Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/369 E. 2021/44 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/369 Esas – 2021/44
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİKARAR TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2020/369
Karar No : 2021/44

Hâkim :……
Kâtip : ….

Davacı : …..
Davacı Vekili : …..
Dava : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Dava Tarihi : 21.09.2016
Karar Tarihi : 17.02.2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 18.02.2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, ticaret unvanının ayırıcı unsuru …ibaresinden oluşan müvekkilinin “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2011/111613; “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2011/111612; “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren …; “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2011/111610; “…” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren …; “…DENİM” ibareli 25.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2002/15700; “…” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2000/16787; “…GRUBU” ibareli 25.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 171077 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 22.01.2015 tarihinde görsel, fonetik, işitsel ve umumî intiba olarak müvekkillerinin “…C…. “, “……”, “……”, “…”, “…DENİM”, “…”, “…GRUBU” ibareli tanınmış markalarına iltibas ve tecavüz oluşturacak nitelikte 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren “…” ibare ve biçimli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/5291 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilânı üzerine müvekkilinin ticaret unvanı, tanınmışlık, kötüniyet ve iltibas vakıalarına dayalı olarak başvurunun reddi arzusuyla itirazlarda bulunduğunu, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2016/M-7009 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun müvekkilinin öteden beri tescilli olarak kullanılan ticaret unvanı ve tanınmış markalarının oluşturduğu güven ve itibardan haksız yararlanma amacı güden onlarla iltibasa neden olacak tamamen kötüniyetli bir başvuru olduğunu ifade ederek, hukuka aykırı kurum kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevabında özetle, tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, görsel, işitsel ve anlamsal olarak “…” sözcüğünü içeren başvuru konusu işaretin davacının “……”, “……”, “……”, “……”, “…”, “…DENİM”, “…”, “…GRUBU” ibareli markaları ile ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı İsmail …vekili savunmasında özetle, müvekkilinin … TEKSTİL TİCARET LTD, ŞTİ.’nin kurucusu ve ortağı olduğunu, …ibaresinin soyadı olduğunu, markaların farklı olduğunu, bütünsel olarak başvuru konusu işaretin davacının markaları ile benzer olmadığını, iltibas doğmayacağını ifade ederek davanın reddini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalıların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacının “…C…. ” ibareli markaları karşısında davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Sunulan deliller kapsamından, ticaret unvanının ayırıcı unsuru …ibaresinden oluşan davacının “……. ” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren…. ” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2011/111612; “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren …; “……” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2011/111610; “…” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren …; “…DENİM” ibareli 25.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2002/15700; “…” ibareli 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 2000/16787; “…GRUBU” ibareli 25.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren 171077 sayılı markaların sahibi oldukları gözlenmektedir.
İşlem dosyasının tetkikinde; davalının 22.01.2015 tarihinde “25.sınıftaki Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” ürünleriyle “35.sınıftaki Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerini; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” içeren “…” ibare ve biçimli marka tescil başvurusunda bulunduğu, 2015/5291 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilânı üzerine davacının ticaret unvanı, tanınmışlık, kötüniyet ve iltibas vakıalarına dayalı olarak başvurunun reddi arzusuyla itirazlarda bulunduğu, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2016/M-7009 sayılı kararla reddedildiği, anılan kararın davacı vekiline 21.07.2016 tarihinde bildirildiği, başvurunun tescilinin sağlandığı ve yasal süre içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
Toplanan delillere, incelenen mahkeme kararlarına, bilirkişi teknik görüşlerine ve tüm dosya kapsamına göre;
tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerektiği,
davacının markalarının “…… ” ibaresinden oluştuğu, …ibaresinin markaların asıl ve ayırt edici unsuru olduğu, bir yanı eğrilmiş, çarpılmış, yamuk, biçimsiz, çarpık gibi anlamları olan …ibaresinin soy isim olarak da kullanılageldiği, yazıldığı gibi okunduğu,
anılan kelimenin 25 ve 35.sınıf mal ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu,
esasen davacı işletmenin üretim ve ticaretini yaptığı hizmet ve ürünlerini, seri ve birbirine benzer yahut ana unsuru birbirine benzeyen markaları ile birlikte pazara sunmakta olduğu, davacının seri markalarının esas ve ayırt edici unsurunun “…… ” ibareli oldukları, bu vakıa ve kabul karşısında denilebilir ki; davacının “…” kök ve esas unsurlu seri markalarının bulunduğu, dolayısıyla bir başkasının, aynı tür ürün ve hizmetler için, yine “…” veya bu ibareyle ilişkilendirilmesi mümkün kök ve esas unsurlu veya bunlarla anlamsal, görsel ve sescil olarak iltibas yaratabilecek bir işareti kullanmasının, seri içerisine girmek suretiyle davacının bu seri markalarının çekici gücünden yararlanması ve bu meyanda sunulan ürün ve hizmetlerin davacıya ait işletmenin sunduğu ürün ve hizmet olduğu biçiminde bir intibayı intaç edebileceği,
davalı başvurusunun konusu olan işaretin “…” ibaresinden oluştuğu,
ÇLK ibaresinin …ibaresindeki sessiz harflerden oluştuğu, ticari hayatta firmaların markaların oluşturan sözcüklerin sesli harflerini çıkarmak suretiyle sessiz harflerden oluşturdukları tanıtım işaretlerini kullanmalarının yaygın olduğu,
“…” ibareli başvuruyla “”……. “” ibareli davacı markalarının görsel ve sescil olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle bağlantı kurulabilecek derecede benzer bulundukları,
ilk bakışta ve derhal böyle bir algının doğmasının kaçınılmaz olduğu,
“…… ” ibareli markaların asıl ve ayırt edici unsuru olan …ibaresinin sesli harflerinin çıkarılmış olmasının bağlantı kurmayı engelleyecek derecede ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, zira bu farklılığın görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı,
bu sebeple başvuru konusu işaretin davacının markaları ile ilişkilendirilmesinin kaçınılmaz olduğu,
Zira sadece marka ve işaretleri soyut olarak bilen kişilerin değil, aksine markaların kapsamlarındaki ürün ve hizmetleri bilen kişilerin markaları ilişkilendirip ilişkilendirmeyeceklerinin önemli olduğu,
başvurunun, davacının seri nitelikteki “…” ibareli markalarının serisi içerisinde bir marka olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğu,
davacının markalarının 25 ve 35.sınıftaki ürün ve hizmetleri içerdiği,
bu ürün ve hizmetlerin genel olarak tüm tüketicilere hitap ettiği, ara ve son kullanıcılar tarafından satın alınma imkanının da olduğu,
başvurunun da 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içerdiği,
bu ürün ve hizmetlerin de genel olarak nihai kullanıcılara ve bunun yanında ara ve son kullanıcılara hitap eder nitelikte olduğu,
iltibas incelemesinden mal ve hizmetlerin aynı tür olmasının gerektiği, aynı tür olup olmadıklarının tespitinde piyasa anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaları, son kullanıcıları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklarının bulunması, kullanım amaçları, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallarının ortak bulunması, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimlerinin nazara alınabileceği,
özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin de iltibas kavramı içerisinde bulunması sebebiyle bu konuda markaların bilinirliği, taraf markalarının birbirine yakınlık seviyesi gibi objektif kriterler nazara alınarak daha esnek bir yaklaşım benimsenmesinin gerektiği,
karıştırılma ihtimaline ilişkin genel değerlendirmede özellikle markalar arasındaki benzerlik/aynılık ile mal veya hizmetler arasındaki benzerlik olmak üzere ilgili faktörlerin birbirine karşılıklı bağımlılığını beraberinde getireceği,
bu sebeple de mallar/hizmetler arasındaki düşük benzerlik düzeyinin, markalar arasındaki daha yüksek benzerlik ile (veya tam tersi) dengelenebileceğinin özellikle gözetilmesinin gerektiği,
öte yandan mal ve hizmet sınıfı itibariyle başvurunun davacı markaları ile örtüştüğü, mal ve hizmet sınıflarının her yıl yenilendiği, bu cümleden olarak sınıfların kapsamındaki ürün ve hizmetlerin bazen kısaltıldığı, bazen detaylandırıldığı, ancak bunun iltibas veya aynı tür sayılma kriteri yönünden asla bağlayıcı olmadığı,
yargılama konusu açısından yukarıdaki faktörler nazara alındığından davacı markalarının kapsamındaki 25 ve 35.sınıflardaki ürün ve hizmetlerle başvuru kapsamında bulunan ve kalan 25 ve 35.sınıflardaki ürün ve hizmetlerin özellikle üretim yöntemlerinin ve üretici firmaların aynı tür ürün ve hizmetlerin üretimlerini gerçekleştiriyor olmaları, toptan veya perakende piyasaya sunumlarına ilişkin dağıtım kanallarının ortaklığı, birbirlerini tamamlama olanaklarının bulunması, hedeflenen halk kesimlerinin ortak olması, özellikle işaretin asıl ve ayırt edici unsurlar itibariyle özgün ve ayırt ediciliği yüksek olan davacı markası ile birebir aynı olması ile düşük düzeyli ürün benzerliğinin yüksek düzeyli marka benzerliği ile telafi edilebilir bulunması ve bunun yanında işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin mevcudiyeti karşısında aynı tür sayılmalarının zorunlu olduğu,
anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici ve yararlanıcı kitlesinin özellikle marka ve başvuru konusu işaretin asıl ve ayırt edici unsurlarının aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğu,
karıştırılma ihtimalinin, somut olayın koşullarıyla alakalı tüm faktörlerin göz önüne alınması suretiyle, geniş çaplı olarak değerlendirilmesinin gerektiği,
karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinin bilhassa, markanın piyasadaki tanınırlığı, halkın iki marka arasında ilişkilendirme yapabilmesi ve işaret ile mallar arasındaki benzerlik düzeyi olmak üzere pek çok unsura bağlı olduğu,
zira bu tip durumlarda incelenmesi gerekenin tarafların mallarının ve hizmetlerinin birbirleriyle karıştırılıp karıştırılmayacağının değil, bunun ötesinde ortalama alıcıların malların ve hizmetlerin aynı ticari kaynaktan geldiği inancına kapılıp kapılmayacağı olduğu,
dolayısıyla bu yönde gerçekleşmesi kaçınılmaz nitelikteki bağlantılandırılma olasılığının varlığı için malların ve hizmetlerin mutlaka aynı veya birbirleriyle rekabet edebilir doğada olmasının yahut aynı ticari kanallarla satılmasının dahi gerekli bulunmadığı,
önemli olanın bu mal ve hizmetlerle karşılaşacak ve davalıya ait tanıtım işaretini görecek kişilerin, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olması sebebiyle bu mal ve hizmetlerin aynı kaynaktan geldiği veya aynı üreticiyle bir şekilde bağlantılı olduğu yanlış inancına kapılabilmesi olduğu,
sonuç itibariyle başvuru kapsamındaki malların, davacı markalarının kapsamındaki mallarla aynı türden olduğu,
normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı ürünlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmet alımlarında aynı markayla sunulan mallardan ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcı ve yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı,
anılan ürün ve hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde davacının “……. işaretini taşıyan ürün ve hizmetleri satın alma veya yararlanma yönünden tercihte bulunabilecekleri,
bir kısım alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilse bile marka ve işaretin birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarının kaçınılmaz olduğu,
zira davacının “…… ” ibareli seri markalarının bulunduğu,
davalı başvurusunun da bu seri markaların arasına sızmış bulunduğu,
bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı,
açıklanan sebeplerle davacının 556 sayılı KHK’nın 8.maddesi hükmüne dayanarak davalı başvurusunun tesciline itiraz edebileceği,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekli olduğu,
kanısına varıldığından,
davalı kurum kararının 25 ve 35.sınıf mal ve hizmetler bakımından hukuka uygun bulunmadığı sonucuna ulaşılarak,
davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Biçimindeki gerekçeyle,
“D a v a n ı n K a b u l ü n e,
Türk Patent …. sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli 2015/5291 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,”
Şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Kararı, davalı taraf vekilleri istinaf etmiş, istinaf mahkemesinde başvurunun reddine karar verilmiş, bunun üzerine davalılar vekilleri kararı temyiz etmiştir.
Yargıtay ….. Hukuk Dairesi ….
“Dava, davalı yanın 25. ve 35.sınıflarda “…” ibareli marka tescil başvurusuna karşı davacı yanın “…” asıl unsurlu markalarını mesnet göstererek ve iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıalarına dayanarak yapmış olduğu itirazın reddine dair Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.07.2016 tarihli ve…. sayılı kararının iptali ile davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığında, markaların görsel, işitsel ve kavramsal özelliklerinin bir bütün olarak değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir. Somut olayda, markalar bir bütün olarak karşılaştırıldığında başvuru markasındaki ilave “PNT” ibaresiyle birlikte aralarında ayırtediciliği sağlayacak ölçüde farklılık bulunduğu ve karıştırılma ihtimalini doğuracak ölçüde bir benzerlik bulunmadığı halde, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve Bölge Adliye Mahkemesince de davalılar vekillerinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi yerinde olmamış ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.”
Şeklindeki gerekçeyle bozmuştur.
Bozma kararına uyulmuştur.
Neticede dosya incelendiğinde usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamından somut olayda, markalar bir bütün olarak karşılaştırıldığında başvuru markasındaki ilave “PNT” ibaresiyle birlikte aralarında ayırtediciliği sağlayacak ölçüde farklılık bulunduğu ve karıştırılma ihtimalini doğuracak ölçüde bir benzerlik bulunmadığı anlaşıldığından davacnın TP YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük talepli açtığı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 29,20.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 30,10.-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı Türk Patent ile şirket kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu istinaf ve temyiz giderlerinden ibaret 501,00.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalı şirketin yapmış olduğu istinaf ve temyiz giderlerinden ibaret 401,80.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17.02.2021

Kâtip Hâkim 41072 ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır