Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/278 Esas – 2022/208
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/278
Karar No : 2022/208
Hakim :…
Katip :…
Davacı :…
…
Vekili : Av….
Davalılar ….
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 15/10/2021
Karar Tarihi : 16/06/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 16/06/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı dilekçelerinde özetle; müvekkilinin “…” ibaresini marka olarak tescil edilmesi için başvuruda bulunduğunu, başvuru kısmen kabul edilerek 43. sınıf hizmetler yönünden Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiğini, davalı şirket tarafından işbu ilana karşı yapılan itiraz haklı bulunduğunu, marka tescilinin engellendiğini, müvekkilinin markasının tamamen farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin de olmadığını, “…” ibaresi bakımından bütüncül değerlendirme yapılmadığını, markaların mal ve hizmetleri arasındaki farkların göz önüne alınmadığını, müvekkilinin, uzun yıllardır ticaret ile uğraşan ve….’nin büyük ölçekli susam ticaretini yaptığını, müvekkilinin üretmiş olduğu tahin ürününü küresel çapta tanıtmak ve pazarlama amacıyla butik tahin dükkanı açtığını, markasını bu doğrultuda büyütmek istediğini, markada yer alan “….” kelimesinin …’da geniş bir alanı belirten, coğrafi bir terim olduğunu, müvekkilin ise, üretmekte olduğu tahini içerik olarak kullanmak suretiyle farklı lezzetlerde tatlılar üreten ve butik mağazasında (pastane) hizmet veren, önce ülke çapında marka haline getirmeyi, ardından bölgesel ve sonra da küresel çapta tüm dünyaya açılarak büyümeyi hedefleyen dünyanın ilk ve tek butik tahin dükkanı sahibi olduğunu, itiraz eden davalı “…” Gıda Şirketinin tek faaliyetinin hurma ve kaju toptan satışı yapmak olduğunu, davalının kısıtlı bu ürünlerini internet üzerinde de satışa koymadığını, zaten internet üzerinden şirketin ismi ile arama yapıldığında karşılaşılan tek bilginin şirketin web adresi olduğunu, bu web adresi üzerinde de şirketin ne ürünlerine ait bilgi, ne de vermiş olduğu hizmetlere ilişkin bilgiler olmadığını, sadece iletişim bilgisinin yer aldığını, iki firmanın haksız rekabet içine girme veya diğerinin tanınırlığından yararlanma ihtimallerinin olmayışının anlaşılacağını, “tahinier” ibaresinin asıl unsur amacıyla kullanıldığını, ayrıca marka olarak da tescil ettirildiğini, “tahinier” kelimesinin marka olarak tescillenmiş olmasının bu kelimenin tali unsurdan asli unsur hüviyetine dönüşmesi olarak yorumlanması gerektiğini, marka olarak tescilli bu kelimenin “tahinci” anlamından ziyade artık markanın kendisi haline geldiğini, markaların kavramsal, görsel ve işitsel olarak ele alındığında da ayırt edici özelliklerin kendisini gösterdiğini ifade ederek, …. sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; somut olayda davacı markasının esas unsurunun “….” ibaresi olup “tahinier” ibaresinin tahin mamulünün satışının yapıldığı çağrışımını oluşturduğunu, gerek zihinde oluşturduğu etki, gerekse konumlanış biçimi ile marka bütünü içindeki yeri açısından tali unsur olarak göze çarptığını, bu kapsamda yapılan değerlendirmede davacı markasında kullanılan “the …” ibaresi ile davalı markasının ana unsuru olan “…” ibaresinin yüksek düzeyde benzerlik arz ettiğini, bu itibarla markaların yüksek düzeyde benzerlik arz etmekte olduğundan her iki markanın kapsamında yer alan 43. sınıf hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, somut olayda SMK 6/1 koşullarının gerçekleşmiş olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevaplarında özetle; davacı yan her ne kadar markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğu iddiasındaysa da, markasının asli unsurunun….” ibaresi olduğunu, öncelikle markasının başına eklenen “…. ibaresinin İngilizcede genelden çok özel durum içerisinde yer alan bir unsuru belirtmek amaçlı kullanıldığını, herhangi bir anlam taşımadığını, …” ibaresinin de, markanın tescil edilmek istenen sınıf ve sektörde tanımlayıcı nitelikte olduğunu, kendi logolarında da bu unsuru arka planda tuttuğunu, “…” ibaresini koyu lacivert bir arka plan üzerine beyaz ve kalın puntolu olarak yazarak ön plana çıkarıldığını, davacı markasının kavramsal ve görsel özellikleri dolayısıyla “….” ibaresinin markalarında tali unsur niteliğinde olduğunun görüldüğünü, diğer yandan markalar arasında benzerlik değerlendirilmesi yapılırken asli unsurların birbiriyle kıyaslanması gerektiğinden, markalarda kıyaslanacak asıl ibarelerin “…” ve “…” ibareleri olduğunu, davacı markasının müvekkilleri markasından tek harfinin farklı olması markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, davacı markasının başlangıç unsuru ile müvekkilleri markasının başlangıç unsurlarının aynı olduğunu, kelime markalarının başlangıç kısmının aynı olmasının markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini arttırdığını, davacının her ne kadar “…” ibaresinin coğrafi bir terim olduğunu iddia etmekteyse de, bir ibarenin geçmiş tarihte kullanılan bir dilde coğrafi yere verilen ad olmasının her hangi bir anlam ifade etmeyeceğini, müvekkilleri markası “…” tescil edildiği emtialarda ve ülkemizde her hangi bir anlamı olmayan, alıcı kitlesi tarafından herhangi bir kelime ile yada yer adıyla özdeşleştirilmeyen bir ibare olduğunu, ayırt edici gücünün yüksek olduğunu, ayırt edici gücü yüksek markalar açısından daha geniş bir koruma sağlandığını, dolayısıyla ayırt edici gücü yüksek markalarda karıştırılma ihtimalinin de yükseldiğinin kabul edilmesi gerektiğini, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal ayniyet mevcut olduğunu, markaların benzerliğinin tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali için yeterli olduğunu, markaların başlangıç unsurları dahi aynı olduğundan davacının markasının tescil talebinin kötü niyetli olduğunu,….’nun tescil başvurusunun reddine ilişkin kararının iptaline ilişkin davasının reddi gerektiğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, … kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının … sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu …. sayılı “…” ibareli marka için davacı tarafından 08/09/2020 tarihinde…sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun kısmen yayınlanmasına karar verildiği, ilana karşı davalı tarafından …. sayılı “…” ibareli markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın kabulüne karar verildiği, kabul kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, …’nın 24/08/2021 tarih ve…. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Aynılık veya benzerlik incelemesinde; İlk olarak; ikinci markanın, birinci markanın kullanıldığı ürün ya da hizmet ile aynı ya da aynı tür (türdeş) ürün ya da hizmet için kullanılıyor olup olmadığının tespiti gerekmekte, İkinci olarak da sonraki markanın, önceki marka ile tamamen aynı veya benzer olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Karıştırılma değerlendirmesinde bütünsellik ilkesi esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. İltibasın / karıştırılmanın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir. Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
Mal ve hizmetlerin benzerliğinde ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın satın alınmasına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olacağı kabul edilmelidir. Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir.
Mal / hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği aşağıdaki durumlarda ortaya çıkabilir: Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği, Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği, Malların fiziksel görünümünün benzerliği, Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik, Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik, Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirketin itiraza mesnet olarak… sayılı markaları gösterdiği, söz konusu markalardan …. sayılı marka açısından itirazın kabul edildiği;
Dava konusu marka ile davalı markasının kapsadığı mallar ve hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar/hizmetler ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından, davaya konu markanın dava konusu edilen 43. sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, davalının markasındaki 30. ve 43. sınıfta yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu;
Davacı şahsın marka başvurusunda yer alan 43. sınıfta yer alan genel olarak konaklama ve catering sektörleri ile ilgili olduğu, bu doğrultuda; davalı şirketin 30. sınıfa dahil mallar ile davacıya ait markanın tescil kapsamında bulunan 43. sınıfa dahil “SINIF KODU: 43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.”nin benzer ve ilişkili mal/hizmetler olduğu anlaşılmıştır.
Günümüzde pek çok gıda markası, hem yiyecek/içecek üretmekte, hem de bunları tüketiciye servis etmektedir. Ayrıca, günümüzde, yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri, reel ortamlardan ziyade sanal ortamlarda da yapılmaktadır ve böyle bir durumda tüketicinin, hizmeti sağlayan kaynakla hizmetin içeriğinde sunulan emtiaları karıştırması ihtimali doğmaktadır.
Somut olayda, çekişmeli olan sınıfların birbirleri ile aynı/aynı tür ve benzer malları ve hizmetleri içerdiği, söz konusu mal ve hizmetlerin genel olarak restoran, konaklama, gıda sektörü (üretim ve pazarlama) içinde kaldığı, her ne kadar gıda sektörü et ve et ürünlerinden, süt ve süt ürünlerine, un ve unlu ürünlerden, meyve ve sebze ürünlerine, katı ve sıvı yağlardan, şeker ve şekerli ürünlere, alkolsüz – alkollü içeceklerden, fermente ürünlere kadar geniş bir yelpazede, hazır tüketilen gıdalar, yarı mamuller, son kullanıcıya sunulan ürünler veya bebek mamaları gibi farklı tüketici / alıcı gruplarına hitap ediyor olsa da, genel olarak bu mal ve mallara ait satış hizmetinin, her yaş ve eğitim seviyesindeki çok çeşitli kesimden alıcıya hitap ettiği; bilindiği gibi ortalama tüketicinin seviyesinin tespit edilmesi markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde de önem arz ettiği; ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebileceği, dolayısıyla bu noktadan hareketle, “ortalama tüketicinin” seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunacağı; davacının markasının kapsamına alınmak istenilen 43. sınıftaki hizmetlerin ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç / dikkat / özen seviyesi incelendiğinde; 43.01. sınıfa giren hizmetler dışında kalan 43. Sınıftaki hizmetlerin tüketicinin/alıcının gündelik (her anının, rutininin) ihtiyaçlarını karşılamadığı, sık satın alınan emtialar olmadığı gerçeği de gözetildiğinde, hitap ettiği ortalama tüketici / alıcı kitlesinin yeterli ölçüde bilinçli/dikkatli/ özenli/bilgili alıcılardan oluştuğu ve bu hizmetleri satın alma sürecinde daha uzun vakit geçirmekte, muhtelif bilgi kaynaklarından bilgi sağlayarak/makul süreli bir araştırma yaparak yanlış/eksik hizmet alma riskini azaltmaya çalışmakta, yani bir süre düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak seçici davranıp satın alma kararını verdikleri; diğer taraftan, somut olayda 30. sınıfa giren emtialar ile 43.01. sınıf altında yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin alıcılarının, mal ve hizmetlerin daha ziyade günlük tüketime konu/nispeten ucuz fiyata satılan emtialar olması nedeniyle, ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen seviyelerinin daha düşük olduğu; öyle ki, yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri, günümüzde artık müşterilerin günlük ihtiyaçlarının bir parçası haline geldiği; günümüzde aile fertlerinin büyük bir kısmı neredeyse ana/ara öğünlerinden en az birini ilgili işletmeler yoluyla sağladığı; dışarıda ve/veya dışarıdan yeme-içme kültürü oldukça yaygınlaşmış ve makul ve normal hale geldiği; bu hizmetler daha da ulaşılabilir ve sıradan olduğu; dolayısıyla bunların hitap ettiği hedef kitlenin, bu hizmetleri satın alırken sahip olduğu dikkat, özen ve seçicilik düzeyinin düştüğü, bu nedenle de markalardaki farkları ayrıştırma güçlerinin düştüğü;
Dolayısıyla belirtilen hususlar ışığında somut uyuşmazlık bakımından ilgili tüketici kitlesi açısından hem dikkat seviyesi görece daha fazla olan bilinçli tüketicilerin hem de orta seviyedeki makul düzeydeki tüketicilerin dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Dikkat edilmesi gereken husus ise; marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır.
Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağıdır. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır”. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır”.
Bütün bu hususlar uyarınca, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların/hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen malları açısından sağlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yanın markası ile itiraza mesnet marka arasında aynı / aynı tür veya benzer nitelikte mal ve hizmet tespit edilmekle, işaretler karşılaştırıldığında;
Taraf markalarının kelime ve şekil unsuru içerdikleri, davaya konu markada “…” ibaresinin, davalı şirket markasında “… hep taze lezzetler” ibaresinin yer aldığı;
Taraf markalarının anlamlarına bakıldığında, ortak olduğu savunulan “…” / “…” ibarelerinden, “…” ibaresinin….in doğu sahillerinde bulunan geniş bir araziyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan, coğrafî, tarihî ve kültürel bir adlandırma olduğu, diğer taraftan “…” ibaresinin belli bir anlama gelmediği, “tahinier” ibaresinin ise İngilizce “tahini” ibaresi ile “er” ibaresinin birleştirilmesinden türetilmiş olduğu, herhangi bir sözlükte karşılığının olmadığı, davalı şirket markasında yer alan “hep taze lezzetler” ibaresinin slogan seviyesinde kaldığı, bu hali ile ayırt edicilik gücünün bulunmadığı, diğer taraftan ortak olduğu savunulan “…” / “…” ibarelerinin ve “tahinier” ibaresinin belli bir ayırt ediciliğe sahip olduğu, söz konusu ibarelerin zayıf ibare olarak kabul edilmeyeceği, fonetik açıdan yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın İngilizce ibareler içerse de yazıldığı şekle yakın okunacağı, kabaca ….” şeklinde okunacağı, davalı yan markasının ise Türkçe okunmasının muhtemel olduğu, taraf markalarının okunuşlarında benzerlik olduğu, bu benzerliğin “…” / “…” ibarelerinin okunuşundan kaynaklandığı, görsel olarak yapılan karşılaştırmada davaya konu markanın mavi, beyaz ve bakır rengi tonları kullanmak sureti ile yaratılmış olduğu, şekil üzerine, beyaz tonlarda üstte ön plana çıkacak şekilde “the …” ibaresini içerdiği, altında ise daha küçük yazı boyutu ile bakır tonlarında “tahınıer” ibaresinin yer aldığı, itiraza mesnet davalı şirket markasının ise beyaz zemin üzerine üç ayrı satıra gelecek şekilde, üstte şekil, altında kahverengi tonlarda “…” ibaresinin ve en altta da daha küçük yazı boyutu ile aynı renkte “hep taze lezzetler” ibaresinin yer aldığı, taraf markalarında yer alan şekillerin ayırt edicilik seviyesine ulaşamadığı, markalarda “the …” / “…” ibarelerinin ise ön plana çıkartıldığı, bu hali ile görsel olarak ön planda olan “the …” / “…” ibarelerinin benzerlik içerdiği, bir bütün olarak, anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan incelemede sonucunda, taraf markalarında ön plana çıkan “the …” / “…” ibarelerinin gerek okunuş gerek de görsel olarak belli bir benzerlik içerdiği, söz konusu ibarelerin günlük hayatta her alanda karşımıza çıkan ibareler olmadığı, ticari hayatta yüksek bir kullanım yoğunluğundan bahsedilemeyeceği, bu nedenle de küçük farklılıkların markaları birbirlerinden ayırmaya yetmediği kabul edilmekle, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu; karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olduğu; marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesini arttırdığı anlaşılmıştır. Nasıl ki bir mıknatısın iki ayrı kutbu birbirine belli uzaklıkta iken çekim etkisi oluyorsa ve fakat yakınlaştırdığınız zaman çekme eğilimine giriyorsa, markalar arasındaki mal ve hizmetler ile marka işareti benzeşmesi de böyledir .
İşaretler arasındaki benzerlik, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler ile bütünsel algıda oluşan benzerlik nedeniyle ortalama tüketici/alıcı kitlesinde taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde bile bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma ve yanılgı yaşama tehlikesinin mümkün olabileceği ifade edilebilir. Öyle ki sadece sıradan tüketicinin değil daha bilinçli tüketicinin de ….” / “…” ibareleri arasındaki yüksek görsel ve işitsel benzerlik nedeniyle ve işaretlerin bütünsel algı itibariyle birbirleriyle ilişkilendirilebilirliği karşısında yanılgı yaşamasının mümkün olabileceği ve taraf markalarının iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer oldukları; diğer bir deyiş ile; taraf markalarının görsel, işitsel ve/veya anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirdiği; bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurmasının mümkün olduğu;
Ortalama tüketici karşısında ortaya çıkacak karıştırılma olasılığı açısından hitap edilen/hedeflenen tüketici kesimi için, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süreyi de dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davaya konu …. sayılı davacı şahıs markasının dava konusu edilen 43. Sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, davalı şirketin itirazına dayanak … sayılı markasında yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu, davaya konu … sayılı davacı şahıs markası ile davalı şirket markası arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, … kararının yerinde olduğu ve iptali şartlarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile kalan 21,40.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı şirket ve davalı kurum kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde…. yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.06.2022
Kâtip Hâkim….
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır