Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/87 E. 2021/144 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/87 Esas – 2021/144

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/87
KARAR NO : 2021/144

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI :….
….
DAVALI : ….
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 14/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili …. sektöründe faaliyetlerini sürdürmek üzere 2001 yılında kurulmuş, ülkenin 69 şehrinde 176’ye varan mağaza sayısı itibariyle en büyük, erişilebilirliği açısından en yaygın, ülke genelinde yaklaşık 9.000 çeşit üründen oluşan ürün portföyü ile… pazarında, müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilme kabiliyeti anlamında Türkiye’nin en güçlüleri arasında, 2014 yılı sonu itibariyle … Dergisi Araştırması’nda yine Türkiye’nin 49. büyük şirketi olarak yer almış, Ulusal ve yerel markalı ürünlere ilaveten, kendi öz markalı …. ürünlerini de müşterilerine sunan, yakın zamanda başlattığı internet mağazası ile toptan yanında perakende satışa ve 03 Şubat 2011 tarihinde hisseleri İMKB’ de işlem görmeye başlayan, … Limited’e aitken onun marka devir sözleşmesiyle … Holding A.Ş’ ye, onun da devriyle müvekkiline geçen “…” esas unsurlu markaların oluşturduğu bir marka portföyüyle sürdürdüğünü, dava konusu markanın “…” ibaresindeki asli unsurun “…” kelimesi olduğunu, “al” ibaresi de seçme eyleminden sonra yapılacak eylem olması itibariyle ikincil nitelikte, “r” harfi ise yine farklılaştırmayı sağlayamayacak, anlamsal algı yaratmayan nitelikte olduğunu, markanın asli unsuru olan “…” ibaresinin müvekkilinin önceki tarihli 2003/38044 sayıdaki “…” markası ile birebir aynı olduğunu, kullanım itibariyle de yine …alışverişlerindeki eylem olan “seçerek almak” eylemini içerdiği için müvekkilinin itirazına dayanak olarak gösterdiği diğer marka olan 2016/87123 numaralı “…market” markasını çağrıştırdığını, müvekkilinin de tüketici nezdinde ürün alımına hizmet vermekte olduğunu “…” ve “…market” markalarını “…” ibaresi üzerine kurguladığını, aynı mal/hizmet grubunda, aynı esas unsur olan “…” ibaresi üzerine, aynı kavramsal kurgu ile kurgulanan davalıya ait marka ile müvekkili markaları arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin kaçınılmaz olacağının aşikar olduğunu, müvekkilinin itirazına konu “…market” markasının “…” markasının serisi niteliğinde olduğunu fiili olarak yaygın bir şekilde kullanıldığını, İnternet arama motorunda “…market” yazılarak yapılacak kısa bir aramada dahi markanın yaygın kullanımı ve tanınmışlığına ilişkin bilgi sahibi olunabildiğini,
dava konusu markanın kullanımı halinde ilişkilendirme ihtimali ve tanınmışlık nedeniyle haksız kazanç sağlanacağını, aynı hizmet grubunda faaliyet gösteren müvekkilinin ve markasının itibarının zedeleneceğini, davalının başvurusunda iyi niyetli olmadığının açık olduğunu, sınırsız sayıda farklı marka belirleyebilecek seçeneğe sahip iken müvekkili şirkete ait markanın aynı sınıfta ve aynı hizmetler için ayırt edilemeyecek kadar benzer bir şekilde tercih edilmesinin, iyiniyetli olunmadığını ve müvekkili şirketin tanınmışlığından fayda sağlama amacıyla marka başvurusunda bulunulduğunu açıkça ortaya koyduğunu beyan ederek davalı Alp Perakende Gıda San. Ve Tic. A.Ş. adına, 02.12.2019 tarih ve 2019/70742 sayıda, 35. sınıftaki bir kısım mal/hizmet için tescil edilen “…” markasının 6769 sayılı SMK’nın 25 ve sair ilgili maddelerine istinaden hükümsüzlüğüyle-sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının müvekkilinin … markasını …, AL ve R şeklinde ayırarak değerlendirme yapmasının ve kendisinin …markasına dayanarak hükümsüzlüğünü talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, önceki markanın ayırt ediciliği ne kadar düşükse karıştırılma ihtimalinin de o ölçüde ihtimal dışına çıkacağını, itiraza konu mal ve hizmetlerin 35/1-4.sınıftaki reklamcılık, büro yönetimi, danışmanlık ve açık artırma düzenlenmesi hizmetleriyle 5, 29, 30, 31 ve 32.sınıf ürünler için 35/5.sınıftaki müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri olduğunu, bu hizmetlerin yetişkinlere ve bir kısmının da özellikle profesyonellere hitap ettiğini, satın alınması için uzun süre ayrılmasının gerektiğini, zira bedel veya yararlanım bedellerinin yüksek seviyede olduğunu, tercih edilmesi için uzun araştırma yapılmasının gerektiğini, davacının istinat ettiği markaların …, …Market ibare ve biçimli olduğunu, müvekkilin başvurusunun konusu işaretin ise … ibaresinden oluştuğunu, markalarda …ibaresinin ortak olduğunu, fakat müvekkili başvurusunda asıl ve ayırt edici unsurun bir bütün halinde, tek kelime olan … ibaresi tarafından temsil olunduğunu, davacının markalarındaki esas unsur olan “benzerleri arasından hoşa gideni, iyi olanı, üstün bulunanı almak ya da yararlanmak üzere bir yana ayırmak” anlamına gelen …ibaresinin, 35/5. sınıf için tanımlayıcı olduğunu, …ibaresinin bu anlamının ve kullanımının Türkiye’de yaşayan 35. sınıf ürün ve hizmetlerin ortalama alıcılarının tamamı tarafından bilindiğinde de şüphe olmadığını, müvekkilinin “…-AL” ifadesinden oluşan başvurusunun, TÜRKPATENT tarafından tanımlayıcı olduğundan bahisle reddedildiğini, müvekkili markasıyla sunulan 35. sınıf hizmetlerden yararlanacak ortalama yararlanıcı veya tüketicilerin, sadece bu ibareyi işletmesel kaynağı gösteren bir işaret olarak algılamaları mümkün olmadığını, çünkü …ibaresinin … ibaresi içinden çekip çıkarılarak yalnızca …olarak algılanmayacağını, müvekkilinin, … ibaresi olarak farklı, ayırt edici bir marka oluşturduğunu, kendi ayırt ediciliği bulunan bu markanın davacının gerekçe markalarında yer alan 35. sınıf hizmetler için tanımlayıcı olan …ibaresiyle karıştırılmasının mümkün olmadığını, markaların, bütünsel olarak tamamen farklı bir etki bıraktığını, iltibasın söz konusu olmadığını, bu nedenle ayırt edici niteliği olmayan …ibaresinin markalarda ortak olarak yer almasının, karıştırılma ihtimaline yol açmayacağını, markalar arasındaki imaj devri ihtimali olmadığını, markaların her birinin bambaşka bir anlam ve mesaj verdiğini, özellikle markaların kapsamındaki 35. sınıf ürün ve hizmetlerin yetişkinlere ve birçoğunun da özellikle profesyonellere hitap etmesi, satın alınması için uzun süre ayrılmasının gerekmesi, fiyatları veya yararlanım bedellerinin yüksek seviyede olması, tercih edilmesi için uzun araştırma yapılmasının gerekmesi karşısında, ayırt edici karaktere sahip olmayan aksine vasıf bildirici olan …ibaresinin ortaklığı nedeniyle ortalama alıcı ve yararlanıcı kitlesinin bir karışıklık yaşamasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını ve gerçekçi bir yaklaşım olmayacağını, Yargıtayın, markalarda ortak olan kelimenin esas unsur niteliğinde bulunması halinde bile, ürünlerin satın alıcı kitlesinin dikkatli ve seçici kişilerden oluşmasının karıştırma ihtimalini önleyeceği yargısında bulunduğunu, davacının …ibareli 2003/38044 sayılı markasının 35/1-4.sınıf hizmetlerle 35/5. sınıftaki “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi” yani kısaca “mağazacılık hizmetlerini” içerdiğini, bu marka kapsamında bulunan 35/5. sınıf hizmetlerin genel ve soyut olarak yazıldığını, oysa müvekkilinin 2019/70742 sayılı başvurusu kapsamında yer alan 35/5. sınıf hizmetler, 5, 29, 30, 31 ve 32. sınıf ürünler için somutlaştırıldığını, başvuru kapsamında yer alan somutlaştırılmış 35/5. sınıf hizmetler ile davacı muterizin 2003/38044 sayılı markasında yer alan genel olarak yazılmış olan 35/5.sınıf hizmetlerin de aynı veya benzer olmadığını, çünkü Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararları uyarınca davalının genel nitelikte tescil edilmiş “mağazacılık hizmetlerini” içeren markasına dayanarak başkalarının gerçekleştirdiği somutlaştırılmış ürün ve hizmetleri içeren 35/5. sınıftaki hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna itiraz edebilmesi için, adına tescilli markasını sonraki marka tescil başvurusu içerisinde bulunan mallar bakımından kullanarak bu hizmeti sunduğunu ispat etmesinin gerektiğini, dolayısıyla davacı muterizin, müvekkilin somutlaştırılmış 35/5. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna itirazının kabul edilebilmesi için 35/5. sınıftaki markasını 5, 29, 30, 31 ve 32. sınıf ürünlerin satışı hizmetlerinde -pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla, markanın temel işlevine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ve ciddi biçimde- kullandığını ispat etmesi gerektiğini, dava konusu marka ile davacının markalarının benzer olmadığı açık olsa da davacının markalarının tanınmışlığına ilişkin iddiasına yönelik de gerekli ispat yapılmadığını, davacının sunduğu delil dilekçesine de beyanda bulunmanın bu anlamda zorunlu olduğunu, basit bir internet araştırmasının yapılmasının söylenmesinin, bu internet araştırma sonuç sayfasının detay olmadan yalnızca başlıklar halinde görüntüsünün sunulmasının, kendi internet sitesine atıf yapmasının markalarının tanınmışlığını kanıtlamadığını, müvekkilinin davacının markalarına benzer bile olmayan markasını kötü niyetli tescil ettirdiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin markasını tescil ettirirken başvuruyla aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunması imkansız olan davacının markalarını dikkate almasının gerekmediğini, böyle bir yükümlülüğü bulunmadığını, bu sebeple tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının da karıştırılma ihtimali ve hükümsüzlük iddialarıyla birlikte reddedilmesi gerektiğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı SMK m.25/1 hükmüne göre; SMK m.5 ve m.6 hükmünde sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
6769 Sayılı SMK’nın 5/1-c bendi gereğince “ Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafı kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar’’ marka olarak tescil edilemez.
SMK m.6/1 hükmüne göre; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
1) “…” İbaresinin Vasıf Bildirici Olup Olmadığı
SMK’ nın 5/1-c bendine göre bir ibarenin tasviri işaretlerden sayılması için, işaretin hiçbir özel zihni çabaya gerek olmaksızın, doğrudan doğruya, mal ve hizmet ile sıkı ilişkisi nedeniyle malın veya hizmetin bir özelliğini veya kompozisyonunu derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Bir mal veya hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin tescilinin bu maddeye göre engellenmesi mümkün değildir. Tüketici, işareti gördüğünde kesin olarak mal veya hizmetin niteliğinin tanımlayamıyor fakat olasılıkları zihninde birkaç seçeneğe kadar indirebiliyorsa o markanın tescili mümkündür ve bu tür işaretler marka olarak tescil edilebilir.
Tasviri işaretler herkesin kullanımına açık ibarelerdir. Genel anlam ifade eden ve ayırt ediciliği bulunmayan bu tip işaretlerin marka olarak tescilinin alınamayacağı ve hiç kimsenin tekeline bırakılmayacağı kabul edilmiştir. Maddede sayılan işaretler, tek başına kullanılmamakla birlikte, bir başka işaret ile kullanabilirler. Bu duruma paralel olarak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da, tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan bir sözcüğün yanına (hatta tek başına tescili mümkün olmayan sözcük “kök” unsur olsa bile) ayırt edici nitelikte ek ibareler getirilmesi durumunda bu haliyle tescilin mümkün olup olmayacağı üzerinde durulmaktadır. Bir yerde markanın tanımını içeren SMK’’nın 5’nci maddesindeki tanımlama ile birlikte değerlendirildiğinde, tek başına tescili mümkün olmayan sözcüklerin yanına ayırt edici nitelikte sözcüklerin ilavesi ile genelde ya isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde ortaya çıkan ve yeni bir anlam ifade eden sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebilmesinin, yasal düzenlemenin amacına daha uygun olacağı,
Davacı markası …, …market, dava konusu marka … ibaresinden oluşmaktadır. Taraf markalarında yer alan ortak unsur “…” ibaresidir. Türk Dil Kurumuna ait https://sozluk.gov.tr/ internet adresinde … fiili “1-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak; 2. -i Birine oy vererek bir göreve getirmek, 3. -i Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek; 4. -i Ne olduğunu anlamak, fark etmek; 5. -i Farklı görmek, üstün görmek; 6. -i Tercihini bir yönde kullanmak; 7. nesnesiz Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek” anlamlarına gelip …ibaresi … fiilinin emir kipinde kullanılma şeklidir.
Davalı vekili tarafından “…” ibaresinin sınıf 35’te bulunan hizmetler için ayırt edici niteliği olmadığı, tanımlayıcı olduğu yönünde savunma yapmıştır. Ancak, …ibaresi dava konusu hizmetlerden hiçbirini doğrudan tanımlayıp, söz konusu hizmetleri doğrudan akla getirmemektedir. Diğer bir deyişle, söz konusu ibare dava konusu hizmetleri tanımlayıcı veya vasıf bildirici bir işaret değildir.
Bu açıklamalar kapsamında …ibaresinin ortalama düzeydeki yararlanıcı/tüketici kitlesi tarafından hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan doğrudan doğruya dava konusu hizmetler açısından cins, çeşit, vasıf, amaç, değer, malların karakteristik özelliğini bildiren bir ibare olarak algılanamayacağı düşünülmemektedir.
Davacı Markası ile Davalı Markası Arasında Karıştırılma İhtimali Bulunup Bulunmadığı
Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme bakımından kapsam ve işaret benzerliği ile halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
a) Markaların kapsamlarının karşılaştırması:
Benzerlik değerlendirmesinde ilk incelenmesi gereken husus, taraf markaların aynı mal ve hizmetleri kapsayıp kapsamadığının tespitidir.
Davacı tarafa ait 2003/38044 sayılı …markasının kapsamındaki 35. sınıfta bulunan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerinin, söz konusu markaların tescil başvurularının gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan sınıflandırma tebliğlerine uygun olacak şekilde genel nitelikte herhangi bir emtia grubu ile sınırlandırılmaksızın tanımlandığı görülmektedir.
Yargıtay …Hukuk Dairesi tescil edilmiş bir marka kapsamında 35. Sınıf alt grubunda genel ifadeyle “çeşitli malların” bir araya getirilmesi şeklinde tanımlanmış mağazacılık hizmetlerinin, spesifik bir şekilde belirlenmiş ve böylece sınırlı mal ya da sektöre özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile benzer olarak nitelendirilemeyeceği kabul edilmiştir.
Yargıtay …HD’nin 2015/846 E., 2015/6258 K. Sayılı içtihatında da; “Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı marka başvurusunun 35. sınıfta yer alan perakendecilik hizmetlerinin belirli sektörler ve mal gruplarını kapsadığı, redde mesnet markanın ise kapsamındaki perakendecilik hizmetlerinin genel nitelikte olduğu, bu anlamda hizmetlerin farklılık arz ettiği” vurgulanmıştır.
Dolayısıyla Yüksek Mahkemenin yakın zamanlardaki içtihatları ile 35. Sınıfın son alt grubunda “genel olarak” tescilli önceki markalar ile 35. sınıf son alt grubundaki emtialar yönünden spesifik olarak sınırlandırılmış sonraki tarihli markaların kapsamındaki emtiaların ilişkilendirilebilmesi için önceki marka sahibinin, fiilen gerçekleştirdiği mağazacılık hizmetlerinin hangi emtia ve sektöre ilişkin olduğunu ispatlaması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Hal böyleyken somut uyuşmazlıkta da davacı yanın yukarıda belirtilen markalarının kapsamındaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri”nde fiilen gerçekleştirilen kullanımlar ile ilgili olarak dava dosyasına sunduğu “……İş ortaklığı El Kitabı, 1-32 Aralık 2018 tarihli ……Katalog kopyası, broşür kopyaları, www.secmarket.com.tr internet adresi) delillerin dava konusu malların satışını ispatladığı kanaatine varıldığından, davalı şirketin 35. sınıf son alt grubunda spesifik bir şekilde sınırlandırıldığı görülen emtiaları ile davacının sınırlama içermeyen ve fiilen kullanımlar ile ilgili ispatlanan markanın kapsamlarının benzer olduğu,
Netice itibariyle, dava konusu marka kapsamında bulunan sınıf 35 e ait tüm hizmetlerin davacı markaları kapsamında bulunduğu, taraf markaları arasında emtia benzerliği oluştuğu,
b) Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılması:
Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, Kanunun ilgili hükmü anlamında markaların benzerliği markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir.
Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ilgili çevre: orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı iltibas ihtimalinin belirlenmesinde, ortalama tüketici testinin uygulanmasını isteyerek değerlendirmeye konu ürünün ortalama tüketicisini de makul düzeyde bilgili, dikkatli ve tedbirli olarak tanımlamıştır. Yine ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar/kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da değildir. Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zekâ ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir2. Somut uyuşmazlıkta, taraf markaları kapsamındaki sınıf 35’e ait belirtilen “büro hizmetleri, iş idaresi, iş yönetimi, açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” gibi hizmetler profösyonel ve bilgilenmiş kullanıcıya hitap ederken, “mağazacılık hizmetleri” her yaştan ve her kesimden tüketiciye hitap etmektedir.
İhtilaf konusu markalardan biri veya bu markanın bir bölümü, diğer markada aynen yer alıyorsa; ortak unsurun diğer markada fark edilebilir halde olmaması, diğer markaya eklenen unsurların açık olarak markanın bütünsel olarak oluşturduğu algıya hâkim olması, farklı kelime unsurlarının eklenmesi yoluyla diğer markanın kavramsal bakımdan farklılık kazanması yahut ortak kelime unsurunun ayırt edici niteliğinin düşük olması veya tanımlayıcı bir terime yakın olması ihtimalleri dışındaki durumlarda kural olarak markaların benzer olduğu söylenebilecektir.

Kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran kompozit bir markanın önceki marka ile benzer olup olmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına, bağımsız bir ayırt edici karakterinin (independent distinctive role) olup olmadığının ve taraf markalarındaki ortak unsurun sonraki markada dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Bir markanın ayırt edici karakterini ve bu ayırt ediciliğin yüksek olup olmadığını değerlendirirken; markanın, tescile konu malları veya hizmetleri belirli bir firmadan gelen mal ve hizmetler olarak gösterebilme yeterliliğinin bütünsel olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme yapılırken, markanın tescili talep edilen mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı unsurlar içerip içermemesi, markanın sahip olduğu pazar payı, markanın kullanımının yoğunluğu, coğrafi alan bakımından yaygınlığı ve süresi, markanın tanıtımı için yapılan yatırımların miktarı, işareti bir şirketten gelen malları veya hizmetleri belirten bir marka olarak algılayan tüketicilerin oranı, ticaret ve sanayi odalarından veya diğer profesyonel ticari örgütlerden alınacak beyanlar gibi markanın kendisinden kaynaklanan özellikleri dikkate alınacaktır. Markanın güçlü bir ayırt edici karaktere sahip olması halini kesin şartlara bağlamak (örneğin, halkın markayı tanıması oranını kesin yüzdelerle ifade etmek gibi) mümkün değildir.
Davacı tarafa ait … markasının siyah zemin üzerine kenarları beyaz stilize yazım karakteri ile küçük harfler ile yazılmasından oluştuğu, davacı tarafa ait …MARKET markasının kare mavi zemin üzerine beyaz büyük harfler ile yazılan …ibaresi ve ibarenin alt kısmında daha küçük punto ile beyaz büyük harf karakteri ile …ibaresinin yazıldığı, iki ibarenin turuncu çizgi ile ayrılmasından oluştuğu tespit edilmiştir. Markada …ibaresi görsel olarak vurgulandığı ve …ibaresinin hem görsel olarak daha az dikkati çekecek şekilde küçük yazılması hem de ibarenin ayırt edici özelliği olmadığı için markanın esaslı unsurunu …ibaresi oluşturmaktadır. Davacı tarafa ait markaların esaslı unsuru …ibaresidir. …ibaresi Türkçe bir ibare olup yazıldığı şekilde okunacak ve yukarıda belirtilen anlamlarından da en genel anlamı ile “Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak, Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek” manalarına gelen … fiilinin emir kipi manasını akla getirecektir.
Davalı tarafa ait … ibaresi beyaz zemin üzerine turuncu büyük harf karakteri ile her ibarenin arasında boşluk bırakılarak … ibareleri bir araya getirilerek oluşturulmuştur. Davalı tarafa ait mark bir bütün olarak … şeklinde algılanmaktadır ve markanın esaslı unsurunu bütün harfleri aynı şekilde yazılan, bir kısmı diğerine göre öne çıkarılmayan ve bir bütün olarak algılanan ibarenin kendisi oluşturmaktadır. İbare Türkçe …ve Alr ibarelerinin bir araya getirilmesinden oluşan ve bir bütün olarak herhangi bir manası olmayan ayırt edici gücü yüksek bir ibare olduğu söylenebilir. İbare Türk tüketicinin algılamasına göre /…-alr/ ya da /se-çal-r/ şeklinde okunabilmektedir.
Taraflar arasındaki temel çekişme konusu, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak unsur olması temeline dayanmaktadır. …ibaresi Türkçe’de oldukça yaygın kullanılan bir emir kipidir. İbare özel zihin uğraşısı nedeniyle yaratılmış özgün bir ibare olmadığı için ayırt edici gücü oldukça zayıftır.
Bilindiği üzere ayırt ediciliği yüksek olmayan ibareler ayırt ediciliği yüksek ibarelere nazaran daha dar koruma gücüne sahiptir. Orijinal niteliği az olan bu nedenle ayırım gücü zayıf markalarla ilgili olarak iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için, tescili istenen yeni markada ufak bazı değişikliklerin yapılmış olması yeterlidir. Ayırt ediciliği yüksek olmayan davacı markalarında, ayırt edicilik için ufak bazı değişikliklerin yapılmış olması yeterli iken, davalı şirket markasında bunun ötesinde belirgin farklar yer almakta olup davacı markalarına karşı ayırt edicilik sağlandığı,
Netice itibariyle, taraf markalarında ortak …kelime unsuru yer almasına rağmen, markaların görsel mizanpajının oldukça farklı olduğu ve kullanılan ilave kelime unsurunun markayı davacı markasından uzaklaştırdığı, taraf markalarının kolaylıkla ayırt edilebildiği ve markaların bütünsel olarak birbirleriyle ilişki kurulabilecek nitelikte bir görsel algı uyandırmadığı,
c)Taraf markalarının halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı:
Yerleşik içtihatlarda; halk tarafından markalar arasında idari – ekonomik bir bağlantının var olduğunu düşünme riski olması durumunda, karşılaştırmaya konu mal veya hizmetlerin aynı teşebbüsten geldiği ya da ekonomik bağlantılı teşebbüslerin malları/hizmetleri olduğu kararına varabileceği, dolayısıyla markaların karıştırılma olasılığının bulunduğu kabul edilmektedir. Aynı içtihatlarla; karıştırılma olasılığının global olarak değerlendirilmesi gerekliliğine işaret edilmekte ve davanın koşulları ile ilgili tüm faktörlerin dikkate alınarak, özellikle işaretler arasındaki benzerliğin, tetkike konu mal ve hizmetlerin değerlendirmesinde de dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Yukarıda sunulan ilkeler ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde, dava konusu markaların kapsamlarında aynı hizmetler bulunmaktadır. Ancak, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmamaktadır. Dava konusu yapılan davalı şirket markası ile davacının işbu davaya dayanak yaptığı markalarının genel izlenim yönünden benzer olmadığı, aralarında ilişkilendirme ve karıştırma olasılığının olmayacağı,
Netice itibariyle, dava konusu markalara ait emtiaların benzer olduğu, dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik koşulunun gerçekleşmediği, buna göre dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalı markasının hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.14.04.2021

Kâtip Hâkim …. ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır