Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/33 E. 2021/288 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/33
KARAR NO : 2021/288

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : 1-….
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 05/02/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, Müvekkilinin İsviçre merkezli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olduğunu, düzenli aralıklarla yapılan…oyunları’nı (…) organize ettiğini, müvekkilinin faaliyetlerini …. markasının veya benzerinin başkaları tarafından 04, 06, 09, 14, 16, 22, 25, 28, 29, 35, 37, 38, 39, 41, 42, 43 ve 45 inci sınıflara dahil mal ve hizmetlerin her biri üzerinde tescili durumunda müvekkili markasının zarar göreceğini ve haksız yarar ortaya çıkacağını kabul ettiğini, “maden cevheri”, “gres”, “parafin” gibi nihai mal olmayan ara mallar üzerinde markanın kullanımının haksız yarar oluşturacağını, ancak “boya” gibi nihai tüketiciye ve herkese satılan mallar üzerinde böyle bir risk olmayacak gibi bir ihtimali tespitin de marka hukuku ve mantığı dışında olacağını, diğer tüm mal ve hizmetler için olan riskin 02. sınıf malları açısından da olacağını, 04, 06, 09, 14, 16, 22, 25, 28, 29, 35, 37, 38, 39, 41, 42, 43 ve 45. sınıflara dahil birbirleri ile alakası bulunmayan ve çok farklı sektörlere dahil mal ve hizmetler üzerinde “…”, “olımpık” ve “olimpiyat” markalarını veya bunların benzerlerini içeren markaların müvekkili markaları ile karıştırılacağını, davacı markalarının ayırt ediciliğine zarar vereceğini, davacı markalarının üzerinden haksız yarar sağlayacağını ve davalı ile ilişkilendirileceğinin kabul edildiğini, dünyaca ünlü markanın başkaları tarafından herhangi bir mal üzerinde kullanılmasının markaya zarar vermeyeceğinin veya haksız yarar sağlamayacağının söylenemeyeceğini, Ankara … FSHHM tarafından müvekkili lehine verilen kararların bulunduğunu, yine… itiraz birimi kararlarının da mevcut olduğunu, …’nun ekte sunulan 3 adet kararda “…” markalarının dünyanın en gözde spor etkinliklerinin adı olması sebebiyle önemli bir tanınmışlığa sahip olduğunu, Olimpiyat Oyunlarının dünyanın her tarafında yayınlandığını, hiçbir spor etkinliği ile karşılaştırılamayacak oranda ilgi topladığını, “…” markalarının lisanslar yoluyla çok geniş mal/hizmetler üzerinde yoğun olarak kullanıldığını, “…” markalarının kullanımının şirketlere…oyunlarını destekleme imajı katmalarından dolayı oldukça değerli ve kullanılması arzu edilen markalar olduğunu, bu nedenle de izinsiz kullanım girişimlerinin yaygın olduğunu, bu markaların lisanslar yoluyla kullanım haklarının verilmesi işleminin yaygın olduğunu ve…oyunlarının bu şekilde finanse edildiğini, bu markaların lisanslar yoluyla kullanım haklarının verilmesi işleminin yaygın olması sebebiyle herhangi bir kullanımın…Komitesi ile ilişkilendirilmesinin beklenen bir sonuç olacağını, başvurulan markanın kullanımının “…” markasına zarar vereceğini ve başvurulan markanın kullanımının “…” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanmasına sebep olacağını , TMOK yazısında koruma markalarının TMOK’un…işaretlerini koruma yükümlülüğü çerçevesinde müvekkili adına ve hesabına tescil ettirilip korunduğunun ifade edildiğini, SMK 5/ğ kapsamında bir çok başvurunun reddedildiğini, kararın 3796 Sayılı…Ad ve Ambleminin Korunması adlı Yasaya aykırı olduğunu, yasanın 18. maddesinde; “Olimpiyat AD ve ambleminin ticaret, propaganda ve benzeri amaçlarla kullanılması İstanbul…Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun iznine tabidir” denilerek “olimpiyat ad”ının ve “olimpiyat işaretleri” olarak bilinen işaretlerin tümünün kullanımının 3. kişilere yasaklandığını, başvuruya konu “CO….+ŞEKİL” markasında yer alan CO harflerinin markaya ayırt edicilik katmadığını, CO ibaresinin birliktelik veya bir şeyi paylaşanlar anlamında kullanıldığını, başvurunun haksız yarar sağlamak için kötüniyetle yapıldığını, CO…. markasını boyalar üzerinde görünce bunun davacı…Komitesi’nin izni ve lisansı ile kullanıldığının düşünüleceğini, SMK 6/6 yönünden de itiraz edildiğini ancak kararda bu hükmün değerlendirilmesinin gözden kaçırıldığını, davalının 09, 16 ve 37. sınıfları kapsayan “…+ŞEKİL” ibareli 2004/20461 numaralı başvurusunun müvekkilinin 2002 27882 tescil numaralı The Olympıcs markası gerekçe gösterilerek 7/1-b kapsamında reddedildiğini, “CO….+ŞEKİL” ibareli 2004/20463 numaralı başvurusunun 09,16 ve 37. sınıflarda tescili için yaptığı başvurusunun müvekkilinin dikkatinden kaçtığı için tescil edildiğini, “OLYMPIAİ+ŞEKİL” markasının tescil aşaması tamamlanmadan öldüğünü iddia ederek 07.12.2020 tarih ve 2020-M-9899 sayılı TÜRKPATENT kararın iptal edilmesini, davaya konu 2019/86989 numaralı marka başvurusunun dava sırasında tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru kapsamında yer alan emtialar yönünden benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığını, çifte benzerlik ihtimalinin gerçekleşmediğini, markanın kelime şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir kombinasyona sahip olduğunu, markada ilk unsur olacak şekilde kırmızı renkli logoya yer verildiğini, söz konusu logo veya benzerinin davacı markalarında bulunmadığını, logonun kelime unsurlarının üzerinde olacak şekilde konumlandırıldığını, kelime unsurlarından nispeten daha büyük puntolarla oluşturulduğunu, logonun markada esas unsur konumunda olduğunu, ayırt edicilik sağladığını, davacı markalarının…. ibarelerinden oluştuğunu, bu markalardan 2010/9654 sayılı ve “OLMPIC + şekil” ibareli markanın yenilenmemesi nedeniyle 02/11/2019 tarihinde koruma süresinin sona erdiğini, yine 2010/15604 sayılı ve “games of the olympiad” ibareli markanın yenilenmemesi nedeniyle 13/01/2020 tarihinde koruma süresinin sona erdiğini, YİDK ve dava tarihi itibariyle bu markların hükümsüz olduğunu, markaların bütünsel olarak birbirinden farklı olduğunu, dava konusu markanın 02. sınıf mallarını kapsadığını, davacının tanınmışlık sebebiyle kanunda düzenlenen durumlardan birinin gerçekleşeceğine dair bilgi ve belge sunulmadığını, davacı markalarının tanınmış marka olmadığını, kötüniyete ilişkin iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda davalı markasının bütünsel olarak SMK 5/1-g ve ğ bentleri kapsamında yer alan işaretleri içermediğinden hükmün uygulama alanı bulmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ERBOMSAN vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin OLYMPIA marka fotokopi makinelerinin 1982 yılından bu yana Türkiye distribütörlüğünü ve teknik servisliği hizmetini yürüttüğünü, hizmetlerin Sanayi Bakanlığı ve TSE tarafından tescillendiğini, 1992 yılından beri bu markanın kullanıldığı makinelerin ithalatını yaptığını, müvekkilinin ilk olarak 2014 yılında markalarını tescil ettirdiğini, 2019 yılında müracaat etmesinin sebebinin ise faaliyet alanına uygun emtialarını da katmak istemesi olduğunu, TPE nezdinde uyuşmazlık konusu olympic ibaresini içeren tescillerin bulunduğunu, davacı sınıfları ile müvekkili başvurusundaki sınıfların farklı olduğunu, markaların benzerlik değerlendirmesinin bütüncül olarak yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık TÜRKPATENT YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Karıştırılma İhtimaline İlişkin :
Karıştırılma ihtimaline ilişkin olan nispi ret nedeni hakkındaki düzenleme, kısaca bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu hâlde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
Düzenlemeye göre; bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu hâlde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “mal veya hizmetler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, aralarında mevcut olabilecek ilişkinin mahiyetinin belirlenmesinde tüm ilgili faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörler; onların doğası, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbirleriyle rekabet içinde mi yoksa tamamlayıcı nitelikte mi olup olmadıklarıdır.”
Karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir.
Davalının tescilini talep ettiği nice sınıfı 02.01 kapsamındaki “Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil); besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler”idir.
Davalının tescil talebine konu olan mallarla davacının dayanak yaptığı markalar kapsamında aynı/benzer olan mallar kalın olarak işaretlenmiştir. Bu mallar, aynı/benzer amaçlara yönelik, aynı/benzer ihtiyaçları karşılayan, birbirlerinin yerine ikame edilebilen ürünlerden oluşmaktadır. Herhangi bir işaretlemeye konu olmayan “besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler” ürünleri farklıdır. Çünkü bu tür ürünler insan sağlığına yönelik besinleri, içecekleri boyamak için kullanılan ürünler olup ayrıca eczacılık ürünlerini boyamaya yönelik maddeleri de içermektedir. Bu yönüyle diğer ürünlerden farklılaşmaktadır.
Davacının redde mesnet gösterdiği markalardan, 2010 77638 sayılı “olympian” markası, 2002 27882 tescil numaralı “….. tescil numaralı “olympic”, ibareli markaların farklı malları ve hizmetleri kapsadıkları anlaşılmıştır. Buna göre davacının işbu redde mesnet gösterdiği markalar, davalı başvuru markasında yer alan 02.01 Sınıfa ait mallar ile aynı sınıflarda olmadıkları gibi birbirini tamamlayıcı, ikame edilebilir olmadıklarından benzer ve/veya ilişkili değildir. 2010 15604 tescil numaralı “games of the olympiad” markası ve 2010 09654 tescil numaralı “olympic” markalarının ise 2. Sınıfta tescili olmamakla birlikte markaların yenilemesinin de yapılmadığı,
Mevzuattaki düzenlemeye göre iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir. Somut olay yönünden SMK 6/1 kapsamında belirtilen benzerlik şartının diğer unsuru olan mal ve hizmetlerin benzer ya da aynı olması şartının 2010 15604 tescil numaralı “games of the olympiad” markası, 2010 77638 sayılı “olympian” markası, 2010 09654 tescil numaralı “olympic” markası, 2002 27882 tescil numaralı “the olympics” ve 2019/92818 tescil numaralı “olympic” markaları bakımından sağlanamadığı,
Bununla birlikte davacı marka işlem dosyasındaki itirazlarında … sayılı koruma markalarına da dayanmıştır. Bu nedenle koruma markası ile ilgili açıklama yaparak kanaat belirtilmesi gerekmektedir.
Bilindiği gibi, SMK’da markanın tanımı yapılmamış ancak “marka olabilecek işaretler”; “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir” şeklinde belirtilmiştir. Belli bir işletmeye ait mal ve hizmetlerin tanıtılmasını ve ayırt edilmesini sağlayan markanın üzerinde sahip olunan hakka ise “marka hakkı” denilmektedir.
Davacının iddialarına dayanak yaptığı …. sayılı koruma markaları, davacının Türkiye’deki temsilcisi tarafından korunması talebiyle başvuruya konu edilmiştir. Koruma markası, SMK anlamında tescilli bir marka olmayıp herhangi bir şekilde tescile konu edilmemesi gereken işaretlere ilişkin bir kayıttır. Başka bir ifadeyle davacının dayanak olarak gösterdiği işaret, TÜRKPATENT’in “Başkanlık Makamı Oluru” olarak adlandırdığı idari bir yöntem ile aldığı koruma başvurusuna ilişkindir.
Davacının dayanak yaptığı markalarla ilgili dosya kayıtları kapsamındaki yazılarda da bunun sadece bir kayıt olduğunun üzerinde durulmuştur. Söz konusu idari kayıt, marka tescilinde mutlak ret nedenleri arasında düzenlenmiş olan 5/1-ğ “Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.” ve 5/1-ı “Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.” kapsamında marka olarak tescil edilemeyecek işaretlerin tespitine ilişkindir. Herhangi bir marka tescil hükmü içermemektedir.
Nitekim yukarıda belirtilen marka olabilecek işaretlere ilişkin düzenleme de dikkate alındığında; marka tescilinin gerçekleşebilmesi için tescil kapsamının hangi mal veya hizmetlere ilişkin olduğunun belirlenmesi de gerekmektedir. Bu doğrultuda davacının dayanak yaptığı koruma markasına ilişkin sicil kayıtlarında herhangi bir mal veya hizmetle ilişkilendirilmediği,
Dolayısıyla davacının ileri sürdüğü ve doğrudan doğruya…organizasyonu ile ilgili olan ibarelerin koruma altına alınmasına ilişkin kayıtların tescil yolu ile elde edilen bir hak olmadığından somut uyuşmazlık bakımından karıştırılma ihtimali olmadığı,
Davacının redde mesnet gösterdiği markalardan 2012 83389 tescil numaralı “olympiad” markasının ise “Boyalar, vernikler, cilalar; paslanmaya ve ahşabın bozulmasına karşı koruyucular; renklendiriciler; mordanlar; ham doğal reçineler; ressamlar, dekoratörler, matbaacılar ve sanatçılar için folyo ve toz halindeki metaller; metal bitirme endüstrisinde kullanım için bir kaplama formunda korozyon önleyiciler, yani son durulama için asitli sulu bir ürün; soğutma suyu devreleri için kaplama şeklinde korozyon önleyiciler; kaplama şeklinde korozyon önleyiciler, yani duvar ve metal yüzeyler için reçineli kaplamalar; kaplama malzemeleri, aşındırma sıvıları; yazıcılar için toner kartuşları; yazıcılar için mürekkep kartuşları; tonerler, fotokopi makineleri için tonerler, faks makineleri için tonerler.” emtialarında tescillidir. Bu kapsamda davalı başvuru kapsamında yer alan mallarla aynı, aynı tür ve benzer mallar olduğu, işaret benzerliği işbu iki marka yönünden yapılacağı,
İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır.
Somut olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Yapılacak değerlendirme sonucunda anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin olduğu,
Buna göre somut olay yönünden davalının başvuru konusu “CO….+ŞEKİL” ibareli markadaki işaretin kırmızı renkli ¾ oranında daireden oluştuğu, işaretin hemen altında hepsi büyük harflerle, siyah renk ve kalın punto ile yazılı “CO….” ibaresinin yazılı olduğu,
Davacının “…. ” ibareli markası ise siyah renkle ve hepsi büyük harfle yazılarak oluşturulmuş “…. ” sözcüğünden oluşmaktadır.
İşitsel benzerlik incelemesinde ise, davalı markası “…. ” şeklinde telaffuz edilirken davacı markası ise “…. ” şeklinde telaffuz edilecektir. Bu çerçevede ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları gözetildiğinde, işitsel anlamda orta düzeyde benzerlik olduğu düşünülmektedir.
Taraf markaları kavramsal olarak değerlendirildiğinde de; davalı markasında yer alan “co” ibaresi İngilizce’de ön ek olarak kullanıldığında birlikte, beraber anlamına gelmektedir. Markada yer alan “…” sözcüğü de yine İngilizce sıfat olup olimpik (olimpiyatlarla ilgili, olimpiyat ölçülerinde olan) anlamına gelmektedir. Davacı markasında yer alan “olympiad” ibaresi ise İngilizce bir isim olup olimpiyat (Her dört yılda bir başka ülkede yapılan, amatörlerin ve ülkelerinde profesyonel olarak futbol, basketbol, voleybol vb. takım sporlarıyla uğraşanların katıldığı uluslararası spor yarışmaları, olimpiyat oyunları; Bazı alanlarda düzenlenen yarışma; Yunanistan’da Zeus onuruna yapılan yarışmalar) anlamına gelmektedir. Esasen olimpik ve…ibareleri 02. Sınıftaki emtialar yönünden ayırt ediciliğe sahip ibareler olduğu,
Bununla birlikte davalı markasında yer alan olimpik ibaresi ile davacı markasında yer alan…ibaresi birbiri ile ilişkili iki kavramdır. Davalı markasında yer alan “…. ” ön ekinin “birlikte, beraber” anlamı taşıdığı da dikkate alındığında, bu ibarenin görece düşük ayırt edicilikte olmasından dolayı markasal algı yaratmayacağı ya da arka planda kalacağı, bu sebeple görsel olarak bir fark yaratmayan bu unsurun duysal olarak da ciddi oranda fark yaratmadığı düşünülmektedir. Dolayısıyla markada tüketici algısı “olympic” ibaresine yoğunlaşacaktır. Yine figüratif unsur da markada baskın ve ayırt edici olarak yer almadığından her iki markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasına engel olacak nitelikte bir etki doğurmayacaktır. Bütünsel değerlendirme neticesinde dava konusu markadaki sair unsurun bütünsel algıyı davacının markasından uzaklaştırmaya yeterli olmadığı, dava konusu markanın da sanki davacıya ait markanın serisi, yeni bir versiyonu şeklinde bir algı yarattığı, dolayısıyla başvuru markası ile davacının redde mesnet gösterdiği markalardan 2012 83389 numaralı marka arasında “Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil);” malları bakımından bağlantı kurma ihtimali dâhil markaları karıştırma ihtimalinin bulunduğu,
Davacı aynı zamanda YİDK itirazında başvuru markasının SMK 5/1 (ğ) kapsamında tescil edilemeyeceğini de iddia etmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre;
Paris Sözleşmesi’nin 2. Mük. M.6 hükmü kapsamında yer almayan ancak tarihsel ve kültürel anlamda topluma mal olmuş değerleri veya
Paris Sözleşmesi’nin 2. Mük. M.6 hükmü kapsamında yer almayan, tescillerine izin verilmemiş kamusal arma, nişan, amblem veya adlandırmaları içeren markaların tescili yasaklanmıştır. Söz konusu işaretlerin kamusal yönlerinin baskın olması ve ilgili merciin bu işaretleri önceye dayalı bir hakka değil, kamu adına kullanılması; 3. kişilerin bu işaretleri ticarileştirmeleri açısından izni tek başına yeterli bir irade beyanı olmaktan çıkaracaktır. Dolayısıyla kamunun ortak değeri olan ve bu sebeple belirli kişilerin ticari tekeline bırakılması kural olarak yasaklanmış bir işaretin, ilgili merciinin izninin alınması yoluyla hukuka uygunluğu sağlanmayacaktır.
Kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretlerin değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen kriterler esas alınır: değerlendirmeye konu işaretin kamuyu ilgilendiren bir niteliğinin bulunup bulunmadığı, başvuruya konu işaretin tarihi ve kültürel değer niteliğinde olup olmadığı, işaretin ülke sınırları içerisinde yaşayan tüketicilerin tarihi ve kültürel değerleriyle ilgisinin olup olmadığı.
Bu ilkeler dikkate alınarak yapılacak inceleme sonrasında başvuruya konu ibarenin doğrudan tarihi ve kültürel bir değere ilişkin olması durumunda başvuru 5/1(ğ) gereğince reddedilecektir.
Doktrinde bu maddede yer alan yasağın kapsamının belirlenmesi için verilen örnekler arasında Atatürk’ü Kocatepe’de eli çenesinde düşünürken gösteren fotoğraf, Ayasofya’nın Selimiye Cami’nin, Anıtkabir’in, İzmir Saat Kulesi’nin, Fatih Sultan Mehmet’in resimleri ile Osmanlı Devleti kelimesi ve armaları yer almaktadır. Ayrıca ülkemizin tarihi ve kültürel değerleri de hükmün kapsamına girmektedir. Söz konusu yasak ile bu tür işaretlerin ticarileştirilmesinden gelecek nesillere aktarılması düşünülmektedir.
Buna göre somut olay yönünden, 02. sınıftaki hizmetlerin tescili yönünden başvuruya konu “CO….+ŞEKİL” şeklindeki markada yer alan figür ve ibarenin kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerlerden olmadığı, yani topluma mal olmuş ve toplum belleğinde önemli yer tutan herhangi bir kişinin tekeline verilmesinin mümkün görülemeyecek bir ibare niteliğinde olmadığı,
Davacı, YİDK itirazında ayrıca SMK 6/3. maddesine dayanarak başvuru markasının tescil edilemeyeceği iddiasında bulunmuştur. Söz konusu madde “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” hükmünü içermektedir. Davacı yan, “CO….” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmuş ise de; dosya kapsamında sunulan deliller incelendiğinde davacının 02. Sınıftaki mallar üzerinde söz konusu markayı davalıdan önce tescilsiz marka olarak kullandığını ya da ibare üzerinde üstün hakkı olduğunu gösterir herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Davacı Markasının Tanınmışlık Düzeyi Yönünden Değerlendirilmesi
Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markaların üye devletler tarafından korunmaları zorunluluğu ülkemizde mevzuatımızda “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” şeklinde karşılığını bulmuştur. Birlik üyesi ülkelerde, böyle markalar sahibinin izni olmadan başkalarınca aynı veya benzer mal ve hizmetler için tescil edilemezler.
Bununla birlikte, bu kullanım tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka sahibinin markasının ününden haksız yararlanma sonucunu doğuruyorsa veya itibarına zarar verici nitelikteyse tescili nisbi ret sebebi kapsamında itiraz üzerine reddedilir. Bu ret sebeplerine rağmen tescillenen markalar ise hükümsüzlük davasına konu edilebilirler. Mevzuattaki “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir” düzenlemesi gereğince önceki tarihli markanın tanınmışlık düzeyinden kaynaklı olarak tescil engelinin söz konusu olması mümkündür.
Toplumdaki tanınmışlığın tespitinde 1999 tarihli …. ” adı altındaki ölçütlerden yararlanılmak gerekirse bu ölçütler kısaca;
a) Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi (Örneğin, bir cep telefonu ya da bir kalem markası bakımından toplumun ilgili kesimi hemen hemen toplumun tamamıdır ancak; zirai ilaç markası yönünden toplumun ilgili markası zirai ilaç kullanan tarım işletmeleri, çiftçilerdir.)
b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu
c) Marka promosyonlarının hedef aldığı alan, promosyon süresi ve yoğunluğu
d) Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü
e) Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları
f) Markanın ekonomik değeridir,
Aynı veya benzer markalar farklı mal ve hizmetlerde kullanılabilir. Bunun istisnası tanınmış markalardır. Bir marka toplumda belli bir tanınmışlık düzeyine erişmişse, bu marka, bazı şartların varlığı halinde, farklı mal ve hizmetlerde dahi kullanılamaz. Tanınmış markanın başka mal ve hizmetlerde kullanılması üç şarttan birinin varlığı halinde engellenebilir. Bu şartlar şunlardır:
Tanınmış bir markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılması sonucu haksız bir yararın sağlanması,
Markanın itibarına zarar verilmesi,
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi,
Tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması halinde, tanınmış markanın toplumda yarattığı isimden yararlanma ve bu şekilde haksız avantaj sağlanması ihtimali varsa, tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması dahi önlenmelidir.
Somut Olayda Davacının Markalarının Tanınmışlık Düzeyinin Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere, bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir. Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir.
Markanın tanınmışlığı sabit ve statik bir olgu olmayıp, uzun yıllardır tescilli olan bir marka hiç tanınmamış olabileceği gibi, yeni tescil edilmiş bir marka ise kuvvetli tanıtım ve yoğun reklamlar sayesinde kısa süre içerisinde tanınmış hale getirilebilir. Öte yandan bir dönem tanınmış marka olan bir işaret, üretim ve tanıtımın devamına ve yoğunluğuna bağlı olarak zaman içerisinde tanınmışlığını da yitirebilir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Davacı dava ve sair dilekçelerinde “…. ” ibareli markalarının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ve yine Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış olduğunu iddia etmiştir.
Bu kapsamda yukarıda belirtildiği üzere Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış bir marka gerekçe gösterilerek aynı /benzer bir marka başvurusuna yapılan itiraz neticesinde yapılan incelemede markalar “aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından” değerlendirilerek işbu mal ve hizmetler yönünden de benzer bulunması sonucunda başvuru markası reddedilebilecektir. Somut uyuşmazlık kapsamında taraf markalarının 02. Sınıf emtiaları yönünden benzer olduğu kanaatine ulaşılmakla birlikte davacının işbu emtialar bazında Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış olduğunu ispata yarayan yeterli delil sunmadığı değerlendirilmiştir.
Markanın tanınmışlığı arttıkça ve normalde temsil ettiği mal ve hizmetten farklı alanlarda kullanıldıkça markanın temsil ettiği normal mal ve hizmetler ve kalite ile sahibi arasında kurduğu bağlantı, yani kaynağına işaret etme fonksiyonu azalır. Hatta ilgili tüketici tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gördükçe marka sahibinin diğer ürünler için de aynı olduğunu düşünür. Böylece, aynı veya benzer mal ve hizmetler değil de farklı mal ve hizmetler söz konusu olsa bile karıştırılma ihtimali oluşabilir. Böyle bir durumda markanın belirli bir ürünü ayırt etme gücü azalacağı gibi itibarına da zarar verilebilir hatta sonraki markanın tanınmış markanın ününden haksız yarar sağlaması da söz konusu olabilir. İşte tüm bu haksız kullanımların önüne geçmek ve tanınmış markanın ekonomik değerini ve markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu dışındaki kalite, reklam, yatırım ve iletişim fonksiyonlarını korumak için farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlanmıştır. Fakat şu noktaya da dikkat çekmek gerekir ki, marka çok tanınmış, hatta dünya çapında tanınmış marka olsa bile SMK 6/5 maddesinde belirtilen sulandırma hallerinden biri gerçekleşmediği sürece o markanın farklı mal ve hizmetler için korunması mümkün değildir.
Sulandırma değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikli olarak markalar arasında karıştırılma ihtimali olması gerekli değildir; fakat en azından ilişki kurmaya elverecek düzeyde benzerlik olması gerekmektedir.
Buna göre; “sulandırma halleri” olarak ifade edilen markadan haksız yararlanılması ya da markanın ayırt edici karakterine veya markanın itibarına zarar vermesi durumlarına açıklık getirmekte fayda vardır:
Haksız bir yararın sağlanmasından kasıt; bir marka, büyük mali yatırımlar, reklam ve tanıtım kampanyaları ve daha kaliteli ürünler meydana getirebilmek için yürütülen AR-GE çalışmaları gibi büyük çabalar sonucu tanınmış hale getirildiğinde, böyle bir çaba sarf etmeksizin, tüketicilerin tanınmış marka ile ilişki kurmasına izin verecek şekilde ve kolay yoldan müşteri çevresi yaratmaya çalışarak tanınmış markadan haksız bir yarar elde edilmesidir. Örneğin, yılbaşı süslemesi gibi yılda sadece bir kez tercih edilen spesifik bir alanda seçim yaparken, tüketicinin o alanda bildiği bir marka muhtemelen olmayacağı için daha önce başka bir sektörden bildiği … gibi bir markanın bu süslemeler üzerinde yer alması tüketiciye güven verecek ve onu karar verme sıkıntısından kurtararak tercihini olumlu yönde etkileyebilecektir. Benzer bir şekilde, bu tercihi daha fazla önem arz eden bir ürün ile ilgili yapmak zorunda kaldığında … markası, onun için sadece cezbediciliği sebebiyle tercihini etkilemeyecek ayrıca satın almayı düşündüğü üründe arzu ettiği diğer özelliklerin de bulunup bulunmadığına dair bir algı oluşturarak kararını değiştirmesine sebep olabilecektir.
Öte yandan AAD, INTEL kararında, markalar arasında bu şekilde bir ilişki kurulabilmesi için markaların hitap ettikleri kitleler açısından da bir itibarının olması gerektiğini ortaya koymuştur. Yani sonraki markanın, tanınmış markadan haksız kazanç elde edebilmesi için bu iki markanın mal ve hizmetleri açısından kavramsal bağlantının kurulması gerekmektedir.
Markanın itibarına zarar vermesinde; genellikle tüketicinin, ikinci markanın daha düşük kaliteli mal veya hizmetlerde kullanılması sonucu kötü deneyimlerini tanınmış markaya mal etmesi şeklinde oluşur. Markanın itibarına zarar veren durumlar bir parfüm markasının fare zehri markası olarak da kullanılması örneğinde olduğu gibi daha çok prestijli ürünleri sembolize eden markaların, sıradan ürünlerde kullanılması durumunda ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bir tanınmış marka olan …markasının benzeri olan … ibaresinin tişörtlerde kullanılması halinde tüketici, marka ile uyuşturucu arasında bağlantı kurabilecek böylece de marka açısından itibar kaybı ortaya çıkabilecektir.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ise; markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi durumunda markanın temsil ettiği mal ile özdeşleşmesi ve tüketiciye o malı hatırlatması durumundaki azalma durumudur. Burada önemli olan, tüketicinin “ikinci markayı, tanınmış marka nedeniyle diğerlerinden daha kolay ayırt etmesi ve dikkatini bu markaya yönlendirmesi; farklı işletmelerin bulunduğunu tespit ettiğinde malları birbirinden ayırt etmek için ilave kriterler aramak zorunda bırakılmasıdır”. Örneğin; seçkin bir marka olan ve belli bir tüketici kesimine hitap eden … markasının asıl faaliyet alanı olan otomotiv sektörü dışında sıklıkla kullanılması sonucu (tekstil, konaklama, gıda vs.) bu markanın uzun dönemde ayırt ediciliğinin kaybolacağı ve değerini yitireceği, tüketici açısından artık cazip bir marka olarak algılanmayacağı belirtilmektedir.
Böyle bir durumda zarar gören, tüketiciden ziyade markanın ayırt ediciliği, yani markanın kendisi olmaktadır.
SMK madde 6/5 yönünden yapılan incelemede ise; dosyada bulunan deliller incelenmiş ve sunulan delillerin; ulusal marka tescil suretleri, birden fazla YİDK ve MDB kararı, kesinleşmiş mahkeme kararı ve buna benzer deliller sunduğu tespit edilmekle birlikte anılan delillerin davacı yanın faaliyet gösterdiği 41. Sınıfta yer alan “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (spor karşılaşmaları)” hizmetler yani spor müsabakaları yönünden tanınırlığını ispata elverişli olduğu yorumunda bulunulsa da taraf markaları kapsamında bulunan 02. Sınıftaki emtialar dikkate alındığında davacı markası yönünden sulandırılma için gerekli şartların oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Sunulan delillerin davacının tanınmışlık ispatına yeterli olup olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bundan ayrı olarak davacı YİDK itirazında davalının kötüniyetli hareket ettiği, bu sebeple marka başvurusunun tescil edilmemesi gerektiği iddiasında bulunmuştur.
Dosya içeriği incelendiğinde davalı başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut bilgi ve belgeler gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında bulunamamıştır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, kötüniyet gerekçesiyle hükümsüzlük talebinden söz edilebilmesinin bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği, davalının davacı markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği,
Davalıya ait marka ile davacının 2012 83389 numaralı mesnet markası arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında “Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil);” malları bakımından ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu, davacının tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiaları bakımından dava konusu marka ile ilgili bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, davalı yönünden, davacıyı baskı altında tutma, ona şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olaya ilişkin delil bulunmadığından kötü niyetin ispat edilemediği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın 07.12.2020 tarih 2020/M-9899 sayılı kararının 2. sınııftaki “boyalar, vernikler, laktlar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil)” malları bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 59,30.-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.410,80.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15.09.2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.-TL
Gider avansı : 93,00.-TL
TOPLAM : 2.410,80.-TL