Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/276 E. 2023/6 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/276
KARAR NO : 2023/6

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – …
: 2- … – …
T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … –

T.C Kimlik No:…
2- … -… …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 14/10/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin tesettürlü … – gelin başı tasarımı, gelin makyajı yapan, …, bindallı, nişanlık vs. kıyafet satışı yapan, Türkiye çapında … markası adı altında onlarca mağazası bulunan, kendi alanında ülke çapında tanınmış bir firmanın sahibi olduğunu, müvekkilinin tasarladığı gelinliklerin müvekkiline ait … adlı instagram hesaplarında paylaşılması yoluyla tanıtıldığını, … nezdinde … tescil numarasıyla 25, 35 ve 40. sınıflarda tescilli “…” markasının 2021 yılında müvekkilinin …, …, … ve … illerinde bayiliğini yapan firmaların sözleşmeleri feshedildiğinde kurulan ve kullanılan bir marka olduğunu, söz konusu markanın hak sahibi olan davalı …’in …’da 5 yıl müvekkilinin markasını kullanan şahıs olduğunu, davalı şahsın müvekkilinin tescilli markası olan “…” adını işyerine astığını ve “… …” adında bir instagram hesabı açtığını, davalının müvekkili markası ile tanındığını, müvekkiline ait marka adı ile büyük bir müşteri kitlesi topladığını ve kazanç sağladığını, davalının markaya zarar verici davranışlar sergilemesi üzerine noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça “…” adlı instagram hesabının adının … (…) olarak değiştirildiğini, bu durumun e-tespit tutanağı ile tespit edildiğini, davalının ticaretini “…” adıyla karıştırılmasını sağlamak üzere seçtiği “…” adıyla sürdürdüğünü, müvekkilinin ilk marka başvurusunu 2015 yılında gerçekleştirdiğini, müvekkilinin benzer ibarelerle başka marka başvuruları da bulunduğunu, müvekkilinin davalıyı “…” markasını kullanmaktan men etmesi üzerine davalının aldatıcı bir isim olarak “…” ismini kullanmaya başladığını, davalıya ait işyerinde … Fikri ve Sına Haklar Hukuk Mahkemesi …sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, alınan raporun müvekkili lehine olduğunu, “…” ibaresinin müvekkili tarafından kamuoyuna duyurulan özgün ve ayırt edici bir marka olduğunu, markanın ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığını, davalının “…” ibareli marka kullanımının müşterilerin işletmeler arasında ilişki olduğunu varsaymalarına yol açacağını, davalı markasının müvekkili adına tescilli markalar ile genel izlenim bakımından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ortalama tüketicilerin işletmeler arasında idari-ekonomik bağ bulunduğu sanısıyla davalıdan hizmet alacaklarını, “…” ve “… …” ibarelerinin gerçek ve üstün hak sahibinin müvekkili olduğunu beyanla davalı adına tescilli … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğüne, iptaline ve sicilden terkinine, davalı kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şahıs vekili dilekçeleriyle özetle; dava dilekçesinde hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı markanın sahibi olan … … ORG. TEKS. İNŞ. TUR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’ye davanın yöneltilmediğini, müvekkili markası ile davacı markaları arasında 1-2 yıllık süre dışında bir fark olmadığını, müvekkili ve arkadaşlarının yer aldığı bayilik sistemi ile “… …/…” markasının yaklaşık 10 bayi ile sektörde bilinen bir marka olduğunu, davacının müvekkiline gönderdiği ticari ilişkinin bitirildiğine dair ihtarnameye müvekkili tarafından cevap verildiğini, müvekkilinin davacı ile ticari ilişkisi bittikten sonra Instagram ismini değiştirmesinin potansiyel bir marka iltibasının önüne geçtiğini, hükümsüzlüğü istenen … numaralı markanın müvekkili şahıs tarafından … … LTD. ŞTİ.’ye devredildiğini, davacının … ve … Şubelerine ilişkin olarak talep ettiği tedbir istemlerinin müvekkili lehine reddedildiğini, “…” kelimesinin Arapça kökenli “…” anlamına gelen bir sözcük olduğunu, anılan sözcüğün başka bir sözcükle kombinlenerek marka oluşturulabileceğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili markası ile davacı markaları arasında 1-2 yıllık süre dışında bir fark olmadığını, müvekkili ve arkadaşlarının yer aldığı bayilik sistemi ile “… …/…” markasının yaklaşık 10 bayi ile sektörde bilinen bir marka olduğunu, davacının … ve … Şubelerine ilişkin olarak talep ettiği tedbir istemlerinin müvekkili lehine reddedildiğini, “…” kelimesinin Arapça kökenli “…” anlamına gelen bir sözcük olduğunu, anılan sözcüğün başka bir sözcükle kombinlenerek marka oluşturulabileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … … ORGANİZASYON TEKSTİL İNŞAAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ firması adına tescilli … sayılı marka ile … adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğü ve ayrıca davalı tarafça gerçekleştirdiği iddia olunan kullanımların, davacı tescilli markalarından doğan haklarının ihlal edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER;
Hükümsüzlük Talebi;
1. Dava Konusu Markalar ile Davacı Markalarının Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı;
… sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25. maddesinde “Hükümsüzlük halleri ve hükümsüzlük talebi” başlığı ile hükümsüzlük hususu düzenlenmiştir. Buna göre; “Madde 25- (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” 
Hükümsüzlük halleri arasında sayılan…sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6. maddede marka tescilinde nispi ret sebepleri düzenlenmiştir. Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.     
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacaktır:    
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması.    
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.    
• Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması. 
• Emtiaların Aynı/Benzer Olup Olmadığı  
Markalar arasındaki iltibas değerlendirmesi, markaların kapsamında yer alan mallardan ve hizmetlerden bağımsız değildir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa neden olma ihtimali azalacaktır. Bir başka anlatımla, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta; malların ve hizmetlerin aynı olması durumunda ise markaların arasındaki ortalama bir benzerlik dahi iltibasa neden olacaktır.    
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmasıdır. Benzer mal ve hizmetler ise, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriği, aynı tür mal ve hizmeti mutlak surette kapsamakla birlikte daha geniş bir yaklaşımla benzer oldukları öngörülebilecek, tüketicilerce ilişkilendirilerek aynı kaynaktan geldikleri varsayılabilecek, aynı/benzer ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak mal ve hizmetleri de kapsamaktadır.   
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği … Marka İnceleme Kılavuzu’na göre aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabilir:    
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,   
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,   
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,   
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,   
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,   
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,   
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.   
İlgili sektördeki malların niteliği, piyasaya sunuluş şekli, tüketici alışkanlıkları gibi somut olayı etkileyen ek şartların varlığı halinde hizmetlerle mallar arasında ilişkilendirilme ihtimali ortaya çıkabilmektedir.   
Davalı şahıs ve şirkete ait 2 adet marka hakkında hükümsüzlük talep edilmiş olup, davalı şahsa ait … sayılı marka 42. Sınıfta, davalı şirkete ait .. sayılı marka ise 25, 35 ve 40. Sınıflarda tescillidir.
Davalı şahsa ait dava konusu … sayılı marka 42. Sınıf hizmetler bakımından tescil edilmiştir. Davacıya ait markalar ise, 42. Sınıfta tescilli değildir. Dolayısıyla, … sayılı marka yönünden, taraf markaları arasında sınıfsal ayniyet/benzerlik oluşmamıştır. … sayılı SMK madde 25’in yollaması ile 6/1 kapsamında hükümsüzlükten bahsedebilmek için, sınıfsal ayniyet/benzerlik şartının sağlanması zorunludur. Sınıfsal benzerliğin bulunmadığı gözetildiğinde, davalı şahsa ait … sayılı marka yönünden hükümsüzlük koşullarının gerçekleşmediği,
Davalı şirkete ait … sayılı markanın başvuru tarihi 27.01.2017’dir. Davacının gerekçe olarak gösterdiği markalardan sadece … sayılı marka, önceki tarihlidir. Davacının gerekçe olarak gösterdiği diğer markalar, tarihsel olarak öncelik şartını sağlamamaktadır.  
Dava konusu marka, 25, 35 ve 40. sınıfta tescil edilmiş olup, davacıya ait marka ise 40. sınıfta yer alan hizmetlerde tescillidir. Davacı şahıs markası kapsamında yer alan “Kumaş işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri. Terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri.” ile dava konusu marka kapsamında yer alan “Sipariş üzerine danteller, nakışlar, güpürler, giysiler için kumaştan ve tülden yapılmış koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış kumaş ve tül işleme hizmetleri ile yapılan … imalatı hizmetleri” aynı tür hizmetlerdir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetler ise, davacı markasında yer alan 40. Sınıf hizmetler ile benzerdir. 25 ve 35. Sınıf kapsamında yer alan mal ve hizmetler incelendiğinde, tamamının giyim ve giyim ürünlerinde kullanılan aksesuarlar, tekstil sektöründe ara ürün olarak değerlendirilebilecek parçalar olduğu, davacının markası kapsamında yer alan hizmetler ise giyim ürünlerinin dikimi, işlenmesi hizmetleridir. Bu mal ve hizmetlerin benzerliği, özellikle tarafların faaliyet gösterdiği … sektörü bakımından değerlendirildiğinde, karıştırılma ihtimalinin varlığı daha kolay tespit edilebilmektedir. Nitekim, bir … dikimi hizmeti 40. Sınıfta yer alan “kumaş işleme hizmeti, terzilik hizmeti, nakış işleme hizmeti” olarak nitelendirilir. Fakat sektörde yaygın uygulama, … dikim hizmetinde, gelinlikle birlikte aynı mağazadan, aynı atölyeden gelinliğin yanında gereken tüm tamamlayıcı ürünlerin (aksesuar, ayakkabı, taç, başlık, şapka, çorap gibi) birlikte satın alınabilmesi mümkündür. Dolayısıyla, özellikle … bazında değerlendirildiğinde, 40. Sınıf hizmetler ile 25. Sınıf emtialar ve bu emtiaların satışını içerir 35. Sınıf hizmetler, yakından ilişkili hizmetlerdir. Dolayısıyla bu ürünler hem aynı mağazalarda satılan hem de birbirini tamamlayan, tüketici tarafından birlikte satın alınan ürünlerdir. Bu mal ve hizmetlerin benzerliği, … Hukuk Dairesi … sayılı kararında da kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, davalı şirkete ait dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, buna karşın davalı şahsa ait dava konusu … sayılı marka yönünden taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlanamadığı ,
İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı 
Dava konusu … sayılı marka, kelime ve şekil unsurlarını barındıran karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsuru “… …” olup, şekil unsuru ise, tüm kelimeleri çerçeveleyen bir kalp şeklidir. Markanın kelime unsuru siyah renk ile yazılmış, şekil unsuru ise çok açık bir sarı renk ile çizilmiştir. Markada yer alan şekil unsurunun, dikkat çekici bir özelliği olmadığından, markanın akılda kalan, esas unsur niteliği taşıyan unsuru “…” ibaresidir. Dava konusu markada yer alan “…” kelimesi ise, hem tanımlayıcı bir ibare olması, hem de markadaki kapladığı alan itibariyle tali unsur niteliği taşımaktadır.
Davacıya ait önceki tarihli marka ise düz yazı ile yazılmış “…” ibaresinden oluşmakta olup, marka kapsamında herhangi bir renk ya da şekil kullanılmamıştır.
Her iki taraf markasının kelime unsurları, benzer bir yazı karakteri ile yazılmıştır. Dava konusu marka ve davacı markası “…” ibaresini ortak olarak içermektedir. Dava konusu markada ikinci kelime “…” iken, davacı markasında ikinci kelime “…” ibaresidir. Taraf markaları, iki kelime ve sekiz harften oluşmaktadır. Her iki taraf markası da aynı hece sayısına sahiptir.
Taraf markaları arasındaki uyuşmazlık “…” kelimesini ortak olarak içermelerinden kaynaklanmaktadır. Taraf markalarında bulunan “…” kelimesinin, Türkçe sözlükte bir karşılığı bulunmamaktadır. “…” kelimesi, Türkçe’de anlamı bilinen bir ibare değildir. Dolayısıyla ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, taraf markalarında “…” kelimesine eklenen ikinci kelime unsurları ise, “…” ibaresine nazaran anlamı herkesçe bilinen “…” ve “…” kelimeleridir. “…” ve “…” kelimeleri, görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbirinden tamamen farklı kelimeler olmakla birlikte, markanın bütünü içerisinde, her iki kelimenin de üç harf ve tek hece olması, markaları birbirine yakınlaştıran bir unsurdur. Dolayısıyla taraf markalarının “…” ibaresini içermesinin yanı sıra, taraf markaları bütünsel olarak da benzerdir. Benzer yazı karakteri ile yazılan kelimelerin, ilk beş harfi ve ilk kelimesi ayniyet taşımaktadır.
Sonuç olarak; dava konusu … sayılı marka ile davacı markaları arasında sınıfsal ayniyet/benzerlik bulunmadığı, bu nedenle bu marka yönünden taraf markaları arasında markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı, dava konusu … sayılı marka ile davacı şahsa ait … sayılı marka arasında sınıfsal ayniyet/benzerlik bulunduğu, taraf markalarında ortak olarak bulunan “…” ibaresinin taraf markalarının ilk kelimesini oluşturması zira tüketicilerin dikkatinin markanın başına yoğunlaşması nedeniyle kelimenin başında oluşturulan benzerliğin tüketiciler nezdinde iltibasa yol açma ihtimalinin yüksek olması, farklılığın sonda yer aldığı, Türkçe’nin soldan sağa okunan bir dil olması sebebiyle tüketicilerin dikkatinin markanın başına yoğunlaşacağı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, anlamı herkesçe bilinen bir ibare olmaması nedeniyle ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, dava konusu markada ve davacı markasında yer alan ikinci kelime unsurlarının “…” ibaresine nazaran ayırt edici niteliği daha düşük kelimeler olduğu, “ …” ve “…” kelimelerinin taraf markalarını farklı kılmaya yetmediği, esasen ikinci kelime unsurlarının da tek hece üç kelimeden oluşan kelimeler olması nedeniyle, markaları bütünsel değerlendirmede birbirine yaklaştırdığı, taraf markalarının benzer bir yazı karakteri ile oluşturulduğu, taraf markalarının aynı/benzer emtialar üzerinde tescilli olduğu gözetildiğinde, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür/benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait marka ile davalının dava konusu edilen markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğu, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olayda dava konusu marka yönünden taraf markaları arasında markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu ,
Davacı Markasının Tanınmış Olup Olmadığı;  
… sayılı SMK 6/5 maddesi; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü amirdir.  Aynı hüküm, 25. maddede hükümsüzlük sebebi olarak gösterilmiştir. Bu madde kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve maddede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir.  
Yukarıda yapılan açıklamalardan çıkan sonuç; bir hizmet ya da ticaret markasının tanınmışlığından söz edilebilmesi için; toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin hiç düşünmeden refleks halinde hatırlamaları gerektiğidir.   
… sayılı SMK madde 6/5 hükmüne göre, toplumda belirli bir tanınmışlık düzeyine ulaşan önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markadan,   
• Tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarara sağlayabilecek,   
• Markanın itibarına zarar verebilecek,   
• Markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilecek  durumda  olan sonraki başvuru, farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olsa bile reddedilecektir.   
Yukarıda da belirtildiği üzere, tanınmış markalar sadece tescil kapsamındaki aynı tür mal ve hizmetler yönünden değil, ayrıca farklı türden mal ve hizmetler yönünden de sahibine koruma sağlar. Tanınmış markalara sağlanan koruma önlemleri sayesinde, sonraki markanın tescili yoluyla marka sahibinin, tanınmış markanın itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar verme, bu markadan imaj transfer etme ve böylelikle haksız yarar sağlama çabalarının önüne geçilmek istenmiştir. Böylece, önceki ve tanınmış nitelikteki markanın ayırt edicilik karakterine ve tanınmışlığına zarar verebilecek, tüketicinin daha önce tanınmış markayı gördüğünde, refleks halinde tek bir işletmeyi algısında canlandıracakken, yeni durum nedeniyle eskiden olduğu gibi kişilerin aklına sadece tek bir ticari işletme gelmeyecektir. Bunun sonucunda ise, büyük emek, çaba, zaman ve masrafla tanınmış hale getirilen markanın ayırt edicilik gücü zaafa uğratılmış olabilecektir.  
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça, dosyaya tanınmışlığı ispatlamaya yönelik sadece “… Pazarında Marka Bilinirlik Araştırması Ekim 2021” tarihli belgenin sunulduğu, bu belgenin, dava konusu edilen markaların başvuru tarihinden çok sonraya ilişkin olduğu, bu nedenle tanınmışlığın ispatı için değerlendirmeye alınamayacağı, değerlendirmeye alınsa dahi bir adet belgenin tanınmışlığın ispatı için yeterli olmayacağı, sonuç olarak; “…” markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı,
Marka Hakkının İhlali Bakımından Değerlendirme
… sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” başlığı ile tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Buna göre;
“Madde 29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”
… sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesi 1(a) bendinde “marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” arasında düzenlenen ve “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı 7. maddede, izinsiz olarak yapılması halinde marka sahibinin önlenmesini talep edebileceği fiiller şu şekilde belirtilmiştir;
“a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.”
Bu madde hükümlerinden anlaşılacağı üzere; marka hakkının ihlal edildiğinin kabulü için 29. madde delaletiyle 7/2-a,b bentlerinde tanımlanan kullanım şeklinin gerçekleşmesi yeterli kabul edilmektedir. Marka hakkının ihlali açısından yapılacak değerlendirmede, öncelikle davacı adına tescilli markalar ile davalı tarafça kullanılan işaret arasında aynılık, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik veya ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetler ile davalı yana ait kullanımın aynı/benzer mal ve hizmetleri kapsayıp kapsamadığının da tespiti yapılmalıdır.
Davacı taraf, davalıların kullanımında olduğu iddiası ile delil dilekçesi ekinde “setrinurelazig” isimli Instagram hesabına ilişkin … Noterliği 15 Mart 2021 tarihli … yevmiye numaralı e-tespit tutanağını dosyaya ibraz etmiştir. Yine delil dilekçesi ekinde ihtar edenin davacı şahıs, muhatabın ise davalı şahıs olduğu 27.03.2021 tarihini taşıyan bir ihtarname dosyaya ibraz edilmiş olup, ihtarname içeriğinde “Bugüne dek markayı izinsiz kullanmanıza her ne kadar sessiz kalınmışsa da, yapılan denetimler sonucunda … markasının itibarına, imajına zarar verecek üstelik bununla da kalmayıp markaya zorluklar yaratabilecek davranışlar sergilediğiniz anlaşıldığı için tarafınızı marka kullanımından men ediyoruz.” ifadesi yer almaktadır. Belgenin noter onayı ve davalı şahsa tebliğ tarihi bulunmamaktadır. İhtarname ile davacı şahıs, davalı şahsı “…” markasını kullanmaktan men etmiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesi ekinde, 15.04.2021 tarihli ihtarnameye cevap yazısını dosyaya sunmuştur. Bu yazışmalardan tespit edildiği üzere, davalı şahsa gönderilen ihtarnamenin tebliği tarihi sonrasında, davalıların bir kullanımı var ise, bu kullanımların marka hakkının ihlalini oluşturup oluşturmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Davacı taraf, … ilindeki kullanım ile ilgili … dosyasında düzenlenen 07.06.2021 tarihli bilirkişi raporunu ve … ilindeki kullanım ile ilgili … Asliye Hukuk Mahkemesi … sayılı dosyasındaki 23.06.2021 tarihli bilirkişi raporunu, dosyaya sunmuştur. İlgili raporlar incelendiğinde, bahsi geçen dosyalardaki davalılar mahkememiz dosyasında davalı olan kişilerin aynı kişiler olmadığı tespitlerine ulaşılmıştır.
Netice itibariyle,
• Marka hakkına tecavüz davası bakımından; davalıların kullanımı gösterir herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle marka hakkına tecavüzün varlığı yönünde kanaate varılamadığı,
• Hükümsüzlük davası bakımından;
Davalı şirkete ait dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, bu marka yönünden taraf markaları arasında karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu,
Davalı şahsa ait dava konusu … sayılı marka yönünden taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlanamadığı, bu marka yönünden taraf markaları arasında karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığı,
Davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı, ulaşılan tüm bu tespitlere göre davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü koşullarının da oluşmadığı, sonuç ve kanaatlerine varılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
Davalı … adına kayıtlı … sayılı markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın reddine,
Davalı şirkete ait dava konusu … sayılı markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
… sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Davacının marka hakkına tecavüz yönünden açtığı davanın reddine,
Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine,
Alınması gereken 179,90.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 120,60.-TL maktu ilam harcının davalı şirketten alınarak hazineye irat kaydına,
Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,      
Davacıların bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 5.217,80.-TL
yargılama giderinin %50’sinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,   
Davalı …’in yapmış olduğu bilirkişi ücreti ile gider avansından ibaret 2.760,50.-TL yargılama giderinin tamamının davacılardan alınarak davalıya verilmesine,   
Davalı şirketin yapmış olduğu tebligat giderinden ibaret 35,00.-TL yargılama giderinin %50’sinin davacılardan alınarak davalı şirkete verilmesine,   
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacılar vekili ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.12.01.2023

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 4.900,00.-TL
P.P : 250,00.-TL
TOPLAM : 5.217,80.-TL