Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/203 E. 2022/106 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/203 Esas – 2022/106

T.C.

2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/203
KARAR NO : 2022/106

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/03/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin 20 yılı aşkın süredir güneş gözlüğü ve optik gözlük pazarında kendisine ait çeşitli markalarının satışını yaptığını, yurt içinde gözlük sektöründe tanınan bir firma olduğunu, müvekkili şirket bünyesinde bulunan markalardan birinin de “…” markası olduğunu, müvekkili şirkete ait … ibareli markanın bulunduğunu, anılan markanın müvekkili şirket tarafından “…” ibaresi ile birlikte 2015 yılından itibaren aktif olarak kullanıldığını, müvekkili şirketin 2020/68097 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, davalı şirket itirazının kabulü ile marka başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin ret kararına itirazının da davalı kurum tarafından reddedildiğini, “…” ibareli markanın 09. sınıfta müvekkili tarafından uzun yıllardır aktif olarak kullanıldığını, davalı şirket adına 09. sınıfta tescilli “…” ibareli markanın başvuru tarihinin 08/02/2016 olduğunu, “… (…)” ibareli markayı tescil ettirmiş olması nedeniyle müvekkili şirketin “…” ibareli markayı da tescil ettirme hakkı olduğunu, “…” ibaresinin özgün ve ayırt edici nitelikte olduğunu, itiraza mesnet markanın müvekkili şirket markası ile benzer figüratif unsur içermediğini, müvekkili şirket markasının yazı şekli, renk şeması ve şekil unsuru ile birlikte davalı şirket markasından çok farklı olduğunu, taraf markalarının ilgili olduğu mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, iltibas tehlikesi doğurmasının mümkün olmadığını beyanla … sayılı kararının iptaline, 2020/68097 sayılı markanın tesciline karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; taraf markalarının kavramsal ve görsel bakımdan bıraktıkları toplu intiba yönünden benzer markalar olduğunu, her iki markanın esas unsurunun “…/…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğunu, taraf markaları arasında ortak olan aynı/aynı tür/benzer sınıftaki mal/hizmetler bulunduğunu, davacının kazanılmış hak iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, başvuru markası ile redde mesnet marka arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, davacının daha önceki tescilli markasının başvuru markası ile aynı asli unsuru taşımadığını, müktesep haktan yararlanma şartlarını sağlamadığını, YİDK kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle ; müvekkili şirket markasının 09. sınıfta tescilli olduğunu, davacı şirketin “…” ibareli markayı uzun yıllardır kullandığını iddia etmesine rağmen 09. sınıfta tescili bulunmadığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli marka ile davacı tarafa ait marka başvurusunun okunuşlarının aynı olduğunu, her iki markanın da 09. sınıfta bulunması halinde iltibas tehlikesi doğurmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, ibarelerin tüketici zihninde ayırt edilebilme imkanı bulunmadığını, davacı şirket markasının müvekkili şirkete ait markadan ayırt edilebilecek görsel niteliği bulunmadığını, davacı marka başvurusunun kabulü halinde davacının haksız yarar sağlamasının, müvekkili şirket markasının itibarına zarar vermesinin ve tanınmış “…” markasının ayırt ediciliğinin zedelenmesinin söz konusu olacağını, müvekkili markası ile davacı şirket marka başvurusu arasında telaffuz, anlamsal ve görsel anlamda benzerlik olduğunu, markaların asli unsurlarının ortak olduğunu, markaların sınıfsal olarak benzer olduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllardır kullanmak suretiyle tüketici nezdinde markasına ayırt edicilik kazandırdığını, davacının kullanımlarının müvekkili şirketin seri markası ile ticari faaliyetlerini sürdürdüğü algısına yol açacağını, YİDK kararının yerinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında Marka Yidk Kararının yerinde olup olmadığı, markalar arasında karıştırılma ihtimali olup olmadığı ,davacının müktesep hak iddiasının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
Dava Konusu Marka Başvurusu ile Davalının İtiraza Dayanak Markasının İlişkilendirilme İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Bakımından Değerlendirme
Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.   
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacaktır:   
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması.   
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.   
Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
Emtiaların Aynı/Benzer Olup Olmadığı 
Markalar arasındaki iltibas değerlendirmesi, markaların kapsamında yer alan mallardan ve hizmetlerden bağımsız değildir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa neden olma ihtimali azalacaktır. Bir başka anlatımla, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta; malların ve hizmetlerin aynı olması durumunda ise markaların arasındaki ortalama bir benzerlik dahi iltibasa neden olacaktır.   
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmasıdır. Benzer mal ve hizmetler ise, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriği, aynı tür mal ve hizmeti mutlak surette kapsamakla birlikte daha geniş bir yaklaşımla benzer oldukları öngörülebilecek, tüketicilerce ilişkilendirilerek aynı kaynaktan geldikleri varsayılabilecek, aynı/benzer ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak mal ve hizmetleri de kapsamaktadır.  
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu’na göre aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabilir:   
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,  
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.  
İlgili sektördeki malların niteliği, piyasaya sunuluş şekli, tüketici alışkanlıkları gibi somut olayı etkileyen ek şartların varlığı halinde hizmetlerle mallar arasında ilişkilendirilme ihtimali ortaya çıkabilmektedir.  
Dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar yönünden “emtiaların aynı/aynı tür olması” şartının sağlandığı,
İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı
Markaların emtia/hizmetlerinin aynı/benzer olduğu tespiti yapıldıktan sonra bakılması gereken ikinci kriter işaretlerin benzer olup olmadığıdır. İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alınmalıdır. Görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacaktır. İlgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığı dikkat edilmelidir. Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir.
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimali telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında “bağlantı” kurma ihtimali bulunması, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir. Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılmasıdır. Global değerlendirme gereği, markaların unsurlarına bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla asıl olan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır.
Bunun için dikkate alınması için benimsenmiş olan temel ilkeler vardır:  
•Asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayrıcalığını vurgulayan imajda aramak lazımdır.  
•Tespit edilen asıl unsur sözcükten ibaret ise markalarda ortak olarak kullanılan kök kelime ve başvuru sahibinin varsa ilave ettiği ekler belirlenmelidir.  
•Son olarak başvuru sahibinin markasındaki eklentinin başlı başına ayırt edicilik vasfının olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.  
Davaya konu marka başvurusu, şekil ve kelime unsurundan oluşan karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. “…” ibaresi, İngilizce bir kelime olup, “altın ayarı, ayar, …” anlamına gelen bir kelimedir. “ka-rat” şeklinde telaffuz edilmektedir. Türkçe’de de “…” olarak kullanılan kelime, pırlantanın ağırlık birimi ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Dava konusu markan başvurusunda kelimenin altında, üç adet üçgen şekli bir araya getirilmiş ve yeni bir üçgen şekli oluşturulmuştur. Gerek kelime gerekse şekil unsuru sarı vb. renkler kullanılarak, siyah bir arka plan üzerinde yazılmıştır. Markada yer alan şekil unsurunun, akılda kalıcı, özgün, baskın bir unsur olmadığı gözetildiğinde, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. “…” ibaresi, anlamı olan bir kelime olup, orijinal bir ibare değildir.
Davalıya ait redde mesnet marka ise, büyük harfler ile beyaz arka plan üzerine siyah renk ile yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Marka kapsamında şekil veya renk unsuru bulunmamaktadır. “…” kelimesi yazıldığı gibi okunmakta ve telaffuz edilmekte olup, “…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Redde mesnet markanın tek unsuru “…” ibaresi olmasından kaynaklı olarak, markanın esas unsuru “…” ibaresidir.
Taraf markalarının “…” ve “…” ibarelerini esas unsur olarak içerdikleri gözetilerek, görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırması yapılmıştır. Bu ibareler, 5 harften oluşan, “kısa” olarak nitelendirilemeyecek markalar olup, aralarında harf dizilimi anlamında görsel olarak iki harf farklılığı, işitsel olarak ise tek harf farklılığı bulunmaktadır. Zira davacıya ait marka “…” şeklinde okunmakta iken, davalıya ait marka “…” şeklinde okunmaktadır. Markalar arasındaki farlılık, işitsel olarak sadece bir harfe düşmektedir. Davacının dava konusu marka başvurusunda son harf “T” harfi iken, davalının gerekçe markasındaki son harf “D” harfidir. Son harfte yer alan bu farklılık taraf markaları arasındaki benzerliği kaldırmaya yetecek nitelikte değildir. Ayrıca, “D” ve “T” harfleri, işitsel olarak oldukça benzer harflerdir. Benzer bir uyuşmazlıkta … K. sayılı kararında, “nigar” ve “nigah” markaları arasındaki benzerlik bulunduğu yönündeki Yerel Mahkeme kararını onamıştır. Somut uyuşmazlıkta, işitsel olarak taraf markalarının esas unsurlarının ilk dört harfi ayniyet arz etmektedir. Kelimenin son harfinde yaratılan tek harf farklılığı, taraf markalarını birbirinden uzaklaştırmaya yetmemiştir. Taraf markaları, işitsel olarak yüksek seviyede benzerlik taşıdığı,
Taraf markalarının esas unsurları görsel olarak karşılaştırıldığında ise, davacının markasının esas unsuru “…”, davalının markasının ise “…” ibaresinden oluştuğu, davacı markasında aynı zamanda şekil ve renk unsurlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Taraf markalarının kelime unsurları, toplamda beş harf iki heceden oluşmakta olup, markalarda yer alan harflerden toplamda 3 harf aynıdır. Kelime unsurlarının benzerlik taşıdığı gözetildiğinde, taraf markalarının düşük seviyede görsel benzerlik taşıdığı,
Somut olay bakımından taraf markalarının esas unsurları arasında görsel olarak düşük seviyede benzerlik bulunduğu, işitsel olarak yüksek seviyede benzerlik bulunduğu, kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı,
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulmasıdır. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacaktır. 
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılmalıdır. İnceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynar.  
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılmalıdır.  
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut olayda, “AYNI/AYNI TÜR” olarak işaretlenen ürünler, 9. sınıf emtialardır. Bu emtialar yetişkinlere hitap eden, ucuz olarak nitelendirilemeyecek emtia grubundan oluşan, genel olarak mal ve hizmeti satın alan tüketicilerin üzerinde araştırma yaparak satın alma eyleminde bulunduğu emtialardan oluştuğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, ilgili tüketicinin  ortalama düzeyde bilgiye ve dikkate sahip olduğu,
Davacıya ait dava konusu “…” ibareli marka ile redde mesnet davalıya ait “…” ibareli markanın karşılaştırılması neticesinde, davacıya ait dava konusu markada yer alan “şekil” unsurunun dikkat çekici bir unsur olmaması, kelime unsuruna nazaran arka planda kalan bir ibare olması nedeniyle dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı markasının da esas ve tek unsurunun “…” ibaresinden oluşuyor olması, taraf markalarının “…/…” ibaresini esas unsur şeklinde içermeleri karşısında, markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu, zira aralarında iki harf farklılığı bulunduğu, bununla birlikte taraf markaları arasındaki esas benzerliğin işitsel olduğu, dava konusu markanın esas unsurunun “KA-RAT”, davalıya ait markanın ise “KA-RAD” şeklinde telaffuz edildiği, farklılığın sonda yer aldığı, tüketicilerin dikkatinin markanın başına yoğunlaşması nedeniyle kelimenin başında oluşturulan benzerliğin tüketiciler nezdinde iltibasa yol açma ihtimalinin yüksek olması, sonda konumlanan farklılığın tüketicilerin taraf markalarını farklı olduğunu algılamaları için yeterli olmadığı, taraf markaları arasında kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı, taraf markalarında ortak olarak bulunan mal ve hizmetlerin ortalama seviyede dikkat ve bilinç düzeyine sahip tüketicilere hitap etmekle birlikte, taraf markaları arasında sınıfsal olarak ayniyet bulunduğu, bu ayniyet nedeniyle ilgili ortalama tüketicinin dikkat seviyesi yüksek dahi olsa, marka sahipleri arasında iktisadi bir ilişki olduğunu düşünebileceği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ürünler üzerinde gördüğünde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu,  
Davacının Gerçek Hak Sahibi Olduğu İddiasının Yerinde Olup Olmadığı Bakımından Değerlendirme
Yargıtay kararlarında kazanılmış hak sağlayan önceki markaların belirlenmesi yönünden bazı ölçütler getirilmiş ve getirilen bu kriterler güncel kararlarda da geçerliliğini korumuştur. Buna göre;
• Öncelikle kazanılmış hak sağlayan markanın tescilli olması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. (Bkz. aynı doğrultuda Yargıtay 11. H.D. 2016/9248 E., 2018/2132 K.)
• İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan sonraki başvuruda kazanılmış hak sağlayan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması gerekmektedir. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez. (Bkz. aynı doğrultuda Yargıtay 11. H.D. 2016/11384 E., 2018/3260 K)
• Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur.
Dava konusu marka başvurusu 23.06.2020 tarihinde 09. Sınıf bakımından tescil başvurusuna konu edilmiştir
Önceki tarihli bir markanın müktesep hak oluşturabilmesi için, sonraki başvurunun hem aynı mal ve hizmetler yönünden tescilli olması hem de ayırt edici unsurunun değiştirilmemiş olması gerekmekte, ayrıca önceki tarihli markaların fiilen kullanıldığının ispatlanması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacının önceki tarihli markaları ile dava konusu markanın ayırt edici unsurlarının aynı olduğu, yukarıda işaretlenen mal ve hizmetler bakımından sınıf içeriklerinin aynı olduğu, dava konusu marka ile birebir aynı esas unsuru içerdiği, sınıf kapsamları açısından da yine işaretlerin aynı – aynı tür malları kapsadıkları, bununla birlikte markanın kapsamındaki mallar açısından ülkemizde ciddi kullanıma konu edildiğini gösterir hiçbir delil dosyada mevcut olmadığından, anılan markanın, müktesep hak sağlamasının mümkün olmadığı,
Dava konusu kapsamında yer alan ve bu davanın konusunu oluşturan emtiaların, davalıya ait markada yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu,
Davalıya ait marka ile dava konusu markanın görsel olarak düşük seviyede benzer olduğu, işitsel olarak yüksek seviyede benzer olduğu, kavramsal olarak aralarında benzerlik bulunmadığı,
Taraf markaları arasında karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu,
Davacı yanın müktesep hak iddiasının yerinde olmadığı sonuçlarına ulaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent vekillerinin yüzlerine karşı diğer davalı vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24.03.2022