Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/282 E. 2022/266 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/282 Esas – 2022/266

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/282
KARAR NO : 2022/266

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/10/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, davalıya ait … eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılması amacıyla 1997 yılında … BİLİMLERİ EĞİTİM YAYIMCILIK VE TURİZM HİZ. A.Ş.’ yi, 2005 yılında ise müvekkili olan … BİLİMLERİ MERKEZİ EĞİTİM HİZ.A.Ş. ‘yi kurduğunu, … BİLİMLERİ esas unsurlu markalar 1997 yılından itibaren büyük emekler harcanarak ve büyük yatırımlar yapılarak, yoğun ve yaygın kullanım ve tanıtım çalışmaları sonucu, eğitim ve öğretim hizmetleri ve ürünleri bakımından tanınmış marka haline getirildiğini, markaları ve kullanımlarını www.fenbilimleri.com alan adlı internet sitesinde ve diğer sosyal medya hesaplarında da tanıttığını, müvekkilinin bilim adamları görseli ile tik işaretini kullandığını, bu ibareleri kamuya sunduklarını fatura ve basılı kağıtlarda iş mahsulü haline getirdiğini, 2010 yılında Kültür Üniversitesi tarafından, 2015 yılında Nişantaşı Üniversitesi tarafından ve 2020 yılında … Üniversitesi tarafından yapılan “Marka Bilinirlik Araştırma Raporları” nın müvekkili markalarının tanınmışlığını ispatlar nitelikte olduğunu, müvekkilinin markasının sadece … BİLİMLERİ ibaresi bakımından dahi ayırt edicilik kazanmış olduğunu, müvekkilinin “tik işareti” şeklindeki logosunun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B,a, 4/I,6 hükümleri kapsamında hususiyet taşıyan estetik niteliği haiz bir sanat eseri niteliğinde olduğunu, eğitim – öğretim hizmeti sunumu bakımından … BİLİMLERİ ibaresinin gerçek anlamından bağımsızlaşıp, müvekkillerine ait bir marka olarak algılandığını, çağdaş … bilimleri başvurusundaki … Bilimleri ibaresinin başına ÇAĞDAŞ ibarenin eklenmesinin markaları ayırt etmeye terli olmadığını, şube izlenimi yarattığını, müvekkilinin tanınmış markasının itibarından haksız biçimde yararlanarak, hiçbir masraf ve çaba harcamadan, müvekkilinin markalarının temsil ettiği imaj ve güveni kendi işletmesine aktarmayı amaçladığını, müvekkilinin tescilli markalarının, ticaret unvanı ve diğer sınai mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, haksız rekabete sebebiyet vererek bu şekilde haksız kazanç elde edildiğini, bu sebeple davalının 2020/40102 sayılı başvurusunun reddedilmesi gerektiğini iddia ederek davanın esası yönünden Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.08.2021 tarihli ve 2021-M-6394 sayılı kararının iptaline; davalıya ait 2020/40102 başvuru numaralı “çağdaş … bilimleri” ibareli markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; markaların bütünü itibariyle farklı markalar olduğunu, “… Bilimleri” ibaresinin “insanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubuna denir. Gözlem ve deneye dayanan çalışmalarla elde edilen sistematik bilgilerdir.” Şeklinde tanımlandığı ve günümüzde okullarda … bilimleri branş derslerinin okutulduğu bilindiğini, özellikle eğitim ve öğretim sektöründe ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve kimsenin tekeline verilemeyecek ibarelerden olduğunu, 41. Sınıf hizmetlerin tüketicilerinin de bilinçli tüketici olduğu göz önüne alındığında, bu sebeple dahi aralarında karıştırılma ihtimalinin oluşmayacağını, başvuru markasının “ŞEKİL” ibareleri ve şekil unsurundan oluştuğu göz önüne alındığında Çağdaş ibaresinin esas unsur durumunda yer aldığını, markaları yeterince farklılaştırdığını, markalar arasında benzerlik bulunmaması sebebiyle tanınmışlık iddiasının kabul edilemeyeceğini, kötüniyet iddialarının ispatlanamadığını, markalar arasında benzerlik bulunmaması sebebiyle haksız rekabet şartlarının oluşmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı şahısa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak davalı şahıs yasal süresi içerisinde davanın esasına cevap vermediği gibi dava dosyasına bilahare herhangi bir savunma da sunmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında Marka Yidk Kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde :
Davalının 09.04.2020 tarihinde 41. Sınıf Eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından “”ÇAĞDAŞ … BİLİMLERİ+ŞEKİL ibaresinin tescili için başvuruda bulunduğu, başvuru ilana çıktıktan sonra ilana dava dışı 3. Kişi itiraz ettiği, bununla birlikte ilana davacı muteriz tarafından da dava dilekçesindeki beyanlarla paralel iddialar ile 2008/33588 numaralı, 2009/18232 numaralı, 2009/18235 numaralı, 2010/31482 numaralı, 2014/08860 numaralı, 2014/108592 numaralı, 2014/108601 numaralı, 2014/17229 numaralı, 2015/43724 numaralı, 2015/43279 numaralı, 2016/56650 numaralı, 2016/53090 numaralı, 2016/53091 numaralı, 2016/103882 numaralı ve 2018/80553 numaralı markalarına dayanarak SMK 6/1, 6/3, 6/5, 6/6 ve 6/9 maddeleri gerekçe gösterilerek itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı davacı muterizin iddiasını inceleyerek 27.12.2020 tarihli kararı ile markaları benzer göremeyerek itirazın reddine karar verdiği,
Ancak Markalar Dairesi Başkanlığı aynı tarihte dava dışı 3. Kişinin redde mesnet gösterdiği 2016/02667 ve 2017/65554 numaralı markaları ile SMK6/1 kapsamında benzer görerek başvurunun reddine karar verdiği,
Davalı başvuru sahibi tarafından … Bilimleri ibaresinin eğitim öğretim hizmetleri alanında kullanıldığını, itirazın reddi gerektiği yönünden karşı görüş sunulduğu,
Davacı muteriz kendisi yönünden verilen Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı davacı muteriz tarafından itirazın yeniden incelenmesi talep edilerek başvurunun reddine karar verilmesi talep edildiği,
Davacı muteriz marka yayımına yeniden itiraz ettiği,
Davacı muterizin itirazını inceleyen Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.08.2021 tarihli ve 2021-M-6394 sayılı kararında özetle: 2020/40102 başvuru numaralı “çağdaş … bilimleri” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2010 31482, 2014 08860, 2014 108592, 2014 108601, 2014 17229, 2015 43274, 2015 43279, 2016 103882, 2016 103895, 2016 53090, 2016 53091, 2016 56650, 2018 80553 sayılı “çizgi üstü … bilimleri okulları”, “… bilimleri dünyası eğitim ciddi kurumların işidir”, “… bilimleri dershaneleri”, “… bilimleri okulları”, “nazmi arıkan … bilimleri eğitim ciddi kurumların işidir”, “arıkanlar … bilimleri okulları”, “fbo … bilimleri okulları”, “… bilimleri eğitim kurumları”, “nazmi arıkan … bilimleri yayınları şekil”, “… bilimleri merkezi”, “… bilimleri”, “… bilimleri okulları”, “nazmi arıkan … bilimleri eğitim kurumları” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 maddeleri uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. (…) Karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Yapılan incelemede, çekişme konusu markaların “… bilimleri” ibaresini ortak olarak içerdikleri görülmekle birlikte, markalarda ortak olarak yer alan “… bilimleri” ibaresinin insanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubuna verilen genel bir ad ve “fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak adı” olduğu (bkz. Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/), “… bilimleri” ibaresinin bu anlamı itibariyle halkın geneli tarafından bilindiği ve ticaret alanında da başta eğitim-öğretim hizmetleri, yayıncılık hizmetleri, basılı yayınlar alanında olmak üzere farklı tacirler tarafından serbestçe kullanılan bir ibare olduğu, dolayısıyla, söz konusu ibarenin tek başına markasal ayırt edici niteliği bulunmayan, tanımlayıcı ve herkesin ortak kullanımına açık nitelikte bir adlandırma olduğu düşünüldüğü, nitekim, muterize ait markaların hiçbirisinin münhasıran “… bilimleri” ibaresinden oluşmadığı, söz konusu markaların “… bilimleri” ibaresine eklenen bazı kelime ve/veya şekil unsurlarını içermesinden ötürü tescile uygun kabul edildiği, belirtilen açıklamalar çerçevesinde, başvuru konusu markanın ise asli ayırt edici unsurunun “… bilimleri” ibaresi değil, “çağdaş” ibaresi ve şekil unsuru olduğu,
Belirtilen hususların yanı sıra, çekişme konusu markaların ortak kullanıma açık ve ayırt edicilikten yoksun “… bilimleri” ibaresi dışında ihtiva ettiği diğer kelime ve şekil unsurları ile tertip tarzları bakımından herhangi bir benzerlik taşımadığı, markalar arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis edecek başkaca ortak veya benzer bir unsurun bulunmadığı,
Bu çerçevede, Kurul, sadece ayırt edicilikten yoksun unsurun ortak olmasının markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı, tüketicilerin tescil talebine konu mallar/ hizmetler bakımından, “… bilimleri” ibaresini ortak olarak içeren tüm markaların aynı ticari kaynaktan veya birbiriyle bağlantılı kaynaklardan geldiğini düşünmeyecek kadar makul düzeyde bilgili, dikkati ve gözlemci olduğu, markalar arasındaki “… bilimleri” ibaresi dışındaki diğer unsurlar arasındaki belirgin farklılıkların benzerliklerin etkisini geri planda bıraktığı ve bu farklılıkların somut olayda karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli olduğu; aksi halde herkesin ortak kullanımına açık “… bilimleri” ibaresi üzerinde itiraz sahibi lehine geniş bir hak tesis edilmiş olacağı, dolayısıyla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı,
Ayrıca, itiraz dilekçesinde belirtilen eskiye dayalı kullanım iddiası incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, bu iddianın, yeterli bilgi, belge, delil ile desteklemediği anlaşılmış ve bu nedenle eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz haklı bulunmadığı,
Başvuru konusu marka, itiraz sahibi şirketin ticaret unvanını aynen içermediği gibi, söz konusu markanın yukarıda açıklanan gerekçelerle muterize ait ticaret unvanına ve alan adına dayalı hakları ihlal eder nitelikte olmadığı kanaatine varıldığından ticaret unvanı ve alan adına dayalı itiraz haklı görülmemiştir.” Gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiği, dava konusu marka dava dışı 3. Kişinin itirazı neticesinde kabul edilerek işlemden kaldırıldığı, verilen kararın davacıya tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER
Karıştırılma ve Benzerlik İhtimaline İlişkin Değerlendirme
Karıştırılma ihtimali yönünden nispi ret nedenine ilişkin düzenleme, kısaca bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngördüğü, şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerektiği,
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2006/11- 338 E. sayılı kararında özetle; “… Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibayı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir” denildiği,
İki marka arasında iltibas oluşup oluşmadığının tespiti yapılırken bu markanın hitap ettiği kesimi ve bu kesimin özelliklerini ve formasyonunu dikkate almak gerekitiği, 11. H.D.’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003 E., 2003/10839 K. Sayılı kararında “… Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ise ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğunun göz önünde tutulacağı, karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurması olduğu, burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir” diyerek halk nezdinde karıştırılma durumuna açıklık getirdiği,
Karıştırılma ihtimali kavramına çağrıştırma (bağlantı kurma) suretiyle karıştırmanın da dahil olduğu, yani tüketicinin, marka malların benzerliği nedeniyle her iki malın kaynağının aynı firma olduğu düşüncesi ile bir yerine diğerini tercih etme riski mevcut ise karıştırma ihtimali olduğu, ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “mal veya hizmetler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, aralarında mevcut olabilecek ilişkinin mahiyetinin belirlenmesinde tüm ilgili faktörler dikkate alınması gerektiği,bu faktörler; onların doğası, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbirleriyle rekabet içinde mi yoksa tamamlayıcı nitelikte olup olmadıklarıdır.” Karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen markalar arasında iltibasa yol açabileceği,
Başvuru Markası ile Redde Mesnet Alınan Markaların Kapsamlarının Karşılaştırılması
Taraf Markalarının Mal/Hizmet Benzerliği Bakımından Değerlendirilmesi
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermediği,
Davalının başvurusunda yer alan 41. Sınıf “eğitim öğretim hizmetleri” ile davacının redde mesnet markalarında yer alan 41. Sınıftaki “eğitim öğretim hizmetleri”nin aynı, aynı tür olduğu; yine davacının markalarının kapsamında kalan “sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme” hizmetlerinin de davalının başvurusunda yer alan eğitim öğretim hizmetleri ile benzer, ilişkili olduğu; zira eğitim ve öğretim hizmeti veren okul ve üniversitelerin de sempozyum, konferans ve seminer düzenleme hizmeti verdiğinin kabulü ile, bu hizmetlerin farklı kuruluş ve firmalar tarafından kendi bünyesinde çalışanlar için de düzenleyebileceği, bahsi geçen işbu firma, devlet kurumları ve benzeri kuruluşların esasen konularının eğitim ve öğretim hizmeti vermek olmadığı, meslek içi eğitim şeklinde bu programların düzenlenebileceği,
İlgili Tüketici
Tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih edeceği, dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşüneceği, marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirdiği,
Taraf markalarında tescilli bulunan ve aralarında ilişki tespit edilen 41. Sınıf hizmetler bakımından tüketicinin daha bilinçli olabileceği, örneğin aynı ve benzer bulunan “eğitim öğretim hizmetleri”, “kongre, seminer düzenleme” gibi hizmetleri satın almak isteyen kitlenin daha seçici olabileceği, sıklıkla başka bir işi gerçekleştirmek üzere hizmet satın alacak olan, herhangi ucuz ve hızlı tüketim malını alan tüketici kitlesine nazaran daha bilinçli tüketicilerden oluştuğu, bu noktada kişiler eğitim alacakları alanlara, eğitim yerlerinin lokasyonuna, eğitimi verecek eğitmen kadrosuna göre ve özellikle maddi durumlarına göre eğitimi verecek kuruluşların ücretlerini de kıyaslayarak tercihlerini sıralayarak araştırma yapabileceği, bu nedenle işbu hizmetlerin günlük tüketime konu olmadığı, üzerine bir süre düşünüp detaylı bir araştırma / karşılaştırma neticesinde üst düzeyde dikkat ve özen göstererek karar verilebilecek hizmetlerden olduğu,
Davacı ile Davalı işaretlerinin Aynı veya Benzer Olup Olmadığının Değerlendirilmesi
Düzenlemeye göre; bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngördüğü, şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerektiği,
İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınması gerektiği,
Somut olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabileceği, yapılacak değerlendirme sonucunda anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti kabul edilebileceği,
Buna göre taraf markaları görsel olarak değerlendirildiğinde davalının “ŞEKİL” ibareli markası, en altta daha büyük harflerle yazılı “… BİLİMLERİ” ibaresi, onun üstünde daha küçük boyutta ve kırmızı renkle “çağdaş” ibaresi ve bu ibarenin üzerine konumlandırılmış figüratif unsurdan oluştuğu, davacı markaları ise bir kısmında kırmızı renkli tik işareti “ŞEKİL” bir kısmında bilim insanlarından “ŞEKİL” oluşan görsel ile birlikte “… Bilimleri” ibaresi ile yine bu ibare ve yanına gelen ek unsurlardan (okulları, eğitim kurumları, Nazmi Arıkan, yayınları, merkezi, dershaneleri, dünyası, Çizgi üstü, Eğitim ciddi kurumların işidir) oluşmaktadır. Taraf markaları arasında görsel benzerlik bulunmadığı,
İşitsel benzerlik markaların telaffuzlarına göre kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. İşitsel olarak ortaya çıkan farklar, kısa kelimelerde uzun kelimelere göre daha büyük etki gösterdiği, somut olay yönünden işitsel benzerlik değerlendirmesi yapıldığında başvuru markası “çağ-daş …- bi-lim-le-ri” şeklinde telaffuz edilirken, davacı markaları ise “…-bi-lim-le-ri” esas unsuru ile bunun yanına eklenmiş ek ibarelerin okunuşundan oluştuğu, buna göre taraf markaları arasında salt … bilimleri ortak ibaresinin bulunması, tüketicilerin ilk sese, ilk heceye daha fazla dikkat edeceği de göz önüne alındığında işitsel benzerlik için yeterli olmayacağı,
Kavramsal benzerlikte ise iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabileceği, bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabileceği, buna göre; davacı markasında yer alan “çağdaş” (1.) sıfat “Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır”; (2.) sıfat “Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, uygarca, asri, modern” anlamına geldiği,
Taraf markalarında ortak olarak bulunan çekişme konusu “… bilimleri” ibaresi ise Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak adı ’dır.
… bilimleri, doğa bilimleri veya fennî bilimler; insanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubuna dendiği,
Esasen çekişme konusu “… bilimleri” ibaresi sahip olduğu bu anlam sebebiyle “eğitim- öğretim hizmetleri yönünden son derece zayıf bir ibaredir.” için tasviri nitelikte ve(ya) ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olarak nitelendirilebileceği,
Bu nedenle taraf markalarının karşılaştırmasının ayırt ediciliği zayıf işaretlerin karşılaştırılmasına ilişkin esaslar (Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak Bildirgesi) doğrultusunda yapılması gerektiği,
EUIPO (OHIM) ve Birlik üyesi ülkelerin kamuoyuna duyurdukları “Ayırt Ediciliği Olmayan veya Zayıf Bileşenlerin Karıştırılma İhtimaline Etkisi”ne ilişkin Ortak Bildirge, birlik üyesi olmamakla birlikte kabul eden ülkelerden olmamız nedeniyle 02.01.2015 tarihinden itibaren ülkemizde de uygulandığı,
Ortak Bildirge’ye ilişkin genel ilkeler arasında;
Önceki tarihli markanın ayırt ediciliğinin bütün olarak değerlendirilmesi,
Önceki tarihli markanın ve sonraki markanın tüm bileşenlerinin ayırt edici niteliklerinin, markalarda ortak olarak yer alan unsurlara öncelik verilerek değerlendirilmesinin yer aldığı,
Söz konusu Bildirge’de benimsenen 3 üncü hedef; “ortak bileşenler düşük seviyede ayırt edici özellik taşıyorsa, karıştırılma ihtimali üzerindeki etkisinin belirlenmesi olduğu, bu hedefe ulaşabilmek için uygulanacak ilkelerin bildirgede açıklandığı, bu ilkeler doğrultusunda markaların ortak olarak içerdikleri unsurun ayırt edici niteliğinin bulunmaması halinde; ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanılacağı (ortak olmayan unsurların benzerlikleri, farklılıkları ve ayırt edici nitelikleri dikkate alınacaktır).
Bildirgede benimsenen ana kural; ayırt edici niteliği bulunmayan bir unsurun markalarda ortak olarak yer almasının karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı olduğu, İstisna ise; markalar birbirine benzer diğer şekil veya kelime unsurlarını içeriyorsa ve markaların bütün olarak izlenimi aynı veya yüksek düzeyde benzerse, karıştırılma ihtimali ortaya çıkacağı,
… bilimleri, kelimesinin, çekişme konusu eğitim öğretim hizmetleri bakımından ayırt ediciliği yok denecek kadar zayıf bir marka işareti olduğu, zira ilk okuldan lisans üstüne kadar her aşamada bu bölümlerin yer aldığı, sosyal bilimleri … bilimleri gibi okullarda verilen eğitim dalları bulunduğu, ancak, “… bilimleri” ibaresini içeren davacı markalarının tescilli olduğunun da aşikâr olduğu, bu bağlamda … BİLİMLERİ kelimesi zayıf marka olmakla birlikte, asgari bir korumayı da haiz olduğu, zira tescilli bir markanın tamamen korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi mümkün olmadığı, ancak, bildirgede de belirtildiği gibi ayırt edici niteliği bulunmayan veya zayıf olan bir unsurun markalarda ortak olarak yer alması halinde, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanılması ve ortak olmayan unsurların benzerlikleri, farklılıkları ve ayırt edici nitelikleri dikkate alınacağı, somut olayda … Bilimleri ibaresinin dışında markaları birbirinden farklılaştıran en önemli unsur, davalı marka başvurusunda yer alan “Çağdaş+ şekil” ibaresi olduğu, ortalama tüketici “ŞEKİL”markasını gördüğünde bu markanın davacı markası dışında başka bir kişiye ait olduğunu düşünebileceği, zira özellikle eğitim sektöründe bu tür farklı markalar yaygın olarak kullanıldığı, bununla birlikte çağdaş ibaresi, herhangi bir şehir yahut lokasyon ismi yani coğrafi yer adı da olmadığından davacıya ait markaların seri markası ya da şubesi olarak nitelendirilmesi de mümkün olmayacağı, ilgili tüketicilerin yüksek özen ve dikkat seviyesine sahip oldukları da göz önünde bulundurularak farklı şekil ve kelime gruplarından oluşması, telaffuzlarının birbirinden farklı olması neticesinde davalıya ait marka başvurusu ile davacının mesnet markaları arasında karıştırılma ihtimali olmadığı,
Davacının Markasının Tanınmışlık İddiasının Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere, bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade edeceği,
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesi olduğu, her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunduğu,
Bu noktada önem teşkil eden hususun markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olması olduğu, tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerektiği,
Markanın tanınmışlığı arttıkça ve normalde temsil ettiği mal ve hizmetten farklı alanlarda kullanıldıkça markanın temsil ettiği normal mal ve hizmetler ve kalite ile sahibi arasında kurduğu bağlantı, yani kaynağına işaret etme fonksiyonu azalacağı, hatta ilgili tüketici tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gördükçe marka sahibinin diğer ürünler için de aynı olduğunu düşüneceği, böylece, aynı veya benzer mal ve hizmetler değil de farklı mal ve hizmetler söz konusu olsa bile karıştırılma ihtimali oluşabileceği, böyle bir durumda markanın belirli bir ürünü ayırt etme gücü azalacağı gibi itibarına da zarar verilebileceği hatta sonraki markanın tanınmış markanın ününden haksız yarar sağlaması da söz konusu olabileceği, işte tüm bu haksız kullanımların önüne geçmek ve tanınmış markanın ekonomik değerini ve markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu dışındaki kalite, reklam, yatırım ve iletişim fonksiyonlarını korumak için farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlandığı, fakat şu noktaya da dikkat çekmek gerekir ki, marka çok tanınmış, hatta dünya çapında tanınmış marka olsa bile SMK 6/5 maddesinde belirtilen sulandırma hallerinden biri gerçekleşmediği sürece o markanın farklı mal ve hizmetler için korunmasının mümkün olmadığı,
Sulandırma değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikli olarak markalar arasında karıştırılma ihtimali olması gerekli değildir; fakat en azından ilişki kurmaya elverecek düzeyde benzerlik olması gerektiği,
Buna göre; “sulandırma halleri” olarak ifade edilen markadan haksız yararlanılması ya da markanın ayırt edici karakterine veya markanın itibarına zarar vermesi durumlarına açıklık getirmekte fayda vardır:
Haksız bir yararın sağlanmasından kasıt; bir marka, büyük mali yatırımlar, reklam ve tanıtım kampanyaları ve daha kaliteli ürünler meydana getirebilmek için yürütülen AR-GE çalışmaları gibi büyük çabalar sonucu tanınmış hale getirildiğinde, böyle bir çaba sarf etmeksizin, tüketicilerin tanınmış marka ile ilişki kurmasına izin verecek şekilde ve kolay yoldan müşteri çevresi yaratmaya çalışarak tanınmış markadan haksız bir yarar elde edilmesi olduğu,
Öte yandan AAD, INTEL kararında, markalar arasında bu şekilde bir ilişki kurulabilmesi için markaların hitap ettikleri kitleler açısından da bir itibarının olması gerektiğini ortaya koyduğu, yani sonraki markanın, tanınmış markadan haksız kazanç elde edebilmesi için bu iki markanın mal ve hizmetleri açısından kavramsal bağlantının kurulması gerektiği,
Markanın itibarına zarar vermesinde; genellikle tüketicinin, ikinci markanın daha düşük kaliteli mal veya hizmetlerde kullanılması sonucu kötü deneyimlerini tanınmış markaya mal etmesi şeklinde oluşacağı, markanın itibarına zarar veren durumlar bir parfüm markasının fare zehri markası olarak da kullanılması örneğinde olduğu gibi daha çok prestijli ürünleri sembolize eden markaların, sıradan ürünlerde kullanılması durumunda ortaya çıkacağı, örneğin, bir tanınmış marka olan ADIDAS markasının benzeri olan …ibaresinin tişörtlerde kullanılması halinde tüketici, marka ile uyuşturucu arasında bağlantı kurabilecek böylece de marka açısından itibar kaybı ortaya çıkabileceği,
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ise; markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi durumunda markanın temsil ettiği mal ile özdeşleşmesi ve tüketiciye o malı hatırlatması durumundaki azalma durumu olduğu, burada önemli olan, tüketicinin “ikinci markayı, tanınmış marka nedeniyle diğerlerinden daha kolay ayırt etmesi ve dikkatini bu markaya yönlendirmesi; farklı işletmelerin bulunduğunu tespit ettiğinde malları birbirinden ayırt etmek için ilave kriterler aramak zorunda bırakılmasıdır”. Örneğin; seçkin bir marka olan ve belli bir tüketici kesimine hitap eden ROLLSROYCE markasının asıl faaliyet alanı olan otomotiv sektörü dışında sıklıkla kullanılması sonucu (tekstil, konaklama, gıda vs.) bu markanın uzun dönemde ayırt ediciliğinin kaybolacağı ve değerini yitireceği, tüketici açısından artık cazip bir marka olarak algılanmayacağı olduğu, böyle bir durumda zarar gören, tüketiciden ziyade markanın ayırt ediciliği, yani markanın kendisi olduğu,
Buna göre; taraf markalarının benzer olmadığı ancak davacı tarafından sunulan deliller incelendiğinde pek çok mahkeme kararı sunmuş olduğu anlaşılmakla birlikte işbu kararların bir kısmında kesinleşme şerhlerinin bulunmadığı anlaşılmakta olup kesinleşme şerhi bulunmayan mahkeme kararları dikkate alınmadığı, bunun dışında yine pek çok gazete sureti konulmuş ancak gazete ve sair dokümanların nerede, ne zaman yayınlandığına dair resmi bir belge bulunmamakta, bu dokümanların üzeri el yazısı ile yazıldığı, yine marka bilinirlik araştırması raporları sunulduğu görülmüş olup Nişantaşı Üniversitesinin 2014 yılında … Bilimleri Dershaneleri Marka Bilinirlik Araştırma Raporunda imza bulunmadığı, keza … Üniversitesi Marka Bilinirlik Çalışması raporunda da raporu hazırlayan şahısların isimleri ve imzaları bulunmadığı, İstanbul Kültür Üniversitesinin 2010 yılında hazırladığı raporun üzerinden ise 12 yıl geçmiş olduğu hali hazırda dershanelerin kapatılarak okula çevrildiği de dikkate alındığında işbu marka bilinirlik raporlarının dikkate alınması mümkün olmadığı, yine bir kısım youtube video görseli sunulmuş ancak izlenme oranlarının Türkiye nüfusuna oranla yahut en azından davacının şubelerinin bulunduğu şehirler bazında düşünüldüğünde dahi izlenme oranın 926 kişi ve 782 kişi gibi çok düşük olduğu, bir kısım faturalarının düzenlenme tarihi veya içeriklerinin okunaklı olmadığı, nitekim YİDK iptali talebi yönünden marka işlem dosyasına sunulan deliller incelendiğinde ise sunulan delillerin çok daha az olması karşısında; markanın kullanım süresi kullanımın kapsadığı coğrafi alan, kullanımın yoğunluğu ve pazar payına ilişkin dokümanlara, satış broşürleri, kataloglar, fiyat listeleri, yıllık faaliyet raporları, ciro bilgileri, reklam-yatırım masraflarını (yoğunluk, kapsam ve etkiyi) yansıtan belgelere ya da tüketicilerin davacının markasını tercih ettiğine dair kamuoyu yoklamalarına, resmi kuruluş, araştırma enstitüsü, meslek veya ticaret odalarının “geniş çevrelerin görüşünü yansıtacak şekilde” beyanlarına, tüketici farkındalığını gösteren güncel ve resmi araştırma raporlarına veya bunlara benzer tanınmışlık düzeyini ispata yönelik yeterli delile dayanılmadığı nedeniyle davacının tanınmışlık iddiasını ispatına yeterli olmadığı,
Davacıların Fikri veya Kişilik Haklarının İhlal Edilip Edilmediği Yönünden Değerlendirme
Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddedileceği,
Unvanın kullanıldığı yer tüketici algısı açısından önem¬lidir. Ürünler üzerinde, ilanlarda veya reklamlarda yer alacak kullanımların unvansal etki yanında mar¬kasal etki doğurma olasılığı yüksek olacağı, markasal kullanımdan söz edebilmek için kul¬lanımın ürünler üzerinde olması zorunlu olmadığı, ilanlarda, kataloglarda, ticari belgelerde, ürünle bağlantılı olarak markasal etki doğuracak şekildeki tüm kullanımlar markasal kullanım oluşturacağı,
Hizmet sunumlarında, tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde marka ve unvan ayırımı yapmanın çok daha zor olacağı, ancak bu durum, bu ayırımın hiçbir şekilde yapılamayacağı, unvan ve markanın mutlaka karıştırılacağı anlamına da gelmeyeceği, bir hizmetin de farklı marka ve unvanlarla ve başkalarının marka ve unvanları ile birbirine karıştırılmayacak şekilde sunulması mümkün olduğu, ancak, hizmet unvanlarında, markasal etkiye çok daha kolay karar verilebileceği, özellikle hastane, otel, lokanta, mağazacılık gibi hizmetlerde, unvansal kullanımlar da markasal etki doğuracağı,
Özellikle “hizmet” piyasasında, hizmet alacak olan tüketicilerin doğrudan hizmeti sunan firma ile ilişki içerisine girmeleri ve ayrıca tacirlerin ticaret unvanlarını işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı şekilde yazma yükümlülükleri (TTK. m. 39/2) göz önüne alındığında, hizmet sunan tacirler açısından ticaret unvanının sunulan hizmetin kökenini gösterme işlevinin de olduğunu kabul etmenin gerektiği,
Mevzuatta öngörülen koşulların varlığı halinde aynı veya benzer sınıflarda markasal bir kullanım olup olmadığına bakılmaksızın, başkaları tarafından yapılan marka başvurusuna itiraz edilebileceği, ancak tescilli ticaret unvanı ve işletme adına dayanılarak bir markaya itiraz edilebilmesi için işletmenin faaliyet konusu ile marka olarak tescil edilmek istenen işaretin kapsamındaki mal veya hizmetlerin aynı veya benzer olması gerektiği, yani karıştırılma tehlikesine dayanan taleplerde ürün-sektör benzerliği şartı aranması gerektiği, zira, karıştırma tehlikesine muhatap olacak kişiler, unvanın ilişkin olduğu sektör içinde yer alan tüketici ve firmalardır. İlgili sektör dışından kişilerin, unvanlar ve markalar arasında karışıklık yaşaması tehlikesi, tanınmışlık olmadığı sürece, bulunmadığı,
Bu kapsamda davacının ticaret unvanı “… Bilimleri Merkezi Eğitim Hizmetleri A.Ş” olup kılavuz unsuru … BİLİMLERİ ibaresi olduğu, … adresinden yapılan sorgulamada :
Davacının faaliyet alanları arasında “öğretim kurumu kurmak, geliştirmek, işletmek ve buna benzer amaçlar” olduğu, davacının faaliyet işbu hizmetler ile davalının başvuru markasında yer alan 41. sınıftaki “eğitim öğretim hizmetleri”nin aynı, aynı tür olduğu anlaşılmakla birlikte davacı ve davalı markasının birbirinden farklı olduğu, bu sebeple davacının fikri mülkiyet hakkının ihlal edilmediği,
Davacının https://www.fenbilimleri.com uzantılı alan adı üzerinde btk.gov.tr üzerinden yapılan araştırmada ;
Taraf markaları kapsamında çekişme konusunun temelini oluşturan “… BİLİMLERİ” ibaresinin yer aldığı alan adı kaydının davacı firma tarafından yapıldığı, adresinin … olduğu, alan adının 28.08.1998 tarihinde kaydettirildiği ve03.09.2018 tarihinde güncellendiği, korumanın son tarihinin 27.08.2023 olduğu,
Davacının alan adı ile dava konusu markanın farklı olması sebebi ile alan adından kaynaklı bir tescil engelinin varlığından bahsedilemeyeceği,
Davalı Başvurusunun Kötü Niyetli Olup Olmadığı Yönünden Değerlendirme
Marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususlar dikkate alınacağı,
Dosya içerisindeki deliller incelendiğinde davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin hiçbir tane somut veri bulunamadığı, bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından ve bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği gibi, davacının markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği nedeniyle kötü niyet iddialarının yerinde olmadığı,
2020/40102 başvuru numaralı davalı markası ile davacının redde mesnet markaları yönünden marka ve işaretler arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı,
Davalıya ait başvuru markası ile davacının itirazlarına dayanak yaptığı markalar arasında işaret benzerliği bulunmadığından tanınmışlıktan kaynaklı tescil engelinin somut uyuşmazlığa uygulanma imkânının da bulunmadığı ancak her hâlükârda davacı markasının tanınmışlığı ispata yönelik dosya içerisinde yeterli düzeyde delil sunmadığı anlaşıldığından tanınmışlık iddiasının kötü niyet iddialarının yerinde olmadığı,
Davacının başkasına ait fikri mülkiyet haklarından kaynaklı bir tescil engelinden somut olayda bahsedilemeyeceği,
Davacı yanın başvurunun kötü niyetle gerçekleştirilmiş bir başvuru olduğu yönündeki iddialarını deliller ile desteklemediğinden yerinde olmadığı sonuçlarına ulaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalı kurum kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15.09.2022