Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/283 E. 2022/205 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/283
KARAR NO : 2022/205

HAKİM : … …
KATİP : … …


DAVA : Marka YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük, Tecavüz, Maddi Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük, Tecavüz, Maddi Manevi Tazminat istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin Özel İncek … Okulları adı ve markası altında, Berlin’de 28 yıldır faal dtzBerlin (Deutsch Türkisches Zentrum – Alman Türk Merkezi) eğitim kurumları bünyesinde yetişmiş yönetim ve eğitim kadrosu ile Türk eğitim sistemine dahil olan çağdaş bir eğitim kurumu olduğunu, müvekkilinin Türk Alman Merkezi ibaresinin kısaltması olan “…” ibaresini eğitim kurumlarında “… Okulları” şeklinde markasal hüviyette kullandığını, bu ibareyi TÜRKPATENT nezdinde 2019 01770 sayılı marka olarak kendi adına tescil ettirdiğini, yoğun ve ciddi faaliyetleri neticesinde söz konusu markanın eğitim sektöründe Türkiye çapında tanınır hale geldiğini, bunun üzerine müvekkiline İzmir’de bulunan, davalı şirketin işlettiği kurum ile müvekkilinin bir irtibatının bulunup bulunmadığı hususunda müşterilerden bir çok sorunun geldiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalının işletmesinden haberdar olduğunu, zira davalı şahıs adına tescilli 2019 72697 sayılı “Özel Yirmi Birinci Yüzyıl … Okul” markasının müvekkilinin önceki tarihlerde tescil edilmiş olan “…”lı markası görsel, işitsel ve kavramsal açılardan iltibas yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, ayrıca karşılaştırılan bu markaların aynı/benzer/türdeş hizmetlerde kullanıldığınıı, davalı şahsın davalı firmanın ortağı olduğunu ve davalı firma ile arasında organik bir bağ bulunduğunu, davalı şirketin işlettiği okulun mimari yapısının özelliklerinin ve dış cephesinin dahi davacının okullarının mimarisi ve dış cephesiyle benzerlik gösterdiğini, ayrıca davalıya ait okulun tabelasında “Yirmi Birinci Yüzyıl” ibaresinden ziyade “… okul” ibaresine vurgu yapıldığını, davalı şahsın daha önce “Özel … Okul” şeklinde bir markayı tescil ettirme girişiminin davacının markası dolayısıyla reddedildiğini, yine davalı şahsın davacının markasıyla yakın benzer “Türk Anadolu Merkezi Okulları” ibaresinden müteşekkil bir markasının da bulunduğunu ileri sürerek, 2019 72697 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, müvekkilinin marka hakkına tecavüz edildiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesi ile özetle; davalı şahsın savunmalarının aynısını sunmuş ve aynı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle ; müvekkilinin ortağı olduğu diğer davalı “Özel … Okul Eğitim Öğretim Hizmetleri Ticaret A.Ş.”nin, davacının davasına mesnet aldığı 2019 01770 sayılı markanın 08.01.2019 olan başvuru tarihinden önceki bir tarihte, 05.12.2018 tarihinde kurulduğunu, yani davalı firmanın ticaret unvanının kılavuz unsuru olan “…” ibaresinin davalı firma tarafından davacıdan önceki bir tarihte kullanılmaya başlandığını, dolayısıyla davacının marka hakkının gasp edilmesinden bahsedilemeyeceğini, tarafların işletmelerinin dış görünüşlerinin ve mimarilerinin benzediği yönündeki iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin markasında İzmir’in sembolik renkleri olan kırmızı ve yeşil renklerin, davacının logosunda ise kırmızı ve mavi renklerin kullanıldığını, davacının davasına mesnet aldığı markasını tescil ettirdiği gibi kullanmadığını, aksine markadan sadece “… Okulları” ibaresini çekerek markasal hüviyette kullanımlar gerçekleştirdiğini, bu kullanımların marka mevzuatına uygun olmadığını, davacının dava konusu edilen markanın tescili aşamasında bu markaya itiraz da etmediğini, davacının zorunlu arabuluculuğa başvurmadan açmış olduğu huzurdaki davasının usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında davalı markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davalının davacı markasına tecavüz edip etmediği, davalı şirketin önceye dayalı kullanım iddiasının yerinde olup olmadığı, maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİNİN/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI HUSUSUNDA :
6769 sayılı SMK’nın “Marka” başlıklı birinci kitabının birinci kısmında 6. Maddede “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Bendinde; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denildiği, aynı kanunun yine birinci kitabının beşinci kısmında 25. Maddede “Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” başlığı altında, 1. Bentte; “5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” denildiği, yani, SMK 6/1 maddesinde düzenlenen “aynı veya benzer bir marka bulunmasının yanı sıra aynı veya benzer mal-hizmet sınıfında kullanılması ve halk tarafından bu iki marka arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali mevcut olması” unsurları bir arada gerçekleştiği takdirde, sonradan tescil edilmiş markanın SMK 25/1 bendine göre hükümsüzlüğü talep edilebileceği,
“Aynı mal veya hizmet ” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimalinin esas alındığı, aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranının da yükseleceği, benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak sureti ile markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alındığı, alıcı olarak da ortalama zekâ, dikkat ve kültür düzeyindeki kişiler ölçü alınacağı, karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin , her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlandığı,
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabileceği, karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Buna göre; davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla;
Markaların ayniyeti/benzerliği,
Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği,
Markaların ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali,
üzerinde durulacaktır. Buna göre;
Markaların ayniyeti/benzerliği:
Dava konusu edilen marka ile davacının davasına mesnet aldığı tescilli markası birlikte incelendiğinde; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyecektir.
Markaların ayniyeti/benzerliği incelemesine geçildiğinde; bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alındığı, buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerektiği ;
Bir markada esas unsurun, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsur olduğu, markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacağı, ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak gerektiği, zira; potansiyel müşterilerin somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem verildiği, ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanabileceği, davacının markasının, kelime, renk ve şekil unsurlarının bir arada kullanıldığı karma bir marka olduğu; işaretin üst kısmında mavi ve kırmızı renklerde bir yapı izlenimini veren basit bir şekil konuşlandırıldığı, işaretin ortasına çok küçük puntolarda “TÜRK ALMAN MERKEZİ” ibaresi yazılmış ve işaretin alt kısmına da, büyük puntolarda düz yazı karakterindeki siyah renkli küçük harflerle “…” ibaresi ve en alta da “okulları” ibaresi yerleştirildiği, davacının markasında geçen “TÜRK ALMAN MERKEZİ” ibaresi çok küçük puntolarla yazıldığından, markanın görsel açıdan ayırt ediciliğine katkısının geri planda kaldığı, işarette geçen diğer bir kelime unsuru olan “okulları” ibaresinin de, tasviri/tanımlayıcı bir cins isim olduğundan markasal hüviyette ayırt ediciliği bulunmayan bir unsur olduğu, işarette geçen basit şekil unsurunun da, işarette büyük puntolarla/dikkat çekici bir biçimde yazılmış olan “…” ibaresine nispeten markanın ayırt ediciliğine kayda değer bir katkısının olmadığı, zira; böyle basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla/baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” . Ayrıca, potansiyel müşterilerin somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem verdiği, bu sebeplerle, davacının markasında ayırt ediciliği en baskın ve ön planda olan unsurun büyük puntolala yazılmış “…” ibaresi olduğu,
Davalının markasının da, şekil ve renk unsurundan yoksun bir kelime markası olduğu; işarette her biri aynı puntoda ve yazım karakterinde, düz yazı stilinde siyah renkli büyük harflerle ayrı olarak yazılmış kelimelerin hiçbiri, tek başına önplana çıkmadığı ve bir bütün olarak algılandığı, ancak; bu kelimelerden “özel”, “yirmi birinci yüzyıl” ve “okul” ibareleri, davacının markasındaki işarette geçen kelimelerde olduğu gibi tasviri/tamınlayıcı ve anlamları herkes tarafından bilinen, Türkçe’de yaygın olarak kullanılan birer isim/sıfat/isim tamlaması olduklarından, bunların da markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmaması sebebiyle markanın esas unsuru olamayacağı ve işaretin markasal hüviyette ayırt ediciliğine katkılarının çok düşük olduğu bu sebeplerle, davalının markasında da, ön plana çıkan, markasal hüviyette ayırt ediciliği en yüksek olan ibarenin “…” kelimesi olduğu,
Taraf markalarında esas/baskın unsur olarak kullanılmış olan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği, zira; yukarıda da değinildiği üzere, işaretlerde geçen diğer kelime unsurlarının markasal hüviyette ayırt ediciliği olmadığı, davacının markasında geçen renk ve basit şekil unsurlarının da, işaretlere bu markalarda geçen “…” ibaresinden ziyade ayırt edicilik katmadığı, her ne kadar “…” ibaresinin de, Türkçe’de yerleşik/bilinen bir anlamı var ise de , somut uyuşmazlığa konu olan 41. Sınıfa giren hizmetlerde bu ibarenin markasal hüviyette somut ayırt ediciliğinin, başka herhangi bir ibareden düşük olmadığı, karşılaştırılan markaların esas unsurlarındaki bu ortaklığın; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “…”lı markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…”lı markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ihtimalini doğurduğu,
Görsel açıdan ortaya çıkan bu benzerlik, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da net bir sonuç verdiği; karşılaştırılan markaların esas/ayırt edici unsuru birebir aynı kelime olduğundan, okunuşları ve kulakta bıraktıkları “tını”larının da aynı olduğu, işaretlerin kavramsal açıdan karşılaştırılması neticesinde de, “…” ibaresinin Türkçe’de veya yaygın olarak bilinen anlamı itibariyle karşılaştırılan markaların tüketicinin zihninde çok da farklı birer algı oluşturmadığı,
Sonuçta; karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği,
Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği:
6769 sayılı SMK madde 6/1 gereğince incelenmesi gereken hususlardan biri de, markaların emtialarının benzer olup olmadığı hususudur. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle;
Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği,
Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği,
Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri,
Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı,
Birbirleri yerine ikame imkânlarının ve birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunup bulunmadığı,
Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı,
Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı
hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir.
Ortalama tüketici, markaları aynı anda incelemeye tabi tutmadığı gibi küçük ayrıntıları da dikkatli biçimde inceleyeceği, sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışacağı, ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterli olduğu,
Ancak; ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebileceği, eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacağı, aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirdiği, yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunacağı, mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önemli olduğu,
Taraf markalarının kapsamına giren 41. Sınıftaki hizmetler incelendiğinde; bu hizmetlerin alıcılarının söz konusu hizmetleri satın alma kararını verdikleri süreçte daha uzun vakit geçirdiği, muhtelif bilgi kaynaklarından bilgi sağlayarak/makul süreli bir araştırma yaparak yanlış/eksik/kalitesiz hizmet alma riskini azaltmaya çalıştığı, yani bir süre düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak satın alma kararını verdiği düşünülmekle, söz konusu alıcı kitlesinin bu hizmetleri satın alırken sahip olduğu seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin ortalamanın üzerinde olduğu, davalının markasının kapsamına giren “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri” hizmetleri haricinde kalan tüm hizmetler, davacının markasının kapsamına giren 41. Sınıftaki hizmetler ile birebir aynı olduğu, dolayısıyla, bu hizmetler açısından emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği, ilave bir inceleme yapılmasına gerek kalmaksızın, söylenebileceği, davalının markasının kapsamında yer alan; “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri.” de, davacının markasının kapsamına giren “film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” ile benzer/türdeş hizmetler olduğu, zira bu hizmetler; benzer alıcı çevresine hitap edip ettiği, benzer ihtiyaçları giderdiği, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri benzer olduğu, birbirleri yerine ikame imkânları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri bulunduğu, benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki ürünlerde gören tüketicilerin markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurma ihtimali olduğu, davalının markasının kapsamında yer alan “tercüme hizmetleri” ise, davacının markasının kapsamına giren, 35, 39, 41 ve 42. Sınıflara giren hizmetler ile benzer veya türdeş olmadığı, zira bu hizmetler benzer alıcı çevresine hitap etmediği, benzer ihtiyaçları gidermez, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profillerininin farklı olduğu, birbirleri yerine ikame imkânları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri olmadığı ve benzer markaları bu farklı emtialar üzerinde gören tüketicilerin markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmasının düşünülemeyeceği,
Davalının markasının tescilli olduğu “tercüme hizmetleri” dışında kalan tüm hizmetler açısından somut olayda emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği,
Markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali:
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen nispi ret nedeni, markaların ortalama tüketicileri nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil bir karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususuna dayalı olduğu, Karıştırma ihtimalinin “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması” olarak tanımlanabileceği, öğretide karıştırma ihtimali, “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın algılamayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlandığı, öte yandan bir mal ve/veya hizmetin gerçek ve potansiyel tüketici /müşteri kitlesi arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edileceği, SMK m. 6/1 kapsamında bir iltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır:
Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler,
Çağrıştırma,
Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat,
Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edileceği,
Taraf markalarında esas unsur olarak kullanılmış olan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “…”lı markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…” ibaresini içeren markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması” ihtimalini doğuracağı, davalının markasının kapsamına giren emtialara bakıldığında , bunlardan “tercüme hizmetleri” dışında kalan 41. Sınıftaki tüm hizmetlerin davacının markasının kapsamında bulunan hizmetler ile aynı/benzer/türdeş olduğu, her ne kadar bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri nispeten yüksek de olsa, taraf markaları arasındaki benzerlik nedeniyle, bu hizmetlerde “…” ibaresinin/işaretinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması halinde alıcıların söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının markasının kapsamına giren bu hizmetler açısından davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği,
Taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğinden ve davalının markasının kapsamına giren “tercüme hizmetleri” hariç tüm hizmetler yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartı da gerçekleştiğinden, bu hizmetler özelinde somut olayda markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının markasının kapsamına giren “tercüme hizmetleri” açısından ise karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yani markalar arasında karıştırılma ihtimalinin, yani nispi ret nedeninin ve buna dayalı olarak da davalının markası açısından hükümsüzlük nedeninin “tercüme hizmetleri” hariç tüm hizmetler açısından mevcut olduğu,
Taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, davalının markasının kapsamına giren hizmetlerden, “tercüme hizmetleri” hariç 41. sınıftaki tüm hizmetler yönünden somut olayda emtia ayniyeti/ benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği, karşılaştırılan markalar arasında, “tercüme hizmetleri” hariç davalının markasının kapsamına giren tüm hizmetler yönünden karıştırılma ihtimalinden doğan hükümsüzlük nedeninin bulunduğu sonuçlarına ulaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..
H Ü K Ü M :
Davanın kısmen kabulüne,
Davaya konu 2019/72697 sayılı markanın 41. Sınıf “eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri, (sinema spor karşılaşmaları, tiyatro, müze konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil) dergi , kitap, gazete ve bunun gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler, (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil), film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri, haber muhabirliği hizmetleri, foto muhabirliği, fotoğrafçılık hizmetleri” bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.730,3‬0.-TL

yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.06.2022

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.300,00.TL
G.A : 362,5‬0-TL
TOPLAM : 2.730,3‬0.-TL