Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/238 E. 2021/419 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2020/238
Karar No : 2021/419

Hakim : … …
Katip : … …

Davacı : …

Vekili : Av. … -…
Davalılar : 1-…

Vekili : Av. …

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 06/08/2020
Karar Tarihi : 30/12/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 05/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; davacının … sayılı … ibaresi için yaptığı marka tescil başvurusunun, davalı firmanın … markalarını mesnet tutarak yaptığı itirazın neticesinde, kısmen reddedildiğini, davacının iyi yaşam ve güzellik sektörünün lider firmalarından biri haline geldiğini, …. internet sitesinin sahibi olduğunu, satışı gerçekleştirilen ürünlerin profesyonellerin kullanımına özgü dermal dolgu, biyo canlandırıcı, doku yenileme sistemler, iyileştirici serumlar, estetik ve cerrahi alanında teknolojik cihazlar, profesyonel cilt bakım ürünleri olduğunu, markanın sektöründe tanınmış olduğunu ve davacının markanın gerçek hak sahibi olduğunu, 2013’den beri EUIPO, 2018’den beri WIPO nezdinde tescilli markaya ilişkin gerçek hak sahipliği dikkate alınmadan karar verildiğini, markanın Facebook üzerinden 7.167 kişi tarafından takip edildiğini, dava konusu markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, dava konusu markaların benzer olmadığına ilişkin EUIPO tarafından da 19/05/2014 tarihinde karar verildiğini, Kurum tarafından dava konusu malların özel niteliği dikkate alınmaksızın karar verildiğini, ürünlerin hedef tüketici kitlesi, dağıtım kanalları ve fiyatlarının farklı olduğunu, YİDK kararında m. 6/4, 6/5 koşullarının oluşmadığı tespit edilmesine karşın … markasının sektörel tanınmışlığı dikkate alınarak redde mesnet emtialar bakımından karıştırılma ihtimali değerlendirmesi yapılmasının çelişkili olduğunu, sunulan delillerin … markasının tanınmışlığını ispata yeterli olmadığını, davacı lehine sonuçlanan EUIPO kararına rağmen davacı marka başvurusuna itiraz eden davalının iyiniyetli hareket etmediğini ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 03/03/2020 tarih ve … sayılı kararının iptali ile tescil talep edilen sınıfların tamamı bakımından işlemlerin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, marka işlem dosyası ve mevzuata ilişkin açıklamalar ve bu minvalde somut uyuşmazlığa ilişkin beyanları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevaplarında özetle; müvekkilinin dünya çapında tanınan markalardan birisi de … markası olduğu ve yoğun kullanım ve tanıtım faaliyeti sonucunda tanınmış marka niteliği kazandığını, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde, önceki markanın tanınmışlığı ve ayırt ediciliği ile ilgili sektöre özel koşullar ve ortalama tüketicinin dikkat seviyesi de önem arz etmekte ve bu faktörlerin hep birlikte ve birbirlerine bağlı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, birbirine bağlılık prensibi uyarınca SMK m. 6/1 de belirtilen unsurlardan herhangi birisinin zayıf, diğerinin daha kuvvetli olarak mevcut olması halinde de karıştırılma ihtimalinin mevcut olabileceğinin kabul edildiğini, bu çerçevede YİDK kararının yerinde olduğu, İsviçre, Rusya, Ukrayna ve Moldova’nın fikri mülkiyet ofisleri nezdinde yürütülen süreçlerde müvekkilinin … markalarına dayanan itirazlarının kabul edildiğini, YİDK’nın müvekkili şirketin … markalarının tanınmışlığını karıştırılma ihtimalini artıran bir unsur olarak dikkate almasının yerinde olduğunu, müvekkilinin itiraz hakkını kullanmasının kötü niyetli olarak kabul edilemeyeceğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı olmadığı, davacı ve davalının tanınmışlık iddiasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının … sayılı “neauvia” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu … sayılı “neauvia” ibareli marka için davacı tarafından 05/06/2018 tarihinde 03,05,10,41,44.sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davalı tarafından …”…” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın kısmen kabulüne karar verildiği, kısmen kabul kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 03/03/2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 6/1’de “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmü düzenlenmiş olup, burada markalar arasında herhangi bir şekilde benzerlikten bahsedilmektedir. Düzenleme kapsamında markalar arasında karıştırılma tehlikesinin varlığı için hem markalar hem de mal ve hizmetler açısından ayniyet/benzerlik şartının sağlanmış olması gerekmektedir.
6769 sayılı SMK m. 6/1 hükmü uyarınca markalar ve tescile konu mallar arasında halk arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi, ardından da somut olayın şartları dikkate alınarak markalar arasında halk tarafından karıştırılma tehlikesi olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
Bir marka, hizmet veya mal; diğer bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılırken; marka, mal veya hizmete bütünsel açıdan yaklaşılmalı ve müşterileri nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınmalıdır. Yargıtay bbb . sayılı kararında da “… markalar karşılaştırılırken onların piyasaya sürülüş biçimlerine, kullanılış şekillerine bakılarak orta düzeydeki alıcı nezdinde bıraktığı toplu intiba dikkate alınır” tespitinde bulunmakla maddeye somut bir kıstas getirmiş bulunmaktadır.
6769 sayılı SMK m. 6/1 kapsamında markalar arasındaki benzerliğin tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak; Markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, Markaların birbirini çağrıştırması, Markaların bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, Markaların tescilli oldukları malların veya hizmetlerin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurların dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Buna göre markalar ve mal ve hizmetler arasında benzerlik nedeniyle halkın markaları karıştırma olasılığının olup olmadığı hususu yukarıda belirtilen ilkeler ve somut olayın bütün şartları dikkate alınarak belirlenmelidir.
Buna göre markalar ve mal ve hizmetler arasında benzerlik nedeniyle halkın markaları karıştırma olasılığının olup olmadığı hususu yukarıda belirtilen ilkeler ve somut olayın bütün şartları dikkate alınarak belirlenmelidir. “İnceleme konusu markaların görsel, işitsel veya anlamsal benzerliğinin bütün olarak değerlendirilmesi, markaların baskın ve ayırt edici nitelikte olan unsurları dikkate alınarak oluşturulan genel izlenim esas alınarak yapılmalıdır.” (ATAD C -251/95 Sabel v. …)
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yerleşik içtihatlarına göre de markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken üç temel unsur bulunmaktadır. Bunlar, markaların ilgili olduğu mal veya hizmetler arasındaki benzerlik, markalar arasındaki benzerlik ve önceki tarihli markanın markasal gücüdür. Bu unsurlar birbirleriyle etkileşim içinde olup, somut olayın özelliklerine göre bir unsurun diğerine oranla daha ağır basması veya aksine daha zayıf kalması mümkündür. Dolayısıyla unsurların her olayda eşit düzeyde varlığı aranmayıp, aksine somut olay bazında değerlendirilmeleri söz konusudur. Bu bağlamda, iki markanın ve markaların ilgili olduğu malların birbirine çok benzediği durumlarda önceki tarihli markanın markasal gücü daha geri planda kalabilir. Benzer şekilde, markalar arasındaki benzerlik çok güçlü olmamasına rağmen mallar arasındaki benzerliğin ve önceki tarihli markanın markasal gücünün derecesinin yüksek olması halinde markaların karıştırılma olasılığının ortaya çıkması mümkündür. Bu ilkeler çerçevesinde, karşılaştırılan markaların bıraktığı genel izlenim markaların ayırt edici unsurları ve somut olayın bütün şartları dikkate alınarak tespit edilmelidir.
İşaretlerin benzerliğinde, onların başlangıçtan veya sonradan kullanımla elde ettikleri ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant ya da ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sesçil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır. İşaret ve kelimeler analiz edilmeli ve tüm kriterler tüketilmelidir. Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur. (Bently / Sherman, age. sh. 817-818.) Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf grubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir. İltibas tehlikesini araştırırken markalardaki esas unsur, tali unsur ve yardımcı unsur kavramlarını da izah etmek gerekmektedir. Zira “esas unsur”, marka örneği üzerinde bulunan ve markanın ayırt edicilik özelliğini sağlayan işarettir. Bu işaret; markanın çekirdeğini oluşturan sözcük, şekil, harf veya sayılardan oluşmaktadır. “Tali unsur“, marka örneği üzerinde bulunan ikinci derecede tamamlayıcı unsurdur. Bu unsur da, sözcük, harf veya sayılardan oluşabilir. Bu unsur, genellikle üzerinde kullanılacak ürünün modelini veya hizmetin sloganını belirler. “Yardımcı unsur“ ise, markanın üzerinde kullanılacağı mal ya da hizmetlerle ilgili karakteristik ibare veya işaretleri içeren unsurlara denir. Bu unsurlar, markanın üzerinde kullanılacak mal veya hizmetlerin, cinsini, çeşidini, vasfını, kalitesini, miktarını, amacını, değerini veya coğrafi kaynağını gösterebilir.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının dava konusu marka kapsamında başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler, başvuru konusu marka kapsamında kalan emtialardan tıbbi içerikli/ilaç etkili içerik, kozmetik, gıda takviyesine sahip olma ihtimali bulunan mallar açısından bir benzerlik kurulması mümkün olduğu, markalar arasında gerçekleştirilecek olan benzerlik ve iltibas değerlendirmelerinin 3. sınıf mallar kozmetik ürünleri, 5. sınıf farmasötik ve veterinerlik müstahzarları, tıbbi amaçlı sıhhi müstahzarları ve gıda takviyelerini (nutrosötikleri), 44. sınıf ise tıbbi hizmetleri içerdiği, ilgili tüketici profilinin de göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve markaların bütünsel anlamda bıraktığı izlenimin tespiti iltibas değerlendirmesinde önem teşkil ettiği, reçeteli ilaçlar doktor ve eczacı açısından bilinçli tüketici grubuna, eczane dışında reçetesiz satılan gıda takviyesi tarzındaki ürünler, kozmetik ürünler, hijyenik ve güzellik bakımına yönelik hizmetler de orta bilinç seviyeli tüketici grubuna hitap ettiği, sözkonusu markaların mal ve hizmet grupları aynı olduğu ve mal hizmet benzerliği açısından da söz konusu grupların tüketicileri ve kullanıcıları açısından karışma ihtimali olduğu anlaşılmıştır.
Davacı markası büyük, siyah, standart harflerle yazılmış … ibaresinden müteşekkil bir kelime markası olduğu, davalı firmanın redde mesnet ilk markası büyük, siyah, standart harflerle yazılmış … markasıyken ikincisi de mavi zemin üzerine beyaz, büyük, standart harflerle yazılmış … markası olduğu;
Dava konusu markaların başlangıç “N” ve son “A” harfleri aynı olduğu gibi bu harflerin ortasında yer alan “IVE” harfleri de davacı marka işaretinde karışık olarak yer aldığı; ancak davacı markasında ilave olarak “AU” harfleri de bulunmakta olup marka işaretlerinin benzer harfleri içermeleri tek başına bir benzerlik kriteri olarak değerlendirilemeyeceği; bununla birlikte markaların anlamı bulunmayan kelimelerden müteşekkil olması, … markasının kişisel bakım ürünleri/kozmetik sektöründeki bilinirliği karşısında “ni-ve-ya” olarak okunan davalı markaları davacı markasının Türkçe’de telaffuzunun zor olması sebebiyle yazıldığı gibi “ne-a-u-vi-a” şeklinde okunduğu varsayıldığında, başlangıç ve son sesler kadar “V” harfine yapılan kuvvetli vurgu sebebiyle markaların yarattığı işitsel tınının benzeştiği;
Özellikle dava konusu 03. ve 44. sınıf mal/hizmetler yönünden toplumun her kesiminden gençler ve yetişkinlerden oluşan makul derecede bilgili ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali söz konusu olacağı;
Diğer yandan davacı, dava konusu ürünlerin hedef kitlesinin profesyoneller olduğunu, doğrudan nihai tüketici olmadığını ileri sürmektedir ancak dava konusu emtiaların tamamının bu kapsamda olduğu söylenemeyeceği gibi bilgilenmiş ve dikkat düzeyi yüksek tüketici kitlesi bakımından da Marka Hukuku’na özgü ilkeler kural olarak geçerli olduğu; sektörden, üründen ve tüketici kitlesinden kaynaklanan farklılıklar, bazı kuralların daha esnek uygulanmasına neden olabilmekteyse de bu bakış açısı karıştırılma ihtimalinin doğmayacağı anlamına gelmediği;
Dava konusu 03. 05. ve 44. sınıftaki işaretli mal ve hizmetler bakımından da ayniyet/benzerlik koşulu sağlanmış olmakla somut olayda bu emtialar bakımından SMK m. 6/1 koşullarının sağlandığı anlaşılmıştır.
Davacı yan YİDK kararında m. 6/4, 6/5 koşullarının oluşmadığı tespit edilmesine karşın … markasının sektörel tanınmışlığı dikkate alınarak redde mesnet emtialar bakımından karıştırılma ihtimali değerlendirmesi yapılmasının çelişkili olduğunu iddia ettiği;
Dava konusu YİDK kararında, Kurum tarafından … markasının m. 6/5 kapsamında sahip olduğu sektörel tanınmışlığın aynı/benzer mal/hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalini artıran bir unsur olarak dikkate alındığı, buna karşın başvuru kapsamda kalan hizmetler yani farklı hizmetler bakımından SMK m. 6/4 ve 6/5 hükümlerine ilişkin koşullarının oluşmadığı şeklinde bir karar verildiği anlaşılmıştır. Farklı hizmetler bakımından SMK m. 6/4’deki koşulların oluşmadığı yani Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmış bir markanın söz konusu olmadığı ile m. 6/5’de yer alan koşulların oluşmadığı yani markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği yönünde bir kanaate varılmadığını ortaya koyan değerlendirmenin, kararın bütünü ile çelişki oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan tanınmışlık hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan asgari koşullar yargı kararları ve doktrinde belirlenmiştir. Yargıtay …. HD’nin 10.03.2005 tarihli E. 2… sayılı kararında tanınmışlığın tespitinde dikkate alınacak kriterler açıkça gösterilmiştir. Bu kararda toplumda tanınmışlığın tespitinde 1999 tarihli “WIPO Ortak Tavsiye Karaları” adı altındaki ölçütlerden yararlanılması gerektiği bu ölçütlerin kısaca; Toplumda markanın tanınma derecesi, Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, Marka promosyonlarının hedef aldığı alan, promosyon süresi ve yoğunluğu, Markanın tesciller ve tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına dalalet eden karar ve uygulamaları, Markanın ekonomik değeri olduğu vurgulanmıştır.
Davalının … markasının… sayı ile TÜRKPATENT tanınmış marka siciline kayıtlı olduğu ve sektörel tanınmışlığa ilişkin mahkeme kararları sunulduğu; markanın kişisel bakım ürünleri/kozmetik sektöründe m. 6/5 anlamında tanınmışlığı bulunduğu; ancak dava konusu olmadığından farklı hizmetler bakımından m. 6/5 ile aranan diğer koşulların oluşup oluşmadığına bakılmasına gerek görülmediği;
Bir diğer tanınmışlık iddiası da davacının bulunduğu, davacının tanınmışlık iddiası da huzurdaki davanın konusu olmadığı, zira YİDK kararının iptali davası yine bu karar kapsamında ele alınması gereken bir konu olup davacı tanınmışlığının huzurdaki davaya etkisininde olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu … sayılı “neauvia” ibareli davacı marka başvuru kapsamında yer alan, “Farmasötik ve veterinerlik müstahzarları; tıbbi amaçlı sıhhi müstahzarlar; diyetetik yiyecekler ve tıbbi veya veterinerlik kullanımı için uyarlanmış maddeler, insanlar ve hayvanlar için besin takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler, kozmetikler, dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları, tıbbi hizmetler; insanlar veya hayvanlar için hijyenik ve güzellik bakımı, estetik cerrahi” bakımından taraf markaları arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir emtia ilişkisinin mevcut olduğu ve karıştırma ihtimalini doğurabileceği, bununla birlikte yine taraf markalarının hakim/baskın unsurları olan “….” kelimelerinin, ilgili tüketici kitlesi nezdinde dahi karıştırılabilecek düzeyde benzer oldukları, davalının … markasının T/00191 sayı ile TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olduğu ve sektörel tanınmışlığa ilişkin mahkeme kararları sunulduğu, markanın kişisel bakım ürünleri/kozmetik sektöründe m. 6/5 anlamında tanınmışlığı bulunduğu, davacının tanınmışlık iddiası da huzurdaki davanın konusu olmadığı, zira YİDK kararının iptali davası yine bu karar kapsamında ele alınması gereken bir konu olup davacı tanınmışlığının huzurdaki davaya etkisinin olmadığı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken 59,30.-TL maktu harçtan peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,

2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şirket kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır