Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/43 E. 2021/30 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/43 Esas – 2021/30
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/43
KARAR NO : 2021/30

HAKİM : …..
KATİP :….

DAVACILAR :…..
DAVALI : …..
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2021
Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili dilekçeleriyle özetle; müvekkilleri, …. esas ibareli çok tanınmış, sayısız ödül kazanmış (T…. tescilli) ortak seri hizmet markalarının, yasal, öncelikli hak sahibi olduklarını, müvekkili Eis Eczacıbaşı ile İŞGYO’nun uzun yıllar süren emek ve 200 milyon dolar gibi çok büyük yatırımlar ve tanıtım faaliyetleri sonucunda İstanbul Levent’te, Türkiye ve Avrupa’nın günümüzdeki en büyük ev, ofis ve alışveriş-eğlence merkezlerinden biri olan “…ortak Projesi’ni hayata geçirdiklerini ve 2004 tarihinde TPMK’ya başvurarak, “…” ibareli ortak markaları, seri hizmet markası olarak mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek üzere TPMK’da tescil ettirdiklerini, müvekkilinin ortak seri hizmet markası olan …marka ibareli …Avm ve Rezidans projesinin Avrupa’nın en büyük 10 mimari projesi içinde yer aldığını, 2006 yılı mimari ödülü kazanmak suretiyle, müvekkillerinin “…” markasının sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da adını duyurmuş bir marka olduğunu, …projesinin 27.09.2012 de Time dergisine haber olduğunu, …ortak seri markasının 2006, 2009, 2011, 2012, 2015 yıllarında ödüller kazandığını, müvekkilinin, “…” esas ibareli ortak seri hizmet markasının, marka sahiplerinin çok büyük emek ve milyon dolarlık yatırım ve tanıtım faaliyetleri sonucu, sadece Türkiye’de değil Avrupa nezdinde de ortak faaliyet ve ürünlerin tanıtıcı ibaresi olduğunu, ortak seri marka ve marka sahiplerinin tanıtımlarının yer aldığı www…..com.tr adlı internet sitesinin de mevcut olduğunu, müvekkilleri bakımından 2004 yılından itibaren TPMK tescilli ve “…” esas ibareli ortak seri hizmet markaları üzerinde üstün, öncelikli ve yasal hak sahibi olduklarını, söz konusu tescillerin üzerinden 16 yıl geçtiğini ve müktesep haklarının oluştuğunu, müvekkillerinin “…” esas ibaresinin davalı markada “…” şeklinde, “…” esas ibare olarak muhafaza edildiğini ve ayırt ediciliği olmayan, tali silik unsurlarla kullanıldığını, müvekkillerin markanın şekil unsuru kırmızı renk ve biçim olarak taklit edildiğini, müvekkillerin markasının tanınmışlığı dikkate alındığında, umumi intiba açısından dava konusu markada iltibas olgusunun çok kuvvetle mevcut olduğunun ortada olduğunu, bu şekilde bir görselin bilinçli olarak yaratıldığı, müvekkili şirketin markasının tabi olduğu sınıflarda gerçekleştirilen iyiniyetli bir davranış/tescil olmadığının aşikar olduğunu, davalıya ait markanın müvekkili şirkete ait ortak markasına “…” ibaresinin ardına silik kelimeler eklenerek “…” olarak yazıldığını, müvekkili ortak marka “…” ve “…Levent” örneğinde olduğu gibi, “…” şeklinde gerek görsel gerekse kulakta bıraktığı ses olarak, orta düzeydeki tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olduğunun ortada olduğunu, ilk bakışta ve duyuşta ayırt edilemeyen marka ile karşı tarafça aynı sınıflarda sunulacak hizmetin, müvekkil şirketlerce sunulan hizmet olduğu izlenimini uyandırmasının kaçınılmaz olduğunu, davalının söz konusu markasının yarattığı genel görsel ve işitsel izlenim ile müvekkiline ait ortak hizmet markasının şöhretinden ve haklı itibarından yararlanacağı ve bu gruptaki bir şirket olduğu intibaı yaratarak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun tescilli ortak markaya tanıdığı ayırıcı niteliğini de yok edeceğinin şüphesiz olduğunu, …markasıyla ilgili olarak değişik mahkemelerin verdiği, Yargıtay’ın yorum yaprak onadığı birebir emsal kesinleşmiş kararların iddialarını doğruladığını, aynı davalı yanın diğer bir şirketiyle olan davalarında, Y…..H.D 22.02.2019 T. 2017/3672 e., 2019/600 K. Sy. “…/… Gayrimenkul Yatırım” marka davasının iltibas olgusunun kabul edildiği birebir emsal bir karar olduğunu ifade ederek, davalı taraf adına tescilli 2017/118296 tescil numaralı “…” ibareli markanın, müvekkillerin “…” esas ibareli seri ortak markaları ile aynı esas unsur ve aynı 35, 36, 37, 41. sınıflarda tescili nedeniyle başta 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu olmak üzere ilgili mevzuat hükümleri muvacehesinde hükümsüzlüğüne ve bu markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı Eis Eczacıbaşı İlaç Sınai ve Finansal Yatırımlar San. ve Tic. A.Ş. ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili tarafından, 2018/79395 başvuru numaralı … şekil ibareli markanın hükümsüzlüğünün talep edildiğini, söz konusu talep ile mahkeme nezdinde açılmış bulunan işbu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekilinin dava dilekçesi netice ve talep bölümünde YİDK karar İptali talebinde bulunmadığını, her ne kadar konu kısmında yazılsa da davanın netice ve talep ile bağlı olduğunu, başvuru sahibinin yayına itiraza cevaben sunduğu karşı görüş dilekçesinde, 6769 s. SMK’nın 19(2) maddesi hükmü kapsamında, itiraza gerekçe olarak gösterilen 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454, 2014 109106 sayılı markaların tescilli oldukları tüm mal/hizmetler için kullanımlarının ispatını talep ettiğini, belirtilen markalardan 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markaların tescil tarihinden başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre dolmuş olduğundan kullanımın ispatı uygulamasına konu olabilecek markalar olduğunu, 2014 109106 sayılı markanın ise tescil edildiği 10/06/2016 tarihinden başvurunun yapıldığı 04/09/2018 tarihine kadar 5 yıllık süre dolmamış olduğundan kullanımın ispatı uygulamasına konu olamayacağının görüldüğünü, 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markalar hakkında davacı tarafça, kullanımın ispatına ilişkin delil sunulmadığı veya sunulan delillerin yeterli bulunmadığı tespit edildiğinden, SMK Md. 6/1 maddesi kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmaması gerektiğini, davacı tarafından YİDK ya yeniden yapılan itiraz nedeni ile Kurul tarafından yapılan inceleme sonucunda, kullanım ispatına konu olan itiraz gerekçesi markaların işbu başvuruda yer alan ve çekişme konusu mal/hizmetler bakımından ciddi kullanımlarının ispatlanamadığı kanaatine varıldığını, belirtilen markaların 6769 s. SMK madde 6/1 incelemesinde esas alınmasının mümkün görülmediğini ve Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından söz konusu markalar hakkında verilen kararın yerinde görüldüğünü, davacının itiraz gerekçesi kullanım ispatına tabi olmayan 2014 109106, 2015 27750, 2015 27761 sayılı markalarının ise başvuru ile benzer markalar olduğu kabul edilmekle birlikte, itiraza mesnet olarak gösterilen markalardan 2014 109106 sayılı markanın tescil kapsamında bulunan mallarla aynı malların 6/1 bendi kapsamında zaten Markalar Dairesi Başkanlığı İtiraz Biriminin incelemesinde başvuru kapsamından çıkartılmış durumda olduğunu, bunun dışında kalan mallar/hizmetler için, itiraza mesnet 2014 109106, 2015 27750, 2015 27761 sayılı markaların tescil kapsamlarında bulunan emtialarla başvuru kapsamında yer alan mallar/hizmetlerin benzerlik düzeyi ile işaretlerin benzerlik düzeyi hususları bir arada değerlendirildiğinde, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı görüşüne ulaşıldığını, başvuru sahibinin markası 2018/79395 16/35/36/37/41. sınıflar, davacının itiraza mesnet markası 2014/109106 19. Sınıf; davacının itiraza mesnet markası 2015/27750 38. Sınıf; davacının itiraza mesnet markası 2015/27761 38. Sınıf; markalar benzer bulunsa da tescil edildikleri sınıfların tamamen farklı olduğunu ifade ederek Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali isteminin reddine, davacının, aleyhlerine olan sâir taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin de dahil olduğu, … Grup’un, 1974 yılında inşaat sektöründe hizmet vermek amacıyla … İnşaat’ın kurulmasıyla başladığını, uzun yıllardan bu yana, yurt içi ve yurt dışında, inşaat, gayrimenkul sektörlerinde hizmet gösteren ülkemizin tanınmış, köklü bir firması olduğunu, hizmet kalitesini dünya çapına yaymayı hedefleyen …’un bu amaçla; … gibi birçok ülkede faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin; inşaat sektöründeki kurumsal geçmişi, güçlü ve deneyimli personelleri ile 1974 yılından günümüze, üniversite, hastane, konut, okul, karayolu, köprü, tünel, arıtma tesisi, isale hatları, atık su tünelleri, endüstriyel tesis gibi sayısız dev projelere imza attığını, 1974 yılından bu yana … ismi ile inşaat ve gayrimenkul alanında “önde gelen bir marka” haline geldiğini, müvekkilinin 40 seneden bu yana Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yatırımlar yaptığını, inşaat ve gayrimenkul işleri gerçekleştirdiğini, İstanbul – Metrobüs inşaatı, Mahmutbey – Mecidiyeköy metro inşaatı, …su projesi, Finanskent, Bakırköy adliye sarayı, Taksim yayalaştırma projesi gibi Türkiye’nin sayılı büyük inşaat işlerinin müvekkilince tamamlandığını, Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olan İstanbul 3. Havalimanı projesi ve Türkiye – KKTC su boru hattı projelerinin ihalelerinin müvekkili tarafından alındığını, çalışmalarına devam ettiğini, müvekkiline ait markada yer alan “…” ibaresinin köklü bir aile olan müvekkillerinin soyadından geldiğini, davacı şirketin bahse konu markalarının 6769 sayılı kanun gereğince “ciddi” şekilde kullanmadığını, davacının dayanak olarak gösterdiği markalarının tescilli ve dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından başvuru veya rüçhan tarihinden beş yıllık süre içerisinde Türkiye’de “ciddi biçimde” kullandığını kanıtlaması ve buna dair delil sunması gerekirken, YİDK’ya böyle bir delil sunamadığından itirazının reddedildiğini, bu kerre dava dilekçesi ekinde de yine herhangi bir delil sunamadığını; iddialarının soyut iddiadan öteye geçemediğini, bu düzenleme ile tescilli markaların piyasada etkin şekilde kullanılmasının sağlanması ve yayıma itiraz müessesesin kötü niyetli bir şekilde kullanılmasının önüne geçilmesinin amaçlandığını, davacının bahse konu markalarını tescil ettirmiş olduğu tüm emtialar ve hizmetler için ciddi olarak kullandığına dair herhangi bir delil sunamadığından davasının da dinlenme kabiliyeti bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” ibaresi üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin 18.02.2013 tarihinde gerçekleştirdiği 2013/14503 sayılı “… İnşaat” ibareli markanın 19, 35 ve 37. sınıflar için 09.02.2015 tarihinde tescil edildiğini, müvekkiline ait “…” markasının “tanınmış marka” olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir markanın benzerini tescil ettirme gibi gayesi söz konusu dahi olamayacağını, anılan markaların yazı karakteri, hitap etmiş olduğu kitle, markaların anlam, şekil ve harf dizilişlerinin de farklılık teşkil etmesi nedeniyle tüketicilerin markaları karıştırmayacağının açık olduğunu, markaların benzerliğinin sadece münferit unsurlardan, harflerin okunuş biçimlerinden değil, mallar, hizmetler, tarafların kullandığı işaretler, markaların hitap ettikleri toplumsal çevre de dahil olmak üzere markanın bütün halinde incelenmesi gerektiğini, bu nedenle, müvekkili şirket tarafından “…” markası oluşturulurken kullanılan logo ve imaj, tertip tarzı, okunuşu ve anlamı bakımından davacının markalarından farklılık arz ettiğini, davacının haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacılar ve davalılar arasındaki uyuşmazlık; davacıların marka tescilleri karşısında, YİDK Kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
KULLANIM İSPATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
6769 Sayılı Kanun Madde 19- (2) 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması halinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir. İnceleme neticesinde markanın, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için tescil edilemeyeceği sonucuna varılırsa, başvuru bu mal veya hizmetler bakımından reddedilir. Aksi halde itirazın reddine karar verilir.
SMK’nın 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında kullanım ispatı amacıyla sunulacak delillerin markanın Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmakta olduğunu göstermesine vurgu yapılmıştır. Mevzuatımıza “ciddi kullanım” olarak taşınan terim AB mevzuatında “genuine use (gerçek kullanım)” olarak ifade edilmektedir. Marka mevzuatında “ciddi biçimde kullanma” kavramına ilişkin açık bir düzenleme yer almamasına rağmen, söz konusu kavramla; markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek, yani üzerinde kullanıldığı malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukta piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılması kastedilmektedir. Kullanımı ispatlamak için sunulması gereken kanıtlar; ilgili mal ve hizmetlerin kullanıldığı yeri, zamanı ve kullanım biçimini göstermelidir.
Dava konusu marka başvurusu, 04.09.2018 tarihinde yapılmış olup, itiraz aşamasında başvuru sahibi davalının, davacının itirazına dayanak gösterdiği markalara ilişkin kullanım ispatı talep ettiği anlaşılmaktadır. SMK’nın 19/2 maddesinde zikredildiği üzere “…itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde…” markanın kullanıldığını ispatlanması gerekmektedir. Şu durumda itiraz gerekçesi markaların 04.09.2013-04.09.2018 tarihleri arasında gelecek kullanıma konu olup olmadığı incelenmelidir. Bu kapsamda kullanım ispatı talebinde bulunulan 2004 02152 sayılı markasının tescil tarihi 18.03.2005, …sayılı markasının tescil tarihi 02.05.2005, 2004 02150 sayılı markasının tescil tarihi 13.04.2005, 2011 76454 sayılı markasının tescil tarihi 08.11.2012 olup markaların tescil tarihinden dava konusu markanın başvurusunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre dolduğundan kullanımın ispatı uygulamasına konu olabilecek markalar olduğu tespit edilmiştir. Bu markaların 35 / 36 / 37 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45 sınıflardaki hizmetler üzerinde 04.09.2013-04.09.2018 tarihleri arasında kullandığının ispatlanması gerekmektedir.
SMK’nun 9. Maddesi uyarınca şu haller “markayı kullanma” olarak kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
Ayrıca markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilmektedir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde ve beyanlar ekinde sunulan;
-Nisan 2017 tarihli tanıtım broşürü,
-Davacı şirkete ait marka tescil belgelerinin kopyaları,
-…Alışveriş Projesi ile 2010-2011-2012-2013-2014-2015 yıllarına ait…. aldığına dair Türkçe ve İngilizce haber kopyaları,
-Davacı tarafın …. internet adresi,
-30 Haziran 2019 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu
-Emsal Yargıtay Kararları incelendiğinde; ibraz edilen delillerin önemli bir bölümünün 04.09.2013-04.09.2018 tarihleri arasında bir tarihi taşımaması, marka tescil belgelerinin bir markanın kullanıldığını ispatlar nitelikte belgeler olmaması, söz konusu markalar ile üçüncü kişilere hizmet sunulduğunu gösteren yeterli miktarda fatura veya sözleşme gibi markanın belirli bir yoğunlukta, gerçek kullanıma konu olduğunu gösteren delillerin sunulmaması sebebiyle 2004 02152 sayılı markasının, …. sayılı markasının…. sayılı markasının, …. sayılı markasının, eşya listelerinde yer alan hizmetler bakımından ciddi kullanımlarının ispatlanamadığı,
Belirtilen nedenlerle …. sayılı markaları esas alınarak karıştırılma veya ilişkilendirme ihtimali incelemesi yapılması mümkün değildir.
Davacı tarafa ait 2…. sayılı markasının tescil tarihi 10.06.2016 olup, bu markanın tescilli olduğu tarihten başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple de söz konusu marka bakımından davacının kullanma ispatı sunma külfeti yoktur. Dolayısıyla da işbu marka kapsadığı tüm hizmetler itibariyle iltibas değerlendirmesine esas alınmalıdır.
Davacı taraf ayrıca markasının tanınmış marka olduğu iddia etmiş ancak dava dosyasında söz konusu iddiasını ispatlamak için ayrıca belge sunmamıştır. Söz konusu kullanım ispati için sunulan belgelerin de davacı markasının tanınmışlığı için ispata yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.
2-KARIŞTIRILMA İHTİMALİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
Karıştırılma ihtimalinden kaynaklı tescil engeli uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Karıştırılma ihtimali kapsamındaki benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iltibas olduğuna karar verilecektir.
Görüldüğü gibi markayı oluşturan ibareler arasındaki iltibas değerlendirmesi tamamen emtialardan bağımsız olarak yapılabilecek bir değerlendirme değildir. Bir başka anlatımla salt emtiaların benzer olması ve markaların ilişkili görülmesi iltibas olduğunu söylemek için yeterli olmayabilir. Markaların tescilli oldukları mallar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa mahal vermeyeceğini söylemek mümkündür. Bir başka anlatımla markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta ve eski-yeni marka arasında çok büyük farklar aramaya da gerek kalmamaktadır.
a. Emtia Benzerliği
Taraf markaları kapsamındaki mal veya hizmetlerin karşılaştırması yapılacaktır. Bu karşılaştırmada dikkate alınacak olan Türkiye’nin de taraf olduğu Nice Anlaşması’nın 2/1 maddesi; “sınıflandırma tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi konusunda özellikle bağlayıcı olmayacaktır” hükmünü amirdir. Bu hüküm uyarınca; markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler. Bu nedenle; inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Bu hususta, doktrin ve uygulamada benimsendiği üzere; benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin tespitinde, mal ve hizmetlerin;
* benzer alıcı çevresine hitap edip etmedikleri,
* benzer ihtiyaçları giderip gidermedikleri,
* son kullanıcıları ve tüketici profilleri,
* birbirleri yerine ikame edilip edilemeyecekleri ve
* birinin diğerini tamamlama imkânının bulunup bulunmadığı,
* rekabet etme olanakları,
* kullanım amaçları,
* dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri,
* hedeflenen tüketici kesimi dikkate alınmalı ve bu şekilde mal ve hizmetlerin benzer olup olmadığı tespit edilmelidir.
Bu açıklamalar kapsamında dava konusu 2018/79395 sayılı başvuru ile itiraza mesnet gösterilen marka emtiaları üzerinde yapılan incelemede taraf markaları aynı/benzer sınıflarda bulunan mal ve hizmetleri kapsamamaktadır. Davacı taraf markaları 19, 38 ve 39. sınıflarda bulunan mal ve hizmetler için tescil edilmiştir. Davalı tarafa ait marka başvurusu ise 16, 35, 36, 37, 41.nci sınıflarda bulunan mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Söz konusu mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, çekişmeli olan sınıf açısından yapılan değerlendirmede söz konusu hizmetler açısından bu hizmetlerin alıcılarının, genel olarak ortalama tüketiciler olduğu kabul edilmiştir.
b. Taraf Marka İşaretlerinin Aynı/ Benzer Olup Olmadığı
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, yukarıda da değinildiği üzere, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaya göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaya göre değerlendirme yapılmasıdır.
Bu çerçevede, taraf markalar görsel olarak incelendiğinde davalının davaya mesnet olan markası, beyaz zemin üzerine siyah standart düz küçük harf karakteri ile yazılan … ibaresine arasında boşluk bırakılmadan baş harfi büyük diğer harfleri küçük daha açık renk ile Park ibaresinin getirildiği, Park ibaresinin alt kısmında küçük punto ile yine açık renk ile büyük harfler kullanılarak Üsküdar ibaresinin yerleştirildiği, Park ibaresinin sağ üst köşesine kırmızı büyük bir C harfine benzer bir işaretin içerisinde stilize K harfine benzer bir şekil yerleştirilmesiyle oluşturulduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf markası … … kelime ve şekil unsurlarından oluşan kompozit bir marka olup markanın esaslı unsurunu … ibaresi oluşturmaktadır.

Davacı tarafa ait marka baş harfi büyük diğer harfleri küçük stilize yazılmış …ibaresi ve bu ibarenin sol üst köşesine görsel olarak dikkati çekecek şekilde kelime ibaresinden daha büyük konumlandırılan stilize K harfine benzeyen siyah, sarı, kırmızı renklerden oluşan şekil ibaresi ile oluşturulduğu tespit edilmiştir. Şekil, renk ve kelime unsurundan oluşan davacı markasının esaslı unsurunu …ibaresi oluşturmaktadır. Davacı taraf …esaslı unsura farklı kelime ve şekil unsurları ekleyerek seri markalar oluşturmuştur. Radyo …ibaresi ve nota şeklinden oluşan şekil markalarının esaslı unsurunu …ibaresi oluşturmaktadır, zira Radyo ibaresi verilen hizmetin niteliğini tanımlayan ayırt ediciliği olmayan bir ibaredir. …Heliport bileşik markasında Heliport ibaresi oldukça küçük punto ile …ibaresinin altında yerleştirildiği için esaslı unsuru …ibaresi oluşturmaktadır.
Taraf markaları görsel olarak karşılaştırıldıklarında, taraf markaların esaslı unsurunu oluşturan … ve …ibareleri arasında yalnızca tek harf fark olmasından dolayı harflerin dizilişi ve ilk ve son hecelerin aynı olmasından dolayı görsel bir benzerlik oluşmaktadır. Ancak, her iki kelimenin de Türkçe anlamı olan ve yaygın kullanılan ibareler olduğu, taraf markalarının şekil unsurlarının farklı olduğu, eklenen kelime unsurlarının benzememesinin taraf markaları arasındaki görsel benzerliği azalttığı düşünülmektedir. Netice itibariyle, taraf markaların kompozisyonlarının farklı olduğu, kelimelerin yazım biçimi, kullanılan renk unsuru bakımından da taraf markaların görsel hafızada bıraktığı izin farklı olduğu ancak kelime unsurlarının çok benzer olmasından kaynaklanan baskın olmayan bir görsel benzerlik oluştuğu düşünülmektedir.
Taraf markaları işitsel olarak incelendiğinde, davalı tarafa ait markanın yazıldığı şekilde …-Park-Üsküdar şeklinde, davacı markalarının …, …-radyo, …-heliport şeklinde telaffuz edildikleri, taraf markalarının esaslı unsurlarının başlangıç ve bitiş seslerinin aynı olduğu, davalı markasının “…” sesi ile bitmesinden dolayı işitsel benzerliğin baskın olmadığı, dolayısıyla taraf markaların telaffuzlarında baskın olmayan bir işitsel benzerlik olduğu,
Taraf markaları kavramsal olarak değerlendirildiğinde, davalı tarafa ait … ibaresinin Türkçe bir ibare olduğu, “yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü” anlamında geldiği, Park ibaresinin Türkçe ve İngilizce’de aynı şekilde okunup yazıldığı, “park, umumî bahçe., kapalı alan, spor alanı, (köy evleri etrafındaki) geniş avlu, av sahası, vahşi hayvanlara ayrılmış arazi, (dağlık bölgelerde) geniş vadi, araba park sahası/durak yeri., Askerlik (a) askerî birliklerin top, tank ve taşıtlarının yığılma alanı, (b) bir alana toplanmış top, tank ve taşıtlar; (arabayı) park etmek, (uçak vb.) inmek, konmak, (uydu) yörüngeye oturtmak. (askerî teçhizat ve araçlar) alanda toplanmak, koymak, bırakmak, yerleştirmek, konaklamak, yerleşmek.” manalarına geldiği, Üsküdar ibaresinin İstanbul’da bir ilçe ismi olduğu görülmektedir. Davacı tarafa ait esaslı …ibaresinin coğrafi bir isim olduğu, “Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki vadi, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz” manasına geldiği, Radyo ibaresinin “Elektrik dalgalarının özelliğinden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemi, Bu istasyonun yayınlarını alan araç” manalarına geldiği, taraf markalarının aynı ya da benzer kavramları çağrıştırmadığı ve taraf markalarının kavramsal olarak benzer olmadığı,
Tüm bu tespitler neticesinde davacı markası ile davalı markasının bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, taraf markaları arasında belirli bir düzeyde görsel ve işitsel benzerlik oluştuğu ancak kavramsal benzemediği,
Açıklanan nedenler karşısında davalı tarafa ait marka ile davacı markasının bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak baskın olmasa da benzer olduğu ancak taraf markalarının emtia listelerinin örtüşmediği dolayısıyla taraf markalarının birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan işaretler oldukları, davalı markası ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacının markası olarak yorumlama yoluna gitmeyeceği ve aralarında benzerlik ve karıştırılma olasılığının olmayacağı,
3-DAVALININ MÜKTESEP HAK İDDİASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME
Bir işletme ile özdeşleşmiş markanın zaman içindeki değişiklik ve gelişmelere uyum sağlaması ve asıl unsuru korunarak seri markalar yoluyla kendini yenilemesi, zorunlu veya gerekli olabilir.

Bu kapsamda somut uyuşmazlığa bakıldığında davalı taraf, işbu davaya konu başvurudan daha önce tescilli olan … markasına dayanarak kazanılmış hak iddiasında bulunmaktadır. Davalıya ait önceki markanın esaslı unsuru … ibaresi birebir korunmuştur.
Kazanılmış hak müessesesinden faydalanmak için mal ve hizmet listesinin genişletilmemiş olması gerekmektedir. Yukarıda sunulan marka görsellerinden görüleceği üzere davalının önceki tarihli markası 19, 35, 37. sınıflarda bulunan mal ve hizmetler için tescillidir. Davaya konu başvurunun da sınıf 16, 35, 36, 37, 41’te bulunan mal ve hizmetler için tescil başvurusu yapıldığı ve emtia listesinin genişletilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere önceki markaya dayanarak müktesep hak iddiasında bulunabilmek için önceki markanın tescilinin üzerinden 5 yıl geçmiş olması gerekmektedir. Davalının müktesep hak iddia ettiği markanın tescil tarihi 09.02.2015 olup davaya konu olan markanın başvuru tarihi olan 04.09.2018 tarihi itibariyle 5 yılı doldurmamış olması sebebiyle süre bakımından müktesep hak iddiası şartının sağlanmadığı, davalının müktesep hak kuramından faydalanabilmesi için aranan kriterlerin mevcut olmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.
Netice itibariyle, davacının gerekçe gösterdiği …. sayılı markalarının kullanımın ispatlanamadığı dolayısıyla itiraza mesnet olarak gösterilemeyecekleri dava konusu marka işaretleri arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalının müktesep hak iddialarının yerinde olmadığı, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu … sayılı kararının yerinde olduğu, kanaatlerine ulaşılmış açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu eksik kalan 4,90.-TL bakiye karar harcının davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Diğer davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı şirketler ve davalı Türk Patent vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.11.02.2021

Kâtip Hâkim …. ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır