Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/214 E. 2021/348 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/214 Esas – 2021/348

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/214
KARAR NO : 2021/348

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR :…
DAVALI :…

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2021
Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkiline ait … serisinin Google Play gibi uygulama mağazalarından mobil cihazlara indirilebildiğini, müvekkillerinin özel tesis ettiği cihaz ve televizyonlardan ulaşılabildiğini, müvekkilinin ürün ve hizmetlerini TV+/ …, +TV markaları ile kullanıcılara ulaştırdığını, davalının başvuru markasının kullanıldığı servisin Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere 11 ülkede hayata geçirildiğini, global düzeyde kullanmaya başladığını, Türkiye’de teknoloji internet sitelerinden biri olan “…” te yer alan haberde “Sevindiren iddia” başlığı ile devalının … … servisini tüm … akıllı telefonlarına yaymasının gündemde olduğunun belirtildiğini, bu haberin içerik sağlayıcılarının yer yer sadece … ibaresini kullandığını, YİDK tarafından başvuruya itiraz edildiğini, markaların benzer görüldüğünü ancak sınıflarının farklı olduğunun belirtildiğini, 38 ve 41. Sınıfların neredeyse benzer sınıflar olduğunu, “tv+…” markası ile davalı markasının benzer görüldüğünü ancak müvekkiline ait “tv+” markasının ise başvuru markası ile benzer görülmediğini, TÜRKPATENT ve yerleşik uygulamalarda… ve “+” ibarelerinin Türk tüketiciler nezdinde aynı algıya sahip olduğunu, müvekkillerine ait “…” markasının ayırt edici olmadığının belirtildiğini ancak bu durumun hiçbir yere bağlanmadığını zayıf marka kabulünde dahi kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanma durumunun Kurum tarafından incelenmediğini, YİDK kararında … markasının tanınmışlığından bahsedildiğini ancak sunulan delillerde “…” markasının hakim olduğunu, kararda … ibaresinin müvekkilleri ile özdeşleşmediği tespitinin yetersiz olduğunu, hangi noktada yetersiz olduğunun açıklanmadığını, marka işlem dosyasına sunulan iki adet klasörün incelenmediğini, delillerin kullanım ile ayırt edicilik sağlama ve tanınmışlık iddiasına ilişkin olduğunu, uzmanların … ile …’un ortak marka oluşturduğu yanılgısına düşülebileceğini, marka sahipleri arasında ilişki kurulabileceği ve bu durumun karıştırılma ihtimaline yol açacağı hususunun göz ardı ettiğini, … markası ile en eski tescilin 20.02.2007 tarihi olduğunu, markanın 7 yılı aşkın süredir müvekkilleri tarafından yoğun şekilde kullanıldığını, en güncel verilerde sektörün lideri konumunda olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde kayıtlı olan 2007/08131 no.lu “tv+”; no.lu “tv+…”; … numaralı “tv+” ibareli markalarının 09. Sınıfta, 38. Sınıfta ve 41. Sınıfta münhasıran hak sahibi olduğunu ve … markalarının bu sınıflarda kullanımının münhasıran müvekkillerine ait olduğunu, … uygulamasının cihaz sahipleri tarafından kullanılmasa dahi cihazların ara yüzlerinde her an bulunduğunu, … markası ile sunulan içerikler için dünyaca ünlü firmalar ile anlaşmalar yapıldığını, … markasına ait sosyal medya hesaplarının üye sayılarının toplamının bir milyona yaklaştığını, bu markayla ilgili mobil operatör sektörünün dünyadaki en büyük ticaret örgütü GSMA’da tanıtım yapıldığını, yine pek çok platformda ve The New York Times gibi haber ajanslarında reklamlarda yer aldığını, davalının başvuru markasında yer alan … ibaresinin çatı markası olduğunu, esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarının aynı anda var olması tehlikesinin markanın kaynak gösterme fonksiyonunu tamamen ortadan kaldıracağını, müvekkiline ait benzer görülen markanın 38. Sınıf kapsamındaki hizmetler ile başvuru markasındaki 9. ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerinin benzer/ilişkili olduğunu, davalının dayanak yaptığı 2012 73602 nolu markanın tertip tarzının davaya konu markalardan ve müvekkili markasından farklı olduğunu, markanın hitap ettiği tüketici kitlesinin çok geniş olduğunu, bu sebeple dikkat düzeyi düşük kişilerin tüketici kitlesi içerisinde yer aldığını, çıkan haberlerde … şeklinde kullanımın olduğunu, … çatı ibaresi bulunmadan markanın internet ortamında kullanıldığını iddia ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27.05.2020 tarihli … sayılı kararının iptali ile davalıya ait… başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı Türk Patent ile şirket vekilleri cevaplarında özetle; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, Kurum kararında itiraza mesnet markalardan 2012/37251 tescil numaralı marka ile başvuru markasının işaret olarak benzer görüldüğünü, taraf markaları arasında “…” ibarelerinin ortak olduğunu, ancak … ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, sıklıkla kullanıldığını, davacının itiraz aşamasında sunmuş olduğu belgelerden YİDK kararında söz konusu itiraza mesnet markaların tanınmış olduğu kanaatine varılmadığını, davacıya ait markaların mal/hizmet listesi incelendiğinde tescili talep edilen mal/hizmetlerin söz konusu markaların tescil kapsamında bulunanlardan farklı türden olduğunu, itiraz gerekçesi markalarının tanınmışlığı iddiasının markaların benzer olmadığı yönünde varılan tespiti değiştirmeyecek olması nedeniyle tanınmışlık iddiasının da haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Vekili Cevap dilekçesi ve sair beyanlarında özetle; müvekkilinin marka başvurusunun yayımına … tarafından “TV+” ve “… …” türevi ibareli markalar ve … tarafından bu markalı ürünleri temin etmesi sebebiyle hak sahipliği mesnet gösterilmek suretiyle SMK 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri uyarınca itiraz edildiğini, itirazın Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin 1969 yılında Kore’de kurulduğunu, sektörünün önde gelen firmaları arasında olduğunu, başvuru markasının sayısız TV kanalına ücretsiz erişim sağlayan ve … markalı televizyonlarda kendiliğinden yüklü bulunan veya yalnızca … Galaxy serisine ait telefonlar ile uyumlu bir uygulama üzerinde kullanılmak üzere yaratıldığını, her cihaza indirilerek kullanılabilecek bir uygulama olmadığını, davacıya ait sistemin Google Play gibi mağazalardan indirilebilen ayrıca bir cihaz talep edilmesi suretiyle kullanılabilen bir sistem olduğunu, uygulamanın kullanımı için, üyelik gerektiğini, tüketici hangi uygulamaya girmek istediğini seçtikten sonra, kullanıcı koşulları vs. onaylayarak, kullanıcı profili oluşturduğunu, bir ödeme yaptığını, müvekkiline ait uygulamanın ise henüz Türkiye’de kullanılmadığını, işbu markanın ulusal ve WIPO gibi uluslararası marka tescil ofislerinde tescilli olduğunu, tecavüz davası yönünden TÜRKPATENT’in taraf olamayacağını, bu sebeple tefrik edilmesi gerektiğini, yine tecavüz iddiası bakımından kullanma şartının gerçekleşmediğini, başvurunun “…” ve “…” ibarelerinden oluşmakta olup, ayrıca bir şekil unsuru barındırdığını, bir bütün halinde ayırt edici niteliği haiz olduğunu, “…” ibaresinin “…” anlamına geldiğini ve her sektörde sunulan hizmetlerin rakiplerine kıyasen ek unsurlar içerdiği iddiasını desteklemek üzere kullanıldığını, markadaki baskın unsurun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin düşük ayırt ediciliğe sahip olduğunu, … markasının tanınmış marka olduğunu, bu sebeple mal veya hizmetin kaynağı konusunda yanılgı yaşanmayacağını, tüketicinin ilk bu ibareyi okuyacağını, müvekkilinin 2012 73602 nolu 09 ve 41. Sınıfta tescilli markasının da bulunduğunu, davacılara ait markalarla birlikte var olduğunu, Tv ve… ibarelerinin ayırt ediciliği haiz olmadığını, Türk tüketicisinin “+” işaretini “…” olarak okuyacağını, işitsel benzerlik bulunmadığını, davacının markasında yer alan işaretin “t” harfi olduğunu “+” işareti olmadığını, bu sebeple markaların bu markanın da benzer olmadığını, “…” ibarelerinin itiraza konu 09. ve 41. sınıftaki televizyon ve televizyon yayıncılığını içeren mal ve hizmetler için ayırt edici niteliği haiz olmadığını, davacı markalarının sadece 38. sınıf hizmetler için tescilli olduğunu, davacının bu markalarının tanınmış da olmadığını, Tv ve… ibarelerinin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, TÜRKPATENT kayıtlarında… ibaresini içeren 1000’den fazla sonuç çıktığını, davacı tarafından sunulan delillerin … markalarının tanınmışlığını gösterdiğini, hiçbir şekilde “…” markalarının tek başına davacıları işaret eden ayırt ediciliğe sahip olduğunu ispatlayamadığını, dava konusunun YİDK kararının hukuka uygunluk denetimi olduğunu, müvekkiline ait marka kullanım şekillerinin davanın konusu olmadığını, davacıların kullanıma dair sundukları belgelerin ismi bilinmeyen birtakım küçük haber sitelerine ait olduğunu, müvekkilinin kontrolü ve bilgisi dışında spekülasyon olabilecek birtakım internet sitelerinden alınan bilgilerin ileri sürülerek müvekkili markasının Türkiye’de kullanım hazırlığı içinde olduğunun iddia edilmesinin abesle iştigal olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER :
Karıştırılma İhtimaline İlişkin Değerlendirme:
Karıştırılma ihtimaline ilişkin olan nispi ret nedeni hakkındaki düzenleme, kısaca bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu hâlde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
Düzenlemeye göre; bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu hâlde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “mal veya hizmetler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, aralarında mevcut olabilecek ilişkinin mahiyetinin belirlenmesinde tüm ilgili faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörler; onların doğası, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbirleriyle rekabet içinde mi yoksa tamamlayıcı nitelikte mi olup olmadıklarıdır.”
Karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir.
1) Somut Olay Kapsamında Karıştırılma İhtimaline İlişkin Değerlendirme
Taraf Markalarının Mal/Hizmet Benzerliği Bakımından Değerlendirilmesi
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal veya hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Bu kapsamda yapılan incelemede davalının 09. Sınıfta yer alan “Televizyonlar; akıllı TV’ler için klavyeler; akıllı TV’ler için yazılım (uygulama); İnternette içerik dağıtmak/izlemek için bilgisayar yazılımı; uzaktan kumanda ile bilgisayarların ve bilgisayar ağlarının içeriklerini aramak için bilgisayar programları; bilgisayar yazılımı” emtiaları ile davacının … tescil numaralı markaları kapsamında bulunan 09. Sınıftaki “İletişim makinaları ve cihazları: Ses ve/veya görüntünün kayıt edilmesi, iletilmesi veya reprodüksiyonu için cihazlar, klavye, bilgisayar programlan ve yazılımları, Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar, televizyonlar, Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri” emtiaları ile 35.05. perakendecilik sınıfı kapsamında işbu emtiaların satışına ilişkin hizmetlerin; yine davacıya ait … tescil numaralı markasında yer alan 09. Sınıftaki “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: televizyonlar, Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri” ile işbu emtiaların satışına ilişkin 35.05 perakendecilik sınıfındaki hizmetlerin birbiri ile benzer, ilişkili, birbirini tamamlayan mal ve hizmetlerden olduğu,
Davalının 41. Sınıf kapsamında bulunan “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler” ile davacının … tescil numaralı markaları kapsamında 38. sınıf kapsamında “bilgisayar kullanımıyla iletişim, haber ajansları, kablolu televizyon ile yayın, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, bilgisayar terminaller ile iletişim, global bilgisayar ağı üzerinden yayın; global bilgisayar ağı üzerinde bilgi alışverişi yapılması için olanak sağlanması hizmetleri” ve 41. Sınıfta yer alan “ Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri”nin, yine davacıya … tescil numaralı markasında yer alan 38. Sınıftaki “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” ile 41. Sınıftaki “Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” nin benzer, ilişkili hizmetlerden olduğu,
Davalının 41. Sınıfında yer alan “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler” ile davacının 2007 08131 tescil numaralı markasındaki 38. Sınıfta yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” nin birbirini tamamlayan, benzer, ilişkili hizmetlerden olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile Davalı işaretlerinin Aynı veya Benzer Olup Olmadığının Değerlendirilmesi;
Düzenlemeye göre; bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
Markalar arasında iltibasın bulunması için, sadece mal / hizmetlerin benzerliği yeterli değildir. Aynı zamanda işaretlerin de karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olması gerekir.
İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır.
Somut olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Yapılacak değerlendirme sonucunda anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti kabul edilebilir.
Buna göre; somut olay yönünden davalı markası siyah renkteki televizyon şeklinin içerisinde yine siyah renkle yazılı “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Davacı markalarının çoğunluğu mavi renkle yazılı … +, ibareleri ile düz beyaz zemin üzerine siyah renkle yazılı “TV +”, “Tv+ …” markaları ve son olarak siyah kare çerçevenin içerisinde beyaz renkle TV ibaresi ile sağ üst köşesinde sarı renkle “+” işaretinin yer aldığı markalardan oluşmaktadır.
İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerindeki ayniyet, karıştırılma ihtimaline yol açabilmektedir. EUIPO (Eski adıyla OHIM), “BECK” ve “ISENBECK” markaları arasında bu nedenle karıştırma ihtimali görmezken, “EURIN” ve “EUDERMIN” markaları arasında aynı nedenle karıştırma ihtimalinin bulunduğuna karar vermiştir.
Kelime markalarında, tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı düşünülmektedir. Bu çerçevede, kelime markalarının başlangıç kısmındaki (ilk harflerindeki) benzerliğin tüketicilerin markalarını benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini azalttığı kabul edilmektedir.
Buna göre; davalı markası “sam-sung- ti-vi pı-las” şeklinde telaffuz edilirken davacı markaları ise “… …” şeklinde telaffuz edilecektir.
Taraf markaları kavramsal olarak değerlendirildiğinde; taraf markalarında çekişmeli unsur olarak yer alan “…” ibaresinde yer alan TV televizyonun kısaltmasıdır. Bu ibare televizyon ürünü veya televizyonculukla ilgili hizmetler için ürün veya hizmetle olan doğrudan ilişkisi nedeniyle ayırt ediciliği bulunmayan bir ibaredir. Markada yer alan çekişmeli bir diğer unsur olan… ibaresi ise İngilizce bir ibare olup Türkçe karşılığı “…, ilave, fazla, sıfırdan büyük, eklenmiş, pozitif” anlamlarına gelmekte, Türkçe anlamları itibariyle ayırt ediciliği düşük ibareler oldukları, markasal unsur olarak korunmaları zayıf olacaktır. Zira tekel altına alınmasına izin verilmeyen tasviri ve vasıf bildirici sözcüklerden esinlenilerek oluşturulan markaların baştan itibaren zayıf marka konumunda olduğu tartışmasızdır. “…” ibaresinin de televizyon ve daha fazlası ve benzeri anlama geldiği, markadaki… ibaresinin Türkçe karşılığının herkes tarafından bilinen ve kullanılan bir kelime olduğu, hizmetler yönünden de yine diğer hizmetlere nazaran daha üstün daha fazlası olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada … ibaresi de bir anlamda tescil talep edilen 09. Sınıftaki “Televizyonlar, akıllı TV’ler için yazılım (uygulama)” ile 41. Sınıftaki “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler”i tanımladığından bu hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmamaktadır. … ibaresi ise işbu mal veya hizmetlerin üstün nitelikte, yüksek değerde, mal veya hizmetin piyasadaki eşdeğer mal veya hizmetlerden daha fazla artısı olduğuna işaret etmektedir. Özellikle markada yer alan “…” ibaresi pek çok çeşitli sektörde sıkça kullanılmakta olup anlamı orta seviyedeki tüketici tarafından bilinebilecek ayırt ediciliği zayıf bir sözcük olduğu,
Belirtilen nedenler ışığında karşılaştırma konusu markalar bakımından karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmenin, ayırt ediciliği zayıf işaretlerin karşılaştırılmasına ilişkin esaslar (Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak Bildirgesi) da dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Bu doğrultudaki değerlendirmelere geçmeden önce dikkate alınması gereken tüketici kitlesi bakımından da bazı açıklamalar yapmak faydalı olacaktır.
Ortalama tüketici, karma markadaki tasviri, kısmi ayırt edici baskın bir unsur olarak değerlendirmez. Markanın özgün kısımları müşterinin daha fazla dikkatini çekecektir. Dava konusu hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, yeterli ölçüde bilgili, dikkatli, özenli ve gözlemci olarak kabul edilen alıcılar olmakla birlikte başvuru kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerin bu ürün ve hizmetten yararlanacak olan kişilerin; satın alma kararlarında sıradan özen, bilgi ve dikkatten daha fazlasını gerektiren ve hizmetleri satın almadan önce makul ölçüde araştırma ve inceleme aşamasından geçirerek seçici davranan orta seviyeye nazaran daha bilinçli bir kitle olduğu ifade edilebilir.
Avrupa Birliği’ne bağlı marka ofisleri tarafından 02.10.2014 tarihli “Nispi Red Nedenlerine İlişkin Ortak Uygulama Hakkında Ortak İletişim- Karıştırılma İhtimali” konulu Ortak Uygulama Kılavuzu madde 5.3’te (hedef 3) “Ortak bileşenler düşük seviyede ayırt edicilik taşıyorsa, karıştırılma ihtimali üzerindeki etkisini belirlemek” başlığı altında;
“Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır. Düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmaz. Ancak şu durumlarda karıştırılma ihtimali olabilir;
• Diğer bileşenler daha düşük (ya da eşit derecede düşük) seviyede ayırt ediciliğe sahiptir veya belirgin olmayan görsel etkiye sahiptir ve markaların genel izlenimleri benzerdir veya
• Markaların genel izlenimi son derece benzer ya da aynıdır.” değerlendirmesinde bulunulmuştur.
Kısacası, zayıf marka seçen veya markasında bulunan ibarelerin yaygın kullanılması sonucu markası zayıflayan kimse, kendi markasının farklı unsurlarla kullanımına katlanmak zorundadır.
Ortak Uygulama Kılavuzunda da bahsedildiği üzere ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer alması, olağan şartlarda karıştırılma ihtimaline yol açmayacak bununla birlikte, markanın diğer bileşenleri de düşük ya da daha düşük derecede ayırt edici niteliğe sahipse veya diğer bileşenler görsel izlenimde önemsizse yahut markaların bütün olarak ortaya çıkardıkları izlenim benzerse veyahut markaların bütün olarak oluşturdukları izlenim aynı veya yüksek derecede benzer ise karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilebilecektir.
Belirtilen bu kıstaslar da dikkate alındığında aralarında benzerlik bulunduğu tespit edilen mal/hizmetlerin televizyon veya televizyonlar ile verilen, televizyonculukla ilgili olan hizmetler (09 ve 41. sınıf hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olduğundan başvuru kapsamında yer alan 09. Sınıftaki “Televizyonlar, akıllı TV’ler için yazılım (uygulama)” ile 41. Sınıftaki “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler) için çekişmenin dayanağı yapılan “tv +” / “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olması nedeniyle karşılaştırılan markalardaki ortak olmayan bileşenlerin dikkate alınarak bütünsel değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu kapsamda ise; dava konusu yapılan markadaki “…” ibaresi ile davacı markalarında bulunan “…” ibaresinin karşılaştırılan markaların ayırt edilmesini sağlamaya elverişli olduğu, davacının genel olarak iletişim ve yayıncılık sektöründe faaliyette bulunduğu, bu ürün ve hizmetten yararlanacak olan kişiler bakımından satın alınmadan önce bir araştırma yapılması gerektiği, dolayısıyla ortalama tüketicilerin farklı markalar ile karşı karşıya olduklarını düşünebilecekleri kanaatine ulaşılmıştır. Bundan dolayı da karşılaştırılan işaretlerin aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığı,
Önceye Dayalı Kullanım Yönünden Değerlendirme
1) Genel olarak
Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Buna göre; bir markayı ihdas ve istimal eden kimse, o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip olan tescile karşı üstün ve öncelikli hak sağlamaktadır. Bu ilke uyarınca, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Tescilsiz markaya kanun ile sağlanan koruma hakkı, sadece tescilsiz markanın ilk kez kullanılması ile doğmaz. Aksine, bunun dışında markanın korunmasını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmak zorundadır. Bu sebep, tescilsiz olarak kullanıla gelen markanın; belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmiş olmasıdır. Yani hem Türk Patent ve Marka Kurumu uygulamasında hem Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş ve tescilsiz marka sahibinin kendisinden sonra yapılan tescilleri engelleyebilmesi veya hükümsüzlük davası açarak haksız yapılmış tescilleri ortadan kaldırabilmesi için tescilsiz markanın yoğun kullanımının kanıtlanması gerekmektedir. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma kavramının en temel unsuru işaretin ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak benimsenmesidir. Benimsenme ile kastedilen kullanıma konu işaretin ilgili tüketici çevresi tarafından teşebbüsün mal veya hizmetine işaret eden bir marka olarak algılanmasıdır.
İlgili çevre, ibarenin kullanıldığı mal veya hizmetlerin mevcut ve potansiyel tüketicileri ile bu alanda mal veya hizmet üreten, sunan ve dağıtan diğer kişilerden oluşmaktadır. Bu yönüyle ayırt edici niteliğin toplumun tüm kesiminde değil ilgili çevrede kazanılmış olması da yeterli görülmektedir.
2) Somut Olayda Önceye Dayalı Kullanım Hakkına ilişkin Değerlendirme
Önceye dayalı kullanım hakkının değerlendirilmesinde, işaretin kullanıldığı coğrafi alan, kullanımın niteliği, süresi, işarete yapılan yatırımlar, işaretin pazar payı ve işaretten elde edilen ciro vb. hakkında olmalıdır. Sınırlı sayıda olmamakla birlikte markasal kullanıma ilişkin faturalar, sipariş formları, mali ve finansal tablolar, ticaret odalarının beyanları, medyaya yansıyan haberler, makaleler, reklam ve tanıtıma yönelik belgeler denetlenebilir olmaları kaydıyla delil olarak sunulabilmektedir. Söz konusu delillerin kullanımın yoğunluğu ve süresi ile etkilenen coğrafi alan, kullanımın süresi, pazar payı ve elde edilen ciro hakkında bilgi verebilir nitelikte ve sayıda olmalıdır.
Bu kapsamda davacı yan tarafından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde “… …” ibaresinin çekişme konusu mal ve hizmetlerde önceye dayalı kullanımına yönelik delile rastlanılmadığından davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı,
Bunların yanı sıra davacı tarafından çekişme konusu yapılan “tv +” / “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı hak sahipliği üzerinde durulmuşsa da davacının dayanakları tescilli markalarına ilişkindir. İbraz edilen delillerde yer alan kullanımlar, tescilli markalarından sonraki tarihli olmaları ve dijital televizyon programcılığı ile ilgili olmaları da dikkate alındığında söz konusu ibareler bakımından da davacının önceye dayalı kullanım hakkından söz edilemeyeceği,
Davacı Markasının Tanınmışlık Düzeyi Yönünden Değerlendirilmesi
1) Genel Olarak
Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markaların üye devletler tarafından korunmaları zorunluluğu ülkemizde mevzuatımızda “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” şeklinde karşılığını bulmuştur. Birlik üyesi ülkelerde, böyle markalar sahibinin izni olmadan başkalarınca aynı veya benzer mal ve hizmetler için tescil edilemezler.
Bununla birlikte, bu kullanım tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka sahibinin markasının ününden haksız yararlanma sonucunu doğuruyorsa veya itibarına zarar verici nitelikteyse tescili nisbi ret sebebi kapsamında itiraz üzerine reddedilir. Bu ret sebeplerine rağmen tescillenen markalar ise hükümsüzlük davasına konu edilebilirler. Mevzuattaki “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir” düzenlemesi gereğince önceki tarihli markanın tanınmışlık düzeyinden kaynaklı olarak tescil engelinin söz konusu olması mümkündür.
Toplumdaki tanınmışlığın tespitinde 1999 tarihli “WIPO Ortak Tavsiye Kararları” adı altındaki ölçütlerden yararlanılmak gerekirse bu ölçütler kısaca;
a) Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi (Örneğin, bir cep telefonu ya da bir kalem markası bakımından toplumun ilgili kesimi hemen hemen toplumun tamamıdır ancak; zirai ilaç markası yönünden toplumun ilgili markası zirai ilaç kullanan tarım işletmeleri, çiftçilerdir.)
b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu
c) Marka promosyonlarının hedef aldığı alan, promosyon süresi ve yoğunluğu
d) Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü
e) Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları
f) Markanın ekonomik değeridir.
Aynı veya benzer markalar farklı mal ve hizmetlerde kullanılabilir. Bunun istisnası tanınmış markalardır. Bir marka toplumda belli bir tanınmışlık düzeyine erişmişse, bu marka, bazı şartların varlığı halinde, farklı mal ve hizmetlerde dahi kullanılamaz. Tanınmış markanın başka mal ve hizmetlerde kullanılması üç şarttan birinin varlığı halinde engellenebilir. Bu şartlar şunlardır:
• Tanınmış bir markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılması sonucu haksız bir yararın sağlanması,
• Markanın itibarına zarar verilmesi,
• Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi,
Tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması halinde, tanınmış markanın toplumda yarattığı isimden yararlanma ve bu şekilde haksız avantaj sağlanması ihtimali varsa, tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması dahi önlenmelidir.
2)Somut Olayda Davacının Markalarının Tanınmışlık Düzeyinin Değerlendirilmesi
Bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir. Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir.
Davacı dava ve sair dilekçelerinde “… …” ibareli markasının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ve yine Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış olduğunu iddia etmiştir.
Bu kapsamda yukarıda belirtildiği üzere Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış bir marka gerekçe gösterilerek aynı /benzer bir marka başvurusuna yapılan itiraz neticesinde yapılan incelemede markalar aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından değerlendirilerek işbu mal ve hizmetler yönünden de benzer bulunması sonucunda başvuru markası reddedilebilecektir. Somut uyuşmazlık kapsamında raporumuzun “Karıştırılma ve Benzerlik İhtimaline İlişkin Değerlendirme” başlığı altında yapılan incelemede görüleceği üzere taraf markaları, ilişkilendirme dahil olmak üzere aynı/benzerlik ihtiva etmemektedir.
Markanın tanınmışlığı arttıkça ve normalde temsil ettiği mal ve hizmetten farklı alanlarda kullanıldıkça markanın temsil ettiği normal mal ve hizmetler ve kalite ile sahibi arasında kurduğu bağlantı, yani kaynağına işaret etme fonksiyonu azalır. Hatta ilgili tüketici tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gördükçe marka sahibinin diğer ürünler için de aynı olduğunu düşünür. Böylece, aynı veya benzer mal ve hizmetler değil de farklı mal ve hizmetler söz konusu olsa bile karıştırılma ihtimali oluşabilir. Böyle bir durumda markanın belirli bir ürünü ayırt etme gücü azalacağı gibi itibarına da zarar verilebilir hatta sonraki markanın tanınmış markanın ününden haksız yarar sağlaması da söz konusu olabilir. İşte tüm bu haksız kullanımların önüne geçmek ve tanınmış markanın ekonomik değerini ve markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu dışındaki kalite, reklam, yatırım ve iletişim fonksiyonlarını korumak için farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlanmıştır. Fakat şu noktaya da dikkat çekmek gerekir ki, marka çok tanınmış, hatta dünya çapında tanınmış marka olsa bile SMK 6/5 maddesinde belirtilen sulandırma hallerinden biri gerçekleşmediği sürece o markanın farklı mal ve hizmetler için korunması mümkün değildir.
Sulandırma değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikli olarak markalar arasında karıştırılma ihtimali olması gerekli değildir; fakat en azından ilişki kurmaya elverecek düzeyde benzerlik olması gerekmektedir.
Buna göre; “sulandırma halleri” olarak ifade edilen markadan haksız yararlanılması ya da markanın ayırt edici karakterine veya markanın itibarına zarar vermesi durumlarına açıklık getirmekte fayda vardır:
Haksız bir yararın sağlanmasından kasıt; bir marka, büyük mali yatırımlar, reklam ve tanıtım kampanyaları ve daha kaliteli ürünler meydana getirebilmek için yürütülen AR-GE çalışmaları gibi büyük çabalar sonucu tanınmış hale getirildiğinde, böyle bir çaba sarf etmeksizin, tüketicilerin tanınmış marka ile ilişki kurmasına izin verecek şekilde ve kolay yoldan müşteri çevresi yaratmaya çalışarak tanınmış markadan haksız bir yarar elde edilmesidir. Örneğin, yılbaşı süslemesi gibi yılda sadece bir kez tercih edilen spesifik bir alanda seçim yaparken, tüketicinin o alanda bildiği bir marka muhtemelen olmayacağı için daha önce başka bir sektörden bildiği … gibi bir markanın bu süslemeler üzerinde yer alması tüketiciye güven verecek ve onu karar verme sıkıntısından kurtararak tercihini olumlu yönde etkileyebilecektir. Benzer bir şekilde, bu tercihi daha fazla önem arz eden bir ürün ile ilgili yapmak zorunda kaldığında … markası, onun için sadece cezbediciliği sebebiyle tercihini etkilemeyecek ayrıca satın almayı düşündüğü üründe arzu ettiği diğer özelliklerin de bulunup bulunmadığına dair bir algı oluşturarak kararını değiştirmesine sebep olabilecektir.
Öte yandan AAD, INTEL kararında, markalar arasında bu şekilde bir ilişki kurulabilmesi için markaların hitap ettikleri kitleler açısından da bir itibarının olması gerektiğini ortaya koymuştur. Yani sonraki markanın, tanınmış markadan haksız kazanç elde edebilmesi için bu iki markanın mal ve hizmetleri açısından kavramsal bağlantının kurulması gerekmektedir.
Markanın itibarına zarar vermesinde; genellikle tüketicinin, ikinci markanın daha düşük kaliteli mal veya hizmetlerde kullanılması sonucu kötü deneyimlerini tanınmış markaya mal etmesi şeklinde oluşur. Markanın itibarına zarar veren durumlar bir parfüm markasının fare zehri markası olarak da kullanılması örneğinde olduğu gibi daha çok prestijli ürünleri sembolize eden markaların, sıradan ürünlerde kullanılması durumunda ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bir tanınmış marka olan … markasının benzeri olan … ibaresinin tişörtlerde kullanılması halinde tüketici, marka ile uyuşturucu arasında bağlantı kurabilecek böylece de marka açısından itibar kaybı ortaya çıkabilecektir.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ise; markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi durumunda markanın temsil ettiği mal ile özdeşleşmesi ve tüketiciye o malı hatırlatması durumundaki azalma durumudur. Burada önemli olan, tüketicinin “ikinci markayı, tanınmış marka nedeniyle diğerlerinden daha kolay ayırt etmesi ve dikkatini bu markaya yönlendirmesi; farklı işletmelerin bulunduğunu tespit ettiğinde malları birbirinden ayırt etmek için ilave kriterler aramak zorunda bırakılmasıdır”. Örneğin; seçkin bir marka olan ve belli bir tüketici kesimine hitap eden … markasının asıl faaliyet alanı olan otomotiv sektörü dışında sıklıkla kullanılması sonucu (tekstil, konaklama, gıda vs.) bu markanın uzun dönemde ayırt ediciliğinin kaybolacağı ve değerini yitireceği, tüketici açısından artık cazip bir marka olarak algılanmayacağı belirtilmektedir.8 Böyle bir durumda zarar gören, tüketiciden ziyade markanın ayırt ediciliği, yani markanın kendisi olmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında SMK madde 6/5 yönünden ise; dosyada bulunan deliller incelendiğinde davacının son 5 yılı kapsayacak şekilde yoğun kullanımı olduğu tespit edilmekle birlikte anılan delillerin davacı yanın faaliyet gösterdiği sektördeki tanınırlığını ispata elverişli olduğu yorumunda bulunulsa da taraf markalarının benzer olmadığı değerlendirildiğinden davacı markasını sulandırılma için gerekli şartların oluşmadığı,
Kötü niyet Bakımından Değerlendirme
Markaların tescilinde nispi tescil engelleri arasında; “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesi de yapılmıştır.
Buna göre; marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususlar dikkate alınacaktır.
Dosya içeriği incelendiğinde davalı başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut bilgi ve belgeler gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında bulunamamıştır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, kötüniyet gerekçesiyle hükümsüzlük talebinden söz edilebilmesinin bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği, markalar arasındaki farklılığın kapsamındaki 09 ve 41. sınıf hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olması sebebiyle davalı başvurusunun, davacıya ait iletişim sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markanın itibarından haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu gibi davalının davacı markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği,
Netice itibariyle, 09. Sınıfta yer alan “Televizyonlar; akıllı TV’ler için klavyeler; akıllı TV’ler için yazılım (uygulama); İnternette içerik dağıtmak/izlemek için bilgisayar yazılımı; uzaktan kumanda ile bilgisayarların ve bilgisayar ağlarının içeriklerini aramak için bilgisayar programları; bilgisayar yazılımı” emtiaları ile davacının … tescil numaralı markaları kapsamında bulunan 09. Sınıftaki “İletişim makinaları ve cihazları: Ses ve/veya görüntünün kayıt edilmesi, iletilmesi veya reprodüksiyonu için cihazlar, klavye, bilgisayar programlan ve yazılımları, Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar, televizyonlar, Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri” emtiaları ile 35.05. perakendecilik sınıfı kapsamında işbu emtiaların satışına ilişkin hizmetlerin; yine davacıya ait … tescil numaralı markasında yer alan 09. Sınıftaki “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: televizyonlar, Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri” ile işbu emtiaların satışına ilişkin 35.05 perakendecilik sınıfındaki hizmetlerin birbiri ile benzer, ilişkili, birbirini tamamlayan mal ve hizmetlerden olduğu; Davalının 41. Sınıf kapsamında bulunan “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler” ile davacının … tescil numaralı markaları kapsamında 38. sınıf kapsamında “bilgisayar kullanımıyla iletişim, haber ajansları, kablolu televizyon ile yayın, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, bilgisayar terminaller ile iletişim, global bilgisayar ağı üzerinden yayın; global bilgisayar ağı üzerinde bilgi alışverişi yapılması için olanak sağlanması hizmetleri” ve 41. Sınıfta yer alan “ Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri”nin, yine davacıya … tescil numaralı markasında yer alan 38. Sınıftaki “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” ile 41. Sınıftaki “Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” nin benzer, ilişkili hizmetlerden olduğu; Davalının 41. Sınıfında yer alan “televizyon programlarının dağıtımı (ulaşım dışında); başkaları için televizyon programlarının dağıtımı, interaktif eğlence; televizyon programı rehberlik hizmetleri; televizyon tarafından sağlanan eğlence hizmetleri; televizyon programlarıyla ilgili bilgilerin sağlanması; televizyon şeklinde eğlence üretimi için hizmetler” ile davacının 2007 08131 tescil numaralı markasındaki 38. Sınıfta yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” nin birbirini tamamlayan, benzer, ilişkili hizmetlerden olduğu,
Davalıya ait marka ile davacının mesnet markaları arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunmadığı,
Somut olayda taraf marka ve işaretleri benzer bulunmadığından tanınmışlık iddiasına ilişkin koşulların somut olayda oluşmadığı
Davalı yönünden, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olaya ilişkin delil bulunmadığı, davalının kötü niyetli olmadığı sonuçlarına ulaşılmış açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28.10.2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır