Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/353 E. 2021/304 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/353
KARAR NO : 2021/304

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …- …
VEKİLİ : Av. … – [….
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 2008/51343 tescil numarası ile 43. Sınıfta tescilli ”…” şekil markasının ve 32, 38 ve 43. Sınıflarda tescilli 2013/45821 sayılı ”…” markasının sahibi olduğunu, davalı tarafından 2013/61978 başvuru numarası ile “… …” markasının tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuru yapılmış ve talebin kabulü üzerine 2013/61978 tescil numarası alan … … markasının, … sınıfında 18.08.2015 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, Müvekkilinin 2008/51343 nolu … şekil markasını 26.05.2010 tarihinde, 2013/45821 nolu … markasını ise 19.08.2014 tarihinde sicile tescil ettirmiş olduğunu, dolayısıyla … … markasının tescil ve başvuru tarihinden çok önceki tarihlerde aynı mal ve hizmetlerde … markasının müvekkili adına tescilli bir marka olduğunu, müvekkilinin markasını tescil ettirmekle kalmayıp ayrıca kanunun aradığı kullanım şartını da yerine getirmiş olup markasını tescil ettirdiği tarihten itibaren Türkiye’de ciddi şekilde kullandığını, dolayısıyla hükümsüzlüğü istenen markanın tescilinden çok önce müvekkili adına tescil edilen … markalarının, aynı zamanda müvekkili tarafından ticari alanda uzun yıllardır kullanılan bir marka olduğunu, bu sebeple kanunda sayılan hükümsüzlük hallerinin oluştuğu açık olup ”… …” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini,
Müvekkili adına tescilli “…” markası ile davalı adına daha sonra tescil edilen “… …” markası arasında benzerlik ve tescil edildiği sınıfların ve kapsadığı hizmetlerin aynı olması nedeniyle iktibaslı/iltibaslı kullanımın söz konusu olduğunu, zira “… …” markasında yer alan kelimelerden “…” kelimesinin markaya hiçbir ayırt edicilik sağlamadığının izahtan vareste olduğunu,
Nitekim sicile yaptırılan tescilde ”…” ve ”…” kelimelerinin en az 10-15 katı büyüklüğünde, neredeyse bültende ayrılan ekranın tamamına yakınını kapsayacak büyüklükte ”… KUŞU” tescile dahil edilmiştir ki davalının ”…” çağrışımı yapma niyetinde olduğu, halk nezdinde böylesi bir intiba oluşturmak istediği açık ve net bir şekilde anlaşıldığını, bu durumun markanın ayırt edici unsurunun münhasıran ”…”
unsuru olduğunu ve fakat ”…” markasının da müvekkili adına tescilli olduğunu,
… markası ile … … markası arasında okunuş, yazılış, fonetik değerlendirmesi ve son olarak halk nezdindeki genel intiba dikkate alındığında markaların karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dolayısıyla her iki markayı gören ortalama tüketicinin zihninde aynı algı (imaj) oluşacağını, markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal açıdan bağlantı kurulacağının ortada olduğunu, markaların tescil başvurularının ve kullanıldıkları alanların aynı olmasının aynı zamanda markalar arasında haksız rekabet oluşturduğunu, bu nedenle halk nezdinde değerlendirildiğinde iki marka arasında fark anlaşılamayacak olup birbirinin serisi veya benzeri olarak algılanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu,
Müvekkilinin 2008 yılı öncesinde kullanmaya başladığı ”…” markasını ilk olarak 2008 yılında tescil ettirmiş olup, ”…” markasını belli bir tanınırlığa kavuşturanın, tüketicinin hafızalarında yer edinmesini sağlayanın müvekkili olduğunu,
Dava konusu markaların her ikisinin de 43. Sınıfta tescilli olup, her iki marka hakkı sahibinin de konaklama/otelcilik ve yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri alanında markalarını tescil ettirmiş olduğunu, günümüz teknoloji ve internet çağında konaklama yeri/otel arayan tüketicilerin internet üzerinden arama yaparak satın alma veya rezervasyon işlemlerini gerçekleştirdiğinin bilinen bir gerçek olduğunu, müvekkilinin ”…” markasını belli bir tanınırlık seviyesine getirmiş olmasının yanı sıra internette de belli bir tıklanma, arama yapılması seviyesine ulaşmış olup, ”… otel” veya ”… yiyecek” şeklinde arama yapıldığında ilk sırada müvekkiline ait sonuçlar çıktığını, internet üzerinden ”… otel” veya ”… yiyecek” şeklinde arama yapan tüketicilerin, ilk sırada müvekkiline ait sonuçlarla karşılaştıktan sonra alt sıralarda davalıya ait marka ile karşılaştıklarında davalı adına tescilli markanın da müvekkiline ait olduğunu, aynı markanın farklı şubesi veya uzantısı olduğunu veya müvekkilin davalıya lisans verdiğini veya müvekkilin davalıya iş yaptığını vs. düşünme ve karıştırma ihtimallerinin bulunduğunun internet üzerinden yapılacak veya yaptırılacak basit bir araştırma ile anlaşılabileceğini,
Müvekkili adına tescilli “…” markasının, başvuru tarihinden itibaren ve davalının kullanımından çok önce Türkiye’de ticari etki oluşturacak şekilde ciddi olarak kullanıldığını, müvekkili tarafından İstanbul gibi Türkiye’nin en kalabalık ve turistlere en çok ev sahipliği yapan bir şehirde kendi adına tescil ettirdiği marka tanınır hale getirildiğine ve davalı tarafından daha sonraki tarihte aynı mal ve hizmet sınıfı için tescil başvurusu yapıldığına göre, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini,
Dava konusu markalardan davalı adına tescilli ”… …” markası ile müvekkili adına tescilli ”…” markalarının asli unsurunun ”…” olması, her iki marka arasında yazılım ve anlam birliğinin olması, her iki taraf adına tescilli markaların aynı sınıfta (43.Sınıf) ve aynı sektörlerde (otelcilik/geçici konaklama ve yiyecek-içecek sağlama hizmetleri) tescilli olması, ayırt edilemeyecek derecede benzerliği nedeniyle tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması sebepleriyle davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne
ve sicilden terkinine karar verilerek, marka hakkı sahibi müvekkilin kanunla güvence altına alınan tüm haklarının yeniden sağlanmasının elzem olduğunu,
Davalı taraf ”… …” markasını 43. Sınıfta 18.08.2015 tarihinde kendi adına tescil ettirmiş ise de 6769 sayılı kanunun 26. Maddesinin atfı ile aynı kanunun 9. Maddesi uyarınca ”… …” markasının davalı tarafından 18.08.2015 tescil tarihinden itibaren beş yıl boyunca haklı bir sebep olmadan tescil edildiği … sınıfı bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamış ya da kullanımına en az beş yıl ara verilmiş olduğunu, işbu sebeple de davalı adına tescilli ”… …” markasının 43. Sınıf yönünden sicilden terkinin gerektiğini, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde davalı adına tescilli 2013/61978 tescil numaralı ve 18.08.2015 tescil tarihli “… …” markasının 43.sınıftaki tüm hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; 2013/61978 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu için 16.07.2013 tarihinde 43 sınıfta … Üniversitesi adına marka tescil başvurusu dosyalanmış olup markanın 18.08.2015 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, 43. sınıfta 2008 51343 sayı ile tescilli “… şekil” ve 28, 32 ve 43. sınıflarda 2013 45821 sayı ile tescilli “…” ibareli markaya benzer veya karıştırılma ihtimali olması gerekçesiyle …nin avukatı tarafından “… …” ibareli markasına dava açılmış olduğunu,
Orta seviyedeki tüketicinin bu iki markayı birbirleriyle karıştırmayacağının açık ve net olduğunu, … … markasının diğer markalardan farklı bir şekilde algılanacağını ve karıştırılma ihtimalinin olmayacağını,
“… …” ibareli markanın el yazısı ile “…” ve “…” ibareleri ve “… …” şeklinden oluştuğunu, “… …” şeklinin turkuaz ve mavi tonlarda renklerden oluştuğunu, üçer pençeli, uzun boyunlu, başı dik pozisyonlu, uzun ve gösterişli kuyruklu olduğunu,
Davada ret gerekçesi markaların ise ve siyah beyaz bir şekil ve “…” ibaresi ile beyaz zemin üzerine siyah “…” yazısından oluştuğunu, hedef kitle durumundaki tüketicinin “…+şekil” markası ve “…” markası ile “… …” marka başvurusu arasındaki farkı idrak etmeye ehil ve muktedir olduğunu,
“… …” ibareli markada ayırt edici unsurun “…” ve “…” kelimelerinin yanı sıra “… …” şeklinin olduğunu, dava nedeni olarak gösterilen “…” ibareli markalar ile “… …” ibareli marka karşılaştırıldığında markaların ortak tek yönlerinin her ikisinde de yer alan “…” ibaresinin olduğunu ve markaların içerdiği diğer ayırt edici unsurların hiçbir şekilde birbirlerine benzemediğinin açık bir şekilde görüldüğünü, birbirleri ile benzerlik oluşturabilecek tek unsurun “…” ibaresi olabileceğini, “… …” ibareli markada ayırt edici unsurun iddia edildiği üzere yalnızca “…” ibaresi olmadığını, “…” ve “…” kelimeleri ve bunların yanı sıra “… … şekli” olduğunu,
Markadaki “…” ibaresinin kullanımının eskilere dayanması konusunda da … Üniversitesi’nin tarihçesi hakkında özet bilgi vermenin uygun olacağını, bilindiği üzere … Üniversitesi’nin kuruluşunun eskilere dayandığını,
… Üniversitesi’nin 1926 yılında Ankara’nın merkezinde “…” adıyla açılan ve şu anda … olarak kullanılan binada eğitim-öğretim faaliyetlerine başlamış olduğunu, Enstitü’nün 1929 yılında “… …” olarak adlandırılmış olduğunu, 1976 yılında “… Eğitim Enstitüsü” adını almış olduğunu, son olarak, 1982 yılında 2809 sayılı kanunla … Üniversitesi olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam ettiğini,
… Üniversitesi’nin ülkemiz genelinde bilinirliği konusunda da bugün … Üniversitesi’ne bağlı olarak eğitim-öğretimini sürdüren …. bulunduğunu, yurdun dört bir yanından üniversiteyi kazanarak gelen binlerce öğrencisinin yanında … Üniversitesi; …. ilkelerinden gelen yabancı uyruklu öğrencileri de kabul ettiğini, Üniversitenin, açılan yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrencileri sadece kendi öğretim elemanı ihtiyacını değil, diğer üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını da karşıladığını,
Davacı firma özel sektör bazında otelcilik faaliyetleri ile ilgilenirken Üniversitenin eğitimöğretim alanında kamusal anlamda hizmet verdiğini, bu nedenle markaların iddia edildiği gibi müşteri yanıltıcı bir karışıklığa yol açmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı markasının tescilli sınıflarda kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmama nedeni ile iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hükümsüzlük Bakımından
6769 s. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” başlıklı 25. Maddesi 1. fıkrası:
“Madde 25- (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” hükmüne amirdir. Değerlendirme, bu fıkrada atıf yapılan 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/5 maddeleri kapsamında yapılmıştır.
Emtia ve Marka İşaretleri Bakımından Benzerlik Değerlendirmesi
Benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iltibas olduğuna karar verilecektir.
Markalar arasındaki benzerlik incelenirken,
Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları
Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik,
Çağrıştırma,
Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat,
Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman,
kriterleri ele alınmalıdır.
İltibas, kanunlarda tanımlanmamış olmakla birlikte öğretide “bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların (veya hizmetlerin), gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönden çağrışımlar yapması” olarak tanımlanmıştır. Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil; alıcıların mal veya hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen, bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali vardır. Dolayısıyla, iltibas bulunduğunun kabulü için işaretin marka ile bağlantı kurulmasına ve düşünsel olarak markayı çağrıştırmasına elverişli olması gerektiği,
Tam bu hususta değinilmesi gereken önemli nokta ise karıştırılma ihtimalinin varlığı “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. “Halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir.
İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının tespitinde, mal ve hizmetlerin aynı veya benzer alıcı çevresine hitap edip etmediklerine ve aynı veya benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıklarına; markaların kullanıldığı mal veya hizmetin ekonomik değerine; bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyine ve orta yetenekteki alıcıların markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri aldıkları sırada sarf edecekleri dikkat ve özene de bakılır.
Emtiaların Aynı/Benzer/İlişkili Olup Olmadığı
Dava konusu markanın kapsamında yer alan;
“Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvan bakım evleri hizmetleri.” hizmetlerinin davacıya ait redde mesnet markalarda aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
Marka İşaretlerinin Benzer Olup Olmadığı
Dava konusu “ … …+ŞEKİL” ibareli marka, mavi rengin tonlarında, kelime unsurlarına oranla daha büyük … kuşu şekli ve söz konusu şeklin hem sağında stilize edilmiş şekilde “…” ve “…” ibarelerinin yer aldığı kelime+şekil markasıdır.
Davacı markalarından “…” ibareli marka herhangi bir şekil unsuru içermeyen, siyah renkte, standart karakter ve büyük harflerle yazılmış kelime markası, “…+ŞEKİL” ibareli marka ise kırmızı zeminli bir elipsin içinde beyaz renkte, küçük italik harflerle yazılmış “…” ibaresi ve bu ibarenin solunda siyah ve beyaz renklerden oluşan kuşu andıran bir figürün yer aldığı kelime+şekil markasıdır.
Her ne kadar dava konusu markada yer alan kuş şekli kelime unsurlarına oranla daha büyük olsa da, kelime unsurlarının şekil unsuruna kıyasla daha baskın olduğu, dolayısıyla dava konusu markanın esas unsurunun bütüncül olarak “… …” ibaresi olduğu, davacı markalarındaki esas unsurun da markalarda tek kelime unsuru olarak yer alan “…” ibaresi olduğu,
Davalı markasındaki … ibaresinin ayırt edici olmadığı üniversitenin ismini çağrıştırdığı, asıl unsurun … ibaresi olduğu,
Davacı markası “…” ibaresi ile ”kuş” şeklinden, davalı markası da “…” esas unsuru ve ”kuş” şeklinden oluştuğundan ortalama tüketici nezdinde muhakkak surette karıştırılma yada iltibas ve/veya iktibas oluşacağı,
Karıştırılma İhtimali Bakımından Ara Değerlendirme
Dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu hizmetler redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunduğu, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu,
Tanınmışlık İddiaları Bakımından İnceleme;
Dosya kapsamına sunulan deliller kapsamına göre davacı markasının tanınmış marka olma koşullarını taşımadığı, Ayrıca, … markası ile davalının … … markası kapsamında bulunan mallar arasında davalının haksız yararlanma sağlayacak veya davacının markasının ayırt ediciliğini zedeleyecek herhangi bir bağlantı da saptanamamış olduğundan SMK m. 6/5’in uygulanması için gereken şartların oluşmadığı;
Kullanmama Nedeniyle İptal Bakımından Değerlendirme
Dosya kapsamına göre, davalının … … markasını 18.08.2015 tescil tarihinden itibaren beş yıl boyunca haklı bir sebep olmadan tescil edildiği … sınıfı bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullandığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı , dolayısıyla kullanmama nedeni ile markanın iptaline ilişkin koşulların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda;
Dava konusu marka kapsamındaki malların davacının markalarının kapsamında bulunan 43. Sınıf mal ve hizmetler yönünden aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik olduğu,
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında 43. Sınıf mal ve hizmetler yönünden karıştırılma ihtimali bulunduğu,
Davalının 6769 sayılı sınai mülkiyet kanunun 26. maddesinin atfı ile aynı kanunun 9. maddesi gereğince dava tarihinden geriye doğru 5 yıl boyunca haklı bir sebep olmadan tescil ettirdiği markayı kullanmadığından davalının “… …” 43. sınıftan tescilli markasının kullanmama nedeni ile iptal koşulları oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın kabulüne,
Davaya konu markanın 43. Sınıf mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı kanunun 6/1 MD. gereğince hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davaya konu 2013/61978 sayılı markanın 43. Sınıf mal ve hizmetler yönünden kullanılmama nedeniyle iptaline,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilâm harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.445,60.-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23.09.2021

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 116,60.-TL
Bilirkişi Ücreti :2.250,00.-TL
G.A : 79,00.-TL
TOPLAM :2.445,60.-TL