Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/297 E. 2021/140 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/297 Esas – 2021/140

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/297
KARAR NO : 2021/140

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI :….
DAVALI : …
DAVALI : …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ve Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 05/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka Yidk Kararının İptali ile Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin, 07, 09, 11, 20, 35.sınıflarda tescil talep edilen 2019/14672 numaralı “vatanexpress” ibareli marka başvurusuna itiraz edildiğini, itirazın reddi üzerine, YİDK’na itiraz edildiğini, YİDK tarafından da itirazın reddine karar verildiğini, “…” markasının müvekkili tarafından 2002 yılından beri basın, yayın sektöründe kullanıldığını, gazetevatan.com internet sitesiyle aylık 23 milyon ziyaretçiye ulaştığını, basılı olarak ortalama 100-110 bin satış yapıldığını, kolayca hatırlanan ve bilinen bir marka olduğunu, tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin TPMK nezdinde 41.sınıfta tescilli 2005/47288 nolu “…’la gülümse” , 2002/11097 nolu “… Seri Sayfalar”, 2003/11096 nolu “… Medya Haber Ajansı”, 2002/24214 nolu “…” ibareli markaları ile 16 ve 41.sınıfta … nolu, “…” ibareli AB Markasının tescilli olduğunu; dava konusu marka başvurusunun davacı markalarıyla karıştırılacak nitelikte olduğunu, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğunu, “vatanexpress” ibaresinde “express” kelimesinin İngilizce “hızlı” anlamına geldiğini, ayırt edici niteliği bulunmadığını; sınıflar arasında benzerlik bulunduğunu, müvekkili markalarının 16, 38 ve 41.sınıflarda tescilli olduğunu, dava konusu markanın 07, 09, 11, 20, 35.sınıflar için tescilinin talep edildiğini, 35.sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama,…gazete aboneliği… hizmetlerinin….” Davacı tarafından da sunulduğunu, gazete yayıncılığı ile reklamcılık hizmetlerinin, gazete aboneliği hizmetlerinin birbirini tamamlayıcı ve birbiri ile ilintili hizmetler olduğunu, gazete yayıncılığında en büyük gelir kalemlerinden birinin reklamlar olduğunu, “…” markasının tanınmış marka olduğunu, farklı mal ve hizmetler açısından dava konusu marka başvurusunun reddi gerektiğini, davalı tarafından davacı markasını bilmesine rağmen iltibas yaratacak şekilde, başvuruda bulunmasının açıkça kötü niyeti gösterdiğini, beyan ederek, 2020-M-6481 sayılı YİDK kararının iptaline, 2019/14672 sayılı markanın tescil edilmesi halinde, hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, 6769 Sayılı SMK.m.6/1 hükmünün uygulanması için ibare ile mal/hizmet benzerliği koşulunun birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, başvuru konusu marka ile itiraza dayanak markaların farklı mal ve hizmetleri içerdiğini, tüketicilerin farklı markalar karşında olduklarının farkına varabileceklerini, karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi vermediği anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının iptali ile davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Marka ve işaretlerin benzer olup olmadığı;
İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alınır. Görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacaktır. İlgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığı dikkate alınmalıdır.
Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir. Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, kelimenin dışında bulunan harfler, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.

Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Hizmet; eylemleri, girişimleri (çabaları) veya performansları tanımlayan bir kavramdır. Mallarla ile hizmetler arasındaki en önemli farklılık hizmetlerin soyut olmasıdır. Tüketiciler malları satın almadan önce görebilir, dokunabilir, hatta bazen de deneyebilir. Ancak hizmetlerin elle tutulması, görülebilmesi ve denenmesi mümkün olmamaktadır. Bu durum hizmetlerin mallara göre daha riskli algılanmasına neden olacağı için tüketicilerin satın almaya isteklendirilmesinde doğru marka stratejilerinin geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu doğrultuda, etkin marka konumlandırma, marka ismi seçimi, marka geliştirme ve stratejilerinin oluşturulması gerekir. Marka ismi belirlenmesi sürecinde; marka isminin mal ve hizmetin işlevi, kalite düzeyi, ürünün yararları hakkında bilgi vermesine dikkat edilmesi, markanın kısa, basit, söylenmesi ve hatırlanmasının kolay olmasının yanısıra pazarda varolan diğer marka isimlerinden farklı ve ayırt edici olması önemlidir. Bu kapsamda markaların benzerliği konusunda; öncelikle kelime markalarında işitsel ve kavramsal benzerliğin farklılığına dikkat edilmelidir.
Dava konusu marka “…” ve “express” ibarelerinin bitişik olarak yazılması ile oluşturulmuş, kelime markasıdır. “…” ibaresi “yurt” anlamına gelmektedir. “Express” ibaresi, Türkçe’de de “ekspres” olarak yazılan ve seslendirilen ve “ yalnız belirli duraklarda duran tren, otobüs veya gemi; çabuk yapılan; özel ulak” anlamlarına gelen bir ibaredir. Dava konusu markanın esas ve markasal ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu,
Davacının… tescil nolu markalarının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, “gülümse”, “seri sayfalar”, “medya haber ajansı” ibarelerinin ve “…” kelimesinin kırmızı zemin üzerinde beyaz renkle yazılmasının markaların esas ve ayırt edici unsurunu değiştirmediği, görsel, işitsel ve kavramsal hafızada iz bırakacak olacak olan işaretin “…” ibaresi olduğu,
Görsel, işitsel ve kavramsal olarak dava konusu markanın davacının 2005/47288, 2003/11097, 2003/11096 2002/24214 tescil nolu markaları aynı olduğu düşünülmektedir. Dava konusu markanın esas unsurunun bir an için “vatanexpress” ibaresi olarak düşünülmesi halinde bile, davacı markaları ile benzer olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu marka ile davacının 2002 27542 tescil nolu markası karşılaştırıldığında ise, davacı markasının esas ve markasal ayırt edici unsurunun “Tuğçe Baran” ibaresi olduğu düşünüldüğünden, dava konusu marka ile davacının 2002 27542 tescil no’lu markasının benzer olmadığı,
Emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir. Mal ve hizmetlerin benzerliği, ilgili oldukları ortalama tüketicilerinin bakışı esas alınarak değerlendirilmelidir. Bu çerçevede, ortalama tüketici grubu genel anlamda “halk” olan mal ve hizmetler bakımından yapılan değerlendirme ile ortalama tüketici grubu sınırlı, “teknik bir küme” olan mal ve hizmetler bakımından yapılan değerlendirme aynı içerikte olmayabilir.
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği genel kabullere göre şu durumlarda ortaya çıkabilir: Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği; Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği; Malların fiziksel görünümünün benzerliği; Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği; Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan; benzerlik; Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik; Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Hizmet özelliklerinden (standart olmaması, soyut olması, depolanamaması, eş zamanlı tüketim vb.) dolayı hizmet emtiasının sınıflandırılmasında hizmet sunum ve boyutlarını daha geniş düşünmek zorundayız. Genelde bir işletmenin hizmet sunumu, hizmet kavramının geliştirilmesi, temel hizmet paketinin oluşturulması, genişletilmiş hizmet sunumunun geliştirilmesi ve pazarlama iletişimi olmak üzere dört aşamada gerçekleşmektedir. (Grönross, 1990:82).
Somut olayda dava konusu marka kapsamında 35.sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” ile davacı markaları kapsamında 41.sınıfta yer alan “Dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri” hizmetlerinin ilişkili hizmetler olduğu kanaatine varılmıştır. Çünkü, “dergi, gazete vb. yayımlama hizmetleri” genellikle “reklamcılık, pazarlama, halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” ve ‘’haberleşme hizmetleri’’ ile birlikte, aynı işletmeler tarafından yürütülebilmektedir. Günümüzde bu tür hizmetlerin birbiri ile yakın ilişkili, birbirini tamamlayan, destekleyen hizmetler olduğu, ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, sayılan hizmetlerin online olarak da satın pazarlanabileceği, internet ortamında kolaylıkla ulaşılabileceği de dikkate alındığında, bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi, aynı ya da birbiri ile ilişkili işletmeler olduğu zannı ile satın alma kararları verebilecektir.
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında iltibas bulunup bulunmadığı…
Somut olayda görsel, işitsel ve kavramsal olarak dava konusu markanın davacının … tescil nolu markaları benzer olduğu ve dava konusu marka kapsamında 35.sınıfta yer alan ve davacı markaları kapsamında yer alan 41.sınıftaki hizmetle ile benzer olduğu düşünülen “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” açısından taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı markasının tanınmışlık iddiası ve davalı marka başvurusunun tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibar ve ayırt ediciliğini zedeleyip zedelemeyeceği,
Marka hukukunda genel kural, markanın tescil edildiği türdeki mal ve hizmetler için koruma sağlaması ve markanın aynısının dahi farklı mal ve hizmetler için bir başka kişi adına tescil edilebilmesidir. Bu kuralın istisnasını ise tanınmış markalar oluşturur. Güncel mevzuat gereği “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir”. Bir markanın tanınmış marka olması, bu markanın aynısının veya benzerinin hiçbir şekilde bir başka kişi adına farklı mal veya hizmetler için tescil edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu şekilde tescilin engellenebilmesi için güncel mevzuatta belirtilen üç şarttan en az birinin mevcut olması gerekmektedir. Bunlar, (ı)markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, (ıı)markanın itibarına zarar verilmesi veya (ııı)markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesidir.
Somut olayda dava konusu markanın, her ne kadar dava dilekçesinde TPMK nezdinde davacıya ait “…” ibareli marka hakkında T/3321 tanınmış marka başvurusu yapıldığı beyan edilmiş ise de, YİDK karar tarihi itibariyle bu başvuru hakkında henüz bir karar verilmediği ve mahkeme dosyasında da tanınmışlık kararı verildiğine dair herhangi bir resmi belge bulunmadığı, dosyada mevcut delillerin davacı markalarının tanınmışlığının ispatlanmaya yeterli olmadığı, böylece 6769 Sayılı SMK.m.6/5 koşullarının ortaya çıkmayacağı,
SMK.m.6/9 anlamında değerlendirme
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir. Bu değerlendirmede, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığının bilinmesi halinde marka tescil başvurusunda bulunulması, markanın köken gösterme amacı dışında bir amaçla tescil edilmesi, örneğin esasen kullanılması planlanmayan bir markanın sırf bir başka işletmenin piyasaya girmesinin engellenmesi amacıyla tescil ettirilmesi ya da tescil başvurusunda bulunanın rakipleri ile haksız rekabete girişme amacı gibi kriterler dikkate alınabilir.
Somut olayda dava konusu başvuru bakımından, davalının kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu, bilgi ve belge bulunmadığından kötü niyet iddiasının yerinde olmadığı,
HÜKÜMSÜZLÜK TALEBİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Dava konusu 2019/14672 kod no’lu marka başvurusunun dava konusu marka başvurusunun 24.12.2020 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıdaki gerekçelerle, SMK.m.6/1 hükümleri gereğince dava konusu tescilli markanın 35.sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” açısından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu,
Netice itibariyle,
1- Dava konusu marka başvurusu ile davacının dayanak markaları arasında “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” açısından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu,
2- SMK.m.6/5 hükmü koşullarının oluşmadığı;
3- SMK.m.6/9 hükmü anlamında kötü niyet iddiasının yerinde olmadığı;
4- Dava konusu 05.08.2020 tarih ve 2020-M-6481 sayılı YİDK kararının, “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” ile açısından yerinde olmadığı ve diğer mal ve hizmetler açısından yerinde olduğu;
5- Dava konusu tescilli markanın 35.sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” açısından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
Türk patent YİDK’nın 2020/M-6481 sayılı kararının 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazar yeri(internet sitesi) sağlama hizmetleri; gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline,
Yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalı kurumun kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %65 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.483,20.-TL yargılama giderinin %65’inin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.08.04.2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 62,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.-TL
P.P : 171,00.-TL
TOPLAM : 2.483,20.-TL