Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/21 E. 2022/20 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/21 Esas – 2022/20

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/21
KARAR NO : 2022/20

HAKİM :…
KATİP :….

DAVACI :….
DAVALI :…
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 22/01/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin 1994 yılında kurulduğunu ve ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini tekstil alanında ürettiği emtialar üzerinde marka olarak da kullanmak suretiyle meşhur ve maruf hale getirdiğini, müvekkilinin … sayılı markaları bulunduğu gibi yine çok sayıda seri markasının da var olduğunu, ayrıca müvekkili markasının kurum nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, dava konusu … sayılı başvurunun müvekkili markaları ile benzer olduğunu, dava konusu markayı oluşturan “…” ibaresinin görsel, fonetik olarak ve zihinsel çağrışım açısından değerlendirildiğinde markayı oluşturan asli unsur olan “…” kelimesinin müvekkili şirkete ait olan “…” şeklinde telaffuz edilmesinin yanıltıcı sonuçlar doğuracağını, tescili istenen markanın görsel unsuru ise üç yapraklı pamuk çiçeği ve t harfi ile oluşturulan çiçek sapı şeklinde olduğunu, işbu görsel unsurun aslında müvekkili şirket markasına benzerliği pekiştirdiğini, 25 yılı aşkın süredir hem yurt içinde hem yurt dışında kullanılmakta olan kökleşmiş müvekkili markasından işbu markaya benzer olan bir ibarenin kullanılmasına tahammül edilmesinin beklenemeyeceğini, dava konusu markada “…” ibaresinin yabancı dildeki karşılığının kullanılması ve bu kelimelerin aynı şekilde telaffuz edilmesi sebepleriyle, markalar arasında benzerlik olduğunu, marka başvurusunda bulunan işletmenin ürettiği/üreteceği mallar/hizmetler müvekkili şirketin ürettiği mallar/hizmetler ile benzerlik taşıdığını, müvekkili şirket markaları ile davalı şirket markası arasında sadece görsel ve işitsel olarak benzerlik bulunmadığını, taraf markaların mal ve hizmet sınıflarının da aynı sınıfları kapsadığını, müvekkili markasını davalı kurum tarafından T/01591 sayı ile tanınmış marka statüsünde korunduğunu, İstanbul …. FSHHM’nin … sayılı ilamında bu durumun tespit edildiğini, anılan kararın Yargıtay …. HD’nin 2006/9933E – 2006/10241 K sayılı kararı ile de onanarak kesinleştiğini, kurum nezdinde “…” ibaresi içerir şekilde yapılan başvuruların daha evvel reddedildiğini, yine Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2011/453 E. sayılı dosyası üzerinden görülen davada davalı şirketin “…” ibaresini kullanması sebebiyle, unvanın sicilden terkinine karar verildiğini, Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/94 E. sayılı dosyası üzerinden görülen davada davalıya ait “… CITY” markasının müvekkili şirket markası ile iltibas tehlikesi teşkil ettiği gerekçesiyle mahkeme tarafından sicilden terkinine karar verildiğini, İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/113 E. sayılı dosyası üzerinden görülen davada 2017/423 K. sayılı karar ile davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkinine karar verildiğini, Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2013/150 E. sayılı dosyası üzerinden görülen davada davalı şirkete ait “…” markasının müvekkili şirket markası ile iltibas tehlikesi teşkil ettiğine kanaat getirildiğini, bu kararların yüksek mahkemelerce de onandığını, Ankara …. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2009/306 E. sayılı dava dosyasında “CottonPlus” markasının tescil kapsamında bırakılan 03-23-24. Sınıf malların tamamı ile 05. Sınıfta yer alan “hijyen sağlayıcı ürünler” malları yönünden iptaline ve bu mallar yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiğini, sunulan bu örneklerden de açıkça anlaşıldığı üzere müvekkili şirketin “…” ibaresini Türkçe ve yabancı dillerdeki şeklini karşılayan markalarına karşılık 3. şahısların işbu ibareleri içeren markalarının sicilden terkini gerektiğini iddia ederek işbu …YİDK kararının iptalini ve dava konusu 2019/113707 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olmadığını, karıştırılma ve iltibas ihtimalinin söz konusu olmadığını, davacının markaları ile müvekkili markası arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesinin kimsenin tekeline bırakılabilir olmadığını, İngilizce “pamuk” anlamına geldiğini, bu anlamı itibariyle bir ayırt ediciliğinin de bulunmadığını, ibarenin yaygın bir kullanımı bulunduğunu, kurum nezdinde bu ibare ile oluşturulmuş çok sayıda markanın yer aldığını, davacının “…” ibaresi üzerinde bir hak elde etmesinin mümkün olmadığını, bu noktada önemli olanın tüketicinin taraf markalarını karıştırmaması olduğunu, tüketicinin markaların farklı olduklarını algıladıktan sonra işaretleri de ayırabileceğini, dava konusu markalar arasında ne görsel, ne fonetik ne de bütünsel açıdan tüketici nezdinde iltibas ihtimalinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER;
EMTİALARIN BENZERLİĞİ
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermediği, bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal veya hizmetlerden oluşup oluşmadığının incelendiği,
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan “Uluslararası Nice Protokolü” kapsamında hazırlanan “Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ” hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.”
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkânı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılmasının gerektiği,
Nitekim EUIPO nezdinde verilen kararlarda da malların benzerliğine ilişkin değerlendirmenin, mal ve hizmetler arasındaki ilişkilerin ilgili özellikleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu özelliklerin, malların doğaları, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbiriyle rekabet halinde veya birbirini tamamlayıcı olup olmadıklarını içerdiği,
Dava konusu markada 35. Sınıf 1-4 alt grubunda yer alan hizmetler, davacı yanın önceki tarihli birçok markası kapsamında doğrudan yer aldığı, taraf markaları bu hizmetler bakımından benzer olduğu, davacının 2011/43340 sayılı markasının 24. sınıf malları kapsamakta olduğu, dava konusu markanın ise 35. Sınıf 05 alt grubunda bu malların satışına özgülenmiş hizmetleri kapsadıkları görüldüğünde, mal üreten işletmenin kendi ürettiği malı da satacağı karineten kabul edildiğinden ilgili mal ve hizmetler arasında da bir benzerlik bulunduğu, bu anlamda başvuruda yer alan 35. Sınıf 05 alt grubundaki mallardan altı çizili ve koyu renk ile gösterilen emtialar, davacı yanın 24. Sınıftaki tescili kapsamındaki mallar ile benzer olduğu, davacı yanın sair markaları ise genel olarak 25. Sınıftaki günlük tekstil–giyim ürünlerini kapsadığı, bu ürünler nihai kumaş, deri, yün vs. malzemelerden üretilerek meydana getirilmekle birlikte nihai olarak satış noktaları tekstil – giyim mağazaları olup karşıladıkları ihtiyaç ise nihai olarak giyinme ihtiyacıdır. Bununla birlikte dava konusu marka kapsamında yer alan satış hizmetlerine özgülenen “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları” malları ise nihai anlamda mefruşat dükkanları olarak bilinen farklı satış noktaları üzerinden satışı gerçekleştirilen, karşıladıkları ihtiyaç farklılaşan, tüketicinin satın almak için ulaşmaya çalıştığı satış, dağıtım ya da sunum noktası farklı olarak ürünlerdir. 24. Sınıftaki bu ürünlerin, 25. Sınıftaki tekstil – giyim ürünlerinin imalatında kullanılabilir olması, ilgili mallar arasında doğrudan bir benzerlik kurulması sonucunu doğurmayacaktır. Bu noktada tekrar vurgulamak gerekir ki her iki mal grubunun, ilgili pazarlardaki yeri ve tüketicinin bu mallara erişim, ihtiyaç ve amaçları birbirinden tamamen farklıdır. Dolayısıyla ilgili mallar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı,
“…karşılaştırma konusu markalarda 18. ve 25. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin de ortak olduğu gözetildiğinde markalar arasında zikredilen emtialar bakımından iltibas tehlikesi bulunduğu, buna karşın başvuru kapsamındaki 24. sınıf ürünlerin davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olmadıklarından 24. sınıfta yer alan emtialar bakımından iltibas tehlikesi bulunmadığı” 
Davacı yanın önceki tarihli 2008 52193 sayılı markası kapsamında 35. Sınıftaki mağazacılık hizmetleri yer almakta ise de bu hizmet o dönemki tebliğe göre genel olarak tanımlanmış olduğundan, dava konusu markada spesifik birtakım malların satışına özgülenmiş hizmetler ile benzer olarak görülmelerinin mümkün olmadığı,
İŞARETLERİN BENZER OLUP OLMADIĞI;
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunduğu, iki işaret arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabileceği, bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesi olduğu,
İkinci ihtimalin ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesi olduğunu, bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabileceği, böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacağı, nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih edeceği,
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli olduğu, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı iltibas ihtimalinin belirlenmesinde, ortalama tüketici testinin uygulanmasını isteyerek değerlendirmeye konu ürünün ortalama tüketicisini de makul düzeyde bilgili, dikkatli ve tedbirli olarak tanımlandığı, yine ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar/kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da olmadığı, Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zekâ ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir. Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesinin de mümkün olduğu,
Somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan 35. Sınıf 1-4 hizmetler tüketicinin günlük tüketim rutininde yer almayan, profesyonel meslek gruplarınca sunulan, görece pahalı bir hizmet grubu olup tüketicinin bu tür bir hizmetten çoğu zaman anlık kararlar ile yararlanmadığı, öncesinde bir araştırmada bulunarak hareket ettiği, dolayısıyla dikkat ve seçicilik düzeyinin nispeten daha yüksek olacağı, ancak 35. Sınıf 05. Alt gruptaki mağazacılık hizmetlerinin ise ilgili tüketicilerinin hemen her kesim, yaş, meslek, eğitim ve gelir grubundan kimseler olabilecekleri, bu nedenle ilgili tüketicilerinin daha geniş bir yelpazede ele alınarak tespit edilmesi gerektiği, bu doğrultuda bir tespitte ise ortalama dikkat ve özen seviyesine sahip tüketicilerin iltibas değerlendirmesinde dikkate alınabileceği,
Yargıtay HGK’nun 13.06.2012 tarih ve 2… sayılı ilamında da belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olanın halk olduğu, karıştırılma ihtimalinde önemli olan hususun, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimali olduğu, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izleniminin bu kapsamda değerlendirileceği, hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denileceği, dolayısıyla ilgili tüketicinin aldığı mal ya da hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bildiği ve fakat güvendiği işletme ile malını/hizmetini aldığı işletmenin arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi hali dahi “karıştırılma ihtimali” nin var olduğunun kabulü için yeterli olacağı,
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durum olduğu,
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınması gerektiği, sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, sesçil benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şeklinin dikkate alınması gerektiği, markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususunun dikkate alınması gerektiği,
Bu genel ilkeler doğrultusunda dava konusu marka ele alındığında “…+ŞEKİL” şeklindeki başvurunun mor ve turuncu renklerle oluşturulduğu, markanın sol kısmında ayırt ediciliği yüksek olmayan figüratif bir unsurun yer aldığı, davacı iddialarına göre bu şeklinde üç yapraklı bir pamuk ve “t” şeklinde bir saptan oluşturulmuş bir logo olduğu belirtilmiş ise de ortalama bir tüketicinin anılan logoya bu şekilde bir anlam yüklemeyeceği, bununla birlikte ilgili şekil unsurunun, davacı markalarında dört yapraklı pamuk çiçeği görseli ile benzer bir yapılanmaya sahip olduğu (alt yuvarlak kısmının bulunmaması dışında), dava konusu markada dilimize de birebir olarak İngilizce’den geçmiş ve “eğilim” sözlük anlamı ile birlikte “moda olan, popüler olan” anlamı ile de günlük dilde yaygın/yerleşik olarak kullanılan “trend” sözcüğünün mor renklerde yazıldığı, bu yazıma bitişik olarak pamuk sözcüğünün İngilizce karşılığı olan “…” ibaresinin turuncu renklerle yazılmak suretiyle markanın meydana getirildiği, bu haliyle markanın tüketiciye “trend olanın, popüler olanın pamuk(…) olduğu” yönünde bir algı yaratacağı/mesaj vereceği, anılan ibarelerin herhangi birinin, diğerine nazaran ön plana çıkartılmamakla birlikte, birbirinden farklı renklerle yazılarak somut bir şekilde ayrıştırıldıkları ve bağımsız karakterlerinin korunmasının sağlandığı, dolayısıyla tüketicinin dava konusu markayı algılarken hem “trend” hem de “…” ibaresini ayrı ayrı algılayacağı,
Davacı yana ait markalar incelendiğinde ise davacının her bir markasında “…” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığı, bu ibarenin yanına eklenmiş ayırt ediciliği bulunan ya da bulunmayan sözcük unsurlarının mevcut olduğu, bu markaların her birinde “…” ibaresinin bir çatı/lider marka gibi kullanıldığı, ayrıca davacının tek başına “…” şeklinde de tescilinin mevcut olduğu, davacı markalarında “o” harflerinin figüratif bir şekilde (pamuk çiçeği) kullanıldığı görülmektedir. “…” kelimesi dilimizde “pamuktan yapılmış kumaş”ları tanımlayan bir sözcük olarak da kullanıldığı,
Bu bağlamda taraf markaları bir bütün olarak ele alındıklarında dava konusu markadaki “…” ibaresi ile davacı markalarındaki “…” kelimesi arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan bir karşılaştırma yapılarak işaretlerin bütünsel anlamda, ilgili tüketici kitlesi nezdinde benzer algılar yaratıp yaratmadıkları ve böyle bir benzerliğin tespiti halinde işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin var olup olmadığı incelenmesi gerektiği,
Kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran birleşik bir markanın önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde bağımsız bir ayırt edici karakterinin olup olmadığının ve bu ibarenin sonraki markada da dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerektiği,
“Önceki markanın tek ve baskın unsurunun, bir bütün olarak sonraki markada da yer alması halinde, işaretlerin kısmen aynı oldukları ve ilgili tüketicide bu doğrultuda bir etki bırakacağı kabul edilmektedir. (10/09/2008, T-325/06, CAPIO, EU:T:2008:338, § 92, and 23/04/2015, T-282/13, IGLOTEX, , EU:T:2015:226, § 65).
Dolayısıyla iltibas ihtimalinin varlığı için önemli olan, önceki markanın, sonraki marka içerisindeki kullanımında bağımsız ayırt edici karakterini koruyup korumadığı ve önceki markanın ayırt edici gücünün ne denli kuvvetli olduğu, zira nasıl ki iltibas ihtimali için her koşulda görsel, kavramsal ve işitsel bir benzerliğin varlığı dahi aranmayabilirken, tam tersi bir şekilde benzerlik şartlarını sağlayan ortak unsurun zayıf ayırt edici niteliği karşısında bu benzerliğin iltibas ihtimaline yol açmayacağı sonucu da meydana gelebileceği,
“Markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b. maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücü de dikkate alınmalıdır. Bu anlamda, markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kimsenin tekeline verilemeyecek olan tanımlayıcı ibareler karşılaştırmada dikkate alınamaz. Tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gerekir. Esasen tanımlayıcı olmakla birlikte, KHK’nın 7/son maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici kılınmakla marka olarak tescili sağlanan ibarelerin sadece tescilin sağlandığı gerekçesiyle kullanım tekeli kimseye bırakılamaz.”
“… – …” ibareleri aynı sözcüğün Türkçe – İngilizce karşılığı olmalarının yanı sıra dilimize yerleşmiş pek çok yabancı kökenli sözcükte olduğu gibi İngilizcesi ve Türkçesi neredeyse birebir aynı dönüşen (örneğin “culture – kültür”, “energy – enerji”, “finance – finans” vb kelimeler gibi) bir kelimedir. Dolayısıyla anılan ibareler ortalama tüketici nezdinde de tereddütsüz olarak aynı sözcükler olarak algılanacaklardır. Bu nedenle taraf markaları kapsamındaki bu ibareler bakımından işaretler evleviyetle kavramsal olarak benzerlerdir. Dava konusu markadaki “trend” ibaresi, kendisinden sonra gelen “…” ibaresi üzerindeki vurguyu daha da arttıran bir anlamı işarete katan, ayırt ediciliği çok da güçlü olmayan, “moda olan, trend olan, popüler olan” gibi bir anlamı kendisinden sonraki ibareye ekleyen bir sözcüktür. Bu haliyle dava konusu marka bütün olarak “trend olan, popüler olan …” şeklinde bir algı oluşturacağı,
Keza yine işitsel olarak da ortalama bir tüketicinin “…” ibaresinin aslında “katın” şeklinde telaffuz edecek olsa dahi dilimizdeki “…” kelimesi ile benzer bir telaffuza yanaşarak ifade edilmesi de yüksek olasılıktır. Ayrıca her iki telaffuzda da yine işaretlerin kavramsal ayniyeti değişmeyeceğinden, tüketici algısı da değişmeyeceği,
Bununla birlikte taraf markaları arasında doğrudan bir görsel benzerlik bulunmamakta ise de gerek her iki markada da birbirini andırır mahiyetteki dört ve üç yapraklı logolar, gerekse her iki taraf markasında da “…/…” ibarelerinin hakim sözcük unsuru/unsurlarından biri olarak kullanımı nedeniyle ortalama düzeyde bir görsel benzerlik mevcut olduğu,
Görsel, işitsel ve kavramsal unsurlar bakımından, işaretlerdeki benzer unsur olan “… – …” kelimesinin, taraf markaları kapsamında ortaklığı tespit olunan mal ve hizmetler açısından ayırt edici gücü bulunmayan ve/veya zayıf bir ibare olup olmadığı, dava konusu markadaki kullanım biçiminin anılan ibarenin sahip olduğu “pamuklu kumaş” anlamına yönelik bir algı mı yoksa bu anlamından uzaklaşmış ve markasal nitelik arz eder türde bir algı mı yaratacağının tespitinin gerektiği,
“…” ibaresi doğrudan pamuk ürününün karşılığı veya pamuktan yapılan bir kumaş türünün adıdır. Bu niteliği itibariyle anılan ibarenin başvuruda 35. Sınıf altında satışa özgülenmiş 24. Sınıftaki “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri..” emtiaları bakımından, normal koşullarda cins nitelik bildiren bir anlamı bulunduğu, anılan ibarenin başvuruda yer alan sair mal ve hizmetler bakımından aynı kapsamda bir algı yaratacağından bahsedilmesi zaten mümkün olmayacak, sair mal ve hizmetler bakımından ayırt edici niteliğe haiz herhangi bir işaret olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Zira “…” ya da “…” ibaresinin sahip olduğu kavramsal karşılık 35. Sınıf 1-4 alt grubundaki hizmetler açısından ilişkilendirilebilir bir sonuç ortaya koymayacağı,
Bununla birlikte dosya kapsamında yer alan delillerden davacı yanın uzun yıllara sair olacak şekilde “…” ibaresini “tekstil – moda giyim” sektöründe kullandığı ve buna bağlı olarak TÜRKPATENT sicil kayıtlarında “tanınmış marka” statüsünde kaydının bulunduğu, yine dosyaya sunulan muhtelif yargı kararlarındaki gerekçeler de görülebileceği üzere davacının bu ibare üzerinden yoğun kullanıma bağlı bir bilinilirlik elde etmeyi başarmış olduğu,
Bu çerçevede “…” ibaresinin sahip olduğu anlam nedeniyle, normal şartlarda “tekstil ürünleri” açısından ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğunun kabulü halinde dahi davacının uzun yıllara sair yoğun ve aktif kullanımları ile anılan ibareyi ilgili pazarda ticari bir değer olarak tanıttığı ve bu sayede işarete ayırt edicilik kazandırmayı başardığı, dolayısıyla davacı markalarının asli unsuru olan böylesi bir işaretin, sonraki bir marka içerisinde de aynı nitelikte, başka bir deyişle asli unsur niteliği gösterecek şekilde ve başkaca baskın bir ayırt edici unsur taşımayan kullanımlarının, davacının kullanımla elde ettiği ayırt ediciliğine zarar verme ihtimali olmasının yanı sıra, davacı yanın bu ibare ile yarattığı seri marka ailesine dahil yeni bir markanın yaratıldığı algısını da tüketicide oluşturabileceği,
Bu nedenle “…” ibaresinin tek başına, sair kriterlerden bağımsız, “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.” emtiaları açısından zayıf ayırt edici bir karakteri var denilebilir ise de somut uyuşmazlık özelinde ve davacı yan açısından, bu zayıf algıdan uzaklaşıldığı ve tüketicinin “… – …” ibaresi ile oluşturulmuş markaları, davacı markaları ile ilişkilendirebileceği, kaldı ki tüketicinin her hal ve koşulda markaları bir arada görme ihtimalinin bulunmadığı değerlendirildiğinde, dava konusu markayı betimlerken “trend …” şeklinde ifade etme ihtimali de bulunacağından bu durumun, dava konusu markayı, davacı markalarının serisi gibi algılatma ihtimali de yine kuvvetle muhtemel olacağı,
Kaldı ki somut olayda dava konusu markadaki “trend” ibaresinin, markanın ön sesi olarak kullanımı, “trend” ibaresinin sahip olduğu anlam itibariyle dava konusu markaya güçlü ve özgün bir kimlik kazandırmaması nedeniyle de tüketicinin algısında “…” ibaresinin tali bir konuma düşmeyeceği,
Pek tabi bu yöndeki bir tespit dahi davacı lehine, “…-…” ibaresinin tali nitelikte ve yalnızca ürünün “pamuk içerikli” olduğunu tüketiciye ifade etme amacı taşıyan ve dürüstlük ilkesi çerçevesinde değerlendirilebilecek 3. Kişi kullanımlarına karşı, bir ayrıcalık sağlamayacağı,
Bununla birlikte “…/…” ibaresinin, başvuru kapsamında yer alan sair 35. Sınıf 1-4 alt grubundaki hizmetler açısından, ilgili hizmetler ile ilişkilendirilebilir bir anlamının zaten mevcut olmayacağı, dolayısıyla sair hizmetler açısından bu ibarenin zaten doğrudan ayırt ediciliğinin mevcut olacağı, taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyinin bu nedenle karıştırılma ihtimalini de beraberinde getireceği,
Nihai olarak taraf markalarının, başvuru kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması Kampçılar için uyku tulumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” malları HARİCİNDE kalan tüm hizmetler bakımından aynı, aynı tür ya da benzer olduğu, bu kuvvetli ilişkinin varlığı karşısında, karıştırılma ihtimalinden bahsedilmemesi için, karşılaştırılan işaretlerin birbirlerinden ciddi anlamda uzaklaşmış olmaları gerektiği, halbuki somut olayda, “… – …” kök ve asli unsurunu içerir taraf markalarının, bütünsel algıları açısından da tüketici nezdinde benzer algılar yarattıkları, dava konusu markadaki “trend” ibaresinin, bütüne etkisinin zayıf kaldığı, davacı markalarının kullanımla elde ettiği ayırt ediciliğin sağladığı daha geniş koruma gücü ve yine davacının seri marka yaratma geleneği göz önüne alındığında işaretlerin birbirlerinin serisi, devamı, davacı yanın yarattığı yeni markasının adı şeklinde algılanarak işaretlerin aynı iktisadi köke ait olduğu yanılgısını oluşturabileceği, dava konusu 2019/113707 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin tamamı, davacının dayanak markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olduğu, ancak başvuruda yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması Kampçılar için uyku tulumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmeti açısından ise taraf markalarının kapsamlarının benzer olmadıkları, bununla birlikte benzerliği tespit olunan hizmetler açısından taraf markalarının asli unsuru/unsurlarından biri olan “… – …” ibarelerinin, ilgili tüketiciler nezdinde, aynı kelime kökünün Türkçe – İngilizce karşılıkları olarak algılanmasının kaçınılmaz olacağı, işaretlerin, ortalama tüketici kitlesi nezdinde, yanılgı doğurabilecek düzeyde benzer oldukları, davacı markalarının sektörde sahip olduğu anlaşılan bilinirlik çerçevesinde “…” ibaresinin ilgili anlamından uzaklaşarak davacıya özgülenen bir anlam edindiği, bu nedenle anılan ibarenin sözcük anlamına uygun olacak şekilde tali kullanımının ötesine geçerek doğrudan markasal bir algı yaratacak şekildeki kullanımlarının, davacı markaları ile ilişkilendirilebilecek sonuçlar meydana getirebileceği, dava konusu markada da ön ses olan “trend” ibaresinin markadaki algıyı tamamen farklılaştırmaması ve “…” ibaresinin kullanım biçimi itibariyle karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği, sonuçlarına ulaşılmış davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın 07.12.2020 tarih …sayılı kararının 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.454,80.-TL

yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.20.01.2022

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ İlk Masraf : 67,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.TL
G.A : 137,00-TL
TOPLAM : 2.454,80.-TL