Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/59 E. 2021/357 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/59 Esas – 2021/357
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2020/59
Karar No : 2021/357

Hakim : …
Katip : …

ASIL DAVA DOSYASI BAKIMINDAN

Davacı :…
Davalı : ….
Dava : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin, Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması ve
Haksız Rekabetin Önlenmesi, Unvanın Ticaret Sicilinden Terkini, Manevi Tazminat
Dava Tarihi : 19/02/2020

TEFRİK EDİLİP DAHA SONRA BİRLEŞEN
MAHKEMEMİZİN 2020/315 ESAS SAYILI DOSYASI BAKIMINDAN

Davacı :…
Davalı : …..
Dava : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 19/02/2020
Karar Tarihi : 18/11/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 26/11/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl davada; Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin, Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Unvanın Ticaret Sicilinden Terkini, Manevi Tazminat istemli; birleşen davada, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin 18.04.2012 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan olunmak suretiyle kurulduğunu, anaokulu, kreş, çocuk yuvası, okul öncesi eğitim, özel ilköğretim, lise ve öğretimle ilgili eğitim öğretim tesisleri açmak ve işletmek hususunda faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin faaliyetleri kapsamında … …’nin kurulduğunu, okulun kurumsal kimliğine hizmet etmesi için 2014/15001 sayılı “… …+şekil” ibareli sözcük+şekil markasının 41 ve 43. sınıflarda müvekkili şirket adına tescil edildiğini ve markanın aktif ve yaygın bir şekilde kullanıldığını, markanın aynı zamanda müvekkili şirketin işletme adı olduğunu, müvekkili şirketin 2012 yılından beri sürdürdüğü yaygın ve kurumsal faaliyetleri neticesinde “… …” markasının Ankara ilinde belirli bir tanınmışlık düzeyine ulaştığını, Ankara ilinde dört ayrı şubede hizmet verdiğini, Kastamonu ilinde de bir şubesinin açıldığını, davalı şirketin 2018/77258, …, 2014/67197, 2014/40774 sayılı markaları müvekkili şirkete ait marka ile aynı mal ve hizmet sınıflarında tescil ettirdiğini, ayrıca davalı şirketin yine aynı sınıflarda tescil ettirmek istediği 2018/77265 ve 2018/77250 başvuru numaralı markaların Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvuru süreçlerinin devam ettiğini, davalı şirkete ait okulun www…..k12.tr alan adlı internet sitesinin bulunduğunu, internet sitesindeki görsellerden görüldüğü üzere “…” ibaresinin okulun tabelasında belirgin ve ayırt edici bir şekilde kullanıldığını, davalı şirketin “… Kids, … Kreş, … Anaokulu, … İlkokulu” şeklinde “…” ibaresini marka/işletme adı olarak kullandığını, davalı şirketin basılı evrak ve reklamlarında da “…” ibaresini kullandığını, davalı şirketin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 24.09.2013 tarihinde tescil edilerek kurulduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin ticaret unvanında “…” ibaresini ayırt edici ek olarak kullandığını, davalı şirketin “…” ibaresini kullanmasının müvekkili şirkete ait “… …” markası ile iltibas yarattığını, müşteri çevresinde davalıya ait okulun müvekkili şirkete ait … …’nin bir şubesi olarak algılandığını, davalı markalarının müvekkili şirket markası ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılması ihtimali bulunduğunu, müvekkili şirket markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markalarındaki esas unsurunda “…” ibaresi olduğunu, diğer kelimelerin ayırt edicilik vasfı bulunmadığını, taraf markalarının benzer olduğunu, davalı şirket markaları ile müvekkili şirkete ait markanın aynı sınıftaki mal ve hizmetler için tescil edildiğini/başvuruda bulunulduğunu, davalı şirketin izinsiz kullanımlarının müvekkili şirketin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, yine davalı şirket kullanımlarının TTK m. 54 vd. uyarınca haksız rekabet hükümlerinin ihlali niteliğinde olduğunu, davalı şirketin dava konusu markalar arasında yarattığı iltibasın müvekkili şirketin markasının zedelediğini, davalı şirket eylemleri sebebiyle müvekkili şirketin manevi zararının oluştuğunu, müvekkili şirketin davalı kullanımlarına karşı sessiz kalmadığını, davalı şirketin kullanımlarından haberdar olduğu 31.08.2016 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, 14.01.2020 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, arabuluculuktan sonuç alınamaması üzerine 19.02.2020 tarihinde de huzurdaki davanın açıldığını, dava açmak için yasal sürenin dolmasına 1 yıldan fazla zaman varken dava ikame edildiğini, davalı tarafın “…” ibaresini kullanmakta öncelik hakkı bulunmadığını, müvekkili şirket markasının başvuru tarihinin davalı markalarından önce olduğunu, davalı şirketin öncelikli hak sahibi olabilmesi için ticaret unvanını tescil ettirmesinin yeterli olmadığını, ticaret unvanının fiilen kullanıldığına dair somut bir delilin dosyaya sunulmadığını, davalı tarafça dosyaya sunulan kira sözleşmesinin tek taraflı hazırlandığını, kiraya veren tarafından imzalanmadığını, hukuken geçerliliği olmadığından değerlendirmede dikkate alınmaması gerektiğini, dikkate alınsa dahi kira başlangıç tarihinin müvekkili şirket marka başvurusu tarihinden sonra olduğunu, davalı delillerinden iki adet faturadan birinin müvekkili marka başvurusundan sonra olduğunu, diğer faturanın ise tarihini okunaklı olmadığını, faturaların ticaret unvanını hangi mal ve hizmetler açısından fiilen kullanıldığını ispata elverişli olmadığını, davalının sunduğu T.C. Milli Eğitim Bakanlığının 15.07.2014 tarihli yazısı ile davalı şirkete kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verildiğini, bu belgenin davalı şirketin bu tarihten önce eğitim öğretim alanında faaliyeti bulunmadığı hususunu gösterdiğini, davalının alan adı kullanımının ve tasarımlarının başvuru tarihlerinin müvekkili şirket marka başvurusundan sonra olduğunu, davalı tarafa ait markaların etkin ve uzun süre kullanılmakla ayırt edicilik kazanmasının söz konusu olmadığını ve bu yöndeki iddianın hukuki dayanağı bulunmadığını, davalı vekilinin beyanlarında markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunun ikrar edildiğini beyanla davalı şirket adına tescilli olan 2014/03669 sayılı “… the school” ve 2015/05257 sayılı “… gym.art.music KIDS” tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı şirket adına tescilli 2018/77258, …, 2014/67197, 2014/40774 sayılı markaların 41 ve 43. sınıftaki mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, 2018/77265 ve 2018/77250 sayılı marka başvurularının tedbiren durdurulmasına, yargılama aşamasında tescil edilmeleri halinde 41 ve 43. sınıftaki mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, müvekkili şirketin markasından doğan haklarına vaki tecavüzün tespitine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve tüm sonuçları ve tesirleriyle birlikte kaldırılmasına, davalı şirketin ticaret unvanının sicilden terkinine, 10.000,-TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVA VE BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP :
Davalı şirket vekili cevaplarında özetle; tecavüz ve haksız rekabet talepleri açısından zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacının taleplerinin uzun süre sessiz kalmadan dolayı ve hükümsüzlük davasının açılması gereken 5 yıllık süreler geçtiğinden usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin 2013 yılında eğitim işleri ile iştigal etmek üzere kurulduğunu, kurulduğu günden itibaren hem marka hem işletme adı hem de unvan olarak kesintisiz bir şekilde “…” ibaresini kullandığını, müvekkili şirketin İstanbul’da büyük bir eğitim kampüsü içerisinde yer aldığını, müvekkili şirketin markasını yoğun ve etkili bir biçimde kullandığını, İstanbul ili ile de sınırlı kalmayıp sosyal medya üzerinden tüm ülkeye hizmet verdiğini, söz konusu markayı müvekkili şirketin tanınmış hale getirdiğini, müvekkili şirketin öncelikli kullanım hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirketin 2014/40774 sayılı markası için 14.05.2014 tarihinde başvuruda bulunduğunu, davacının marka başvurusunun müvekkili şirketten sadece 2,5 ay önce olduğunu, müvekkili şirketin marka tescil tarihinin davacı şirket markasının tescil tarihinden önce olduğunu, müvekkili şirketin marka başvuruları dışında markalarını logo olarak endüstriyel tasarım şeklinde de korumaya aldığını, davacı şirketin 2012 yılından itibaren “…” ibaresini kullandığı iddiasına dair delil bulunmadığını, davacının “…” markasını kullandığını ve bu markayı 2012 yılında tescil ettirdiğini, daha sonra 2014 yılında “…” ibaresi için başvuruda bulunulduğunu, esasen davacı şirketin müvekkili şirket tarafından yaratılan itibardan ve ticari pazardan yararlanmasının söz konusu olabileceğini, müvekkili şirketin ticaret siciline tescilinden, ilk alan adı tescilinden ve marka/tasarım kullanımından itibaren 7 yılın geçtiğini, ilk marka/tescillerinden itibaren 6 yıl, 2016 yılı başvuru tarihli olanlar için 5 yıl, 2018 yılı başvuruları için 2 yıl geçtiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete karşı tüm haklarının sukuta erdiğini, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 2016 yılında ihtarname çekildiğini, bu tarihte davacı şirketin müvekkili şirket ve faaliyetlerinden haberdar olduğunu, davacının işbu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin markaları kullanımının etkinlik ve uzunluk süresi dikkate alındığında ayırt edicilik kazandığını, müvekkili şirket markalarının SMK m.25/4 uyarınca hükümsüz kılınamayacağını, müvekkili şirket açısından ilgili maddede sözü geçen hukuka aykırı tescil olgusunun söz konusu olmadığını, markalar arasında benzerlik ve iltibas olmadığını, müvekkili şirket markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, ancak ibarenin tek başına kullanılmadığını, her markada davacı markası ile farklılık yaratacak unsurlar bulunduğunu, davacı markasında ilk anda göze çarpan unsurun logo olduğunu, bu sebeple iltibas yaratacak bir benzerlikten söz edilemeyeceğini, taraf şirketlerin aynı şehirde faaliyet göstermemesi ve dava konusu sınıfların tüketici kitlesi gözetildiğinde iltibas ihtimali bulunmadığını, “…” markasını gören tüketicinin aklına ilk gelenin müvekkili şirket markası olacağını, dava konusu sınıfların ortalama tüketicisinin çok daha dikkatli tüketiciler olduğunun tartışmasız olduğunu, davacı şirketin tecavüz, haksız rekabet vs. iddialarının yerinde olmadığını, müvekkili şirketin kullanımlarının hukuka uygun haklara dayandığını, davacı şirketin manevi tazminat talebinin mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin markayı fiilen kullanmasının 2016 yılını bulduğunu, müvekkili şirketin öncelikli hak sahibi olduğunu, davacı şirketin sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, davacının dava dilekçesinde yer almayan replik dilekçesinde bulunan tasarımlar ile ilgili hükümsüzlük ve her türlü talep yönünden iddiaların genişletilmesine muvafakatlarının olmadığını, cevap dilekçesinde sehven sunulan imzasız kira sözleşmesi örneğinin kiraya veren tarafın imzası bulunan suretinin dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin ilk alan adı olan www.temaegitim.com alan adının 24.12.2013 tarihinde alındığını, bu alan adının 14.02.2017 tarihinde alınan www…..k12.tr adresine yönlendirildiğini, bu şekilde alan adının kesintisiz olarak kullanıldığını, cevap dilekçelerinde iltibasa ilişkin olarak bir ikrarın söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki asıl ve birleşen davada uyuşmazlık konusu, davalı şirketin davacı adına tescilli … … markasından doğan haklarına tecavüz edip etmediği, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği markaların hükümsüzlüğü şartlarının oluşup oluşmadığı, tescil başvurusu yapılan markaların hükümsüzlüğü ile şirketin ticaret ünvanının sicilden terkini şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizin işbu dosyasında davalı şirketin… sayılı markaların 41. ve 43. mal/hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkin, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve haksız rekabetin önlenmesi, unvanın ticaret sicilinden terkini, manevi tazminat ve yine davalı şirketin … sayılı markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkini talepli dava açıldığı; mahkememizin 15/10/2020 tarihli duruşmasında, davalı şirketin … sayılı markaların 41. ve 43. mal/hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemli açılan davanın tefrikine karar verildiği ve tefrik edilen dosyanın mahkememizin 2020/315 esasına kaydının yapıldığı, 2020/315 esas sayılı dosyasının 17/12/2020 tarihli duruşmasında tefrik edilen dosyanın yeniden işbu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, ikinci bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Hükümsüzlüğü istenen davalı markaları “… THE SCHOOL”, “…”, “… … KIDS”, “… ÇOCUKLARI”, “… KIDS DOĞA KAŞİFLERİ YAZ OKULLARI” ve “… EĞİTİM KURUMLARI” şeklinde olup; … ibaresi markaların tamamında ayırt edici saslı unsur ve/veya esaslı unsurun bir parçası olduğu, markalarda yer alan “the school”, “kids”, “gym, art, music, kids”, “çocukları”, “doğa kaşifleri yaz okulları” ve “eğitim kurumları” ise markanın kapsadığı 41. Sınıftaki hizmetlerin bir kısmını tanımlayan tali unsur konumunda olduğu, markaların bir kısmında yer alan şekil unsurları ise marka sözcüklerinin gölgesinde kalmış renk kompozisyonları olduğu;
Hükümsüzlük istemine dayanak gösterilen davacı markası ise … … ibaresi ile bu ibarenin altında yer alan, kalkan şeklindeki turuncu çerçeveli lacivert bir zeminden ve bunun üzerindeki beyaz rekli iki insan silüeti ile yıldız şeklinden oluştuğu, marka bütünü içinde vurgu ve ayırt edicilik … kelimesine yüklendiği;
Taraf markalarında ortak unsur olarak bulunan … kelimesi, TDK Güncel Tükçe Sözlük uyarınca “1. Asıl konu, temel motif, ana konu. 2. Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş, tem, ana konu. 3. Bir besteyi oluşturan temel motif, ana konu.” anlamlarını haiz olduğu, bu kelime 41 ve 43. Snıflardaki hizmetler bakımından ayırt edici bir marka işareti olduğu, bu anlamda davacı markasının ayırt edici esaslı unsuru olan … ibaresinin, aynen davalı markalarında kullanılması davacı markası ile hükümsüzlüğü istenen davalı markaları arasında iltibas ve seri marka imajı yarattığı;
Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurmasının mümkün olduğu, davacının “… …” markasını bilen bir tüketici, bu markanın benzeri olan “… THE SCHOOL”, “…”, “… … KIDS”, “… ÇOCUKLARI”, “… KIDS DOĞA KAŞİFLERİ YAZ OKULLARI” ve “… EĞİTİM KURUMLARI” markalarını gördüğünde ya da duyduğunda, bu markaların davacı markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu olduğunu sanabileceği, tüketicilerin bu bağlamda davacının … kelimesini esas alan yeni markalar türettiğini yahut markanın kullanımı konusunda davalıya bir hak ve/veya lisans verildiğini düşünebileceği, marka sahiplerinin ilişkilendirilmesi ve/veya işletmelerin birbirinin şubesi olduğunun düşünülmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamında olduğu;
Somut olayda, markalarda kullanılan şekillerin ve ek ibarelerin detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde markalar arasında bir irtibat kurulması ve davacı markası ile aynı seri içinde bir marka olarak algılanması karıştırma ihtimalini doğurduğu, kaldı ki somut olayda, … kelimesinin her iki taraf markalarında aynen yer alması benzerliği arttırdığı gibi, bu kelimenin 41 ve 43. Sınıflardaki hizmetler için özel bir çağrışımının olmaması da … kelimesine yönelik vurguyu güçlendirdiği;
Taraf markaları, “41 ve 43. Sınıflardaki hizmetlerin tamamı itibariyle aynı/aynı tür hizmetleri kapsadığı;
Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmesi gerektiği, zira marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesini artırdığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, Marka Hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerektiği; Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır” Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici kitlesi belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır.”. Dava konusu hizmetlerin bir kısmının ilgili tüketicisi, makul derecede bilgili, dikkatli ve gözlemci olarak kabul edilen ortalama tüketici olmakla birlikte, toplumun pek çok kesiminden oluşan geniş bir kitledir (41 ve 43. Sınıflardaki hizmetler).
Bu nedenle de ortalama bir tüketici tarafından, davalı ve davacı markalarının ve/veya işletmelerinin ilişkilendirilmesi olası olduğu, zira markaların bütünsel olarak tüketici algısında yarattığı etki oldukça yakın olduğu, dosya kapsamında ispatlanan fiili iltibas durumu da (Hürriyet Gazetesi haberinde davalının … OKULLARI’ndan bahsedilirken, davacının … … görselinin kullanılması ve davacının açıklama yapmak durumunda kalması) yukarıdaki değerlendirmeyi tevsik ettiği;
Bu nedenle, davacının 2014/15001 sayılı “… …” ibareli markası ile davalının 2014/40774 sayılı “… THE SCHOOL”, 2014/67197 sayılı “…”, … sayılı “… … KIDS”, 2018/77258 sayılı “… ÇOCUKLARI”, 2018/77265 sayılı “… KIDS DOĞA KAŞİFLERİ YAZ OKULLARI” ve 2018/77250 sayılı “… EĞİTİM KURUMLARI” ibareli markalarının benzer olduğu; dava konusu 41 ve 43. Sınıflardaki hizmetler bakımından hizmet listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında iltibas ihtimali ve davalı markaları açısından hükümsüzlük nedeni bulunduğu;
Davalının kullanımına konu mal ve hizmetlerin asli olarak eğitim- öğretim hizmetleri olduğu;
Davacı şirket markası … …+şekil markası olduğu;
Davalı şirketin dosya kapsamında tespit edilen eylemli kullanımı ise … GYM.ART.MUSİC KIDS, … EĞİTİM KURUMLARI, …’DA BİR GÜN, … Eğitim Kurumları, … Kids … Kreş … Anaokulu … İlkokulu +şekil markaları olduğu, davalının internet sitesindeki, sunduğu yazılı doküman ve kataloglardaki işbu kullanımın kendi hizmetlerini diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayacak şekilde markasal kullanım niteliğinde olduğu;
Davacı markasının aynısının davalı kullanımında aynen yer aldığı, davalı kullanımına konu işaret mevcut haliyle davacı markasının yazım stili farklı, yeni bir versiyonu görünümünde olduğu, markaların aynı sözcüklerden oluşmaları nedeniyle, aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde ilgili tüketici kesiminin bu markalar arasında bağlantı kurmasının kuvvetle muhtemel olduğu;
Neticede; davalı kullanımına konu işaretler ile davacı markasının 6769 sayılı SMK kapsamında benzer olduğu, aynı veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılmaları halinde karıştırma ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı kullanımının “eğitim-öğretim hizmetleri”ne ilişkin olduğu, davacının 2014/15001 sayılı … … markası kapsamında işbu hizmetler (41. sınıf) aynen yer aldığından, söz konusu hizmetler aynı/aynı tür olduğu;
Öte yandan, “eğitim- öğretim hizmetleri”nin tüketicileri, toplumun pek çok kesiminden kişilerden oluştuğu, yani kültür, sosyal ekomomik durum, yaş, cinsiyet farkı olmaksızın pek çok kişi davacı ve davalı hizmetlerini satın alabildiği, bu bağlamda, davacı markasının aynen, davalının eğitim-öğretim hizmetlerinde kullanılması markalar arasında ilgili tüketici kesimi bakımından iltibas riski yarattığı, her ikisinin de aynı tüketici kesimine hitap eden işbu markalar / kullanımlar arasında, benzerlik ve bağlantı kurulması ihtimali kapsamında karıştırma tehlikesi mevcut olduğu;
Bu bağlamda, davalı kullanımı ile karşılaşan bir tüketicinin, bu markanın davacıya ait olduğunu düşünmesi, davacının davalıya marka kullanımı yönünde izin verdiği, lisans vb. bir hak tanıdığı yahut işletmeler arasında idari veya ekonomik bağ bulunduğu izlenimine kapılmasının kuvvetle muhtemel olduğu, bu tür bir bağlantı kurulması ihtimali iltibas kapsamında olduğu ve 6769 sayılı SMK m. 7/2-(b) bendi uyarınca marka sahibinin izni olmadan gerçekleşen, iltibas yaratan kullanımın yasaklandığı;
Ancak, somut olayda davalı yan, davacı marka tescillerinden çok daha önce … markasını … OKULLARI’nın adı olarak kullandığını ve kullanımların yıllardır tescilli markanın haklı kullanımı şeklinde gerçekleştiğini; … ibaresinin, davacı markasından önce tescil edilen ticaret unvanının ayırt edici kısmı olduğunu; davacının buna rağmen marka tescili yaptırdığını; dolayısıyla … ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hak sahibi olduğunu ileri sürdüğü;
Davalı şirketin … EĞİTİM KURUMLARI LİMİTED ŞİRKETİ şeklindeki ticaret unvanı 18.09.2013 tarihinde tescil edildiği, www.temaegitim.com alan adının ise 24.12.2013 tarihinde alındığı, yine MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 15.07.2014 tarihli ve 2989794 sayılı yazısından da anlaşıldığı üzere davalı şirkete, ÖZEL … İLKOKULU ismiyle 2013-2014 yıllarında Anasınıfı ve İlkokul açma izni verildiği;
Davacı şirketin 2014/15001 sayılı … … ibareli markası ise 21.02.2014 tarihinde başvuru yapılarak 06.11.2015 tarihinde tescil edildiği;
Neticede; davalının … ibaresi üzerindeki kullanımının davacının marka tescilinden önce başladığı, bu nedenle 6769 sayılı SMK m. 7 ve 29 hükümleri kapsamında davacının marka haklarına yönelik bir ihlal oluşturmadığı ve davacının, tescilli markasına dayanarak bu kullanımı engelleyemeyeceği;
Öte yandan, her ne kadar SMK’nın 155. maddesinde, marka, patent veya tasarım hakkı sahibinin, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği düzenlenmiş olsa da; davalının eylemli kullanımına konu … markası için 2014/67197 sayı ile 19.08.2014 tarihinde başvuruda bulunduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın öncelikle bu tarihte yürürlükte olan mülga 556 sayılı KHK kapsamında değerlendirilmesi gerektiği;
Somut olayda davalının 19.08.2014’ten itibaren tescilsiz marka kullanımı olmadığı, bu bakımdan da, davalı eylemleri, 556 sayılı KHK bağlamında, tescilli markanın haklı kullanımı kapsamında olduğu, 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinden sonraki kullanımlar bakımından ise davalının, önceki mevzuat döneminden doğan kazanılmış hakkı bulunduğu ve süregelen kullanımın, davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Tüm bunların yanı sıra; davacı yan, davalının marka kullanımından kendi beyanı ile Ağustos 2016’da haberdar olduğu ve aralarında karşılıklı ihtarnameler keşide edildiği, bu ihtarların ardından davacının 3,5 yıl beklediği ve davalı kullanımlarını engellemek için herhangi bir hukuki girişimde bulunmadığı, 2020 yılı başında ise huzurdaki davayı açtığı, davalı yanın ise, davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığını ileri sürdüğü;
Avrupa Ekonomik Topluluğu’ nun 89/104 sayılı yönergesi, kesintisiz 5 yıl süre ile bir marka sahibinin kendi markasının başkası tarafından, bilgisi dahilinde kullanılmasına ses çıkarmaması halinde marka sahibinin artık hükümsüzlük davası açamayacağını ve söz konusu kullanmayı önleyemeyeceğini öngördüğü;
Davalının fiilen kullandığı … markası için 19.08.2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, ÖZEL … İLKOKULU’nun ise 2014 yılında açıldığı, her ne kadar davacı yan davalı kullanımından 2016 yılında haberdar olduğunu ileri sürmüşse de; davacının, aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketten ve basit bir internet araştırması ile öğrenilebilecek www.temaegitim.com alan adı kullanımından 2 yıl boyunca haberdar olmaması (basiretli bir tacir açısından) bakımından hayatın olağan akışına aykırı olduğu;
Davacı yanın, davalının faaliyetlerinden 2016 yılında haberdar olduğu kabul edilse dahi; 31.08.2016 tarihli ihtarnamenin ardından 3,5 yıl bekleyerek, 14.01.2020 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunduğu ve taraflarca anlaşma sağlanamaması üzerine 19.02.2020 tarihinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda davacının objektif koşullar dahilinde toplam 6 yıl, kendi beyanı uyarınca ise 3,5 yıl boyunca davalının kullanımına karşı sessiz ve hareketsiz kaldığı, ardından davalının kullanımının tescilli markasına tecavüz yarattığı iddiasıyla işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davalının … ibareli ilk kullanımının üzerinden 6 yıl geçtiği, bu süre zarfında davalının okul açarak markaya yatırım yaptığı, davacının 2016 yılında gönderdiği ihtarnameden sonra, uzun süre (3,5 yıl) bu kullanıma ses çıkarmaması sonucu, kullanımın çekişme yaratmadığı inancıyla sürdürdüğü;
Davacının, davalı kullanımına karşı dava açmak için 6 yıl süre ile beklemesinin makul bir izahı olmadığı, basiretli bir tacirin, büyük yatırımlar yaparak maruf hale getirdiği markasına yönelik tecavüzü derhal durdurmaya çalışacağı, davacının bu eylemsizliği, davalı kullanımından gerçek anlamda bir rahatsızlık duymadığına ve fiilen bu kullanım neticesinde zarara uğramadığına karine olduğu, aksi yorum ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına aykırı düşeceği, ayrıca taraflar arasında keşide edilen ihtarnamelerin içeriği dikkate alındığında, birbirlerinin ticari faaliyetlerinden son 3,5 yıldır ziyadesiyle haberdar oldukları;
Marka hakkına ihlal iddiası söz konusu olduğunda, sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili olarak kesin bir süre vermek mümkün olmadığı, Türk hukukunda somut olayın özellikleri dikkate alınarak 5 yıldan daha az veya daha uzun sürede hakkın yitirildiği sonucuna varılabileceği, dava tarihi itibariyle; davacı şirketin, davalının … markasını kullanmasına ses çıkarmayarak bu kullanıma zımnen rıza gösterdiği; davacı, davalının mezkur kullanımının engellenmesini uzunca süre istemeyerek, bu kullanıma rıza gösterdiği anlaşılmıştır.
Somut olayda davalı kullanımı, davacının marka haklarını ihlal etmemekle birlikte; öyle olduğu kabul edilse bile, davacının 6 yıl süre ile bu kullanıma sessiz kaldığı, her ne kadar SMK’nun 149. Maddesi gereği; sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin, mahkemeden, fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazminini isteme hakkı varsa da; somut olay bağlamında davacının sessiz kalarak, marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı dava açma ve talepte bulunma hakkını kaybettiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin … EĞİTİM KURUMLARI LİMİTED ŞİRKETİ şeklindeki ticaret unvanı 18.09.2013 tarihinde tescil edildiği, davacı şirketin 2014/15001 sayılı … … ibareli markasının tescili içinse 21.02.2014 tarihinde başvuru yapıldığı ve marka 06.11.2015 tarihinde tescil edildiği, davalı şirketin unvan tescili, davacının marka tescil başvurusundan 5 ay önce yapıldığı;
Somut olayda davacının, davalı ticaret unvanının tescil edildiği 18.09.2013 tarihinde, … ibaresi üzerinde, tescilli markadan (marka başvuru tarihi 21.02.2014) ve/veya bir başka sınai haktan kaynaklı üstün ve öncelikli bir hakkı bulunmadığı, dolayısıyla davacının, davalı şirketin ticaret unvanının terkinini isteme hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, ikinci bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davacının 2014/15001 sayılı “… …” ibareli markası ile davalının 2014/40774 sayılı “… THE SCHOOL”, 2014/67197 sayılı “…”, … sayılı “… … KIDS”, 2018/77258 sayılı “… ÇOCUKLARI”, 2018/77265 sayılı “… KIDS DOĞA KAŞİFLERİ YAZ OKULLARI” ve 2018/77250 sayılı “… EĞİTİM KURUMLARI” ibareli markalarının benzer olduğu; dava konusu 41 ve 43. Sınıflardaki hizmetler bakımından hizmet listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında iltibas ihtimali ve davalı markaları açısından hükümsüzlük nedeni bulunduğu; Davalının … ibareli kullanımının, davacının marka haklarını ihlal etmediği ve 6769 sayılı SMK m. 7 ve 29 uyarınca davacının markasından doğan haklara tecavüz teşkil etmediği; aksi kabul edilse dahi, davacının 6 yıl süre ile bu kullanıma sessiz kaldığı ve bu nedenle marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı dava açma ve talepte bulunma hakkını kaybettiği; Davacının, davalı şirketin ticaret unvanının terkinini isteme hakkı bulunmadığı, asıl ve birleşen davada hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, asıl davada marka tecavüzü koşullarının oluşmadığı, davacının manevi tazminat talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, esas itibariyle birbirini doğrulayan bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
ASIL DAVA yönünden davanın kısmen kabulüne,
1-Davalı adına tescilli … sayılı markaların 41. ve 43. sınıf mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
2-Davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve kaldırılması yönündeki taleplerinin reddine,
3-Davacının davalıya ait ticaret unvanının terkini yönündeki talebinin reddine,
4-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
5-6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
6-Alınması gereken 59,30.-TL harcın mahsubu ile kalanın (170,78-59,30=111,48.-TL’nin) kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
7-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın kısmen reddolunması, davalının kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40.-TL ilâm harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın kabul red oranının takdiren %50 olarak belirlenmesine,
11-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 4.306,70.-TL yargılama giderlerinin %50’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalının yapmış olduğu giderler birleşen dava bakımından yapıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
BİRLEŞEN mahkememizin 2020/315 dosyası yönünden davanın kabulüne,
1-2018/77265, 2018/77250 sayılı markaların 41. ve 43. sınıf mal ve hizmetler yönünden ayrı ayrı hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
2-6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen TÜRK PATENT’e gönderilmesine,
3-Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubuyla, eksik kalan 4,90-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İşbu dava dosyası mahkememizin 2020/59 esas sayılı dosyasından tefrik edilip yine aynı dosya ile birleştirildiğinden ve asıl dosya olan mahkememizin 2020/59 esas sayılı dava dosyasında vekalet ücreti takdir edildiğinden tekrar vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 1.241,60.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının yapmış olduğu giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.18.11.2021

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

ASIL DAVA MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 62,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 3.600,00.-TL
P.P : 644,50.-TL
TOPLAM : 4.306,70.-TL

BİRLEŞEN DAVA MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 116,60.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.125,00.-TL
TOPLAM : 1.241,60.-TL

HMK 304 MD.’Sİ GEREĞİ DÜZELTME
Mahkememizin 18.11.2021 günlü duruşmasında tesis edilen kısa kararda “Davacının manevi tazminat talebinin reddine” şeklinde tefhim edilmesi gerekirken, tapaj hatasıyla “Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine” olarak yazılmıştır. Maddi hata tutanağın imzalanmasından sonra fark edilmiş ve “Davacının manevi tazminat talebinin reddine” şeklinde HMK 304 maddesi gereğince düzeltilmiştir.18/11/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır