Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/253 E. 2021/28 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/253 Esas – 2021/28

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/253
KARAR NO : 2021/28

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : …
DAVALI …
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı dava dilekçesiyle özetle: 20.01.2020 tarihinde … ibareli markasının tescili için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2020/7286 kod numarası verilen başvurusunun reddedildiğini ve yeniden kuruma itirazda bulunduğunu, itirazının da nihai olarak”6769 s. Kanunun 5/1(b) bendi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” in,5/1(c) bendi ise “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” in marka olarak tescil edilemeyeceği hükmünü içermektedir.
Başvuruya konu “…” ibaresinin bir bütün olarak ihtiva ettiği anlam ve başvuruya konu mal/hizmetlerin niteliği göz önüne alındığında, söz konusu ibarenin, tescili talep olunan mal ve hizmetlerin niteliğine işaret ettiği, söz konusu ibarenin anlamı ve yol açtığı algı itibariyle, hedef tüketiciler tarafından, yoğun ve yaygın kullanım sonucu kazanılmış ayırt edicilik bulunmaksızın, başlangıçta belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret, marka olarak algılanmayacağı, söz konusu ibarenin markanın asli işlevi olan belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremeyeceği” gerekçesi ile YİDK ‘nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, anılan kararın hukuka aykırı olduğunu, üretmiş olduğu markanın ticari değer taşıdığını, korunmaya değer üstün hakkının bulunduğunu kurum kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek YİDK’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ;
Davalı kurum vekili cevabında özelte; markanın oluşabilmesi için, 6769 sayılı SMK’nın 4. maddesinde sayılan işaretlerden birisinin seçilmesi ve seçilen bu işaretin ayırt edici gücünün bulunması gerektiğini, marka algısı yaratmayacak şekilde ortalama tüketici tarafından mal veya hizmetleri işaret etmenin ya da onların asli özelliklerini belirtmenin normal bir yolu olarak algılanacak ifadelerin ayırt edici nitelikte olmadığının kabul edildiğini, 6769 s. SMK’nın 5/1(c) bendi ise, “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar”ın tescil edilemeyeceğini, başvuru kapsamındaki mallar ve hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olan işaretleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren başvuruların marka olarak tescil edilemeyeceğini, tanımlayıcı markaların tescil edilmemesinin nedeni, mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerini belirten terimlerin herkes tarafından serbestçe kullanımını sağlamaktır. Bu şekilde, bir firmaya, tanımlayıcı bir terimin -diğer firmalara ve rakiplerine dezavantaj yaratacak şekilde- tekel olarak verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlandığını, davacının “…” ibareli başvurusu, redde konu mallar/hizmetler bakımından ilgili tüketiciler tarafından, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmamakla birlikte, markanın asli işlevi olan belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremediğini ve tanımlayıcı nitelikte bir ibare olduğunu, dolayısıyla müvekkili Kurumun 5/1(b) ve (c) bentleri kapsamında vermiş olduğu kararın hukuka uygun olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık; davacının beyanları karşısında, YİDK Kararının yerinde olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Türk Patent Yidk kararlarının iptali davası için kanunca belirlenen süre ,kurum kararının tebliğinden itibaren iki aydır.
Türk patent YİDK kararı davacı tarafa 27.06.2020 tarihinde tebliğ edilmiştir . Dolayısıyla davacının davasını engeç 27.08.2020 tarihinde mesai bitimine kadar açması gerekmektedir. Halbuki iş bu dava 28.08.2020 tarihinde açılmıştır.
Dolayısıyla davacının dava açmak için kanunda öngörülen 2 aylık süre içerisinde dava açmadığı anlaşıldığından davanın süre yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davanın reddine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu eksik kalan 4,90.-TL bakiye karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı asil ve davalı Türk Patent vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.11.02.2021

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır