Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/135 E. 2022/15 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/135 Esas – 2022/15

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/135
KARAR NO : 2022/15

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : ……
DAVALI :…
YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, davalılardan …Mağazacılık A.Ş., … sayılı “…” ibareli markanın tescili için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yayımına karar verildiğini, müvekkilleri şirket tarafından itiraz edildiğini, red kararı üzerine, müvekkilleri şirketin markaları gerekçe gösterilerek başvurunun reddedilmesi talebiyle ikinci itirazın gerçekleştirildiğini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, … sayılı kararı ile itirazı reddettiğini, müvekkilleri şirketin faaliyetlerine 1995 yılında 21 mağazayla başladığını, yüksek indirim (hard-discount) modelinin Türkiye’deki ilk temsilcisi olduğunu, 2019 yıl sonu itibariyle Türkiye’de 7.438 (FİLE ile 7.531) mağaza sayısına ulaştığını, … sayılı TÜRKPATENT kararı ile “…” markasının tanınmış marka statüsüne ulaştığını, müvekkillerinin itiraza mesnet “…” ibareli markaları ile davalının başvuru konusu “…” markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı tarafından markasındaki “…” asli unsuruna eklenen “ix” ibaresinin ise markaya ayırt edicilik katmadığını, markadaki öne çıkan unsurun aynı şekilde “…” ibaresi olduğunu, müvekkilleri şirketin itiraza mesnet “…” ibareli markaları gözetildiğinde, başvuru konusu markanın müvekkillerinin itiraza mesnet markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun ortaya çıktığını, davalının marka başvurusunun, müvekkilleri şirketin itiraza mesnet markalarının tescil sınıfları kapsamındaki aynı veya doğrudan ilintili mallar için yapıldığını, davalı başvurusunun, başvuru konusu tüm sınıflar için reddedilmesi gerektiğini, başvuru konusu markanın, müvekkilleri markaları ile aynı ve ilintili sınıflarda yer alan birebir aynı mallar için; 05, 16, 17 ve 21. sınıflarda tescil edilmek istendiğini, davalının başvurusunun, müvekkillerinin markalarının tescilli olduğu aynı sınıflardaki, aynı malları kapsamakla birlikte, müvekkillerinin markalarının tescilli olduğu 35. sınıfın tüm alt sınıflarını da kapsayan hizmetler ile doğrudan ilintili malları kapsadığını, taraf markalarının halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, bu karıştırılma ihtimalinin markaların ve/veya işletmelerin ilişkili olduğunun düşünülmesi ihtimalini de kapsadığını, müvekkilleri şirketin “…” markasının tanınmış marka olup davalı başvurusunun her halükarda tüm mal ve hizmetler için reddedilmesi gerektiğini, davalının “…” marka tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu beyan ederek Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptali ile … sayı ile işlem gören “…” marka başvurusunun işlemden kaldırılmasına, başvuru konusu markanın tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; bir bütün olarak ele alındığında, taraf markalarının karşılaştırılacak derecede benzer olmadığının görüldüğünü, her ne kadar taraf markalarında yer alan “…” ibaresi ortak olarak yer alıyor ise de, başvuru markasına eklenen “ix” ibaresinin, anılan markayı bir bütün olarak davacı markalarından yeterince farklılaştırdığını, “…” ibaresinin okunuşu ve söylenişinin de davacı markalarından farklı olduğunu, davacının “…” markaları ele alındığında, “…” ibaresinin bilinen bir anlamı olmadığını, “…” ibaresinin de bilinen bir anlamı bulunmadığını, dolayısıyla aralarında kavramsal açıdan benzerliğin de bulunmadığını, davalı başvurusuna konusu olan işaretin, davacıya ait tescilli markalara “toplu olarak bıraktığı umumi intiba” itibariyle ilk bakışta kolayca tefrik edilemeyecek şekilde benzediğinden ve bu suretle iltibasa sebebiyet vereceğinden söz edilemeyeceğini, başvuru markası ile davacı markaları arasında karıştırılacak derecede benzerlik bulunmadığı gibi, davalı markasının davacı markalarının çıkarlarına zarar vermesi ve itibarından haksız yararlanmasının düşünülemeyeceğini, davacı vekilinin tanınmışlığa dayanılarak başvuru markasının tescil edilmemesi yönündeki iddialarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, kötü niyetle başvurunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olmaması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddianın tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacağını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri şirketin tanınmış bilinen, yaygın dağıtım ve pazarlama ağına sahip, sürekli olarak yazılı ve görsel medyada tanıtım ve reklamları yapılan “A101” markası ve … ” olarak tarif edilen konseptte, 2008 yılında kurulmuş olmasına rağmen halen Türkiye çapında 45.000’ i aşkın çalışanı, 10.000’i aşkın mağazası ile hızla büyüdüğünü, sektörde tanınan, saygın bir perakende satış firması olduğunu, davacı yanın itiraza konu “…” ibareli markaları ile müvekkilleri şirketin başvuru konusu “…” markasının ayırt edilebilir derecede farklı olduğunu, davacının markasını tescil ettirdiği sınıf ile müvekkilleri markalarının tescilli olduğu sınıfların da farklı olduğunu, davacı yanın “…” markası ile müvekkillerinin “…” markasının tescili ve tescile konu sınıfları dikkate alındığında tüketiciler ve 3. kişiler nezdinde herhangi bir bağlantı olmadığının açıkça görüleceğini, davacı yanın kötü niyetli olduğunu ve “…” markasının daha önce tescil edildiğinden müvekkilleri şirketin müktesep hakka sahip olduğunu, bu nedenle tescil önceliğinin müvekkilleri şirkete ait olduğunu, müvekkilleri şirket tarafından uzun yıllardır kullanarak piyasada maruf hale getirilen ‘’…” markasının ayırt edici vasfının, baskın unsurunun orijinal niteliği sebebiyle “…” ibaresi üzerinde üstün hakkının bulunduğunu, müvekkilleri şirketin “…” ibareli birden fazla markanın sahibi olduğunu, bu ibareyi kullanarak seri marka oluşturma amacı taşıdığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, YİDK Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
Dava konusu … sayı ve … ibareli markanın 21.10.2021 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
İnceleme Konusu Markaların Mal/Hizmet Listelerinin Karşılaştırılması;
Mal ve hizmetlerin benzerliğinde ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın satın alınmasına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olacağı kabul edilmelidir.
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir.
Mal / hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği aşağıdaki durumlarda ortaya çıkabilir:
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Davaya konu markanın çeşitli sınıf mallarda tescile konu edildiği, diğer taraftan, davacı şirketin itiraza dayanak markalarında ortak olarak 35. Sınıf yer aldığı, 35. sınıfın 05. alt sınıfı ise perakendeciliğe ilişkin olduğu, genel olarak 35.05. sınıfta, perakendecilik hizmeti ile ilgili 01 ile 34. sınıfta yer alan malların tamamının eklenmesi halinde kapsayıcı bir tescilin varlığı kabul edilmekte ve benzerlik değerlendirmesinde dar yorumlanması kural olarak alınmakla birlikte, davacının ana faaliyet alanın perakendecilik olduğu,
Diğer taraftan, davacı şirkete ait olan markalarında yer alan 35. sınıftaki perakendecilik hizmetleri açısından “(Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).)” ifadelerine yer verildiği görülmekle, genel nitelikte oldukları, söz konusu markanın başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Sınıflandırma Tebliğ açısından da böyle bir belirleme yapılması zorunluluğu bulunmadığı, fakat genel olarak, Yargıtay’ın çeşitli kararlarına da konu olduğu üzere 35. son sınıftaki genel nitelikteki perakendecilik hizmetlerinin tek başına Mal Hizmet Sınıflandırmasına konu malların tamamı için hak oluşturmasının mümkün olmayacağı, bu kapsamda, söz konusu markalarda 35. sınıfında yer alan perakendecilik hizmetleri açısından, davaya konu markanın listesinde yer alan mallar açısından benzerliğin tespit edilmediği,
Somut olayda dava konusu marka ile davacı markalarının kapsadığı mallar ve hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 05., 16., 17. ve 21. sınıfta yer alan bütün malların, yukarıda işaretlenen davacı yanın markaları ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu,
Çekişmeli olan sınıfların birbirleri ile aynı/aynı tür ve benzer malları ve hizmetleri içerdiği, yapılan değerlendirmede de söz konusu mal ve hizmetler açısından tek bir sektör belirlemesi yapılamadığı, bu mal ve hizmetlerin satışlarının, her yaş ve eğitim seviyesindeki çok çeşitli kesimden alıcıya hitap ettiği, ortalama tüketicinin seviyesinin tespit edilmesi markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde önem arz etmektedir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Dolayısıyla bu noktadan hareketle, “ortalama tüketicinin” seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunacaktır. Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 05., 16., 17. ve 21. Sınıftaki emtiaların ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi incelendiğinde; ilgili emtiaların bir kısmının teknik nitelikteki emtialardan oluşması ve günlük hayatta herkesin her zaman ihtiyaç duyacağı türden emtialar olmaması nedeniyle hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin bilinç/dikkat/özen/bilgi seviyesinin yüksek olduğu; öte yandan ilgili emtiaların diğer bir kısmının ise günlük hayatta herkesin kullanımına konu olabilecek türden emtialar olması nedeniyle hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/bilgi seviyesinin daha düşük, makul derecede olduğu,
Dikkat edilmesi gereken husus ise; marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır.
Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır”. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]). Çekişmeli malın ortalama tüketicisinin zihnindeki marka algısı da bu nedenle değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Bütün bu hususlar uyarınca, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen malları açısından sağlanmış olduğu,
İkinci şart ise markaların karşılaştırılması ile tespit edilecektir.
İnceleme Konusu Markaların Karşılaştırılması;
Hem davalı şirkete ait hem de davacı şirkete ait markalar karşılıklı olarak değerlendirildiğinde; davacı yana ait 2008 58059, 2008 56222 ve 2008 56226 tescil numaralı markalarda aynı / benzer mal veya hizmet tespit edilmediğinden inceleme kapsamına alınmamıştır.
Davaya konu markanın kelime markası olduğu, “…” ibaresini içerdiği, davaya mesnet davacı şirket markalarının ise genel olarak kelime ve kelime markalarında da figüratif özellikler içerdiği, davacı markalarında ortak unsurun “…” ibaresi olduğu, iddiaya göre, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin anlamı incelendiğinde, belli bir anlamının olmadığı, türetilmek sureti ile oluşturulduğu, “…” ibaresinin de belli bir dilde anlamının bulunmadığının görüldüğü, anlamsal olarak “…” / “…” ibarelerinin benzer olduğundan söz edilemeyeceği, bazı davacı yan markalarında yer alan çeşitli ibarelerin de anlamsal bir benzerlik katmadığı, davacı ve davalı şirket markalarının okunuşlarına bakıldığında ise, davaya konu markanın “bimiks” şeklinde okunacağının kabul edildiği, davacı yanın itirazlarına mesnet markalarının ise yazılığı gibi okunduğu bu hali ile “…”, “bims” “bimdi”, “birbim” şeklinde okunacağı, 2012 04987 tescil numaralı markada yer alan “cell” ibaresinin ise İngilizce bir ibare olması nedeni ile markanın “bimsel” şeklinde okunacağı, 2007 31020, 2007 31018, 2007 31016, 2007 31015 tescil numaralı markalarda ortak unsur “…” haricinde çeşitli slogan niteliğinde ibarelerin de yer aldığı, taraf markalarının okunuşlarında “…” ibaresinin ön plana çıktığı, her ne kadar Türkçe sözcüklerin okunuşlarında vurgu son hece veya ortada kabul edilse de tek heceli “…” ibaresinde vurgunun bulunmadığı, bu hali “bimiks” / “…” şeklindeki okunuşlarda benzerlik olduğu, söz konusu benzerliğin, “…’s” / “… s” / “bims” markalarında daha da arttığı, görsel olarak yapılan karşılaştırmada davaya konu markanın kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine tek satıra gelecek şekilde, standart çentiksiz harf karakteri ile siyah tonlarda “…” ibaresinin yerleştirildiği, davacı yan markalarından 2009 45261 ve 2003 26045 tescil numaralı markaların benzer görsel öğeler içerdiği, beyaz zemin üzerine kırmızı tonlarda geometrik şekil üzerine, beyaz tonlarda “…” ibaresinin bulunduğu, aynı geometrik şeklin ve işaret yerleştirmesinin 183594, 174582 ve … sayılı markada da yer aldığı, fakat görsellerin siyah-beyaz olduğu, geri kalan davacı yan markalarının ise kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine siyah tonlarda … yüksek kalite düşük fiyat”, “… bize güvenebilirsiniz indirimlerimiz bazı günler için değil uzun sürelidir”, “… güveninize teşekkür ederiz”, “… gerçek indirim sürekli indirim” ibarelerinin bulunduğu, markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; bir takım taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan yapılan inceleme kapsamında benzerlik bulunduğu, markaların türetilmek sureti ile oluşturulmuş olduğu, seçenek özgürlüğü yanında bu hali ile harf dizilişlerinde benzerliğin dikkat çektiği, davaya konu markanın davacı yanın “…” unsurlu markasını da kapsadığı, tek heceli “…” markasının okunuşu ile “…” ibareli markanın okunuşlarının yakın olduğu, söz konusu yakınlığın … ” markalarında arttığı, davacı yanın figüratif özellikli markalarının ayırt edicilik katmadığı, … sayılı markalarda yer alan sloganların ise markaların yan unsuru olarak görüldüğü, diğer taraftan, davacı yanın… sayılı “bimdi” ve “birbim” markalarının ise “…” esas unsurundan uzaklaştığı, bu hali ile ibarelerin kendisinin esas unsur olarak ön plana çıktığı, söz konusu markaların benzer marka olarak kabul edilemeyeceği ,
İşaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler ile bütünsel algıda oluşan benzerlik nedeniyle sadece bilinç/dikkat/özen/bilgi/algı/seçicilik seviyesinin daha düşük, makul derecede olduğu kitlede değil; bilinç/dikkat/özen/bilgi/algı/seçicilik seviyesinin yüksek olduğu gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici/alıcı kitlesinde de taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde bile bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma ve yanılgı yaşama tehlikesinin mümkün olabileceği,
Diğer bir deyiş ile; Taraf markalarının görsel, işitsel ve/veya anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür.
Davalının, dava konusu markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut …bir versiyonu sanabileceği, davacı şirket ile davalı şirketin ana faaliyet alanlarının aynı olduğu, tüketicilerin bu bağlamda davacının, davalıya “…” ibaresini esas alan …bir marka türetme hakkı tanıdığını düşünebileceği, alıcıların/tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olarak görüleceği,
Ayrıca; Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki malların aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmektedir. Marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesi artmaktadır. Nasıl ki bir mıknatısın iki ayrı kutbu birbirine belli uzaklıkta iken çekim etkisi oluyorsa ve fakat yakınlaştırdığınız zaman çekme eğilimine giriyorsa, markalar arasındaki mal ve hizmetler ile marka işareti benzeşmesi de böyledir.
Ortalama tüketici karşısında ortaya çıkacak karıştırılma olasılığı açısından hitap edilen/hedeflenen tüketici kesimi için yapılacak değerlendirmede, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süreyi de değerlendirmesinde dikkate almıştır.
Tanınmış Marka Değerlendirmesi;
Somut olayda, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, markasının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, yurt içi ve yurtdışı satış ağı vb. delillere rastlanmadığı, diğer taraftan TÜRKPATENT tarafından, davacı yanın “” ibareli markasının … sayı ile tanınmış marka siciline kaydetmiş olduğu, perakende mağazacılık sektörü açısından belli bir tanınmışlık düzeyine ulaştığının kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş, davaya konu markanın tescili talep edilen mallar ile perakendecilik sektörü arasında bir bağlantı olmadığı, tescili talep edilen sınıflar ile davacı markasının tanınmış kabul edildiği sektör açısından, davacı marka sahibinin davaya konu markanın tescilinden zarar görme veya itibarında zarar meydana gelme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiş, davalı yanın tescil talebi ile davacı şirket markalarına yanaşacağı yönünde bir kanaat oluşmadığı, 6769 sayılı SMK m.6/1 kapsamındaki değerlendirmeden farklı davacı yanın 6769 sayılı SMK’nun 6/4 ve 6/5 kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı,
Kötü Niyet Değerlendirmesi;
Davacı tarafın, davalı marka başvurusunun kendi markasının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak yapıldığını iddia ettiği, önceki bölümlerde belirtilen içtihatlardan da anlaşıldığı üzere, kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerektiği, davalı şirketin kötü niyetinin ispatı külfetinin davacıya ait olduğu kabul edilmekle; dosya kapsamında davalının, haksız kazanç, yedekleme, şantaj, spekülasyon vb. amaçlı tescil başvurusunda bulunduğunu gösterir her hangi bir belge bulunmadığından bahisle davalının kötü niyetli bir başvuruda bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı,
Seri Marka – Kazanılmış Hak Açısından;
2004 32726 sayılı markanın, başvuru ve tescil tarihinin 2004 ve 2005 yılı olduğu, markanın tescil süresinin 2014 yılında uzatıldığı, bu hali ile markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçtiği, dosya içeriğinde söz konu markanın kullanıldığına dair bir ibareye rastlanmadığı, tescil veya kullanımıyla ilgili olarak dava tarihine kadar taraflar arasında bir uyuşmazlık çıktığına dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu hali ile 2004 32726 sayılı “…” markası üzerinde davalı şirket yararına kazanılmış hak gerçekleşmediği, söz konusu ibare ile davaya konu ibare incelendiğinde;
Her iki ibarenin de aynı olduğu, asli unsurunun herhangi bir değişikliğe uğratılmaksızın yeniden tescile konu edildiği, önceki tarihli markaya ait tescilli sınıflar ile davaya konu markanın tescilli sınıfları incelendiğinde;
dava konusu markada yer alan diğer mallar açısından farklı veya yakından ilişkili mallar olsa da, farklı mallar veya hizmetler için, sonraki marka açısından tescil ettirme hakkı sağlamayacağı , davalının markayı kullandığında dair dosyada herhangi bir belge bulunmadığı dolayısıyla davalı şirketin önceki tarihli markasından kaynaklı bir müktesep hakka sahip olamayacağı,

Netice itibariyle, davaya konu … sayılı davalı şirket markasının dava konusu edilen 05., 16., 17. ve 21. sınıflarda yer alan malların tamamının, davacı şirketin başvuru aşamasında itirazlarına dayanak yukarıda listelenen markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu, davaya konu … sayılı davalı şirket markası ile davacı şirketin itiraza dayanak… sayılı markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı markasının, SMK’nun 6/4 ve 6/5. madde kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, dosya kapsamında kötü niyet iddiasına dayanak bilgi ve belgeye rastlanamadığı, TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 17.03.2021 tarih ve … sayılı kararının yerinde olmadığı kanaatlerine ulaşılmış açılan davanın kabulüne kara verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.478,60.-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum ile davalı işket vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13.01.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 127,10.-TL
Bilirkişi Ücreti :2.250,00.-TL
P.P : 101,50.-TL
TOPLAM :2.478,60.-TL