Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/395 E. 2022/95 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/395
KARAR NO : 2022/95

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında ekonomist olarak görev yapan müvekkilinin 1994 yılında hazırlamaya başladığı “Makro İktisat” isimli eserin, daha sonra Anadolu Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken aldığı iktisat derslerinde öğretim görevlisi olan … ile birlikte 1999 yılında iki yazarlı olarak “Makroekonomi” adıyla ilk baskısını yaptığını; eserin 2006 yılına kadar müvekkili ile …’ın adıyla basıldığını; doktora çalışmaları için A.B.D.’ye giden müvekkilinin …’ın muvafakati ile …’in adı eklenerek 2006 yılındaki 5. Baskıdan, 2016 Ağustos ayındaki 13. Baskıya kadar 10 yıl süreyle … Yayıncılık tarafından üç yazarlı olarak basıldığını; yine … Yayıncılık tarafından basılan 14.baskıdan müvekkilinin isminin, kendisinden habersiz ve onayı olmadan çıkarıldığını, yerine, eserle herhangi bir ilişkisi olmayan … ve …’ın isimlerinin yazar olarak eklendiğini, …’ın ise 14.baskıda kendisini editör olarak belirttiğini, müvekkiline ise baskı hakkında hiçbir bilgi verilmediğini ve telif hakkı ödenmediğini, durumu … Yayınevine 8 Eylül 2020 tarihinde yaptığı ziyarette öğrendiğini, kitabın 13. ve 14. baskılarının karşılaştırmalı olarak incelenmesinde, kitaplar arasında hemen hemen hiçbir fark olmadığını, müvekkilinin 11.09.2020 tarihinde …’a e-mail göndererek eserden ismini çıkartması ve …’ın yazar ekleme yetkisi olmadığı konusunda uyardığını; 05.10.2020 tarihinde davalılar ile … Yayıncılık A.Ş.’ye bir ihtarname göndererek 14. Baskıya ait kitapların kapaklarının ve yazar isimlerinin geçtiği yerler ile önsözün değiştirilerek müvekkilinin ismine yer verilmesi ve sonradan eklenen yazarların isimlerinin çıkarılmasını; telif hakkı ücretinin yasal faiziyle ödenmesini ve bundan böyle … ile müvekkilinin iştirak halinde sahip olduğu bu eserin hiçbir şekilde baskısının yapılmayacağının taahhüt edilmesini talep ettiğini, ayrıca davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkili ile … ve …’ın davaya konu kitap üzerinde iştirak halinde eser sahibi olduklarını, birinin diğerinden bağımsız olarak hareket etme hakkına sahip olmadığını, …’ın kendisini eserin editörü olarak tayin etme ve diğer eser sahiplerinin adını eserden çıkarma ve dilediği kişiyi yazar olarak belirleme yetkisi olmadığını, 13. Baskıda eserin bir editörü olmadığını, FSEK m.10/I’de “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir.” hükmünün yer aldığını; bu tür eser sahipliğinde, birden fazla eser sahibinin emeklerinin ve hususiyetlerinin iç içe geçtiği ve eserin niteliği bozulmaksızın hiç kimsenin katkısının bir diğerinden ayrılamayacağı bir eserin söz konusu olduğunu; eser sahiplerinden hiçbirisinin katkısının eserin bütününden ayrı, bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini; her eser sahibinin yaratılan eserde yarattığı kısmın değil bütün eserin sahibi olduğunu, bu nedenle iştirak halinde eser sahiplerinden hiç birisinin diğerinden bağımsız olarak hareket etme hakkına sahip olmadığını; her eser sahibinin, diğer eser sahiplerinin haklarını ihlal etmemek şartıyla manevi hakları tek başına kullanabileceğini, ancak eser sahiplerinin bu şekilde kullanabilecekleri manevi hakların, diğer eser sahiplerinden bağımsız olarak kullanabilecekleri manevi haklar olduğunu, eserin umuma arzı gibi ancak tüm eser sahiplerinin onayı ile kullanılabilecek manevi hakların eser sahiplerince tek başlarına kullanılmalarının mümkün olmadığını, davaya konu eser üzerinde iştirak halinde eser sahiplerinin almış olduğu ortak bir karar mevcut olmamasına rağmen davalı …’ın “esere yeni yazar ekleme” veya “kendini editör olarak yazma” konularında tek başına hareket ederek müvekkilinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini, davalı …’ın ayrıca müvekkilinin eser sahibi olarak tanıtılma hakkını ihlal ettiğini, davacının 2009’dan itibaren yapılan tüm baskılarda, kitabın baskıya hazır nihai dosyasının teslimine yazar … ile birlikte bizzat iştirak ettiğini; 2016’daki 13. baskının telif hakkının davacıya ait kısmının (29.000 TL üzerinde bir meblağ) yayınevi tarafından doğrudan davacının Akbank’taki hesabına yatırıldığını; müvekkilinin 8 Eylül 2020’deki yayınevi ziyaretindeki görüşmede yayınevi muhasebesinden aynı meblağda bir paranın da …’a ödendiği bilgisini aldığını, davalı …’ın yayınevini yanıltarak müvekkilinin adını eserden çıkardığını ve 14. Baskısının yapılmasını sağladığını, bunun ise manevi hak ihlali olduğunu, davalı …’ın, müvekkilinin eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkını ihlal ettiğini, eser sahibinin adının da eserin bütünlüğüne dâhil olduğunu, eserde yapılacak tüm değişiklikler için tüm eser sahiplerinin izinlerinin alınması gerektiğini, davalı …’ın müvekkilinin FSEK m.14’de belirtilen umuma arz manevi hakkını da ihlal ettiğini; iştirak halinde eser sahiplerinin bir eserin kamuya sunulup sunulmayacağına birlikte karar verebileceklerini, oysa böyle bir kararın alınmadığını, davalının müvekkilinin çoğaltma ve yayma mali haklarını ihlal ettiğini, iştirak halinde eser sahipliği söz konusu olduğundan davalı …’ın yayın sözleşmesini tek başına yapamayacağını, FSEK m.52’ye uygun yapılmayan bir hak devrinin geçerli olamayacağını, sözleşmenin iştirak halinde eser sahiplerinin bilgisi dışında davalı … ile yapılmasının, davalı …’a istediği yazarı kitaptan çıkarma, diğer yazarların rızasını almadan, oğlu ve başka istediklerini yazar olarak dâhil etme gibi bir hakkı vermeyeceğini, davalılar … ile …’ın iştirak halindeki eserin belli bölümlerini izin almadan kendi eserleri gibi göstererek “intihal”de bulunduklarını, müvekkilinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiklerini, davalılar … İle …’ın Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde doçent öğretim üyesi olduklarını, davalı …’ın aynı zamanda …’ın babası olduğunu, her ikisinin de bu eserin iştirak halinde bir eser olduğunu çok iyi bildiklerini, bu durumun akademik camiada da bilindiğini ve ders kitabı olarak okutulduğunu, bir editörünün olmadığının da gayet iyi bilindiğini, davalıların kendilerine çekilen ihtarnameye verdikleri cevapta genişletilmiş IS-LM-BP modelinin Türkçe literatüre ilk kez kendileri tarafından kazandırıldığını iddia ettiklerini, ancak bunun tamamıyla gerçek dışı olduğunu, … ve … tarafından yazıldığı iddia edilen bölümün tamamıyla eserin 1999 yılındaki 1. baskısının 10.7-10.12 fasıllarının (s. 485-518), 13. Baskısının 11.7-11.12 fasıllarının (s.458-486) aynısı olduğunu, davalılar … ve …’ın intihal eylemiyle müvekkilinin ve diğer iştirak halinde eser sahiplerinin mali (çoğaltma ve yayma) ve manevi (umuma arz, adın gösterilmesi, eserin bütünlüğünün korunması) haklarını ihlal ettiklerini, bundan dolayı haklarında suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinden izinsiz olarak eserden müvekkilinin ismi çıkarılarak intihale maruz bırakılmasının ve fasılların bu şekilde intihale maruz bırakılmasının en ağır ihlal şekli olduğunu belirterek, FSEK m.68 hükmünün 3 kat telif tazminatı isteme hakkı verdiğini, buna göre, eser sahibinin, mali haklarını ihlal eden kişi ile bir sözleşme yapmış olsaydı isteyebileceği bedelin veya tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını söz konusu kişiden talep edebileceğini, davalı …’ın 14. Baskı için 52.000,00.-TL civarında bir bedel aldığını, bunun yarısı olan 26.000,00.-TL’nin müvekkiline ait olduğunu, 15.000,00.-TL’nin ödenmesi karşısında kalan 11.000,00.-TL’nin, kitabın basım tarihi olan Ağustos 2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, müvekkilinin manevi haklarının ihlali sebebiyle de 100.000,00.-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 09.03.2021 tarihli feragat dilekçesi, müvekkili ile … arasında sulh sözleşmesi imzalandığını bu sebeple … bakımından davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Vekaletname kapsamı incelendiğinde davacı vekilinin feragat yetkisinin bulunduğu belirlenmiştir.
CEVAP :
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu makro iktisat adlı kitabın kendine ait olduğunu iddia etmesinin gayriciddi bir iddia olduğunu, …kitabının ilk baskısından itibaren müellifinin müvekkili … olduğunu; eserin ilk baskısının yapıldığı 1999 yılından 2006 yılına kadar … ve …’ın adı ile basıldığını; kitabın 1999’daki birinci baskısının tamamının … tarafından …’ın katkılarıyla telif edildiği ve ilk dört baskısının da 9756838027 ISBN numarası ile Anadolu Üniversitesi Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı yayınları arasından (Yayın No: 145) basıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava dilekçesi ekindeki isimsiz kitap kapağı ve el yazısı ile “Önsöz” başlıklı fotokopilerin kitabın davacı tarafından yazıldığının ispatı olamayacağını; davacının, 1994 yılında henüz genç ve tecrübesiz bir öğrenciyken bütün bir kitabı kendisinin yazmaya başladığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; bir kitap yazmak 2-3 yıl alırken, lisans veya yüksek lisans öğrencisinin bu kadar zamanı bir projeye ayırması gerçeklikten uzak olduğunu; davacının, müvekkili … ile 1995 yılında Maliye Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi iken müvekkilinden ders alması nedeni ile tanıştıklarını, Maliye Bölümünde yüksek lisans yapmış olan davacının tamamen ayrı ve özel bir bilim dalı olan …dalında yetkin bir eser ortaya çıkardığını iddia etmesinin gerçeklerle bağdaşmadığını; müvekkili …’ın ekonomi alanında akademik çalışmaları, akademik camiada geniş, kabul gördüğünü ve pek çok kitabının yayınlandığını, kitabın, ilk basımından itibaren bu konuda yetkinliği akademik camiada kanıtlanmış müvekkili … tarafından yazılmış ve yıllardır pek çok üniversitenin ekonomi bölümlerinde ders kitabı olarak okutulduğunu, müvekkilinin çok eski yıllara dayanan özgün fikir ve görüşlerini yansıttığını, müvekkili …’ın on civarında yayımlanmış kitabı bulunduğunu, davacının iddia ettiği gibi bir yüksek lisans öğrencisi tarafından bizzat yazılmasının makul bir beklenti olmadığını, davacının, hayatını ekonomi dalında bilimsel çalışmalara adamış ve tüm hayatı boyunca kitap, makale yazarak, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş müvekkil …’ın sadece kitabın bazı bölümlerini tercüme ettiğini iddia etmesinin hiçbir mesnedinin olmadığını; davacının katkısının, müvekkili …’ın yüksek lisans öğrencisi olduğu 1998-1999 yıllarında, müvekkilinin o tarihlerde teknoloji kullanmakta sıkıntı çekmesi ve bilgisayar kullanamaması nedeniyle kitaptaki grafik, tablo vb. bölümleri, dijital hale getirmekten ibaret olduğunu, …kitabının ilk baskısından itibaren müellifinin müvekkili … olduğunu, yıllardır devamlı yenilenerek ve güncellenerek 14.baskısının yapıldığını, kitap üzerinde elbirliği mülkiyetinden ya da iştirak halinde mülkiyetten hele hele gizli paylardan bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla davacı tarafın “iştirak halinde eser sahipliği olduğundan davalı …’ın yayın sözleşmesini tek başına yapamayacağına” dair iddiasının geçerliğinin bulunmadığını, Makro-ekonomi gibi ders kitabı olarak kullanılan bir eserin güncellenmemesi ve yeni baskılarının yapılmamasının eserin geçerliliğini yitirmesi ve kullanımdan kalkması anlamına geleceğini, bu nedenle müvekkilinin kitabın tümünün müellifi olmakla birlikte bir hoca olarak yetiştirdiği öğrencilerini teşvik ve motive etmek adına, tamamen kendi inisiyatifi ile onların hazırladığı bölüm ve parçaları kitaba ekleyerek kitabın güncellenmesini ve isimlerinin kitap üzerinde görünmesini sağladığını, bunun ise davacının kitap üzerinde iştirak veya elbirliği ile mülkiyet olduğu iddiasını mesnetsiz kıldığını, kitabın müvekkili … tarafından editör sıfatıyla yayınlandığını ve yayınevleri ile sözleşmeleri editör sıfatıyla imzaladığını, bu durumun 14. baskı için yapılan sözleşme için de geçerli olduğunu, davaya konu kitabın editörünün müvekkili Prof. Dr. … olduğunu ve eserini başka yazarlarla paylaşarak geliştirip güncelleştirdiğini; diğer kitapları da incelendiğinde Prof. Dr. …’ın kitaplarında böyle bir yaklaşımı tercih ettiğinin görüleceğini, örneğin Endüstriyel Ekonomi ve giriş düzeyindeki birçok kitabında da bu yöntemi kullandığını, çünkü yazar sayıları arttığında tüm yazarların dış kapakta yer almasının imkânsız hale geldiğini, … Yayıncılık yetkilisinin davacı vekilinin ihtarnamesine verdiği cevabi ihtarnamede, yayınevinin tek muhatabının … olduğunu açıkça belirttiğini; kaldı ki, ne davacının ne de ismi kitap üstünde geçen diğer yazarların kitabın basım ve yayınında, basımevi ile anlaşmalarda dahli ve itirazlarının olmadığını, nitekim kitabın diğer yazarı …’in müvekkili …’a gönderdiği 27.12.2020 tarihli e-postasında “kitapla ilgili bütün kararları …’ın aldığını, hiçbir kararda şahsının dahlinin söz konusu olmadığını, aynı şekilde davacı …’dan kendisinin (…) kitaba 3. Yazar olarak dâhil edildiğinde herhangi bir itiraz gelmediğini” açıkça ortaya koyduğunu, daha önceki baskılarda başka bir yazarın kitaba dâhil edilmesine itiraz etmeyen davacının 14. Baskıda itirazda bulunmasının çelişkili olduğunu, davacının 14 baskısı yapılan kitapla ilgili basım ve yayınında müdahil olmayıp, son baskısında böyle bir iddia ve talepte bulunmasının M.K. m.2 kapsamında hakkın kötüye kullanılması olduğunu, sadece Makro İktisat kitabının bu yöntemle basılmamış olduğunu, müvekkilinin editör sıfatıyla birden fazla yazarlı olarak yayınladığı yani bu yöntemle yayınlanan ve FETÖ iltisakı ile ihraç edilen yazarın isminin çıkarıldığı başka kitapların da mevcut olduğunu; müvekkilinin “Endüstriyel Ekonomi” adlı kitabı da aynı şekilde editör olarak yayın sözleşmeleri yapıp yayınladığını, bu kitabın da çok yazarlı olduğunu, 1994 yılından itibaren 2021 yılına kadar birçok baskısının müvekkilinin editör sıfatı ile yayınlandığını, bu kitabın 2021 yılı baskısında farklı Üniversitelerden 6 yazar bulunduğunu, 6. baskıda FETÖ’den ihraç edilen Dr. Öğretim Üyesi S. Fatih Kostakoğlu’nun adının çıkarıldığını, yerine başka öğrencileri ilave edilerek kitabın yeniden basıldığını, birden fazla yazarlı kitap basımının tüm dünyada uygulanan bir yöntem olduğunu, bir ders kitabının uzun dönemde piyasada var olabilmesinin yenilenmesine, tabloların güncellenmesine ve yeni teorilerin dâhil edilmesine bağlı olduğunu, müvekkilinin de bu gereklilikler doğrultusunda kitabını güncel tutmak için yeni yazarlar ekleyerek yeni baskılar yaptığını, davacının müvekkili …’ın intihalde bulunduğu iddiasının hiçbir yasal mesnedi bulunmadığını, adı geçenin kitabın 14. baskısının önemli bir kısmını yazarak yeni bir bölüm yazımına ve güncellenmesine önemli bir katkıda bulunduğunu, tamamen özgün görüşlerin ve adlarının kitapta yer almasının intihal olarak nitelendirilmesi iddiasının temelsiz olduğunu, bu nedenle … ve …’ın isimlerinin kitaptan çıkarılması talebinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili …’ın da Profesör unvanlı bir akademisyen olduğunu, halen Anadolu Üniversitesinde akademisyen olarak görev yaptığını, makroekonomi eserinin 14. baskısında güncelleme yapmak üzere, Prof. Dr. … tarafından mesai arkadaşı diğer davalı … ile birlikte görevlendirildiğini, makroekonomi ders kitabına yaptıkları katkılardan dolayı adlarının yazar olarak kitaba dâhil edildiğini, …’ın makroekonomi kitabının 14. baskısına iştirak halinde eser sahibi olarak değil bir editör altında yazar olarak dahil olduğunu, eserde editör olarak Prof. Dr. …’ın adının belirtildiğini; ayrıca, diğer davalı … ve … için dava dilekçesinde kullanılan “…’ın yerine yazar olarak eklendiği” ifadesinin yanıltıcı ve yanlış olduğunu; …’ın isminin kitaptan çıkarılması ve … ve …’ın isimlerinin kitaba dahil edilmesinin aynı zamana denk gelmiş olsa da birbirinden bağımsız olduğunu, kitabının 14. baskısına herhangi bir yazar yerine değil, katkılarından dolayı dahil olduğunu; …’ın katkılarının sadece 14. baskı da değil öncesinde de bulunduğunu, kitabın 9. baskısında 12. üniteye ek olarak ilave edilen AK modeli ve Beşeri Sermaye Dayalı İçsel Büyüme Modeli konularını büyüme üzerine olan tezi sırasında bizzat hazırladığını; kitabın 14. baskısında katkıda bulunduğu kısımların şu şekilde listelenebileceğini:
“… bölüm 9’un girişi, 327. ve 328. sayfa giriş sayfası olarak yazılmıştır,
332. sayfada şekil 9.1 ile 9.2 ve 331. sayfada şekillere ilişkin açıklamalar yazılmıştır.
336. sayfada şekil 9.3 ile 9.4 ve 335., 336. ve 337. sayfalarda bu şekillere ilişkin
açıklama yer almaktadır,
bölüm 9 alt başlık 9.3, sf. 338-345 arası, genişletilmiş IS-LM -BP modeli açıklanmıştır,
bölüm 9 alt başlık 9.4, sf. 345-351 arası Mundell-Fleming-Dornbush modeli açıklanmıştır,
diğer düzeltme, düzenleme ve tüm tablo güncellemeleri yapılmıştır.” ayrıca Prof. Dr. … tarafından hazırlaması istenen “Fiyat Yapışkanlıkları ve Yeni Keynesyen Phillips Eğrisi ile Phillips Eğrisi içinde Faiz Oranın Yeri” konuları 14. baskıya yetişmediği için 15. baskıda kullanılmasının planlandığını, bunların yanı sıra yine Makroekonomi kitabı için Makroekonominin tarihçesi üzerine çalışmaları da sürdürdüğünü, … ve …’ın yaptığı katkıların da (tablo ve grafiklerin güncellenmesi, kitabın metninde yapılan düzeltme, kitaba yeni içerik ekleme) Prof. Dr. …’ın gözetimine ve denetime tabi olarak yapıldığını; müvekkili …’ın bilgisi dahilinde bölüm 9’da “Genişletilmiş IS-LM-BP” başlığı altında ele alınan modelin henüz başka hiç bir Türkçe ders kitabında yer almadığını; bu bölüm oluşturulurken kitapta Bütçe Açıkları ve Dış Açıklar bölümünde var olan ancak Genişletilmiş IS-LM-BP modeli bölümünde kullanılması daha doğru olacağı düşüncesinden hareketle bazı kısımların 9. bölüme aktarıldığını, kaldı ki bu kısımların Prof. Dr. …’ın 1992 yılında bastırdığı doktora tezinde de (97-145 sahifeler arası) bulunduğunu; buna Prof. Dr. …’ın onay verdiğini, bunları sadece …’a ait olan bir yayında kullanmadığı için intihal sayılmasının mümkün olmadığını, …’ın kitabın gelişmesine ve akıcılığına katkı sağladığını, kitaba yeni bölümler kazandıran ve güncellenmesini sağlayan bir yazara intihal suçlamasında bulunulamayacağını, kitaba yaptığı katkılar sonucunda, adının yazar olarak kitapta yer alması en doğal hakkı olduğunu ve bunun bir hak ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının intihalde bulunduğunu iddia ettiği …’ın da kitaba katkılarının açık olduğunu; …’ın mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde de hangi bölümlerin kendisi tarafından yazıldığını açıkça belirttiğini, bunun da intihal iddiasının mesnetsiz olduğunu ortaya koyduğunu, tüm baskılara ilişkin telif ücretlerinin kitapta yazar olarak adı geçen kişilere ödendiğini, davacının telif ücreti alacağının bulunmadığını, davacının 1999 yılından beri müvekkilinin gayret ve çabaları ile yapılan her baskıda mutlaka ödeme aldığını, müvekkili …’ın davacı ve diğer yazarlara ödeme yapılmasını sağladığını, yıllardır her baskıda telif haklarını itirazsız aldıktan sonra, 14. Baskıda-kendisine telif ödenmesine rağmen- abartılı ve hakkı olmayan telif talep eden davacının iyiniyetli olmadığını, davacının adının kitabın son baskısından zorunluluk sonucunda haklı nedenlerle çıkarıldığını, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında çalışan davacının, 2016 hain darbe girişiminden sonra Fethullahcı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgisi ya da iltisakı nedeniyle bankadan ihraç edildiği ve hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı duyumunun alındığını, bu süreçte kitabın 14. Baskısının yayınlanmasının söz konusu olduğunu, müvekkili …’a pek çok Üniversiteden FETÖ ile iltisaklı yazarların kitaplarının satın alınmayacağı şeklinde yazılı ve sözlü uyarılar geldiğini, örneğin Gümüşhane Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri BALTACI’nın …’a gönderdiği, e-posta’da, davacının ismi kitabın üzerinde olduğu sürece kitabın ders kitabı olarak okutulamayacağının belirtildiğini; aynı şekilde kitabı basan … Yayınevine de Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Erdinç Duru’dan aynı içerikte bir resmi yazı geldiğini; Akademik camiadan müvekkiline gelen bu resmi uyarılar karşısında müvekkilinin çok önem verdiği kitabının davacı nedeni ile öğrencilere ulaşamayacağı haklı kaygısı sonucunda, müvekkilinin editör olarak davacının adını kitabın 14. Baskısından çıkarmaya karar verdiğini, davacının maddi tazminat talebinin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını ve varsayıma dayalı, abartılı olduğunu; davacının eser sahibi sıfatıyla kitabın 14. Baskısından kaynaklanan bir telif ücreti alacağının bulunmadığını, ancak, müvekkili …’ın Editör olarak davacıya … Yayınevi tarafından -hiç hakkı olmadığı halde- 11.000,00.-TL ödenmesini sağladığını; davacının (nasıl hesaplandığı belli olmayan) 52.000,00.-TL telif ücretinin kendisine ait olduğunu iddia etmesinin dayanaksız olduğunu, davacının varsayımsal maddi tazminat talebinin yasaya uygun olmadığını, kaldı ki kitabın tüm baskıları gibi 14. Baskısının da müvekkili …’ın gayretleri ile ve yaptığı sözleşme ile gerçekleştiğini, daha önceki baskılarda da ne davacı ne de diğer yazarların müvekkili …’ın yayıncı kurum ile yaptığı sözleşmelere hiçbir şekilde müdahil olmadıklarını ve kendisine yapılan ödemeleri itirazsız ve sorgulamadan kabul ettiklerini, davacının varsayıma dayalı hesabına göre, müvekkilin telif ücreti olarak aldığını iddia ettiği 52.000,00.TL’nin yarısının kendisine ait olduğunu nasıl iddia edebildiğini anlamanın mümkün olmadığını, çünkü, bu kitapta …’ın dışında iki yazarın daha olduğunu, bu yazarların telif ücretlerini yok sayarak varsayıma dayalı bir telif ücreti hesaplamanın mümkün olmayacağını, bu bedel dörde bölündüğünde zaten davacının 26.000,00.-TL talep etmesinin mümkün olamayacağını, kaldı ki, davacının böyle bir telif ücreti talebinin abartılı olduğunu; davacının dava dilekçesinin 5.sayfasında daha önce kendisine telif ücreti olarak 29.000.TL ödendiğini ve telif ücretini bu bedel üzerinden hesapladığını belirtmesine karşın, ekteki e-postalarda bu bedelin diğer yazar …’in kendi payına düşen telif ücretinden feragat etmesi -davacının maddi açıdan zor durumda olduğunu öğrenmesi nedeniyle- sonucunda davacıya ödendiğinin açıkça görüldüğünü, hatta bu e-postaya cevaben davacının, bu bedelin nasıl hesaplandığını bilemediğini ve ileride fazla ödenen telif ücretini iade etmek istediğini dahi belirttiğini, bu e-postalar dururken davacının, bu bedelin kendi telif ücreti olduğu iddia etmesinin iyiniyetli olmadığı gibi yanıltıcı da olduğunu, manevi tazminat talebinin hiçbir yasal dayanağı olmadığı gibi, taleplerinin abartılı ve varsayıma dayalı olduğunu; hak ihlali olmadığı için manevi tazminat talep edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere, talep edilen tazminat tutarının abartılı olduğunu, davacıya … Yayınevi tarafından arabuluculuk sonucunda ödenen bedel dururken müvekkillerinden maddi ve manevi tazminat talep edilemeyeceğini; davacının da dava dilekçesinde belirttiği ve ekinde sunduğu arabuluculuk anlaşma tutanağı ile kitabı yayınlayan … Yayıncılık’la arabuluculuk sürecinin anlaşmayla sonuçlandığı ve davacıya 20.000,00.-TL ödeme yapıldığının görüldüğünü, bu ödemenin huzurdaki davadaki maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğunu; nitekim Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı’nın 2. Fıkrasında aynen “Bu ödeme ile … … Yayıncılık A.Ş firmasına karşı tüm maddi ve manevi taleplerinden vazgeçecektir. Bu tazminat ile mali ve manevi haklardan kaynaklanan tüm maddi ve manevi talepleri karşılanmış olacaktır. … Yayıncılık A.Ş. bu ödemenin yapılması ile beraber gayri kabili rücu ibra edilmiş sayılacaktır.” denildiğini, bu durumda, müvekkilleri açısından maddi, manevi tazminat taleplerinin mesnetsiz olması bir tarafa, bu davadaki maddi, manevi tazminat taleplerinden iddia edilen ve tüm davalılara atfedilen aynı fiile dayanması nedeniyle davacı tarafından vazgeçilmiş sayılması gerektiğini, aksi halde, davacının sebepsiz zenginleşeceğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini istemiş , davacı vekili de işbu davalı hakkındaki davasından feragat etmiştir.
Tarafların tüm delilleri toplanmış, değişik iş dosyası celp olunmuş, bilirkişi raporları dosyaya ibraz ettirilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi incelemesi yapılmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların eylemlerinin davacının eserden doğan haklarına tecavüz edip etmediği, şayet tecavüz var ise davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER:
Davaya Konu Kitap Üzerindeki Eser Sahipliği:
Öncelikle, davaya konu kitabın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında eser niteliğinde olup olmadığına değinmekte yarar görülmektedir. Bilindiği üzere, FSEK 1/B maddesinde eser, “Sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. Buna göre; bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilmesi ve telif hakkı korumasından faydalanabilmesi için; “FSEK’te öngörülen eser kategorilerinden birine girmesi” ve “meydana getirenin hususiyetini taşıması, yani özgün olması” gerekmektedir. Diğer yandan, FSEK md 2’nin birinci fıkrasında, herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler, ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır. Bu hükümler karşısında davaya konu kitabın, FSEK kapsamında, sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu açıktır.
Bilindiği üzere eser sahipliği, FSEK m. 8-10 hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Bir eserin sahibi, onu meydana getirendir (FSEK m. 8/1). Bir eser kimi zaman birden fazla kişi tarafından da meydana getirilebilir. “Birden fazla kimsenin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır (FSEK m.9)”. Ancak “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir”. Öte yandan, elbirliği (iştirak) halinde meydana getirilen “Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez. (FSEK m. 10/3).”
Bu çerçevede, iştirak halinde eser sahipliği için, şu üç koşulun bulunması gerekliliğinden söz edilebilir:
(1) Eser sahiplerinden her birinin eserin meydana getirilmesine nitelikli katkısı olmalıdır. Yargıtay, elbirliği halinde eser sahipliğinin birden fazla kimsenin eylemli olarak nitelikli ve yaratıcı katkı ve çabaları ile oluşturulması gerektiğine ve bu aşamadaki teknik hizmetler ve yardımların ise iştirake esas alınamayacağına hükmetmiştir.
(2) İkinci olarak, eser, eser sahipleri arasında elbirliği ve yardımlaşma sürecinin sonucunda vücuda getirilmiş olmalıdır.
(3) Üçüncü olarak, eserin bütünlüğü bozulmaksızın, elbirliği halindeki eser sahiplerinden her birinin katkısının diğerininkinden ayrılabilmesi veya bölünmesi mümkün olmamalıdır. İki kişinin nitelikli katılımı sonucu oluşan bir eserin, esaslı bir parçasının kendisine ait olduğunun bu kişiler tarafından işaret edilememesi halinde birlikte eser sahipliği vardır.
Birden fazla yazar tarafından meydana getirilen bir kitap söz konusu olduğunda, kitabın hangi bölümünün hangi yazar tarafından yazıldığının belli olması halinde, yazarlar arasında elbirliği halinde eser sahipliğinden söz edilemez. Böyle bir durumda her yazar, kendi yazdığı bölümün bağımsız eser sahibi olacaktır ve elbirliği halinde eser sahipliği değil, ortak eser sahipliğinin söz konusu olacağı,
Davaya konu “Makro Ekonomi” adlı kitabın, ilk olarak 1999 yılında iki yazarlı olarak, davacı … ve davalılardan … tarafından “Makroekonomi” adıyla basıldığı; eserin 2006 yılına kadar ki baskılarının bu şekilde yapıldığı; 2006 yılındaki 5. Baskıdan, 2016 Ağustos ayındaki 13. Baskıya kadar ise adı geçenlerin muvafakatiyle …’in de yazar olarak kitapta yer aldığı, …’in isminin davaya konu kitapta da yazar olarak belirtildiği,
Dosyaya sunulan, kitabın üç yazarlı olarak (…, … ve …) yapılan son baskısı olan 13. Baskısı ile davaya konu 14. Baskısı incelendiğinde;
-Kitaplarda, hangi bölümün hangi yazar tarafından yazıldığına ilişkin bir açıklamanın yer almadığı,
-Kitabın 13. Baskısının dış ve iç kapaklarında kitabın yazarları olarak …, … ve …’in belirtildiği,
-Kitabın 14. Baskısında ise dış kapakta yazar adlarının yer almadığı; davalılardan …’ın isminin “Editör” olarak belirtildiği; iç kapakta ise …’ın isminin yine editör olarak belirtildiği, bunun yanı sıra … ile diğer davalılar … ve …’ın isimlerine yer verildiği,
-Davacı …’ın ismine yer verilmediği anlaşılmıştır.
Kitapların yapıları incelendiğinde ise, ayniyet derecesinde benzerlik gösterdikleri,
-Kitapların 5 kısımdan oluştuğu ve başlıklarının aynı olduğu,
-13. Baskıda “Temel Modeller” başlıklı kısım 4 bölümden oluşmakta iken (Bölüm 6-9); 14. Baskıda aynı başlıklı kısım 5 bölümden oluştuğu, (Bölüm 6-10);
– Her bir bölümün içeriğinin aynı olduğu,
-14. Baskıda “Genişletilmiş I… başlıklı bölüm eklenmiştir.
Telif hukukumuzda eser sahipliğinde “yaratma gerçekliği” ilkesi geçerli olup, eser sahibi olabilmek için tescil gerekmez. FSEK, eser sahipliği için karineler öngörmüştür. FSEK m.11 uyarınca, yayımlanmış eser nüshalarında o eserin sahibi olarak adını kullanan kişi, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Davaya konu kitabın yayımlanan ilk 13 baskısında davacı …’ın adının yazar olarak yer aldığı konusunda bir çekişme yoktur. Kültür ve Turizm Bakanlığınca gönderilen Bandrol Talep Formu ve Taahhütnamelerde de eser sahipleri olarak …, … ve …’ın isimleri belirtilmiştir. Aynı şekilde, bu üç kişi ile kitabın basımını yapan … Yayıncılık arasında imzalanan 20.10.2011 tarihli Ek Sözleşme’de, …’ın adı yazar olarak belirtildiği,
Buraya kadar yapılan tespit ve değerlendirmelerden hareketle, davacı …’ın, davaya konu …adlı kitabın dosyaya sunulan 13. baskısında, …, … ile birlikte; kitabın davaya konu 14. baskısında ise …, …, … ve … ile birlikte, FSEK m.10/1 hükmü uyarınca elbirliği halinde eser sahibi olduğu,
Davalıların Eylemleri ve Bu Eylemlerin Hak İhlali Niteliğinde Olup Olmadığı:
…adlı kitabın dosyaya sunulan 13. Baskısında davacı … ile davalı … ve dava dışı …’in elbirliği halinde eser sahibi oldukları; kitabın davaya konu edilen 14. Baskısının, 13. Baskısı ile ayniyet derecesinde benzerlik taşıdığı; ancak bu baskıda yazarlardan davacı …’ın ismine yer verilmediği; buna karşın yazar olarak davalı … ile …’ın isimlerinin belirtildiği,
Dosya içeriğinden, kitabın basımını yapan … Yayınevi ile hukuki ilişkilerin, davalı … üzerinden yürütüldüğü, sözleşmeleri “editör” sıfatıyla …’ın imzaladığı, FSEK m.10/2 elbirliği halinde eser sahipliğinin söz konusu olması halinde, eser sahipliğinin ne şekilde idare edileceğini düzenlemektedir. Buna göre, “Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir.”. Burada kastedilen, TBK’nun 620 ve devamı maddelerinde yer alan hükümlerdir. Bununla birlikte, elbirliği halinde eser sahiplerinin, Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olmamak üzere, aralarında yapacakları bir sözleşme ile hak ve yükümlülüklerini belirlemeleri mümkündür ki, böyle bir durumda öncelikli olarak bu sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir.
Elbirliği halinde eser sahipliğinde, “birlik”, eser sahipleri tarafından oybirliği ile alınacak kararlar ile yönetilir.
Dosyaya, taraflar arasında FSEK m.10/2 uyarınca yapılan, elbirliği halinde eser sahipliğinde tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen bir sözleşmenin sunulmadığı, bununla birlikte davaya konu kitap da dâhil olmak üzere kitabın çeşitli baskılarını yapan … Yayıncılık ile sözleşmeleri editör sıfatıyla davalı …’ın yaptığı, adı geçenin yazarların temsilcisi olarak hareket ettiği,
dosyaya sunulan sözleşme hükümlerini, … Yayıncılık tarafından gönderilen cevabi ihtarnameyi, … Yayıncılık tarafından davalı …’a gönderilen 03.02.2021 tarihli yazıyı, tarafların beyanlarını ve sair delilleri dikkate alarak değerlendirme yapıldığında,
Dosyaya sunulan ve … (Editör sıfatıyla) ile … Yayıncılık arasında kitabın 12. Baskısına yönelik olarak düzenlenen 05.09.2021 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinde, “Bu sözleşmeyle yazarlar kitabın tümüyle kendilerinin özgün eseri olduğunu ve içerisinde yer alan bilgilerin hukuki sorumluluğunun kendilerine ait olduğunu kabul etmişlerdir. Yazarlar tüm haklarını …’a devretmişlerdir.” hükmü yer almaktadır.
… Yayıncılık tarafından davacıya gönderilen 16.10.2020 tarihli cevabi ihtarnamede, kitabın 2007 yılından beri yayınlandığı, en son 14. Baskısının 2019 Ağustos ayında yayınlandığı, tüm sözleşmelerin kitabın editörü … ile imzalandığı, kitabın içeriğinin adı geçen tarafından baskıya hazır olarak teslim edildiği ve telif ödemelerinin de …’a yapıldığı, yazarlar arasında nasıl bir anlaşma olduğu konusunda bir bilgilerinin bulunmadığını belirtiltiği,
FSEK m.10/1 kapsamında elbirliği halinde eser sahipliğinin söz konusu olduğu hallerde, bu birliğin oybirliği ile alınacak kararlar ile yönetilmesi gerekir. Nitekim, dosyaya sunulan belgelerden, davaya konu kitabın yazarlarından …’in birliğe dâhil olmasının, davacı ile davalılardan …’ın rızası ile gerçekleştiğinin anlaşıldığı, buna karşın davaya konu 14. Baskıda isimleri yazar olarak belirtilen davalı … ve …’ın birliğe dâhil olmaları konusunda oybirliği alınan bir karar söz konusu olmadığı için işbu davanın açıldığı, 14. Baskıda isimleri yazar olarak belirtilen … ve …’ın, davaya konu kitabın 13. ve önceki basımlarından bilgilerinin olduğu, isimlerinin, büyük bölümünün yazımına katkı sağlamadıkları bir eserde yazar olarak belirtilmesi konusunda kitabın tüm yazarlarının muvafakatlerinin bulunması gerektiğini bilmeleri gerektiği, kaldı ki buna ek olarak 14. Baskıda davacının isminin yazarlar arasından çıkarıldığı, bu durumda, davalıların eylemlerinin, davacının FSEK m.15’de belirtilen adın belirtilmesi ile m.14’de belirtilen umuma arz manevi haklarının ihlali niteliğinde olduğu,
Davacı tarafından, eser sahipliğinden doğan mali hakların veya kullanma yetkisinin FSEK m.52’ye uygun olarak devredilmediği anlaşıldığından, kitabın 14. Baskısının yapılıp satışa sunulmasının davacının FSEK’ten kaynaklanan çoğaltma (m.22) ve yayma (m.23) haklarının ihlali niteliğinde olduğu,
Davalıların Sorumlulukları:
Davalılardan …’ın, kitabın 13. Baskısı ve önceki baskılarında elbirliği halindeki eser sahiplerinin temsilcisi olarak hareket ettiğinin anlaşıldığı, … Yayıncılık ile sözleşmeleri adı geçenin imzaladığı, her ne kadar dosyaya bu kapsamda sunulan sözleşmelerde … “Editör” olarak belirtilmiş ise de basımı gerçekleşen kitaplarda bu konuda bir ibare geçmediği, bunun yanı sıra, birlikte eser sahipleri tarafından bu yönde alınmış bir kararın da dosyaya sunulmadığı, …’ın, … Yayıncılık ile imzaladığı sözleşmelerden, örneğin 2015 yılına ait olanında, diğer yazarların eserden doğan tüm haklarını …’a devrettiklerinin belirtildiği görülmekle birlikte, dosyaya bu kapsamda sunulan, FSEK m.52’ye uygun olarak yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, … Yayıncılık ile 14. Baskı için sözleşme imzalayan … tarafından davacının hesabına 15.723,75.-TL tutarında “telif bedeli” açıklaması ile 10.12.2020 tarihinde ödeme yapıldığı,
Dava konusu 14. Baskı söz konusu olduğunda da … Yayıncılık ile sözleşmeyi davalı …’ın editör sıfatıyla imzaladığı, önceki baskılardan farklı olarak davaya konu bu baskıda …’ın ismi kitabın dış kapağında editör olarak belirtildiği, buna karşılık dış kapakta hiçbir yazarın ismine yer verilmediği, kitabın 2007 yılından itibaren baskılarını yapan … Yayıncılık tarafından dosyaya sunulan beyanlardan, yayıncının, davacının kitabın yazarlarından birisi olduğunu bildiği, bunun yanı sıra davacının FETÖ irtibatı sebebiyle görev yaptığı Merkez Bankası’ndan ihraç edilmesi sebebiyle … tarafından isminin yazarlar arasından çıkarılmasından haberdar olduğu ve bu durumun kitabın satışını etkileyeceğini teyit ettiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan ve davacı ile … Yayıncılık arasında yapılan 18.12.2021 tarihli Arabuluculuk Anlaşma Belgesi’nden, … Yayıncılık’ın davacıya 20.000.-TL ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettiği (m.1); buna karşılık davacının ise … Yayıncılık’a karşı tüm maddi ve manevi tazminat taleplerinden vazgeçtiği, ödenen bu tazminat ile mali ve manevi haklardan kaynaklanan tüm taleplerin karşılanmış olacağı (m.2); 14. Baskının tükenene kadar satışta kalmaya devam edeceği, ancak anlaşma dışı …’ın tarafı olduğu davalarla ilgili herhangi bir mahkemeden kapağın değiştirilmesine yönelik bir karar verildiği takdirde … Yayıncılık’ın derhal bu kararı yerine getireceğinin öngörüldüğü (m.4) anlaşılmaktadır.
Davacının isminin yazarlar arasından çıkarılmasının bir zorunluluk sonucu olup olmadığı hususuna gelindiğinde, telif hukukunda yaratma gerçekliği ilkesinin geçerli olduğu, gerekli koşulları taşıyan (sahibinin hususiyetini taşıyan ve Kanun’da belirtilen eser türlerinden birine giren) bir fikri ürün FSEK kapsamında eser olarak nitelendirilir, bunun için herhangi bir kayıt ve tescil zorunluluğunun da söz konusu olmadığı, bir eserin birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi ve bunun çeşitli şekillerde gerçekleşmesinin mümkün olduğu, dava konusu eserde olduğu gibi, birden fazla kişi tarafından meydana getirilen bir eserde elbirliği halinde eser sahipliğinin söz konusu olabileceği, böyle bir durumda, hangi eser sahibinin hangi bölümün yazarı olduğunun belli olmadığı ve bu eser ile ilgili olarak alınacak kararlarda oy birliğinin gerektiği, öte yandan, bir eser üzerindeki mali hakların veya kullanma yetkisinin devri mümkün olmakla birlikte, manevi hakların devrinin söz konusu olamayacağı, dosya kapsamındaki belgelere göre, davacının FETÖ irtibatı gerekçesiyle kamu görevinden ihraç edildiği, böyle bir dönemde kitabın 14. Baskısının yapılmasının gündeme geldiği, üniversitelerin, bu kapsamda olan yazarların katkı sağladığı kitaplarda yazar ve editör değişikliği yapılması, bu yazarlara telif ödemesi yapılmaması yönünde karar aldıkları ve bu gerekçeyle 14. Baskıdan davacının adının çıkarıldığı görülmekte ise de, bu gerekçeyle bir eser sahibinin eser sahipliğinin ortadan kaldırılmasının hukuksal bir dayanağının bulunmadığı,
FSEK m.68 uyarınca mali hakların ihlali halinde hak sahibi, bu hakların bir sözleşme ile kullanılması halinde isteyebileceği bedelin veya FSEK uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını tazminat olarak isteyebilir. Davaya konu kitabın 14. baskısı için davalı … ile … Yayıncılık arasında 17.01.2019 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin 5. maddesinde yayınevinin editöre, satışa sunulacak net 3.500 adet kitabın satışa sunulduğu tarihteki satış fiyatı üzerinden KDV hariç %25 oranında telif ödeyeceği öngörülmüştür. Belirtmek gerekir ki, kitabın davaya konu 14. baskısı için dava dışı … Yayıncılık tarafından kitabın editörü sıfatıyla davalılardan …’a ne tutarda telif bedeli ödendiğine dair dosyaya sunulan bir belge bulunmadığı, bu durumda,
3500 adet kitap x KDV hariç kitap bedeli x %25 = Telif bedeli
Kitabın satışa sunulduğu tarihteki satış fiyatının 59,90.-TL olduğu, 01.02.2019 tarihi itibariyle kitaplar üzerindeki KDV sıfırlandığından tazminat hesabında bu bedel dikkate alınması gerektiği,
Bu durumda telif tutarı toplamı 3.500 adet x 59,9 x %25= 52,412,5.-TL olacağı, bu, kitabın yazarlarına sözleşme uyarınca ödenecek toplam telif tutarıdır. Daha önce belirtildiği üzere 5 yazar kitabın elbirliği halinde eser sahibidir. Bu durumda her bir yazara düşen telif miktarı 10.482,5.-TL olacaktır. Davacının m.68 kapsamında 3 kat telif tazminatı talep etmesi nedeniyle talep edebileceği telif tazminatının 10.482,5.-TL x 3 = 31.447,5.-TL tutarında olabileceği değerlendirilmektedir.
Davacı ile dava dışı … Yayıncılık arasında imzalanan Arabuluculuk Anlaşma Belgesi uyarınca … Yayıncılık, davacının kendisine yönelik maddi ve manevi tazminat taleplerinden vazgeçmesi karşılığında 20.000.-TL ödemeyi kabul etmiştir. Bunun yanı sıra, … Yayıncılık ile 14. Baskı için sözleşme imzalayan … tarafından davacının hesabına 15.723,75.-TL tutarında “telif bedeli” açıklaması ile 10.12.2020 tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bir başka ifade ile davacıya … Yayıncılık ve davalılardan … tarafından yapılan ödeme toplamı 35.723,75.-TL’dir. Davaya konu kitabın 14. Baskısının, davacının ismi çıkarılarak ve muvafakati olmadan iki yazar daha eklenmek suretiyle gerçekleşmesinden dolayı davacının, davalılardan müşterek ve müteselsilen sorumluluk kapsamında tazminat talebinde bulunması; davacı ile dava dışı … Yayıncılık arasında Arabuluculuk Sözleşmesi imzalanması ve bu kapsamda ödeme yapılması; öte yandan davalı … tarafından davacıya “telif” adı altında ödeme yapılması dikkate alındığında, davacının talep edebileceği telif tazminatı bulunmadığı ,
Davacının isminin çıkarılması ve davalılardan … ve …’ın isimlerinin davacının muvafakati olmaksızın kitaba yazar olarak eklenmesinden dolayı davacının umuma arz ve adın belirtilmesi manevi haklarının ihlaline bağlı olarak talep edilebilecek manevi tazminat tutarının ihlalin niteliği ve miktarı dikkate alınarak 10.000,00.-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı,
Davacı davalı … yönünden davasından feragat ettiğinden bu davalı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği,
Davacı telif tazminatı olarak 3 kat tazminat talep ettiğinden taraflar arasında farazi sözleşme yapıldığı kabulü ile davacı ref talep edemeyeceğinden davacının ,çoğaltılmış nüshalarının muhafaza alına alınması, nüshalarda değişiklik yapılması, davacının adının kitap kapağına eklenmesi ile ilgili talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin uygun olduğu ancak davacı men talebinde bulunabileceğinden bu basımdan sonra yeni basım yapılması ile ilgili eserin yayınının durdurulması talebinin yerinde olduğu
Netice itibariyle
1. Dava konusu olan kitabın FSEK kapsamında “ilim ve edebiyat eseri” niteliğinde olduğu,
2. Davacı … ile davalı … ve dava dışı …’in …adlı kitabın 13. Baskısı üzerinde FSEK m.10/1 kapsamında elbirliği halinde eser sahipliğinin söz konusu olduğu,
3. Anılan yazarlar arasında oybirliği ile alınan bir karar olmadan, kitabın 14. Baskısına davalılar … ile …’ın dahil edildiği, ayrıca bu baskıda davacının isminin yazarlar arasından çıkarıldığı ve …’ın isminin editör olarak belirtildiği; … ve …’ın da kitaba katkı sundukları ve bu baskı üzerinde davacı da dahil olmak üzere adı geçen kişilerin elbirliği halinde eser sahibi oldukları,
4. Bu eylemlerin davacının FSEK’ten kaynaklanan çoğaltma (m.22) ve yayma (m.23) hakları ile umuma arz (m.14) ve adın belirtilmesi (m.15) manevi haklarının ihlali niteliğinde olduğu,
5. Davacının FETÖ irtibatı sebebiyle kamu görevinden ihraç edilmesinin, isminin eser sahipleri arasından çıkarılmasında hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirilemeyeceği,
6.Davaya konu kitabın 14. baskısı için davalı … ile … Yayıncılık arasında imzalanan 17.01.2019 tarihli sözleşme esas alındığında, davacı da dahil olmak üzere kitap üzerinde elbirliği halinde eser sahibi olan 5 yazara ödenebilecek telif hakkı tutarı toplamının 52,412,5.-TL; her bir yazara düşen telif hakkı tutarının ise 10.482,5.-TL olacağı; davacının m.68 kapsamında 3 kat telif tazminatı talep etmesi nedeniyle talep edebileceği telif tazminatının 10.482,5.-TL x 3 = 31.447,5.-TL tutarında olabileceği,
7-Bununla birlikte davacı ile dava dışı … Yayıncılık arasında imzalanan Arabuluculuk Anlaşma Belgesi uyarınca … Yayıncılığın, davacının kendisine yönelik maddi ve manevi tazminat taleplerinden vazgeçmesi karşılığında 20.000.-TL ödemeyi kabul ettiği ve bu bedeli ödediği; bunun yanı sıra, … Yayıncılık ile 14. Baskı için sözleşme imzalayan davalılardan … tarafından davacının hesabına “telif bedeli” açıklaması ile 15.723,75.-TL tutarında ödeme yapıldığı, böylece davacıya toplam 35.723,75.-TL ödeme yapıldığı; bu tespitler karşısında davacının talep edebileceği telif tazminatı bulunmadığı,
8. Davacının isminin kitabın yazarları arasından çıkarılması ve davalılardan … ve …’ın isimlerinin davacının muvafakati olmaksızın kitaba yazar olarak eklenmesinden dolayı davacının umuma arz ve adın belirtilmesi manevi haklarının ihlaline bağlı olarak talep edilebilecek manevi tazminat tutarının 10.000,00.-TL olmasının hakkaniyete uygun olacağı,
Davacı telif tazminatı olarak 3 kat tazminat talep ettiğinden taraflar arasında farazi sözleşme yapıldığı kabulü ile davacı ref talep edemeyeceğinden davacının ,çoğaltılmış nüshalarının muhafaza altına alınması, nüshalarda değişiklik yapılması, davacının adının kitap kapağına eklenmesi ile ilgili talepte bulunamayacağı, ancak davacı men talebinde bulunabileceğinden yeni basım yapılması ile ilgili eserin yayınının durdurulması talebinin yerinde olduğu,
Davalı … yönünden davacı davasından feragat ettiğinden bu davalı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği,
Hükmün ilanında davacının menfaatinin bulunduğu sonuç ve kanaatlerine ulaşılmış olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H ÜK Ü M :
1-Davalı … yönünden 26.02.2021 tarihli sulh sözleşmesi gereği davanın feragat nedeniyle reddine,
Taraflar yargılama gideri hususunda anlaşmış olduklarından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00.-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
Verilen tazminata kitabın basım tarihi olan 31.08.2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
4-Masrafı davalılara ait olmak üzere mahkeme karar özetinin Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,
5-Davacı telif tazminatı talep ettiğinden taraflar arasında farazi sözleşme kabul edilerek davacının çoğaltılmış nüshalarının muhafaza alına alınması, nüshalarda değişiklik yapılması, davacının adının kitap kapağına eklenmesi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacının eserinin yayınının durdurulması talebinin kabulüne,
Alınması gereken (10.000,00.-TLx%068,31)=683,10.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile, eksik kalan (683,10-54,40)=628,70.-TL nispi bakiye karar harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ve kabul edilen diğer maddi istemler için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davanın maddi tazminat bakımından reddedilmesi ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle reddedilen maddi tazminat için hesap 7.375,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %40 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması nedeniyle, davacının peşin yatırdığı 54,40.-TL’nin tamamının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 3.308,40.-TL yargılama giderinin %40’ının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17.03.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 62,20.-TL
Bilirkişi Ücreti :3.000,00.-TL
P.P : 246,20.-TL
TOPLAM :3.308,40.-TL