Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/286 E. 2022/324 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/286 Esas – 2022/324
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/286
KARAR NO : 2022/324

HAKİM :…
KATİP : ..

DAVACI : … …

VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1…

DAVALI …
VEKİLİ :…
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin ilaç sektörünün tanınmış şirketlerinden olduğunu, 1954 yılından beri ticaret unvanlarının ayırt edici unsurunun … … ibaresi olduğunu ve bu … … markasının ….de ilk defa 1989 yılında ….numarayla tescil edildiğini, tüm sektörler içinde “….nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” içinde yer aldıklarını, Türkiye’nin en büyük ilk 5 ilaç şirketi içinde yer aldıklarını, … … markasının tanınmış bir marka olduğunu, dava konusu markanın ilanına itiraz ettiklerini ve itirazlarının reddedildiğini, taraf markalarının tüm kelime ile çakıştığını, davalı markasının müvekkilinin markasından türetilmiş bir marka olduğunu, markaların aynı malları kapsadığını ve aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğunu, müvekkilinin … … markasının davalının markasındaki mallar için tanınmış marka olduğunu, bu nedenle markalar arasında bağlantı kurma ve karıştırılmanın diğer markalara nazaran çok daha hızlı bir şekilde meydana geleceğini, davalı şahsın… numaralı …. marka başvurusunu da gerçekleştirdiğini, davalının bu başvurularıyla müvekkilinin … markasına yakınlaşma amacıyla hareket ettiğini beyan ederek;..’nın 24.08.2021 tarih ve …. sayılı kararının iptaline ve … numaralı markanın tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda davacı markaları ile davalı markasının ortak unsuru “…” ibaresi olsa da başvuru markasında bu ibarenin “ant” ibaresi ile bitişik şekilde oluşturulmuş tek bir ibare olarak kullanıldığını, başvuru konusu ibarenin bütüncül değerlendirilmesinin esas olduğunu, harflere ayırarak değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, karıştırma ihtimalinin irdelenmesi sırasında ibarenin bütün olarak makul derecede bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğu varsayılan ilgili tüketici nezdinde bıraktığı genel intibaın dikkate alınması gerektiğini, bu doğrultuda markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılması ihtimalinin doğmayacak nitelikte ayırt edici olduklarını, markaların yazım ve harf stili, ihtiva ettikleri farklı renk ve şekil unsurları ile konumlandırılış biçimleri karşılaştırıldığında bir bütün olarak okunup algılanacak davalı markası ile davacı markalarının karıştırılma ihtimali olmadığı gibi ilgili tüketicilerin markalar arasında ilişki kurması ve davalı markasının davacının seri markası olarak algılanması ve/veya aynı ticari işletmeye ait olduklarını sanmasının da söz konusu olmadığını, davacı vekilinin tanınmışlık ile ilgili hukuki dayanaktan yoksun taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davaya cevaplarında özetle; …. markalarının görsel, işitsel ve anlamsal farklılıkları olduğunu, iki markanın logosu üzerinde farklılık olduğunu, davacı tarafın markalarını kelime markası olarak lanse ettiğini, müvekkilinin markası ile itiraz sahibinin markasında sadece “…” kısmının ortak olduğunu, “…” ibaresinin ilaç bilimi anlamına gelen “farmakoloji” ibaresinin kısaltması olduğunu, müvekkilinin markasında marka niteliği taşıyan ibarenin …. ibaresi olduğunu ve İngilizcede “karınca” anlamına geldiğini, itiraz sahibinin … ibaresinin İngilizcede “yılbaşı döneminde çocuklara hediyeler dağıtan noel baba” anlamına geldiğini, … ve … ibareleri arasında ilk ve son harflerin ortak olmadığını, çıplak gözle bakıldığında logo da yer alan kelimelerin fonetik yapısı gereği, logoda kullanılan figür içeriğinden ötürü işitsel olarak farklı markalar olduklarını, her iki markanın da ilaç sektöründe hizmet verdiğini ve ilgili tüketicilerin markalar arasındaki ayrımı yapabilecek düzeyde olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, ….Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dava Konusu Marka İşlem Dosyasının tetkikinde;
09.07.2020 tarihinde yapılan dava konusu ….. sayılı marka başvurusunda 05 ve 10. sınıf için tescil talebinde bulunulduğu, marka başvurusunun yayımına davacı muteriz tarafından yapılan itirazda; “benzerlik/karıştırılma ihtimali (6/1)” gerekçesine dayanıldığı, davacının itirazına dayanak yaptığı benzer markaların 20….. numaralı markalar olduğu, muteriz davacının itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedilmesinin üzerine karara itiraz edildiği, muterizin karara itirazında gerekçelere “eskiye dayalı kullanım (6/3)”, Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmışlık (6/4)”, “tanınmışlık (6/5)”, “kötü niyet (6/9)” ve “diğer” de eklenmiştir. Benzer markalara ise ….numaralı markaların ilave edildiği, başvuru sahibi tarafından sunulan karşı görüşte markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı üzerinde durulduğu, karara itirazın incelenmesi üzerine ….kararının verildiği verilen kararın davacıya tebliğ edildiği ve yasal süresinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRMELER;
Karıştırılma İhtimali Bakımından Değerlendirme
1) İlgili Tüketici Kesiminin Belirlenmesi
Dava konusu yapılan markanın tesciline karar verilen 05 ve 10. sınıftaki mallar, içerdikleri ürün gamı dikkate alındığında reçeteye tabi olarak satışa konu olabilen, özel sağlık görevlileri olan eczacıların hizmet verdiği eczanelerden temin edilebilen, hayvanlarla ilgili olması durumunda veterinerlerin devreye girdiği, diş hekimleri veya diş teknisyenlerinin kullanımına veya tavsiyesine konu olan mallar bakımından uzmanlar tarafından veya uzmanların kontrolünde tüketime konu olacaktır. Çekişme konusu mallar arasında özel sağlık kuruluşlarında veya sağlık ile ilgili faaliyetlerin yürütüldüğü alanların dışında satışa konu olabilecek (havayı temizleyici kokular, dezenfektanlar, antiseptikler, antibakteriyel el losyonları, bebekler için diş kaşıyıcıları, emzikler gibi) ürünler de bulunmaktadır. Cerrahi veya tıbbi operasyonlar sırasında kullanılan alet veya cihaz gibi mallar ise belirtilen operasyonlarda aktif rol alan kişilerin tüketimine konu olacaktır.
Sağlık çalışanlarının (doktorlar, eczacılar, veterinerler, diş hekimleri gibi) ilgili olduğu ilaç ürünleri bakımından reçeteye tabi olmayan ilaçlar söz konusu olduğunda ise nihai tüketicinin ilaç adı söyleyerek veya benzeri yollarla tüketiminin de söz konusu olmasına ilişkin durumlar da bulunmaktadır.
Belirtilen tüm bu hususlar kapsamında çekişme konusu malların karşıladıkları ihtiyaçlar, kullanıcıları, kullanım alanları gibi noktalar dikkate alındığında hem ortalama seviyedeki tüketicilerin hem dikkat seviyesi ortalama seviyedeki tüketicilere nazaran görece yüksek olan bilinçli tüketici kitlesinin dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.
2) Taraf Marka Kapsamlarının Aynı veya Benzer Olup Olmadığı ve Taraf Marka İşaretlerinin Benzer Olup Olmadığı
Benzer mal veya hizmetler belirlenirken, Nice Anlaşması ile buna dair diğer mevzuat hükümlerinden ve markanın tescil edilmesi istenen işaret ile kapsadığı mal ve hizmet listesinden yararlanılabilir. Ancak, karşılaştırma yapılırken SMK düzenlemelerinin marka sahiplerini koruyucu fonksiyonu göz önünde bulundurulunca “benzer mal veya hizmet” kavramının geniş bir tarzda yorumlanması ve müşterilerinin gözünde bir mal veya hizmete benzer fonksiyon gören tüm diğer mal veya hizmetlere karşı bu korumanın sağlanması uygun olur1. Böylece Nice Anlaşması esas sistem olarak kabul edilmekle beraber, bazı durumlarda farklı alt gruplarda veya sınıflarda yer alan mal veya hizmetlerin de “benzer” olarak değerlendirilebileceği kabul edilmelidir. Birbirine benzer olan emtianın sırf farklı alt gruplarda veya sınıflarda yer almalarından dolayı “benzer” olarak kabul edilmemesi, “halk tarafından karıştırılma ihtimalinin” göz ardı edilmesi olur. Oysa halkın davranışları, markalar arasında ilişki olduğu ihtimali dâhil karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde, temel şarttır. Bu nedenle halk tarafından karıştırma ihtimalinin varlığı durumunda, mal ve hizmetlerin farklı sınıflarda yer alsalar dahi, önceki marka hakkı sahibi sonraki marka tescil başvurusuna itiraz edebilmelidir. Doktrindeki hâkim görüş, benzer’in tespitinde, piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimalini esas almaktadır. Arkan’ın da haklı olarak belirttiği gibi, mal ve hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bunların benzer alıcı çevresine hitap edip etmedikleri ve benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi gerekir. ….’nin kararları da öğretideki hâkim görüş yönündedir.
Belirtilen hususlar doğrultusunda karşılaştırma konusu malların/hizmetlerin aynılığına ilişkin değerlendirme yapılırken; ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanan bir ilişkinin olup olmadığına bakılacaktır.
Malların/hizmetlerin benzer olup olmadıkları değerlendirilirken ise şu hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
• Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,
• Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,
• Malların fiziksel görünümünün benzerliği,
• Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,
• Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,
• Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,
• Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alınır. Görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacaktır. İlgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkanının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığı dikkate alınmalıdır.
Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir. Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkanı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
a) Kapsam karşılaştırması bakımından;
Yukarıda dava konusu marka ile muteriz davacının hem marka işlem dosyasında (gerek yayıma itiraz gerek karara itiraz aşamasında dayanak gösterdiği) dayanak yaptığı markalarının kapsamlarının karşılaştırılması neticesinde dava konusu markanın tescil talebine konu edildiği ve tescil edildiği malların tamamının davacının dayanak yaptığı markalarının tamamı ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, zira karşılaştırılan mallar, birbirinin yerine ikame edilebilen, aynı veya benzer ihtiyaçları karşılayan, satış kanallarının veya yöntemlerinin özdeş olduğu,
b) İşaret karşılaştırması bakımından;
Dava konusu markada sözcük unsuru olarak “…, davacının dayanak markalarında “…..” ibarelerinin bulunduğu,
Taraf markalarında şekil unsurlarının yer aldığı ve karşılaştırma konusu markalardaki sözcük veya şekil unsurlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiği, bu markaların karşılaştırılmasına ilişkin kriter olmasının yanı sıra taraf markalarında herhangi bir unsurun öne çıkarılmamış olmasından da kaynaklanmaktadır. Taraf markalarındaki ibareler bir bütün olarak markanın temel işlevi olan ayırt ediciliği üstlenmiş durumdadır. İleri sürülen iddialar ve savunmalar kapsamında çekişme konusu malların ilgili olduğu bir alanı temsil eden ve “farmakoloji” (ilaçlar konusunda araştırmalar yapan, ilaçların etkisini ve kullanışlarını konu alan bilim dalı) kavramının kısaltması olan veya bu ibareyi çağrıştıran “…” ibaresinin ayrık tutularak karşılaştırma yapılması üzerinde de durulmuştur. Ancak, “…” bu şekilde dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Çünkü markaların bütünsel olarak karşılaştırılması gerektiği gibi dava konusu markada “…” ibaresinin ayrık tutulmasını gerektirecek veya buna sebep olabilecek bir kullanım bulunmamaktadır. Davacının dayanak markalarında “…” ibaresi markalardaki birden fazla sözcük unsurundan biri olarak yer almıştır ve tescil kapsamındaki ilaçlar, tıbbi müstahzarlar malları için ayırt edicilik içermediği,
Bu hususlar bir bütün olarak dikkate alındığında ve taraf markaları bütünsel olarak karşılaştırıldığında; … … biçiminde bir karşılaştırma yapılmasının da söz konusu olabileceği, zira ilgili tüketici nazarında -davacı markalarındaki ayrı sözcük unsurları nedeniyle- bir bütün olarak bu sözcük unsurlarına ilişkin markasal algı olabileceği,
Açıklandığı üzere ilgili tüketici nezdinde markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak başkaca sözcükleri içermeleri ve şekil unsurlarının markasal algı yaratması veya birbirinden ayırt edilebilir nitelikte olması karşısında; taraf markalarının bütünsel olarak aynılık veya benzerlik içermediği,
3) Taraf Markaları Arasında Karıştırılma İhtimali ;
Karıştırılma ihtimaline ilişkin düzenlemeye göre halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa marka başvurusu tescil edilemez.
İki marka arasında benzerliğin bulunması, bu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu anlamına gelmez. Nitekim gerek marka hukuku gerek haksız rekabet hukuku, benzerliğe hukuki sonuç bağlamamakta, benzerliğin karıştırma ihtimaline yol açmasına hukuki sonuç bağlamakta ve markaya tecavüze veya hükümsüzlüğe yol açtığı kabul edilmektedir. Markalar arasındaki benzerliğin hukuki sonuç doğurabilmesi için, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunması gerekmektedir. Her benzerlik otomatik olarak karıştırılma sonucunu doğurmaz, bu nedenle ancak ilgili tüketici nezdinde karışıklığa yol açan markalar söz konusu ise, bu benzerliğe hukuki sonuç bağlanır. Bir markanın “benzer” olarak nitelendirilebilmesi için, onun tescilli bir marka ile aralarında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması gerekmektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi marka tescilinde -değerlendirme konusuna ilişkin- nispi tescil engeliyle ilgili olarak sonuç bağlanan asıl husus, ilgili tüketicinin karşılaştırma konusu markaları ilişkilendirmesidir. Başka bir ifadeyle kapsam ya da işaret benzerliği tescil engeli bakımından sonuç bağlanan nokta değildir. Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için; öncelikle tescil kapsamı ve/veya tescil talebine konu edilen mallar/hizmetler arasında aynılık ya da benzerlik ilişkisi bulunması gerekmektedir. Bunun yanında işaretler arasında da aynılık/benzerlik bulunmalıdır. İlaveten söz konusu aynılık/benzerlik ilişkilerinin ilgili tüketici nezdinde markaların ilişkilendirilmesi ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline sebep olması gerekmektedir.
Dava konusu markanın tesciline karar verilen mallar ile davacının dayanak markaları arasında kapsam bakımından aynı/aynı tür/benzer olma durumu söz konusu olmakla birlikte işaretler arasında benzerlik bulunmadığı,
Markalar arasında işaret benzerliği bulunmaması karşısında salt tüketime konu olabilecek, tüketicilerin bazı ihtiyaçlarına yönelik olan mallar arasındaki ilişkiden hareketle markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesinin mümkün olmayacağı, zira işaret farklılığı karşısında ilgili tüketicilerin markalar arasında ilişkilendirme ihtimalinin bulunmadığı, bu nedenle de taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceği,
Tescilsiz Bir Marka veya Ticaret Sırasında Kullanılan Bir İşaret Bakımından Değerlendirme
Davacı, gerek marka işlem dosyası gerek dava dosyası kapsamında önceki tarihli marka tescilleri dışında bir dayanak göstermemiş neticede tescilsiz bir şekilde bu markayı kullandığını ispatlayamadığından bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı,
Tanınmışlık Düzeyi Bakımından Değerlendirme
Tanınmışlık ile ilgili nispi tescil engeli; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
“Tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka” ile ilgili düzenleme kapsamında da bu kavram hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. “Tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka” olmak, “tanınmış marka”ya nazaran daha düşük tanınmışlık derecesinde olacaktır. Bu nedenle….” ile belirlenmiş olan tanınmışlığın tespitinde dikkate alınabilecek kriterlerden hareketle bu kriterlerin küçük bir kısmını içeren markaların tanınmışlık düzeyine ulaştığını kabul etmek mümkün olabilecektir.
Hem tanınmış markalar açısından tanınmışlık düzeyine ulaşmış markalar açısından uygulanabilecek … Ortak Tavsiye Kararı’nda belirtilen kriterler şunlardır:
1) Toplumun ilgili kesiminde markanın bilinme veya tanınma derecesi,
2) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım derecesi ve kullanım süresi,
3) Markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerle ilgili olmak üzere markanın reklam ve tanıtımlarını ya da fuar veya sergilerde sunumlarını içeren promosyon faaliyetlerinin kapsadığı coğrafi alan, promosyon süresi ve derecesi,
4) Markanın kullanım ve tanınmışlığının göstergesi niteliğinde olacak şekildeki marka tescillerinin veya marka tescil başvurularının süresi ve kapsadığı coğrafi alanı,
5) Özellikle yetkili mercilerce markanın tanınmışlığına ilişkin verilen kararlar olmak üzere, marka haklarının başarılı bir şekilde uygulandığını gösterir kayıtlar,
6) Markaya atfedilen değer.
Bu kriterler tavsiye kararı altında yer almaları nedeniyle bağlayıcılıkları olmadığı gibi belirtilenlerle sınırlı olmaları da mümkün değildir.
Markanın ulaştığı tanınmışlık düzeyi tespit edilirken her somut olayın özellikleri ve tanınmışlık düzeyine ulaşıldığı iddiasında bulunan marka veya başvuru sahibinin iddiasını ispat için sunduğu deliller göz önünde tutularak, markanın veya başvurunun kapsamındaki mal veya hizmet çeşidinin mevcut ve gelecekteki tüketici kitlesi esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir.
Belirtilenler ışığında tescile engel olduğu ileri sürülen markanın “tanınmışlık düzeyine ulaşmış” olmasının yanı sıra başvuru ile aynı/benzer olması ve tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarının doğabileceği hallerin bulunması gerekmektedir. Davacı iddialarında dava konusu başvurunun müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı iddia edilmiştir. Bir markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi için tanınmış markanın sahip olduğu imajın sonraki tarihli markaya transfer olması gerekmektedir ki; sonraki marka herhangi bir yatırım yapmaksızın bu imaj transferi sayesinde haksız bir yarar elde etmiş olsun.
Tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinin ortaya çıkabilmesi için; önceki tarihli ve tanınmışlık düzeyine ulaşmış olan markanın imajının sonraki tarihli markaya transferinin söz konusu olması gerekmektedir.
Davalı tarafından sunulan delillerin daha ziyade davacı şirketin bilinirliği ile ilgili olduğu, nitekim aşamalardaki beyanlarda da davacının tanınmışlığı üzerinde durulmuştur. Aşamalardaki deliller de davacının ilaç sektöründe bilinen şirketler arasında olduğunu göstermektedir. Ancak, davacının tanınırlığı ile markanın tanınırlığı birbirinden bağımsızdır. Bu kapsamda davacının ticaret unvanının kök unsurunun da “….” ibaresinden oluşması karşısında bu ibarenin ilaçlar bakımından tanınmışlık düzeyine ulaştığından söz edilebilmesi mümkündür.
Tanınmışlık düzeyinden kaynaklı tescil engelinden söz edilebilmesi için sadece tanınmışlık düzeyinin ispat edilmesi yeterli değildir. Karşılaştırılan işaretler arasında bir benzerlik olması ve tanınmışlık düzeyindeki markadan imaj transferinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmelerde belirtilen taraf markaları arasında işaret benzerliği bulunmadığına ilişkin ulaşılan kanaat karşısında somut uyuşmazlık kapsamında tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği sonuçlarına ulaşılmıştır.
Netice itibariyle,
1) Dava konusu yapılan marka ile davacının gerek yayıma itiraz gerek karara itiraz aşamasında dayanak yaptığı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı,
2) Davacının eskiye dayalı kullanım ile ilgili iddialarını ispata elverişli argümanın bulunmadığı,
3)Somut uyuşmazlık bakımından tanınmışlık ve tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği, kurum kararının hukuka uygun bulunduğu sonuç ve kanaatlerine ulaşılmış açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum ile diğer davalı vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13.10.2022

Kâtip Hâkim …..
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır