Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/268 E. 2023/24 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/268
KARAR NO : 2023/24

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
DAVA : Marka …Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka …Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, dava konusu markaların yazılışında kullanılan yazı tipolojileri ve yazılış şekillerinin bire bir aynı olduğunu, başvurucu markasında başka hiçbir unsurun kullanılmamasının da markaların ilişkilendirilme – karıştırılma riskini arttırdığını, tescil başvurusunun, müvekkilinin seri markaları arasına sızma niteliğinde olduğunu, asıl marka olan … ve seri markalar olan … markalarının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanması sonucunun ortaya çıkma riskinin bulunduğunu, “…” ibareli markanın marufiyetinden haksız şekilde fayda sağlamak isteyen başvurucunun kötü niyetli olduğunu beyan ederek … numaralı kararının iptali ile … sayılı … ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konu edilen markada “…” ibaresinin bir bütün olarak algılandığını, başvuruya konu markanın, kullanılan renk ve şekil unsuru ile birlikte özgün karakter kazandırılmış bir marka olup ortalama dikkat ve özen seviyesine sahip hedef tüketici kitlesi açısından kolayca ayrıştırılabilir nitelikte olduğunu, bu sebeple tüketici nezdinde markaları taşıyan malların aynı ticari kaynaktan geldiği yönünde bir yanılgı oluşmasının mümkün olmadığını, dava konusu marka başvurusu ile davaya mesnet gösterilen markalar arasında karıştırılma ihtimali dahi bulunmadığından SMK 6/5 kapsamında bir tescil engelinin varlığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, somut olayda da marka başvurusunun kötü niyete dayalı olarak, markadan haksız fayda elde etmek, yedeklemek, marka ticareti yapmak ya da marka sahibine herhangi bir şekilde zarar vermek gibi amaçlarla yapıldığı gibi hususları ispatlayan bir delil sunulmadığını, kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış ancak yargılamaya katılımı olmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, …Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde; davacı şirket tarafından, 06.04.2020 tarihinde … başvuru numarası ile “…” ibareli marka için … sınıflarda marka başvurusunda bulunulduğu; söz konusu marka başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edilerek … tarih ve … sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, söz konusu yayına davacı şirket tarafından itiraz edildiği, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, davacı şirket tarafından söz konusu ret kararına Türk Patent ve Marka Kurumu …nezdinde yapılan itiraz, Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından incelenmiş ve Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği ve anılan kararın muterize tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER
Taraf Markaları Arasında Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Yönünden Değerlendirme
… sayılı SMK’nin 6/1 maddesi “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmüne amirdir.
… sayılı SMK’nin 6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iltibas olduğuna karar verilecektir.
Markalar arasındaki benzerlik incelenirken,
* Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları
* Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik,
* Çağrıştırma,
* Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat,
* Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
* Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman
kriterleri ele alınmalıdır.
Tam bu hususta değinilmesi gereken önemli nokta ise Türk Hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı … sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir.
İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının tespitinde, mal ve hizmetlerin aynı veya benzer alıcı çevresine hitap edip etmediklerine ve aynı veya benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıklarına; markaların kullanıldığı mal veya hizmetin ekonomik değerine; bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyine ve orta yetenekteki alıcıların markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri aldıkları sırada sarf edecekleri dikkat ve özene de bakılır.
Emtiaların Aynı/Benzer/İlişkili Olup Olmadığı
Davalıya ait dava konusu markanın kapsamındaki 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.” hizmetlerinin davacının redde gerekçe … ve … sayılı markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
… alt gruplarının günlük hayatta ihtiyaç duyulan ve profesyonel işletmeler tarafından tüketiciye sunulan nitelikteki muhasebe, iş yönetimi, reklamcılık vb. hizmetlere ilişkin olduğu, tüketicilerin bu hizmetlerden sık ve rutin olarak yararlanmadığı, çoğu zaman bir ön araştırma ile hizmeti sunacak olan işletmeyi belirlediği, dolayısıyla bu hizmetlerin tüketici kitlesinin bilinç düzeyinin ise yüksek olduğu,
Tüketicinin dikkat ve bilinç seviyesi, markalar arasındaki iltibas riskini etkileyecek bir unsurdur. Dikkati düşük olan tüketici kitlesine yönelik emtiaların tescillendiği markalarda iltibas riskinin daha yüksek olacağı açıktır. Diğer yandan, tüketicinin bilinç ve dikkat seviyesi tek başına iltibas riskini oluşturan unsurlardan değildir. Marka işaretlerinin ne derece ayırt edici olduğu, markanın ne derece iltibas riski taşıdığı, markaların korunma düzeyinin ne aşamada değerlendirileceği de iltibas riskinin tespitinde önem taşımaktadır.
Marka İşaretlerinin Benzer Olup Olmadığı
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır.
ATAD kararlarından da izlenebileceği gibi, karıştırma olasılığının değerlendirmesi, aslında ileriye dönük bir tetkiktir. Bu tetkikte; “Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları” ve “davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak, global olarak yapılmalıdır”.
Bununla birlikte markalar esas ve yardımcı unsur olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği asla göz ardı edilmemelidir. Markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan markada diğer unsurlara göre daha ön planda olan unsur esas unsur iken; esas unsura göre nispeten arka planda olan, malın ve hizmetin temel özelliklerini veya sair özelliklerini belirten ve esas unsura bağlı ve onunla ilişki içinde bulunanlar yardımcı unsurdur. Markaları benzerlerinden ayıran en önemli unsur esas unsurlardır. Markanın ayırt ediciliği ve iltibasa sebebiyet verip vermediği gibi hususlar esas unsur nazara alınarak tespit edilir.
Benzerlik değerlendirmesine ilişkin bu genel tespitler çerçevesinde yapılması gereken temel değerlendirme, dava konusu marka ile davacı yanın redde gerekçe gösterdiği markalar arasında SMK md. 6/1 uyarınca karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olup olmadığı ile ilgili olacaktır.
Dava konusu marka, yeşil zemin üzerine, beyaz renkte, her iki tarafında daire olan, küçük harflerle “…” ibaresinin yer aldığı kelime markasıdır.
Davacı markalarının ise “…” ibaresi ve bu ibare ile arasında nokta işareti bulunan “…” ve “…” ibarelerinin yer aldığı kelime markalarıdır. Dava konusu marka ile davacı markasında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı,
Dava konusu marka ile davacının markaları, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, her ne kadar dava konusu marka ile davacı markalarının esas unsurları “…” ibaresi ile başlasa da, “…” ile “…” ibarelerinin kısa ibareler olması nedeniyle kısa işaretlerde küçük farklılıkların farklı bir genel izlenime yol açabileceği, işitsel, görsel ve kavramsal olarak oldukça farklılaştığı, tüketicinin dava konusu “…” ibareli markayı işitsel, görsel ve kavramsal olarak bütüncül algılayacağı, bunun yanı sıra markaların tertip tarzlarının farklı olduğu, somut uyuşmazlıkta bu farklılıkların görsel, işitsel, görsel ve kavramsal bakımından dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olduğu, dolayısıyla işletmeler arasında bir farklılığa yol açacağı değerlendirilmiş, dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı,
Karıştırılma İhtimali;
Sonuç olarak, her ne kadar dava konusu markanın kapsamında yer alan hizmetler redde gerekçe … ve … sayılı markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer alsa da, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması ayrıca emtia benzerliği olan 35. Sınıfta yer alan hizmetlerin tüketici kesiminin bilinçli, dikkatli ve seçici kişilerden oluşması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı,

Tanınmışlık İddiaları Bakımından İnceleme
… sayılı SMK m. 6/5 düzenlemesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir” biçimindedir.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır.
Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin (sulandırılma) tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması mümkün değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır.
Davacı, tanınmışlık iddiası ve aynı sektörde faaliyette olma sebebi ile davalının, kendisine ait markalarının itibarının zarar göreceğini belirtmiştir.
Davacı markalarının … tanınmış marka sicilinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş olmakla birlikte dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, davacı markasının tanınmış olduğuna dair bir kanaate ulaşılamadığı,
Tüm bu kabuller doğrultusunda, dava konusu markanın davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlama, tanınmış markanın itibarına zarar verme, tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi hususların değerlendirilmesi için ilk şart dava konusu marka ile davacı markaları arasında aynılık/benzerlik olmasıdır. Yukarıdaki bölümlerde bahsedildiği gibi, somut olayda, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,
Öte yandan, … s. SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanabilmesi için bir markanın tanınmışlığının tek başına yeterli olmadığı, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunması şartının sağlanması gerektiği ancak bu şartın gerçekleşmediği, bu şart gerçekleşse dahi dava konusu edilen markanın tanınmış markanın ayırt edicilik karakterini zedelemesi, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi veya tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinden birinin gerçekleşmesinin gerekli olduğu, davalı başvurusunun davacıya ait “…” esas unsurlu markasının sahip olduğu imaj ve prestijden faydalanma amacı taşıdığına yönelik somut bir kanaat oluşmadığı, sonuç olarak davalıya ait markanın tescilinin … s. SMK’nın 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açmayacağı ve dava konusu başvuru bakımından … s. SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanamayacağı,
Kötü Niyet İddiaları;
Dosya kapsamına göre davacının kötü niyet iddialarının ispat edilemediği, davalının yeni bir marka tescil başvurusunda bulunması eyleminin salt bu nedenle kötü niyetli bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği,
Netice itibariyle,
Dava konusu markanın kapsamında yer alan 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.” hizmetlerin redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı ancak dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tanınmışlık gerekçeli itirazın yerinde olmadığı, davalının kötü niyetli olmadığı, … 2021-M-6053 Sayılı …Kararı’nın yerinde olduğu sonuç ve kanaatlerine varılmış açılan davanın reddine karar verilerek açılan davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın reddine,
Alınması gereken 179,90.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 120,60.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalı kurum ile şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.19.01.2023

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır