Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/246 E. 2022/275 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/246 Esas – 2022/275
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/246
KARAR NO : 2022/275

HAKİM…
KATİP :…

DAVACI ….
VEKİLİ : Av……….
….
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması ile Maddi ve Manevi Tazminat istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkiliin 1984 yılından beri tekstil sektöründe ve özellikle erkek giyim üzerine çalıştığını, “…” markalarının sahibi olduğunu, 1990’lı yıllardan beri bu markası ile faaliyet gösterdiğini, “…” markasının tanınmış hale geldiğini, markasını ilk kez …. sayısı ile 18 ve 25. Sınıf mallarda tescil ettirdiğini, müvekkilinin gözlük emtiası da dahil olmak üzere giyim ve aksesuar alanında birçok emtiada tescilinin olduğunu, müvekkilinin son 3 yılda 40 milyon TL civarında reklam harcaması olduğunu, müvekkili markalarının zaman zaman sahte olarak üretilerek kullanıldığını, bu kişilerin müvekkili markalarının tanınırlığından yararlanmak istediklerini, davalı firmanın da müvekkilinin tanınmış markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” markası altında gözlük ürettiğini, www.goralgozluk.com adresi üzerinden …….yevmiye numaralı e-tespitlerinin yaptırıldığını, akabinde….D.iş sayılı dosyasından delil tespiti yaptırdıklarını, tespit sonucunda ihlalin varlığının tespit edildiğini, yine diğer davalı …ın da tescilli markasının bulunduğunu, bu kişinin markayı 12.01.2016 tarihinde devraldığını, anılan marka aleyhine …..E sayısı ile açılan iptal davası sonucunda davalının markasını tescil ettirdiği haliyle kullanmadığını, davacı müvekkilinin markasına yanaşır biçimde gözlük vb. ürünlerde kullandığının tespit edildiğini ve davalı aleyhine haksız rekabet yönünden dava kabul edildiğini, davalılar eylemleri nedeniyle haksız kazanç sağladıklarını, müvekkilinin yoksun kaldığı kazancının SMK m. 151/1-b uyarınca hesaplanmasını talep ettiğini, beyan ederek 30.000,00.-TL maddi ve 100.000,00.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının “…” adıyla tescilli markası olsa da müvekkilinin kullandığı sınıflarda bir tescilinin mevcut olmadığını, tespit dosyasındaki raporda müvekkili eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin belirtildiğini, taraflar arasında uzun süredir süre gelen bir uyuşmazlık olduğunu, davacı şirket aleyhine müvekkili tarafından 13.07.2016 tarihinde ilk önce tespit davası ardından 26.12.2016 tarihinde tecavüz davası ve yine davacının diğer ortağı …….. ye 25.05.2017 tarihlerinde marka hakkımıza tecavüz nedeni ile davalar açıldığını, bu davaların sonuçlarını davacının da bildiği gibi müvekkili faaliyetlerinden davacı yanın da haberdar olduğunu, 5 yılı aşkın bir süredir bu davayı açmak için bekleyen davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ait markanın 2006/01053 sayısı ile tescil edilmiş bir marka olduğunu, müvekkilinin bu markayı devraldıktan sonra “…” markası adı altında gözlük üretimi ve satışı yaptığını, davacının ve ona bağlı ortağı şirketin, müvekkili markasını taşıyan gözlük ürünlerini haksız şekilde kullandığını, asıl olarak davacı yanın müvekkilinin ticari itibarını zedelediğini, bunun üzerine …E sayılı dosyaları ile marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davaları açıldığını, dosyaların…. sayılı dosyası ile birleştirildiğini, ayrıca …. E sayılı dosyası ile bir ceza dosyası da açıldığını, davalarda alınan raporların hep lehlerine olduğunu, müvekkilinin tescilli bir markaya dayanarak faaliyetlerini yürüttüğünü, davacının sırf müvekkiline zarar vermek adına oldukça düşük fiyatlara gözlük sattığını, davacının verdiği düşük fiyatlar nedeniyle müvekkili satışlarını olumsuz etkilendiğini, müvekkilin müşterilerinin ”başka yerde 29,90 TL ye satılan gözlüğü bizim 50 TL ye alıp 200-250 TL ye satmamız mümkün değil” diyerek ürün satın almayı durdurduklarını,….karar sayılı dosyası ile davacının 5 yıldan daha uzun bir süredir sessiz kaldığı, bu sürenin hükümsüzlük davası açılmasında hak düşürücü süre olduğu ve davalının kötüniyetinin de ispatlanamadığı gerekçeleri davacı şirketin davasının reddolunduğunu ve kararın kesinleştiğini, davacı şirketin hükümsüzlük davası reddedilince kendince zarar gördüğünü iddia ederek bahse konu bu davayı açtığını, kaldı ki taraf markalarının benzer dahi olmadığını, davacının pazarı ile müvekkilin pazarlarının tamamen farklı olması nedenleriyle müvekkile ait kullanımın hiçbir şekilde iltibas yaratmasının mümkün olmadığını, davacının tanınmışlığının da yalnızca giysi ürünlerinde olduğunu, davacının piyasadaki kullanımlarında markalarını dörtlü yonca logosu ile birlikte kullandığını, müvekkilinin kendi markasını tesciline uygun şekilde kullanmakta olduğunu, müvekkilinin kullandığı sınıfta tescil hakkı olmayan davacının bu alanda korunan hukuki menfaatinin de bulunmadığını, müvekkilinin “…” markasını optik sektöründe kesintisiz olarak kullandığını, … markasının dışında …. gibi markalarda da gözlük ürünleri satışı yaptığını, müvekkilinin markasına çok ciddi masraflar yaptığını, müvekkilinin işyerinde meydana gelen sel nedeniyle müvekkilinin “…” gözlüklerinin tamamının ve makinelerin sular altında kaldığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların eylemlerinin, davalının kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, tecavüz var ise davacının alabileceği tazminat miktarının ne olabileceği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
Markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş bir marka sahibi, marka üzerindeki bu münhasır hakkına dayanarak;
• Kendisinin izni alınmadan, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını,
• Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını,
• Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılmasını engelleyebileceği uygulama kabul edilmektedir.
Mevzuatımızdaki düzenlemeye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı kullanmak, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle taklit etmek, ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak eylemleri marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir.
Bu bağlamda öncelikle dosya içerisindeki deliller incelenerek, davalı yanca gerçekleştirildiği iddia edilen kullanımların, davacının tescilli markası kapsamında kalıp kalmadığıdır.
Dosya kapsamında davacı yanın spesifik olarak şekil unsuru içeren ve kendine has yazım biçimine sahip markalarının tescili kapsamında genel olarak 18 ve 25. Sınıflarda yer alan ve kişisel/günlük giyime yönelik emtiaların yer aldığı, davacı yanın aynı zamanda “giyim ürünleri” alanında tanınmış marka tescilinin de bulunduğu, bununla birlikte …. sayılı markası kapsamında ise 40. Sınıftaki “Cam ve optik cam işleme hizmetleri.” nin de mevcut olduğu, davalının ise dosya kapsamındaki delil ve beyanlarından “gözlük – optik” mal ve hizmetlerinde…. sayısı ile tescilli … markasını kullandığı gibi aynı zamanda şekil unsuru içeren bir kısım markaları da kullandığı,
Her ne kadar davacının tescilli markaları kapsamında 09. Sınıftaki “gözlük” ürünleri yer almamakta ise de ….’nin de taraf olduğu Nice Anlaşması’nda birlik ülkeleri tarafından sınıflandırmanın esas sistem olarak kabul edilmesi zorunluluğu getirilmediği, bu nedenle gerek ülkemizde gerekse de yurtdışında görülen pek çok uyuşmazlıkta Nice sınıflandırması kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin bağlayıcı olmadığı açıkça kabul edilmiş olup benzerlik ihtimalinin mal ve hizmetler arasındaki ilişki gözetilerek ele alınması gerektiği kabul edilmektedir. Nitekim …. tarafından verilen kararlarda da mal ve hizmetlerin benzerliğinin araştırılmasında …. sınıflandırması bağlayıcı görülmemekte, bu mal ve hizmetlerin aralarındaki ilişkiyi karakterize eden “tüm faktörler” in dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Ülkemizde de Yüksek Mahkemenin çok sayıda kararında, farklı sınıflarda yer alan mal ve hizmet grupları arasında tüketici teamülleri ve davranışları, söz konusu mal ve hizmetler arasında uygulamada yaygın olarak gözlemlenen ilişkilerin varlığı, tüketicilerin bu mal ve hizmetlere yönelik algıları gibi hususlar göz önüne alınarak benzerlikler kurulmuş/kurulmaktadır. Bu nedenle inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
Davacı markalarının 18 ve 25. Sınıftaki tescilleri ile davalı tarafın “gözlük” emtialarındaki kullanımlarının tamamının nihai amacı tüketicinin günlük hayattaki giyinme/moda ihtiyacını tamamlayıcı ürünler olmasıdır. Keza ortalama bir tüketicinin standart giyim ihtiyacını karşılamak adına ziyaret ettiği pek çok mağazada (perakende ya da internette) giyim/tekstil ürünleri ile birlikte saat, aksesuar ürünleri, gözlük, ayakkabı, çanta vb. tamamlayıcı ürünler bir arada satılmaktadır. Taraf markalarının hitap ettikleri ortalama tüketicilere nezdinde, bu ürünlerin günlük kişisel giyim eşyaları ve aksesuarları olarak birbirini tamamlayan nitelikte moda/stil ürünleri oldukları, keza ortalama bir tüketicinin standart giyim ihtiyacını karşılamak adına ziyaret ettiği pek çok mağazada (perakende ya da internette) giyim/tekstil ürünleri ile birlikte “numarasız gözlük, güneş gözlükleri” ürünlerinin de aksesuar amaçlı satım ve alımının gerçekleştirildiği, zira giyim ve moda sektöründe estetik bir bütünlük yaratmak için farklı ürün gamından ürünlerin birbirini tamamlayıcı niteliğinin, giderek bu ürünlerin bir arada satılması sonucunu doğurduğu, eskiden sadece sektörün tanınmış ve büyük firmaları bu tür ürünlerin tamamını bir arada satarken, söz konusu satış politikasının giderek yaygın hale geldiği, hemen her firmanın bünyesinde giysi ürünleri ile birlikte takı, aksesuar, saat gibi ürünlerin de satışını gerçekleştirdiği dolayısıyla tüketicinin aynı mağaza içerisinde gözlük, çanta, ayakkabı, giysi gibi farklı nitelikteki ürünleri bir arada görme beklentisi ile hareket ettiği açıktır. Tabiki bu noktada karşılaştırılan işaretlerin özgün ve ayırt edici nitelikte olmaları da tüketicinin bahsi geçen mallar arasında bir bağlantı kurması açısından önem taşımaktadır.
“Karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde 8/1-b hükmündeki markaların ayniyeti veya benzerliği ile mal ve hizmetlerin ayniyeti veya benzerliğine ilişkin hususların karşılıklı bir bağımlılık ve dengeleme ilişkisi içinde olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Çünkü kimi zaman karşılaştırılan mal ve hizmetler arasındaki düşük düzeyli benzerlik, markalar arasında var olan yüksek düzeyde benzerlik ile ikame edilebilir.”
Bununla birlikte davacının 2016/58048 sayılı markası kapsamında ise 40. Sınıftaki “Cam ve optik cam işleme hizmetleri.” ile de davalı yanın “gözlük ve optik sektörüne yönelik faaliyetleri” doğrudan örtüşen, aynı iktisadi işletme tarafından tüketiciye sunulan, sunum kanalları aynı olan, benzer ihtiyaçlara yönelik, benzer tüketicilere hitap eden faaliyetler olarak da benzerlik taşımaktadır.
Dolayısıyla taraf markaları arasında işaretler arasındaki benzerlik düzeyine göre değerlendirilebilecek mahiyette bir mal ve hizmet benzerliğinin mevcut olduğu,
Bu çerçevede tespiti gereken husus, davalı taraf kullanımlarının, davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal edip etmediğidir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davalı yanın 2006/01053 sayılı markasının 09.01.2006 tarihinden itibaren tescilli olduğu, anılan markanın … şeklinde görsele haiz olduğu ve “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtialarında tescilli olduğu, davalının anılan markası ile davacı markalarının esas unsuru birebir aynı olup her iki taraf markasının da çok uzun yıllardır tescilli oldukları, bununla birlikte dosya kapsamındaki iddiaların temelini, davalının fiili kullanımlarında, davacı taraf markalarına yanaşır bir kullanım gerçekleştirdiği iddiası oluşturmaktadır. Nitekim davacı tescilli markalarından özellikle şekil unsuru içeren markasında, markanın ön kısmında dört adet küçük karenin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş büyük bir kare şekli ve bu şeklin hemen yanında “A” harfinin yatay çizgisinin mevcut olmadan kullanımı ile “A” ve “V” harflerinin belli bir uyumda dizilimi ile oluşturulmuş “…” kelimesinden oluştuğu, davalının fiili kullanımlarında ise normal harf karakterleri ile yazılmış “…” ibaresini, tam olarak davacı markalarına yanaşır biçimde, bizzat somut ürünlerinde, web sitesindeki görsellerde, sosyal medya hesaplarında, markasal nitelik arz edecek şekilde kullandığı, davalının fiili kullanımında “A” harflerinin yatay çizgisini kaldırmış olması, davalı markasal kullanımı ile davacı tescilli markalarını neredeyse ayniyet düzeyinde benzer kılmış olup işaretler arasında yalnızca davacı markalarındaki logodan ibaret bir farklılık mevcut ise de bu durumun ortalama bir tüketici nezdinde işaretlerin birbirlerinden farklı algılar yaratmasını sağlar nitelikte sonuçlar doğurmayacağı, kaldı ki her ne kadar davalının …. sayısı ile tescilli … ibareli markası var ise de fiili kullanımında “A” harfinin yatay çizgilerini kaldırmış olması, davalı kullanımlarını, davacı markalarının karakteristik yazım biçimine, bir başka ifadeyle davacının tescilli markalarına yanaşan ve davalının tescilli markasının korumasını aşan bir kullanıma dönüşmesine neden olduğu, davacının anılan görseli içerir en eski tescilinin 2009/62536 sayısı ile tescilli markası olduğu, dolayısıyla mezkur kullanım biçiminin uzun yıllardır piyasada davacı ile var olduğu ve davacı ile bilindiği,
Dolayısıyla davalı yanın fiili kullanımlarının kendi tescili kapsamında yer alan emtialarda mevcut olduğu görülmekle birlikte kullanımlara konu işaretin davacı adına tescilli ve “moda – giyim “sektöründe tanınmış olduğu görülen markaların tescili biçimine yanaştığı, her ne kadar davacı markaları kapsamında doğrudan gözlük ürünleri yer almamakta ise de işaretlerin ayniyet düzeyindeki kullanım biçiminden kaynaklı olarak gözlük ürünlerindeki kullanımın, davacı tescilleri kapsamında 18 ve 25. Sınıftaki giyim – moda ürünleri ile doğrudan ilişkilendirilebileceği gibi yine davacı yanın 40. Sınıftaki “optik hizmetleri”ndeki tescili ile ilişkilendirilebileceği,
Nitekim daha evvel, davacı markalarını görmüş, davacı markalarının tescilli olduğu mal veya hizmetlerden yararlanmış bir tüketicinin, işbu dava konusu sonraki markayı da birebir aynı emtialarda gördüğünde, önceki deneyimlediği marka ile arasında iktisadi – idari bir bağ bulunduğu yanılgısına düşme ihtimali kaçınılmaz olacaktır. Zira tüketicinin, iki markayı her durumda yan yana görme ihtimali bulunmadığından önceki markanın zihninde bıraktığı görsel algının kendisini yönlendirmesi ile sonraki marka ile önceki marka arasında ilişki kurması muhtemeldir. Bu noktada  ilgili tüketici, söz konusu markalar arasındaki belirli farkları algılamaya muktedir olsa bile, yukarıda anılanlar ışığında ve markaların kapsamındaki malların ayniyeti karşısında, markalar arasında ciddi bir bağlantı kurma olasılığı bulunmaktadır. Zira her iki markada da “…” ibaresi ortak unsur olduğu gibi bu ibarenin karakteristik yazım biçimlerinin dahi aynı olduğu, bu durumun işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler oluşturduğu gibi her iki taraf markasında da markalardaki sair ek unsurlar yeterli ayırt edicilik sağlamadığı,
Neticede taraf markalarını oluşturan işaretlerin güçlü bir benzerlik taşıdığı, anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki tüketici kitlesinin taraf markalarının asıl ve ayırt edici unsurlarının aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğu, tüketicinin önceden beri ürün ve hizmetlerini bildiği ve deneyimlediği davacı markaları varken, dava konusu markayı taşıyan ürünler ile davacı yana ait markalar ile aynı görseli taşır şekilde karşı karşıya kaldığında, ilk anda bu ürünlerin de davacı tarafa ait olduğunu düşünerek hareket edebileceği dolayısıyla mezkur kullanımların davacı yana ait markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte kullanımlar olduğu,
Bununla birlikte davalının doğrudan … şeklindeki görseli ihtiva eden kullanımlarının …. sayısı ile 15 yılı aşkın bir süredir tescilli olduğu görülen markası kapsamında kalan ve bu nedenle davacının marka hakkını ihlal eder kullanımlar olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan kullanımlar olduğu,
• HAKSIZ REKABET İDDİALARI;
TTK’ nın 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabete ilişkin maddeler, haksız rekabet oluşturan eylemleri genel olarak belirleyen hüküm, dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırılık oluşturan hallere örnekler ve haksız rekabette bulunmaya bağlanan hukukî ve cezaî yaptırımlardan oluşmaktadır.
Nitekim TTK’ nın 54. maddesi haksız rekabeti: “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlamaktadır.
Doktrindeki görüşe göre de haksız rekabet, olağan yarışın normal rekabetin kötü ve onaylanmayan biçimde, hukuka aykırı olarak yapılması şeklinde tanımlanması mümkün bir kavramdır.5 Haksız rekabet hukukuna ilişkin hükümlerin konuluş amacında piyasada rekabetin, doğruluk ve dürüstlük kuralları çerçevesinde, haklı yöntemlerle gerçekleştirilmesi yer almaktadır. Bu kurallarla önlenmek istenen, rekabetin sınırlanması değil, tam tersi rekabet hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesidir. Bu davranış kuralları, haksız rekabet hükümlerinin uygulama alanına sınır çizen kurallar olup, bunların belirlenmesinde hangi kriterlere dayanılacağı sorusu, haksız rekabet hukukunun özünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla tekelci hakları korumaya yönelik kuralların aksine haksız rekabet hukukunun özünü oluşturan soru, rekabet hakkının nasıl kullanıldığıdır. Elbet burada da marka hukukunda olduğu şekilde bir benzerlik şartı esas olmakla birlikte, benzerlik yaratmaya neden olacak eylemlerde bulunulması yasaklanmaktadır. Öğretideki ağırlıklı görüş de haksız rekabetin oluşması bakımından iltibas şartı aranması gerektiği yönündedir. Buradaki iltibas kavramı kavramsal açıdan marka hukukunda kullanılan kavram ile aynı olduğundan karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde marka hukukunda uygulanan ilkelerin dikkate alınması gerekmektedir.
Genel kabul gören görüşe göre, serbest piyasa ekonomisinin özünü rekabet serbestisi oluşturduğu için, esas olan, özel olarak koruma altına alınmış bir ürün söz konusu olmadığı sürece önceki ürünlerden yararlanma ve bunlara benzetme özgürlüğüdür. Buradaki istisna hal “dürüstlük kuralına aykırı” olmama halidir. Yargıtay da bu ilkeyi benimsediğini açıkça belli etmiştir;
“… Serbest yararlanma ve benzetmenin, taklit ve halkı aldatıcı düzeydeki benzerlik boyutuna ulaşması ve bir işletmenin yıllar suren yatırımını ve özenli çalışması sonucunda oluşturduğu imajı simgeleştiren bir ürünün taklidi halinde haksız rekabet vardır. Dürüstlük kurallarına aykırı olmamak koşuluyla herkes başkasının emeğinin sonuçlarından yararlanarak daha iyisini gerçekleştirmek ve rekabete katılmak hakkına sahiptir. Ancak dürüstlük kuralının ihlal edildiği noktada koruma başlar…”,
Bununla birlikte TTK m. 55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Madde düzenlemesinde belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak olarak belirtilmiştir. Uyuşmazlık ile ilgili olan düzenleme ise 55/1-a bendinin dördüncü alt bendi olup, hüküm: “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini haksız rekabet olarak düzenlemiştir.
Davalı tarafça gerçekleştirilen kullanımların, davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal ettiği kanaatine varıldığı gibi davalı tarafça gerçekleştirilen mezkur kullanım biçiminin davacının ticari faaliyetleri ile karıştırılabilecek sonuçlara sebep olma, ticari çevresini doğrudan etkileme, ticari itibarından ve müşteri çevresinden faydalanma gibi haksız rekabete sebebiyet verecek nitelikte sonuçlar doğurabileceği,
SMK m. 151/2-B KAPSAMINDAKİ TAZMİNAT TALEPLERİ;
Davacı vekili dava dilekçesinde, maddi tazminat seçimlik hakkını, 6769 s. Kanunun 151/2-b maddesi yönünde kullandıklarını beyan etmiştir.
6769 s. Kanunun “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı 151. maddesinde;
“Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.”
Hükmü yer almaktadır.
Davalı şirketin 18.03.2016 tarihinden itibaren ticari faaliyetlerine başladığı, diğer davalının ise anılan şirketin yetkilisi ve temsilci müdürü olduğu, işbu davanın tarihinin 10.09.2021 tarihi olduğu, bu tarihten geriye dönük olarak yapılan tetkikler neticesinde özetle;
Firmanın….Yevmiye Defterlerinde 600-Yurtiçi Satışlar hesabının alt hesaplarında … markasına ait satışlarda ayrımlamaya gidilmediği 600.01, 600.08, 600.18 şeklinde KDV oranlarına göre bir alt hesap takibi yapıldığı, ancak yapılan incelemelerden firmanın kendi üretimi … markalı ürünler olup olmadığı defter ve belgelerinden stok, Mamul ve Yarı Mamul hesaplarının alt hesaplarında … Markasına ilişkin herhangi bir kayıt tespit edilemediği,
2020 yılı ile ilgili olarak … markalı ürün ithaline gümrük beyannamelerinde rastlanmadığı, Şirket Mali müşaviri pandemi ve tam kapanma nedeniyle şirketin 2020 yılında ürün ithal etmediğinin beyan edildiği, dolayısıyla 2020 yılında şirketin … markalı ürün satışının bulunmadığı,
2021 yılı ile ilgili olarak; ithal edilen … markalı ürünler hakkında Davalı Mali Müşaviri “ 08.04.2021 tarihli ….. nolu Gümrük Beyannamesi ile ilgili olarak alınan ürünler gerek pandemideki uzun süreli kapanma ve akabinde fabrikada meydana gelen sel afeti nedeniyle satışa sunulmadan zayi olmuştur.” Şeklinde beyanda bulunulduğu,
Dava dosyası ekinde yer alan ….. D sayılı iş dosyası kapsamında düzenlenen 12.09.2021 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda davalı şirketin 15.06.2021 tarihli dilekçesinde bir gün önce yağan yağmurların kanalları taşırması sonucu oluşan zararın tespitini istediği, diğer zayilerin yanında 300.000 adet gözlüğün de zayi olduğu beyan edilmiştir. Bahse konu bilirkişi raporunda zayi olan gözlük çerçevelerinin içinde … markalı çerçevelerinde yer aldığı ve zayi olduğu beyan edilen çerçevelerin tutarlarının heyetçe toplam rakam üzerinden belirlenerek tespit edildiği anlaşılmıştır. Zayi olduğu tespit edilen … markalı gözlük çerçevelerin miktarı, 08.04.2021 tarihli …..nolu Gümrük Beyannamesi ile ithal edilen … markalı çerçeve miktarlarını karşılamaktadır. Dolayısıyla 2021 yılında ithal edilen … markalı ürünlerin satışa sunulamadan yağmur ve taşkın nedeniyle zayi olduğu ve ilgili yılda … markalı ürün satışı olmadığı anlaşılmıştır.
Davalının…. sayılı markasının da sahibi olduğu, dolayısıyla davalı faaliyetlerinde anılan marka kapsamında kalan kullanımların mı yoksa yalnızca davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal eder biçimdeki kullanımların mı bulunduğu hususunda defter kayıtlarından bir çıkarım yapılmasının mümkün olmadığı, davacının dosya kapsamına sunduğu kullanım delillerinden davalının 2018 yılından sonraki kullanımlarında ihlale konu olan kullanımların ağırlıklı olduğu, davalının….. sayılı tescilli markası kapsamında kalan kullanımlarını da sürdürmekte olduğu ihtimalinin de her zaman mevcuttur olduğu, bu çerçevede davalının ilgili dönemde elde ettiği net kazancın tamamının ihlale konu markasal kullanımı kapsayıp kapsamadığının net olarak belirlenemeyeceği, davalının özellikle 2018 dönemi öncesindeki kullanımlarına ilişkin dosya içerisinde net bir bilginin de yer almadığı, dolayısıyla davalının her iki şekilde ki markayı da dönem dönem ürünler üzerinde markasal kullanımlarda bulunduğu, bunun davacı tarafça sunulan davalıya ait sosyal medya paylaşımlarından da anlaşılabildiği, bu haliyle hesaplanan toplam tutara konu satışlarda, belli bir bölümün yalnızca 2006/01053 sayılı marka görselini taşıdığının varsayılabileceği, bu noktadaki oranın takdiren %30 civarı olabileceği, netice olarak bu husus gözetilerek yapılan hesaplamada 67.304,82.-TL tutarında davacının yoksun kaldığı kazanç olarak belirlenebileceği,
Dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgeler ile taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan incelemeler sonucunda;
• Davalı tarafın….. harflerinin stilize yazımı ile oluşturulan mezkur kullanımlarının davacı yana ait tescilli markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte kullanımlar olduğu, anılan kullanımların ….sayılı markasına ait marka örneğinden uzaklaşarak, davacı adına tescilli markalara yanaşır mahiyette olduğu, bu nedenle davalının tescilli markası kapsamında kalan kullanımlar olarak değerlendirilemeyeceği,
•Davalı tarafça gerçekleştirilen mezkur kullanım biçiminin davacının ticari faaliyetleri ile karıştırılabilecek sonuçlara sebep olma, ticari çevresini doğrudan etkileme, ticari itibarından ve müşteri çevresinden faydalanma gibi haksız rekabete sebebiyet verecek nitelikte sonuçlar doğurabileceği,
• Bu bağlamda davacının SMK m. 151/2-b kapsamında talep ettiği yoksun kalınan kazancın, davalının 2006/01053 sayılı markası kapsamında kalan kullanımlarının bütün içindeki oranının ticari kayıtlardan tespitinin mümkün olmadığı, davalının 2006/01053 sayılı marka görselini taşıyan satışlarda da bulunduğu bu satışların bütün içerisindeki oranının takdiren %30 civarı olduğunun kabul edilebileceği, 67.304,82 TL tutarında davacı yanın yoksun kaldığı kazancın belirlenebileceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ve ihlalin niteliği ve tüm dosya kapsamına göre 30.000,00,-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı sonuç ve kanaatlerine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
Davacı şirketin tescilli markasına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
Davalıların davacının markasını içeren ibaresiyi her türlü yayınlar, hizmetler, mallar, ürünler, ambalajlar ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde, Türkiyede yada yurt dışında kullanılmasının önlenmesine, ve bunların toplatılarak hükmün kesinleşmesini müteakip bu türden her türlü metaryalin imha edilmesine,
67.304,82.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
30.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
Alınması gereken 6.646,89.-TL harçtan peşin alınan 637,07+2.220,08=2.857,15-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 6.646,89-2.857,15=3.789,74.-TL nispi ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat için hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu, kabul edilen manevi tazminat için hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ve kabul edilen maddi istemler için hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL, maktu olmak üzere üç ayrı ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın manevi tazminat bakımından kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %75 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 2.857,15-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.424,30.-TL
yargılama giderinin %75’inin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …. Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15.09.2022

Kâtip Hâkim…..
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.-TL
P.P : 106,50.-TL
TOPLAM : 2.424,30.-TL