Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/178 E. 2021/73 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/178 Esas – 2021/73
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2020/178
Karar No : 2021/73

Hakim :…
Katip : …
Davacı :…

Davalılar :…
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 24/06/2020
Karar Tarihi : 25/02/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 08/03/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, davalının … sayılı başvurusuna karşı itirazlarının kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin çok sayıda “…” ibaresi taşıyan markasının bulunduğunu, dava konusu markanın tescil edilmek istenildiği mal ve hizmet sınıflarının, bu markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı olduğunu, davalının haksız ve kolay kazanç peşinde olduğunu, davalının müvekkilinin “…” markalarından haberdar olmamasının beklenebilir olmadığını, müvekkilinin daha evvel de çok sayıda “…” ibaresi taşıyan marka başvurusuna yönelik itirazının kurum tarafından kabul edildiğini, yine pek çok uyuşmazlıklar “… y…”, …”, “… … Salonu” gibi markaların müvekkili markaları ile karıştırılabileceği hususunda verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinde ölçünün halk olduğunu, dava konusu … markasının da müvekkili markaları ile benzer bir algı yaratacağını, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış marka olduğunu, dava konusu markanın yapısının “…” ibaresi üzerine kurgulandığını, markaya eklenen unsurların yeterli farklılık yaratmadığını, dava konusu markanın da müvekkili markalarının bir serisi olarak algılanacağını, müvekkili şirketin sektöründe çok bilinir ve tanınır olduğunu ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 09/04/2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline, … sayılı “…” ibareli marka tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili cevaplarında özetle; davacı taraf markaları ile müvekkili başvurusu arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı yanın iddialarını kabul etmediğini, markaların ilk bakışta dahi birbirlerinden ayırt edilebileceklerini, okunuşlarının ve görünüşlerinin birbirinden farklı olduğunu, “…” ibaresinin oldukça genel bir kavram olduğunu, bu nedenle anılan ibareye eklenecek küçük farklılıklarla dahi yeni markaların tescil edilebileceğini, müvekkiline ait ”…” adlı sitenin tamamen araç sürücü kurslarına ilişkin bilgi ve destek, hizmet vermeye yönelik bir site olduğunu, tüketicilerin taraf markaları arasındaki farklı derhal algılayabileceklerini ve herhangi bir şekilde davacı markaları ile ilişkilendirmeyeceklerini, her iki marka bütünsel olarak incelendiğinde aralarında hem görsel hem işitsel hem de anlamsal olarak hiçbir benzerlik taşımadıklarını, müvekkiline ait ”…” markası bütünlük ilkesi çerçevesinde incelendiğinde tamamen yeni ve ayırtedici nitelikte bir marka olarak ortaya çıktığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, markaların ve emtiaların benzer olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu, davalının 18/07/2019 tarihinde … sayı ve “…” ibareli markası için 16,35,41.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacı tarafından … sayılı “……” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 09/04/2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında 16, 35 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerde yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında da aynı, aynı tür ya da benzer şekilde ifade edilmiş mal ve hizmetler olarak yer aldığı;
Somut uyuşmazlıkta başvuru kapsamında yer alan 16 ve 35. Sınıfta 16. Sınıf malların satışına özgülenen hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin doğrudan ortalama tüketiciler olarak kabul edilebileceği, bununla birlikte 35. Sınıf 1-4 alt grubunda yer alan ve iş hayatında ihtiyaç duyulan çeşitli danışmanlık hizmetlerine yönelik hizmetler ile 41. sınıftaki eğitim – öğretim hizmetleri, yayıncılık hizmetleri, seminer, kongre vb organizasyonların hazırlanması hizmetleri, tercüme hizmetleri, film – televizyon yapım hizmetleri, fotoğrafçılık hizmetleri gibi nitelikli/profesyonel meslek grupları ve hizmet sektörlerine ilişkin olan hizmetlerden tüketicinin yararlanırken dikkat ve bilinç düzeyinin de yüksek olacağı, bu hizmetlerden yararlanacak olan tüketicinin, bu alanda daha çok araştıran, algı düzeyi daha yüksek bir kitle olacağı;
Dava konusu marka başvurunun mavi bir form üzerine beyaz harfler ve turuncu noktalama işaretleri kullanılarak yazılmış … ibarelerinden oluştuğu, “.com” uzantısı ticaret hayatında “commercial” web sayfaları için kullanılan jenerik bir kısaltma olup markasal ayırt ediciliğe bir katkısı bulunmadığı, dava konusu markanın ön kısmında yer alan “e” harfi de kendisinden gelen somut bir kelime ile birlikte kullanımında, “elektronik ortam hali” algısı oluşturan bir anlamı markaya kattığı, nitekim “…” kavramı ülkemizde bilinen, uygulanan ve yaygın olarak tüketicinin aşina olduğu “elektronik bir … biçimi” olarak devletin resmi kurumları ya da özel eğitim kurumlarınca da kullanılan bir … yönteminin adı olduğu, dava konusu markada “…” kelimesinin sonuna eklenen “-im” eki yalnızca birinci tekil şahıs iyeliği olup markaya bütünsel bir etki yaratmadığı, bu bağlamda dava konusu marka “esınavım” şeklinde algılanacağı;
Davacı yanın “…” esas unsurlu marka serisi ise “…” ibaresinin genel olarak kırmızı renk ile tasarlandığı, yine kimi markalarda kartal figürü içerdiği, kimi markaların ise “etüt, kurs, dergi, lise, akademi” gibi jenerik sektörel ibareler ile birlikte kompoze edildiği, markaların genel olarak kırmızı – mavi renk kompozisyonu kullanılarak tasarlandığı, davacı yanın tüm markalarında esas unsurun “…” ibaresi olduğu;
Her ne kadar markada “…” kelimesi üzerinden kurgulanmış “…” şeklinde bir bütün var ise de “…” kavramı “elektronik …”ın kısaltması olup genel olarak “Milli Eğitim Bakanlığının belirlediği merkezlerde Bilgisayar üzerinden yapılan … sistemi”nin adı olduğu, bununla birlikte … sistemi ile uzak pek çok … türü gerçekleştirilebilindiğinde de yine bilindiği;
Bu durumda tüketicinin zaten aşina olduğu bir kavram olan “…” ibaresi temel alınarak oluşturulmuş ve marka içerisinde tek başına herhangi bir unsurun ön plana çıkartılmadığı bu tür bir kullanım biçiminde, tüketicinin bu markayı, davacı yan markaları ile ilişkilendirme eğiliminde bulunacağına kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, zira başvuru konusu markada “…” ibaresinin kullanımı, kelimenin kavramsal ve cins-vasıf bildirir niteliği ile de örtüşmekte olup tüketicinin de anılan ibareye bağımsız olarak bir anlam yüklemeyeceği;
Dolayısıyla “…” şeklindeki bir kullanım ile karşı karşıya kalan bir tüketici için, bu ibare içerisindeki “…” ibaresinin markasal bir vasıf bildireceğini söylemek mümkün olmayacağı, pek tabi davacı yanın yıllara sair kullanımları ve yarattığı seri marka ailesi sonucunda “…” ibaresinin bağımsız ve markasal nitelik arz eden kullanımları engelleme hakkı mevcut ise de somut uyuşmazlık konusu başvuru bu kapsamda değerlendirilebilecek bir algı yaratmadığı, zira taraf markaları arasında “…” sözcüğünden başkaca bir yakınlaşma içerir ortak ibarenin mevcut olmadığı da göz önüne alındığında, dava konusu markayı bir bütün olarak gören tüketicinin aklına, davacı yanın tanınmış markalarının gelme ihtimalinin bulunmadığı, tüketicinin bu ibareyi davacı markaları ile ilişkilendirmeyeceği, hatta ibareye markasal bir vasıf dahi yükleyip yüklemeyeceğinin tartışmalı olacağı, hal böyleyken markaların ortak olarak “…” ibaresini içermelerinden kaynaklı anlamsal, fonetik ve görsel özelliklerinin, işaretleri benzer markalar statüsüne sokmak için yeterli olmayacağı, her ne kadar davacı markaları tanınmış marka statüsünde kabul edilmekte ise de davacı yanın “…” ibaresinin markasal etki doğurmayacak bir şekilde “…” kalıbına uygun bu kullanımı engellemesi mümkün olmayıp dürüstçe kullanım kapsamında değerlendirilebilecek bu tür kullanımların da davacı markalarına bir yanaşma içerisinde olmadığı takdirde, tüketici tarafından, davacı markaları ile ilişkilendirilmeyeceği;
Neticede; taraf markaları ortak emtia gruplarını kapsamakta iseler de dava konusu markanın bütünsel anlamda, ilgili tüketici nezdinde yarattığı algının, davacı markaları ile herhangi bir şekilde yanaşmadığı, “…” şeklinde tanımlayıcı bir kavramdan türetilen ve kökensel algısını değiştirmeyen, herhangi bir şekilde “…” ibaresini ön plana çıkartarak anılan ibareye davacı markalarına yanaşır bir markasal vasıf yüklemediği görülen başvurunun, ilgili tüketici tarafından da davacı markaları ile karıştırılmasının beklenmesinin isabetli olmayacağı, tüketicinin taraf markaları ile karşılaştığında derhal ve hiç tereddütsüz iki ayrı marka karşısında olduğunu algılayacağı, bu durumda taraf markaları arasında ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimalinden bahsedilemeyeceği;
Somut uyuşmazlıkta davacı yanın “…” markalarının tanınmış olduğu hususunun çeşitli mahkeme kararları ile sabit olduğu gibi TÜRKPATENT tanınmış markalar sicilinde de kaydının bulunduğu, bununla birlikte somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında bir benzerlik ilişkisi kurulmadığından, davacı yanın tanınmışlığının, dava konusu marka açısından bir sonuç meydana getirmeyeceği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının … sayı ve “…” ibareli marka başvuru ile davacı yanın önceki tarihli markalarının aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları, bununla birlikte dava konusu marka ile davacı markaları arasında, rapor kapsamında ayrıntılı olarak izah olunan nedenlerle, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeyde bütünsel bir benzerliğin mevcut olmadığı, ilgili tüketicinin taraf markalarını farklı markalar olarak algılayabilecekleri, davacı yanın “…” markalarının tanınmış olduğuna kanaat getirilse de taraf markaları benzer görülmediğinden bu durumun nihai sonucu değiştirmeyeceği, YİDK kararının yerinde olduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 09/04/2020 tarih ve … sayılı kararının iptali şartlarının oluşmadığı, hükümsüzlük ve terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken 59,30.-TL maktu harçtan peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şahıs kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum taraf vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şahıs vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır