Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/239 E. 2022/127 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/239 Esas – 2022/127
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/239
KARAR NO : 2022/127

DAVA : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 05/09/2021
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; başvuru markasının 28. Sınıfta tescil talep ettiğini, müvekkilinin 28. Sınıfta… sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “… station” ibareli markalarının olduğunu, yine müvekkilinin … ibareli pek çok markasının bulunduğunu, başvuru markasının müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin firmanın tanınmışlığından yararlanacağını ve haksız rekabet oluşturacağını, …” ibaresinin birebir aynısını barındırdığını,… markaları Müvekkil firmanın herkes tarafından bilinen markaları olduğunu, itiraza konu markanın müvekkiline ait www…..com.tr ibareli alan adı ile benzer olduğunu, 21. yüzyılın en etkin ve yaygın tanıtım araçlarının başında internet ve internete bağlı hizmetlerin geldiğini, alan adlarının fikri ve sınai mülkiyet hukukundaki “işaret”in veya “tanıtma vasıtası”nın anlamını yüklenip bir mal varlığı değeri kazandığını, başvurunun kötüniyetli olduğunu, “…” ibaresi ve balık resminin dava konusu markanın tescilinin talep edildiği 28. sınıf açısından tanımlayıcı nitelikte olduğunu, benzerlik değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmayacağını ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 02/07/2021 tarih ve … sayılı kararının iptaline, … sayı ve “… ” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; başvuru konusu markada “…” ibaresinin tek başına yer almadığını, “…” ibaresi ve şekil unsuru ile birlikte bütün olarak esas unsur olarak yer aldığını, markalar arasında benzerlik olmadığını, markalarda ortak olan “…/…” ibaresi ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunu, başvuru markasının davacının alan adında aynen bulunmadığını, kötüniyetli olduğu yönündeki iddialarını ispatlayamadığını, markalar arasında benzerlik bulunmadığından tanınmışlık olması sebebiyle iltibası arttıracağı yönündeki iddiaların mesnetsiz kaldığını, benzerlik olduğu varsayılsa dahi haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi, markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi koşullarının oluşması gerektiğini, bu şartların sağlandığının davacı tarafından ispatlanamadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevaplarında özetle; müvekkilinin ürettiği balık yemlerinin internet üzerinden müvekkilinin sahibi olduğu www.makrofish.com.tr adresinde satıldığını, internet üzerinden pazar yeri sağlayan internet sitelerinde ve balık avcılığıyla ilgilenen kişilerin ziyaret ettiği balık avcılık malzemeleri satan dükkanlarda satıldığını, ürünlerin gündelik hayatta ihtiyaç duyulan gıda ve diğer ev gereklerinden olmadığını, müvekkilinin “makrofish” markasının 07. Sınıfta tescil edilmesi adına 14.03.2019 tarihinde 2019/26375 başvuru numarasıyla talepte bulunduğunu, davacının bu başvuruya da itiraz ettiğini ve itirazın reddedilmesi sebebiyle dava açtığını, davacının itirazları sebebiyle şekil ile birlikte ayırt ediciliğinin bariz olacağı düşüncesiyle bu defa dava konusu 2020/68885 başvuru numaralı markanın 28. Sınıfta tescili için başvuru yapıldığını YİDK, davacının itirazının haksız olduğuna karar vererek itirazları reddettiğini, müvekkilinin itiraza karşı görüş bildirme yazısında karşı taraftan kullanım ispatı istediğini, davacının herhangi bir kullanım ispatı da sunamadığını, ekonomik kriz vatandaşların alışveriş alışkanlıklarını da değiştirdiğini ve vatandaşların … ve Carrefor Gourmet gibi marketleri bir kenarda bırakarak, Migros ve Carrefour gibi firmaları da artık tercih etmemeye daha ucuza ürün satışı yapan A101, BİM gibi perakendecileri tercih ettiği yönünde araştırma olduğunu, farklı fontlarla turuncu rengi ön plana çıkartarak bir balık silüeti üzerinde yer aldığını, müvekkilinin başvuru markasının yazı fontunun davacının markasından oldukça farklı ve karakteristik olarak misina iğnesi şeklinde olduğunu, davacı firmanın marka+şekil başvurusunun ise düz bir yazı fontuyla beyaz zemin üzerine yazıldığını, herhangi bir karakteristik özelliği bulunmadığını, …’ın kendi markasındaki esas ayırt edicilik sağlayan unsurun üçgen işareti olduğunu, …” adına yapılan iki adet tescil olunan markanın bütün sınıflar üzerinden tescil edildiğini, … gibi her alanda ve her sektörde herkes tarafından kullanılabilecek “…” ibaresini kötü niyetle tekelleri altına almak istediklerini, davacının markalarının hiçbirinde “…“ ibaresi geçmediğini, ilgili seri markalarda da üçgen unsurunun ön plana çıkartıldığını, müvekkilinin başvuru markasının içeriğinde ise boşluk veya öne alınan ibare+by+… veya üçgen gibi bir özellik bulunmadığını, … ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare odluğunu, …^…’ın kendi adına üretip halka arz ettiği herhangi bir ürün bulunmadığını, davacının “migros” un tanınmışlığını sanki “…^…” tanınmış gibi ifade ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, davacının kötüniyetli olduğunu, “… vb.” ibareleri tekeli altına almak amacıyla bu ibarelere asla kullanmadığı ekler ekleyerek hukuka aykırı tesciller yaptığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve kötü niyet itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının 2020/68885 sayılı “makrofish” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu 2020/68885 sayılı “makrofish” ibareli marka için davalı tarafından 24/06/2020 tarihinde 28.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının 2018/83521, 2010/60282 sayılı “…, … oline bir tıkla alışverişi evinize indirin! şekil” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın reddine karar verildiği, karara karşı davacının itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 02/07/2021 tarih ve … sayılı kararı ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Kullanma İspatı”na ilişkin 19/2. Maddesi; “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” şeklindedir. 25/7 maddesi ise; “6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.” hükmünü içermektedir.
Böyle bir durumda marka hükümsüzlüğü talep eden davacının dayanak yaptığı markasını kullandığını ispat etmesi gibi bir yükümlüğü doğacaktır. Hükümsüzlük davasına dayanak yapılan markanın tescilli markanın kullanılmadığına ilişkin def’i de makanın kullanılıp kullanılmadığı dava tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl içinde gerçekleşmiş olmalıdır.
SMK 19/2 ve 25/7 maddeleri gereğince markanın kullanıldığını ispat yükü davacıya aittir. Bu konuda delil serbestisi geçerli olup marka sahibi markasını kullandığını kanaat verici ve denetlenebilir olması kaydıyla gazete ve dergilerdeki duyuru, tanıtım ve reklamları, üzerinde tarih bulunan ve piyasaya dağıtıldığı ortaya konulabilen ve baskı tarihi denetlenebilen katalog, broşür gibi tanıtım araçları, dijital ortama konulduğu tarih teknik olarak ispat edilebiliyorsa internet ortamındaki arşiv kayıtları, süpermarket insertlerindeki görseller, fatura ve benzeri her türlü delille ispat edebilir.
Dava dosyasına sunulan delillerde Hükümsüzlük İstemi bakımından 28. Sınıfta “Jimnastik ve spor aletleri ile malzemeleri” bakımından kullanma ispatı istenen … tescil numaralı “… station” ibareli markanın davacı tarafından kullanıldığına dair herhangi bir delile rastlanılmadığından benzerlik değerlendirmesinde işbu markayı dikkate alınmamıştır.
Karıştırılma ihtimali yönünden nispi ret nedenine ilişkin düzenleme, kısaca bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
Karıştırılma ihtimali kavramına çağrıştırma (bağlantı kurma) suretiyle karıştırma da dahildir. Yani tüketicinin, marka malların benzerliği nedeniyle her iki malın kaynağının aynı firma olduğu düşüncesi ile biri yerine diğerini tercih etme riski mevcut ise karıştırma ihtimali vardır. ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “mal veya hizmetler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, aralarında mevcut olabilecek ilişkinin mahiyetinin belirlenmesinde tüm ilgili faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörler; onların doğası, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbirleriyle rekabet içinde mi yoksa tamamlayıcı nitelikte olup olmadıklarıdır.” Karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir.
Tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
YİDK iptalinde başvuru sahibi davalı tarafından 2010/60282, tescil numaralı markanın 28. Sınıftaki çekişme konusu “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” yönünden kullanım ispatı talep edilmiş, yine dava dosyasında dayanak gösterilen tüm markalar yönünden cevap dilekçesinde kullanmama defini ileri sürmüştür.
Dava konusu marka başvurusunun tarihi 24.06.2020 olup, YİDK karar iptali bakımından yapılacak kullanım ispatı değerlendirmesinde itiraza mesnet gösterilen ve 28. Sınıfın ilgili emtialarında kullanma ispatı istenen 2010/60282 sayılı markanın bu tarihte en az 5 yıldır tescilli olması gerekmektedir. Huzurdaki davanın tarihi ise 05.09.2021 olup hükümsüzlük istemi bakımından yapılacak kullanım ispatı değerlendirmesinde ise, davacının dayanak gösterdiği tüm markaların bu tarihte en az 5 yıldır tescilli olması gerekmektedir.
Redde mesnet markalar arasında gösterilen 2010/60282 Tescil numaralı markanın tescil kapsamında 28. Sınıftaki tescilli emtiasının bulunmadığı;
Redde mesnet markalardan 2018/83521 tescil numaralı markada yer alan 28. Sınıf “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” malları ile davalının başvurusuna konu marka tescilinde yer alan 28. mallarının aynı olduğu anlaşılmakla birlikte davacının hükümsüzlük talebinde mesnet gösterdiği 2016/22627 tescil numaralı markasında yer alan 28. Sınıftaki malların aynı, aynı tür olduğu anlaşılmıştır.
Çekişme konusu 28. Sınıftaki Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar”dır. Burada yer alan jimnastik ve spor aletleri neredeyse gençten yaşlısına, öğrencisinden memuruna, emeklisine kadar her kesim tüketiciye hitap ederken avcılık ve balıkçılık için tuzaklar, olta takımları balık yemlerinin ise hobi olarak avcılık ve balıkçılıkla uğraşan veya mesleği balıkçılık olan kimselere hitap ettiği dolayısıyla çekişme konusu malların tüketicisi ortalama düzeyde dikkat ve özene sahip kimseler olabileceği gibi dikkat seviyesi görece daha fazla olan kimseler de olabilecektir.
Emtialara ilgi duyan tüketicinin bilinç ve dikkat düzeyinin iltibas tehlikesini ortadan kaldırıp kaldıramayacağı veya iltibas üzerinde etkisi ise marka işaretlerinin birbirine ne derece yakınsadığıyla ilgilidir. Marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyinin yüksek olması halinde, tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyinin nispeten daha yüksek olması dahi iltibas ihtimalinin bulunmasına engel olamayabilir.
Bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır.
Somut olayın özelliklerine göre, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti kabul edilebilir.
Buna göre taraf markaları görsel olarak; davalının başvurusunda siyah çerçeve ve turuncu renkli büyük harflerle “…” ibaresinin yer aldığı hemen sağ alt kısmına biraz daha küçük puntolarla turuncu çerçeve ve beyaz renkle yazılı … ibaresinin bulunduğu; “f”, “i”, “s” ve “h” harflerinin uç kısımlarına olta şeklinin verildiği, “…” ibaresinin sol üstünden sağ yanına doğru balık figürünün yer aldığı;
Davacının markaları ise; bir tanesi düz beyaz zemin üzerine küçük harflerle “…” ibaresi hemen yanına konumlandırılmış için siyah renkli bir üçgen ve hemen yanında “…” ibaresinden oluştuğu; diğerinin de yine düz beyaz zemin üzerine hepsi büyük harfle olacak şekilde “macroville card” ibaresinden oluştuğu; sonuncu markasının da siyah kenarları yumuşatılmış dikdörtgen çerçeve içerisinde “…” ibaresi kırmızı renkli daire ile üzerinde geçen siyah çizgiden oluşan yeraltı işareti ve hemen yanında “station” ibaresinden oluştuğu; taraf markalarının bu halleri ile görsel olarak benzemediği anlaşılmıştır.
İşitsel benzerlik yönünden bakıldığında markayı taşıyan malların, hizmetlerin muhatap alıcı veya kullanıcı kitlesinin de dikkate alınması gereklidir. Bu kapsamda, markaların telaffuzlarına göre kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. İşitsel olarak ortaya çıkan farklar, kısa kelimelerde uzun kelimelere göre daha büyük etki göstermektedir. Davalı başvuru markası “mak-ro fiş” şeklinde telaffuz edilirken davacı markaları da “mak-ro”+ ek (sen-tır, si-tey-şın -vil kart vb.) olarak telaffuz edileceği; davalı markasında yer alan “…” ibaresinin tescil edilmek istenen 28. sınıfta yer alan bir kısım emtia yönünden ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bu sebeple davacı ve davalı markalarındaki ayırt edici ve baskın unsurun …/… ibaresi olduğu, taraf markaları arasında işbu ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları bakımından taraf markaları arasında işitsel anlamda benzerlik olduğu anlaşılmıştır.
… kelimesinin hem İngilizce hem Türkçe olarak ortalama tüketici açısından anlamının bilinmesi mümkündür. Ancak, davacı markaları tek başına …/… kelimesinden oluşmamaktadır. “… …’’, “… ” sözcük gruplarıdır. Kaldı ki …/… kelimesi genel kabul görmüş marka olarak ayırt ediciliği düşük bir kelimedir. Özellikle “macroville” in bir anlamı olmamakla birlikte ayrıldığında “ville” ibaresi Fransızca bir kelime olup şehir anlamına gelmektedir. Card kelimesi de yine İngilizce bir kelime olup Türkçe’de kart anlamına gelmektedir. Başvuru markasında yer alan “…” ibaresi de yine İngilizce bir kelime olup suda yaşayan, solungaçlarıyla nefes alan ve yüzmek için yüzgeçleri ve kuyruğunu kullanan bir canlı anlamına gelmektedir. Her iki tarafın markasına bütünsel olarak bakıldığında markalar arasında anlam bakımından …/ … ibarelerinden kaynaklı zayıf bir ilişki olduğu;
“…” sözcüğü “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamına gelmekle birlikte dayanak markalarda bir ön ek olarak kullanılmakta ya da nitelediği sözcüğün kapsamının “büyük” olduğunu ifade ettiği, “…” ibaresi ise, Türkçe “…” ibaresinin İngilizce hali olduğu, bir örnek olan ve “büyük” (mikro “küçük” karşıtı) olarak niteleme yaparken ilk akla gelebilecek ve yaygın kullanımı olan bir ibare söz konusu olduğu, bu nedenle de “…”/ “…” ibaresinin herkesin kullanımına konu olabilecek ve geniş bir kullanım yelpazesine sahip bir sözcük olması karşısında ayırt ediciliğinin zayıf olduğu anlaşılmıştır.
EUIPO (eski adı ile OHIM) ve Birlik üyesi ülkelerin kamuoyuna duyurdukları “Ayırt Ediciliği Olmayan veya Zayıf Bileşenlerin Karıştırılma İhtimaline Etkisi”ne ilişkin Ortak Bildirge’de benimsenen ana kural; ayırt edici niteliği bulunmayan bir unsurun markalarda ortak olarak yer almasının karıştırılma ihtimaline yol açmayacağıdır. İstisna ise; markalar birbirine benzer diğer şekil veya kelime unsurlarını içeriyorsa ve markaların bütün olarak izlenimi aynı veya yüksek düzeyde benzerse, karıştırılma ihtimali ortaya çıkacaktır.
Nitekim …/…” ibaresi de Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük bir ibare olup işbu ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldırabilecektir. Keza … ve … ibarelerinin yüksek ayırt ediciliği bulunmadığı Yargıtay … Karar sayılı kararında da belirtilmiştir. Ancak bununla birlikte bu ibareleri içeren markaların koruma kapsamı dar değerlendirilse de otomatik olarak bu ibareleri içeren farklı markaların tescil engeline takılmadan korunacağı değerlendirmesi de doğru olmayacaktır. Bu sebeple sonraki tarihli olup içinde “…” ibaresini içeren markanın, davacı markaları ile müşterek olmayan ek ibarelerin markanın genel görünümüne yaptığı etki dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Müşterek olmayan unsur, markanın genel görünümü içerisinde markanın ayırt ediciliğini oluşturan “…” kelimesinden kaynaklı benzerliği dengeleyebiliyorsa, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğundan söz edilemeyecektir. Ancak, müşterek olmayan unsur, “…” kelimesine nazaran arka planda kalıyor ve tescil edilmek istenen mal ve hizmetler yönünden de ayırt ediciliği bulunmuyor ya da düşük kalıyorsa, davacının “…/…” ibaresini içerir seri markaları bulunduğu da nazara alındığında, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunun söylenebileceği;
Somut olaya bakıldığında, davalı markasında … ibaresinin konumlandırılma şekli “…” sözcüğüne göre daha büyük ve farklı renkte ve baskın konumda olduğu; başvuruda yer alan “…” ibaresi de 28. Sınıfta özellikle “olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” emtiaları yönünden ürünlerin cinsine yönelik ayırt ediciliği bulunmayan, ilgili malların kullanılacağı sektörü tasvirler mahiyette tali bir ibare olduğu, keza balık figürü de yine “…” ibaresinin görsel karşılığı olduğundan benzer bir algı oluşturmakta ve “balık avlamaya yarayan oltalar, balık yemleri, tuzaklar” gibi mallar için markaya ayırt edicilik katmadığı; bu sebeple işbu mallar yönünden markada “…” ibaresi tek ayırt edici unsur olarak ortaya çıkmakta ve bu mallar yönünden bütüncül olarak, davacı markaları ile davalı markası arasında 28. Sınıftaki “olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” emtiaları yönünden benzerlik olduğu, davacının diğer markalarını da bilen makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin davalı markasını gördüğünde ürünlerin niteliğini gösterir bir anlamı markaya katan “…” ibaresinin de tasviri nitelikte olmasından markasal bir etki yaratamayacağı dikkate alındığında, markalarda baskın olan … ibarelerinden kaynaklı olarak davalı markasını davacıya ait markalardan biri olarak düşünebileceği, markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, zira markada bütünsel algıda ayırt ediciliği “…” ibaresinden uzaklaştıracak bir ek unsur yer almadığı gibi dava konusu markada kullanılan tali nitelikteki şekil ve sözcük unsurları da birbiri ile uyumlu ve fakat bütünsel ayırt edicilikte “…” ibaresinden de zayıf ayırt edicilik sağlayan ibareler olduğu, dolayısıyla karşılaştırılan bu markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu;
Ancak başvuru markasında yer alan 28. Sınıftaki “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri” için ise “…” ibaresinin ayırt ediciliğe sahip olduğu; bu noktada dambıl, yürüyüş bandı, pilates bandı ve buna benzer herhangi bir spor ürünü almak isteyen tüketici ürünler üzerinde davalı markasını gördüğünde zayıf marka olduğu kabul edilen “…” ibaresinin yanında “…” ibaresi işbu mallar yönünden herhangi bir çağrışım yapmayacak, ürünü nitelemeyecek olup ayırt ediciliğini koruyacağı; dolayısıyla “jimnastik ve ve spor aletleri” üzerinde ortalama tüketiciler farklı markalarla karşı karşıya olduklarını düşünebilecekleri; açıklanan sebeplerle dava konusu marka ile davacıya ait “…”/“…” ibaresini içeren markalar arasında 28. Sınıftaki “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri” emtiaları yönünden karıştırılma ihtimali bulunmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf … ’de aynı markaya ilişkin taraflar arasında görülen dava sonucunda markaların benzemediğine hükmedildiğini belirtmiş ise de ilgili evraklar incelendiğinde, başvuru markasının her ne kadar “… …” ibarelerini içerse de görsel olarak işbu davadaki başvurudan çok daha farklı şekilde dizayn edildiği ve yine tescil kapsamının farklı olduğu (07.sınıf malları kapsadığı) görülmüştür; bununla birlikte mahkeme kararına ilişkin sunulan deliller içerisinde kesinleşme şerhi bulunmadığından işbu kararın dikkate alınması mümkün olmamıştır.
Bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir. Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir.
Markanın tanınmışlığı arttıkça ve normalde temsil ettiği mal ve hizmetten farklı alanlarda kullanıldıkça markanın temsil ettiği normal mal ve hizmetler ve kalite ile sahibi arasında kurduğu bağlantı, yani kaynağına işaret etme fonksiyonu azalır. Hatta ilgili tüketici tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gördükçe marka sahibinin diğer ürünler için de aynı olduğunu düşünür. Böylece, aynı veya benzer mal ve hizmetler değil de farklı mal ve hizmetler söz konusu olsa bile karıştırılma ihtimali oluşabilir. Böyle bir durumda markanın belirli bir ürünü ayırt etme gücü azalacağı gibi itibarına da zarar verilebilir hatta sonraki markanın tanınmış markanın ününden haksız yarar sağlaması da söz konusu olabilir. İşte tüm bu haksız kullanımların önüne geçmek ve tanınmış markanın ekonomik değerini ve markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu dışındaki kalite, reklam, yatırım ve iletişim fonksiyonlarını korumak için farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlanmıştır. Fakat şu noktaya da dikkat çekmek gerekir ki, marka çok tanınmış, hatta dünya çapında tanınmış marka olsa bile SMK 6/5 maddesinde belirtilen sulandırma hallerinden biri gerçekleşmediği sürece o markanın farklı mal ve hizmetler için korunması mümkün değildir.
Sulandırma değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikli olarak markalar arasında karıştırılma ihtimali olması gerekli değildir; fakat en azından ilişki kurmaya elverecek düzeyde benzerlik olması gerekmektedir.
Buna göre; “sulandırma halleri” olarak ifade edilen markadan haksız yararlanılması ya da markanın ayırt edici karakterine veya markanın itibarına zarar vermesi durumlarına açıklık getirmekte fayda vardır:
Haksız bir yararın sağlanmasından kasıt; bir marka, büyük mali yatırımlar, reklam ve tanıtım kampanyaları ve daha kaliteli ürünler meydana getirebilmek için yürütülen AR-GE çalışmaları gibi büyük çabalar sonucu tanınmış hale getirildiğinde, böyle bir çaba sarf etmeksizin, tüketicilerin tanınmış marka ile ilişki kurmasına izin verecek şekilde ve kolay yoldan müşteri çevresi yaratmaya çalışarak tanınmış markadan haksız bir yarar elde edilmesidir.
Markanın itibarına zarar vermesinde; genellikle tüketicinin, ikinci markanın daha düşük kaliteli mal veya hizmetlerde kullanılması sonucu kötü deneyimlerini tanınmış markaya mal etmesi şeklinde oluşur. Markanın itibarına zarar veren durumlar bir parfüm markasının fare zehri markası olarak da kullanılması örneğinde olduğu gibi daha çok prestijli ürünleri sembolize eden markaların, sıradan ürünlerde kullanılması durumunda ortaya çıkmaktadır.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ise; markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi durumunda markanın temsil ettiği mal ile özdeşleşmesi ve tüketiciye o malı hatırlatması durumundaki azalma durumudur. Burada önemli olan, tüketicinin “ikinci markayı, tanınmış marka nedeniyle diğerlerinden daha kolay ayırt etmesi ve dikkatini bu markaya yönlendirmesi; farklı işletmelerin bulunduğunu tespit ettiğinde malları birbirinden ayırt etmek için ilave kriterler aramak zorunda bırakılmasıdır”.
Davacı tarafından mahkeme dosyasına sunulan delillerde “… …” markasını “temel ihtiyaç ve gıda ürünlerinin mağazacılık hizmetleri”nde kullanarak bilinirliğini arttırdığı, ancak başvuru markasının bütün olarak “… …+ şekil” olduğu, bu haliyle davacı markasının belli bir bilinirlik sahibi olduğu yorumunda bulunulsa dahi taraf markaları arasında, 28. sınıftaki çekişme konusu “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” bakımından davacı markasını sulandırılma için gerekli şartların oluşmadığı anlaşılmıştır.
Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Davacı yan www…..com.tr alan adından kaynaklı haklarının zedelendiğini iddia etmektedir.
Davacının alan adında esaslı ve ayırt edici unsur “…” ibaresidir. “com”, “tr”, “edu” ve buna benzer Jenerik üst düzey alan adı ve ülke kodlu üst düzey alan adının değerlendirmede ayırt edici bir işlevi bulunmamaktadır.
Dava konusu marka ise “… … + şekil” ibaresinden oluşmaktadır. Alan adının yapısı konusunda bilgi sahibi olan ve hangi unsurun ne anlama geldiğini bilen kişi, alan adını bir bütün olarak algılayacaktır. Bununla birlikte ilgili alan adında davacının doğrudan faaliyet gösterdiği gıda ve temel ihtiyaçların satışına ilişkin hizmetlerine yönelik faaliyetlerin bulunduğu görülmekte olup davacının işbu alan adına bağlı sitede üzerindeki faaliyetleri ile dava konusu markanın tescil kapsamındaki mallar bakımından, davacının alan adından kaynaklı olarak dava konusu marka bakımından bir tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususların dikkate alınması gerektiği;
Dosya içerisindeki delillerden davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin somut veri bulunmadığı, bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından ve bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği gibi, davacının markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Hükümsüzlük davası bakımından davacı tarafından … tescil numaralı markaya yönelik kullanım ispatına ilişkin 28. Sınıftaki emtia yönünden ticari etki yaratacak şekilde ciddi kullanımı ispata yarayan delil sunulmadığı, YİDK iptali iddiası yönünden 2010/60282 tescil numaralı markanın davalı tarafça 28. Sınıfta kullanımının talep edildiği ancak redde mesnet markanın bu sınıfta tescilli olmadığı, dava konusu 2020/68885 sayılı “makrofish” ibareli davalı marka başvurusu ile davacının markaları arasında bütün olarak, marka ve işaretler arasında “28. Sınıf olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” emtiaları bakımından ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu ancak; davalının başvuru markası kapsamında kalan 28. Sınıftaki “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri” emtiaları bakımından markalar arasında ilişkilendirme dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığı, başvuru markasının bütün olarak “… …+ şekil” belli bir bilinirlik sahibi olduğu yorumunda bulunulsa dahi taraf markaları arasında, 28. sınıftaki çekişme konusu “Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” bakımından davacı markasını sulandırılma için gerekli şartların oluşmadığı, davacının başkasına ait fikri mülkiyet haklarından kaynaklı bir tescil engelinden somut olayda söz edilemeyeceği, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde olmadığı, hükümsüzlük ve terkin koşullarının kısmen oluştuğu anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K ı s m e n K a b u l ü n e,
TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının 28. Sınıf “olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” emtiaları bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması, davalı kurum ve davalı şahıs kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul red oranının takdiren %50 olarak belirlenmesine,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.513,30.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde…Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.-TL
P.P : 195,50.-TL
TOPLAM : 2.513,30.-TL