Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/146 E. 2022/44 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/146 Esas – 2022/44

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/146
KARAR NO : 2022/44

HAKİM …
KATİP ….

Davacı : …
…..
….
Asıl Dava : Fikir Ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüz nedeniyle
Maddi ve Manevi Tazminat.
Birleşen Dava : FSEK’e Aykırılık
Asıl Dava Tarihi : 16/05/2016
Birleşen Dava Tarihi: 01/12/2016
Karar Tarihi : 10.02.2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 15.02.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Fikir Ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüz nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat, FSEK’e aykırılık istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, daha önce, Diyanet İşleri Bakanlığı ile Sosyal Hizmet Vakfı işbirliği ile 2008 yılında …’in Maglaj şehrinde inşa edilen ve …Cami ismi verilen cami projesinin müvekkili …’e ait olduğunu, bahse konu yere inşa edilen cami ve sözleşmede yer alan eklentileri ile ilgili tüm proje ve tasarımın yine müvekkiline ait olduğunu, eserin müvekkilinin mimarlık alanındaki 40 yıllık birikiminin ürünü olarak tasarlandığını ve FSEK gereğince tüm haklarının müvekkiline ait olduğunu, davalı… Mühendislik ve Mimarlık Ltd. Şti.’nin anılan cami inşasında (danışman) firma olarak görev yaptığını, bu projeyle ilgili tüm fikir ve yaratıcılığın müvekkilinin ürünü olmasına rağmen davalı yanın, müvekkilinden hiçbir izin almadan, bir şekilde proje kayıtlarını ele geçirerek …Cami (… Maglaj) ve eklentilerinin bir benzerini Eskişehir Organize Sanayide inşa edilen cami projesine uyguladığını, davalı mimarlık şirketinin hiçbir emek sarf etmeden ve karşılık ödemeden projeyi izinsiz ve haksız olarak kullandığını, davalı yanın bununla da kalmayıp orijinalinden farklı olarak ve aslına sadık kalmayarak uygulamak suretiyle müvekkilinin mimarlık kariyerine leke düşürdüğünü, davalının bu davranışı ile FSEK md. 21’de yer alan işleme hakkının sınırlarını da aştığını, davalının bu eyleminin intihal kapsamında olduğunu, kullanılan projede müvekkilinin adının dahi zikredilmediğini, bu davranışın aynı zamanda FSEK 15/son maddesinin de ihlali olduğunu, davalının haksız maddi çıkar elde ettiğini, dava konusu yer dışında Ordu Üniversitesi Kampüsü ve Kırıkkale Üniversitesi Kampüsüne inşa edilen cami projelerine de uygulandığını, müvekkilinin maddi yönden de birçok kez zarara uğratıldığını, müvekkilinin dava konusu mimarlık projesinin sadece bir yerde uygulanması için yaklaşık olarak 300.000.00 TL proje ücreti aldığını ve bu projenin avan proje olarak her uygulandığı yer için ödenmesi gereken bedelin proje başına 200.000.00 TL den aşağı olmadığını, projenin zemine bizzat uygulanması ve denetimi suretiyle de bir hizmet verilmesi halinde mimarlık şirketine işveren tarafından ödenmesi gereken bedelin ortalama 500.000.00 TL civarında olduğunu, böylece davalı yanın müvekkilinden izinsiz olarak kullandığı proje ile asgari 700.000.00 TL’lik maddi çıkar elde ettiği gibi telif hakkı da ödemeyerek asgari 300.000.00 TL maddi çıkar elde ettiğini, bir an için davalı yanca uygulanan proje ile müvekkiline ait eserin (proje) tıpa tıp birbirinin aynısı olmasa dahi işlemeden kaynaklanan hakkın işleyen açısından eserin, sahibinin izniyle işlenmesinden sonra varlık kazanacağını, müvekkilinden böyle bir izin de alınmadığından davalının işleme hakkına sahip olduğunun da söylenemeyeceğini, FSEK md. 71/3 başkasının eserini kendi eseriymiş gibi gösterme durumunu manevi haklara tecavüz olarak düzenlendiğini ve manevi haklara tecavüz hallerinde hangi cezalara hükmedileceğinin belirlendiğini belirterek davalının izinsiz olarak ve eserin kendisine aitmiş gibi tanıtması nedeniyle ödemesi gereken telif hakkı karşılığı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00 TL’nın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlar için şimdilik 1.000.00 TL maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği (projelerin uygulandığı) tarihten itibaren davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, davalı yanın müvekkiline ait eseri orijinaline sadık kalmayarak müvekkilinin unvan ve şerefine gölge düşürmesi ve eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması ve haksız eylemini birçok kez gerçekleştirmiş olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar için 50.000.00 TL manevi tazminatın fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak müvekkiline verilmesini, davalının internet sitesindeki haksız tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamanın kaldırılmasını, FSEK md. 15 gereğince eserin görülen bir yerine müvekkilinin adının silinmeyecek şekilde yazılmasını, 23.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 11.290,00.-TL, manevi tazminat istemini 50.000,00.-TL’ye yükseltmiş, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket vekili savunmasında; müvekkili şirketin beyan edilen cami inşasında müşavir (danışman) olarak faaliyet yürüttüğünü, davacı yanın iddia ettiği camiinin Ankara’daki hayırsever kuruluşların da katılımı ve girişimi ile Diyanet İşleri Bakanlığı, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın birlikte çalışması ile oluşturulduğunu ve inşaatı tamamlanarak kullanıma açıldığını, camiinin yapım aşamasında dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın davacı yan ile bir sözleşme yaptığını, belirtilen süre içerisinde davacının edimlerini yerine getirmediğinden ve projeyi tamamlamadığından bu işin yürütümünü davacı yandan aldığını, davacının iddia ettiği camii projesinin kendisine ait olduğuna dair herhangi bir noter tespiti, tescili olmadığını, eserin kendisine ait olduğunu belirtmek amacı ile yaptığı resmi tescil talebinin de bulunmadığını, bunun üzerine … Maglaj şehrinde muhkim bir mimara camii projesinin hazırlatıldığını, ilgili yerin yetkili mercilerinden projenin onaylanmasıyla inşaatın tamamlandığını, bu nedenle davacı yanın … …Camii’nde herhangi bir hak sahipliğinin olmadığını, davacının … Camii’nin eser sahibi olduğunu ispatlamak zorunda olduğunu, dosyada bununla ilgili bir delil arz edemediğini, sadece “sonradan eklenme olasılığı dahi bulunan bir beyan” ile projeye onay verdiğini iddia ettiğini, bu çerçevede HMK 327-329.maddeler kapsamında davacı hakkında hukuki işlem yapılmasını da talep ettiklerini, iddia edildiği gibi “…’in Maglaj şehrinde inşa edilen …Camii” üzerinde de davacının eser sahipliğinin olmadığını, bu projenin davacı adına tescilli olduğunu gösterir belge, resmi başvuru, tescil talebinin bulunmadığını, Diyanet İşleri Bakanlığı ve Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı kayıtlarına başvurulduğunda caminin kime ait olduğu hususunun netlik kazanacağını, davacı yanın dilekçesinde iddia ettiği mezkur caminin ve eklentilerinin bir benzerinin Eskişehir Organize Sanayide davacının rızası olmaksızın inşa edildiğini, … de yapılan caminin tamamlanıp ibadete açılma tarihinin 2008, Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki caminin açılış tarihinin ise 2015 olduğunu, bu caminin Eskişehir Sanayi Odası tarafından yaptırıldığını, mimari, teknik projesi ve diğer altyapılarının tümüyle Eskişehir Sanayi Odasının işletme ve tasarrufunda olduğunu, … Camii projesinin davacı yana ait olmadığını, bu konuda herhangi bir belge ve tescil başvurusunun bulunmadığını, Eskişehir Organize Sanayi Odasına ve Diyanet İşleri Bakanlığı’na camiinin kime ait bir proje olduğu ve nasıl yapıldığı sorulduğunda dava konusu uyuşmazlığın tümüyle çözüleceğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi dava konusu proje bedelinin iddia edildiği gibi 300.000 TL ederinde olmadığını, bu konuda davacının haksız ve sebepsiz zenginleşmeye gitmek niyeti ile kötü niyetli olarak dava ikame ettiğini, müvekkilinin projeden 700.000 TL ederinde kazanç elde ettiği iddiasının ise hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın açıkça suiniyetli davranarak meslek yaşantısı boyunca ulaşamadığı bir zenginliğe tek bir davayı kullanarak ulaşmak niyetinde olduğunu belirterek davacı yanın iddialarının tespit edilmesini ve davanın tüm fer’ileri ile birlikte reddini istemiştir.
Davalı tarafa Eskişehir Organize sanayi bölgesinde inşa edilen cami projesinde proje sahibi olarak Osman Nadir DEĞER İLE … isimli mimarların da gözükmesi nedeniyle bu şahısların adına birleştirme talepli dava açmak hususunda davacıya süre verilmiş davacı tarafından Ankara 4.fshhm nin 2016/454 esas ve 2016/367 K sayılı dosyası dosyamızla birleştirilmiştir.
Ankara …. FSHHM’nin 2016/454E. ve 2016/367K. sayılı birleşen dava dosyası kapsamındaki davalılar… ve … Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde inşa edilen dava konusu cami projesinde proje sahibi olarak görünen şahıslardır.
Dava İhbar Edilen Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili EOSB yönetim kurulunun KOBİ’lerin bulunduğu bölgede ihtiyaçtan dolayı bir cami yapılması kararı aldığını, yapılan araştırmalar sonucunda camii inşaatına ait uygulama projesinin davalı… Mühendislik Mimarlık Ltd. Şti.’ne yaptırılmasına karar verildiğini ve 13.02.2014 tarihli Cami Projesi Hizmet Alımı Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden caminin projesinin çizildiğini ve taraflar arasında mutabakata göre cami uygulama projeleri yapılarak 30.04.2014 günlü yazıda belirtildiği üzere müvekkiline teslim edildiğini, bunun üzerine sözleşme bedeli için 30.05.2014 gün ve 77647 seri nolu 141.600.00 TL.lik faturanın kesildiğini ve bedelinin ödendiğini, cami ile ilgili projelerin müvekkili tarafından 30.06.2016 gün ve 2850 s. yazının ekinde gönderildiğini, bu proje ve tasarımın sözleşme yapılan… Müh. Ltd. Şti. tarafından yapılmış olup proje ve tasarımının kime ait olduğu konusunda bir araştırma yapma zorunluluklarının bulunmadığını, proje ve tasarımın kendisinden izin almaksızın uygulandığı konusundaki davacı iddialarının müvekkilini bağlamadığını belirterek anılan davadaki ihtilafla ilgili olarak müvekkili EOSB. nin bir sorumluluğu bulunmadığından anılan davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ihbar edilen Diyanet İşleri Başkanlığı cevap dilekçesinde özetle; 663 sayılı Diyanet İşleri Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Görev” başlıklı 1. Maddesindeki hükümlerden de anlaşılacağı üzere Diyanet İşleri Bakanlığı’nın görevinin camii ve mescitlerin ibadete açılmasına izin vermek ve yönetmek olduğunu, cami ve mescit yapmak veya yaptırmak görevinin bulunmadığını, bu hususta başkanlığın bütçesinde herhangi bir ödeneğin de konulmadığını, bu güne kadar bütün cami ve mescitlerin dernek ve vakıflar ile hayır sahibi kişiler tarafından yaptırıla geldiğini, davaya konu …camiinin de Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından yaptırıldığını, bahse konu üniversite kampüslerindeki camilerin de yine başkanlıklarınca yaptırılmadığını, cami veya mescit yapmak veya yaptırmak görevleri bulunmayan başkanlıklarının davacıya ait projenin uygulanmasında herhangi bir dahli bulunmadığını, söz konusu camiye ait projelerin adı geçen vakıftan istenilmesinin uygun olacağını belirterek söz konusu davanın başkanlıklarına ihbarının hukuki dayanaktan yoksun bulunduğundan başkanlıklarınca davaya müdahale talebi bulunmadığını belirtmiştir.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davalının eylemlerinin davacının eserden doğan haklarına tecavüz oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Toplanan delillere, yazılan müzekkere cevapları, bilirkişi kök ve ek raporuna ve tüm dosya kapsamına göre
“1-Davanın kabulü ile 11.290 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000TL tazminatın davalıdan davacıya verilmesine,
3-davalının internet sitesindeki tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamalırın kaldırımasına,
4-FSEK 15. M. Gereğince eserin görünen bir yerine ve projeye davacının adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasına, ayrıca “bu eser mimar …’in Bosana Hersek Maglaj daki …Caminin bir kopyasıdır.” şeklinde adının yazılmasına, masrafların davalıdan karşılanmasına,”
şeklinde hüküm kurulmuştur.
Kararı davalı vekili istinaf etmiş, istinaf mahkemesi başvurunun esastan reddine karar vermiş, bunun üzerine yine davacı temyiz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, 12/04/2021 tarih 2019/1296 esas, 2021/506 karar sayılı ilamıyla mahkekemiz kararını;
“Dosya kapsamında, davalı …’ye yapılan tebligatların, davacı tarafça bildirilen “… ” adresine yapıldığı görülmekte olup, yine davalı tarafça sunulan kayıtlardan bu adresin davalının eskiden çalıştığı iş yeri olduğu ve dava tarihinde bu iş yerinde çalışmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dosya kapsamında davalı …’ye yapılan tebligatların tebligata elverişli bulunmayan adrese yapıldığı yani usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca da, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılacak ise de, bu maddenin uygulanabilmesi için tebligat yapılacak kişinin vekiline vermiş olduğu bir vekaletnamesinin varlığı gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan evrakların incelenmesinden de davalı … tarafından Av. Abdullah ÖREN’e verilen bir vekaletname bulunmadığı için, bu vekile yapılan tebligatın da usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır.
Yargılamanın davalı …’ye tebligat yapılmadan görülüp karara bağlanması nedeni ile davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır (Yargıtay HGK 17.12.2014 tarih, 2013/1372 esas ve 2014/1065 karar). O halde, mahkemece yapılacak iş, davalı …’ye asıl ve birleşen dava dilekçelerinin tebliği, davacıya cevaba cevap, davalıya 2. cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak ve davalının savunma hakkı kısıtlanarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre asıl ve birleşen davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.”
Biçimindeki gerekçeyle kaldırmıştır.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda tebligatlar çıkarılmış ve dilekçeler teatisi süreci tamamlanmış yeniden ön inceleme ve tahkikat yapılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, müzekkereler celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı: “İlgi yazınızla uygulama tarihlerini gösterir mimari projesini istemiş olduğunuz … Cami, Sayın …tarafından oğlu merhum … hatırasına 2011 – 2014 tarihleri arasında hibe olarak yaptırılmıştır. Üniversitemize o tarihlerde proje hizmeti sunan… Müh. Mim. Ltd. Şti.’nin bu konuda yardımcı olabileceği düşüncesiyle yapılmış olan şifahi görüşmeler neticesinde proje tedarik edilmiş ve kendilerine hiçbir bedel ödenmemiştir. Tedarik edilen Cami projesi arazi ve topoğrafya şartlarına göre revize edilerek müteahhit firma … İnş. Ltd. Şti. tarafından yapılmıştır. Kurumumuza hibe olarak yapılan Cami inşaatına ait ihale dosyası olmadığından idaremizde onaylı mimari proje bulunmamaktadır. Bahsi geçen Camiye ait ruhsat yazımız ekinde gönderilmektedir.”
Ordu Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı : “Davacı … tarafından davalı… MÜHENDİSLİK MİMARLIK LTD.ŞTİ aleyhine açılan Fikir ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli), Fikir ve Sanat Eseri davasının yapılan açık yargılanması sırasında verilen ara kararı gereğince davalı tarından uygulandığı iddia olunan, Ordu Üniversitesi Kampüsünde bulunan camiye ait, uygulanma tarihlerini gösterir mimari projelerin onaylı bir örneğinin çıkarılıp ACELE olarak mahkemenize gönderilmesini istenmektedir. Söz konusu cami inşaatı Üniversitemiz Cumhuriyet Yerleşkesi içerisinde yer alan ve mülkiyeti üniversitemize ait olmayan 2587/6 nolu parsel üzerinde Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılmakta olup, bahse konu iş ile ilgili olarak üniversitemizde herhangi bir proje, bilgi ve belge bulunmamaktadır.” denilmektedir.

Eser, sahibinin hususiyetini yansıtan ve FSEK’nda sayılan dört kategoriden biri içinde yer alan fikir ve sanat mahsulleridir (FSEK 1/B-a). Bu kapsamda; bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsura muhakkak sahip olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dâhil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “subjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Bu unsurlar fikir ve sanat ürününün eser sayılmasında olmazsa olmaz unsurlar olup, resen araştırılması gerekir. Bir eserin FSEK kapsamında korunabilmesi için, bu iki şartın dışında ayrıca; sahibinin hususiyetini yansıtacak seviyede şekillenmiş olması ve bir fikri çabanın ürünü olması şartları da aranır.
Mimari projeler 5846 sayılı yasanın 2 nci maddesi kapsamında “ilim ve edebiyat eseri” olarak korunmakta olup; projenin uygulanmasıyla vücuda getirilmiş olan mimari yapılar ise ancak; “estetik değer”e sahip olmaları kaydı ile aynı yasanın 4 üncü maddesi kapsamında “güzel sanat eseri” olarak korunur.
Somut olayda davacının 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projelerine konu camilerin, estetik nitelik taşımaması nedeniyle güzel sanat eseri olarak nitelendirilemeyeceği düşünülmektedir. Bu kapsamda, davacının eseri FSEK 2. Madde kapsamında “ilim ve edebiyat eseri” olarak değerlendirmiş ve bu kapsamda görüş oluşturmuştur.
Davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projeleri ile davalıların 13.04.2014 tarihinde, Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projelerinin aynı olup olmadığı, yahut ikincisinin, öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturup oluşturmadığı hususunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Davacı yanın kendisine ait olduğunu iddia ettiği 15.06.2011 tarihli Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatına ait mimari projenin ;
Proje müellifinin = … Mimarlık-Mühendislik Ltd. Şti. olarak belirtildiği,
“Yapan” kısmında … + Nilgün …,
“Çizen” kısmında Ayşenur … ve … ’nün isimlerinin yer aldığı,
Tarihinin 15.06.2011 olarak açıklandığı,
Toplam pafta sayısının 1 olduğu,
Pafta adının da; “Camii vaziyet planı, planlar, kesitler, cepheler” olarak açıklandığı,
1/500 lük vaziyet planına göre bu camii yerleşkesinin 2 minerali olarak, Kıble aksına göre sağ tarafta cami, ortada- meydan ve bir havuz, solunda toplantı salonu, havuzun tam arkasında kafeterya, kafeteryanın solunda hemen yanında sosyal merkez, camii ile toplantı salonu arasında seyir terası ve şelale (kıble aksının altında) tasarlandığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın kendisine ait olduğunu iddia ettiği 05.11.2012 tarihli Elazığ Fırat Üniversitesi Camii inşaatına ait mimari projenin;
Proje müellifinin =… Ltd. Şti. olarak belirtildiği,
“Yapan” kısmında … + Nilgün …,
“Çizen” kısmında Ayşenur … ve … ‘ın isimlerinin yer aldığı,
Tarihinin 05.11.2012 olarak açıklandığı,
Toplam pafta sayısının 1 olduğu,
Pafta adının da; “Camii vaziyet planı, planlar, kesitler, cepheler” olarak açıklandığı,
1/200 lük vaziyet planına göre bu camii yerleşkesinin 2 minareli olarak, tam karşıda cami, sağında pergole, solunda galeri, ortada meydan camiinin tam karşısında fıskiyeli şelaleli havuz tasarlandığı anlaşılmıştır.
Her iki cami projesinin de aynı şirket tarafından davacıya ve… isimli dava dışı şahsa yaptırıldığı, çizim tekniği açısından projelerin birbirinin aynısı olduğu; sadece küçük ölçekli, değişik albenisi olan, kolon dişleri ve merdiven şekli gibi küçük detaylarda değişiklik olduğu tespit edilmiştir.
Davalıların sunduğu, 13.04.2014 tarihli, Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projenin ise :
Proje müellifinin = … Mühendislik – Mimarlık Ltd. Şti. olarak belirtildiği,
“Yapan” kısmında… + … isimlerinin yer aldığı,
Tarihinin 13.04.2014 olarak açıklandığı,
Toplam pafta sayısının 1 olduğu,
Pafta adının da; “Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Camii Mimari Uygulama Projesi” olarak açıklandığı,
1/100 lük vaziyet planına göre bu camii yerleşkesinin tek minareli olarak; tam karşıda cami, camiinin tam karşısında bahçede sekizgen şadırvan şeklinde tasarlandığı anlaşılmıştır.
Söz konusu projelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; tasarım-çizim tekniği ve şekil açısından, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Camii Mimari Uygulama Projesinin, davacı yana ait yukarda özetlenen diğer 2 projeye vaziyet planı, kat planı bazında ve kesit bazında benzemediği; ancak cephe görüntüsü- cephe tasarımı bakımından kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme bazında birbirine benzediği sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda bir değerlendirme yapıldığında da ikinci projenin, öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturmakta olduğu kanaati hâsıl olmuştur.
Davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği (a) bendindeki projeleri ile Diyanet Vakfının gönderdiği 2008 yılında …’te uygulanan ve proje sahibi başka bir kişi olarak görülen projenin aynı olup olmadığı yahut ikincisinin öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturup oluşturmadığı hususunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projeleri ile Diyanet Vakfının gönderdiği 2008 yılında …’te uygulanan ve proje sahibi başka bir kişi olarak görülen projenin birbirinin aynı olduğu, ikincisinin öncekilerin küçük detay değişiklikleri haricinde cephe görüntüsü ve tasarım düşüncesi bakımından tam kopyası olduğu anlaşılmıştır.
Davacının 29.11.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu proje ile …’te 2008 yılında uygulanan projenin aynı olup olmadığı yahut ikincisinin öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturup oluşturmadığı hususunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Davacının 29.11.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu proje ile …’te 2008 yılında uygulanan projenin birbirinin aynısı olduğu, arada tasarım ve çizim bakımından değişiklik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalıların Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki cami inşaatında uyguladıkları projenin izinsiz uygulandığı anlaşıldığından davacının hangi mali ve manevi haklarının ihlal edildiği hususunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Telif Hakkı Yönünden Değerlendirme:
Değerlendirme kısmının 2-A bendinde tespit edildiği üzere; 13.04.2014 tarihli Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan dava konusu proje, 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projelerin değiştirilmiş biçimini oluşturmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, mali hakları davacıya ait olan mimari projenin uygulanmasıyla vücuda getirilen dava konusu mimari yapı “estetik değer”i bulunan “güzel sanat eseri” niteliğinde bir yapı değildir. Bu durumda; eser sahibinin bir ilim eseri olarak proje üzerindeki mali ve manevi hakları korunmakla beraber, bu projenin uygulanması sonucu inşa edilen ve FSEK m.4/3 anlamında mimari eserlerden sayılamayacağı anlaşılan bina üzerinde korunan bir telif hakkı bulunmamaktadır. Bu tür bir binada, orijinal projeye aykırılık ancak İmar Yasası ve ilgili özel mevzuata tabidir.
Manevi Haklar Yönünden Değerlendirme:
FSEK’nun 14 ilâ 17 nci maddelerinde, eser sahibine eseri dolayısıyla doğrudan kişiliğine bağlı mutlak (manevi) haklar tanımış olup; manevi haklara tecavüz teşkil eden fiiller aynı kanunun 67 nci maddesinde sayım yolu ile belirtilmiştir. Buna göre eser sahibinin umuma arz, adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkı bulunmaktadır.
Eserin umuma arz yetkisi FSEK’ nun 14 üncü, eser sahibi olarak adın belirtilmesi yetkisi 15 inci, eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisi ise aynı kanunun 16 ncı maddesinde düzenlenmiştir.
FSEK 14. madde kapsamında değerlendirme: Eserin umuma arz yetkisini düzenleyen 14. madde uyarınca, “Bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve  tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder”. Eserin, sahibi tarafından veya onun onayı ile, üçüncü kişilerce kontrol altında tutulamayacak şekilde, üçüncü kişilerin veya toplumun bilgisine sunulması, umuma arzıdır. Umuma arz için eserin çoğaltılmasına, yayınlanma veya temsil edilmesine gerek yoktur. Eserin herhangi bir şekilde, bir grup şahsın bilgisine getirilmesi yeterlidir.
Eser sahibinin rızası ile umuma arz edilen eser alenileşmiş sayılır. Aleniyet gerçekleştikten sonra artık geri alınamaz. Sahibinin iznini geri alması hukuken bir anlam ifade etmez.
Doktrinde eser sahibinin umuma arz yetkisinin ilk umuma arz ile sınırlı olduğu yönünde kimi görüşler bulunmaktaysa da; Yargıtay’ın son kararları, umuma arz yetkisinin ilk umuma arz ile sona ermeyeceği; izinsiz gerçekleşen her yeni umuma arza, eser sahibinin bu hakkına dayanarak karşı çıkabileceği yönündedir. (Örneğin; Yargıtay …. HD’nin 28.02.2008 gün ve E. 2007/576, K. 2008/2292; Yargıtay …. HD’nin 31.03.2011 gün ve E. 2009/10711, K. 2011/3624 sayılı kararları)
Yargıtay …. HD’nin 19.03.2002 tarihli, 2001/10702 E. 2002/2515 K. sayılı emsal kararında, davacının eser sahibi olduğu, eser vasfındaki mimari projeyi, izinsiz biçimde aynen kopya ederek inşa eden davalının eyleminin eser sahibine ait manevi hakların (umuma arz yetkisinin) ihalali mahiyetinde olduğuna karar verilmiştir.
Somut olayda, 13.04.2014 tarihli Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan dava konusu proje, 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projelerin değiştirilmiş biçimini oluşturmaktadır. Davacı tarafından davalıya bu projeyi kullanma konusunda verilmiş bir yetki bulunmadığından, davalıların izinsiz kopyalama eylemlerinin davacının, eserini umuma arz yetkisini ve davacının FSEK 14. madde anlamında manevi hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.
FSEK 15. madde kapsamında değerlendirme:
Manevi haklar eser sahibine, o esere bağlı fikri kişiliğini korumak amacıyla tanınmıştır. Dolayısıyla; eser sahibinin manevi hakları sadece kişiliği koruyan kişilik haklarından ayrılırlar. “…Manevi hakkın cevherine, yani eser sahibinin o esere bağlı fikri kişiliğine tecavüz manevi hakka tecavüzdür. Eser sahibinin o esere bağlı ‘fikri kişiliği’; eserin, sahibinin ‘hususiyetini’ taşıyan, biçimsel ve içeriksel bütünlüğü ile eserin ve sahibinin adından…oluşmuştur… Eser bu addan sahibinin rızası hilafına ayrılırsa fikri kişiliğe tecavüz varsayılır.”
Adın belirtilmesi konusundaki hak, eser sahibinin manevi nitelikteki münhasır haklarındandır. Somut olayda, 13.04.2014 tarihli Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projenin “Yapan” kısmında… + … isimlerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Söz konusu projede davacı adının belirtilmemiş olması manevi hak ihlali oluşturmaktadır.
FSEK 16. madde kapsamında değerlendirme:
Eser sahibinin, eserde değişiklik yapılmasını önleme yetkisini düzenleyen FSEK 16/1 maddesi, “Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.” Şeklindedir. Bu hüküm uyarınca, eser sahibinin izni olmaksızın eserin biçiminde veya içeriğinde yapılacak her türlü değişiklik yasaklanmıştır.
Yukarıda da belirlendiği üzere; 13.04.2014 tarihli Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan dava konusu proje, 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projelerin değiştirilmiş biçimini oluşturmaktadır. Bu kapsamda davacının eserinde, izni olmaksızın değişiklik yapıldığı ve bu durumun FSEK m. 16 anlamında manevi hak ihlali oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Mali Haklar Yönünden Değerlendirme:
Davacı taraf dava dilekçesinde, davalıların Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projenin, kendi projelerinin taklidi kopyası olduğunu ve bu durumun mali hak ihlali teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
FSEK’ nun 20/I bendi, “Henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı, münhasıran eser sahibine aittir. Alenileşmiş bir eserden eser sahibine münhasıran tanınan faydalanma hakkı, bu Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. Mali haklar birbirine bağlı değildir. Bunlardan birinin tasarrufu ve kullanılması diğerine tesir etmez.” şeklindedir. İlgili kanun mali hak kavramını tanımlamamış, sadece bu hakların neler olduğunu saymakla yetinmiştir. Buna göre; Kanunun 21-25 inci maddelerinde yer alan “işleme, çoğaltma, yayma, temsil, işaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakları” mali haklardır.
FSEK madde 48/I; “Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteviyat itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler.” hükmünü havidir. Mali hakların nasıl devredileceği hususu ise aynı kanunun 52. maddesinde düzenlenmiştir. md. 52’de “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” denmek suretiyle devir sözleşmesi için şekil koşulu öngörülmüştür. Şekil şartının geçerlilik şartı mı yoksa ispat şartı mı olduğu kanunda belirtilmemekle beraber doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında şekil şartının geçerlilik şartı olduğu kabul edilmektedir. Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 04.12.1975 tarihli, 1975/4967 Esas ve 1975/7001 Karar sayılı yerleşmiş içtihadı da; “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması gerekir. Bu bir geçerlilik koşuludur.” Şeklindedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davalının mali hak sahibi olup olmadığını tespit etmek için, öncelikle davacı ile davalı arasında dava konusu mimari proje üzerindeki mali hakların devrine dair “yazılı” bir sözleşme olup olmadığına bakmak gerekir. Davalı şirket vekili her ne kadar davacının FSEK 18. madde uyarınca dava konusu eser (mimari proje) üzerindeki bir hakkı olmadığını, projenin davacıya ait olmadığını ileri sürmüşse de; yukarıda incelendiği üzere dava konusu proje, davacının önceki projelerinin değiştirilmiş/kopya biçimini oluşturmaktadır.
Dosya içinde davacı ile davalı şirket arasında mali hakların devrine ilişkin olarak yapılmış bir sözleşme bulunmamakta olup, dava konusu eserin (mimari projenin) mali haklarının davacıya ait olduğu sonucuna varılmıştır.
FSEK 22. madde kapsamında değerlendirme:
FSEK’ nun 22/1. maddesi, “Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı, münhasıran eser sahibine aittir.” hükmünü içermektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında hangi fiillerin ‘çoğaltma’ kapsamında yer aldığı açıklanmıştır. Buna göre, “eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır.”
Dava konusu olayda, davacının eser sahibi olduğu dava konusu mimari projenin, davacının izni olmaksızın 13.04.2014 tarihli Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki camii inşaatında uygulanmasının FSEK madde 22 anlamında mali hak ihlali olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında mali hakların devrine ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığı gibi, davacının eserin eser sahibi belirtilmeksizin çoğaltılmasına zımnen izin verdiği yönünde bir veri de dosyada bulunmamaktadır. Dolayısıyla; davalıların dava konusu mimari proje yoluyla, davacının mali haklarından olan “çoğaltma hakkını” ihlal ettikleri kanaatine varılmıştır.
FSEK 23. madde kapsamında değerlendirme:
FSEK madde 23/1 hükmü uyarınca, “Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.”
Somut olayda davalıların , Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi’ne, dava konusu caminin tüm uygulama projesini 30.05.2014 gün ve 77647 seri nolu fatura karşılığı (KDV hariç) 120.000 TL. bedel karşılığı yaptığı, bunun içindeki mimari proje bedelinin 55.000 TL + KDV olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Mali hak ihlali var ise davacının sözleşme yapılmış olsaydı veya rayiç değeri itibari ile isteyebileceği telif bedelinin ne olabileceği hususunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Dava tarihi olan 2016 itibari ile Ankara Mimarlar Odası asgari proje hesap cetveline göre böyle bir camii uygulama projesinin maliyeti, ekte sunulan “En az bedel hesap” cetveline göre teknik şartname, metraj ve keşif maliyet analiz işlemleri (%10) hariç 11.290,00 TL’dir.
Ayrıca, huzurdaki dava, 2016 yılında açılmış olup, bilirkişice davacı yanın olası talep edebileceği bedel 2016 yılı itibari ile hesaplanmıştır.
Bunun yanı sıra, somut olayda hemen dikkat çeken bir husus da, davacı yanın kendisine ait olduğunu, davalılarca kötü derecede kopyalandığı ileri sürdüğü Bosna-Hersek Maglaj camisinin;
Lider proje sahibi Mimarının; …
Projeyi yapan mimarın ise; … olduğu ve davacı yanın bu projede herhangi bir imzası-parafı yer almadığı gibi (sadece bu projenin yapımına 27.02.2008 tarihinde müsaade ettiği görülmektedir.), projedeki antet logosunun …, hazırlanma tarihinin ise 30.06.2008 olduğudur.
Davalılarca kopyalandığı belirtilen, davacı yana mimari projenin 13.02.2014 tarihini taşıdığı, dolayısı ile bu projenin 2014 yılında kopyalandığı dikkate alındığında da 420 m2 lik projenin en az bedelinin 2014 yılına göre hesaplanması gerekmektedir.
Anılan proje için …Sanayi Odası Organize sanayi bölge yönetimi ile bir sözleşme yapılmış olsa idi, mimari projenin uygulanması karşılığında talep edilebilecek ücretin serbest piyasa rayiçlerine göre;
2016 yılı için = 11.290,00TL olacağı tespit edilmiştir.
Davalı tarafça projedeki imzaların müvekkiline ait olmadığına dair itirazı ise proje üzerinde… Mühendislik Şti nin yetkilisinin imzasının bulunduğu , proje müellifi olarak da davalılar Osman Nadir Değer ile Ahsen Bilezikçinin olduğunun belirtildiği, dolayısıyla imza incelemesi yapmanın herhangi bir yararı bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalılarca Bosna Hersekte yapılan Maglaj camiinin müellifinin davacı olmadığına dair itirazlarının ise, davacının dosya içerisine sunduğu 14.03.2008 tarihli Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı ile yapmış olduğu proje yapım sözleşmesi ve 27.02.2008 tarihli teknik sözleşme , Projede ismi geçen mimarlık şirketi ile Davacının yapmış olduğu 29.11.2008 tarihli Protokol ve diğer deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde … Maglaj kentinde yapılan caminin müellifinin davacı olduğu anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 05.11.2012 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projeleri ile davalıların 13.04.2014 tarihinde, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projelerinin aynı olmadığı, ancak ikincisinin öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturduğu, davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği (a) bendindeki projeleri ile Diyanet Vakfının gönderdiği 2008 yılında … ‘te uygulanan ve proje sahibi başka bir kişi olarak görülen projenin aynı olduğu, davacının 29.11.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu proje ile …’te 2008 yılında uygulanan projenin aynı olduğu, davalıların Eskişehir Organize Sanayi bölgesindeki cami inşaatında uyguladıkları projenin, davacının izni olmaksızın uygulanması sebebiyle davacının; manevi haklar kapsamındaki; umuma arz yetkisinin (FSEK m. 14), eser sahibi olarak adın belirtilmesi yetkisinin (FSEK m. 15) ve eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisinin (FSEK m. 16) ihlal edildiği, mali haklar kapsamındaki; yayma (FSEK m. 22) ve çoğaltma yetkisinin (FSEK m. 23) ihlal edildiği, sözleşme yapılmış olsaydı veya rayiç değeri itibari ile davacının isteyebileceği telif bedelinin 11.290,00 TL civarında olacağı, davaya konu proje ile davacı yana ait olduğu ileri sürülen, Bosna-Hersek Maglaj cami projesindeki tek benzerliğin, kısmen de olsa kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme şeklinde olduğu; vaziyet planı, kat planları, A-A ve B-B kesitleri, sistem detayları bazında herhangi bir benzerliğin olmadığı, anılan proje için …Sanayi Odası Organize Sanayi Bölge Yönetimi ile bir sözleşme yapılmış olsa idi, mimari projenin uygulanması karşılığında talep edilebilecek ücretin, serbest piyasa rayiçlerine göre;2014 yılı için = 9.879,00TL, 2016 yılı için = 11.290,00TL olabileceği anlaşılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösteren araştırma sonucu, ve tüm dosya kapsamından davacının mali ve manevi haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından talep arttırım dilekcçesi dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kabulüne , manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ,davalının internet sitesindeki tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamalırın kaldırımasına, FSEK …. M. Gereğince eserin görünen bir yerine ve projeye davacının adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasına, ayrıca “bu eser mimar …’in Bosana Hersek Maglaj daki …Caminin bir kopyasıdır.” şeklinde adının yazılmasına, masrafların davalıdan karşılanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
1-Davanın kabulü ile, 11.290,00.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00.-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının internet sitesindeki tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamaların kaldırılmasına,
4-FSEK 15. md. gereğince eserin görünen bir yerine ve projeye davacının adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasına, ayrıca “bu eser mimar …’in … Maglaj’daki …Cami’nin bir kopyasıdır.” şeklinde adının yazılmasına, masrafların davalıdan karşılanmasına,
5-Peşin alınan (888,03+176,00=)1.064,03.-TL harcın mahsubu ile (41.290,00x%068,31=2.820,52 & (2.820,1.064,03=) bakiye 1.756,49-TL eksik nispi ilâm harcının davalı şirketten alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat için hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL, kabul edilen manevi tazminat için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL ve kabul edilen tespitler ve diğer istemleri için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL olmak üzere üç ayrı ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın manevi tazminat istemi için kısmen reddolunması ve davalı şirketin kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
8-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 1.064,03.-TL ilâm harcının tamamının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,  
9-Davanın kabul red oranının takdiren %80 olarak kabulüne,
10-Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.851,00.-TL yargılama giderinin %80’ninin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,   
11-Davalı şirketin yapmış olduğu 100,00.-TL yargılama giderinin %20’sinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
12-Davalı …’in yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
13-Davalı … vekilinin yapmış olduğu 105,50.-TL yargılama giderinin %20’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),

Dair, karar davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, ihbar olunanlar vekillerinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.10.02.2022

Kâtip Hâkim…
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 33,50.-TL
Bilirkişi ve tercüme Ücreti : 2.580,00.-TL
P.P. : 237,50.-TL
TOPLAM : 2.851,00.-TL