Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/25 E. 2021/117 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİKARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2021/25
Karar No : 2021/117

Hâkim : … …
Kâtip : …

Davacı : …

Davalılar ….
Dava : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü.
Dava Tarihi : 10.08.2015
Karar Tarihi : 24.03.2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 05.04.2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin … ibareli 29,30,32.sınıf ürünleri içeren 2001/1858; … … ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2005/31309; … ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2005/31310; …’M ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2010/5224; … ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2010/66213;… ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2013/73679 sayılı markaların sahibi olduğunu, davalının 30.10.2013 tarihinde “…” ibareli, 29, 30 ve 32.sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2013/107973 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak … tarafından 2015/M-5331 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onun tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ifade ederek, 29, 30 ve 32.sınıf ürünler için … kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum ve şirket vekilleri cevaplarında özetle; tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın görsel, sescil ve anlamsal unsurları itibariyle bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürünler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını, markaların karamel sözcüğünden türetildiğini ve ayırt edicilik bakımından zayıf konumda olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan davacı ve davalıların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacının “…” ibareli markası karşısında, davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının … ibareli 29,30,32.sınıf ürünleri içeren 2001/1858; … … ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2005/31309; … ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2005/31310; …’M ibareli 5, 29, 30.sınıf ürünleri içeren 2010/5224; … ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2010/66213;…. ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2010/76412; … … … ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2013/73679 sayılı markaların sahibi gözlenmektedir.
İşlem dosyasının tetkikinde; davalının 30.10.2013 tarihinde “…” ibareli, 29.sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.”; 30.sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. …” ve 32.sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” ürünlerini içeren marka tescil başvurusunda bulunduğu, 2013/107973 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğu, bunun üzerine davacının iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduğu, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak … tarafından 2015/M-5331 sayılı kararla reddedildiği, red kararının 18.06.2015 tarihinde davacıya bildirildiği, başvurunun sicile marka olarak tescil edildiği ve yasal süre içerisinde iş bu davanın açıldığı belirlenmiştir.

Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi görüşlerine ve tüm dosya kapsamına göre;
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerektiği,
Karıştırılma ihtimaline ilişkin genel değerlendirmede, özellikle markalar arasındaki benzerlik ve mal veya hizmetler arasındaki benzerlik olmak üzere ilgili faktörlerin birbirine karşılıklı bağımlılığını beraberinde getirdiğinden, mallar arasındaki düşük benzerlik düzeyinin, markalar arasındaki daha yüksek benzerlik ile (veya tam tersi) dengelenebileceği,
Davacının … ibareli markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun … ibaresinden oluştuğu, yazıldığı gibi okunduğu,
Anılan kelimenin 29, 30 ve 32.sınıftaki ürün ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu,
Davalı markasının konusu olan işaretin “…” ibaresinden oluştuğu, bir bütün olarak algılanacağı, farklı bir ifade ile önce …, sonra milk şeklinde okunup algılanmasının mümkün olmadığı,
İlk ibaresinin ürünün birinciliğine işaret ettiği,
… ibaresinin davacı markalarındaki ayırt ediciliğinin, davalı başvurusunda da aynen korunduğu, … ibaresine İLK ibaresinin eklenmesinin anlamsal, görsel ve sescil olarak yeterli ayırt edicilik sağlamadığı,
Davacı markaları ve davalı markasının konusu işaret arasındaki farklılığın anlamsal, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı,
Davacının markalarının 29, 30 ve 32.sınıflardaki tüm ürünleri içerdiği, bir markanın kullanılmamasının korunmamasını gerektirmediği,
Mallar arasındaki düşük benzerlik düzeyinin, markalar arasındaki daha yüksek benzerlik ile (veya tam tersi) dengelenebileceği,
Davalı markasının da 29, 30 ve 32.sınıftaki ürünleri içerdiği,
Başvuru konusu malların davacı markasının kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı dağıtım kanallarına tabi olması, benzer ihtiyaçları gidermeleri, birbirleri yerine ikame edilebilme olanaklarının bulunması ve özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin iltibas kavramı içerisine dahil edilmesi karşısında davalı markası ile davacı markalarının kapsamındaki hizmetlerin aynı tür sayılmalarının zorunlu bulunduğu, zira giyim ürünleri ile ayakkabı ürünlerinin aynı işyerlerinde birlikte satılmasının yoğun ve yaygın bir uygulama olduğu,
Normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı mal ve hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 29, 30 ve 32.sınıftaki ürün ve hizmet alımlarında aynı markayı taşıyan mal ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların/yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu derhâl ve hiç düşünmeden ilk bakışta algılamalarının mümkün olmadığı,
Anılan mal ve hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde davacının … ibareli markasını taşıyan ürün ve hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isterken davalının “…” işaretini taşıyan mal ve hizmetleri satın alma yönünde tercihte bulunabilecekleri,
Bir kısım alıcıların/yararlanıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilse bile marka ve işaretin birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarının kaçınılmaz olduğu,
Her iki işaretin göz ve kulakta bıraktığı izin bu kabulü zorunlu kıldığı,
Başvuru konusu işaretin davacının markalarının serisi içerisine sızmış bulunduğu,
Bunun davacı markasının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, davacının markasının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle ilişkilendirilmesi kaçınılmaz nitelikteki ürünler için başvurunun tescilinin davacı markalarının elde ettiği bilinirlikten haksız yararlanma sağlayabileceği, zira davalının, davacının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağı ve mal/hizmet satışlarını artıracağı, bu bağlamda davalının bundan istifade ederek toplumun dikkatini çekeceği ve onun temsil ettiği imaj ve güveni hiçbir masraf ve çaba harcamadan kendi markasını taşıyan ürün ve hizmetlere devrini sağlayacağı, diğer yandan davacı ile aynı kalitede hizmet sunamaması durumunda tüketicilerin bunun sonuçlarını davacı markalarına mâl edeceği, bu şekilde davacı markasının giderek sıradanlaşacağı, ayırt edici gücünun ve etkileme alanının zayıflayacağı,
Açıklanan sebeplerle davacının 556 sayılı KHK’nın 8.maddesi hükmüne dayanarak davalı başvurusunun tesciline itiraz edebileceği, kanısına varıldığından,
Davalı kurum kararının davacının itirazının reddi yönünden hukuka uygun bulunmadığı sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Biçimindeki gerekçeyle,
“D a v a n ı n K a b u l ü n e,
TPE …’nın 2015/M-5331 sayılı kararının, 29, 30 ve 32.sınıf ürünler bakımından davacı itirazlarının reddi yönünden iptaline,
Davalı adına tescilli 30.10.2013 gün ve 2013/107973 sayılı markanın 29, 30 ve 32.sınıf ürünler bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,”
Şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Kararı, davalı taraf vekilleri temyiz etmiş, mahkememiz kararı onanmış, bunun üzerine davalı şirket vekili karar düzeltme yoluna gitmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi 12.11.2020 gün ve E.2019/2008, K.2020/4988 sayılı kararıyla
” Mahkemece davacının … ibareli markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun … ibaresinden oluştuğu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusundaki “…” ibaresi ile davacı markalarının asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresi arasında görsel ve sesçil yönden ortalama tüketiciyi iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, … kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, davalının başvuru markasının ”…” olduğu, bu ibarenin yabancı dilde düzenlenmiş bir kelime olduğunu gösterir bir işaret bulunmadığı gibi bu biçimde düzenlenmiş olsa dahi ancak düzenlendiği dile hakim kişiler tarafından “…” ibaresinin “…” olarak okunabileceği, yabancı dile hakim olması beklenmeyen ortalama tüketiciler tarafından mezkur ibarenin yazıldığı şekilde okunmasının hayatın olağan akışına daha uygun bir kabul teşkil edeceği, bu nedenle tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak iltibas tehlikesine yol açacak derecede bir benzerliğin varlığından söz edilemeyeceği, nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Dairemizin 2016/9776 Esas ve 2018/2497 Karar sayılı ilamında da bu yönde bir görüşün benimsendiği gözetilerek davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu yolda tesis edilen kararın onanması doğru olmamış, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü Dairemizin 2017/4753 Esas 2019/1566 Karar sayılı ve 26.02.2019 tarihli onama ilamının kaldırılarak hükmün davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
Şeklindeki gerekçeyle bozmuştur.
Bozma kararına uyulmuştur.
Neticede dosya incelendiğinde davalının başvuru markasının ”…” olduğu, bu ibarenin yabancı dilde düzenlenmiş bir kelime olduğunu gösterir bir işaret bulunmadığı gibi bu biçimde düzenlenmiş olsa dahi ancak düzenlendiği dile hakim kişiler tarafından “…” ibaresinin “…” olarak okunabileceği, yabancı dile hakim olması beklenmeyen ortalama tüketiciler tarafından mezkur ibarenin yazıldığı şekilde okunmasının hayatın olağan akışına daha uygun bir kabul teşkil edeceği, bu nedenle tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak iltibas tehlikesine yol açacak derecede bir benzerliğin varlığından söz edilemeyeceği, nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay … HD nin 2016/9776 Esas ve 2018/2497 Karar sayılı ilamında da bu yönde bir görüşün benimsendiği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 27,70.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 31,60.-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı Türk Patent ile şirket kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu temyiz giderlerinden ibaret 239,10.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalı şirketin yapmış olduğu temyiz-karar düzeltme posta giderlerinden ibaret 27,08.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24.03.2021

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır