Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/376
KARAR NO : 2022/147
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 16/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin 1977 tarihinde ABD’nin California eyaletinde kurulduğunu, 40 yılı aşkın bir zamandır bilgisayar ve sair elektronik aletler sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin kurulduğu 1977 tarihinden bu yana, ürün ve hizmetlerinde sürekli olarak, dünya çapında ihdasen ve tescilen sahibi olduğu ve aynı zamanda ticaret unvanının da bir parçasını teşkil eden “…” kelime markası ile tanınmış elma şekli markalarını kullandığını, “…” logosunun, orijinal ayırt edici formunun “sağ tarafı ısırılmış bir elma ve elmanın üzerinde sağa yatık olarak asılı duran tek bir yaprak” şeklinden oluştuğunu, müvekkili şirketin ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde elma şekli markalarını pek çok sınıfta tescil ettirdiğini, davalılardan başvuru sahibi şirket tarafından 35 ve 37. sınıflarda yer alan hizmetler için marka başvurusunda bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından anılan başvuruya, başvurunun müvekkilin tescilli ve tanınmış “…” markasının benzerini, yine “…” markalı ürünlerinin reklamlarında/promosyonel materyallerde ürünlerin ekranlarında bulunan saat olan 9:41’e atıf yapan “941” sayısı ile birlikte içermesinin ve müvekkili markalarının tescilli olduğu hizmetler ile aynı/benzer hizmetler üzerinde tescil edilmek istenmesi sebebiyle itiraz edildiğini, İtirazın reddi üzerine kurum kararına itiraz edildiğini ancak YİDK nezdinde yapılan itirazın 15.10.2020 tarihli ve 2020-M-8445 sayılı karar ile reddedildiğini, davaya konu marka başvurusunun müvekkilinin tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olması nedeniyle SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca reddi gerektiğini, davaya konu marka başvurusunun “CLUB941” ibaresi ile “U” harfinin dışında yer alan bir elma şeklinden oluştuğunu, başvuruda “941” sayısının koyu renkle yazılıp vurgulandığını, “CLUB” ibaresinin ayırt edici niteliği düşük bir ibare olduğu da düşünüldüğünde, başvurunun esas unsurlarının elma şekli ile “941” sayısı olduğunu, başvuruda yer alan “941” sayısının alelade bir sayı olmadığını, bu sayısının seçilmesinin tamamıyla müvekkiline atıf yapılmak istenmesi olduğunu, “…” reklamlarında/tanıtım materyallerinde kullanılan ürünlerin ekranlarındaki saatin her zaman 9:41’i gösterdiğini, davalının internet sitesinde, sitenin “…” hayranları için olduğunun belirtildiğini, “…” markalı ürünlerin satışının yapıldığını, “club941” isimli platform ile karşılaşan tüketicilerin, bunu müvekkilinin bir platformu sanması ya da bu platform ile “…” arasında bir sponsorluk vs. olduğunu düşünmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, elma şekilli markaların aynı zamanda Kurum nezdinde tanınmış marka olarak kayıt altında alındığını, markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gereken diğer bir unsurun da markanın ayırt edicilik gücü olduğunu, müvekkilinin elma şekli markalarının da ayırt ediciliğinin çok yüksek olan ve çok tanınmış markalar olduğunu, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması nedeniyle SMK’nun 6/9 maddesi uyarınca da reddi gerektiğini beyan ederek TÜRKPATENT YİDK’nın 15.10.2020 tarih ve 2020-M-8445 sayılı kararının iptali ile 2019/118651 sayılı (Club941 Şekil) markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesine özetle; genel izlenim itibariyle markalar ele alındığında, “club941“ olan davalı markası ile davacı markalarının, görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirinden son derece farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, her ne kadar, davalı başvurusu ile davacı markalarının birbirine benzediği iddia edilmekte ise edilse de davalı markasında yer alan “club941 ” ibaresinin, bir bütün halinde, bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullanıldığını, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılmasının mümkün olmadığını, başvuru konusu “club941″ ibareli markanın itiraz gerekçesi markalar ile iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olmadıklarını, başvuru konusu markanın “club”, “941 ” ibarelerinin bir araya getirilmesi suretiyle oluşturulduğunu, ortalama tüketicilerin bu ibareyi yapay parçalara bölerek içinden sadece “941” ibaresini seçip, bu kelimeden de “941” ibaresini ön plana çıkartmasının makul ve beklenebilir olmadığını, markalar görsel, işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle belirgin biçimde farklılaştığını, başvuru markasının, “club941” ibareleri ile, kullanılan harfler ile ve oluşturulan şekil kullanılarak tamamen spesifik hale getirildiğini, ayırt ediciliğinin tamamen sağlandığını, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/V maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazın da haklı görülmediğini, başvurunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönünde davacı yanca itiraz aşamasında yeterli delil sunulmadığından ve kötü niyet iddiası da kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli bir sebep olamayacağından, bu iddiaya da itibar etmenin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevabında özetle; müvekkili şirketin 35. ve 37. sınıflarda yer alan hizmetleri için 28.11.2019 tarih ve 2019/118651 sayılı başvurusu ile “Club 941” markası için tescil talebinde bulunduğunu, davacı yanın karıştırılma ihtimalinden bahsettiği özelliklerin müvekkili şirketin markasında uzaktan ya da yakından hiçbir ilgisi bulunmadığını, müvekkili şirketin markasının davacı yanın markasıyla ilk başta bıraktıkları izlenimin oldukça farklı olduğunu, davacı vekilinin karıştırılma ihtimali olduğunu ileri sürdüğü üründe de ön planda olan belirgin ısırılmış bir elma görüntüsü olduğunu, müvekkilinin markasında ise göze çarpan bir “Club” yazısı ve “941” rakamı görüldüğünü, bu özelliğin ürünün işlevsel, niteliksel ve görünüm açısından en belirgin “ayırt edici” özelliği olduğunu, müvekkilinin markasında elmayı – “…” ibaresini çağrıştıracak ve karıştırılmaya mahal verecek bir özellik bulunmadığını, yaprak benzerliğinden bunun elma ile çağrıştırılmasının mümkün görülmediğini, davacının müvekkilinin başvurusunda yer alan elma şeklinin sağa yatık yaprak şeklini içerdiğinden bahsettiğini, davacının tescilli markasındaki asıl önemli unsurun yaprak değil “elma” şekli olduğunu, çağrıştırma yapması söz konusu bile olmadığını, bir an için çağrıştırma ihtimalinin varlığında dahi ortalama tüketicinin algılamasının ne şekilde olacağının, markalar arasındaki çağrıştırmanın işletmesel bağlantı ihtimalini doğurup doğurmayacağının, potansiyel alıcıların bu iki markanın farklı işletmelere ait olduğunu düşünüp düşünmeyeceği konusunun önem arz ettiğini, çağrıştırmanın da yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de karıştırma için tek başına yeterli olmadığını, davacı tarafından herhangi bir tescili ya da koruması olmayan “941” sayısının bile müvekkili şirket ile bağlantısı olduğu onunla özdeşleştiği onun sembolü olduğu kanaatine varıldığını, herhangi bir koruma tescili olmayan alelade bir sayı kombinasyonunun müvekkili şirket tarafından kullanılmasında hiçbir behis bulunmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER;
I-6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu Kapsamında, Aynılık veya Benzerlik Kavramları;
Aynılık veya benzerlik incelemesinde;
İlk olarak; ikinci markanın, birinci markanın kullanıldığı ürün ya da hizmet ile aynı ya da aynı tür (türdeş) ürün ya da hizmet için kullanılıyor olup olmadığının tespiti gerekmekte,
İkinci olarak da sonraki markanın, önceki marka ile tamamen aynı veya benzer olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Karıştırılma değerlendirmesinde bütünsellik ilkesi esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. İltibasın / karıştırılmanın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
Karıştırılma, markaya konu işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesi iltibas için yeterlidir. İşitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Örneğin, şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşıdığı kabul edilmelidir. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi kabul edilmekte, genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsur olarak dikkate alınmaktadır. Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir; Markaların benzerliğinin hangi tüketici grubu açısından dikkate alınacağına ise aşağıdaki bentlerde yer verilmiştir.
Tanınmış Marka Kavramı;
Bir markanın tanınmışlık ile ilgili nispi tescil engeli anlamındaki korumadan yararlanılabilmesi ve markanın (aynı veya farklı mal ve hizmetler yönünden) korunabilmesi için;
• Sonraki başvuru sahibi ile önceki marka sahibi arasında bağlantı olma ihtimali,
• Önceki marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali,
• Önceki marka hakkı sahibinin ününden ve marka değerinden haksız yarar sağlama,
• Önceki markanın itibarına zarar verme,
• Önceki markanın ayırt edici karakterini zedeleme, gibi unsurların bulunması aranmaktadır.
Tanınmışlığa ilişkin tescil engeli anlamında önceki markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin aynı / farklı mal ve hizmetlerde kullanılması, tanınmış marka sahibinin ürettiği ürüne olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin de önceki marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyandırarak, satın almalarını sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusu olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, önceki marka sahibi ile sonraki markayı kullanacak olanların benzer tüketici kategorisine sahip olmaları ve benzer eğilimleri göstermeleri gerekmektedir. Yani önceki markayı kullananların, sonraki markayı da kullanacak olmaları ve bu markalar arasında bağlantı kurma ihtimallerinin olması gerekmektedir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin aynı, benzer veya farklı mallar için tescilinin, tanınmış markadan haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibarına zarar verip vermeyeceği ve/veya onun ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği hususlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Çünkü aynı veya benzer markanın çok sayıda gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılması ve özellikle herkesin bildiği, sık biçimde kullandığı bir işaret yahut isim olması halinde, anılan işaretin aynı, benzer veya farklı mallarda tescilli tanınmışlık kazanan markanın itibarından haksız yarar sağlamayacağı gibi, onun ayırt edici karakterini de zedelemez. Tescil edilip tanınmışlık vasfı kazanan markanın orijinal bir işaret olmaması, diğer bir deyiş ile yeni oluşturulmuş bir kelimeden oluşmaması ve herkes tarafından bilinen bir işaret olması da onun reklam değerine ve gücüne olumsuz yönde etki eder.
Aynı şekilde, markanın reklam değeri yani imajı ile hafızalarda edindiği yer ile tanınmışlık düzeyi de nazara alınacak önemli ve vazgeçilmez kriterlerdir. Tanınmışlığı belirleyebilmek için en etkili yol pazar araştırmaları yaptırmaktır. Markanın tanınmışlığının sağlanmasında ise en etkili yöntem ulusal düzeyde reklam faaliyeti yürütmektir. Ulusal düzeyde reklam faaliyeti de en etkili bir şekilde ulusal yayın yapan TV reklamları ve daha sonra da ulusal yayın yapan gazete-dergi reklamları ile yapılabilmektedir.
Kötü Niyetli Tescil Kavramı;
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötüniyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır.
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kapsamında, 6769 s. SMK m. 6/(9) uyarınca kötüniyetli tescil talebine itiraza, yedekleme veya marka ticareti yapma amacına veya şantaja yönelik markalar, bir başka ifadeyle, bir markanın kullanılması için ciddi çalışmalar yapıldığını bilen bir kişinin sırf başkasına zarar vermek veya adına tescil ettireceği markayı daha sonra yüksek bir bedel karşılığında satmak amacıyla tescil ettirdiği markalar veya daha genel ifadeyle, bir markanın yasadaki belirlenen varlık ve kullanılış amacına aykırı maksatlarla tescil ettirilen markalar konu olmaktadırlar.
Tescili istenen markanın iltibasa yol açması, tarafların uzun süredir aynı sektörde faaliyette bulunması kötüniyetin tespiti için göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir. Fakat bu sebepler tek başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz. Buna göre hükümsüzlük kararı verilebilmesi için kötüniyetin açık/bariz olması, hakkın kötüye kullanılması ve ahlaka aykırılık oluşturması gerekmektedir.
Yargı kararını, doktrin görüşleri ile birlikte değerlendirildiğinde, ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak tanınmış olsun ya da olmasın markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve haksız teciller birer kötüniyetli tescil olarak görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarihli 501/507EK sayılı kararında da ifade edildiği üzere “…kötü niyetli tescil başlı başına bir hükümsüzlük sebebidir. Ancak, anılan HGK kararında da belirtildiği üzere kötü niyetli tescil genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir…” denilmektedir.
İnceleme Konusu Markaların Mal/Hizmet Listelerinin Karşılaştırılması;
Başvuru markası ile redde gerekçe olarak gösterilen markalar karşılaştırılmış, taraf markalarında yer alan mal ve hizmet listesi ile birlikte, aynı tür olan mal/hizmetler kırmızı renk italik ve benzer olan mal/hizmetler varsa siyah renk kalın altı çizgili karakterle belirtilmiştir.
Mal ve hizmetlerin benzerliğinde ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın satın alınmasına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olacağı kabul edilmelidir.
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir.
Mal / hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği aşağıdaki durumlarda ortaya çıkabilir:
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Somut olayda dava konusu marka ile davacı markalarının kapsadığı mallar ve hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 35. sınıftaki bütün hizmetler ile 37. sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin, yukarıda işaretlenen davacı yanın markaları ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu,
35.05 sınıfta yer alan perakendecilik hizmeti ile bu hizmetin kapsamında yer alan mallarını, birbirlerinin tamamlayıcıları olmaları, bir malın üreticisinin aynı zamanda satımını da üstlenmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle de 09. sınıfta yer alan mallar ile bu malların perakendeciliğine ait 35. sınıfta yer alan hizmetlerin benzer olduğu,
Somut olayda, çekişmeli olan sınıfların birbirleri ile aynı/aynı tür ve benzer malları ve hizmetleri içerdiğine yukarıda yer verilmiştir. Yapılan değerlendirmede, söz konusu mal ve hizmetler açısından tek bir sektör belirlemesi yapılamamakla birlikte, iş yönetimi, ticari danışmalık, son kullanıcıya veya o malın uygulayıcısına yönelik çeşitli elektronik veya teknolojik ürünler ile bu ürünlerin satışı üzerine olduğu, bu mal ve hizmetlerin, büyük bir kısmının belli bir eğitim seviyesindeki bilinçli tüketiciye veya alıcıya hitap ettiği, diğer kısmının ise toplum her yaş ve eğitim seviyesinde geniş bir kesime ve nispeten daha genele hitap ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, ortalama tüketici açısından bakıldığında ise dikkat düzeyinin, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değiştiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu noktadan hareketle, “ortalama tüketicinin” seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunacağı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda; Davalının markasının tescil edilmek istenilen ihtilafa konu hizmetlerin 35. sınıf altındaki 35.01., 35.02., 35.03., 35.04. ve 9. sınıfa giren malların 35.05. altındaki toptan/perakende satış hizmetleri (09. sınıf mallara ait perakendecilik) ile 37. sınıftaki hizmetlerin ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi incelendiğinde (genel değerlendirmeye ek olarak); ilgili emtialar içinde teknik nitelikteki hizmetler ile teknik nitelikteki ürünlerin satışı ve pazarlanmasından oluşması ve günlük hayatta herkesin her zaman ihtiyaç duyacağı türden emtialar olmaması nedeniyle hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin bilinç / dikkat / özen / bilgi seviyesinin normale göre görece daha yüksek olduğu; öte yandan ortak olarak tespit edilen diğer bir kısım hizmetler ile bu hizmetlerin alıcılarının ise günlük hayatta herkesin kullanımına konu olabilecek türden olması nedeniyle hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/bilgi seviyesinin daha düşük, sıradan, makul derecede olduğu,
Marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır”. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]). Çekişmeli malın ortalama tüketicisinin zihnindeki marka algısı da bu nedenle değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Bütün bu hususlar uyarınca, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen ve yukarıda listelenen sınıfları açısından sağlanmış olduğu,
İkinci şartın ise markaların karılaştırılması ile tespit edilebileceği,
İnceleme Konusu Markaların Karşılaştırılması;
Taraf markaları incelendiğinde, davaya konu markanın kelime/sayı ve şekil unsurunu birlikte içerdiği, “club941” ibaresinin bulunduğu, bu hali ile bileşke marka olduğu, davacı markalarının ise şekil ve kelime ile şekil unsurlarından oluştuğu, davacı markalarında şeklin/işaretin ortak olduğu, ortak işaretin yanına bazı markalarda “watch”, “tv” ve “pay” ibarelerinin yer aldığı, anlamsal olarak yapılan karşılaştırmada, davalının markasında kelime ve sayıların yer aldığı, “club” ibaresinin İngilizce olduğu, “kulüp” şeklinde Türkçeye çevrilebileceği, anlamının ise görüşme, konuşma, okuma, spor yapma vb. amaçlarla yalnız üye olanların toplandıkları yer, kişilerin, toplulukların oluşturduğu grup, milletlerin oluşturduğu grup, herkese açık müzikli, içkili eğlence yeri anlamlarına geldiği, “941” sayısının ise anlamsal olarak bilinen bir karşılığı olmadığı, bu noktada davacının iddialarında “941” sayısının “09:41” şeklindeki zamana yapılan gönderme olduğunun, davacının ürünlerinin reklamlarında sadece ve özellikle bu zamanın gösterildiğinin, bu hali ile söz konusu saatin davacının ürünleri ile özdeşleştiğinin, ürünlerin bir özelliği haline geldiğinin belirtildiği dikkate alınmıştır. Diğer tarafından davacının şekil markalarında kavramsal olarak bir anlam çıkmamakla birlikte, davacının “…” markasını anımsatacağı, markaların okunuşunda bu hususun da dikkate alınması gerektiği, her ne kadar davaya konu markada yer alan ibare İngilizce olup okunuşunun International Phonetic Alphabet (IPA) / Uluslararası Fonetik Alfabe uyarınca, /klʌb/ yani “kılab” şeklinde olacağı düşünülse dahi, yaygın kullanım itibari ile “klüp” şeklinde okunmasının da muhtemel olduğu, “941” sayılarının ise İngilizce olarak değil Türkçe okunmasının ise günlük kullanımda daha yaygın olacağı, “dokuzyüzkırkbir” veya “dokuz dört bir” şeklinde okunabileceği, davacının markalarında yer alan diğer ibarelerin ise “watch”, “tv” ve “pay” olduğu, bu ibarelerin de İngilizce olması nedeni ile okunuşlarının IPA uyarınca, /wɒt͡ʃ/ yani “vatç”, “tivi”, /peɪ/ yani “pey” şeklinde olacağı, görsel olarak yapılan incelemede, davaya konu markanın beyaz fon üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde “club” ibaresi ve devamında bitişik daha kalın karakterle “941” rakamlarını içerdiği, “club” ibaresi içinde yer alan “u” harfinin çevresinde dairesel şeklin ve şeklin üzerinde de yaprağın yer aldığı, davacı yana ait markalar da ise ortak unsurun “şekil” olduğu, 2017 97992 sayılı markanın aynı şekil formunun renkli hali olduğu, genel olarak beyaz fon üzerine siyah tonlarda şekil veya şekil ile birlikte, şeklin devamında “watch”, “tv”, “pay” ibarelerinin yer aldığı,
Bir bütün olarak, anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan incelemede sonucunda, karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzerlik ile ilgili değerlendirmeden önce, “941” ibaresi ile davacı yanın ürünleri üzerindeki “09:41” saati arasında bir çağrışım olup olmadığı, ilişkilendirme yapılıp yapılamayacağı ve “941” sayısının davacıyı akla getirip getirmediğine ilişkin inceleme yapılmış, davacının iddialarından hareketle “09:41” / “9:41” zamanına ürünlerde yer verdiği, ürünlerin üzerinde “09:41” veya “9:41” rakamlarına yer verildiği, bununla ilgili “Google” arama motoru üzerinden “09:41” ibareli görsel araması yapıldığında çıkan sonuçlar arasında davacının ürünlerine ait görsel veya bilginin çok sınırlı olduğu, “9:41” rakamı ile ilgili görsel araması yapıldığında ise; davacının ürünlerini gösterir görsellere rastlandığı, “941” rakamı ile ilgili görsel araması yapıldığında ise; çok daha farklı sonuçlara ulaşıldığı, davacının ürünleri üzerinde saat kısmında her zaman “9:41”/“09:41” zamanına yer vermesinin davacının, “9:41” / “09:41” açısından markasal kullanım olarak kabul edilemeyeceği, davacının eylemli kullanımlarının ürün üzerinde ürünün saatinin göstergesi şeklinde olduğu, bunun dışında farklı bir şekilde markasal kullanımda bulunulmadığı, davaya esas teşkil eden ibarelerden farklı olarak, ürünlerinde yer alan bir özelliğe ait görsel olarak kabul edilmesi gerektiği, davacı ürününün diğer ürünlerden ayırt etmeyi sağlamaya yönelik olmadığı kabul edilmiştir. Davacının eylemli kullanımlarını markasal kullanım olarak kabul etmemekle birlikte, “941” ibaresi açısından da makul düzeyde bilgili tüketiciler açısından söz konusu rakamın davacının ürünlerini işaret etmediği, bilirkişilerce yapılan araştırmada da arama sonuçlarının bu iddiayı desteklemediği, “9:41” / “09:41” ile “941” açısından dahi fark olduğu, davaya konu marka ile davacının ürünlerindeki zaman gösterimi arasında herhangi bir çağrışım doğmadığı, “941” rakamının ilk bakışta davacının ürünlerindeki zamanı çağrıştırmadığı,
Taraf markalarında benzer olduğu iddia olunan şekil açısından yapılan değerlendirmede ise; davaya konu markada yer alan şeklin, markanın içinde ön plana çıkmadığı, belli bir ayırt ediciliğinin de olmadığı, daire ve yaprak formunun vektörel şekillerde sıklıkla kullanılan bir unsur olduğu, yaprağın eğiminin de şekle hareket katmak için oluşturulduğu,
Diğer taraftan davacının şekil markalarında yer alan unsurlarda ise öne çıkan öğelerin bulunduğu, elma formunun ve “ısırık” izlenimine neden olan sağ kısımdaki boşluğun şekli kendine özgü hale getirdiği, bu hali ile belli bir ayırt ediciliğe sahip olduğu, davacı yanın şekil unsurlu markaları ile davaya konu markada yer alan şeklin bu nedenle benzer olarak kabul edilemeyeceği, sonuç olarak davaya konu marka ile davacının seri markaları arasında ilk bakışta iltibasa meydan verecek bir benzerlikteki kullanımın bulunmadığı, taraf markalarının bu hali ile karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer olmadıkları, yukarıdaki esaslar ile birlikte, karşılaştırılan markaların özelliklerine göre, ortak olduğu iddia olunan şekil unsuru açısından ise ibareye ait ayırt edicilik gücüne etkisinin bulunmadığı, bu hususla birlikte, karşılaştırmada halkın ilgili kesimine ilettiği bütünsel algının dikkate alınması gerektiği,
Yukarıdaki bölümde de belirtildiği gibi, taraf markaları arasında yer alan ayırt ediciliği olmayan veya zayıf ayırt ediciliğe sahip unsurlar ile birlikte, işaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan tüketici açısından,”sağ tarafı ısırılmış bir elma ve elmanın üzerinde sağa yatık olarak asılı duran tek bir yaprak” unsurlu markalar karşısında “club941” ibareli markasının ilgili sınıflar açısından farklı bir teşebbüse ait marka olduğunun anlaşılacağı, öyle ki, somut uyuşmazlık kapsamındaki çekişmeli emtiaların tüketicisinin büyük bir kısmının yüksek dikkat seviyesine ve diğer bir kısmının da daha sıradan, düşük bir seviyeye sahip olduğu görülmekle birlikte; taraf markaları arasında görsel, işitsel, anlamsal ve bütünsel açılardan benzerlik bulunmaması, benzer bir algıya işaret etmemesi nedeniyle daha düşük, sıradan seviyede dikkate, bilgiye ve özene sahip olan tüketici kitlesinin bile yanılgı yaşamasının mümkün olamayacağı, tüketicinin taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesinin bulunmadığı,
Yapılan değerlendirmelerde, hitap edilen/hedeflenen tüketici kesimi için yapılacak değerlendirmede, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süre dikkate alınmıştır,
Tanınmış Marka Değerlendirmesi;
Somut olayda, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, “sağ tarafı ısırılmış bir elma ve elmanın üzerinde sağa yatık olarak asılı duran tek bir yaprak” ortak unsurlu markalarının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, yurt içi ve yurtdışı satış ağı vb. delillere rastlanmadığı, diğer taraftan TÜRKPATENT tarafından, davacının markasının T/01851 sayı ile tanınmış marka siciline kaydetmiş olduğu, taraf markalarının benzer olarak kabul edilmediği, davacı marka sahibinin, davaya konu markanın tescilinden zarar görme veya itibarında zarar meydana gelme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiş, davalı yanın tescil talebi ile davacı şirket markalarına yanaşacağı yönünde bir kanaat oluşmadığı bu nedenle de 6769 sayılı SMK’nun m. 6/5 kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı,
Kötü Niyet Değerlendirmesi;
Kötü niyet iddiası ve bu kapsamda yapılacak değerlendirme, hukuki nitelik taşıması ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde ve tekelinde olduğu kabul edilmekle birlikte, verilen görev (6769 s. SMK) kapsamında yapılan değerlendirmede davacı tarafın, davalı marka başvurusunun kendi markasının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak yapıldığını iddia ettiği, önceki bölümlerde belirtilen içtihatlardan da anlaşıldığı üzere, kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerektiği, davalı şirketin kötü niyetinin ispatı külfetinin davacıya ait olduğu kabul edilmekle; Dosya kapsamında davalının, haksız kazanç, yedekleme, şantaj, spekülasyon vb. amaçlı tescil başvurusunda bulunduğunu gösterir her hangi bir belge bulunmadığı, dosya kapsamında yer alan internet sitesi çıktılarının da kötü niyeti gösterir nitelikte olmadığı kabul edilmiş, davalının kötü niyetli bir başvuruda bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı,
Netice itibariyle,
a- Davaya konu 2019 118651 sayılı davalı şirket markasının dava konusu edilen 35. sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, 37. sınıfta yer alan “Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri.” açısından, davacı şirketin itirazlarına dayanak yukarıda listelenen markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu,
b- Davaya konu 2019 118651 sayılı davalı şirket markası ile davacı şirketin itiraza dayanak markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,
c- “941” sayısının davacı şirketi veya ürünlerini akla getirmediği,
d-Davacı markasının, SMK’nun 6/5. madde kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı,
e- Dosya kapsamında kötü niyet iddiasına dayanak bilgi ve belgeye rastlanamadığı,
f-Dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 15.10.2021 tarih ve 2020-M-8445 sayılı kararının yerinde olduğu sonuçlarına varılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21.04.2022
Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır