Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/18 E. 2021/191 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/18
Karar No : 2021/191

Hakim : … …
Katip : … …

Davacı :…
Davalı : … – …

Vekili : Av….
….
Dava : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 02/07/2020
Karar Tarihi : 27/05/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 03/06/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili …’nın 23.10.2013 tarihinde “…” adlı marka ile 43. sınıfta tescile başvurduğunu, 2013/87239 başvuru numarası ile sicile tescil edildiğini, müvekkilinin H. Bahadır Sürer ile ortak olunmasıyla birlikte … Mamulleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. olarak ticaret hayatına devam ettiğini, müvekkili …’nın şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen adreste (…. ) tatlı üretimi ve satışı yaptığını, Türkiye’nin birçok şehrinde ve özellikle Kayseri’de önde hareket eden bir şirket olarak da sektör içerisindeki yerini kuvvetlendirmek maksadıyla piyasaya ürünler sürmeye gayret etmekte ve adından sıkça söz ettirdiğini, … adına tescil edilen … … markasının müvekkilinin daha önce ticari ilişki düşündüğü kişi adına tescil edilmiş olduğunu, markanın fiili kullanımının bahse konu markanın … adına tescil tarihi olan 26.12.2018 tarihinden önceye tekabül ettiğini, bu konuya ilişkin delillerin dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, “… …” adlı markanın daha önce Kurul tarafından resen reddedildiğini, haksız kullanım teşkil eden bu durum karşısında daha önce itirazlarının kabul edildiğini ve markanın 35. sınıf içerisinde “tatlılar” kısmı ve bazı ek kısımlar bakımından tescil edilmediğini, müvekkilinin … ile ticari ilişki düşündüğünü fakat sözleşme yapılamadığını, kullanılan markanın özel olarak tasarlatıldığını, üretilen ürünün içeriği bakımından ilgili bir belirteç olması amacıyla “…” kelimesinin seçildiğini, müvekkilinin uzun yıllardır “… …” markası altında üretim yapmakta olduğunu, ülke çapında birçok bayiliği bulunduğunu, bayilik konusunda davalı … ile konuşulduğunu ve bilgi verildiğini, bu sebeple logonun ve ismin daha önce kullanıldığını bilmesine rağmen haksız şekilde marka tescil talebinde bulunduğunu, ekte sunulan resimlerden anlaşılacağı üzere söz konusu markanın fiilen müvekkilince tescil tarihinden önce kullanılmaya başlandığını, başkasının hak sahibi olduğu bir markanın aynen kullanılmasının iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz sayıldığını, …’in kullanmakta olduğu markanın fiili kullanım ile birlikte müvekkili tarafından daha önce kullanılmaya başlandığını, …’in kullanımının haksız rekabet hükümleri ile ilgili olduğunu ve kullanımın yasaya aykırı olduğunu, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin tescilsiz marka sahiplerine markalarını koruma açısından tanıdığı imkanın 8. maddenin üçüncü fıkrasında düzenlendiğini, madde metninden de anlaşılacağı üzere 556 sayılı KHK’nin tescilsiz marka hakkı sahiplerine itiraz hakkı vermek suretiyle koruma sağladığını, önceden beri tescilsiz olarak kullanılan bir markanın daha sonra başkası tarafından tescili istenen marka karşısında korunmuş olacağını, davalı adına haksız olarak tescil edilen markanın sicilden terkininin gerektiğini ifade ederek, davalı adına kayıtlı 2018/119501 sayı ve “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevaplarında özetle; davacı … Mamulleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından açılan davanın kötü niyetli olduğunu, 2018/119501 sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan davacının sunduğu deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, davacı markaları karşısında davalı markasının hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının yerinde olup noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının 2018/119501 sayılı; “… …” ibareli marka sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Toplanan delillere, benimsenen çoğunluk bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” hükmüne amirdir. Düzenlemede yer alan tescilsiz markalardan kasıt, marka hukukuna özgü kullanılan, ancak 6769 sayılı SMK’ya göre tescili yapılmamış markalardır. Tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmiş olması koşuluna göre, itiraza gerekçe olarak gösterilen işaret üzerindeki hakkın, itiraz edilen markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden veya bu başvuruya ait rüçhan tarihinden önce doğmuş olması gerekir. Mülga 551 Sayılı Markalar Kanunu, 15/2 maddesinde, bir marka üzerinde ilk defa kullanım suretiyle hak kazanmak için, “fiilen ihdas ve istimal”, ve “piyasada maruf hale getirme” şartları aranmakta iken 6769 sayılı SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın zımnen 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre, tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete -kullanım yoluyla- hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin asgari bilinirlik düzeyine ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti ilk kullanan kişiye koruma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu SMK hükümleri uyarınca sağlanan korumanın tescil ile elde edileceği ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz. Eskiye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiasında bulunan iddia sahipleri, iddialarını ispata matuf çeşitli deliller sunabilirler. İşaretin mal üzerinde veya ambalajında veya hizmet sunumu sırasında kullanıldığını gösteren çeşitli kataloglar, faturalar, vergi tahakkuk fişi, satış sözleşmesi, sergi katılım belgeleri/fotoğrafları, gazete/dergi kupürleri, çeşitli reklam vasıtalarındaki kullanıma dair belgeler (broşür, takvim, ilan, TV reklamı vs), ticaret sicil kayıtları, ticari amaçlı yazışmalar vs. kullanımı ispat amacıyla sunulabilmektedir. Değerlendirme aşamasında delillere farklı ispat güçleri atfedilebilir. Tarih bilgisi de içeren resmi kaynaklı deliller (örn: faturalar, fuar katılım belgeleri vs.) daha güçlü kabul edilirken, içeriği iddia sahibi tarafından belirlenebilen deliller (örn: kataloglar, takvimler vs.) kullanım iddiasını ispat açısından yetersiz kabul edilebilir. Tescilsiz kullanımın son derece sınırlı olduğu veyahut kullanımların somut deliller ile ortaya konulamadığı hallerde önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlanamamış olduğu yorumunda bulunulması gerekecektir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar esas olarak davalı …’e ait …. numaralı ve “… …” isimli marka üzerinde davalıdan önce gerçekleşen fiili kullanımı nedeniyle gerçek hak sahibi olduğu iddiasına ve bu çerçevede davalı markasının hükümsüz kılınmasına dayandığı; Davacı tarafından sunulan deliller hükümsüzlüğü talep edilen markanın başvuru tarihinden (26.12.2018) önce gerçekleşmiş kullanımları göstermesi gerektiği;
Dava dilekçesinde sunulan bilgi, belge ve deliller ışığında yapılan incelemeler sonucunda davacı tarafından sunulan delillerin “… …-baklava-börek” tabelalı restorana ilişkin iki sayfadan oluşan siyah-beyaz Instagram ekran görseli ile birlikte davalı-davacı arasında imzalanan sözleşmeden ibaret olduğu;
Sunulan Instagram görsellerinin bir işaret üzerindeki eskiye dayalı kullanımı ve gerçek hak sahipliği iddiasını ispatlamak bakımından yeterli olmadığı, şöyle ki, sunulan görseller tarih bilgisi içermediği gibi, davacının hangi mal ve hizmetler bakımından eskiye dayalı kullanımı olduğunu ve gerçek hak sahibi olduğunu ispatlamaktan son derece uzak olduğu, dolayısıyla sunulan söz konusu deliller tek başına bir işaret üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu kanıtlamak bakımından yeterli bulunmadığı;
Diğer taraftan davacı, davalı ile arasında imzalanan sözleşmeyi de ek delil olarak sunduğu, taraflar arasında yapılan söz konusu sözleşmede, devri alacak …’in 28.02.2019’a kadar … … ismini kullanacağı, şayet … … adı ile devam etmek ister ise, 01.03.2018 tarihi itibari ile … Mamulleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile 01.03.2019 tarihi itibari ile Franchise sözleşme yapmayı ve 31.03.2019 tarihine kadar 25.000,-TL nakit ödeme yapmayı peşinen taahhüt ettiği, şayet 28.02.2019’dan itibaren Franchise sözleşmesi imzalanmaz ise ve franchise bedeli ödenmez ise … Mamulleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin her türlü yasal hakkını kullanmaya tam yetkili olacağı, devri alan …’in … … adını tabela ve diğer tüm malzemelerde kullanamayacağı taraflarca kabul edilmiş ve sözleşmenin taraflarca imza altına alındığı, ancak taraflar arasında imzalanan söz konusu sözleşme de davacının gerçek hak sahibi olduğunu göstermesi ve davalıya ait markanın hükümsüz kılınması sonucunu doğurabilmek açısından yeterli bulunmadığı;
Neticede; “… …” ibaresi üzerinde davacı tarafından yoğun kullanım sonucunda asgari bilinirlik düzeyine ulaştığına ve başvuruya konu marka üzerinde davalının başvuru tarihinden önce kullanım sonucunda hak elde edildiğini gösterir yeterli bilgi ve belge sunulmadığından başvurunun SMK’nın 6/3 maddesi çerçevesinde hükümsüz kılınmasına yönelik talebin haklı olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, çoğunluk bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davalıya ait 2018/119501 numaralı ve “… …-baklava-katmer” ibareli markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, çoğunluk bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.27/05/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır