Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/170 E. 2022/96 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/170
KARAR NO : 2022/96

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
T.C. KİMLİK NO : …
VEKİLLERİ : Av. … -…
DAVALI : 1-…
DAVALI : 2- … -…
T.C. KİMLİK NO …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin … sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun, …sayılı marka nedeniyle 5 /1 (ç) Maddesi gereği “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden kısmen reddedildiğini, bununla birlikte kısmi red kararında benzer olarak gösterilen marka başvurusunun ise taraflarınca yapılan itiraz sonucunda reddine karar verildiğini, dolayısıyla …sayılı markanın tümden reddine karar verilmiş olduğunu, bununla birlikte müvekkili markasının reddedilen hizmetler açısından tekrar yayına çıkartılmadığını, müvekkilin 1990 yılından beri “… emlak” adıyla faaliyet gösterdiğini, ret gerekçesi marka sahibi …’nün kötü niyetli olduğunu, anılan marka sahibinin “… group” olarak faaliyet gösterirken kötü niyetli olarak “… emlak” markasını da tescil ettirdiğini, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, 1990 yılından beri aktif olarak kullanıldığını, tüketici nezdinde belli bir bilinirlik elde ettiğini, iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu beyanla
davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle ; SMK 5/1-ç maddesi açıkça “Aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” şeklinde hüküm getirildiği, madde metninden anlaşıldığı üzere müvekkili markası olan …tescil numaralı “… EMLAK” markasının başvuru tarihi 18.03.2020 olup, davacı markası olan … başvuru numaralı “… EMLAK”markasının başvuru tarihi 03.06.2020 olduğunu, SMK 5/1-ç maddesinde açıkça önceden yapılan marka başvurusunun esas ve öncelik alınacağı belirtilmiş olup, müvekkili markasının davacı markasından önce başvurusunun yapılmış olması nedeniyle YİDK’nın verdiği kararın yerinde olduğunu, davacı markasının müvekkili markasıyla aynı mal ve hizmette faaliyet gösterdiğini , davacı markasının müvekkili markasına tecvaüz teşkil ettiğini, aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, SMK 5/1-ç açıkça her 2 koşulun varlığı üzerine sonradan başvurusu yapılan markasının reddine karar verileceğini açıkça belirtildiğini , davacı markasının müvekkili markasıyla aynı mal ve hizmette faaliyette bulunması ve müvekkili marka başvurusunun davacı marka başvurusundan önce yapılmış olması nedeniyle YİDK’nın davacının itirazının reddine ilişkin verdiği kararın hukuka uygun olduğunu, ayrıca işbu davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
BAŞVURUNUN 6769 s. SMK 5/1-Ç MADDESİ UYARINCA REDDİ YÖNÜNDE VERİLEN KARARA KARŞI İTİRAZLARININ İNCELENMESİ
Mevzuatımızda sınırlı sayıda düzenlenen mutlak ret nedenlerinden biri de “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” marka olarak tescil edilemez düzenlemesidir.
İlgili düzenleme amacı itibariyle, sicile kayıtlı marka sahiplerinin menfaatini re’sen gözeten ve başvurunun tıpatıp aynısının ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerinin farklı başvuru sahiplerince aynı/aynı tür mal veya hizmetlerde tescil edilmesini engelleme amacı taşıyan bir düzenlemedir.
Ayniyet olgusuyla bir markanın tamamen taklit edilmesi, başka bir ifadeyle karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpa tıp, aynen veya bire bir kopya olmaları kastedilirken; “ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” olgusuyla ise başvuru konusu markanın, önceki tarihli tescilli markanın veya başvurunun birebir aynısı olmasa dahi ilgili tüketicide bıraktığı genel izlenimin “hemen hemen aynı” olmasının kastedildiği,
Bu düzenleme kapsamındaki ilişki öyle sıkı olmalıdır ki; nispi ret sebepleri kapsamında aranılan benzerlik ve iltibas ihtimalinde olduğu gibi ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek duyulmamalıdır. Nitekim doktrin ve yargı kararları ile benimsenen görüş de tüketicinin, markalar arasında ayniyet değil de bir idari ekonomik bağlantı olduğu yönünde algıya kapılmış olması ve ancak bu algı neticesinde karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmış olması durumunda, markanın mutlak ret nedeni uyarınca reddedilmesinin doğru olmayacağı şeklindedir. (bkz. Yargıtay … HD’nin 2016/13312 E. , 2018/4358 K.)
Bu açıklamalar çerçevesinde söz konusu düzenleme uyarınca temelde aranılan, iki koşulun birlikte varlığıdır:
a) Mal ve/veya hizmetlerin aynı/ aynı tür olması,
b) Markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması.
Her iki koşulun birlikte sağlanması halinde, sonraki tarihli başvuru, önceki markanın/başvurunun varlığı nedeniyle reddedilebileceği,
EMTİALARIN KARŞILAŞTIRILMASI
Taraf markaları 36.sınıftaki hizmetleri birebir kapsadıkları görülmekte olup taraf markalarının kapsamlarının aynı olduğu, dolayısıyla 5/1-ç maddesinin uygulanabilirliği açısından aranılan ilk koşulun somut olayda meydana geldiği,
İŞARETLERİN KARŞILAŞTIRILMASI
Yukarıda da kısaca değinildiği üzere “aynı” markaların, birbirleri ile tamamen aynı unsurları içerdiği, aynı olan markalar arasında herhangi bir tali unsur açısından dahi fark bulunmadığı, markaların tüm unsurları ve bunların konumlandırma biçimleri tıpa tıp aynı olduğu, normal şartlarda işaretlerin farklı yazı karakterleri veya farklı renklere sahip olmalarının, markaların “ayniyet” kavramını değiştirmeyeği, ancak sonraki markada asgari ayırt edicilik düzeyindeki ek sözcük ya da grafik unsurlarının bulunmasının ayniyet kriterini ortadan kaldırmaya yeter nitelikte olacak ve artık ayırt edilemeyecek kadar benzerliğin var olup olmadığının tartışılması gerektiği,
Burada ne tür farklılıkların ayniyet ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olma kriterlerini ortadan kaldırdığı tartışmasının ortaya çıktığı, örneğin hiçbir figüratif unsur içermeyen ve sadece tek bir sözcükten oluşan markaların harflerinin, sonraki başvuruda büyük ya da küçük harfle yazılması ya da standart harf karakterlerinin (times new roman, arial, calibri vb.) değiştirilerek yazılması ayniyet kriterini pek tabii ortadan kaldırmayacağı, Ancak, markanın ek bir harf, hece ya da asgari ayırt edici bir kelime içermesi, işaretler arasında figüratif unsurlar açısından farklılıklar bulunmasının, sonraki markanın farklı kavramsal algı oluşturma ihtimali olan şekillerde yazılması gibi durumlarda markalar arasındaki ayniyet kriterinin ortadan kalkabileceği, bu noktada renk unsurlarında yaratılan farklılıkların dahi ayniyet/ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olma kriterini ortadan kaldırabileceği, örneğin salt ana renklerden birinde değişiklik yapılması (önceki marka siyahken sonraki markanın kırmızı, yeşil, mavi ya da gri yazılması gibi) doğal olarak ayniyeti ortadan kaldırmaya yeterli olmayacağı, ancak, sonraki markayı oluşturan sözcüğün karakteristik bir renk kompozisyonu içermesi (ki bu durum markada figüratif bir algı yaratabilecektir) halinde yine ayniyet kriterinin var olmadığından bahsedilme ihtimalini doğacağı, çünkü artık ortaya yeni bir kurumsal kimlik çıkmış olup esas unsuru oluşturan sözcükler her ne kadar ortak ise de tüketici, markalar arasında doğrudan ve hiç tereddüt yaşamadan ayniyet düzeyinde bir ilişki kurmayacak, sonraki markayı önceden bildiği marka ile sadece ilişkilendirme eğilimi içerisinde olacaktır ki bu durumun nispi ret sebeplerinin konusu olduğu,
Dolayısıyla karşılaştırılan iki işaret arasında görsel, anlamsal ya da fonetik algılardan birinde farklılık yaratan ek bir unsurun ortaya çıkması halinde artık mutlak ret nedeni kapsamında bir ret kararı verilmesinin doğru ve yerinde olmayacağı,
“… ENERJİ” ve “…” markaları arasında ayniyet kriterinin sağlandığı, yönündeki yerel mahkeme kararı yine Yüksek Mahkeme tarafından “556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca ret kararı verilebilmesi için markalar arasında herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeyecek ve ilk bakışta aynı veya ayırt edilemeyecek ölçüde benzerlik bulunması ve tescil kapsamlarının aynı olması gerektiği, oysa, somut olayda başvuru ile redde mesnet marka arasında ayniyet olmadığı gibi, ilk bakışta ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik de bulunmadığı, mahkemece, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi uyarınca yapılabilecek olan iltibas değerlendirmesinin KHK’nin 7/1-b bendi anlamında mutlak red sebebi kapsamında yapılamayacak olması nedeniyle davanın kabulü ile başvurunun reddine dair YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”gerekçeleri ile bozulduğu,
Mutlak ret nedeni ile ilgili olarak uygulamada aranılan kriterleri örnekleme amacıyla, markaların aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olma kriterinden bütünsel algı itibariyle kısmen dahi uzaklaşmış olmalarının mutlak ret gerekçesinin varlığını ortadan kaldıracağı, bu uzaklaşmanın genel anlamda ya görsel bütünlüklerindeki farklılaşmadan ya da ek sözcüklerdeki ayırt edicilikten kaynaklı da olabileceği,
Dava konusu başvuru “… EMLAK” şeklinde olup, markanın hakim sözcüğünün siyah renkte yazılmış “…” kelimesi olduğu, tamamı büyük harflerle yazılan bu kelimede, her iki “A” harfinin de mavi renkte ve figüratif bir şekilde kullanıldığı, bu sözcüğün hemen alt kısmında ise ticaret hayatında ve uyuşmazlık konusu hizmetlerde jenerik bir ifade olan “emlak” kelimesine yer verildiği,
Ret gerekçesi marka ise “… EMLAK” şeklinde mavi – yeşil ve turkuaz renklerle oluşturulmuş mutat bir … boncuğu görseli, bu boncuğun üst kısmında yerleştirilmiş kırmızı renkte bir kurdele, en alt kısımda ise tamamı küçük harflerle ve … boncuğunda kullanılan mavi renk ile aynı renkte yazılmış “… emlak” ibarelerinden oluştuğu,
Bu çerçevede başvuru ile mutlak ret gerekçesine konu marka “… EMLAK” ibaresini ortak olarak taşımakla birlikte, 5/1-ç maddesinin uygulanabilirliğinde salt kelime unsurlarının ortaklığının yeterli bir kriter olmadığı, taraf markalarının özellikle görsel anlamda birbirlerinden somut bir şekilde uzaklaştıkları, her iki logonun birbirini çağrıştırır hiçbir ortak özelliğinin dahi olmadığı, bu haliyle markaların 5/1-ç bendi anlamında Yüksek Yargı kararları ışığında aranılan aynı ya da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olma kriterinden özellikle görsel anlamda ciddi şekilde uzaklaştığı, taraf markalarının bu genel kompozisyonları itibariyle tereddütsüz bir şekilde birbirlerinin devamı, serisi ya da aynı iktisadi kaynağa ait olduklarına kanaat getirilmesini mümkün kılan başkaca bir unsur taşımadıkları, markaların esas unsurları itibariyle taraf markaları arasında bir benzerliğin var olduğu şüphesiz olmakla birlikte var olan bu benzerliğin, karıştırılma ihtimaline dayalı nispi ret gerekçeleri çerçevesinde değerlendirilmesinin yerleşik yargı kararları gözetildiğinde de daha isabetli olacağı, görsel tasarım algısının belirleyici olduğu pazarlama iletişiminde davacı markasının ret gerekçesi markanın kurumsal kimlik unsurlarıyla 5/1-ç maddesi açısından yeterli düzeyde farklı olduğu,

Nihayetinde karıştırılma ihtimali kapsamında yapılması gereken geniş anlamdaki bağlantı kurduracak ölçüde benzerlik karşılaştırmasının, oldukça dar yorumlanması gereken 5/1-ç maddesi yönünden de yapılmasının maddeler arasındaki farkı ortadan kaldırarak önceki tescil sahibi lehine geniş bir korumayı re’sen sağlayacağı, bunun ise çoğu zaman kendi markasını koruma gereği/ihtiyacı dahi duymayan ya da markasını artık kullanmayan, atıl durumda bırakmış hak sahiplerinin re’sen korunması gibi bir sonuç ortaya çıkardığı, halbuki 5/1-ç maddesi ile amaçlananın bu olmadığı, birbiri ile birebir aynı olmayan, farklı görsel unsurlar ve ek ibareler içerir markaların 5/-1ç maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, neticesinde dava konusu başvuru ile redde gerekçe marka arasında işaretler bakımından aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olma şartının oluşmadığı, dava konusu … sayılı “… EMLAK+ŞEKİL” ibareli marka ile redde gerekçe …sayılı “… EMLAK+ŞEKİL” marka, 36. Sınıftaki redde konu hizmetleri birebir kapsamakta iseler de bütünsel algılarında özellikle görsel unsurlar açısından oluşan farklılığın, işaretlerin 5/1-ç maddesi kapsamında aranılan kriterler çerçevesinde değerlendirilmesini önüne geçtiği, bu haliyle işaretlerin aynı ya da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduklarından bahsedilemeyeceği ve YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu, ayrıca kurum tarafından mutlak ret nedenlerine dayalı olarak verilen kararlarda, husumetin yalnızca Kurum’a yöneltilebileceği, başka bir ifadeyle 5/1-ç maddesi uyarınca verilen kısmi ret kararında, kısmi ret gerekçesi marka sahibine karşı husumetin yöneltilemeyeceği, ancak davacı vekilinin ret gerekçesi marka sahibine de husumet yöneltmiş olduğu anlaşıldığından davalı kuruma karşı açılan davanın kabulü ile davalı şahsa karşı açılan davanın da husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :
1-Davalı TÜRKPATENT kurumu hakkında açılan davanın kabulü ile
TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının iptaline,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davalı kurumdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 1.236,43‬.-TL yargılama giderinin davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davalı … hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davalı şahıs vekili ve davalı kurum vekilinin yüzlerine karşı, davacı vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17.03.2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 127,10.-TL
Bilirkişi Ücreti :1.000,00.-TL
G.A : 109,33.-TL-
TOPLAM :1.236,43‬.-TL