Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/188 E. 2021/416 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/188 Esas – 2021/416
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/188
Karar No : 2021/416

Hakim :….
Katip : ….

Davacı :…..
Davalılar :…..
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 08/07/2021
Karar Tarihi : 30/12/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 04/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin …sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun, davalı taraf itirazları neticesinde tüm sınıflar bakımından reddine karar verildiğini, verilen nihai kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin 2010 yılından beri 19 ve 37. Sınıf mal ve hizmetlerde “…” markasını kullandığını, müvekkilinin, redde gerekçe markalardan daha eski tarihli olarak da …sayılı markasının bulunduğunu, yine müvekkilinin 2017/91831 ve 2017/91836 sayılı markalarının da 19. 35, 36, 37, 39, 40 ve 43. Mal ve hizmet sınıflarında tescilli olduğunu, müvekkilinin …… . markaları için de tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 2011 yılında yaptığı en büyük inşaat yatırımlarından birisine “…” adını verdiğini ve projesine başlamadan önce “… …” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, Müvekkilin 19 ve 37.sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri sunduğu Ankara … K. Sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, müvekkilinin 37. Sınıf hizmetlerde ciddi kullanımlarının bulunduğunun kabul edildiğini, kurum tarafından müktesep hakkın hatalı bir şekilde değerlendirildiğini, müvekkilinin markasını 2010 yılından beri aktif olarak kullandığını, bu kullanımın 37. Sınıf hizmetleri kapsadığını, 19. Ve 37. Sınıf mal ve hizmetlerin ise benzer olduklarını, yine dava konusu marka ile …sayılı markasının da asli unsurlarının aynı olduklarını, YİDK kararında müvekkilinin eskiye dayalı kullanımlarının gözardı edildiğini, redde gerekçe davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş olunduğunu, bu hususun kurum tarafından bekletici mesele yapılmadığını, Yargıtay HGK’nin …. K. sayılı ve 11.03.2021 tarihli kararı sonrasında YİDK kararının verildiği tarihteki durum ve şartlara göre değerlendirilmesi ilkesinin terk edildiğini, bu hususun kurum tarafından dikkate alınmadığını, müvekkili markalarının tanınmış marka olduğunu, müvekkili markalarının tanınırlığının kurum tarafından gözardı edildiğini, müvekkilinin 2010 yılından beri “…” markaları ile yarattığı seri markalarının bulunduğunu, müvekkili markaları ile davalı yanın ret gerekçesi markası arasında karıştırılma riskinin de bulunmadığını, müvekkili markasının esas unsurunun “…” olduğunu, taraf markalarının logolarının birbirlerinden farklı olduklarını, müvekkilinin https://www.azuradeluxe.com/ alan adını 29.05.2014 tarihinde kurduğunu ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Mermer San. ve Tic. A.Ş. vekili cevaplarında özetle; müvekkili şirketin temellerinin 1959 yılında … tarafından kurulduğunu,önce … Mermer olarak şahıs şirketi şeklinde faaliyette bulunulduğunu, daha sonra ise … Mermer Sanayi Tic.Ltd.ŞTi, … DIş Ticaret Ltd.Şti. olarak faaliyetine devam ettiğini 2018 yılı Ocak ayından bu yana ise Anonim şirket olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin kendi ocaklarından çıkan mermer ve doğaltaşları tesislerinde işleyerek değişik isimlerle piyasaya sürdüğünü, … isimli … marka sayılı ürünlerinin 2012/ 0003.24 Ruhsat numaralı Günyüzü-Atlas mermer ocağından çıkan ve 2012 yılından bu yana piyasaya arz edilen mermer/doğaltaş ile ilgili olduğunu ve 2017 yılında 19,37 emtia (hizmet listesi) için tescil edildiğini, müvekkilinin söz konusu markayı 2012 yılından bu yana ve sadece doğaltaş ve mermercilik faaliyetlerinde spesifik olarak sadece tek bir ocağından çıkartmakta olduğu mermer için kullandığını, davacı tarafın faaliyet alanı ile müvekkili şirketin faaliyet alanının birbirinden farklı olduğunu, davacı tarafın sunmuş olduğu belgeler,gazete küpürleri ve tanıtım broşürlerinin tamamının otelcilik ve turizm sektörü ile ilgili olduğunu, tek bir maden ocağı veya doğaltaş işletmesi ile ilgili belge sunulmadığını, müvekkilinin de davacı yanın faaliyet gösterdiği sektörde faaliyetlerinin bulunmadığını, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/215 Esas ve 2020/115 sayılı kararının henüz kesinleşmediğini, kesinleşmemiş bir karara dayalı olarak savunma yapılamayacağını, YİDK kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Batıbeyler Yapı San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından sunulan bir cevap dilekçesi bulunmamakla birlikte 11.10.2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” markası ile dava konusu markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, dava konusu markada yalnızca, müvekkili markasının esas unsurunu sonuna eklenmiş bir –a harfinin bulunduğunu, bu durumun markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığını, yine her iki markanın da mavi rengin tonlarında tasarlanmış olduğunu, markaların kapsamlarının aynı olduğunu, bu durumun karıştırılma ihtimaline yol açacağını, müvekkili markasının korunması gerektiğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davacının önceye dayalı kullanım iddiasının, müktesep hak iddiasının, tanınmış marka iddiasının, seri marka iddiasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının …sayılı “… a” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu …sayılı “… a” ibareli marka için davacı tarafından 26/02/2020 tarihinde 19,37.sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davalılar tarafından …. sayılı “…, …” ibareli markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın kabulüne karar verildiği, kabul kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka ile ret gerekçesi … sayılı marka arasında 19. Sınıf mallar ve 37. Sınıfta yer alan bilirkişi raporunda koyu ve altı çizili olarak gösterilmiş hizmetler bakımından aynı- aynı tür bir emtia ilişkisi bulunduğu, yine dava konusu marka ile ret gerekçesi … sayılı marka arasında da 37. Sınıfta yer alan bilirkişi raporunda koyu ve altı çizili hizmetler bakımından ayniyet düzeyinde bir ilişki bulunduğu, bunun yanı sıra 37. Sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” dava konusu marka kapsamında yer alan 19. Sınıftaki genel anlamda “inşaat – yapı malzemeleri” arasında da mal – malın doğrudan kullanıldığı sektör çerçevesinde değerlendirilebilecek bir benzerlik bulunduğu;
Taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan 19. Sınıf mallar ve 37. Sınıf hizmetlerin tamamı inşaat – yapı sektörüne mal ve hizmetler olup bu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin alelade ortalama tüketiciler olmadıkları, 19. Sınıf malların günlük tüketim rutininde yer alan ve sıkça yararlanılan mallardan olmadığı, bu malların alıcılarının çoğu zaman marketteki uygulayıcılar oldukları, alelade bir tüketicinin bu ürünleri satın almak istediğinde genelde profesyonel bir satış danışmanı yönlendirmesi ile hareket etme ihtimalinin daha kuvvetli olacağı, dolayısıyla bu emtiaların ilgili tüketici kitlelerinin nitelik itibariyle özen, dikkat ve bilgi düzeyinin daha üst düzey olacağı, en azından ilgili emtialara dönük tecrübe ve bilgi birikimi olan tüketiciler olacakları, keza yine 37. Sınıf hizmetlerin de ilgili tüketici kitlesinin çok daha yüksek dikkate, özen ve seçicilik seviyesine sahip kimseler olacakları, zira bu hizmetlerin de hem sıkça yararlanılmayan hem de pahalı ve satın alımı esnasında uzun sürekli fayda görülmesi beklenen hizmetler oldukları; bununla birlikte bahsi geçen tüketici kitlesinin hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacağı gibi bir sonuca varılması ise mümkün olmayıp, bu nitelikteki tüketicinin, işaretler arasında özellikle iktisadi kaynak açısından bir bağlantı bulunup bulunmadığını düşünme eğilimi ve önceki markaya ilişkin hafıza birikiminin sonraki karşılaştığı markaya yansıma ihtimalinin daha yüksek olacağı anlaşılmıştır.
Dava konusu “…+şekil” marka başvurusu lacivert bir fon üzerinde içerisinde “A” harfi yer alan ve fakat akılda kalıcılığı zayıf, karakteristik özellikle ihtiva etmeyen bir logo ve “…” şeklinde dilimizde bilinen bir anlamı bulunmayan, İngilizcede’de somut bir anlamı bulunmayan bir sözcükten meydana geldiği, bu sözcüğün “a-zu-ra” şeklinde yazıldığı gibi telaffuz edilecek olduğu, markanın esas unsurunun bu sözcük unsurunun kendisi olduğu;
Ret gerekçesi markalardan … sayılı markanın “…” şeklinde dava konusu marka ile birebir aynı sözcük unsurunu taşıyan ve başkaca hiçbir ek unsur içermeyen bir marka olduğu, … sayılı markanın ise “…” şeklinde yine bir sözcük markası olduğu, her ne kadar bileşik yazılmış ise de markanın “…” ve “GRUP” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun aşikar olduğu, “grup” ibaresinin ticaret hayatında kurumsallık algısı oluşturma amacıyla kullanılan, herkesin kullanımına açık ve markasal ayırt ediciliğe katkısı bulunmayan jenerik bir kavram olduğu, bu haliyle anılan markanın esas unsurunun “…” kelimesi olduğu, bu kelimenin de dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı gibi İngilizcede de “mavi rengin bir tonu” için kullanılan bir ibare olduğu ancak bu anlamının ülkemiz tüketicisi açısından bilinebilir olmayacağı anlaşılmıştır.
Dava konusu marka bir bütünsel görsele haiz ise de şekil ve sözcük unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bileşke markalarda sözcük unsurlarının, figüratif unsurlara göre daha güçlü bir etki yarattığı, zira sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğilimi yer aldığı; nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilke olduğu, bu çerçevede dava konusu markanın ilk algısı ve bu algının üçüncü kişilere aktarımında ön plana çıkacak yegane unsur “…” kelimesi olduğu; söz konusu kelime unsuru, ret gerekçesi markalardan … sayılı markanın doğrudan kendisini oluşturmakta olup söz konusu iki marka arasında, ilgili tüketici kitlesi nezdinde markaların aynı iktisadi kaynağa ait oldukları yönünde bir algı yaratmaya yol açabilecek düzeyde yüksek bir benzerlik hali bulunduğu;
Keza yine dava konusu markanın esas unsuru olan “…” ibaresi ile de ret gerekçesi markalardan … sayılı markanın esas unsuru olan “…” kelimeleri arasında, yalnızca tek bir “a” harfi farklılığı olup, her ne kadar bu “a” harfi farklılığı dava konusu markaya yeni bir hece sağlamakta ve markanın “a-zu-ra” şeklinde telaffuzuna yol açmakta ise de “… – …” ibareleri arasında, tüketici nezdinde belirgin bir somut farklılılık yaratacak düzeyde bir uzaklaşma sağlamadığı anlaşılmıştır.
Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği, dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünebileceklerdir.
Somut olayda da dava konusu marka ile ret gerekçesi … sayılı marka arasında görsel (sözcük unsurları – harf dizilimleri açısından), işitsel ve kavramsal açısından yüksek düzeyli benzerlik mevcut olup bu durum taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliği de beraberinde getirebileceği;
Nihai olarak, salt 6/1 maddesi bakımından yapılan incelemelerde, dava konusu marka kapsamında reddine karar verilen 19. ve 37. sınıftaki tüm mal ve hizmetler açısından dava konusu marka ile ret gerekçesi markalar arasında aynı ya da yüksek düzeyde benzer bir mal ve hizmet ilişkisi bulunduğu, bununla birlikte dava konusu “…+şekil” markası ile … sayılı “…” markasının birebir aynı esas unsuru taşımalarından, dava konusu marka ile … sayılı markanın ise “…” şeklindeki marka arasında ise esas unsurların benzerlikleri itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek düzeyde bir benzerlik halininin mevcut olduğu, işaretler arasındaki bu benzerlik düzeyinin, ilgili tüketici grupları nezdinde dahi işaretlerin karıştırılmaları sonucunu doğurabileceği, tüketicinin işaretlerin iktisadi – idari kaynakları bakımından yanılgı yaşayabilecekleri, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, bu haliyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde dahi “…” ibaresinin ayırt ediciliği bulunan bir ibare oluşu ve birebir sonraki marka içerisinde ya da oldukça benzerinin kullanımı nedeniyle, bu tüketici kitlesinin dahi taraf markaları arasındaki iktisadi ilişkiyi sorgulayabileceği, bu durumun ise ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini meydana getirebileceği anlaşılmıştır.
Mevzuatımızda yer alan düzenlemeler uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilmekte veya tescil edilmiş ise hükümsüz kılınabilmektedir.
Burada söz konusu olan; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ayırt edici nitelikteki herhangi bir işarettir. Dolayısıyla bu kullanıma dayalı üstün bir hakkın varlığı, işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasına bağlıdır. Ticaret sırasında kullanma, marka hukukuna özgü kullanma suretiyle gerçekleşir.
Bu nedenle tescilsiz kullanım ile kast edilen husus, öncelik hakkının işareti ilk defa alelade bir şekilde kullanan kişiye ait olması demek değildir. Başka bir ifadeyle mevzuat anlamında aranan ayırt edicilik, markasal etki doğurmayan veya oldukça sınırlı bir kitle için doğuran kullanımlar değil, tescilsiz işaretin ticari alanda kullanılması suretiyle, ilgili piyasada en azından belli bir oranda bilinir hale gelmesi ve o işareti ihdas edenle birlikte tanınır olması biçiminde anlaşılmalıdır. Ancak buradaki bilinir/maruf olma durumu ile tanınmışlık olgusu karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir.
Bunun yanı sıra bu kapsamda sağlanacak koruma sadece tanıtımın yapıldığı mal veya hizmetler ve bu mal veya hizmetlerle yüksek düzeyde benzerlik gösteren mal veya hizmetler ile sınırlı olacaktır. Aksi halde, yani başka mal ve hizmetler yönünden de üstün hak sağlanması halinde, marka tescilinin bir anlam ve önemi kalmayacak, bir nevi tescilsiz bir işarete çok tanınmış bir marka statüsü sağlanması söz konusu olacaktır.
Davacı yanın gerçek hak sahipliği iddiaları ile ilgili olarak işlem dosyası içerisine bu anlamdaki hak sahipliğini ortaya koyacak mahiyette somut deliller ibraz etmediği, beyana dayalı birtakım iddialarda bulunduğu, bununla birlikte işlem dosyasına Ankara…sayılı ilamını sunduğu, anılan dosyada, davacının işbu dosyanın davacısı, davalının ise … A.Ş. olduğu ve dava konusu davalıya ait markanın (…) hükümsüzlüğü talebine ilişkin olduğu, kararda davacı yanın 37. Sınıftaki “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” bakımından 2010 yılına uzanan kullanımlarının tespit edildiği görülmüş ise de davacı yanın sair mal ve hizmetler açısından kullanımlarının ise tespit edilemediği, bununla birlikte anılan kararın henüz kesinleşmemiş olduğu, davacı yanın sair deliller ile işlem dosyasında gerçek hak sahipliğini ortaya koyamadığı, işlem dosyasında bulunmayan ve fakat dava dosyasına sunulan delillerin ise işlem dosyası neticesinde verilen YİDK kararının iptali talepli işbu dosya açısından dikkate alınmaması gerekeceği, Ankara…..sayılı ilamının dikkate alınması halinde davacı yanın “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” açısından fiili kullanıma bağlı gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varılsa dahi bu durumunun davacı başvurusu açısından, 6/1 maddesi kapsamındaki tescil engelinin aşılması sonucunu kendiliğinden meydana getirmeyeceği anlaşılmıştır.
Müktesep hak iddiasının temel sebebi her şeyden evvel markanın taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığının kabul edilmiş olunmasıdır.
Bununla birlikte Yüksek Mahkemenin güncel içtihatlarında müktesep hakkın varlığı için, önceki dayanak markanın fiili kullanımının varlığının da aranılması gerektiğini istikrarlı bir şekilde vurgulamakta olduğu bilinmektedir.
Davacı yanın müktesep hak iddialarına dayanak markalarının en eskisi …sayılı “… …+şekil” markası olduğu; Anılan marka dışında davacı yanın eski tarihli markalarından uyuşmazlık konusu 19 ve 37. Sınıf hizmetleri içermekle birlikte, dava konusu markanın başvuru tarihi olan 26.02.2020 tarihi itibariyle, tescilleri üzerinden 5 yıllık bir sürenin geçtiği başkaca bir markası ise mevcut olmadığı, dolayısıyla müktesep hak incelemesi açısından dikkate alınabilecek tek marka …sayılı marka olduğu;
Söz konusu anılan marka kapsamında, uyuşmazlık konusu marka başvurusunda reddine karar verilen 37. Sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” nin aynen yer almakta olduğu, keza yine başvuruya konu işaretin “… …+şekil” olduğu, her ne kadar başvuruda “park” ve “…” ek unsurları yer almakta ise de bu ibarelerin bütünsel ayırt ediciliğe katkılarının tali nitelikte oluşu ve yine markada logo ve “…” sözcük unsurlarının birebir kullanıldığı gözetildiğinde, işaretlerin aynı esas unsuru taşıdıkları da değerlendirilebildiği; bununla birlikte müktesep hak ile ilgili bir diğer kriter ise uyuşmazlık konusu işaretin kullanım ile de taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmış olunmasıdır.
Davacı yan işlem dosyasına fiili kullanımlarına ilişkin somut bir delil ibraz etmediği, yalnızca Ankara…sayılı kararını sunduğu, işlem dosyasına sunulan ve henüz kesinleşmemiş bu mahkeme kararının tek başına, uyuşmazlık konusu işaretin, taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığını göstermeye elverişli bir delil olarak nitelendirilemeyeceği, davalı yanın, davacı yanca gerçekleştirilen marka başvurularına karşı itirazlarda bulunduğu, dolayısıyla ibare üzerinde taraflar arasında dava tarihinden geriye dönük şekilde çekişme ve sair ihtilafların mevcut olduğu;
Nihai anlamda YİDK kararının iptali isteminden ibaret işbu dosyada, müktesep hak iddiasının, işlem dosyasına sunulan bilgi ve belgeler üzerinden değerlendirilebileceği açık olup davacı yanın fiili kullanım itibariyle de uyuşmazlık konusu ibarenin taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmış olduğunun somut olarak işlem dosyasına sunulmuş deliller ile ortaya konulamadığı görüldüğünden bu hususta bir kanaate varılmasının da mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı yanın işlem dosyası kapsamına markalarının tanınırlığını somut ve tereddütsüz bir biçimde ortaya koyar nitelikte herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla 6/5 maddesi koşullarının somut olayda meydana geldiğinden bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu …. ibareli davacı marka başvurusu kapsamında reddine karar verilen mal ve hizmetlerin, ret gerekçesi … sayılı markası kapsamındaki emtialar ile aynı – aynı tür, … sayılı markası ile ise aynı ya da benzer şekildeki emtiaları kapsadığı, başvuru ile her iki ret gerekçesi marka arasında da tüketici grubunu yanılgıya düşürebilecek nitelikte güçlü bir görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ilişkisinin mevcut olduğu, bu durumun işaretlerin aynı iktisadi – idari kaynağa ait oldukları algısı yaratabileceği ve karıştırılma ihtimalini beraberinde getirebileceği, davacı yanca işlem dosyasına gerçek hak sahipliğini ortaya koyar nitelikte hiçbir delilin sunulmadığı, yalnızca henüz kesinleşmediği anlaşılan Ankara…..sayılı mahkeme kararına dayandığı, kaldı ki gerçek hak sahipliği karinesinin 6/1 maddesi kapsamında tescil engelinin kendiliğinden aşılması sonucunu zaten doğurmayacağı, davacı yanın …sayılı markasının tescil tarihi üzerinden 5 yıldan fazla süre geçtiği, anılan markanın uyuşmazlık konusu 37. Sınıf hizmetleri birebir kapsadığı, esas unsurunun logo, renk ve sözcük unsuru (…) ibareleri bakımından birebir aynı olduğu, anılan markanın kullanım sonucunda da taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkıp çıkmadığı yönünde bir kanaate varılabilecek herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı, davacı markalarının tanınmış olduğu ve 6/5 maddesinin koşullarının meydana geldiği hususunda bir kanaate varılamadığı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şirketler kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır