Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/115 E. 2021/202 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/115 Esas – 2021/202
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/115
KARAR NO : 2021/202

HAKİM :…..
KATİP : …..

DAVACI : …..
DAVALI : …..

DAVA : YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/05/2015
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin …+şekil ibareli 19.sınıf ürünleri içeren 09.09.2003/23928 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, anılan markanın uzun zamandan buyana kullanıldığını, davalının 23.05.2013 tarihinde “funfoor+şekil” ibareli, 19.sınıftaki ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2013/46781 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından … sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini ifade ederek, YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum ve şirket vekilleri cevaplarında özetle; tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın görsel, sescil ve anlamsal unsurları itibariyle bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını, zira markaların asıl ve ayırt edici unsurlarının farklı olduğunu, … ibaresinin tahta döşeme malzemesi anlamına geldiğini, bu nedenle yeterli ayırt edicilğinin bulunmadığını, … ibaresinin eğlence, SUN ibaresinin ise … anlamını taşıdığını, bütün olarak tamamen farklı anlamsal, sescil ve görsel etki bıraktıklarını her iki markanın görsel, sescil ve anlamsal farklılığının ilk bakışta farkedildiğini, yazım biçimi ve kullanılan logolar itibariyle ve bütünsel olarak başvuru konusu işaretle davacı markaları arasında belirgin farklılık bulunduğunu, davacı markalarının tanınmış olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalıların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2.maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacının “…” ibareli markaları karşısında, davalının “funfoor+şekil” ibareli marka tescil başvurusunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
“Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının …+şekil ibareli 19.sınıf ürünleri içeren 09.09.2003/23928 sayılı markaların sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır gözlenmektedir.
İşlem dosyasının tetkikinde; davalının 23.05.2013 tarihinde “funfoor+şekil” ibareli, 27, 35 ve 19.sınıftaki “İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler (ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları.” içeren marka tescil başvurusunda bulunduğu, 2013/46781 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğu, bunun üzerine davacının 19.sınıf ürünler için yukarıda yazılı markalarıyla iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduğu, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından … sayılı kararla reddedildiği, red kararının 06.03.2015 tarihinde davacıya bildirildiği, başvurunun sicile marka olarak tescil edildiği ve yasal süre içerisinde 19.sınıf ürünler bakımından iş bu davanın açıldığı belirlenmiştir.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi görüşlerine ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının markasının …+şekil biçiminde olduğu, SUN ibaresinin … … ibaresinin ise zemin, zemin kaplama döşeme ile kaplama ve yer döşemesi anlamına geldiği, SUN ibaresinin turuncu zemin üzerine beyaz renkle, … ibaresinin de anılan ibareden sonra lacivert renkle yazılmış bulunduğu,
Davalının 2013/46781 sayılı başvurusunun ise funfoor+şekil ibare ve biçimli olduğu, … ibaresinin zevk, keyif, eğlence; … ibaresinin de yine zemin, zemin kaplama döşeme ile kaplama ve yer döşemesi anlamına geldiği, bütün olarak mavi/yeşil zemin üzerine… ibarasi büyükçe ve bayaz renkle, … ibaresinin de ince beyaz renkle yazılmış bulunduğu,
Başvuru kapsamında yer alan 19.sınıf ürünlerin bir kısmının davacının markasının kapsamında olduğu,
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiği;
İltibas değerlendirmesinde markaların ayırt edici gücünün, bu cümleden olarak zayıf marka olup olmadığının da nazara alınmasının gerektiği,
İltibas değerlendirmesinin; önce işaretlerin, sonra mal ve hizmetlerin benzerliği şeklinde bir sıralama yerine, her ikisinin bir arada ve birbirine nitelik olarak etkisi de gözetilerek birlikte yapılmasının icap ettiği,
Davacının “…” ibareli markasıyla davalının “funfoor+şekil” ibareli başvurusu arasında biçim, renk, düzenleme tarzı bakımından görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı,
zira markaların bir bütün olarak korunabileceği,
karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı;
ortalama tüketicilerin davacının markalarını “…” olarak algılayacağı,
buna karşın davalının başvurusunu da bir bütün olarak funfoor+şekil olarak algılayacağı,
işaretin bütün olarak hatırlanmaya ve söylenmeye elverişli olması sebebiyle parçalı algı oluşturmaya müsait olmadığı,
her iki marka ve işaretin görsel, sescil ve anlamsal olarak iltibasa neden olacak derece benzer olmadığının toplumun tüm kesimleri tarafından hemen bilinip algınabileceği,
ortalama tüketicilerin markalardaki görsel, anlamsal ve sescil farklılığı ilk bakışta ve hemen farkedebileceği,
her iki markadaki kelimelerin bütününde gerek okunuş ve anlamsal olarak, gerekse görünüşte yeteri derecede farklılık yarattığı, özellikle sescil ve görsel ile anlamsal farklılığın ilk bakışta anlaşılabilecek seviyede bulunduğu,
yazım biçimlerinin zaten yeterli ayırt edicilik taşıdığı,
başvuru konusu işaretin içerdiği özellikle görsel ve anlamsal farklılığının, ayrıca bütünsel olarak bıraktığı genel izlenimin etkisinin, markalarla olan düşük seviyedeki kısmi sescil benzerliğin etkilerini geri plana attığı,
her benzerliğin iltibasa neden olacağı yargısının doğru olmadığı,
önemli olanın bütün olarak bıraktıkları umumi intiba bakımından ortalama alıcıların biri yerine diğerini satın alma veya iki işaret arasında işletmesel bağlantılandırma kurması olduğu,
yargılama konusu açısından, kapsamlarında yer alan 19.sınıf ürünler için işaret ve markalar arasında bu irtibatlandırmayı veya iltibası tesi etmeye yeterli bir benzerliğin olmadığı,
işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “funfoor+şekil” ibareli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun “…” ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği,
bunun sonucunda “…” markasıyla sunulan ürün ve hizmetleri satın almak isterken funfoor+şekil ibareli başvuru konusu işaretle sunulan ürünleri satın alma yahut hizmetlerden yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği;
aksinin hayatın olağan akışına ve normal hayat tecrübelerine de aykırı olacağı; esasen gerçekçi bir yaklaşım da olmayacağı;
zira bu iki işareti karıştıracak olan kişilerin ortalama tüketici olarak nazara alınmasının olanaksız olduğu;
çünkü yargılama konusu ürün ve hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluştuğu, aynı biçimde fiyatları ile satın alınması için gerekli alım süresi gözetildiğinden yanılgının oluşmasının mümkün bulunmadığı,
başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı;
gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı;
davacının “…” ibareli markasının tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı,
bir an için belli bir bilinirliğinin olmasının da sonucu değiştirmeyeceği,
çünkü aynı veya benzer markanın çok sayıda gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılması halinde, anılan işaretin farklı mallarda tescili tanınmışlık kazanan markanın itibarından haksız yarar sağlamayacağı gibi, onun ayırt edici karakterini de zedelemeyeceği, yani bir marka ne kadar orijinal ise, bir başkasının anılan markayı farklı mallarda tescilinin de o kadar ayırt ediciliğini zedeleyebileceği ve/veya ondan haksız yarar sağlayabileceği,
bunun gibi tescil edilip tanınmışlık vasfı kazanan markanın orijinal bir işaret olmaması ve herkes tarafından bilinen bir işaret olması da onun reklâm değerine ve gücüne olumsuz yönde etki edeceği,
bu tetkikatta markanın reklâm değeri yani imajı ile hafızalarda edindiği yer ile tanınmışlık düzeyinin de nazara alınacak önemli ve vazgeçilmez kriterlerden olduğu,
markanın itibarından haksız yararlanmadan söz edilebilmesi için, davacının markalarının iyi bir şöhret ve itibar sahibi olması, tüketici zihninde olumlu bir imajının bulunması, piyasada tek bulunması, prestij değeri bulunması ve sahip olunan bu olumlu imajın devredilebilir olmasının gerekmekte, bunun için de bir yandan kullanılan işaretin tanınmış marka ile özdeş veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunması, diğer yandan da her ikisinin kapsamında bulunan ürünlerin ortak yanlarının bulunmasının icap etmekte, yani son başvuru konusu olan ürünle karşılaşan tüketicinin zihninde, davacının markası ile ilgili doğmuş olumlu çağrışımların, davalı markasına devrinin aktarılabilir olmasının gerekli olduğu,
davalı işaretinin, davacı markasından görsel, sescil ve anlamsal olarak farklı olması, farklılığın kapsamındaki ürün ve hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olması, ortak unsurun tanımlayıcı ve ayırt ediciliği bulunmayan bir işaret olması nedeniyle davalının başvurusunun tescilinin, davacıya ait yer döşeme ile ilgili sektörde belli bir bilinirlik elde etmiş markanın itibarınden haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu,
çünkü, davacının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağından ve bu şekilde mal ve hizmet satışlarını artıracağından söz edilemeceği,
bu bağlamda davalının, davacı markasının tanınmışlığından istifade etmek suretiyle toplumun dikkatini çekmek ve onun temsil ettiği imaj ve güvenin, hiç bir masraf ve çaba harcanmadan kendi ürün veya hizmetlerine devrini sağlama olanağının bulunmadığı,
zira işaretlerin farklılığının imaj transferine müsait olmadığı,
başvurunun tescilinin, yer döşeme ürünleri ile ilgili sektörde bilinirliği varsayılan olan davacı markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına asla neden olmayacağı,
çünkü davalı başvurusunun konusu işaretin, davacı markalarından farklı ve ayırt ediciliği yüksek bir işaret olması sebebiyle davacı markasının, tüketici gözünde ürün veya hizmetin kaynağını belirtme fonksiyonunu zayıflatacağından söz edilebilmesinin olanaksız bulunduğu,
başvuru konusu işaretin hem farklı olması ve hem de ürünlerin uzun süreli inceleme ile alınabilir olması, ayrıca başvurunun davacı markalarına yönelik herhangi bir kötüleme içermemesi karşısında aksini kabulün hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi, gerçekçi bir yaklaşım da olmayacağı,
tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği,
bir kelimenin yahut harfin marka olarak seçilip tescil ettirilmesinin, anılan kelime üzerinde marka sahibine tekel hakkı vermeyeceği, aksine, anılan kelimenin kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından iltibas yaratabilecek derecede benzerlerinin kullanılmasını engelleme hakkını sağlayacağı,
yargılama konusu vakıada böyle bir hâlin bulunmadığı,
nitekim… ibaresi markanın zaten piyasada, dava dışı muteriz başka bir şirket tarafından kullanılmakta olduğu,
kanısına varılmış, yargılama konusu tetkikatın tescil belgelerinde bulunan işaretin orijinal hâline göre gerçekleştirilmesinin gerekmesi ve tescilden sonra fiili kullanıma konu edilecek işaret ve ambalaj kompozisyonlarını içermemesi karşısında,
davacı itirazlarının reddine dair kurum kararının hukuka uygun olduğu,” biçimindeki gerekçe ile davanın reddine karar verildiği,
Mahkememiz kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay ….. Hukuk Dairesi 13.02.2019 gün ve E:2017/4301, K:219/1108 sayılı kararıyla mahkememiz kararını;
“Dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, itiraza mesnet “…+şekil” ile başvuruya konu “…+şekil” ibareleri arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, her iki markada “SUN” ve “…” ibarelerinin benzer şekilde konumlandırıldığı “…” ekinin ise her iki markada da aynı şekilde yer aldığı ve markalar arasında yüksek fonetik benzerlik bulunduğu, anlamsal olarak farklılaşma bulunsa da markalara konu yabancı dildeki ibarelerin Türkçe anlamlarının ortalama tüketici kitlesince bilinebilecek sözcükler olmaması karşısında, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. “
Şeklindeki gerekçe ile bozmuştur.
Bozma kararına uyulmuştur.
Neticede dosya incelendiğinde her iki markada …. ibarelerinin benzer şekilde konumlandırıldığı “…” ekinin ise her iki markada da aynı şekilde yer aldığı ve markalar arasında yüksek fonetik benzerlik bulunduğu, anlamsal olarak farklılaşma bulunsa da markalara konu yabancı dildeki ibarelerin Türkçe anlamlarının ortalama tüketici kitlesince bilinebilecek sözcükler olmaması karşısında markalar arasında karıştırma ihtimalinin olduğunun kabulünün gerekeceği bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 19. Sınıf “tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar” bakımından emtia benzerliği olduğu anlaşıldığından bu emtialar yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın kısmen kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının 19. Sınıf “tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar” malları bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 27,70.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 31,60.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %20 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 27,70.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,  
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 1.980,60.-TL
yargılama giderinin %20’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu karar düzeltme harç ve posta giderinden ibaret 114,55.-TL yargılama giderinin %80’inin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Diğer davalının yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09.06.2021

Kâtip Hâkim ….
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 31,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.500,00.-TL
Temyiz vb. Masraflar : 185,70.-TL
P.P : 263,10.-TL
TOPLAM :1.980,60.-TL