunun 25. Sınıfın 3. Alt grubu dışında kalan tüm mal ve hizmetler olduğu, bu sınıflar içerisinde yer alan emtiaların bir kısmının davalının … sayılı , …sayılı markalarda da yer aldığı,
bu mal ve hizmetler için davalının… sayılı markaları ile dava konusu marka arasında malların/hizmetlerin birbirine gönderme/ hatırlatma/ çağrıştırma yapma yeteneğinin bulunduğu ve firmalar arasında bir illiyet bağının kurulacağı (markaların veya marka sahiplerinin aynı olduğunun düşünülebileceği) dolayısı ile iltibas ihtimali olduğu,
Mülga 556 s. KHK 8/3 ve 8/5 Maddesi Yönünden Değerlendirmeler
Mülga 556 sayılı KHK 8/3 maddesine göre “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.”
Mülga 556 sayılı KHK 8/5 maddesine göre ise; “Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Mülga KHK m. 8/3’de kastedilen; marka tescile konu edilmeksizin ve fakat markasal bir etki doğuracak mahiyette ve yeterlilikte, ticaret hayatında kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir.
Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nisbi ret nedenine konu teşkil eden bu durum, işaretin, itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından oluşturulmuş ve kullanma neticesinde belli oranda kullanan ile anılmaya başlamış ve ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak sonraki tescilin engellenmesi mümkündür. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir.
Mülga KHK’nın 8/5 maddesi ise direkt olarak herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsayacak marka başvuruları için geçerlidir.
Davalı şirket ticaret unvanı… GROUP, INC. dava konusu marka ise figüratif unsurlar ile birlikte “… … since 2001 europebrand” ibaresidir. Bu hali ile davalı unvanın tek başına dava konusu markanın tesciline engel olması mümkün görülmemektedir. Diğer taraftan, davalı firma dava konusu marka içeriğinde yer alan mal ve hizmetler için tescilsiz kullanıma dayalı olarak kazanılmış ayırt ediciliğe dair delil de sunmamıştır. Bu meyanda mülga KHK 8/3 ve 8/5 maddelerinin uygulama koşullarının oluşmadığı,
Müktesep Hak Yönünden Değerlendirme:
Yargıtay 11. HD 18.07.2011 tarih, 2010/610 E, 2011/8974 sayılı kararında: “farklı kişiler adına tescilli mükerrer markaların varlığı halinde mükerrer marka sahiplerinden birinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun 556 sayılı KHK’daki tescil engellerinin varlığına rağmen müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilmesi için daha önceki markasının tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmaksızın markaların kullanılmakta olması ve mükerrer markadaki asıl unsur muhafaza edilmek suretiyle marka sahibi ile bağlantısı ve tüketici zihninde yarattığı izlenim korunmak suretiyle seri markalar yaratmak amacını taşıması öte yandan da diğer işletmeye ait mükerrer markayı oluşturan işarete yakınlaştırma, benzetme vb. şekilde iltibas tehlikesine yol açılmaması ve bu yolla haksız yararlanma sonucunun doğmaması gerekli” olduğu tespiti yapılmıştır.
Marka hukukumuzda tescilde öncelik ve teklik ilkesi kabul edilmekle birlikte, istisnai durumlar da söz konusu olabilmektedir. Nitekim müktesep hak müessesesi de bu istisnai durumlardan birisidir. “Müktesep hak”, marka başvurunun kesinleşmesine bağlanan en önemli sonuçlardan biri olup; tescil hüküm ifade ettiği sürece ve aşağıda açıklanacak olan koşulların mevcudiyeti halinde aynı veya benzer işaret için üçüncü kişinin başvurması halinde, marka sahibi lehine mutlak ve/veya nispi ret nedeni teşkil eder (mülga 556 s. KHK m. 7, 8).
Bu istisnai duruma ilişkin olarak Yargıtay’ın aşağıda belirtilen bazı kararlarında, bazı istisnai durum ve koşullarda önceki tarihli marka tescilinin sonraki tarihli marka ya da marka başvurusu açısından kazanılmış bir hak teşkil edeceği içtihat edilmiştir.
Yüksek Yargıtay 11. HD.’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547E., 2008/10251K. sayılı “E…s. “Ülker DONUT” kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Bu karardan da anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır.
Bunlar:
Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir. (Önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır.)
Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz koşullar ile ilgili olarak “uzun süreli kullanım” açısından marka işlem dosyası kapsamına sunulmuş bir delil bulunmamaktadır. Aşağıda davacının dava konusu marka başvurusu ile önceki tarihli markalarının işaret benzerliğine bakılacaktır. Nitekim müktesep hakkın kabulü için aranan koşullardan birisi, müktesep hak iddia edilen tescilli marka ile davaya konu başvurudaki asli unsurların muhafaza edilmiş olup olmadığıdır.
Davacının müktesep hak iddiasına dayanak gösterdiği markalarda ve davacının önceki tarihli markalarında “…” ibaresi hiçbirinin şekil unsuru içermediği, asli ve tek unsurun … ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu marka başvurusunda da her ne kadar figüratif, renk unsurları ile kelime unsurları yer alsa da “…” ibaresi markanın geneli içerisinde bulunduğu konum ve kapladığı alan göz önünde bulundurulduğunda markanın esaslı unsuru olarak algılandığı,
Diğer taraftan; davalının kazanılmış hak iddiasına dayanak yaptığı markalarının kapsamında 25. Sınıf malların da yer almadığı görülmektedir.
Yapılan bu açıklamalar karşısında davacı başvuru sahibinin müktesep hak iddiasına dayanak yapılan markalardan 2014 05894 tescil numaralı markanın başvurusu 23.01.2014 tarihi olup dava konusu başvurunun yapıldığı 16.04.2015 tarihi itibariyle hükümsüzlük davasına konu edilmesi mümkün olduğundan, ayrıca davacının 2001 16567 sayılı markası ile ilgili olarak davacı ile davalı şirket arasında çekişme bulunması ve de dava konusu başvuruda müktesep hak iddiasına dayanak yapılan markaların koruma kapsamının genişletilmiş olması da dikkate alındığında; davacı başvuru sahibinin dava konusu başvurusu bakımından müktesep hakkının bulunduğundan söz edilemeyeceği,
Kötü niyet iddiası yönünden değerlendirme
Somut olayda, dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde, dava konusu “… …” ibareli marka başvurusunun 16.04.2015 tarihinde yapıldığı; dava taraflarının ürünlerinin aynı mağaza ve sanal satış ortamlarında tüketiciye sundukları; taraflar arasında marka tescil işlemleriyle ilgili çekişmenin dava konusu marka başvuru tarihinden eskiye dayandığı; davacının davalı ve markasından haberdar olduğu dolayısıyla yeni bir markanın tescili için başvuruda bulunmasının kötü niyet olarak değerlendirilmesi gerektiği ,başvuru sahibinin basiretli bir tacir olarak sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü varken davalı markasında yer alan unsurların ve markaların tertip tarzının ayırt edilemeyecek kadar benzerini seçtiği, bu seçimin ortalama seviyedeki tüketici nazarında davalının marka ailesinin üyelerinden bir yenisi ile karşı karşıya olduğunun düşünülmesine sebep olabileceği anlaşıldığından davacının başvurusunun kötü niyetli olduğu ve tüm mal ve hizmetler yönünden başvurunun reddinin gerktiği kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle dava konusu …sayılı markaları arasında “18. Sınıf: Çantalar.”, ve “35. SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri için mülga 556 s. KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu,
Mülga 556 s. KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddelerinin somut uyuşmazlığa uygulama koşullarının oluşmadığı,
Davacının 2001/16567 ve 2014/05894 sayılı “…” ibareli markalarının dava konusu marka için müktesep hak oluşturmadığı”
Davacı başvurusunun kötü niyet teşkil ettiği anlaşıldığından dava konusu tüm mal ve hizmetler yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 35,90.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 44,80.-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.03.03.2022

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍✍e-imzalıdır