Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/230 E. 2021/422 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/230
Karar No : 2021/422

Hakim : … …
Katip : … …

Davacı :….
Davalılar : ….
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 27/08/2021
Karar Tarihi : 30/12/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 06/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili şirket tarafından “… active lightning rods …” adlı marka için 07.08.2019 tarihinde başvuruda bulunduğunu, başvurunun yayınına karar verildiğini, davalı … tarafından yayına yapılan itirazın tüm itiraz sebepleri açısından (6/2,6/3,6/6,6/9) haklı bulunmayarak reddedildiğini, davalı tarafından itirazın yeniden incelenmesi için başvuruda bulunulduğunu, davaya konu YİDK kararı ile Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/2, 6/3, 6/6. Maddeleri uyarınca yapılan itirazları haksız bulunsa da 6/9.madde uyarınca yapılan itirazın kabul edildiğini ve müvekkili şirketin başvurusunun reddine karar verildiğini, davalı kurum tarafından diğer davalının itirazlarının tamamının reddedildiğini, ancak hukuka ve usule aykırı şekilde kötü niyet itirazı haklı bulunarak müvekkilinin başvurusunun reddine karar verildiğini, huzurdaki davanın davalı şahısla müvekkili şirket arasındaki tek dava olmadığını, taraflar arasında çeşitli davalar, savcılık şikayetleri vs mevcut olduğunu, asıl kötü niyetli olan müvekkili değil davalının ta kendisi olduğunu, her ne kadar doğrudan dava konusu olmasa da kurumun red kararında da bahsettiği “…” isminin aslında müvekkilinin bulduğu bir isim olduğunu, davalının aktif paratoner sistemleri işinden hiç anlamayan birisi iken … İmalat Paz. San. Ve Tic. Ltd.Şti.’nin sahibi müvekkili …’un 1992 yılından beri sektörden kazandıklarıyla hayatını idame ettirdiğini, aktif paratoner sistemlerinin proje, planlama, imalat, montaj, satış gibi tüm alanlarında yıllardır çalıştığını, 2015 yılında “…” ismi ile sektöre girilirken … desteği alabildiği için resmi işlemlerin … adına yapıldığını, üretimin ise tamamen müvekkili … tarafından yapıldığını, ekte taraflara ait 2015 yılındaki bazı whatsapp yazışmalarını sunduklarını, bunlarda “…” isminin logolarını müvekkilinin tasarlattığını, ihracat için hangi ülkelerden hangi belgelerin alınacağının müvekkili tarafından bilindiğinin açık ve net anlaşıldığını, 2015 yılında bu işe başlanırken …’ın ön muhasebe ile uğraşmakta olup paratoner sistemlerinden anlamadığını, nitekim şahıs şirketi kurulduktan sonra davalı …’ın yine işlerle ilgilenmediğini ve başka bir firmada sigortalı işçi olarak çalıştığını, davalının erkek arkadaşı olan … ile müvekkilinin görüştüğünü, önceleri müvekkiline sermaye sağlama taahhüdü verildiğini, müvekkili tarafından da yurt dışında müşteri kontağı kurulduğunu, müvekkili sayesinde iş yapılmaya başlandığını, müvekkilince bulunan müşteriler sayesinde piyasada yer edinilmeye çalışıldığını, müvekkilinin güvenerek işbirliği yaptığı … ve asıl tanış olduğu …’ın erkek arkadaşı … tarafından yanıltıldığını, ortada bir sermaye olmadığını geç öğrendiğini, buna rağmen yoktan var ettiği marka için çalışmayı sürdürdüğünü ancak yıllardır emek verdiği işinde davalı tarafça çırak çıkarıldığını, hem müvekkili şirket yetkilisi … hem de …’nun davalı yanında sigortalı gösterilmesine karşın bu dahi düzgün yapılmadığını, …’un primleri ödenmediğini, günleri eksik gösterilmiş olduğunu, davalı şahıs tarafından bugüne kadar müvekkili hakkında haksız rekabet, marka hakkına tecavüz, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirme, ticareti usulüne aykırı terk etmek, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan vb. konularda şikayetlerde bulunulduğunu ancak tamamında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve bu kararların kesinleşmiş olduğunu, davalı … tarafından hazırlanan aynı dilekçe çeşitli tarihlerde farklı farklı kurumlar nezdinde kendi deyimiyle müvekkili şirket yetkilisi …’u “bitirebilmek” için sonuç elde edebilmek amacıyla devamlı denendiğini, … Kurumunun da ne yazık ki verdiği red kararıyla bu kötü niyete alet olduğunu, ortada bir kötü niyet varsa bunun tarafının müvekkili şirket değil davalı … olduğunun emsal dosyalarda görüleceğini, davalı kurum tarafından SMK 6/2,6/3,6/6. Maddelerince yapılan itiraz haklı şekilde uygun görülmemişken davalının hukuki veri vermekten ziyade duygulara hitap etmeye çalıştığını, artık defalardır duymaktan sıkıldıkları anlatımlarına aldanıldığını, “…” markasının önceye dayalı kullanımının müvekkili şirket yetkilisi … olduğuna ve şirket ortağı olarak kullanmaya hakkı olduğuna dair Savcılık kararları ortada iken müvekkilinin zaten hakkı olan bir markayla bağlantı kurularak davaya konu başvurunun reddedilmesi akıl alır gibi olmadığını, müvekkili şirketin …. başvuru numaralı “şekil+ … active lightning rods” markası için yaptığı başvurunun da yine davalı …’ın YİDK başvurusu sonucu reddedilmiş ve huzurunuzdaki davalılar aleyhine kurum işleminin iptali için Ankara FSHHM ….. Sayılı dosyasından dava açıldığını, …’ın tüm marka başvurularına itirazının aynı olduğunu, Kurum tarafından düzenlenen kötü niyete ilişkin gerekçelerin de aynı olduğunu, aslen davalı …’ın her iki marka itirazından da anlaşılacağı üzere …’ nin Hintli firmanın ürünlerine verilen ürün model kodu olduğunu belirttiğini, yani açıkça …’nin kendilerince markasal olarak bir kullanımları olmadığını beyan ettiğini, müvekkili şirketin ise başvuruya konu marka olan “… avtice lightning rods …” için eskiye dayalı “markasal” kullanımı bulunduğunu, davalının ise daha önce markasal olarak hiç kullanmadığı “…” için müvekkili şirketin başvurusu reddedildikten sonra 15.06.2021 tarihinde aynı sınıf için 2021/088048, “…” için ise 15.06.2021 tarihinde aynı sınıf …. başvuru numarasıyla kuruma tescil için kötü niyetli olarak başvuru yaptığını, davalı tarafın cevap dilekçesinde de muhtemelen bahsedeceği üzere kanser rahatsızlığı geçirdiğinin bir gerçek olduğunu, ancak müvekkili şirket yetkilisinin bu durumdan yararlandığının tamamen safsata olduğunu ve ne yazık ki davacı tarafça her şikayetinde, her dilekçesinde bu hususun kullanıldığını, davacı adına şahıs şirketinin kuruluşundan, “…” adının bulunmasına, davalı adına … desteği alınmasından, ürünler için CE belgesi alınmasına, ürün tanıtımı, ürün güvenilirliği ve fiyatına kadar tüm çalışmalar müvekkili şirket yetkilisi … tarafından yapılmış ve nihayetinde 2017 yılının Haziran ayında Hindistan ve Vietnam’daki müşterilere ürün satışı müvekkili şirket yetkilisi … tarafından yapılmış olduğunu, şimdi müvekkili şirket yetkilisini kendi işinden çırak çıkarmaya çalışan, SGK’sını dahi yıllarca göstermediği sonradan ortaya çıkan davalı taraf bu kez de kapı önünde koyduğu …’un asıl iştigal alanı olan paratoner işinden en ufak bir şekilde anlamadıklarından müvekkilinin müşteri bağlantılarını yok etmeye çalıştığını ifade ederek, … YİDK’nın 01/07/2021 tarih ve … sayılı kararının iptaline, tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevaplarında özetle; davacı ile davalı taraf arasında uzun süreli ticari ilişki mevcut olduğunu, davalının ticari faaliyetlerinden haberdar olduğunu, davalı tarafın, önceki tarihli … sayılı “…” ibareli marka ile … sayılı “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davacı tarafından ise … sayılı “ALRACTIVE LIGHTNING RODS …” ibareli marka tescil edilmek istendiğini, taraf markalarında … harflerinin önplana çıkarıldığını, … harflerinin ve şimşek görselinin renkleri aynı olup, tonunda ufak bir farklılık olduğunu, kullanılan şimşek görselleri dahi birbirinin aynısı olup, davacı markasında, davalı markadaki görselin simetriğinin kullanıldığını, markalarda kullanılan şekil, renk ve tasarım unsurları ile … ibaresini önplana çıkaran tertip tarzı birlikte göz önüne alındığında, söz konusu kullanımların tesadüfen seçilemeyeceğinin görüleceğini, davacı tarafın, davalı taraftan ve kullanımlarından haberdar olduğunu, zira eski çalışanı olduğunu, davacının … sayılı marka başvurularının da davalı itirazları üzerine reddedildiğini, bu yönüyle de davacı tarafın davalının markalarından ticari hayattaki faaliyetlerinden haberdar olduğunun görüldüğünü, davacının, davalıya ait kullanımdan ve faaliyet alanından önceden beri haberdar olduğunu, aralarındaki ilişkinin dava konusu marka başvurusundan çok daha önceki bir tarihe dayandığını, hal böyle iken davacının, benzer şekilde bir marka tasarlaması ve üstelik davalı ile aynı sektörü içerecek şekilde faaliyetlerini belirlemiş olması, taraflar arasındaki önceki ilişkilerin varlığıyla birlikte göz önüne alındığında hayatın olağan akışı içinde “normal” kabul edilemeyeceğini, davacının kötüniyetli olduğunun ortada olduğunu, zira davacının, basiretli bir tacir gibi davranılmamış; başkasının markasından haksız yararlanma, zarar verme kastıyla bir başvuru yapılmış olduğunu, başvurular yapılırken Marka Hukukunun genel prensiplerinden ayrılarak farklı amaçlarla hareket edildiğini, kötüniyetin yukarıda açıklanan şartlarının somut olayda gerçekleştiğinin ortada olduğunu, bu kapsamda marka başvurusunun reddine karar verilmesinin hukuka uygun olduğunu, verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şahsa ve vekiline usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davalı şahsın kötü niyet itirazlarının ve YİDK kararının yerinde olup olmadığı olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının … sayılı “… …. …” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu … sayılı “… …. …” ibareli marka için davacı tarafından 07/08/2019 tarihinde 09.sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davalı tarafından kötü niyet iddialarıyla itirazda bulunulduğu, itirazın kabulüne karar verildiği, kabul kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, … YİDK’nın 01/07/2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre;
Markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış tescil başvurularının kötüniyetle yapılmış oldukları; bu durum yargı kararlarında da “Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir.” şeklinde ifade edilmiştir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.07.2008 tarih ve … K. sayılı kararı). Alman Markalar Kanununda da (m. 50/f1) saldırı, yedekleme, tekrarlama, aynı markanın birden çok defa tescili gibi uygulamalarda kötüniyetin gündeme geleceği kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, başkalarını ticari faaliyetlerde engellemek, onun ticari ilişkisinden ve geçmişinden faydalanmak ve yedekleme amacıyla tedbir için yapılan marka başvurularının kötüniyetli olduğunun ve kanuna karşı hile içerdiklerinin kabulü gerekecektir. Zira bu tür başvurular, marka hukukunun temel ilkelerini veya kullanma zorunluluğunu dolanmaya çalışan kötüniyetli uygulanmalardır. Marka yaratma konusunda sınırsız seçeneğe sahip olan davacının, ticaret hayatındaki varlığını bildiği ve ilişki içerisinde olduğu kişiye ait kullanımları seçmiş olması, tesadüfle ya da iyiniyetle açıklanamayacaktır. Yine faaliyet alanlarının aynı tür olduğu da görülecektir.
Somut olayda, YİDK tarafından, “Ticaret Sicil Gazetesi suretinde işbu başvuru sahibi “… İMALAT PAZARLAMA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.” nin kurucusunun … olduğu; itiraza konu başvuru sahibi şirketin kurucusu …’un muteriz …’a ait şirkette 2015 ve 2017 yıllarında belli süreler çalıştığı; daha sonra 2019 yılında başvuru sahibi ile muteriz arasında çeşitli vesilelere dayanan anlaşmazlıklar dolayısıyla muteriz tarafından işine son verildiği; işbu başvuru sahibinin muterizle arasındaki iş akdinin bitmesine müteakip kendi adına çeşitli marka başvurularında bulunduğu, bu başvurular arasında yer alan … sayılı ve “… active lightning rods”, “earth plus” ibareli markaların muteriz tarafından yapılan itirazlar sonucunda kötü niyet gerekçesiyle reddedilmiş oldukları yapılan tespitler arasındadır. Muteriz tarafından ayrıca sunulan belgeler kapsamında (çeşitli web …) Hindistan’da muhikim “… ” firması ile muteriz… arasında bir iş ilişkisinin mevcut olduğu; muteriz tarafından söz konusu firmaya fason üretim yapıldığı; Hintli firma ile ihracat ilişkisinin olduğu; … adına yukarıda bahsedilen “earth plus” ibareli başvurunun Hintli firmaya ait tescilli bir marka olduğu; işbu başvurunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ise bahse konu Hintli firmanın ürünlerine verilen ürün model kodu olduğu bilgileri yer almıştır. Yukarıda belirtilen bilgiler kapsamında, başvuru sahibi ile muteriz arasında 7/08/2019 tarihinden yani işbu başvurunun yapıldığı tarihten önce geçerli bir ticari ilişkinin bulunduğu ve başvuru sahibi tarafından sunulan itiraza karşı görüş dilekçesinde taraflar arasında işbu başvuru tarihinden önce var olan ticari ilişkinin reddedilmediği tespit edilmiştir. Buna ilaveten, başvuru sahibi tarafından sunulan karşı görüş dilekçesinde, başvuruda yer alan yıldırım logosunun tamamen özgün oluşturulduğu; “…” harflerinin “active lightning rods” denen ve “aktif yıldırım çubuğu” olarak Türkçe’ye çevrilen bir ürün adının baş harflerinden oluştuğu iddia edilse de, hem başvuru hem de muteriz logolarınd birbirine çok yakın turkuaz ve gri renklerinin kullanıldığı; “…” harflerinin muteriz logosunda da ön plana çıkarıldığı yapılan tespitler arasındadır. Bu kapsamda, başvuru sahibinin basiretli bir tacir olarak sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü varken, tesadüfen oluşturulma ihtimali çok düşük olan işbu markayı seçerek kendi adına tescil ettirmek için başvuruda bulunmasının, itiraz gerekçesi muteriz markasının varlığından haberdar olmaksızın söz konusu olamayacağı, aksinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu bağlamda, başvuru sahibinin herhangi bir haklı gerekçe ileri sürmeksizin söz konusu markayı tescil ettirme girişiminin iyi niyetli kabul edilemeyeceği” gerekçesi ile başvurunun reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı taraf arasında uzun süreli ticari ilişki mevcut olduğu, davalının ticari faaliyetlerinden haberdar olduğu, davalı tarafın, önceki tarihli … sayılı “…” ibareli marka ile … sayılı “…” ibareli markaların sahibi olduğu, davacı tarafından ise … sayılı “….. …” ibareli marka tescil edilmek istendiği, taraf markalarında … harflerinin önplana çıkarıldığı, … harflerinin ve şimşek görselinin renkleri aynı olup, tonunda ufak bir farklılık olduğu, kullanılan şimşek görsellerinin birbirinin aynısı olup, davacı markasında, davalı markadaki görselin simetriğinin kullanıldığı, markalarda kullanılan şekil, renk ve tasarım unsurları ile … ibaresini önplana çıkaran tertip tarzı birlikte göz önüne alındığında, söz konusu kullanımların tesadüfen seçilemeyeceği, davacı tarafın, davalı taraftan ve kullanımlarından haberdar olduğu, davacının, davalının eski çalışanı olduğu, davacının … sayılı marka başvurularının da davalı itirazları üzerine reddedildiği, bu yönüyle de davacı tarafın davalının markalarından ticari hayattaki faaliyetlerinden haberdar olduğu, davacının, davalıya ait kullanımdan ve faaliyet alanından önceden beri haberdar olduğu, aralarındaki ilişkinin dava konusu marka başvurusundan çok daha önceki bir tarihe dayandığı, davacının, benzer şekilde bir marka tasarlaması ve üstelik davalı ile aynı sektörü içerecek şekilde faaliyetlerini belirlemiş olması, taraflar arasındaki önceki ilişkilerin varlığıyla birlikte göz önüne alındığında hayatın olağan akışı içinde normal kabul edilemeyeceği, davacının kötüniyetli olduğu, davacı, basiretli bir tacir gibi davranmayarak, başkasının markasından haksız yararlanma, zarar verme kastıyla bir başvuru yapılmış olduğu, başvurular yapılırken Marka Hukukunun genel prensiplerinden ayrılarak farklı amaçlarla hareket edildiği, neticede davacı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davacının … sayı ve “… active lightning rods …” ibareli marka başvurusunun 6769 s. SMK 6/9 maddesi gereğince reddi koşullarının oluştuğu, davacı başvurusunun kötü niyetle yapıldığı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şahıs kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır