Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/324 E. 2022/255 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/324
KARAR NO : 2022/255

HAKİM : … …
KATİP : … …

VEKİLİ : Av. … –

AVALI : 2- … …
T.C Kimlik No: -…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, 2… ibareli dava konusu markanın 25 ve 28. Sınıf emtiaları kapsar şekilde başvuru konusu edildiğini, başvuruya dönük davalı itirazlarının kısmen kabul edildiğini ve başvurunun 25. Sınıf emtialar bakımından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, davalıya ait itiraza gerekçe markalar ile müvekkili markası arasında benzerlik olmadığını, … kelimesinin ayırt edici vasfı zayıf bir kavram olduğunu, markaların genel görünüm, şekil unsurları ve kompozisyonları itibariyle incelenmesi neticesinde birbirlerinden tamamen farklı olduklarını, davalı markalarının turuncu rengin baskın olduğu bir formda kullanıldığını, müvekkili markasının ise şekil unsuru ile birlikte kullanıldığını, markaların tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vermeyeceğini, müvekkili markasının “golften hoşlanmak” anlamına geldiğini, ayırt edici vasfı düşük ibarelerin bu nitelikleri ile değerlendirilmeleri gerektiğini, “…” ibaresini içerir şekilde çok sayıda tescilli markanın uyuşmazlık konusu 25. Sınıf emtiaları da kapsar şekilde tescilli olduğunu beyan ederek … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın “…” ibaresinin tamlama olduğunu, bölünmesi mümkün olmadığı belirtilmiş ise de bu ibare, tescilli “…”, “… …”, “… … ” tescilli markaların devamı olarak tanınması, bilinmesi ve karıştırılması çok olası olduğunu, Tescilli marka ile davacının marka başvurusunun aynı “…” kelimesinden oluşması devamında ise yer alan eklerin seri marka olarak tescil edilmesi karşısında davacının markasından bu serinin devamı olduğu konusunda açıkça kanaat oluştuğunu, davacının markasında … kelimesinin yanında bir de kalp kullanmasının, tescilli marka ile benzerliği ortadan kaldırmadığını, 25. sınıfın insanların günlük yaşamlarında yaygın olarak evde ve dışarıda kullandıkları eşyalar olduğu göz önüne alındığında birebir aynı kelime ve şekillerden oluşmasa bile birbirleriyle karıştırma ihtimali olduğunu ifade ederek ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, YİDK Kararının iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER;
• TARAF MARKALARI ARASINDA BENZERLİK VE İLTİBAS İHTİMALİ;
Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı veya benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı veya benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Dolayısıyla markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu; markaların tescilli oldukları sınıfların aynı olması veya birbirine benzer olmasıdır. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal veya hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Görüldüğü üzere karıştırılma ihtimalinin varlığı için çifte benzerlik şartının gerçekleşmesi ve her iki benzerliğin de dikkate alındığı genel izlenim ve değerlendirmeye göre ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırma ihtimalinin bulunduğu,
• EMTİALARIN BENZERLİĞİ
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal veya hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan “Uluslararası Nice Protokolü” kapsamında hazırlanan “Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ” hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.”
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkânı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılması gereklidir.
Dava konusu marka kapsamında reddine karar verilen 25. Sınıftaki ürünler günlük hayatta kullanılan moda giyim – tekstil ürünleri olup söz konusu emtilar ile aynı – aynı tür emtiaların davalı yanın redde gerekçe her bir markası kapsamında da yer almakta olduğu görülmüş olup taraf markalarının benzer ihtiyaçlara yönelik, ortak tüketici grubuna hitap eden, birbiri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olan, birbirleri yerine ikame edilebir niteilkteki emtiaları kapsadıkları,
Benzerliği tespit olunan bu emtialar arasındaki bu ilişkinin işaretler arasında iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
• İŞARETLERİN BENZER OLUP OLMADIĞI;
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için yukarıda da belirtildiği üzere emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır.
İki işaret arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesi de mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan 25. Sınıftaki günlük hayatta rutin olarak kullanılan ve satın alınan moda giyim – tekstil ürünlerinin hemen her yaş, gelir, eğitim, meslek grubundan tüketiciye hitap eden, kolay erişilebilir, görece ucuz ve tüketicinin satın alım esnasında dikkatli şekilde incelemelerde bulunmaksızın çoğu kez anlık kararlar ile satın aldığı ürünler oldukları değerlendirilmektedir. Nitekim doktrinde de “Plansız satın alma” şeklinde tanımlanan bu durum tüketicinin alışverişe çıktığında önceden planlamış olmadan gerçekleştirdiği durum olarak tanımlamıştır. Örneğin, diğer ürünlere oranla, dayanıksız, raf ömrü kısa ve düşük fiyatlı olan ürünlerin, plansız satın alma davranışına daha çok konu oldukları, bu çerçevede ilgili tüketicilerinin ortalama dikkat ve özen seviyesine sahip anlık kararlar ile hareket eden kimseler oldukları kabul edilmektedir.
Benzerlik değerlendirmesine ilişkin bu genel tespitler çerçevesinde yapılması gereken temel değerlendirme, dava konusu marka ile davalı tarafa ait markalar arasında karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olup olmadığı ile ilgili olacaktır.
Yargıtay HGK’nun 13.06.2012 tarih ve… sayılı ilamında da belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denilmektedir. Dolayısıyla ilgili tüketicinin aldığı mal ya da hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bildiği ve fakat güvendiği işletme ile malını/hizmetini aldığı işletmenin arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi hali dahi “karıştırılma ihtimali” nin var olduğunun kabulü için yeterli olacaktır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur.
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, sesçil benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şekli dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Bu genel ilkeler çerçevesinde dava konusu marka incelendiğinde …+ŞEKİL ibareli başvurunun şekil ve sözcük unsurlarından oluşan bir marka olduğu, başvurunun siyah renkte tasarlandığı, ön kısmında bir kalp figürü içerisinden çapraz olarak geçen bir golf sopasına yer verilerek şekil unsurunun tasarlandığı, markadaki sözcük unsurlarının “…” şeklinde olduğu, “…” kelimesinin “sevmek, hoşlanmak, keyfini çıkarmak” gibi anlamlara gelen bir kelime olduğu, “golf” kelimesinin yaygın bilinen bir spor adı olduğu, dava konusu markanın kapsamında yer alan emtialar itibariyle “golf” kelimesinin tanımlayıcı bir nitelikte kullanıldığının değerlendirilebileceği, zira giyim ürünlerinde böylesi bir ibare ile karşı karşıya kalan tüketici için “golf” kelimesinin, anılan spora yönelik kıyafetler için kullanıma konu edildiği yönünde bir algı oluşabileceği, bu anlamda “…” ibaresinin daha yüksek bir markasal nitelikte algılanacağı,
Davalının redde gerekçe markaları ise, …+ŞEKİL ibareli turuncu bir logo içerisinde beyaz harflerle yazılmış “…” sözcüğü, bu sözcüğün alt kısımnda yarım daire şeklinde, … kelimesinin kelime anlamı düşünüldüğünde tebessümü, beğeniyi ifade eden bir gülme illustrasyonuna yer verildiği, … dışında “denim, premium,…” şeklinde jenerik ya da ticaret hayatında yaygın kullanılan ek unsurlar ile birlikte bir seri marka oluşturulduğu,
Bu haliyle tespiti gereken husus, ortak olarak “…” ibaresini taşıyan taraf markaları ile aynı türdeki moda giyim – tekstil ürünlerinde karşı karşıya kalan tüketicinin, işaretler arasında iktisadi – idari bir bağ kurmasının mümkün olup olmayacağı ve buna bağlı olarak bir yanılgı yaşama ihtimalinin mevcut olup olmayacağıdır.
İşbu uyuşmazlık kapsamında tartışıldığı gibi kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran birleşik bir markanın önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde bağımsız bir ayırt edici karakterinin olup olmadığının ve bu ibarenin sonraki markada da dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
“Bir markanın önceki markaya eklenmiş bir diğer kelimeden oluşması iki markanın benzer markalar olduğu yönünde bir göstergedir.” (Karar no: T-22/04, 04/05/2005, “Westlife”, paragraf: 40);
Dolayısıyla iltibas ihtimalinin varlığı için önemli olan, önceki markanın, sonraki marka içerisindeki kullanımında bağımsız ayırt edici karakterini koruyup korumadığı ve ayırt edici niteliğinin ne denli yüksek olduğudur.
Taraf markalarındaki ortak “…” ibaresi İngilizce bir sözcük olmakla birlikte kelime anlamı itibariyle, ülkemizdeki temel ingilizce eğitimi almış günümüz ortalama tüketicisinin da aşina olduğu İngilizce sözcüklerden biri olduğu, dolayısıyla tüketici açısından anılan ibare somut bir kavramsal algı yaratacaktır. Bununla birilkte “…” ibaresi, uyuşmazlık konusu 25. Sınıf mallar açısından ise doğrudan tanımlayıcı, cins, vasıf bildirici bir kimlik taşımamaktadır.Taraf markaları görsel anlamda birbirlri ile bir benzerlik taşımamakta olup gerek renk gerekse de şekli unsurları itibariyle farklılaşmayı başarmışlardır. Bununla birlikte her ne kadar markalar renk ve şekil unsurları açısından birbirlerinden uzaklaşmış iseler de bahsi geçen görsel farklılıkların bütüne olan etkilerinin son derece zayıf, akılda kalıcılığı düşük ve daha ziyade marka görselinin dekoratif olarak zenginleştirilmesi amacıyla yapılan eklemelerden ibaret olduğu, her iki taraf markasında da bütüne hakim şekli bir unsur yer almadığı gibi markaların yazım biçimlerinde kullanılan renk farklılıklarının da yine işaretlerin somut bir biçimde uzaklaşmaları sonucunu doğurmadığı, kaldı ki tüketicilerin söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi de gözetildiğinde, önceki tarihli markalara dayalı deneyimlerini üçüncü kişilere aktarırken sözcük unsurlarının çoğu zaman daha ön planda olacağı, bu halde tüketicinin her iki markaya ilişkin giyim – tekstil ürünlerindeki deneyimlerini “…” ibaresi üzerinden somutlaştıracağı ,
Bir an için “…” ibaresinin sahip olduğu kavramsal karşılık itibariyle ayırt edici vasfı yüksek olmayan ve yaygın kullanımı bulunmayan bir ibare olduğu değerlendirilse dahi, davalı yanın redde gerekçe markalarından en az birinin tek başına “…” ibaresinden oluştuğu, diğer markalarında da “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığı ve giyim – tekstil sektörüne yönelik ek unsurlar (denim, Premium gibi) ihtiva ettiği, dava konusu markanın da yine “…” kelimesinin esas unsur olarak taşırken, tüketicide golf sporuna yönelik giyim ürünleri algısı yaratacak şekilde “golf” ibaresinin ikincil unsur olarak taşımasının bütünsel algıda taraf markaları arasında somut bir uzaklaşmaya yol açmadığı, aksine davalının markalarının yeni bir ürün grubu için yeni bir versiyonu gibi algılanması sonucunu doğurabileceği,
“…” gibi ayırt edici vasfı yaratılmış, özgün markalar gibi yüksek olmayan somut kavramsal karşılıkları olan ibarelerin, farklı markalar içerisinde kullanımlarında, sonraki markanın, önceki markadan uzaklaşmasını sağlayacak bir bütünlükte, ayırt edici ek unsurlar ile birlikte kullanılıp kullanılmadığı önem taşımakta olup aksi durumda, tüketicinin salt ayırt ediciliği çok da yüksek olmayan görsel unsurlardaki farklılıklar nedeniyle iki marka arasında derhal ve tereddütsüz bir ayrım yaşamaları beklenebilir olmayacaktır. Tam tersi tüketicinin karşı karşıya kalacağı bu iki markayı, birbirinden farklı markalar olarak algılasalar dahi, iktisadi – idari anlamda aynı kökence yaratılmış markalar olup olmadıklarını sorgulamaları kuvvetle muhtemel olacaktır.
Bu bağlamda ilgili tüketicinin birebir aynı hizmetlerde taraf markaları ile karşı karşıya kalacağı bir durumda, iki işaret arasında yukarıda tespit edilen benzer özelliklerin bütüne olan etkilerinden ötürü tüketicinin önceden deneyimlediği varsayılan davalı yana ait “…, … DENIM, … PREMIUM” gibi markalar ile benzer şekilde ve fakat farklı bir görsel ile oluşturulmuş “…” markasını da davalı yanın markalarından biri olarak, golf sporuna özgülenmiş bir markası gibi algılayabileği göz ardı edilmemelidir.
“Bölge Adliye Mahkemesi’nce; “yeni çay keyfiniz” ibareli davalı başvurusu ile “çay keyfi” esas ibareli davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas oluştuğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.”
Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği değerlendirilmektedir. Somut olayla oldukça benzer bir uyuşmazlıkta Yüksek Mahkemenin “…” ibaresini ortak olarak içeren taraf markaları arasında, ilgili tüketicinin, yanılgı yaşayabileceği yönünde hüküm kurduğu görülmektedir.
“başvuru kapsamındaki 28. sınıf mallarla davalı şirketin itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı, başvuruya konu markada yer alan “…” ibaresindeki her bir harfin farklı renkle, “…” ibaresinin ise sarı renkle ve özel bir yazım stiliyle yazıldığı, bunun yanında, “…” kelimesinin altına da gülen bir ağız şekli eklendiği, başvuruda yer alan “…” kelimesinin, başvuru kapsamındaki mallar yönünden tasvir edici nitelik taşıdığı gibi birçok farklı marka sahibi tarafından da sıklıkla kullanılan, ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğu, başvuruda yer verilen şekil unsuru da ayırt edicilikte geri planda kaldığından başvurunun asli unsurunu “…” kelimesinin oluşturduğu, davacı markalarında da kırmızı renkle ve standart büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinin asli unsur olarak yer aldığı, sair ibare ve unsurların tali unsur olarak kullanıldığı, “…” kelimesi Türkçe’de “şen, neşeli, hoşnut, neşe verici, pek çok, ziyadesiyle, neşelendirmek, takılmak, eğlenmek, dalga geçmek, ikna etmek, eğlence, çakırkeyf” gibi birçok farklı anlama gelmekte olup, başvuru kapsamındaki 28. sınıf mallar yönünden tasviri/tanımlayıcı nitelik taşımayan, çok güçlü olmasa da belirli bir düzeyde ayırt ediciliğe sahip bir kelime olduğu, dava konusu başvuru kapsamında bulunan oyun mallarının, söz konusu oyunların niteliğine göre tüketici kitlesi çocuklar olabileceği ve dikkat düzeyinin düşük kalacağı gibi yetişkinlere hitap eden oyunlar bakımından tüketici kitlesinin, her yaş ve eğitim seviyesinden kişiler de olabileceği bu nedenle “…” kelimesinin asıl unsur olarak kullanılması nedeniyle, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunduğu”
Neticesinde dava konusu marka kapsamından çıkartılmasına karar verilen 25. Sınıf malların, davalı yanın redde gerekçe markasında da birebir aynı şekilde yer aldığı, taraf markaları bütünsel algıları itibariyle karşılaştırıldıklarında işitsel ve kavramsal açıdan markaların birbirlerinden uzaklaşmalarını sağlayacak hiçbir ek ve ayırt edici unsur taşımadıkları, böylesi bir durumda ortalama dikkat ve seçicilik düzeyindeki tüketicilerin bu iki işaretin iktisadi – idari kaynağı noktasında yanılgı yaşama ihtimalinin son derece yüksek olacağı, markaları birbirlerinden somut olarak uzaklaştıran veyahut “…” ibaresi üzerindeki algıyı geri plana iten bir kullanımın dava konusu markada mevcut olmayışından ötürü, davalı yanın redde gerekçe markaları sicilde koruma altında olduğu sürece, taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin var olacağı,
Netice itibariyle,
• Dava konusu 2020/66254 sayılı marka başvurusu kapsamında reddine karar verilen 25. sınıf emtiaların tamamının, redde gerekçe davalı markalarında da birebir yer aldığı,
• Dava konusu olup karşılaştırılan markaların birbirlerinden somut olarak uzaklaşmalarına neden olacak düzeyde bir farklılık taşımadıkları, birebir aynı emtialarda taraf markaları ile karşı karşıya kalacak olan tüketicinin, işaretlerin iktisadi – idari anlamda aynı kaynağa ait olduğu yanılgısı yaşayabileceği, bu durumun karıştırılma ihtimalini doğurabileceği sonuç ve kanaatlerine varılmış açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalı kurum ile şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum ile diğer davalı vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.08.09.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır