Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/250 E. 2022/76 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/250 Esas – 2022/76
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/250
KARAR NO : 2022/76

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1…
DAVALI …
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, davacıların youtube isimli video paylaşım sitesinde 659 videosu ve 538.060 abonesi bulunan “ortaya karışık” isimli kanalın sahipleri olduğunu, davacıların birlikte çektikleri, kurguladıkları, montajladıkları ve yönettikleri videoları bu kanal vasıtasıyla izleyicileriyle paylaştıklarını, davacılara ait olan “Koronavirüsün Çaresi Var Diyen Vatandaş Yetkililere Böyle Seslendi” başlıklı videonun bir kısmının 15.05.2020 tarihinde Show TV’nin Show Ana Haber isimli programında ve 18.05.2020 tarihinde Show TV’nin youtube kanalında izinsiz olarak değiştirilmek suretiyle umuma iletildiğini, ayrıca haberde videoyla ilgili kaynak gösterilmediği gibi davacıların kanalının logosunun kesildiğini belirterek, davaya konu videonun sinema eseri mahiyetinde kabul edilmesi halinde, 5846 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinde düzenlenen mali ve manevi hakların ihlali dolayısıyla maddi ve manevi tazminat ile temin edilen kârın iadesi ile sinema eseri mahiyetinde kabul edilmeyerek sinema mahsulü kabul edilmesi halinde, FSEK md. 84/2-3 atfı ile 6102 sayılı TTK uyarınca haksız rekabetten doğan maddi ve manevi tazminat ile davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat karşılığının iadesini, bunun da mümkün olmaması halinde 4721 sayılı TMK kişilik haklarının ihlali ile 6098 sayılı Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uyarınca 500,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminat ile elde edilen kazancın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların ihtilaf konusu haline getirdiği videonun eser niteliği taşımadığını, sokak röportajı olarak beyanları alınan vatandaşın açıklamaları ve bu açıklamalara gelen tepkilerin haber niteliği taşıması nedeniyle haber verme özgürlüğü sınırları içinde yayınlandığını, haberin sunumunda röportajın bir youtube kanalında yayınlandığı ve kısa sürede tüm platformlarda hızla yayıldığının açıkça belirtildiğini, bu bakımdan haksız rekabet koşullarının da oluşmadığını, dava konusu videonun sahibinin hususiyetini taşımadığını, herkes tarafından meydana getirilebilen fikri çaba ürünü olmayan sokak röportajının sinema eseri olmadığı gibi sinema mahsulü de olmadığını, basının haber verme hak ödevini yerine getirmesine dair ilkelerin 5846 sayılı yasada düzenlendiğini, haber verme sınırları içinde gerekli sınır aşılmadığını ve bilgi verme amacı dışına çıkılmadığını, davacı yanın youtube kanalında yayınladığı içeriğin 3 dakikadan uzun olmakla birlikte, davalının haber içeriğinde bu videodan yalnızca 11 saniye alıntı yaptığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu videonun eser mahiyetinde olup olmadığı, davalının eylemlerinin davacının haklarını ihlal edip etmediği, davalının eylemlerinin 5846 sayılı yasa TTK kapsamında hak ihali veya medeni kanun anlamında bir kişilik hakkı ihlalinin söz konusu olup olmadığı davacının, davalının elde ettiği kâra ilişkin talebinin ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı ile davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRME:
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.02.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 1/B-a maddesi “eseri”, “sahibinin hususiyetlerini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlamıştır. Yasaya göre, bir fikir veya sanat ürününün “eser” sayılabilmesi için aranması gereken birinci unsur “sahibinin özelliklerini” taşımasıdır. Böylece yasa, uluslararası sözleşmelerde olduğu gibi bireysel özelliği yani orijinalliği ön planda tutmuştur. Öğretide, bu unsur, bireysel üslup, yaratıcı gücün yansıması, var olanlardan farklı olanı ortaya koymak, herkes tarafından meydana getirilemeyeni yaratmak, yeni bir özelliğe sahip olmak gibi değişik terim ve nitelemelerle anılmaktadır.
Her türlü edim, eylem eser korumasına sahip olmaz. “Eser”den söz edebilmek için, söz konusu edimin öncelikle sahibinin hususiyetini taşıması gerekir. Sahibinin hususiyetini taşımakla birlikte aynı zamanda FSEK kapsamında sayılan eser türleri içinde de yer almalıdır. 5846 sayılı Kanunda eser türleri; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri olarak sayılmıştır.
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, bir fikri çabayı diğerlerinden ayıran ve eser olarak korunur hale getiren en önemli unsur, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmiş olmasıdır. Şüphesiz, “hususiyetin” daraltıcı anlamda yorumu suretiyle, mutlaka üst düzeyde yaratıcılık ve orijinallik içermesi gerektiği düşüncesi benimsenemez. Ancak öte yandan, “hususiyetin” geniş anlaşılması da eser olmayan ürünlere bu niteliğin tanınması aracı yapılmamalıdır ( Ünal Tekinalp, Fikrî Mülkiyet Hukuku, Dördüncü Bası, S. 101 )
Röportaj, bir gazete veya dergide, herhangi bir tanınmış kurumu veya kişiyi, çeşitli yönleriyle ve belli konular etrafında tanıtmak amacıyla yazılmış yazılardır. Kelimenin sözlük anlamı; günlük not, günün raporu demektir. Röportajın yapılış, işleniş şekli mülakat şeklindedir. Röportajın bir diğer tanımı da radyo ve TV habercisinin araştırma ve soruşturma sonucunda hazırlamış olduğu program, mülakattır. (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Cilt 2, S. 1866-1867 ) Röportaj için, mülakat yapılacak kişiye sorulacak sorular önceden hazırlanır. Görüşmenin seyrine göre yeni sorularla, yeni fikirler ortaya çıkarılır.
FSEK’in “Sinema Eserleri” başlıklı 5. maddesi “Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” hükmünü amirdir. Röportaj niteliğinde olan, halkın günlük olaylara ilişkin görüşlerini yansıtan filmler; yukarıda belirtildiği üzere, FSEK 1/B-a’da ifade edilen “sahibinin hususiyetini” taşıması halinde, FSEK kapsamında sinema eseri olarak kabul edilir ve FSEK’te öngörülen korumadan yararlanır.
Dava konusu video, sokak röportajı mahiyetinde olup; sokakta rastgele rastlanan vatandaşlara gündeme ilişkin sorulan sorulara verilen yanıtlardan oluşmaktadır. Uyuşmazlık konusu videonun ve bu videoda yer alan açıklama ve görüşlerin FSEK uyarınca eser olarak korunabilmesi için gerekli “hususiyet” unsurunun belirlenmesinde, açıklamalardaki bütünlük, anlatım tarzı, program ile uyumlu bir biçimde ve akıcı bir şekilde ifade edilmesi gibi sahibine özgü ve orijinallik içeren hususların varlığı göz önüne alınmalıdır. Bu kriterler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; davaya konu videoda yer alan kaydın sokaktaki vatandaşlarla yapılan soru-cevap şeklinde röportaja ilişkin olduğu, soruların ve açıklamaların güncel ve gündemde olan olaylara ilişkin günlük havadis niteliğinde olduğu, video kaydının sahibinin hususiyetini taşımadığı,
Yukarıda izah olunan hususlar uyarınca dava konusu videonun incelenmesinde; hususiyet unsuru taşımadığı, fikri çaba sonucu meydana getirilmediği, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşımadığı, eser niteliğinde olmadığı,
Dava konusu videonun FSEK kapsamında eser olmadığı değerlendirilmişse de; videonun niteliği gereği uyuşmazlığın çözümü için FSEK Madde 84 ve madde 36 kapsamında inceleme yapılması gerekmiştir.
FSEK MADDE 84: Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarayan bir alet üzerine tespit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Tecavüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete mütaallik hükümler uygulanır.
Eser mahiyetinde olmayan her nevi fotoğraflar, benzer usullerle tespit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında da bu madde hükmü uygulanır.
FSEK MADDE 36: Basın Kanununun 15 inci maddesi hükmü mahfuz kalmak üzere basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir.
Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere mütaallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması caizdir. Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icap eder.
Davaya konu röportajın yayınlandığı tarihlerde Koronavirüs salgınının çok güncel bir konu olması nedeniyle, dava konusu videonun haber değeri taşıdığı, somut olayda davalı tarafın kullanımının haber bülteninde ve 52 saniye gibi kısa bir kullanım olduğu, davacının yaklaşık bir saat otuz dakikalık programına oranla davaya konu kullanımın küçük bir bölüme dair bulunduğu, kullanımın bilgilendirme ve kamuya haber sunma amaçlı olduğu,
Davalının kullanımının normal yararlanmaya aykırı olmadığı, davacının hukuki menfaatlerini ihlal edecek nitelikte olmadığı, ancak davalı kullanımının hukuka uygun olarak kabul edilebilmesi için kullanılan  yayının kime ait olduğunun usulüne uygun şekilde belirtilmesi, kaynak gösterilmesi gerektiği,
SHOW TV logolu TV kanalında ANA HABER programında davalı tarafın yayınında davacılara ait ORTAYA KARIŞIK isimli youtube kanalının ismine yer verilmediği, dolayısıyla kullanılan görüntülerin davacılara ait ORTAYA KARIŞIK isimli youtube kanalından alındığının izleyici tarafından görülemediği, yayın sırasında, davaya konu görüntülerin ORTAYA KARIŞIK isimli youtube kanalından alındığına dair sözlü bir açıklamanın da mevcut olmadığı, bu hususun davaya konu yayın ile ilgili RTÜK tarafından gönderilen DVD izlendiğinde açıkça görülebildiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edilen yasal düzenlemeler uyarınca, davalının kullanımının, kaynak gösterme koşulunu taşımaması sebebiyle hukuka aykırı olduğu; haber verme, bilgilendirme amaçlı kullanımın istisnasına girmediği; FSEK Madde 84 yollamasıyla haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiği,
Haksız rekabete ilişkin düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54 ila 64. Maddelerinde getirilmiştir. Haksız rekabet teşkil eden fiiller TTK’nın 55. Maddesinde altı ana başlık altında sınırlayıcı olmayarak sayılmıştır. Haksız rekabet fiillerini işleyen kişilerin bu davranışlarından kaynaklanan hukuki ve cezai sorumlulukları vardır. Bu bağlamda haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek kişiler haksız rekabetin meni, refi ile birlikte maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceklerdir.
Haksız rekabet eylemi neticesinde ortaya çıkan maddi zarar, yoksun kalınan kar olabileceği gibi fiili bir zarar da olabilir.
TTK’da haksız rekabet – Çeşitli davalar başlığı altında, haksız rekabete uğrayanların açılabileceği davalar 58. Maddede sayılmıştır.
Madde 58 – Haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse:
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini;
b) Haksız rekabetin men’ini;
c) Haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini;
d) Kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini;
e) Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hakim, haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedebilir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydı ile 500 TL Maddi ve 10.000,00.-TL Manevi tazminat ile davalının elde etmesi mümkün görülen 500 TL menfaat karşılığının iadesini talep etmiştir.
Haksız rekabet özünde bir haksız fiil olduğundan, haksız fiiller hakkında geçerli olan ispat kuralları haksız rekabet sebebiyle açılan maddi tazminat davasında da geçerlidir. Buna göre, zararı ispat etmek davacıya düşer(BK m.42/I). Bu nedenle, TK m.58/I-d hükmüne dayanılarak açılacak maddi tazminat davasında da, haksız rekabet eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını ve zararın miktarını ispat etmek davacıya aittir. Bununla birlikte, TK m.58/I-d açıkça kusurun varlığını aradığından, davacı, davalının haksız rekabet eylemini işlerken kusurlu olduğunu da ispatlamalıdır.
Yargıtay TK m.58/I-e hükmünün, davacının uğramış olduğu zararın miktarını ispatlamasının mümkün olmadığı durumlarda uygulanabileceği yönünde görüş benimsemiştir. (“Haksız rekabet tazminatının tayininde TTK. nun 58/d-e hükmü uyarınca davacının uğradığı zararın göz önüne alınması gerekir. Bu zararın ispat olunamaması veya tam olarak saptanamaması halinde, hakim TTK. nun 58/d(e olsa gerek) maddesi uyarınca, haksız rekabet sonucunda elde etmesi olanaklı görülen yararın karşılığına da karar verebilir.” Yarg. … HD, 6.3.1987, E. 1095, K. 1277). Yani önce zararın hesaplanmasına çalışılacak, bu mümkün olmazsa, kazanç devrine hükmedilecektir. Aynı görüşteki Yargıtay kararına aşağıda yer verilmiştir:
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas : 2003/14157 Karar : 2004/8512 Tarih : 20.09.2004 “TTK.nun 58 nci maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacını istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, TTK.nun 58-e maddesinde yargıca, maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını hükmetmek yetkisi vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kar miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile, haksız rekabetin varlığında yargıç, TTK.nun 58-e maddesine göre tazminatı belirler.”
Huzurdaki dosyada; davacıların maddi tazminat talebine ilişkin olarak; haksız rekabet eylemi nedeniyle maddi olarak zarara uğradığına ve zarar miktarına ilişkin herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı,
Haksız rekabet eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını ve zararın miktarını ispat etmek davacıya aittir.
Yukarıda ifade edildiği üzere, TKK 58-d bendi uyarınca maddi tazminat ile birlikte 58-e bendi uyarınca temin edilen menfaat karşılığı birlikte talep edilmeyecek, maddi tazminatın ispatlanmasının mümkün olmadığı hallerde 58. Madde “e” bendi uyarınca temin edilen menfaat karşılığına hükmedilebilecektir. Davacılar vekili TTK 58-d bendi uyarınca maddi tazminat talep etmekle birlikte 58-e bendi uyarınca davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığını da talep etmiştir.
15.05.2020 tarihli Show ana haber bültenine ait 419 saniye için toplam reklam gelirlerinin 47.693,98.-TL olduğu, bu reklam satışlarının ana haber programının reklamların sunulmadan satışlarının yapıldığı dolayısıyla reklam gelirlerine yargılama konusu videonun katkısının ne oranda olduğunun bilirkişilerce tespit edilemediği ancak, ana haber bültenine ait 419 saniye için toplam gelir üzerindeki payın brüt ticari iletişim gelirinin 606,97.-TL olduğu, davacı vekilinin 500 TL yoksun kalınan kazanç talebinde bulunduğu ve talep arttırım dilekçesi vermediği
Davacıların, “Ortaya Karışık” isimli youtube kanalının sahipleri oldukları; davaya konu edilen videoyu birlikte çektikleri, kurguladıkları, montajladıkları, yönettikleri ve videoları bu kanal vasıtasıyla izleyicileriyle paylaştıkları; davanın konusunun ise davacılara ait anılan kanalda yer alan bir videonun, davalının sahibi olduğu Show TV adlı televizyon kanalı (medya hizmet sağlayıcı) ve Show TV’nin youtube kanalında izinsiz olarak yayınlanması olduğu dikkate alındığında, bu haksız fiil nedeniyle 1000.00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı
Netice itibariyle, hususiyet unsuru taşımadığı, fikri çaba sonucu meydana getirilmediği, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşımadığı anlaşılan dava konusu videonun eser niteliğinde olmadığı,
Davaya konu röportajın yayınlandığı tarihlerde Koronavirüs salgınının çok güncel bir konu olması nedeniyle haber değeri taşıdığı, somut olayda davalı tarafın kullanımının haber bülteninde ve 52 saniye gibi kısa bir kullanım olduğu, davacının yaklaşık bir saat otuz dakikalık programına oranla davaya konu kullanımın küçük bir bölüme dair bulunduğu, kullanımın bilgilendirme ve kamuya haber sunma amaçlı olduğu, ancak kullanılan görüntülerin davacılara ait “ORTAYA KARIŞIK” isimli youtube kanalından alındığının izleyici tarafından görülemediği, yayın sırasında, davaya konu görüntülerin ORTAYA KARIŞIK isimli youtube kanalından alındığına dair sözlü bir açıklamanın da mevcut olmadığı,
Davalının kullanımının kaynak gösterme koşulunu taşımadığından dolayı hukuka aykırı kullanım olduğu, haber verme, bilgilendirme amaçlı kullanımın istisnasına girmediği, FSEK Madde 84 uyarınca haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiği,
Huzurdaki dosyada; maddi tazminat talebine ilişkin olarak; haksız rekabet eylemi nedeniyle davacıların maddi olarak zarara uğradığına ve zarar miktarına ilişkin herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı, haksız rekabet eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını ve zararın miktarını ispat görevinin davacıya ait olduğu, bu nedenle davacının maddi tazminat talebine ilişkin değerlendirme ve hesap yapılmasının mümkün olmadığı, Yargıtay TK m.58/I-e hükmünün, davacının uğramış olduğu zararın miktarını ispatlamasının mümkün olmadığı durumlarda uygulanabileceği yönünde görüşü uyarınca davacıların davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat karşılığını talep edebileceği, TTK Md. 58-e bendi uyarınca davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığını tespit edebilmek için davalının yayın sırasında elde ettiği reklam gelirinin belirlenmesi gerektiği, 15.05.2020 tarihli Show ana haber bültenine ait 419 saniye için toplam reklam gelirlerinin 47.693,98.-TL olduğu, bu reklam satışlarının ana haber programının reklamların sunulmadan satışlarının yapıldığı dolayısıyla reklam gelirlerine yargılama konusu videonun katkısının ne oranda olduğunun bilirkişilerce tespit edilemediği ancak, ana haber reklam gelir analizi yapıldığında brüt ticari iletişim gelirinin 606,97.-TL olduğu, davacının talebinin 500,00.-TL olduğu ve bu talebin tamamının kabulü ile 1.000,00.-TL manevi tazminat takdirinin hakkaniyete uygun olduğu, anılan bedellere ihlal tarihi olan 15.05.2020 tarihinden itibaren avans faiz işletilmesinin gerektiği, hükmün ilanında davacının menfaatinin bulunduğu, sonuç ve kanaatlerine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
Maddi tazminat talebinin reddine,
500,00.-TL kazancın iadesi talebinin kabulü ile 15.05.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
1.000,00.-TL manevi tazminatın ihlal tarihi olan 15.05.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Mahkeme karar özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere trajı en yüksek üç gazeteden birinde ilan edilmesine,
Alınması gereken 102,46.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 48,06.-TL nispi ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat için hesap olunan takdiren 1.000,00.-TL, kabul edilen sair maddi hususlar için hesap edilen 500,00.-TL nispi olmak üzere iki ayrı ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalı şirketin kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat için hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %60 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40.-TL ilâm harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 4.238,10.-TL yargılama giderinin %60’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.03.03.2022
Kâtip Masraf dökümü sayfanın devamındadır. Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 70,00.-TL
Bilirkişi Ücreti : 4.000,00.-TL
P.P : 168,10.-TL
TOPLAM : 4.238,10.-TL