Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/326 E. 2022/11 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/326
KARAR NO : 2022/11

HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –

DAVALILAR :…

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 26/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin 1980 yıllında Endonezya’da kurulduğunu, hazır makarna ve … üretimi ve pazarlaması alanında dünya çapında 85 ülkede faaliyet gösteren saygın ve köklü bir şirket olduğunu, Türkiye piyasasına hazır … ürününü ilk müvekkilinin tanıttığını, Türkiye’deki yetkili lisansörünün … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, “…” markalı hazır … ürünlerinin büyük market zincirlerinde yer alarak, tüm Türkiye çapında tüketiciye sunulduğunu, müvekkilleri şirkete ait “…” markasının, dünya çapında birçok ülkede tescilli olduğunu, Türk Patent nezdinde de 29, 30, 31 ve 35. sınıflarda yer alan emtialarda tescilli olduğunu, davalı tarafa ve müvekkilleri şirkete ait markalar karşılaştırıldığında, markalar arasındaki tek farkın, davalı markasının başında yer alan “…” ibaresi olduğunu, davalı markasının başında yer alan “…” ibaresinin, “erişte” anlamına gelen ve davaya konu markanın tescilli olduğu, 30. sınıfta yer alan “erişte” ürünleri için cins belirten, tanımlayıcı nitelikte olan, ayırt ediciliği olmayan jenerik bir ibare olduğunu, davalı markasında yer alan “instant … vegetable flavour” ibarelerinin de tüm hazır erişte ürünleri için kullanılan, “hazır erişte sebze çeşnisi” anlamına geliyor olması sebebiyle davalı markasına ayırt edicilik sağlayamadığını, davalı taraf “Noodlesme” markasında yer alan “…” ibaresinin, “erişte” anlamına geldiğini, davalı markasına ayırt edici özellik kazandırmadığını, davalı markasında, jenerik ibareler dışında, özgün nitelikte sayılabilecek tek ibarenin, “mie” ibaresi olduğunu, bu ibarenin de müvekkillerinin tüm markalarının esas unsuru olan “…” ibaresinin son 3 harfinden birinin çıkartılmasından ibaret olduğunu, davalı marka başvurusunun ambalaj görseli ile birlikte tescile konu edilmiş olduğunu, söz konusu ambalajda kullanılan renk tercihlerinin, yazı tipi, görsel kullanımları, yazı ve ibarelerin ambalaj üzerinde kullanıldığı yerlerin dahi, müvekkillerinin ürün ambalajında yer alan markasal kullanımlar ile müvekkilleri şirketin yetkili distribütörü adına kayıtlı 2015 08101 sayılı tasarım tescilinin 16.1 numaralı tasarımı ile birebir aynı olduğunu, müvekkilleri markasının tescil listesi kapsamında yer alan ürünler ile davalı markasının yer aldığı ürünlerin, aynı marketlerde aynı reyonlarda satışa sunulduğu göz önünde bulundurulduğunda, ortalama tüketicinin, davaya konu bu markalar arasında ayrım yapamayacağını, “İndomie” markasının 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddeleri anlamında tanınmış marka olduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, müvekkillerine ait tanınmış “…” markasının bilinirliğinden, sektöründe edindiği yerden ve tüketici nezdindeki imajından haksız ve hukuka aykırı biçimde istifade etmek maksadıyla hareket ettiğini ifade ederek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulumun … sayılı kararının iptali ile karara konu 2019/44661 sayılı markanın tescil olması halinde tüm emtialar için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu “noodlesme instant … vegetable flavour instant …” ibaresinin davacı markalarında tamamen farklı bir çağrışımı olduğunu, davacının markalarını oluşturan ibareler ile başvuru arasında herhangi bir ortak unsurun bulunmadığını, dava dilekçesinde her ne kadar davacının fiili kullanım örnekleri olduğu belirtilen işaretlere yer verilmişse de Kurumun, markaların tescilli halinden hareketle benzerlik değerlendirmesi yaptığını, markaların bir bütün olarak ortaya çıkardıkları görünümde herhangi bir benzerliğin olmadığını, dava dilekçesinde dava dışı bir firmaya ait tasarım tescili ile başvuru arasında benzerlik olduğunun belirtildiğini, gerek Kurum karar aşamasında ve gerekse işbu davada işlemlerin ve davanın tarafı olmayan üçüncü bir kişiye ait olduğu belirtilen hak gerekçesi ile başvuru hakkında değerlendirme yapılamayacağını, davacı tarafın SMK m.6/6 hükmü kapsamındaki iddialarının yerinde olmadığını, davacının tescilli markalarından başka, “noodlesme instant … vegetable flavour instant …” ibaresi ile benzer bir ibareyi, başvurunun eşya listesinde yer alan mallar ve hizmetler açısından 6769 s. SMK’nın 6/3 maddesinde tanımlanan ve reddini gerektirecek düzeyde itiraz sahibi lehine hak sahipliği doğuracak nitelikte tescil başvurusundan önce Türkiye’de markasal olarak aktif ve yoğun kullanımına ilişkin ispatının da olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirketin dosya kapsamında sunmuş olduğu cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, YİDK Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER:
SMK’ nın 6/1 maddesinde; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa” denilmektedir. 6769 S. SMK’ nın madde 6/1 gereğince aynı veya benzer bir marka bulunmasının yanı sıra aynı veya benzer mal- hizmet sınıfında bir tescil başvurusu olacak ve halk tarafından bu iki marka arasında iltibas ihtimali yani karıştırılma ihtimali unsurları bir arada gerçekleşecektir. Bu maddenin uygulanabilmesi için bir dizi şart bulunmaktadır. Bunlar; her iki markanın kapsadığı mal veya hizmetler aynı veya benzer olmalı, her iki marka birbirleri ile aynı veya benzer olmalı ve karıştırılma ihtimali yani iltibas tehlikesi bulunması gereklidir.
Dolayısıyla kanunun 6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların aynı olması veya birbirine benzer olmasıdır. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Görüldüğü üzere karıştırılma ihtimalinin varlığı için çifte benzerlik şartının gerçekleşmesi ve her iki benzerliğin de dikkate alındığı genel izlenim ve değerlendirmeye göre karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılması gerekmektedir.
Markayı oluşturan ibareler arasındaki iltibas değerlendirmesi tamamen emtialardan bağımsız olarak yapılabilecek bir değerlendirme değildir. Bir başka anlatımla salt emtiaların benzer olması ve markaların ilişkili görülmesi iltibas olduğunu söylemek için yeterli olmayabilir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa mahal vermeyeceğini söylemek mümkündür. Bir başka anlatımla markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta ve eski-yeni marka arasında çok büyük farklar aramaya da gerek kalmamaktadır. Nasıl ki bir mıknatısın iki ayrı kutbu birbirine belli uzaklıkta iken çekim etkisi yaratmıyorsa ve fakat yakınlaştırdığınız zaman çekme eğilimine giriyorsa, markalar arasındaki emtia ve ibare benzeşmesi de böyledir. Yakınlaşma arttıkça benzeşme ihtimali de o derecede artar ve iltibas durumu ortaya çıkar.
Ayrıca, farklı unsurları bünyesinde bulunduran bir marka, bir başka markayı çağrıştırıyorsa ve bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile irtibatının mevcut olduğu intibaını oluşturuyorsa, “benzer” veya diğer bir ifade ile “karıştırılma ihtimali olan (iltibas)” markadan bahsedilir. Benzeri olup olmadığının tespitinde orta düzeyde tüketici üzerinde bıraktığı intiba esas alınır. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 05.07.2001 tarih, 2001/4502 E., 2001/6197 K. sayılı kararında; benzerlikleri yüzünden orta düzeyde bir tüketicinin ürünleri karıştırma tehlikesinin bulunduğu markalar arasında iltibas olduğunu kabul etmektedir. SMK 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında bir benzerliğin varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, markaların birbirini çağrıştırması, markaların bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, markaların tescilli oldukları malların veya hizmetlerin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurlar gibi ilkelerle ortaya konmaktadır.
a) Emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı: markalar arasındaki benzerliğin değerlendirmesine geçmeden önce, 6769 S. SMK 6/1 maddesinde ifade edilmesi nedeniyle, her iki markanın tescilli oldukları mal ve hizmetlerinin benzer olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. İnceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Bu hususta, doktrin ve uygulamada benimsendiği üzere, benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin tespitinde, mal ve hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmedikleri, benzer ihtiyaçları giderip gidermedikleri, son kullanıcıları ve tüketici profilleri, birbirleri yerine ikame edilip edilemeyecekleri ve birinin diğerini tamamlama imkanının bulunup bulunmadığı, rekabet etme olanakları, kullanım amaçları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri ve hedeflenen tüketici kesimi dikkate alınmalı ve bu şekilde mal ve hizmetlerin benzer olup olmadığı tespit edilmelidir.
Davalının dava konusu marka başvurusunun tescil talebinde bulunduğu 30. sınıfta yer alan tüm mallar davacının davaya mesnet gösterdiği markaların tescil kapsamında yer almaktadır. Davalının marka başvurusunun tescil talebi kapsamında yer alan mallar ile davacının markalarının tescilli malları birebir aynı olduğu,
“Aynı” mal ve hizmet ile kastedilen, mal/hizmet listeleri arasındaki birebir örtüşmedir. “Aynı tür” mal veya hizmetten kasıt ise aynı sınıfın alt grubunda sayılan mal veya hizmetlerin birbirine göre durumudur.
Ancak markalar arasında iltibas ihtimalinin varlığı söz konusu olabilmesi için emtia benzerliğinin yanı sıra, markaların son kullanıcı ve tüketici profilleri de göz önünde bulundurulmak suretiyle bütünsel anlamda markalar arasında iltibas ihtimalinin mevcut olup olmadığı da incelenmelidir.
– Taraf markaları arasında benzerlik olup olmadığı: incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken diğer bir husus, taraf markaların aynı ya da ayırt edilmeyecek kadar benzer olup olmadığına ilişkindir. Davaya konu olan marka şekil ve kelime unsurudan oluşan karma bir marka olup yeşil zemin üzerinde sağ tarafta kırmızı ve turuncu zemin üzerinde “noodlesme” ibaresi ile bu ibarenin altında daha küçük punto ile “instant …” ibaresinden oluştuğu marka örneğinde yine sol tarafta yıldız gibi şeklin içerisinde arapça ve latin harf karakterlerinden üstte arapça yazılı ibare ile bun ibarenin altında Latin harf karakteri ile “vegetable flavour” ibaresi yer almaktadır. Marka örneğinin sol tarafında ise üste tabak içerisinde erişte ve sebzeli görünüm ve bunun altında ise kırmızı zemin üzerinde arapça harf karakterlerinden ibare ile altında daha küçük punto ile arapça harf karakterlerinden ibaresinden oluştuğu,
Davacı markalarının ise “indomie” kelime unsurunu içerdiği,
Davalı markasını oluşturan “noodlesme instant … vegetable flavour instant …” ibarelerinin anlamları incelendiğinde; “noodlesme” ibaresinin, İngilizce “… ME” söz bütününün noktalama ve boşluk olmaksızın yazılmış hali olduğu, “…” ibaresi İngilizce “erişte” anlamına gelmekte olup, İngilizce “beni/ben” anlamına gelen “me” ibaresi ile oluşturduğu söz bütünü “…” şeklinde tercüme edilebileceği, markada yer alan İngilizce “instant …” ibaresi ise “çabuk erişte”/“hazır erişte” olarak Türkçe’ye çevrilebilir. Markada ürün türünü tarif etmek için kullanılan “…” ibaresi, bir tür uzak doğu eriştesini ifade etmektedir. … ülkemizde de yaygınlaşan tüketim biçimi ile, pişirilmeye hazır kurutulmuş erişte bloklarının, kaynar suda haşlanarak veya ıslatılarak hızlı şekilde tüketilebilmesi için paketlenmiş bir gıda türü olduğu, paketten çıktığı şekilde kuru olarak da tüketilebildiği, markada yer alan “vegetable flavour” ibaresi ise “sebze aromalı” / “sebze çeşnili” anlamlarına geldiği, bu hali ile markanın bütünsel olarak “… (…) sebze aromalı hazır erişte (…)” anlamına geldiği,
Davacı markasında yer alan “indomie” ibaresi ise, Endonezya ülkesinin İngilizce kısaltması … ibaresi ile MIE ekinden oluştuğu, bütünsel olarak bir anlamı bulunmayan bir ibarenin, “Uzak Doğu Eriştesi” olan “…” bakımından “…” çağrışımı ile türetildiği, bu kapsamda taraf markalarında yer alan … ibarelerinin, markalarda baskın unsur niteliğinde olduğu,
Davacının … ibaresindeki “…” ibaresi Endozneya ülkesinin ingilizce kısaltması olan “…” kelimesine atıfta bulunduğundan, bu ibarenin görece ayırt edici özelliğinin düşük olduğu ve markanın baskın unsurunun “MIE” son eki olduğu, davalı markasında ise “…” ibaresi “erişte” ürününü ifade etmekte olup, vurgunun ME son ekin olduğu, bu nedenle dava konusu markaların baskın, vurgulu unsurları olan “ME” ve “MİE” ekleri bakımından tek fark fazladan kulanılan “İ” harfi olduğu, bir başka ifade ile … ya da … ibarelerine markasal bir vasıf yüklenmeyeceğinden “mie” ve “me” kelimelerinin yazım farklılığının ilk anda fark edemeyecek olan aynı raflarda ve hatta yan yana gören olan ortalama tüketici kitlesinin niteliği dikkate alındığında markaların karıştırılabilecek nitelikte olacağı, davacı markasının “İNDOMİ”, davalı markasının “…” şeklindeki telaffuzu da işbu kavramsal benzerliği arttırdığı,
Taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde iktisadi ve idari anlamda bir ilişkilendirme yanılgısı doğurabilecek mahiyette işitsel ve kavramsal bir benzerlik olduğu, davalı markası ile davacı markasının yazım stilinin de kısmi görsel benzerlik yarattığı, ilgili tüketici kesiminin her zaman iki markayı yan yana görme ihtimali olmadığı, hafızasında kalan etkiye bağlı olarak markalar arasındaki iltibas değerlendirmesini yapacağı hususu göz önüne alındığında; davalıya ait marka ile davacıya ait markalar arasında bütünsel olarak bağlantı kurulması bağlamında düşük düzeyli de olsa benzerliğin bulunduğu, bu nedenle davalıya ait davaya konu olan markasının davacı markalarından farklılaşmış olduğu noktaların, taraf markalarını 6/1 anlamında birbirinden farklılaştırmaya yetmediği, dolayısıyla ilgili tüketicinin tamamında olmasa bile belli bir kısmı nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olacağı,
Açıklanan gerekçelerle, davacıya ait davaya mesnet gösterilen markalar ile davaya konu olan marka arasında bir benzerliğin olması, kapsamlarında yer alan mallarının da aynı olması sebebiyle ortalama tüketici gözünde karışıklığa yol açma ihtimali olduğu dikkate alındığında; taraf markalar arasında bağlantı kurulması durumu gündeme geleceği ve son olarak tüketicilerce yanılgıya düşmeleri muhtemel olduğundan işaretlerin SMK md. 6/1 anlamında başvuru konusu tüm mallar bakımından iltibas tehlikesinin söz konusu olduğu,
TANINMIŞLIK İDDİASI; Tanınmış marka kavramı gerek Paris Sözleşmesinde gerek TRİP’s anlaşmasında gerekse mevzuatımızda tanımlanmamakla beraber bu kavram Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost düşman ayırımı yapmadan, coğrafi sınır, kültür yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan çağırışım” olarak ifade edilmiştir.
WIPO Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi 1999 yılında tanınmış markanın kıstaslarını yayınlamıştır. Buna göre; markanın, halkın ilgili kesiminde tanınma derecesi, markanın kullanma süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar ve sergilerdeki tanıtımı, reklam ve sunumların süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir.
Tanınmış markanın toplumda ulaştığı itibar sebebi ile 6769 S. SMK’nın 6/5 maddesi özel bir koruma getirerek; “ tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği, veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt ediciliğini zedeleyebileceği sonuçlar doğurduğu durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olsa bile markanın tescil başvurusu reddedilir.” şeklinde hüküm getirmiştir.
Markanın ulaştığı tanınmışlık düzeyi tespit edilirken her somut olayın özellikleri ve tanınmışlık düzeyine ulaşıldığı iddiasında bulunan marka veya başvuru sahibinin iddiasını ispat için sunduğu deliller göz önünde tutularak, markanın veya başvurunun kapsamındaki mal veya hizmet çeşidinin mevcut ve gelecekteki tüketici kitlesi esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Belirtilenler ışığında tescile engel olduğu ileri sürülen markanın “tanınmışlık düzeyine ulaşmış” olmasının yanı sıra başvuru ile aynı/benzer olması ve tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarının doğabileceği hallerin bulunması gerekmektedir.
Dava dosyası incelendiğinde, davacının Türk Patent nezdinde itiraz dayanaklarından birisinin tanınmış marka olduğu, ancak markanın tanınmışlığına dair yeterli belge dosya kapsamında bulunmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı, ancak bu durumun dosya kapsamında ulaşılan kanaate bir etkisinin bulunmadığı,
6769 SAYILI SMK’NIN 6/3 MADDESİ KAPSAMINDA
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu markayı daha önce kullandığını ifade ederek, bu marka üzerinde 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hakkı olduğunu ifade etmektedir. 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesinde; “ Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescil edilemeyeceği” hükmü öngörülmüştür. Bu hüküm mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi ile paralel bir düzenleme içermektedir. Bu bağlamda mülga mevzuat hükmüne ilişkin yerleşik içtihatlar, SMK m. 6/3 uygulaması için de emsaldir. Bu maddede bahsedilen; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir.
Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nisbi red nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından yaratılmış ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak tescil engellenebilir. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir.
Yargıtay … HD nin 29.11.1999 tarihli 5372/256 sayılı kararında da, “556 Sayılı KHK’nın 8/III maddesinde de tescilsiz dahi olsa, bir işaret veya markanın ticari hayatta kullanılması şartı ile daha sonra aynı markanın tescil edilmesine itiraz ve dolayısıyla Kararnamenin 42/b hükmü gereği hükümsüzlük iddiasında bulunabilme imkanı tanınmış bulunmaktadır,” görüşü kabul edilmektedir.
Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi” ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz.
Yasal düzenlemeler, doktrin ve yargı kararlarında kabul gören bu görüşler çerçevesinde somut uyuşmazlığa dönüldüğünde huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkta; davacının markasal kullanımına konu ibarenin “…” ibaresi olduğu, eskiye dayalı nitelik ve nicelikte sunduğu dosya kapsamındaki belgeler dikkate alındığında, çekişme konusu olan … olan ERİŞTE mallarında uzun yıllardır kullandığı, bu kapsamda davacının mesnet olan “…” işaretinin kullanımının, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “markasal kullanım”, “ciddi kullanım” ve “geniş bir coğrafyada kullanım” koşullarını karşıladığı ve bu kullanıma dayalı bir hak elde ettiğinden gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının bulunduğu,
KÖTÜNİYET İDDİALARI; SMK madde 6/9 gereğince “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” Kötü niyet kavramı, “bilerek ve haksız bir avantaj kazanmak veya başkalarına zarar vermek amacıyla genel olarak kabul edilmiş ahlaki davranışların ve dürüst ticaret ilkelerinin dışında davranan kişinin durumu” olarak tanımlanabilir. Marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı şekilde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yarar elde etmek, markayı gerçekte kullanmayıp yedeklemek, marka ticareti yapmak, gerçek hak sahibinin piyasaya girişini engellemek, gerçek hak sahibine maddi veya manevi zarar vermek amaçlarına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir.
Marka sahibinin, markasını tescil ettirirken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Dosya değerlendirildiğinde kötü niyetin varlığına dair soyut iddia dışında somut herhangi bir delil bulunmadığından davacının kötü niyet itirazı yerinde bulunmamıştır.
DAVACININ TİCARET UNVANINA DAYALI FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAK İDDİASI
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer.
Yargıtay …. HD’ nin 12.01.2004 tarih ve 2003/5034 E., 2004/127 K. sayılı kararında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının, dava dışı lisans sahibi … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.ne ait bir fikri mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasını gerekçe olarak ileri süremeyeceği; başvuru dosyası kapsamında dava dışı … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.nin itirazına da rastlanmadığı, 6769 s. SMK 6/6. madde koşullarının oluşmadığı,
Netice itibariyle, davacıya ait 2019/44661 sayılı ibareli marka ile davaya mesnet gösterilen davacının mesnet gösterdiği markaları arasında benzerlik bulunduğu, taraf markaların kapsamlarında yer alan malların da birebir aynı olması nedeniyle 6769 S. SMK m.6/1 anlamında iltibas tehlikesinin oluşacağı, davacının davaya mesnet gösterdiği … ibareli markaların tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davacının mesnet olan “…” ibaresi üzerinde dava konusu 30. Sınıfta yer “ERİŞTELER malları bakımından SMK m.6/3 hükmüne göre öncelik hakkının olduğu, kurumun TÜRKPATENT YİDK’nın 25.08.2020 tarih … sayılı kararının yerinde olmadığı, tüm mal ve hizmetler yönünden iptali ile 2019/44661 sayılı markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğünün gerektiği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, davacının dayanak gösterdiği 2015 08101-16 sıra numaralı tasarım tescilinin hak sahibinin dava dışı şirket olması nedeniyle, somut olayda SMK m.6/6 hükmünün uygulanabilmesi için gereken koşulların oluşmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın 25.08.2020 tarih … sayılı kararının tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu 2019/44661 sayılı markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 26,30.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 4.826,10.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13.01.2022
Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 116,60.-TL
Bilirkişi Ücreti :4.500,00.-TL
P.P : 209,50.-TL
TOPLAM :4.826,10.-TL