Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/214 E. 2022/82 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/214 Esas – 2022/82

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/214
KARAR NO : 2022/82

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
DAVALI : …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, davacının TÜRKPATENT nezdinde … sayıları ile tescilli “…” markalarının sahibi olduğunu, davalı şahsın TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı …sayılı markanın “…” ibaresini içermesi ve davacının tescilli markaları ile benzer emtialarda tescil edilmek istenmesi nedeniyle davacının bu markanın tesciline karşı dosyaladığı itirazların TÜRKPATENT’in Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, davalı şahsın itirazları üzerine TÜRKPATENT YİDK’nın davalının markasının 35 ve 43. Sınıflara giren hizmetlerde tescili yönünde vermiş olduğu nihai kararın haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, davacı firmanın yetkilisi Şahin … ile kardeşi … …’nun 1998 yılından beri “…” markası altında Diyarbakır’da 13 şubesi tahtında tatlı ağırlıklı gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının ve yetkililerinin tescilli “…”lu markaların uzun zamandır sahibi olduğunu, davacının bu markalar altında uzun yıllardır aktif bir şekilde faaliyette olduğunu, her ne kadar davacının davasına mesnet aldığı markaları 35. ve 43. Sınıflara giren hizmetlerde tescilli değil ise de, davacının uzun yıllardır söz konusu markaları altında yürüttüğü bu sınıflara giren hizmetlerin davacının markalarının tescilli olduğu gıda ürünleri ile ilintili olduğunu, zaten bu hususun da emsal Yargıtay kararları ile tespit edilmiş olduğunu, birbirlerinden farklı iki işletmenin “…” markası altında aynı şehirde aynı gıda ürünlerini satışa sunmasının tüketici nezdinde iltibas yaratacağını, davalı şahsın davacının yetkilisinin kuzeni olduğunu ve davacının “…” markasının marka değerini yükseltmek için giriştiği çabaları yakından bildiğini, buna rağmen dava konusu edilen marka başvurusunda bulunmuş olmasının davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, davacının davalı şahsı marka hakkının ihlali nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına da şikayet etmiş olduğunu, 2020/58926 Soruşturma No.lu dosya kapsamında yapılan keşifte davalı şahsın işyerinde davacının markası ile benzer markaları taşıyan tatlı kutularının bulunduğunun tespit edildiğini, tarafların davalının “… …” markasını kullanmaması karşılığında davacının davalının zararlarını karşılayacağı hususunda anlaştıklarını ve bu hususun tutanakla tespit edildiğini, buna rağmen davalının bu sefer de markayı “…” şeklinde tescil ettirme çabalarının kötü niyetli olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 12.06.2021 tarihli ve … sayılı kararının iptalini, …sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; ; taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olmadığını, zira tarafların markalarında kullanılmış olan kelime ve şekil unsurlarının markaların genel görünümlerini farklı kılmaya yettiğini, bu nedenlerle taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasını da destekleyebilecek nitelikte elle tutulur, somut ve yeterli delilleri marka işlem dosyasına sunamamış olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının TÜRKPATENT nezdinde dava konusu edilen markanın ilanına itirazlarını iki aylık hak düşürücü sürede yapmadığı için itirazın yapılmamış sayılması gerektiğini, davalı şahsın uzun yıllardır Diyarbakır’da gıda sektöründe sürdürdüğü faaliyetleri ile ciddi bir müşteri portföyüne sahip olduğunu, dava konusu markada davalının adını ve yaptığı işi birleştirerek özgün bir işaret yaratmış olduğunu, markaların karşılaştırmasının bütüncül açıdan yapılması gerektiğinden, davalının markasının içinden sadece “…” kelimesinin seçilerek davacının markalarına benzediğini söylemenin mümkün olmadığını, bu yüzden de somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların görsel, fonetik ve kavramsal açılardan benzemediğini, ayrıca davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markaların sadece 30. Sınıfta tescilli olduğunu, halbuki davalının markasının 35. ve 43. Sınıflara giren hizmetler için tescili başvurusunun yapılmış olduğunu, davalı şahısa “…” markasına dayalı olarak ihtar çeken firmanın davacı olmadığını, markaların sahibi olmayan bir şirketin keşide ettiği ihtarnameye davalının itibar etmemiş olmasının normal olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, TÜRKPATENT YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
DAVALI ŞAHSIN …BAŞVURU SAYILI MARKASI İLE DAVACININ TESCİLLİ MARKALARI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİNİN/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI ;
6769 sayılı SMK’nın “Marka” başlıklı birinci kitabının birinci kısmında 6. Maddede “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Bendinde; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir. Benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak sureti ile markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınması uygundur. Alıcı olarak da ortalama zekâ, dikkat ve kültür düzeyindeki kişiler ölçü alınacaktır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir. Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Buna göre; davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla;
• Markaların ayniyeti/benzerliği,
• Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği,
• Markaların ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali,
üzerinde durulacaktır. Buna göre;
Markaların ayniyeti/benzerliği:
Davalı şahsın tescil ettirmek istediği marka ile davacının itirazlarına/davasına mesnet aldığı tescilli markaları birlikte incelendiğinde; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyeceği,
Markaların benzerliği incelemesine geçildiğinde; bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alınmalıdır. Buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerekmektedir. Şöyle, ki; Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacaktır. Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Zira; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
Bundan sonra; uyuşmazlık konusu olan markalar görsel olarak karşılaştırıldığında; davacının markalarının renk ve şekil unsurlarından yoksun sırf kelime markası oldukları, davalının markasının ise renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir marka olduğu, davacının markalarında tek başına “…” ibaresi, siyah renkli kalın ve küçük harflerle, düz yazı karakterinde yazılmıştır ve markanın tek başına esas unsuru olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur. Davalının markası ise, yeşil renkli ve yıldız figürlü elips şeklinde bir zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış “Kadayıf & Baklavacı” ve bu ibareden daha büyük puntolarla ve daha kalın harflerle yazılmış “…” kelime unsurlarından oluştuğu, davalının markasında, tasviri/tanımlayıcı olduğu cihetle markasal hüviyette ayırt ediciliği bulunmayan “Kadayıf & Baklavacı” ibarelerinden daha büyük puntolarla/ilk anda göze batan şekilde yazılmış ve bir şahsın (davalının) ismi-soy ismi olduğu rahatlıkla anlaşılması nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliği yüksek “…” ibaresinin, aynı yazım özelliklerinde ve puntolarda yan yana yazılmış olması nedeniyle, bir bütün olarak markanın esas unsuru olduğu, zira; böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla yazılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, marka hukukundaki yerleşik görüşe göre, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”, dolayısıyla dava konusu edilen markada esas unsurun “…” ibaresi olduğu, yine de markanın bir bütün olarak algılanan imajına katkısı olan zemin renginin ve şeklinin, davalının markasını davacının sırf kelime markası olan markalarından genel görünümü itibariyle bir derece uzaklaştırdığı, yani; karşılaştırılan markaların, bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimlerin, tümüne hakim görünüşlerinin ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajlarının görsel açıdan birbirleriyle benzediğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı,
Ancak; taraf markalarının esas unsurları olan “…” ve “…” kelime unsurlarında, markasal hüviyette ayırt ediciliği yüksek “…” ibaresinin birebir ortak olarak geçmesi, karşılaştırılan işaretlerin tüketici zihninde uyandırdığı algıyı bir derece yakınlaştırmaktadır. Zira; potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından, markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Davacının “…”lu markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…”lu markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması”, düşük de olsa bir ihtimal dahilindedir.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu düşük seviyedeki benzerlik, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da, aynı sonucu vermektedir. Taraf markalarındaki “…” kelimesinin birebir aynı olması, davalının markasında geçen diğer kelime unsurunun varlığına rağmen, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları fonetik açıdan düşük bir seviyede de olsa yakınlaştırmaktadır. Aynı şekilde, karşılaştırılan markalarda esas unsurlarda geçen “…” ibaresi ortak olduğundan ve bu kelimenin Türkçe’de yerleşik/bilinen bir anlamı bulunmadığından, hatta bu kelime Türkçe’de yaygın kullanılan bir soyisim de olmadığından, böyle orjinal/otantik bir ibarenin ortak olarak geçtiği işaretlerin tüketici zihninde yarattığı ilk algının tamamen farklı olacağının söylenmesinin de mümkün olmadığı,
Bütün bunlara göre; taraf markalarının esas unsurlarında ortak olarak “…” ibaresinin yer almasının, markaları görsel, fonetik ve kavramsal açılardan düşük seviyede de olsa benzer kıldığı, ancak karşılaştırılan işaretlerin genel izlenimlerinin ve hakim görünüşlerinin birbirlerinden farklı olduğu,
Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği:
6769 sayılı SMK madde 6/1 gereğince incelenmesi gereken hususlardan biri de, markaların emtialarının benzer olup olmadığı hususudur. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle bu mal veya hizmetlerin;
• Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği,
• Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği,
• Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri,
• Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı,
• Birbirleri yerine ikame imkânlarının ve birbirlerini tamamlayıcı11 niteliklerinin bulunup
bulunmadığı,
• Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı,
• Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir. Buna göre;
Taraf markalarının kapsamına giren emtialar, farklı sınıflara girmektedir. Ancak; davacının markalarının tescilli olduğu 30. Sınıfa giren gıda ürünlerinin, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 35. Sınıf altında bu ürünlerin toptan/perakende satışı hizmetleri ve 43.01. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile ilintili/türdeş emtialar olduğu, zira; bir mal sınıfı 35. Sınıf kapsamında perakendecilik hizmetine konu oluyorsa bu durumda o mal sınıfı ile bu hizmetler arasında benzerlik bulunduğu, doktrin ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir; “Praktiker” kararında da belirtildiği üzere, “somut bir malı satmak için verilen bu hizmet tabiatıyla bu mal olmadan bir mana ifade etmeyecektir.” Yine aynı şekilde; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 43. Sınıfa giren “yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri” ile davacının markalarının kapsamındaki 30. Sınıfa giren yiyecek ürünlerinin benzer olduğu, çünkü; 43. Sınıfa giren “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin verildiği ortamlarda, hizmetin bir parçası olarak tüketiciye sunulan gıdalar, genelde ambalajsız ve markasız nihai gıdalar olsa da, bunların daha uzun raf ömrüne sahip gıda mallarıyla karıştırılabilme hali belli durumlarda söz konusu olabilecektir. Bu hizmet kolları genelde tüketicinin belli bir hizmeti satın almak üzere tercih ettiği ve bu yolla aslen seçiciliğinin en yüksek olduğu yani, tek bir işletmenin ürünlerini satın almak üzere tercih ettiği hizmet kollarıdır. Bununla birlikte, hizmet markası ile ticari markanın benzemesi durumunda; tüketici her iki markanın aynı işyerine sahip olduğunu düşünebilir ki bu durumda markalar birbiri ile karıştırılabilir. Zira günümüzde pek çok tanınmış gıda markası, hem yiyecek/içecek üretmekte, hem de bunları tüketiciye servis etmektedir. Ayrıca, somut olayımızda da söz konusu olduğu üzere, günümüzde, yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri, reel ortamlardan ziyade sanal ortamlarda da yapılmaktadır ve böyle bir durumda tüketicinin, hizmeti sağlayan kaynakla hizmetin içeriğinde sunulan emtiaları karıştırması ihtimali doğmaktadır. Bu nedenle de, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 43. Sınıflardaki “yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri” açısından da somut olayda emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği,
Davalının markasının kapsamına giren, 35. ve 43. Sınıflardaki diğer hizmetlerin ise, davacının markasının kapsamında yer almadığı gibi, bu hizmetlerin davacının markasının kapsadığı emtialar ile benzer/türdeş olduklarını söylemek mümkün değildir. Zira; bunlar benzer alıcı çevresine hitap etmez, benzer ihtiyaçları gidermezler, servis kanalları da birbirleriyle alakasızdır, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri ve birbirleri yerine ikame imkanları yoktur, aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisi bulunmaz ve benzer markaları bu farklı emtialarda kullanılırken gören tüketicilerin, markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmasının mümkün olmadığı,
Sonuç olarak, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 35. Sınıf altındaki, “30. sınıfa giren emtiaların toptan/perakende satışı hizmetleri” ve 43. Sınıf altındaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliğinin gerçekleştiği, 35 ve 43. Sınıflara giren diğer hizmetler açısından ise gerçekleşmediği,
Taraf markalarınının kapsamına giren emtiaların hitap ettiği ortalama tüketicinin seviyesi de, markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde önem arz etmektedir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir. Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder.
Buna göre; Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen hizmetlerin ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi incelendiğinde; 35.05. sınıfa giren hizmetler dışında kalan 35. Sınıftaki hizmetler ile 43.01. sınıfa giren hizmetler dışında kalan 43. Sınıftaki hizmetlerin, tüketicinin/alıcının gündelik (her anının, rutininin) ihtiyaçlarını karşılamadığı, sık satın alınan emtialar olmadığı, alıcılar tarafından daha ziyade profesyonel meslekleri/iştigal alanları ile alakalı olarak satın alındığı fiili gerçeği de gözetildiğinde, tüketicilerin/alıcıların bu hizmetleri satın aldığı anda bilgi/bilinç/dikkat/özen seviyelerinin yüksek olduğu değerlendirilmiştir. Bu alıcılar/tüketiciler, söz konusu hizmetleri satın alma kararını verdikleri süreçte daha uzun vakit geçirmekte, muhtelif bilgi kaynaklarından bilgi sağlayarak/makul süreli bir araştırma yaparak yanlış/eksik hizmet alma riskini azaltmaya çalışmakta, yani bir süre düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak satın alma kararını vermektedir. Diğer taraftan; somut olayda emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği 30. Sınıfa giren emtialar ile bunların 35. Sınıf altında toptan/perakende satış hizmetleri ile 43.01. sınıf altında yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin alıcılarının, mal ve hizmetlerin daha ziyade günlük tüketime konu/nispeten ucuz fiyata satılan emtialar olması nedeniyle, ortalama tüketici/perakende hizmet/servis alıcısının bilgi/bilinç/dikkat/özen seviyelerinin daha düşük olduğu,
Markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali:
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen nispi ret nedeni, markaların ortalama tüketicileri nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil bir karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususuna dayalıdır. Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması” olarak tanımlanabilir. Öğretide karıştırma ihtimali, “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın algılamayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır. Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin gerçek ve potansiyel tüketici/müşteri kitlesi arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
SMK m. 6/1 kapsamında bir iltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır:
• Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler,
• Çağrıştırma,
• Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat,
• Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
• Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir. Somut olay açısından bakıldığında; karşılaştırılan markaların esas unsurlarında yer alan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak düşük seviyede de olsa benzediği,
Diğer taraftan; bu düşük seviyedeki benzerliğin, karşılaştırılan markaların bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimlerin, tümüne hakim görünüşlerinin ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajlarının farklılığı ile bir derecede dengelendiği de göz ardı edilememektedir. Yine de; karşılaştırılan markalarda ortak olan “…” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin yüksek olması nedeniyle, davalının markasının, davacının markalarının bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu, bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “…”lu markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…” ibaresini içeren markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması” ihtimalini doğuracağı,
Ayrıca, davacının markalarının kapsamına giren 30. Sınıftaki emtialar ile davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 30. Sınıftaki emtiaların perakende/toptan satışı hizmetleri ile 43.01. Sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinin benzer/türdeş/ilintili emtialar olduğu ve bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcıların bilgi/bilinç/dikkat/özen seviyelerinin düşük olduğu tespit edildiğinden, ilgili tüketicilerin/alıcıların bu markalar altında sunulan mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma/yanılma ihtimalinin bulunduğu, tüketicilerin/alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayamayabilecekleri, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir çalışma içine girdiklerini düşünmelerinin ihtimal dahilinde olduğu,
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere; taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan düşük de olsa bir benzerlik olduğundan, somut olayda emtia benzerliği/türdeşliği şartının kısmen gerçekleşmiş olduğu, 30. Sınıfa giren emtiaların 35. Sınıf altında toptan/perakende satışı hizmetleri ile 43.01. sınıfa giren “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri yönünden, markaların karıştırılma ihtimalinin kısmen bulunduğu,
Yukarıda ulaşılan tespitler ile tüm dosya kapsamına göre netice itibariyle, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının 35. Sınıf müşterilerin malları el verişli bir şeklide görmesi ve satın alması için (30. Sınıfa giren) malların bir araya getirilmesi hizmetleri, belirtilen hizmetler perakende toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ve 43. Sınıf “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından iptali ile dava konusu …sayılı markanın belirtilen hizmetler bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın kısmen kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının 35. Sınıf müşterilerin malları el verişli bir şeklide görmesi ve satın alması için (30. Sınıfa giren) malların bir araya getirilmesi hizmetleri, belirtilen hizmetler perakende toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ve 43. Sınıf “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından iptaline,
Yukarıda belirtilen hizmetler yönünden davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.457,13.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum ile şahıs vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.10.03.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.-TL
P.P : 139,33.-TL
TOPLAM : 2.457,13.-TL