Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/311 E. 2022/222 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/311 Esas – 2022/222

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/311
KARAR NO : 2022/222

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, ; müvekkili şirketin faaliyetlerine 1940 yılında kauçuk ayakkabı ve çizme üreticisi olarak başladığını, ticari faaliyetlerinde “…” markasını kullandığını, müvekkili şirketin 45 yıldan bu yana “…” markası altında “tıraş bıçağı, tıraş köpüğü, tıraş kremi” üretimi yaptığını, müvekkili şirketin …sayılı “…” ibareli markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirket tarafından 08 / 34 / 35. sınıflarda tescil edilmek üzere 2020/30746 numaralı “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, davalı şirketin yayıma itirazının taraf markaları farklı sınıflarda olduğundan reddedildiğini, davalı şirketin karara itirazı üzerine YİDK tarafından müvekkili şirket markasından “35. sınıf: Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri. Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri.” hizmetlerinin çıkarılmasına karar verildiğini, “…” markasının azim ve sebat kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluştuğunu, ibarenin aynı zamanda müvekkili şirketin ticaret unvanının esas unsuru olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının tanınmış “…” markası ile özdeşleştiğini, müvekkili şirketin 1940 yılından bu yana “…” ibaresini gerek marka gerekse ticaret unvanı olarak kullanmak suretiyle ibare üzerinde geçmişe dayalı hak elde ettiğini, müvekkiline ait … nolu “…” markasının 1993 yılından bu yana TÜRKPATENT nezdinde tescilli olduğunu, ticaret unvanının ise 1976 yılından bu yana tescilli olduğunu, müvekkili şirketin faaliyet alanları arasında “…Sigara çakmakları ve diğer çakmaklar ile çabuk tutuşan (piroforik) alaşımların imalatı (çakmaklar için kap hacmi 300cm3 sıvı veya sıvılaştırılmış gaz yakıtları dahil)…” olduğunun ticaret odası kayıtlarında görülebildiğini, müvekkili şirketin marka başvurusu kapsamından çıkartılan mal ve hizmetlerle bağlantılı sınıflarda faaliyet gösterdiğini, marka başvurusundan çıkartılan mal ve hizmetler açısından müvekkili şirketin eskiye dayalı hak sahibi olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” markalarının birbiri ile özdeşleştiğini ve bir arada kullanılmak suretiyle iki markanın da tanınmış hale geldiğini, “…” markasını gören ortalama tüketicinin markayı doğrudan müvekkili şirket ile ilişkilendireceğini, SMK m. 6/6 kapsamında müvekkili markasının kısmen reddedilemeyeceğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin … … tarafından kurulduğunu, … …’nun müvekkili şirketin eski ortaklarından olduğunu, tüm hisse ve haklarını devrederek müvekkili şirketten ayrıldığını, sonrasında davalı şirketi ve dava dışı … Çakmak ve Tıraş Bıçağı Pazarlama Ve Dağıtım Ticaret Anonim Şirketi’ni kurduğunu, iki şirket arasında “…” markasının kullanımı için lisans sözleşmesi imzalandığını, davalının müvekkili şirket markasına itirazının kötü niyetli olduğunu, müvekkili marka başvurusunun SMK m. 6/1 kapsamında kısmen reddinin hatalı olduğunu, markanın ortalama tüketici nezdinde doğrudan müvekkili şirket ile ilişkilendirileceğini, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait … sayılı “…” markasının bir serisi olduğunu, davalı şirkete ait … sayılı “…” markasına ilişkin kurum kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü talepli davanın … Esas sayılı dosyası ile görülmekte olduğunu, anılan davanın kabulüne karar verilmesi halinde huzurdaki davanın dayanağının da kalmayacağını, bu sebeple … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, Türk Ticaret Kanunu’nun 11/3. Maddesi gereğince, aksi öngörülmemişse, işletmenin devri sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiğinin kabul olunacağını, davalının devrettiği şirkete ait hakları kullanma yetkisi olduğunu iddia etmesinin mümkün olmadığını beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; taraf markalarının her ikisinin de özgün olarak oluşturulmuş “…” ibaresinden oluştuğunu ve yüksek düzeyde benzerlik arz ettiklerini, markalar arasındaki yüksek düzeydeki benzerliğin mal ve hizmetler arasındaki düşük düzeydeki benzerliği karşılayabileceğini, bu sebeple davalı markası kapsamında bulunan “Sınıf 39: Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri.” ile davacı marka başvurusu kapsamındaki “Sınıf 35: Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri. Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri.” arasındaki düşük düzeyde benzerliğin markalar arasındaki yüksek düzeydeki benzerlikle telafi edildiğini, bahsi geçen hizmetler açısından karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davacı tarafın SMK m. 6/3 kapsamında gerçek hak sahipliği iddiasının başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden yeterli ve inandırıcı somut delil sunmadığından kabulünün mümkün olmadığını, “…” markasının “…” markası ile özdeşleştiği iddiasının soyut varsayımdan ibaret olduğunu, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle ; “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili şirket ve kurucuları olduğunu, müvekkili şirketin kurucusu … …’nun yaklaşık 80 yıllık sanayici ve ticaret erbabı olan … ailesinin ferdi olduğunu, “…” ticari unvanının ilk olarak “… … … açılan dükkanda işletme adı olarak … ailesi tarafından kullanıldığını, “…” unvanlı ilk şirketin de yine … ailesi tarafından … TİCARET A.Ş. unvanıyla 21 Ocak 1957 tescil tarihli olarak kurulduğunu, davacı tarafın … tescil numaralı “…” ibareli markanın 34. sınıfta yalnızca “çakmak ve parçaları” mal grubunda tescilli olduğunu, … sayılı markanın çakmak emtiasında da kullanılmadığını, “…” ibareli markanın 06, 08, 35, 39. sınıflarda gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, müvekkili şirkete ait marka ile davacı şirket marka başvurusunun ortalama tüketicide bıraktığı genel intiba ve görünüm olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açabilecek ölçüde olduğunu, dava konusu markayı gören tüketicinin aklına müvekkili şirket markasının geleceğini, tüketicinin yaşayacağı yanılgının iltibasa ve haksız rekabete sebebiyet vereceğini, “…” markasının tanınmış marka olmadığını, “…” markasının tanınmış marka olarak tescilli olmasının bu davada dayanak olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket ve yetkililerinin “…” ibaresini kullanmalarının kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceğini, … Esas sayılı dosyasına konu edilen davacı markası ile bu davaya dayanak yapılan davacı markasının kapsamlarının, şekillerinin aynı ve/veya benzer olmadığını, … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında Marka Yidk Kararının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
Dava Konusu Marka ile Davalının Redde Mesnet Kabul Edilen Markası Arasında İlişkilendirilme İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Bakımından:
Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği,
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacğı:
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması.
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.
Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
Emtiaların Aynı/Benzer Olup Olmadığı :
Markalar arasındaki iltibas değerlendirmesi, markaların kapsamında yer alan mallardan ve hizmetlerden bağımsız olmadığı, markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa neden olma ihtimali azalacağı, bir başka anlatımla, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesinin azalacağı; malların ve hizmetlerin aynı olması durumunda ise markaların arasındaki ortalama bir benzerlik dahi iltibasa neden olacağı,
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olması olduğu, benzer mal ve hizmetler ise, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içerdiği, benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriği, aynı tür mal ve hizmeti mutlak surette kapsamakla birlikte daha geniş bir yaklaşımla benzer oldukları öngörülebilecek, tüketicilerce ilişkilendirilerek aynı kaynaktan geldikleri varsayılabilecek, aynı/benzer ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak mal ve hizmetleri de kapsadığı,
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu’na göre aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabileceği:
Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,
Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,
Malların fiziksel görünümünün benzerliği,
Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,
Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,
Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,
Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
İlgili sektördeki malların niteliği, piyasaya sunuluş şekli, tüketici alışkanlıkları gibi somut olayı etkileyen ek şartların varlığı halinde hizmetlerle mallar arasında ilişkilendirilme ihtimali ortaya çıkabileceği, davacıya ait marka başvurusunun, işbu davaya konu hizmetleri, 35. Sınıfta yer alan “Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri. Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri” iken, davalıya ait redde mesnet markanın redde mesnet kabul edilen hizmetleri 39. Sınıfta yer alan “Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri” dir. Taraf markaları arasında, ayniyet taşıyan mal ve hizmet bulunmadığı,
Sınıflandırma tebliği idari amaçlı olduğundan, farklı sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetlerin benzer olmadığı doğrudan söylenemeyeceği, benzerliğin kabulü için, mal ve/veya hizmetin doğası, kullanım amacı, satış ve dağıtım kanalları, tüketici kitlesi gibi birçok ayrıntının göz önünde bulundurulması gerektiği,
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri”, davalıya ait marka kapsamında yer alan “39. Sınıf: Boru hattı ile taşıma hizmetleri.”,
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri” ise, davalıya ait marka kapsamında yer alan “39. Sınıf: Elektrik dağıtım hizmetleri.”
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri” ise, davalıya ait marka kapsamında yer alan “39. Sınıf: Elektrik dağıtım hizmetleri.” ilişkili/benzer hizmetler olduğu, bahsi geçen hizmetler arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunduğu, zira davalı markasında bulunan hizmetler, ürünün perakendeciliği/satışı hizmetini içermekte iken, davalıya ait marka kapsamında yer alan hizmetler, aynı emtianın dağıtımı hizmetini içerdiği, dolayısıyla bahsi geçen hizmetlerin taşımacılığı ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu hizmetler tüketici nezdinde benzer olduğu,
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan ve işbu davanın konusunu oluşturan hizmetler bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı,
İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı:
Markaların emtia/hizmetlerinin aynı/benzer olduğu tespiti yapıldıktan sonra bakılması gereken ikinci kriter işaretlerin benzer olup olmadığı olduğu, iki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alındığı, görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacağı, ilgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığına dikkat edilmesi gerektiği, görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkacağı, görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebileceği,
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi koruduğu, bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi olmadığı, kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapıldığı, görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahip olduğu, bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olduğu, kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkacağı, bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alındığı, bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacağı,
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik hali olduğu, işitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebileceği, ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesinin de mümkün olduğu,
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkacağı, kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabileceği, şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabileceği,
Benzerlik ve karıştırılma ihtimali telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabileceği, halkın, karşılaştırılan işaretler arasında “bağlantı” kurma ihtimali bulunması, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olduğu,
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması olduğu, global değerlendirme gereği, markaların unsurlarına bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacağı, bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel olmadığı, dolayısıyla asıl olan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılması gerektiği,
Yargıtay … ” kararında belirlenen temel ilkelerin dikkate alınması gerektiği, Buna göre;
Asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayrıcalığını vurgulayan imajda aramak lazımdır.
Tespit edilen asıl unsur sözcükten ibaret ise markalarda ortak olarak kullanılan kök kelime ve başvuru sahibinin varsa ilave ettiği ekler belirlenmelidir.
Son olarak başvuru sahibinin markasındaki eklentinin başlı başına ayırt edicilik vasfının olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği,
Dava konusu marka başvurusu, kapsamında herhangi bir renk ya da şekil unsuru bulunmayan, “…” ibaresinden oluşan bir kelime markası olduğu, “…” ibaresi, büyük harflerle, siyah renkle ve standart bir yazı karakteri ile yazıldığı, “…” ibaresi, yazıldığı gibi okunmakta ve “… ” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer almadığı, ibarenin herhangi bir anlamı tespit edilemediği,
Davalının redde mesnet kabul edilen markası da “…” ibaresi ve bu ibarenin üstünde konumlandırılmış bir şekilden oluştuğu, davalının markasında yer alan “…” ibaresi de davacı markasında olduğu gibi büyük harflerle ve siyah renk ile yazıldığı, “…” ibaresi, anlamlı bir kelime olmadığından ayırt edici niteliği yüksek bir ibare olduğu,
Taraf markaları, sadece şekil konusunda farklılık taşımakta olup, davalı markasından farklı olarak, davacı markası şekil unsuru içermediği, fakat taraf markaları, kelime olarak aynı ibareden oluştuğu, markaların kelime unsurunun ayniyet taşıdığı gözetildiğinde, markalar arasında yüksek seviyede görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, sonuç olarak, somut olay bakımından, SMK m. 6/1’de sayılan “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlandığı,
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulduğu, hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmesi gerektiği, tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacağı,
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılması gerektiği, inceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynayacağı,
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmaması gerektiği, karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılması gerektiği,
Karıştırılma ihtimali değerlendirilirken araştırılması gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesi olduğu, tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli olduğu, yukarıdaki hususlar dâhilinde somut olayda, dava konusu marka kapsamında yer alan 35. Sınıf “Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri. Elektrik enerjisinin perakendeciliği hizmetleri”, çeşitli ürün gruplarının perakendeciliğine yönelik hizmetlerden oluşan ve genel olarak yetişkinlere hitap eden, hizmeti satın alan tüketicilerin üzerinde araştırma yaparak satın alma eyleminde bulunduğu hizmetlerden oluştuğu, bu nedenle, ilgili tüketicinin ortalamadan yükseğe değişen düzeyde bilgiye ve dikkate sahip olduğu,
Sonuç olarak; taraf markaları “…” ibaresini ortak olarak içerdiğinden, aralarında yüksek seviyede benzerlik bulunduğu ve bu ibarenin anlamlı bir kelime olmaması sebebiyle, ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu, taraf markalarında benzer olarak işaretlenen emtiaların bilinç ve dikkat düzeyi ortalamadan yükseğe değişen tüketici kitlesine hitap ettiği gözetilse dahi, taraf markalarının “…” ibaresini esas unsur olarak içerdikleri gözetildiğinde, bu durumun bilinçli tüketici nezdinde dahi iltibas ve karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, taraf markalarının emtia sınıfları arasında benzerlik bulunduğu, hem işaretsel hem hizmetlerin tamamlayıcılığı bakımından mevcut olan yüksek seviyeli benzerlik nedeniyle, taraf markalarını gören tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamalarının mümkün olmadığı, davalı markası kapsamında yer alan şekil unsurunun taraf markalarını farklı kılmaya yetmeyeceği, tüketicinin taraf markalarını benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmadığı, dolayısıyla dava konusu markanın işbu davaya konu mal ve hizmetleri yönünden, taraf markaları arasında karıştırılma ve iltibas ihtimali şartlarının oluştuğu,
Davacının Önceye Dayalı Hak Sahibi Olduğu İddiasının Yerinde Olup Olmadığı Bakımından :
Davacı şirket, gerçek hak sahibi olduğunu iddia ettiği, dosyada, davacının markasal kullanımını gösterir bilgi/belge bulunmadığı,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. maddesi, “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” hükmünü amir olduğu, 6769 sayılı SMK’nın sağladığı koruma ancak tescil ile elde edilebileceği, bununla birlikte, Kanun’un 6. maddesinin 3. fıkrasında bu kurala istisna getirildiği, bu maddeye göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” Kural olarak tescille marka koruması sağlanmakla birlikte, fıkrada belirtilen koşulların sağlanması halinde, tescilsiz markalara da koruma sağlandığı, fakat ilgili maddeden anlaşıldığı üzere, tescilsiz marka sahibine itiraz hakkı tanınmış olup, tescil hakkı tanınmadığı, diğer bir deyişle, eskiden beri bir markanın tescilsiz bir şekilde kullanılması, markayı kullanan kişiye, benzer bir markanın bulunmasına rağmen tescil hakkı sağlamayacağı,
Sonuç olarak; dosya kapsamında, davacı yanın markasını önceden beri tescilsiz olarak kullandığına dair bir delil bulunmamakla birlikte, delil bulunsa dahi, bu kullanıma dayanarak tescil talebinde bulunulamayacağı,
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve işbu davanın konusunu oluşturan emtialar ile davalı markanın kapsamından bulunan emtiaların aynı, aynı tür ya da benzer emtialar olduğu, davacıya ait dava konusu marka başvurusu ile davalıya ait markanın benzer olduğu ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının önceye dayalı hak iddiasının yerinde olmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu, sonuçlarına ulaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30.06.2022