Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/194 E. 2021/12 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİKARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2020/194
Karar No : 2021/12

Hâkim : … …
Kâtip : … …

Davacı :…
Davalılar : …
Dava : Marka YİDK Kararının İptali İle Tescil
Dava Tarihi : 07.07.2020
Karar Tarihi : 21.01.2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 22.01.2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Tescil istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle; müvekkili şirketin 14.03.2019 tarihinde … başvuru numarası ile “…” ibareli markanın tescilini talep ettiğini, davalı şahıs tarafından markanın yayınına itiraz edildiğini, itiraz üzerine Markalar Dairesi Başkanlığı’nca marka başvurusunun kısmen reddedildiğini, ret kararına müvekkili itirazlarının YİDK tarafından reddedildiğini, davalı şahsın gerekçe gösterdiği markanın dahil olduğu sınıf ile müvekkili şirketin marka sınıfları dikkate alındığında ürünlerin tüketici kitlesinin halk olmadığını, ürünlerin muhatabının teknikte uzman kişiler olduğunu, davalı şahsın “…” ibaresini içeren tüm ibarelere, tamlamalara ve
kombinasyonlara ilişkin tekel hakkını elinde bulundurmaya çalıştığını, “…” kelimesinin ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğunu, müvekkili şirket …’ın tüketiciler nezdinde yerli ve milli bir marka algısı ile ayırt ediciliği yüksek bir marka yarattığını, müvekkili şirket tarafından yapılan tescil başvurusunda kısmi redde gerekçe olarak gösterilen markaya kıyasla ayırt edilmesini sağlayacak düzeyde ve yeterlilikte farklılık oluştuğunu, markaların aynı olmadıklarını, ilgili alıcılar nezdinde ayırt edilebilecek düzeyde farklı olduğunu, ”…” markasında ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu, müvekkili şirketin ürettiği ürünlerin nihai kullanıcısının devlet kurumları ve silahlı kuruluşlar olduğunu, bu kurum ve kuruluşların sahip olduğu bilgi ve dikkatin ortalama tüketici ile kıyas edilemeyeceğini, ürünlerin tüketicileri bakımından karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkili şirketin faaliyet alanının davalı ile tamamen farklı olduğunu beyanla … YİDK’nın 2020-M-3092 sayılı kararının iptali ile … başvuru no.lu “…” ibareli markanın tescil talebindeki tüm sınıflar yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle;başvuru markası ile kısmi redde konu marka arasında benzerliğin yanı sıra markaların aynı/aynı tür malları kapsadığını, ilgili tüketici nezdinde marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceğini, iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için kapsamlarında ortak olarak yer alan malların başvuru kapsamından çıkarıldığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;taraf markalarının SMK md. 6/1 anlamında benzer olduğunu, davacı yanca tescil edilmek istenen “…” ibareli markanın 12 ve 13. sınıflarda tescil edilmek istendiğini, müvekkili şahıs adına tescilli “… …” markasının ise 13. sınıfta tescilli olduğunu, davacı tarafça tescil talep edilen mal ve hizmetlerin müvekkiline ait tescilli markadaki mal ve hizmetler ile aynı olduğunu, davacı tarafça tescil talep edilen 12. Sınıftaki ürünlerin de 13. Sınıfta yer alan ürün ve hizmetler ile benzerlik ihtiva ettiğini, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu, her iki markanın beyaz bir zemin üzerine siyah yazı ile yazıldığını ve sözcük markaları olduğunu, müvekkiline ait “… …” ibareli markanın esas unsuru olan “…” ibaresinin davacı yanca başvuruya konu edilen markada birebir ve esaslı unsur
olarak yer aldığını, müvekkili markasında tescilli olduğu sınıftaki emtialar yönünden “…” ibaresinin son derece yüksek ayırt edici özellik gösterdiğini, davacı yanın tescile konu ettiği 12. ve 13. Sınıftaki emtiaların herkesin kullanımına açık olduğunu, tüketici kitlesinin ileri seviye dikkat ve özen göstermeksizin kullanıma ve satın almaya konu ettiği emtialar olduğunu, söz konusu malların satılacağı yerlerin, satış ve dağıtım kanallarının benzer olduğunu, davacı şirketin hali hazırda 12. Sınıfta tescilinin devam ettiğini, uyuşmazlık konusunun 13. Sınıfta yer alan emtialar ile ilgili olduğunu, bu sebeple davacı iddia ve cevaba cevap dilekçesindeki savunmalarının yersiz olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı … davalılar arasındaki uyuşmazlık; davacının iddiaları karşısında YİDK Kararının yerinde olup olmadığı ve başvuru markasının tescilinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dava Konusu Marka ile Davalının İtiraza Dayanak Markasının İlişkilendirilme İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı Bakımından Değerlendirme;
Marka tescilinde nispi ret nedenleri arasında düzenlenen karıştırılma ihtimali uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Markaların, karıştırılma ihtimaline dayalı tescil engelinden veya hükümsüzlük nedeninden söz edebilmek için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı değerlendirme konusu nispi tescil engelinin varlığını kabul için yeterli olmayacaktır:
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer
mal ve hizmetler bulunuyor olması.
Dava konusu marka ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması.
Dava konusu markalar ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
Davacıya ait dava konusu markanın, işbu davaya konu olan “13. Sınıf: Ateşli, havalı,
yaylı silahlar ile bunlara ait kılıf ve askı kayışları. Ağır silahlar, havanlar, roketler. Kişisel kullanım için koruyucu gazlar. Roket, roketatar ve füze sistemleri ile bunlara ait fırlatma ve tahrik sistemleri, Her türlü silahlar ve silah sistemleri.” emtiaları, davalının gerekçe olarak gösterdiği ve … nezdinde benzer kabul edilen 2015/23955 sayılı markada aynen yer almaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan “13. Sınıf: roket ve füze sistemlerinin yakıt, mekanik, elektronik ve plastik parçaları, harp başlıkları ve aksamları. Mühimmat ve mermiler; torpidolar; patlayıcılar; patlayıcı tozlar; patlayıcılar için tapalar; piroteknik ürünler.” emtiaları ise, davalıya ait gerekçe markada yer alan “Ateşli, havalı, yaylı silahlar ile bunlara ait kılıf ve askı kayışları. Ağır silahlar, havanlar, roketler.” emtaları ile benzer emtialardır. Dolayısıyla, dava konusu edilen emtialar yönünden “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
b) İşaretlerin Benzer Olup Olmadığı ve İltibas/Karıştırılma İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı;
Markaların emtia/hizmetlerinin aynı/benzer olduğu tespiti yapıldıktan sonra bakılması gereken ikinci kriter işaretlerin benzer olup olmadığıdır.
Görüleceği üzere davaya konu marka, herhangi bir şekil unsuru içermeyen, beyaz zemin üzerine siyah renk, büyük harf ve düz yazı ile oluşturulmuş, ayrı ayrı yazılmış “…” ve “…” kelimelerinden oluşmaktadır. Dava konusu marka kapsamında başka bir unsur bulunmamaktadır. “…” ibaresi, yazıldığı gibi okunmakta ve telaffuz edilmekte olup, “…” ibaresi aynı zamanda davacının ticaret unvanının çekirdek unsurudur.
Davalıya ait önceki tarihli marka, dava konusu markada olduğu gibi beyaz zemin üzerine siyah renk, büyük harf ve düz yazı ile oluşturulmuş, “… …” kelimelerinden oluşmaktadır. “…” ve “…” ibareleri yazıldığı gibi okunmakta ve telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, Türkçe bir kelime olup, “Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 veya daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.” anlamlarını haizdir.1 “…” ibaresi ise İngilizce bir kelime olup, “silah, arma, cephane” anlamına gelmektedir.2 Taraf markalarının ortak olarak içerdiği emtialar gözetildiğinde, “…” kelimesinin, marka kapsamında yer alan emtiayı tanımlaması nedeniyle, marka vasfı bulunmayan, davalıya ait markada yardımcı unsur niteliği taşıyan bir ibare niteliğinde olduğu kanaatine varılmııştır. Bu nedenle, davalıya ait markada, tüketici tarafından marka olarak algılanan, esas unsur niteliği taşıyan ibare “…” ibaresidir.
Davacının önceki tarihli markaları incelendiğinde “…” ibaresini içeren 41
adet başvuru/tescilli halde markası olduğu, davacının “…” ibaresini içeren çok sayıda başvuru yaptığı tespit edilmiştir. Bileşke markalarda yer alan (münhasıran ayırt edici niteliğe sahip olan) bazı kelime unsurları, markada baskın unsur konumunda olmasalar da karıştırılma ihtimaline yol açabilirler. Bu tip durumlarla, uygulamada özellikle ticaret unvanı veya tüketicilerce tanınan çatı markasıyla birlikte kullanılan ikinci markalarda karşılaşılmaktadır. Davacının önceki tarihli markaları incelendiğinde, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı, redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin esas ve baskın unsur olduğu, tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “…” ibaresi olduğu,
Taraf markalarının “…” ibaresini benzer şekilde esas unsur olarak içerdikleri
gerçeği karşısında taraflara ait markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunun kabulü gerekmektedir. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin çatı marka niteliği taşıdığı, bu nedenle ortalama tüketicinin çatı markaya değil, çatı marka yanında bulunan ikinci markaya daha çok dikkat edecekleri ve bu nedenle davalıya ait markanın esas unsurunun da “…” ibaresi olduğu, zira davalıya ait redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin markanın kullanılacağı ürünü tanımladığı, esas unsurlar bakımından taraf markalarının ayniyet taşıdıkları gözetildiğinde işitsel, görsel, kavramsal ve ortalama tüketicide bırakılan genel algı itibariyle başvuruyu redde dayanak gösterilen markadan ayırt etmeye yetmediği, zira ortalama tüketicinin genel izleniminde yer edecek olan ibarenin başvuru ve redde dayanak gösterilen markada “…” ibaresi olarak ortaya çıktığı, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, bu nedenle somut olayda “markaların benzer olması” şartının sağlandığı,
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut olayda, ortak olarak işaretlenen ürünler “SİLAHLAR, KORUYUCU GAZLAR, ROKETLER, AĞIR SİLAHLAR” gibi ürünler olup, bu ürünlerin özel dikkat seviyesine sahip tüketicilere hitap ettiği, sık tüketilen gündelik ürünler olmadığı, dolayısıyla ilgili tüketici kesiminin özel bir bilgi ve dikkat seviyesine sahip olduğu düşünülmektedir.
Davacıya ait dava konusu “…” ibareli marka ile redde mesnet davalıya ait “… …” ibareli markanın karşılaştırılması neticesinde, davacıya ait dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin davacının çok sayıda markasında yer aldığı ve ayrıca ticaret unvanının çekirdek unsurunu da oluşturan çatı marka niteliği arz ettiği, tüketicilerin çatı markaya değil, çatı marka haricinde bulunan ibareye daha çok dikkat edecekleri, bu nedenle davacıya ait dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, benzer şekilde davalı markasının da esas unsurun “…” ibaresinden oluşuyor olması, davalıya ait redde mesnet markada yer alan bir diğer unsur olan “…” ibresinin “silah, cephane, arma” anlamlarına gelen İngilizce bir kelime olduğu, markanın kapsamında yer alan ürünler için bu ibarenin marka vasfı taşımadığı, tanımlayıcı nitelik arz ettiği, bu nedenle tüketici nezdinde marka algısı yaratan unsurun “…” ibaresi olarak tezahür ettiği, taraf markalarının “…” ibaresini esas unsur şeklinde içermeleri karşısında, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalı markası ile davacının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, davalının “…” esas unsurlu markasından ve bu marka adı altında sunduğu ürünlerden haberdar olan tüketicinin davacı markasının davalıya ait olduğunu ve onun izni ile kullandığını düşünme ihtimalinin bulunduğu, dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların ortalama tüketicisinin dikkat ve bilgi seviyesinin, ürünlerin özelliği gereği yüksek olarak belirtilmişse de, markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal ve sınıfsal benzerliğin yüksek seviyeli bir benzerlik olması nedeniyle, ortalama tüketicinin dikkat seviyesi yüksek dahi olsa, marka sahipleri arasında iktisadi bir ilişki olduğunu düşünebileceği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu,
Netice itibariyle, dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların davacı markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, davacıya ait dava konusu marka ile davalıya ait gerekçe markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu ve dava konusu markanın davalı markası ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, kurum kararının hukuka uygun bulunduğu sonuçlarına ulaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu eksik kalan 4,90.-TL bakiye karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı …’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Diğer davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı şirket ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21.01.2021

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır