Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/348 E. 2022/163 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/348 Esas – 2022/163
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/348
Karar No : 2022/163

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 09/12/2021
Karar Tarihi : 12/05/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 18/05/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; dava konusu “… sayılı tescilli marka mesnet gösterilerek 07, 09 ve 11. Sınıflarda yer alan emtialar için kısmen reddinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira SMK m. 5/1-ç hükmü kapsamında aranan benzerlik boyutunun markaların daha ilk bakışta birbirinden ayrılmasına imkan vermeyecek derecede yakın bir benzerlik olduğunu, bir markanın esas unsurunun diğer bir markada farklı büyüklükte olması, farklı yazı biçimi ile ifade edilmesi, başka renk içinde verilmesi halinde bu madde hükmünün uygulanamayacağını, somut olayda ise karşılaştırılan işaretler arasında farklılıklar bulunduğunu, keza dava konusu edilen markada kullanılan renk kombinasyonunun, büyük/küçük harf kullanımının ve kullanılan puntoların karşılaştırılan markalar arasında farklılık yarattığını, zaten “V” markasının davacı adına TÜRKPATENT nezdinde çok sayıda tescilinin bulunduğunu, ayrıca davacının kırmızı arka plan üzerine beyaz renk ile yazılmış “V” harfi ile başlayan ibarelerle seri marka yaratmış olduğunu, bu yüzden de dava konusu markanın sadece davacı ile ilişkilendirilebilir bir işaret olduğunu ifade ederek,… sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevabında özetle; somut olayda karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ayniyete yakın derecede benzer olduklarını, taraf markalarında farklı renk unsurları ve yazım karakterlerinin kullanılmış olmasının bu gerçeği değiştiremediğini, ayrıca davacının başvuru markasının kapsamında yer alan 07, 09 ve 11. Sınıftaki emtiaların aynılarının kısmi redde mesnet alınan markanın tescili kapsamında bulunduğunu, tescilli bir marka varken aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bir markanın tescile bağlanmasının hukuken mümkün olmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, reddedilen emtialar bakımından başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında 6769 sayılı kanunun 5/1-ç anlamında aynılık veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının … ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu … sayılı “v-…” ibareli marka için davacı tarafından 30/12/2020 tarihinde 07,08,09 ve 11.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde başvuruda bulunduğu, dava dışı … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesinde marka tescilinde red için mutlak nedenler düzenleme konusu yapılmıştır. Madde 5/1-ç “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretler” den bahsetmektedir. 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi; “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar” marka olarak tescil edilemez hükmünü içermektedir. Madde hükmüne göre markanın reddedilebilmesi için ilk koşul “aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescili için başvurusu yapılmış” bir markanın varlığıdır. Diğer koşul ise “markanın daha önce tescil edilmiş veya tescili için başvuru yapılmış olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması”dır. Bu doğrultuda markanın reddedilebilmesi için bu iki koşulun aynı anda bulunması gerekmektedir. “Ayniyet” ya da “ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” incelenirken önceki marka ile sonraki markanın aynı olup olmadıkları belirlenmeli, aynı ise sınıfsal ayniyet ya da benzerliğin bulunup bulunmamasına göre red nedeni irdelenmelidir.
“Aynı marka”dan kasıt, bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpa tıp benzemesi ve müşterilerin nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir. Yani karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmeti orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenimi itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Markaların tüm unsurlarının aynı olmasına rağmen yazı, rakam, şekil gibi unsurların boyutunun hepsi birden ve bir bütün olarak küçük ya da büyük olması ayniyeti ortadan kaldırmayacaktır.
İki marka arasında küçük de olsa farklılıklar var ise artık bu iki markanın aynı olduğundan değil, “ayırt edilemeyecek kadar benzer” ya da “benzer” olduğundan söz edilmesi mümkündür. Markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olup olmadığı incelenirken ortalama tüketicinin algılaması temel alınır.
Doktrine ve Yargıtay kararlarına göre SMK 5/1-ç’de yer alan “aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer marka” ifadesi, markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açıp açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu halleri kapsamakta, iltibas tehlikesinin varlığı mutlak şekilde kabul edilmekte ve bu hususun ayrıca ispatına gerek duyulmamaktadır.
Bu meyanda; davacının dava dosyasına ve TÜRKPATENT marka işlem dosyasına sunduğu dilekçe ve itirazlarında, davacının “kırmızı arka plan üzerine beyaz renk ile yazılmış ‘V’ harfi ile başlayan ibarelerle davacının seri marka yaratmış olduğunu, bu yüzden de dava konusu markanın sadece davacı ile ilişkilendirilebilir bir işaret olduğu ve davacı adına tescil edilmemesinin TÜRKPATENT kararları ile çeliştiği” şeklinde özetlenebilecek ifadeleri ile ilgili olarak; davacının önceki/diğer marka tescillerinin, kısmi redde mesnet tescilli markanın “önüne geçerek” markanın korumasını sona erdirmesi gibi bir durumun, mevzuatımızda bir yeri yoktur. Kanun koyucu, SMK m. 5/1 hükmünde düzenlenmiş olan “marka tescilinin mutlak red nedenleri”nin tek istisnasını m. 5/2 hükmünde açıkça düzenlediğinden ve bu istisnanın kapsamına göre, “marka sahibinin önceki tarihli seri markalarıyla yakınlaşması hali”nden kaynaklanan “üstün ve kazanılmış bir hak”, SMK m. 5/1-ç hükmü kapsamındaki durumlara ilişkin bir istisna teşkil etmediğinden, aksine, davalı TÜRKPATENT’in asli yükümlülüklerinden biri de tescilli bir marka varken aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bir markanın aynı/benzer/türdeş emtialarda tescile bağlanmasını engellemek olduğundan, davacının bu yöndeki iddialarına/itirazlarına itibar etmek mümkün görülmemiştir.
Kısmi redde mesnet marka, şekil ve renk unsurlarından yoksun bir işaret olduğu; işarette “V-…” ibaresi, siyah renkli ve düz yazım stilinde “V” ve “C” harfleri büyük diğer harfler küçük olacak şekilde, “-” noktalama işaretiyle birbirlerine bağlanmış olarak yazıldığı, davacının kısmen reddedilen markası da, dikdörtgen şeklindeki kırmızı renkli zemin üzerine beyaz renkli düz yazım stilindeki büyük harflerle, yine … ibarelerinin “-” işaretiyle birbirlerine bağlanması ile oluşturulmuş bir işaretten ibaret olduğu, karşılaştırılan işaretlerde kullanılmış olan “V” harfinin ve “…” ibaresinin aynı olması, her iki markada da bu unsurların aynı işaret ile bağlanmış olması ve markalarda “V-…/V-…” ibaresinden başka markasal hüviyette ayırt edici unsurların kullanılmamış olması, işaretleri esas unsurları ve genel görünümleri itibariyle yakın benzer kılmaktadır. Her ne kadar davacı taraf “kendi markasında büyük harflerin, kısmi redde mesnet markada ise küçük harflerin kullanılmış olmasının ve davacının markasındaki renkli zemin şeklinin işaretleri yeterli ölçüde farklılaştırdığını” ileri sürmüş ise de, büyük-küçük harf farklılıklarının ve markasal hüviyette ayırt ediciliği yok denebilecek kadar düşük olan, herkes tarafından kullanılabilecek “dikdörtgen şeklindeki kırmızı zemin”in, işaretler arasında, birebir aynı kelime unsurunun aynı kompozisyonda kullanılmış olmasının yarattığı yakın benzerliği ortadan kaldırabilecek bir farklılık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı; karşılaştırılan işaretlerdeki sayılan bu küçük farklılıklar, markaları “birebir aynı” olmaktan çıkarmakta, ancak SMK’nın 5/1-ç hükmü kapsamında (dahi) “ayırt edilemeyecek derecede benzer” olma durumundan kurtaramadığı;
Fonetik açıdan da, markalarda birebir aynı ibare ve harf dışında başka kelime/harf unsurunun yer almaması durumu, markaların okunuşlarını da birebir aynı kıldığı; kavramsal açıdan, “V” harfi ile “…” ibaresinin “-” işaret ile bağlandığı iki ayrı markanın tüketici zihninde uyandırdığı algının da farklılaşmasının mümkün olmadığı;
Kısmi redde mesnet alınan marka ile davacının dava konusu edilen markası arasında 6769 sayılı Kanunun 5/1-ç maddesi anlamında herhangi bir takdir yetkisi ve şüpheye yer vermeyen bir benzerlik durumunun söz konusu olduğu;
Neticede; dava konusu marka ile redde mesnet markaların kapsamına giren/alınmak istenilen emtiaların birebir aynı olduğu, dolayısıyla somut olayda, SMK m. 5/1-ç’de aranan “aynı/aynı tür mal ve hizmetler için tescil edilmiş olma” şartının, davacının markasının kapsamından çıkartılan tüm emtialar açısından gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu … sayılı “v-…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet markada karıştırılan işaretlerin, SMK m. 5/1(ç) hükmü anlamında benzer olduğu, davacının markasının kapsamından çıkartılan tüm emtialar açısından emtia ayniyeti şartının da gerçekleştiği, davacının … sayılı marka başvurusunın 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi hükmü kapsamında, 07, 09, 11. Sınıflara giren tüm emtialar açısından kısmen reddinin koşullarının oluştuğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL maktu harçtan peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,

Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kurum kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.12/05/2022

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır