Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/330 Esas – 2022/207
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/330
Karar No : 2022/207
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 26/11/2021
Karar Tarihi : 16/06/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 16/06/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin 2012 yılında restoran işletmeciliği alanında kurulan İstanbul merkezli bir şirket olduğunu, Doğuş Holding A.Ş firması olduğunu, müvekkiline ait …’in kurduğu ortaklıklar, yatırımları ile uluslararası platformda güçlü bir isim haline geldiğini, çatısı altındaki tüm restoranlarda kusursuz servis, şık tasarım, üst düzey yemek ve içecek kalitesi sunduğunu, 16 ülkede 142 farklı lokasyonda olduğunu, müvekkilinin 100’e yakın markasının olduğunu, bu markalar arasında Nusret, günaydın, balıkçı sait, adile sultan sarayı, angie borsa, çubuklu 29, kebapçı etiler, fenix, kiva, masa, la vina, lacivert, mezzaluna, oblix, parle, zuma, the popülist” gibi tanınmış markalarının bulunduğunu, müvekkilinin işletmesel ve markasal kullanımının “… people food – entertainmentpeople food – entertainment” şeklinde olduğunu, davalının “…” ibaresi ile 31, 35 ve 43. Sınıflarda başvuru yaptığını, müvekkilinin … markasının 35 ve 43. Sınıfta ciddi bilinirlik elde ettiğini, bu başvuruya müvekkil firmanın … sayılı “… …” ve ibareli markalara dayanılarak müvekkili markalarının yüksek bilinirliği, eskiye dayalı kullanımı gerekçeleri ile itiraz edildiğini, itirazın ilk olarak MDB tarafından kısmen reddedildiğini, buna yönelik itiraz neticesinde “itiraz gerekçesi markanın koruma kapsamında bulunmadığı ve de farklılaşan mal/hizmetler bakımından başvurunun tescilinin ticari alanda karışıklığa yol açmayacağı,” gerekçeleri ile itirazın reddedildiğini, taraf markaları arasında benzerlik olduğunu, mal ve hizmetler arasında da benzerlik bulunduğunu, 29. Sınıftaki emtialar ile 31. Sınıftaki emtiaların benzer olduğunun Kurum tarafından 2021 yılında yayınlanan Marka İnceleme Kılavuzunun 419. Sayfasında ifade edildiğini, … ibaresinin markada ön plana çıktığını, ikinci ibarenin markayı farklılaştıramadığını, müvekkilinin kullanımları, kuruluşunu gösterir ticaret sicil gazetesinde yer alan amaç ve konunun her türlü restoran, cafe, lokanta gibi gıda satışının yapılacağı tesisler kurduğu, işlettiği, kiraladığı, kiraya verdiği, kurulu olanları devraldığı, bu gibi yerlerin rezervasyon ve organizasyon işlerini yaptığını, devrettiği, … markası ile faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin tanınmışlığından faydalanmak amacıyla başvurunun yapıldığını, davalının başvurusunun kötüniyetli olduğunu ifade ederek, YİDK kararının SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/9 ve 25. maddeleri uyarınca iptaline, … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; dava konusu marka başvurusunun 31, 35 ve 43. sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetleri kapsadığını, davacını itirazı kapsamında marklar arası belli düzeyde benzerlik olmasından dolayı aynı türden emtialar yönünden iltibasın olduğunu, bu emtiaların başvurudan çıkartıldığını, Kalan emtialar yönünden benzerlik ve iltibas ihtimali olmadığını, davalı markası kelime şekil ve renk unsurlarından oluşan bir tasarıma sahipken, davalı markası düze yazı ve … … tamlaması şeklinde oluşturulduğunu, … ibaresinin markanın ilk okunan ve algılanan esas unsuru konumunda olduğunu, davacı tarafından “…” gibi görece doğuştan düşük ayırt ediciliği olan bir ibare üzerinde tescilsiz kullanım yoluyla hak elde edildiğine dair bilgi ve belgeler sunulmadığını, söz konusu ibarenin davacı tarafından maruf hale getirildiği ve üzerinde hak elde edildiği kabulü mümkün olmadığını, SMK 6/3 şartlarının oluşmadığını, Tanınmışlığı iddia edilen dava konusu markanın, tescil kapsamında kalan farklı emtiaların niteliği göz önüne alındığında kendisi ile karıştırılma ihtimali olmayan marka ile kanunda belirtilen durumları doğuracak bir ilişki içinde olmadığını, markanın tanınmış marka statüsünde olmadığını, delillerin tanınmışlığın kabulü için yeterli olmadığını, önceki markanın tanınmışlığının gösterilmiş olmasının haksız avantaj elde edileceğini veya itibarın zarar göreceğini ispatlamadığını, kötüniyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şahısa usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık, kötü niyet, önceye dayalı hak sahipliği itirazlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu… sayılı “…” ibareli marka için davalı tarafından 21/11/2019 tarihinde 31,35,43.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının … “… people food – entertainmentpeople food – entertainment, … …” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 26/09/2021 tarih ve …sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Karıştırılma ihtimali yönünden nispi ret nedenine ilişkin düzenleme, kısaca bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir. İki marka arasında iltibas oluşup oluşmadığının tespiti yapılırken bu markanın hitap ettiği kesimi ve bu kesimin özelliklerini ve formasyonunu dikkate almak gerekir. Karıştırılma ihtimali kavramına çağrıştırma (bağlantı kurma) suretiyle karıştırma da dahildir. Yani tüketicinin, marka malların benzerliği nedeniyle her iki malın kaynağının aynı firma olduğu düşüncesi ile bir yerine diğerini tercih etme riski mevcut ise karıştırma ihtimali vardır. ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “mal veya hizmetler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, aralarında mevcut olabilecek ilişkinin mahiyetinin belirlenmesinde tüm ilgili faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörler; onların doğası, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbirleriyle rekabet içinde mi yoksa tamamlayıcı nitelikte olup olmadıklarıdır.” Karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir.
Tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Uyuşmazlık konusu, davalının başvurusunda yer alan 31, 35 ve 43. sınıftaki mal ve hizmetler yönünden çekişme konusu malların tüketicisi ortalama düzeyde dikkat ve özene sahip kimseler olabileceği gibi dikkat seviyesi görece daha fazla olan kimseler de olabilecektir.
Emtialara ilgi duyan tüketicinin bilinç ve dikkat düzeyinin iltibas tehlikesini ortadan kaldırıp kaldıramayacağı veya iltibas üzerinde etkisi ise marka işaretlerinin birbirine ne derece yakınsadığıyla ilgilidir. Marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyinin yüksek olması halinde, tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyinin nispeten daha yüksek olması dahi iltibas ihtimalinin bulunmasına engel olamayabilir.
Bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir. İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Somut olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Yapılacak değerlendirme sonucunda anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti kabul edilebilir.
Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. Buna göre; bir markayı ihdas ve istimal eden kimse, o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip olan tescile karşı üstün ve öncelikli hak sağlamaktadır. Bu ilke uyarınca, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir. Tescilsiz markaya kanun ile sağlanan koruma hakkı, sadece tescilsiz markanın ilk kez kullanılması ile doğmaz. Aksine, bunun dışında markanın korunmasını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmak zorundadır. Bu sebep, tescilsiz olarak kullanıla gelen markanın; belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmiş olmasıdır. Yani hem Türk Patent ve Marka Kurumu uygulamasında hem Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş ve tescilsiz marka sahibinin “kendisinden sonra yapılan tescilleri engelleyebilmesi veya hükümsüzlük davası açarak haksız yapılmış tescilleri ortadan kaldırabilmesi için” tescilsiz markanın yoğun kullanımının kanıtlanması gerekmektedir. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma kavramının en temel unsuru işaretin ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak benimsenmesidir. Benimsenme ile kastedilen kullanıma konu işaretin ilgili tüketici çevresi tarafından teşebbüsün mal veya hizmetine işaret eden bir marka olarak algılanmasıdır. İlgili çevre, ibarenin kullanıldığı mal veya hizmetlerin mevcut ve potansiyel tüketicileri ile bu alanda mal veya hizmet üreten, sunan ve dağıtan diğer kişilerden oluşmaktadır. Bu yönüyle ayırt edici niteliğin toplumun tüm kesiminde değil ilgili çevrede kazanılmış olması da yeterli görülmektedir.
Bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir. Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir. Markanın tanınmışlığı arttıkça ve normalde temsil ettiği mal ve hizmetten farklı alanlarda kullanıldıkça markanın temsil ettiği normal mal ve hizmetler ve kalite ile sahibi arasında kurduğu bağlantı, yani kaynağına işaret etme fonksiyonu azalır. Hatta ilgili tüketici tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gördükçe marka sahibinin diğer ürünler için de aynı olduğunu düşünür. Böylece, aynı veya benzer mal ve hizmetler değil de farklı mal ve hizmetler söz konusu olsa bile karıştırılma ihtimali oluşabilir. Böyle bir durumda markanın belirli bir ürünü ayırt etme gücü azalacağı gibi itibarına da zarar verilebilir hatta sonraki markanın tanınmış markanın ününden haksız yarar sağlaması da söz konusu olabilir. İşte tüm bu haksız kullanımların önüne geçmek ve tanınmış markanın ekonomik değerini ve markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu dışındaki kalite, reklam, yatırım ve iletişim fonksiyonlarını korumak için farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlanmıştır. Fakat şu noktaya da dikkat çekmek gerekir ki, marka çok tanınmış, hatta dünya çapında tanınmış marka olsa bile SMK 6/5 maddesinde belirtilen sulandırma hallerinden biri gerçekleşmediği sürece o markanın farklı mal ve hizmetler için korunması mümkün değildir. Sulandırma değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikli olarak markalar arasında karıştırılma ihtimali olması gerekli değildir; fakat en azından ilişki kurmaya elverecek düzeyde benzerlik olması gerekmektedir. Buna göre; “sulandırma halleri” olarak ifade edilen markadan haksız yararlanılması ya da markanın ayırt edici karakterine veya markanın itibarına zarar vermesi durumlarına açıklık getirmekte fayda vardır:
Haksız bir yararın sağlanmasından kasıt; bir marka, büyük mali yatırımlar, reklam ve tanıtım kampanyaları ve daha kaliteli ürünler meydana getirebilmek için yürütülen AR-GE çalışmaları gibi büyük çabalar sonucu tanınmış hale getirildiğinde, böyle bir çaba sarf etmeksizin, tüketicilerin tanınmış marka ile ilişki kurmasına izin verecek şekilde ve kolay yoldan müşteri çevresi yaratmaya çalışarak tanınmış markadan haksız bir yarar elde edilmesidir. Örneğin, yılbaşı süslemesi gibi yılda sadece bir kez tercih edilen spesifik bir alanda seçim yaparken, tüketicinin o alanda bildiği bir marka muhtemelen olmayacağı için daha önce başka bir sektörden bildiği … gibi bir markanın bu süslemeler üzerinde yer alması tüketiciye güven verecek ve onu karar verme sıkıntısından kurtararak tercihini olumlu yönde etkileyebilecektir. Benzer bir şekilde, bu tercihi daha fazla önem arz eden bir ürün ile ilgili yapmak zorunda kaldığında … markası, onun için sadece cezbediciliği sebebiyle tercihini etkilemeyecek ayrıca satın almayı düşündüğü üründe arzu ettiği diğer özelliklerin de bulunup bulunmadığına dair bir algı oluşturarak kararını değiştirmesine sebep olabilecektir. Öte yandan… kararında, markalar arasında bu şekilde bir ilişki kurulabilmesi için markaların hitap ettikleri kitleler açısından da bir itibarının olması gerektiğini ortaya koymuştur. Yani sonraki markanın, tanınmış markadan haksız kazanç elde edebilmesi için bu iki markanın mal ve hizmetleri açısından kavramsal bağlantının kurulması gerekmektedir. Markanın itibarına zarar vermesinde; genellikle tüketicinin, ikinci markanın daha düşük kaliteli mal veya hizmetlerde kullanılması sonucu kötü deneyimlerini tanınmış markaya mal etmesi şeklinde oluşur. Markanın itibarına zarar veren durumlar bir parfüm markasının fare zehri markası olarak da kullanılması örneğinde olduğu gibi daha çok prestijli ürünleri sembolize eden markaların, sıradan ürünlerde kullanılması durumunda ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bir tanınmış marka olan … markasının benzeri olan… ibaresinin tişörtlerde kullanılması halinde tüketici, marka ile uyuşturucu arasında bağlantı kurabilecek böylece de marka açısından itibar kaybı ortaya çıkabilecektir. Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ise; markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi durumunda markanın temsil ettiği mal ile özdeşleşmesi ve tüketiciye o malı hatırlatması durumundaki azalma durumudur. Burada önemli olan, tüketicinin “ikinci markayı, tanınmış marka nedeniyle diğerlerinden daha kolay ayırt etmesi ve dikkatini bu markaya yönlendirmesi; farklı işletmelerin bulunduğunu tespit ettiğinde malları birbirinden ayırt etmek için ilave kriterler aramak zorunda bırakılmasıdır”. Örneğin; seçkin bir marka olan ve belli bir tüketici kesimine hitap eden … markasının asıl faaliyet alanı olan otomotiv sektörü dışında sıklıkla kullanılması sonucu (tekstil, konaklama, gıda vs.) bu markanın uzun dönemde ayırt ediciliğinin kaybolacağı ve değerini yitireceği, tüketici açısından artık cazip bir marka olarak algılanmayacağı belirtilmektedir. Böyle bir durumda zarar gören, tüketiciden ziyade markanın ayırt ediciliği, yani markanın kendisi olmaktadır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalının başvurusu kapsamında bulunan 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından; davacının YİDK nezdinde itiraza mesnet markaları 35. Sınıf kapsamında 29., 30. ve 32. sınıflardaki gıda ürünlerinin satışına yönelik hizmetleri kapsadığı; davacının dava aşamasındaki mesnet markası ise yine 29. Sınıf gıda ürünlerini kapsadığı; başvuruda yer alan yiyecek ve içecek temini hizmetleri ise bu malların tüketiciye sunumuna ilişkin olduğu ve yakından bağlantılı bir hizmet sınıfı olduğu, esasen davacının marka tescilleri her türlü gıda ürününü imal ve satışa arz konusunda davacıya marka hakkı verdiği;
43.01 alt sınıfta yer alan yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinden restoran hizmetleri, self servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri, snack bar, ikram (catering) hizmetlerinin verildiği yerler, uzun raf ömrü olmayan, yani üretimlerini takiben kısa sürede tüketilmesi zorunlu olan tüketime hazır yemeklerin ve gıda ürünlerinin sofra düzeninde tüketiciye sunulduğu hizmet kolları olduğu; ticari olarak satışa sunulan malların dayanıklı ürünler sınıfında olması ve pazarda diğer ticari markaların aynı veya benzer mallarıyla yan yana satışa sunulma durumları dikkate alındığında; 43.01 alt sınıfında yer alan hizmetlerin verildiği hizmet kollarında hizmetin bir parçası olarak tüketiciye sunulan gıdalar; genelde ambalajsız ve markasız nihai gıdalar olup sıcak veya soğuk yemek olarak sofra düzeninde tüketici beğenisine sunulduğu, bu nedenle bu tip hizmetlerin parçası olan gıda mallarının ticari olarak satışa sunumu yapılan daha uzun raf ömrüne sahip gıda mallarıyla karıştırılabilme hali belli durumlar dışında mümkün olamayacağı, bu hizmet kolları genelde tüketicinin belli bir hizmeti satın almak üzere tercih ettiği ve bu yolla aslen seçiciliğinin en yüksek olduğu yani, tek bir işletmenin ürünlerini satın almak üzere tercih ettiği hizmet kolları olduğu; bununla birlikte, hizmet markası ile ticari markanın aynı yada ayırt edilemeyecek kadar benzer olması durumunda; tüketici her iki markanın aynı işyerine sahip olduğunu düşünebileceği, bu durumda markaların birbiri ile karıştırılabileceği, taraflardan birinin tanınmış marka olması durumunda da bu markanın ününden haksız yararlanma hali ortaya çıkabileceği, bu nedenle bu tip durumlarda, tüm gıda emtiaları ve gıda ile ilişkili hizmet kollarının haksız yarar sağlayan tarafın emtia listesinden çıkartılması gerektiği, diğer bir durum ise; 43.01 alt grubunda yer alan hizmet kollarında bazı içkiler (su, kola, alkollü içki, meyve suları, ayran vb.) ile bal, tereyağ, reçel, hardal, mayonez, ketçap vb. gibi ürünlerin orijinal ambalajında sofra düzeninde tüketiciye sunulabilme durumları olduğu; ayrıca, günümüzde birçok örnekte yaşandığı gibi, ihale ile kazanılan yemek sağlama hizmetlerinde, hizmeti veren şirket aynı sunumunda başka bir firmaya ait ambalajlı ve markalı bir içecekle birlikte kendi ürettiği bazı ürünlerini, örneğin tatlılarını tek kullanımlık ambalajlarda kendi hizmet markasını taşıyan etiket bilgisi ile tüketicisine arz edebileceği; bu durumda, hizmeti alan kişilerin, hizmet alımı sırasında ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretleri taşıyan markaları karıştırabilme durumu kaçınılmaz olacağı; bu konudaki bir diğer örnek ise; taraflardan birinin emtia listesinde ticari olarak ambalajlı uzun raf ömürlü dondurulmuş mantı, erişte, tarhana, köfte, hazır yemek, pizza, sütlaç, kazandibi, dondurma, boza, sahlep, kuruyemiş, kadayıf, pasta, pişirilmiş profiterol hamuru, yufka, ikramlık çikolata ve şekerleme ürünleri gibi emtiaları kapsaması, diğer tarafın da 43.01. hizmet alt sınıfında bu ürünleri hizmetin bir parçası olarak hizmet markasını taşıyan bir kutu, paket veya kesekâğıdı gibi belli bir ambalaj içerisinde tüketiciye sunma durumu olduğu; bu durumda da hizmetin bir parçası olarak tüketiciye arz edilen bu tür gıda emtiaları için hizmet markası ile ticari markanın karıştırılma durumu ortaya çıkabileceği; yine, 43.01. alt sınıfında yer alan kantin hizmetleri esas alındığında, ülkemizde kantin tarzı işyerlerinde bisküvi, gofret, çikolata, şekerleme, vb. gibi belli bir raf ömrüne sahip, ambalajlı ve markalı farklı şirketlere ait malların hizmetin bir parçası olarak halka satışı söz konusu olabileceğinden, bu tip hizmet kollarında hizmet markası ile ticari markanın karıştırılma ihtimali söz konusu olabileceği;
Davalı markasında yer alan 43. Sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti ile davacının 2012/19365 tescil numaralı markasındaki 29. Sınıf mallar ile … sayılı markalarında yer alan 35.05 kapsamında 29, 30 ve 32. Sınıf ürünlerin satışına yönelik hizmetlerin birbiri ile benzer, ilişkili olduğu;
Ayrıca başvuruda bulunan 31. Sınıftaki “İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Yaş Meyve Sebze” malları ile davacının … sayılı markalarında yer alan 35.05 kapsamındaki 01/ tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. 31/ İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan)” mallarının satışına yönelik hizmetlerin de yine birbiri ile benzer ve ilişkili mal ve hizmetlerden olduğu;
Davalının başvurusunda yer alan 35. Sınıftaki “ Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” ile davacının 2015/54651 sayılı markasında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri”nin aynı, aynı tür olduğu anlaşılmıştır.
Taraf markaları görsel olarak; başvuru markasının “…” ibaresinden oluştuğu; yeşil renkli dairenin büyük ve karakteristik yeşil renkli … sözcüğü ile ikiye ayrıldığı, dairenin alt kısmında küçük puntolarla yazılı … ibaresinin olduğu, … sözcüğünün üst kısmı olan dairenin üst yarısında ise meyve sebze görselinin bulunduğu; redde mesnet markalar ise; bir tanesinin düz beyaz zemin üzerine “… …” ibaresinden oluşmakta iken, diğerleri “… people food – entertainmentpeople food – entertainment” şeklinde; “d” harfi mavi renkli ardından “nokta” işareti ile devamında “ream” ibaresinin bulunduğu, altında ise yine daha küçük harflerle Türkçe karşılığı insanlar- yemek- eğlence anlamına gelen “people food – entertainment” ibarelerinin yer aldığı; taraf markalarının bu anlamda görsel olarak benzemediği; ancak benzerlik değerlendirmesinde görsel benzerliğin tek başına yeterli olmadığı;
İşitsel benzerlik yönünden yapılacak değerlendirmede ise markayı taşıyan malların, hizmetlerin muhatap alıcı veya kullanıcı kitlesinin de dikkate alınması gerektiği;
İşitsel benzerlik markaların telaffuzlarına göre kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. İşitsel olarak ortaya çıkan farklar, kısa kelimelerde uzun kelimelere göre daha büyük etki göstermektedir. Somut olay yönünden işitsel benzerliğe bakıldığında, davalı başvuru markası “dı-rim – …” şeklinde telaffuz edilirken davacı markaları da “dı-rim” ve “a-ke-de-mi -dı-rim” olarak telaffuz edileceği; davalı markasının markasında fazladan “…” ibaresini bulunması işitsel benzerlik yönünden markaları farklılaştırmaya yeterli olmadığı; tüketicinin ilk sese, ilk heceye odaklanabileceği de dikkate alındığında taraf markalarının ilk ibarelerinin birebir aynı olduğu, sesçil olarak vurgunun “…” ibaresinde olduğu; bu sebeple, taraf markaları arasında işbu ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları bakımından taraf markaları arasında işitsel anlamda benzerlik olduğu;
Kavramsal benzerlikte yönünden de; iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabildiği; bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabileceği, taraflar arasında çekişme konusu olan “…” ibaresinin benzerliği olduğu, … ibaresi İngilizce bir kelime olup Türkçe’de “rüya” anlamına geldiği; davalı markasındaki “…” ibaresi de yine İngilizce bir kelime olup Türkçe’de çiftlik anlamına geldiği; bu noktada taraf markalarının her ikisinde de … ibaresini baskın olarak içermesi, … ibaresinin tescil edilmek istenen sınıflar yönünden ayırt ediciliğinin bulunmaması da göz önüne alındığında markaların kavramsal olarak birbiri ile yüksek düzeyde benzediği;
Davalı markasında, … kelimesi markanın başlangıcına kalın ve koyu renkli harflerle yerleştirilerek ilk ve esas vurguyu yapacak ve alıcının dikkatini buraya çekecek şekilde ön plana çıkartılırken, … ibaresinin, … kelimesine ek olarak ve daha küçük boyuttaki harflerle yazılmak suretiyle geri planda ve sönük bırakıldığı, ayrıca, “…” anlamına gelen … ibaresi ile markada yer alan meyve – sebze görselleri davalı markasının kapsadığı 31.sınıfa konu “İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar Yaş meyve ve sebze” mallarına işaret eden ayırt ediciliği düşük tali unsur şeklinde kullanıldığı, bu ibarenin markayı tek başına temsil eden/ayırt edicilik katan bir unsur olduğunun varsayılamayacağı, ilgili tüketici kitlesinin (çekişme konusu mal/hizmetler bakımından hem günlük tüketime konu olan malların hem nitelikli boyutu bulunan mal/hizmetlerin bulunması karşısında ortalama seviyedeki ve dikkat seviyesi daha yüksek tüketiciler bir arada dikkate alınarak) dava konusu markayı, davacının mal ve hizmetlerinin aynı çizgide çeşitlendirilerek yeni ürün yelpazesi sunan yenilenmiş bir markası veya markalarının güncellenmiş bir yöntem ile sunulan yeni bir versiyonu olarak algılaması söz konusu olabileceği; bununla birlikte özellikle günlük tüketime konu olan, alırken araştırma en azından üzerine bir müddet düşünme gerektirmeyen mal ve hizmetler yönünden de ortalama dikkat düzeyine sahip tüketicinin aklında kalan izle hareket edeceği, ilk … ibaresini gördüğünde davacının markası ile karıştırma olasılığının yüksek olabileceği, bunun sonucu olarak da markaların veya marka sahiplerinin birbiri ile idari/ekonomik bir bağlantı içinde olduğu; dolayısıyla karşılaştırma konusu markaların, davalının tescil talep ettiği mal ve hizmetlerin tamamı bakımından birbiri ile ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Önceye dayalı kullanım hakkında, işaretin kullanıldığı coğrafi alan, kullanımın niteliği, süresi, işarete yapılan yatırımlar, işaretin pazar payı ve işaretten elde edilen ciro vb. hakkında olmalıdır. Sınırlı sayıda olmamakla birlikte markasal kullanıma ilişkin faturalar, sipariş formları, mali ve finansal tablolar, ticaret odalarının beyanları, medyaya yansıyan haberler, makaleler, reklam ve tanıtıma yönelik belgeler denetlenebilir olmaları kaydıyla delil olarak sunulabilmektedir. Söz konusu delillerin kullanımın yoğunluğu ve süresi ile etkilenen coğrafi alan, kullanımın süresi, pazar payı ve elde edilen ciro hakkında bilgi verebilir nitelikte ve sayıda olmalıdır.
Bu kapsamda davalı yan tarafından marka işlem dosyasına sunulan delillerinden “…” markasını tescilsiz olarak başvuru kapsamında yer alan “31.Sınıf: İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Yaş Meyve Sebze, 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmet sınıflarında ciddi ticari etki yaratacak düzeyde kullanıldığına yönelik delile rastlanılmadığı, sunulan delillerin tescilli markaları olan “… people food – entertainmentpeople food – entertainment” markasını taşıdığı; netice itibariyle çekişme konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğu, işbu markaya yönelik gerçek hak sahipliğini ispata yarayan bir delilinin bulunmadığı, dolayısıyla davacı … Restoran’ın davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava dosyasına ve marka işlem dosyasına sunulan tanınmışlığı ispata elverişli redde mesnet markaların ilgili tüketici tarafından hemen akla gelecek veya hemen akla gelecek markalar arasında olduğunu gösterecek yeterli düzeyde destekleyici verilere dayanılmadığı, “markanın pazar payına ilişkin dokümanlara, satış broşürleri, kataloglar, fiyat listeleri, yıllık faaliyet raporları, ciro bilgileri, reklam, yatırım masraflarını (yoğunluk, kapsam ve etkiyi) yansıtan belgelere ya da tüketicilerin davacının markasını tercih ettiğine dair kamuoyu yoklamalarına, resmi kuruluş, araştırma enstitüsü meslek veya ticaret odalarının “geniş çevrelerin görüşünü yansıtacak şekilde” beyanlarına, tüketici farkındalığını gösteren araştırma raporlarına ve buna benzer tanınmışlığı ispata yönelik herhangi bir delile dayanılmadığı”; dolayısıyla davacı yanın “… people food – entertainmentpeople food – entertainment” ibareli markalarının tescilli olduğu sınıflarda tanınmış olduğu ya da kullanım sonucunda yüksek bilinirlik elde ettiği yönünde bir kanaate varılması mümkün olmadığı, bu sebeple SMK’nın 6/5 maddesindeki davacı markasını sulandırmaya yönelik herhangi bir şartın somut uyuşmazlık bakımından gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususlar dikkate alınır.
Dosya içerisindeki delillerden davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin hiçbir somut verinin bulunmadığı, bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından ve bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği gibi, davacının markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davalının … ibareli marka kapsamındaki 43. Sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti ile davacının 2012/19365 tescil numaralı markasındaki 29. Sınıf mallar ile … sayılı markalarında yer alan 35.05 kapsamında 29, 30 ve 32. Sınıf ürünlerin satışına yönelik hizmetlerin birbiri ile benzer, ilişkili olduğu; başvuruda bulunan 31. Sınıftaki “İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Yaş Meyve Sebze” malları ile davacının … sayılı markalarında yer alan 35.05 kapsamındaki 01/ tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. 31/ İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan)” mallarının satışına yönelik hizmetlerin de yine birbiri ile benzer ve ilişkili olduğu; davalının başvurusunda yer alan 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” ile davacının 2015/54651 sayılı markasında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri”nin aynı, aynı tür olduğu; bu sebeple başvuru markası ile mesnet markaları arasında bütüncül olarak marka ve işaretler arasında belirtilen sınıflar bakımından ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu; Davalının başvurusu kapsamında yer alan 31, 35 ve 43. sınıftaki mal ve hizmetler yönünden davacı tarafından “…” markasını ticari etki yaratacak şekilde ciddi kullanımını ispata yarayan delil sunulmadığı; Davacının tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiaların aşamalarda yeterli düzeyde delille ispat edilemediği bu sebeple sulandırma için gerekli şartların oluşmadığı; Kötü niyetin ispat edilemediği; YİDK kararının yerinde olmadığı ve iptali şartlarının oluştuğu, hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
TÜRKPATENT YİDK’nın …sayılı kararının tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden tekinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubuyla, eksik kalan 21,40.-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.808,10.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şahsın yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.06.2022
Kâtip Hâkim …
✍eimzalıdır ✍eimzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 127,10.TL
Bilirkişi Ücreti : 2.300,00.TL
P.P : 381,00.TL
TOPLAM : 2.808,10.TL