Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/128 E. 2021/412 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/128 Esas – 2021/412
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/128
Karar No : 2021/412

Hakim : …
Katip : ….

Davacı : ….
Davalılar : …

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 29/04/2021
Karar Tarihi : 23/12/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 24/12/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin … ortak markası ile 1910’lu yıllardan beri faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin bu markayı kullanan dört … birliğinin en büyüğü olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinden oluşan ve 29. Sınıf malları içerir 2019/108105 sayılı marka başvurusunun, davalı yanın 2018/57382 sayılı “…” ibareli markasını gerekçe göstermek suretiyle gerçekleştirilen itiraz sonucunda reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığını, markaların bütün olarak değerlendirilmeleri gerektiğini, müvekkili markasının kendine has yazım kompozisyonu bulunduğunu, davalı markasının ise sözcük + şekil unsurundan oluştuğunu, markaların yalnızca bir sözcük markası gibi değerlendirilmelerinin hatalı olduğunu, “tam” ön harfleri ile oluşturulmuş sair markaların sicilde kayıtlı olduğunu, markaların kavramsal olarak da birbirlerinden farklı oldukları gibi bütünsel algıları itibariyle de farklı algılar yarattıklarını, müvekkilinin eskiye dayalı tescili bulunduğunu, müvekkilinin 90’lı yıllarda da “…” ibaresini kendi adına tescil ettirdiğini, ancak markaların yenilenmemeleri nedeniyle artık korunmadıklarını, ancak müvekkilinin “…” markalarını yoğun bir biçimde kullanmakta olduğunu, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımları nedeniyle bu ibare üzerinde hak sahibi olduğunu, bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğini, dolayısıyla müvekkilinin davalı yanın ret gerekçesi markasına nazaran eskiye dayalı hak sahibi olduğunu, 1960’lı yıllarda bu isim altında satışlar yaptığını, 2009, 2012, 2016 yıllarında bu marka için fason üretim sözleşmesinde bulunduğunu, yıllardır markanın aktif bir şekilde bayiler aracılığıyla kullanılmakta olduğunu ifade ederek, … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevaplarında özetle; müvekkili firmanın kurye aracılığıyla perakende ürün satışı gerçekleştiren bir teknoloji platformu olduğunu, “getir” markaları ile 2015 yılından beri hizmet verdiğini ve markalarının gerek ülkemizde gerekse de yurtdışında tanınır hale geldiğini, müvekkilinin “getir” markalarının yanı sıra çok sayıda yan markasının da bulunduğunu, bunlardan birinin de 2018/57382 sayılı “…” markası olduğunu, dava konusu marka ile müvekkili markasının benzer olduklarını, her iki markanın da gerek yazılış gerekse de renk kombinasyonları sebebiyle birebir aynı olduklarını, dolayısıyla markaların birbirleri ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, markalarda yalnızca tek bir harf farkı bulunduğunu, ortalama tüketicilerin markaların başlangıç kısımlarına daha fazla dikkat sarf ettiği göz önüne alındığında dava konusu başvurunun da müvekkili markası ile benzer görüleceğini, markanın, müvekkili markasının serisi gibi algılanacağını, markaların kapsamlarının birbiri ile ayın olduğunu, bütünsel değerlendirmede dava konusu markanın, müvekkili markasını hatırlatacağını, davacının gerçek hak sahipliği iddiasın işbu davada etkisinin bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı olmadığı, davacının müktesep hak iddiasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının 2019/108105 sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu 2019/108105 sayılı “…” ibareli marka için davacı tarafından 04/11/2019 tarihinde 29.sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davalı tarafından 2018/57382 sayılı “…” ibareli markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın kabulüne karar verildiği, kabul kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT…. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraf markaları 29. Sınıftaki “yağ” genel başlığında değerlendirilebilecek gıda ürünlerini birebir kapsamakta olup bu anlamda taraf markalarının birbiri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, benzer tüketici kitlelerine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirleri yerine tercih edilebilirliği bulunan malları kapsadıkları;
Taraf markaları kapsamında benzerliği tespit olunan gıda ürünleri hemen her yaş, gelir, eğitim ve meslek grubundan tüketiciye hitap eden, kolay erişilebilir ve görece düşük fiyatlı olan, ilgili pazarda marka alternatifliliğinin yoğun olduğu, dolayısıyla tüketicinin çok sayıda markaya maruz kalarak hafızasında bu markaların silik izlenimlerine dayalı olarak hareket etmek suretiyle tercihlerini somutlaştırdığı ürünler olup tüketicinin bu ürünleri satın alma deneyimlerindeki süre, dikkat ve özen göz önüne alındığında ortalama bir dikkat seviyesine sahip herhangi bir tüketicinin ilgili tüketici grubu içerisinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durum olduğu;
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınması gerektiği, sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, sesçil benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şekli dikkate alınması gerektiği, markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınması gerektiği;
Uyuşmazlığa konu markanın bir sözcük markası olduğu, özel nitelikte harflerle yazılmış olmasına rağmen bu durumun bütüne ekstra bir katkı sağlamadığı, marka içerisinde ek bir görsel unsurun yer almadığı, “…” ibaresinin bütün olarak dilimizde bilinen bir anlama sahip olmadığı, yazıldığı şekliyle “…” olarak telaffuz edileceği;
Ret gerekçesi davalı markası ise “…+şekil” olduğu, anılan markanın “…” sözcük unsuru ile birlikte yeşil renkli yuvarlaklar içine yerleştirilmiş çatal ve kaşık figürlerinden oluştuğu, “…” ibaresinin dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı, yazıldığı şekliyle “ta-mi” olarak telaffuz edileceği, şekil ve sözcük unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bileşke markalarda sözcük unsurlarının, figüratif unsurlara göre daha güçlü bir etki yarattığı, zira sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğilimi yer aldığı, nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilke olduğu, dolayısıyla davalı markasının esas unsurunun “…” sözcüğü olduğu;
Taraf markalarının her ikisi de dört harf ve iki heceden oluşan kısa sözcük markaları olduğu, kısa sözcük markalarında, kimi durumlarda, yapılan tek bir harf değişikliği dahi sözcüklerin farklı işitsel, kavramsal ve hatta görsel algılar edinimine yol açabileceğinden, bu tür markalarda tek harf farkının önem taşıdığı, özellikle bu farklılık, kelimenin başlangıç kısmında olması durumunda bu ayrışma çok daha belirgin olabileceği gibi yine heceleme esnasında oluşması muhtemel farklılıklar da işaretlerin birbirlerinden uzaklaşmaları sonucunu doğurabileceği, somut uyuşmazlıkta ise her iki taraf markasının ilk üç harfi olan “…” harfleri birebir aynı dizilimde yer almakta olup yalnızca sondaki “A-İ” sesli harfleri açısından kelimeler farklılaştığı, ancak bu farklılaşma işaretler arasında belirgin ve somut bir ayrışmaya yol açmadığı gibi kavramsal olarak da sözcüklere yeni ve farklı anlamlar katmadığı, bunun yanı sıra ret gerekçesi markada yer alan şekil unsurunun da bütünsel ayırt ediciliğe olan katkısı son derece zayıf olduğundan görsel anlamda da işaretlerin harf dizilimsel benzerliklerinin devam ettiği;
Her iki taraf markasının da birebir aynı türde gıda ürünlerinde ticari mevkie çıkartılacağı göz önüne alındığında, ortalama bir tüketicinin, bakkal veya market gibi bu ürünlerinin satışının yapıldığı bir yerde, aynı reyonlarda ve hatta aynı raflarda söz konusu markaları taşıyan ürünleri bir arada gördüğünde veyahut her iki taraf markası ile ayrı zamanlarda karşı karşıya kaldığında, önceden deneyimlediği marka ile yüksek düzeyli benzerlik gösteren sonraki markayı birbirine karıştırabileceği ve sonraki markayı, önceki deneyiminin hafızasında kalan izlenimi doğrultusunda o markaymış gibi tercih edebileceği;
Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih edecekleri, tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği, dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünebilecekleri;
Neticede; gıda emtiaları bakımından ortalama dikkat düzeyi ile hareket eden ve satın alım tercihlerini hızlı hızlı gerçekleştiren tüketicinin, önceden bildiği, gördüğü, işittiği veya bir şekilde deneyimlediği “…” markası ile benzer harf dizilimine sahip olması nedeniyle benzer görsel ve işitsel algılar meydana getiren dava konusu “…” markası arasında benzerlik kurma ve markaları birbiri ile karıştırma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, tüketicinin aynı satış kanalları ile aynı raflarda, aynı dolaplarda, yan yana satılma ihtimali bulunan bu markaları birbirleri ile ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olacağı, bu durumun ise tüketicinin iki marka arasında iktisadi ya da idari bir bağlantı olduğu yanılgısına kapılmasına neden olabileceği, birbiri ile aynı-aynı tür emtiaları kapsayan işaretlerin, tüketici algısında benzer işaretler izlenimi uyandırmamak adına işaretsel açıdan ciddi şekilde uzaklaşmış olmaları gerekirken, somut olayda bu şartın sağlanmadığı, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, ürünlerin tüketiciye sunulma yöntemleri aynı /benzer olan ve hızlı bir karar verme süreci ile satın alma tercihine konu edilecek taraf markaları açısından reddedilen tüm mallar açısından benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin mevcut olacağı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında davacı yan önceki tarihli ve fakat yenileme işlemleri yapılmadığını belirttiği 90/002266 sayılı “…” ve 99/001335 sayılı “…” markalarına dayanarak ve ayrıca fiili kullanımları kapsamında bir müktesep hak iddiasında bulunduğu; davacı yanın işbu dava konusu marka başvurusundan daha evvelki tarihli tescillerinin ilk yenileme işlemlerinin yapılmamış olduğu, 2008 ve 2009 yılları itibariyle koruma sürelerinin dolduğu, dolayısıyla davacı yanın müktesep hak karinesinden yararlanabileceği bir markası zaten mevcut olmadığından müktesep hakka ilişkin esaslı koşulun somut olayda meydana gelmediği;
Bununla birlikte davacı yanın gerçek hak sahipliği iddialarının ise işbu dava konusu başvuru açısından 6/1 maddesi kapsamındaki tescil engelinin aşılması için, bu yöndeki iddiaları doğru dahi olsa, geçerli bir gerekçe olmayacağı, zira gerçek hak sahipliği karinesinin tescil engelini aşmayı sağlar bir sonucu hak sahibine vermediği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu 2019/108105 sayılı “…” ibareli davacı marka başvuru kapsamında yer alan 29. Sınıf malların tamamının, ret gerekçesi davalı markası kapsamındaki mallar ile aynı – aynı tür olduğu, her iki taraf markasının esas unsurunu oluşturan sözcük unsurları itibariyle mevcut olan tek bir harf farklılığın işaretler arasında yeterli düzeyde işitsel, kavramsal ve görsel bir farklılık oluşturmadığı, bu nedenle işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olacağı, davacının müktesep hak karinesinden yararlanabileceği önceki tarihli tescilli marklarının 2008 ve 2009 yıllarında koruma sürelerinin sona erdiği ve yenilenmediği, davacının müktesep hak karinesinden yararlabilecek başkaca bir markasının da bulunmadığı, davacının fiili kullanımlarına dayalı hak sahipliği iddiasının ise 6/1 kapsamındaki tescil engelini doğrudan aşmasını sağlamayacağı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şirket kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/12/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır