Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/280 E. 2022/32 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/280 Esas – 2022/32
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/280
KARAR NO : 2022/32

HAKİM : …
KATİP …

DAVACI :…
DAVALI …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin “…” markasını ve içinde “…” ibaresi bulunan seri markalarını 35 yılı aşan süredir faaliyet alanı ve tescil kapsamına giren emtiada kullandığını, müvekkili şirketin hitap ettiği tüketici çevresinde “…” ibareli markaların yaygın bir şöhret, itibar ve itimada sahip olduğunu, markanın müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, müvekkili şirketin 15.06.1988 tarihinden beri “… …” markasını, 31.10.1995 tarihinden itibaren de “…” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, bu tarihlerden itibaren 2006/08869 sayılı “…” ibareli markayı tescil ettirdiğini, 1939 yılından beri faaliyet gösteren müvekkili şirketin 1970 yılından bu yana tekstil sektöründe faaliyetlerini yoğunlaştırdığını, Türkiye’nin en büyük üreticilerinden biri haline geldiğini, müvekkili şirketin “…” markasını ve “…” ibareli seri markalarını tanınır hale getirdiğini, müvekkili şirketin “…” markasını ürettiği ürünlerde, iş yerlerinde, reklam panolarında, tabela ve reklam vasıtalarında kullandığını, “…” ibaresinin müvekkili şirkete ait grup şirketlerden … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin unvanında kök unsuru oluşturduğunu, davalıya ait “…” ibaresinin müvekkili şirkete ait bir markaymış izlenimi yarattığını, davalı şirket markasının müvekkili şirket markasının da tescilli olduğu 25. sınıfta başvuruya konu edildiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli seri markalarının ayırt edici esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markasında bulunan “fit” ibaresinin markaya ayırt edici bir farklılık katmadığını, “fit” ibaresinin anlamı gereği giyim ürünlerinde ürüne ait bir özellik olarak kullanıldığını, dar kesim ürünler için ibarenin sıklıkla kullanıldığını, “…” ibaresinin müvekkilinin bu özellikte ürünleri için kullandığı bir markaymış gibi algılanacağını, tüketici nezdinde markalar arasında iltibas ve/veya markaların aynı veya ilintili olduğu algısı oluşacağını, davalı kullanımının müvekkili şirkete ait “…” marka ürünlerin piyasa ve tüketici nezdindeki konumuna zarar verdiğini ve markanın ayırt ediciliğini olumsuz yönde etkilediğini beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 2020-M-6660 sayılı kararının iptaline, 2019/52270 sayılı “…” ibareli markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında ortak unsur olan “…” ibaresinin dava konusu başvuru kapsamında yer alan mallar ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, başvuru markasını oluşturan iki sözcüğün bir bütün olarak algılanacağı, taraf markaları arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından ilişkilendirilme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davacının SMK m. 6/5 hükmüne dayalı iddialarının yerinde olmadığını, başvuru ve dava aşamasında davacı tarafından kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunulmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Amerikalı eski bir jimnastikçi olan … tarafından kurulduğunu, “…” markasının bir güç ve kondisyon aktivitesi markası olarak müvekkili şirket kurucusu tarafından yaratıldığını, eğitim programları düzenlenmesi vb. alanlar yanında mal ve bağlantılı hizmetler için müvekkili tarafından kullanılan tanınmış bir marka olduğunu, “…” markalı ilk salonun 1985 yılında Santa Cruz’da açıldığını, müvekkilinin faaliyete başladığı günden beri “…” ibaresini hem marka, hem ticaret unvanı ve hem de alan adlarının çekirdek/kılavuz unsuru olarak kullandığını, müvekkilinin “…” markasını ilk kez 2006 yılında EUIPO nezdinde tescil ettirdiğini, TÜRKPATENT nezdinde de marka tescillerinin bulunduğunu, müvekkilinin kuruluşundan bugüne “…” kılavuz unsurlu ticaret unvanını kullandığını, www…..com alan adının 1999 yılında tescil edildiğini, müvekkilinin Türkiye’de www…..com.tr alan adını 27.05.2015’te tescil ettirdiğini, müvekkili markasının tanınmış olduğuna dair yabancı mahkeme kararları ve TÜRKPATENT kararları bulunduğunu, müvekkilinin Türkiye’de çok sayıda lisans alanı bulunduğunu, davacı şirketin müvekkili şirkete ait “…” ibareli üç başvurusuna itiraz edildiğini, itirazlarının reddedildiğini ve davacı tarafça ret kararlarına karşı dava açılmadığını, davacı şirketin huzurdaki davayı açmakta menfaati bulunmadığını, müvekkili şirketin 25, 28 ve 41. sınıflarda “…” markası için tescilli kazanılmış hakkı olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili şirket tarafından kullanım ispatı talebine karşı davacının 165273, 19903, 2006 08869, 2006 46227 ve 2013 105646 no.lu markaların kullanımını ispat edemediğini, söz konusu markalar için 28. sınıfa ilişkin hiçbir delil sunulmadığını, 25. sınıfta kullanım ispatı amacıyla sunulan delillerde “baş giysileri, ayak giysileri” ürünlerine ilişkin delil bulunmadığını, “pantolon, t-shirt” ürünlerine ilişkin sunulan delillerin kullanımı ispatlamaya yeterli olmadığını, taraf markaları arasında benzerlik olmadığını, davacının hükümsüzlük taleplerine dayanak tescillerinden 93/014000, 93/014001, 95/014611, 96/000459 sayılı markaların müddet olduğunu, YİDK karar iptali talebi bakımından 1… sayılı markalarının kapsamındaki tüm ürün ve hizmetler bakımından kullanım ispatı talebinde bulunduklarını, müvekkili markası ve davacı markalarının bütünsel olarak farklı ve ayırt ediciliği bulunduğunu, markaların aynı kelimeyi dahi içermediğini, müvekkili şirket markasının tanınmış olmasının markalar arasında karıştırılma ihtimalini engelleyen bir etken olduğunu, davaya dayanak markaların hiçbirinin 41. Sınıftaki hizmetleri kapsamadığını, davacı markalarından 199003 ve 2006/46227 sayılı markaların 28. sınıfı kapsadığını, bu markalar için de kullanımın kanıtlanamadığını, müvekkili şirket ile davacı tarafın farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, davacı markalarının tanınmış olmadığını, davacının kötü niyet iddialarının yerinde olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TÜRKPATENT YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava Konusu Marka ile Davacının İtiraza Dayanak Markaları Arasında İlişkilendirilme İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Bakımından,
Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.   
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacaktır:   
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması.   
• Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.   
• Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
Mevzuatımızda yer alan düzenlemeye göre yalnızca benzerlik ve karıştırılma ihtimali kapsamında yapılan itirazlarda (SMK m. 6/1), itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. Aynı talebin hükümsüzlüğe ilişkin taleplerde de ileri sürülmesi mümkündür. Bu durumda ise kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Dolayısıyla benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı ileri sürülen itiraz veya hükümsüzlük taleplerinde; uyuşmazlık konusu markanın başvuru tarihinde veya dava tarihinde, itiraza/hükümsüzlük talebine gerekçe olarak gösterilen markanın en az beş yıldır tescilli olması halinde, ilgili markanın tescil kapsamındaki emtialarda ciddi bir biçimde kullanılıp kullanmadığını ispata davet müessesi düzenlenmiştir.
İtiraz sahibi tarafından sunulan delillerin itiraza konu markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler bakımından kullanımın niteliği, yeri, zamanı, kapsamı ve markanın kullanım şekli hususlarına dair yeterli bilgiyi içermesi gerekir.
“Marka mevzuatında “ciddi biçimde kullanma” kavramına ilişkin açık bir düzenleme yer almamasına rağmen, söz konusu kavramla; markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek, yani üzerinde kullanıldığı malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukta piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılması kastedilmektedir.”
a) Davalı Şirket Tarafından İleri Sürülen Kullanmama Def’inin Yerinde Olup Olmadığı
Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek mahiyette bir benzerliğin bulunup bulunmadığı değerlendirmesine geçmeden önce, davalı tarafça ileri sürülen “kullanmama def’i” yönünden inceleme yapılacaktır. Davalı yanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan işlemler sırasında karşı görüş dilekçesi sunarak, itiraz sahibinin gerekçe olarak gösterdiği … sayılı markaların tescil kapsamındaki “tüm mal ve hizmetler” bakımından kullanımının bulunmadığını iddia ederek, kullanımın ispatlanmasını talep etmiştir.
• YİDK karar iptali davası bakımından;
Kullanım ispatı def’inin, itiraza konu markanın başvuru tarihinde veya rüçhan tarihinde, itiraza gerekçe gösterilen markanın/markaların Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartı aranmaktadır. 
Somut olayda davalı şirkete ait dava konusu … sayılı markanın başvuru tarihi 24.05.2019’dur. Davacının, itiraz aşamasında gerekçe olarak sunduğu 2… sayılı markalar, dava konusu markanın başvuru tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olup, işbu markalar yönünden davalı şirketin “kullanmama def’i” ileri sürebileceği tespit edilmiştir. Buna karşın, davalının kullanım def’i ileri sürdüğü 2013/105646 sayılı markanın tescil tarihi 17.10.2014 olup, itiraza konu markanın başvuru tarihinde henüz 5 yılı dolmamıştır. Bu nedenle i bu marka yönünden kullanım def’i ileri sürülemeyeceği,
Davacı şirket, itiraz aşamasında Türk Patent ve Marka Kurumu’na aşağıdaki belgeleri sunmuştur;
• 6 adet fatura
◦ Faturalar sırasıyla 29.03.2016, 13.01.2017, 08.11.2017, 25.12.2017, 19.01.2018, 29.06.2018 tarihli olup, yine sırayla faturaların tutarı 310.099,27 EUR, 355.217,28 EUR, 349.639,81 EUR, 379.722,05 EUR, 320.217,72 EUR, 343.304,67 EUR şeklindedir. Faturaların açıklama kısmında ürünlerin markası “… jeanswear” olarak belirtilmiştir. Faturaların tamamı … JEANS PAZARLAMA VE TİCARET A.Ş. tarafından Çek Cumhuriyeti adresine sahip … … şirketine düzenlenmiştir. Faturaların içeriğini “pantolon, gömlek, şort, etek, ceket, t-shirt, sweatshirt” oluşturmaktadır.
• Davacı şirketin ticaret sicil gazeteleri
• Davacı şirketin 500 Büyük Kuruluş arasında sıralaması
• Ürün fotoğrafları (12 adet olup, fotoğraflarda tarih bulunmamaktadır.)
Davacı tarafça sunulan belgelerden sadece faturalar ve ürün fotoğrafları, markasal kullanımı gösterir nitelikte olmakla birlikte, faturaları düzenleyen şirket (… JEANS PAZARLAMA VE TİCARET A.Ş.) ile davacı şirket arasındaki bağlantı tespit edilemediği, dolayısıyla salt tarihsiz fotoğrafların, markaların ciddi kullanımı göstermeye yeterli olmadığı,
Açıklanan gerekçeler çerçevesinde, kullanımı ispatlanamayan 2006/46227, 2006/08869, 98/011301, 95/014612 sayılı markalar, benzerlik değerlendirmesinde değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Hükümsüzlük davası bakımından;
Somut olayda, işbu davanın tarihi 23.09.2020’dir. Dava tarihinde, davacının gerekçe olarak sunduğu 8… sayılı markalar, dava tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olup, işbu markalar yönünden davalı şirketin “kullanmama def’i” ileri sürebileceği,
Davacı şirket dava aşamasında, davalı şirketin kullanmama def’ine karşılık dosyaya herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla dava aşamasında gerekçe olarak gösterilen markalar, benzerlik değerlendirmesinde değerlendirme dışı bırakılmıştır.
b) Emtiaların Aynı/Benzer Olup Olmadığı 
Markalar arasındaki iltibas değerlendirmesi, markaların kapsamında yer alan mallardan ve hizmetlerden bağımsız değildir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa neden olma ihtimali azalacaktır. Bir başka anlatımla, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta; malların ve hizmetlerin aynı olması durumunda ise markaların arasındaki ortalama bir benzerlik dahi iltibasa neden olacaktır.   
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmasıdır. Benzer mal ve hizmetler ise, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriği, aynı tür mal ve hizmeti mutlak surette kapsamakla birlikte daha geniş bir yaklaşımla benzer oldukları öngörülebilecek, tüketicilerce ilişkilendirilerek aynı kaynaktan geldikleri varsayılabilecek, aynı/benzer ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak mal ve hizmetleri de kapsamaktadır.  
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu’na göre aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabilir:   
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,  
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,  
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,  
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.  
İlgili sektördeki malların niteliği, piyasaya sunuluş şekli, tüketici alışkanlıkları gibi somut olayı etkileyen ek şartların varlığı halinde hizmetlerle mallar arasında ilişkilendirilme ihtimali ortaya çıkabilmektedir.  
Davacı tarafın dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterdiği 9… sayılı markalar, geçersiz durumdadır.
Ayrıntılı olarak ifade etmek gerekirse; dava konusu marka kapsamında yer alan 25. Sınıf emtia, davacının gerek Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı itirazda gerekse dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterdiği … sayılı markalarda aynen yer almaktadır. Dolayısıyla, 25. Sınıf emtia bakımından, taraf markaları arasında ayniyet oluşmuştur.

Davacının markaları, 18, 25 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetleri içermektedir. Dava konusu marka kapsamında yer alan 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetler ise, davacıya ait markalar kapsamında aynen yer almadığı gibi, davacının markalarında yer alan mal ve hizmetler ile benzer/ilişkili emtialar da değildir. Taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler, farklı nitelikte olup, farklı ihtiyaçlara yönelik mal ve hizmetlerdir. Satış kanalları farklı olduğu gibi, aralarında rekabet ilişkisi de bulunmamaktadır.
Sadece dava konusu marka kapsamında yer alan 25. Sınıf emtia bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, dava konusu marka kapsamında yer alan 28 ve 41. Sınıf emtia bakımından “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlanamadığı,
c) İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı
Markaların emtia/hizmetlerinin aynı/benzer olduğu tespiti yapıldıktan sonra bakılması gereken ikinci kriter işaretlerin benzer olup olmadığıdır. İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık dikkate alınmalıdır. Görsel, işitsel veya kavramsal benzerliğin derecesi konusundaki değerlendirmeyi malların niteliğini ve malların piyasaya sunum yöntemlerini dikkate alarak yapmak yerinde olacaktır. İlgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığı dikkat edilmelidir. Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir.
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf de kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, algılama açısından dikkat çekicidir. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimali telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında “bağlantı” kurma ihtimali bulunması, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılmasıdır. Global değerlendirme gereği, markaların unsurlarına bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla asıl olan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır.
Davaya konu marka başvurusu herhangi bir şekil ya da renk unsuru içermeyen kelime markasıdır. Birleşik halde, siyah renk ve büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” İngilizce bir ibare olup, anlamı “genel bir güç ve kondisyon programı”dır. “Çeviklik, kas gelişimi, kuvvet ve genel dayanıklılığı sağlayan temel güç ve kondisyon programı” olarak tanımlanmaktadır. Dava konusu marka başvurusu “…-fit” şeklinde telaffuz edilmektedir.
Davacıya ait markalar ise, bir kısmı kelime markası bir kısmı ise kelime+şekil unsurundan oluşan karma nitelikli markalardır. Davacıya ait markalardan bir kısmı siyah, bir kısmı ise kırmızı renk ile yazılmıştır. Davacıya ait, sadece ibareli marka, kelime unsuru ile birlikte şekil unsurundan oluşmakta olup, şekil unsurunu ”… … kelimelerinin baş harfleri oluşturmaktadır. Davacıya ait markalardan biri hariç, tamamı …+kelime şeklinde oluşturulmuş olup, ikincil kelime unsurları olarak ”…” gibi ibareleri içermektedir. Bu ibarelerin karşılığı, ”kot pantolon, tasarım merkezi, araştırma servisi, teknoloji, tekstil” ibareleri olup, anlamları itibariyle marka vasfı taşımayan, tali nitelikli kelimelerdir.
… ibaresinde yer alan ”…” ibaresi, marka olarak algılanamayacak derecede küçük ve silik şekilde yazıldığından, dava konusu marka ile herhangi bir benzerlik taşımadığı, dolayısıyla, taraf markaları arasında yapılacak benzerlik değerlendirmesinde, … ibareli marka değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Davacı markalarının ortak unsurunu oluşturan “…” ibaresi, İngilizce bir kelime olup, “karşıya geçmek, haç, çarpı, çapraz, çarmıh” gibi anlamları bulunmaktadır.1 “…” şeklinde telaffuz edilmektedir.
Taraf markalarındaki uyuşmazlık, davalıya ait markada “…” ibaresinin yer almasından kaynaklanmaktadır.
Dava konusu markanın “…” şeklinde oluşturulduğu, “…” kelimesinin, davacı yana ait önceki tarihli markaların her birinin esas unsuru olduğu, anılan ibarenin uyuşmazlık konusu mallar bakımından ayırt edici vasfı yüksek, akılda kalıcı ve güçlü bir kelime olduğu, “…” şeklinde telaffuz edilecek bu ibarenin her iki taraf markasında da ön ses olarak yer aldığı ,
Bu çerçevede her iki taraf markasının da birebir aynı esas unsuru taşıdığı ve dava konusu markanın “…” ve “…” kelimelerinin birleşik yazılması ile yeni bir anlam ortaya çıkarmadığı, “…” ibaresinin bütünsel olarak, davacı markalarından ayrılarak, özgün nitelikte bir kurumsal kimlik algısı yaratmadığı gözetildiğinde, ayniyet taşıyan 25. sınıf emtialar yönünden “…” esas unsurunu taşıyan markalar ile karşı karşıya kalan ortalama bir tüketicinin, taraf markaları arasında iktisadi – idari anlamda bir bağlantı bulunduğu, karşı karşıya kaldığı markaların, aynı ekonomik kaynağa ait olduğu yanılgısı yaşama ihtimali kuvvetle muhtemeldir.
Taraf markalarının “…” ibaresini benzer şekilde esas unsur olarak içerdikleri gerçeği karşısında taraflara ait markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunun kabulü gerekmektedir. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin, özellikle 25. Sınıf emtia için nitelik belirttiği ve giyim sektöründe sıklıkla kullanılan bir ibare olduğu, “…” ibaresinin 25. Sınıf emtia bakımından nitelik belirten tali unsur niteliği taşıdığı değerlendirilmiştir. Esas unsurlar bakımından taraf markalarının ayniyet taşıdıkları gözetildiğinde işitsel, görsel, kavramsal ve ortalama tüketicide bırakılan genel algı itibariyle başvuruyu redde dayanak gösterilen markadan ayırt edecek bir unsur bulunmadığı, zira ortalama tüketicinin genel izleniminde yer edecek olan ibarenin başvuru ve itiraza dayanak gösterilen markalarda “…” ibaresi olarak tezahür edeceği, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, bu nedenle somut olayda “markaların benzer olması” şartının sağlandığı,
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulmasıdır. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacaktır.  
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılmalıdır. İnceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynar.   
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılmalıdır. 
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında taraf markalarında aynı/aynı tür/benzer olarak işaretlenen 25. sınıf emtianın hitap ettiği kitlenin, yeterli dikkat ve bilgi seviyesine sahip olduğu düşünülmektedir. 25. Sınıfın “giysi, ayakkabı, baş giysisi” gibi emtialardan oluştuğu tespit edilmiş olup, “satış mağazalarında, tüketiciler, kıyafetleri ya kendileri doğrudan seçerler ya da bir satış danışmanın aracılığıyla tercihlerini belirtirler. Buna göre her ne kadar gerek ürün gerekse marka seçiminde sözsel bir ilişki kurulsa da genel anlamda tercihler görsellik üzerinden yapılmaktadır. Bu anlamda işaretlerin görsel algıları, tüketicide, satın alım öncesindeki esas algıdır. Bu nedenle görsel algı, bu tür emtialarda (tekstil sektöründe) daha ön planda olmaktadır.”
Öte yandan marka iletişiminin yoğun olduğu günümüzde … kelimesinden türeyen/türetilmiş birçok markanın varlığı bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda davacı markaların baskın olan … kavramı ile davalı … kavramının aynı kaynaktan geldiği, devam markalar olduğu algısını güçlendirmektedir. Bu olguyu sözel pazarlama iletişimi kanallarına (TV, ve Radyo Reklamları vs.) yayınlandığında ise karıştırılma ihtimali daha da yükselmektedir.
Sonuç olarak; dava konusu markada yer alan 25. sınıf emtianın, davacıya ait markalarda yer alan 25. sınıf mallar ile ayniyet taşıdığı, 28 ve 41. Sınıf bakımından aralarında benzerlik bulunmadığı, markaların işaretsel olarak görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, “…” ibaresinin özellikle 25. Sınıf bakımından sektörde sıklıkla kullanılan bir ibare olduğu ve ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, dava konusu ve davacıya ait redde mesnet markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, taraf markalarının “…” ibaresini esas unsur şeklinde içermeleri karşısında, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalı markası ile davacının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, davacının “…” esas unsurlu markalarından ve bu marka adı altında sunduğu ürünlerden haberdar olan tüketicinin davalı markasının davacıya ait olduğunu ve onun izni ile kullandığını düşünme ihtimalinin bulunduğu, dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların ortalama tüketicisinin dikkat ve bilgi seviyesinin ortalama olduğu, 25. Sınıf bakımından markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal ve sınıfsal benzerliğin yüksek seviyeli bir benzerlik olması nedeniyle, marka sahipleri arasında iktisadi bir ilişki olduğunu düşünebileceği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olay bakımından dava konusu marka kapsamında yer alan 25. Sınıf emtia yönünden markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu,
Davacı Markasının Tanınmış Olup Olmadığı, Davalının Başvuruya Konu Markasının Davacının Tescilli Markasından Haksız Yararlanma Sağlayıp Sağlamadığı, Davacı Markasının İtibarına Zarar Verip Veremeyeceği, Ayırt Ediciliğini Zedeleyip Zedelemeyeceği Hususları Bakımından
6769 sayılı SMK 6/5 maddesi; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü amirdir. Bu madde kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve maddede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir.  
“Tanınmış marka” kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım” olarak tarif edilmiştir (Yargıtay ….H.D., Esas 2002/10575, Karar: 2003/02752 – Esas:1997/5647, Karar: 1998/1704 – Esas:1999/8859, Karar: 2000/2229). 
Bunun yanında tanınmış marka kavramı; bir markanın tanınmışlığının belirlenmesi için WIPO, 1999 yılında “WIPO Ortak Tavsiye Kararı” adı altında bazı ölçütler getirmiştir. Bu suretle bir markanın tanınmışlığında kendisinden yararlanılabilecek bazı kriterler oluşturulmuştur. Bağlayıcılığı olmamakla birlikte uygulamada da kabul gören bu kriterler şunlardır; 
• Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi 
• Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu 
• Marka promosyonlarının hedef aldığı coğrafi alan, promosyon süresi ve yoğunluğu 
• Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü 
• Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları 
• Markanın ekonomik değeri 
Bu kıstaslardan birisinin, birkaçının veya tamamının varlığı tanınmışlığı gösterebilecektir. Bir hizmet ya da ticaret markasının tanınmışlığından söz edilebilmesi için; toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin hiç düşünmeden refleks halinde hatırlamaları gerektiğidir. 
Tanınmış markalar sadece tescil kapsamındaki aynı tür mal ve hizmetler yönünden değil, ayrıca farklı türden mal ve hizmetler yönünden de sahibine koruma sağlar. Tanınmış markalara sağlanan koruma önlemleri sayesinde, sonraki markanın tescili yoluyla marka sahibinin, tanınmış markanın itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar verme, bu markadan imaj transfer etme ve böylelikle haksız yarar sağlama çabalarının önüne geçilmek istenmiştir. Böylece, önceki ve tanınmış nitelikteki markanın ayırt edicilik karakterine ve tanınmışlığına zarar verebilecek, tüketicinin daha önce tanınmış markayı gördüğünde, refleks halinde tek bir işletmeyi algısında canlandıracakken, yeni durum nedeniyle eskiden olduğu gibi kişilerin aklına sadece tek bir ticari işletme gelmeyecektir. Bunun sonucunda ise, büyük emek, çaba, zaman ve masrafla tanınmış hale getirilen markanın ayırt edicilik gücü zaafa uğratılmış olabilecektir. 
Davacı şirket, kullanmama def’ine yönelik olarak dosyaya markanın kullanımına ilişkin belgeler sunmuş olup, markalarının tanınmışlığına ilişkin olarak gerek Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı itiraz aşamasında gerekse dava aşamasında dosyaya herhangi bir delil sunmamıştır.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı,
Netice itibariyle,
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 25. Sınıf emtianın, davacıya ait markalarda yer alan emtialar ile aynı/aynı tür olduğu, bununla birlikte, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında ayniyet/benzerlik bulunmadığı,
Davalıya ait dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait 2018 89135, 2018 41492, 2017 45375, 2017 45369, 2016 97473, 2015 109376, 2013 105646 sayılı markaların benzer olduğu bu nedenle çekişme konusu 25. Sınıf emtia bakımından davacı markaları ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunmadığı,
Davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı sonuç ve kanaatlerine varılmış davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın 06.08.2020 tarih …sayılı kararının tescile konu 25. Sınıf mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın tescile konu 25. Sınıf mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 4.864,75.-TL
yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı şirket vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.27.01.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 62,50.-TL
Bilirkişi Ücreti : 3.656,00.-TL
Yurtdışı Harç ve USD Gideri : 801,55.-TL
P.P : 345,00.-TL
TOPLAM : 4.864,75.-TL