Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/177 E. 2021/109 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/177
KARAR NO : 2021/109

HAKİM : … …
KATİP : …

DAVACI …
DAVALI :…
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/06/2020
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin “…” ibareli markasını 1998 yılından beri Gaziantep ilinde kullandığını, …’in perde ve ev tekstil sektöründe mevcut ve yeni yatırımları ile hızla büyümekte olduğunu, 08.05.2006 tarihinde … başvuru numarası ile sonrasında ise 31.12.2010 tarihinde 2010/84510 başvuru numarası ile … markasının birden fazla sınıfta tescil için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurduğunu ve marka tescil başvurusunun kabul edildiğini, müvekkili şirketin … ibaresi üzerinde önceki tarihli tescille ve tescilsiz kullanım yoluyla kazanılmış müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin … sayılı … markasının tescili için yaptığı başvurunun davalının itirazı üzerine 35. Sınıftaki bazı hizmetler için kısmen reddedildiğini, marka başvurusunun kısmen reddi yönünde verilen kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu karardan dönülerek reddedilen hizmetlerde tescil işlemlerinin devamına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin … başvuru numarası ile 20 ve 24.sınıflarda kullanmakta olduğu “… ve şekil” ibareli markasının tescil tarihini yenilemeyi kaçırdığını, 2006 yılında yapılan başvuru dahil müvekkilinin bu markanın gerçek sahibi olduğunu kanıtladığını, 31.12.2010 tarihli… başvuru numarası ile söz konusu markayı 24 ve 26.sınıflarda tescil ettirdiğini, bu durumun YİDK tarafından markanın hükümden düştüğü ve bu nedenle davalının markası ile karıştırılma ihtimalinin olmadığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğini, tescil öncesinde de müvekkilinin uzun yıllardır “… ve şekil” ibaresini kullandığının göz önünde bulundurulması gerektiğini, tescil hükümden düşmüş olsa dahi uzun süreli hak sahipliğinden kaynaklı olarak müvekkili haklılığının kabul edilmesi gerektiğini, davalının baskın markanın önüne “pd” ibaresini ekleyerek markayı kullanıldığını, orta düzeyde bir tüketicinin gözüyle bakıldığında ana ibarenin önüne konulan bu tip “has, öz, pd” gibi kullanımlarının ana unsur kullanımı olan baskın markaların aleyhine olacağını ve müvekkili markasını olumsuz yönde etkileyeceğini, markalaşmanın ticaretin önemini ve gücünün arttırmasını sağlayacağına ve markaların tescilli kullanımının önemini arttıracağına tam tersi şekilde diğer sınıflarda yapılan marka tescillerinin karardaki gibi 35.sınıfta kullanıma olanak vermemesinin hukuken kabul edilebilir bir durum olmadığını, müvekkilinin önceye dayalı kullanımının ve müvekkili markasının özgünlüğünün de göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri sürerek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … E. sayılı kararının iptaline ve 2019/60438 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunun, başvurusu yapılan tüm hizmetlerde kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı vekilinin başvuruya konu işareti ile davalı adına tescilli “…” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ve iltibas bulunmadığı iddiasının başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler bakımından yerinde olmadığını, tescili talep edilen işaretin kapsamında yer alan 35.sınıftaki hizmetlerin aynıları ya da aynı tür olanlarının redde mesnet markanın mal ve hizmet listesinde de yer aldığını, markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunda kararın yerinde olduğunu ileri sürerek; … sayılı YİDK kararının iptali ve 2019/60438 sayılı başvurunun kabulü talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili …’in iş ortağı Hüseyin Karakaş ile birlikte 2018/40515 sayılı markanın sahibi olduklarını ve davacı yanın marka başvurusuna da birlikte itiraz ettiklerini, 2018/40515 sayılı markanın hak sahiplerinden Hüseyin Karakaş’ın hak kaybına uğramaması adına huzurdaki davaya dahli için karar verilmesini talep ettiklerini, müvekilinin mefruşat ve ev tekstili ile ilgili sektörün seçkin firmalarında 16 yıl boyunca edindiği bilgi, birikim ve tecrübeleri ile 2006 yılından itibaren “…” adı altında kurumsallaşarak faaliyet gösterdiğini, müvekklinin “PD … +ŞEKİL” ibareli özgün markasını 25.06.2007 tarih ve … tescil no ile adlarına tescil ettirdiklerini ve ticari faaliyetleri süresince de kesintisiz olarak “…” ibareli markayı kullandıklarını, … tescil nolu markanın 10 yılın sonunda mazeret nedeniyle yenilenemediğinden düştüğünü, bunun üzerine müvekkili tarafından 20.04.2018 tarih ve 2018/40515 başvuru numarası ile “PD …+ŞEKİL” markası için yeni bir tescil başvurusu yapılarak markanın tekrar müvekkili adına tescilinin sağlandığını ve koruma altına alındığını, müvekkilinin “… ” markasının tescilli olduğu 35.sınıfta öncelikli ve inhisari hak sahibi olduğunu, davalının “…” ibareli markayı ilk defa ihdas eden ve ilk kullanan kişi olarak mutlak hak sahibi olduğu şeklindeki iddanın hukuki dayanak ve delillerden yoksun olduğunu, davacı yanın 2006 yılında yaptığı ancak hükümden düşen … sayılı başvurusu ile… nolu marka tescili ile “…” ibaresi üzerinde tek başına inhisari hak sağlamasına yeterli olmadığını, dava konusu markaların ayniyet gösterecek şekilde benzer ve esas unsurları itibariyle birebir aynı olduğunu, tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceğini, her iki markada da yan unsur olan şekil unsuru yönünden “dünya görseli” bulunmasının markalar arasında iltibas oranını artırdığını, ortalama tüketici markaları birbirinden ayırt etse dahi bu markayı taşıyan mal veya hizmetlerin aynı işletmeden geldiği ya da üreticileri arasında bir ekonomik, organik bağ olduğu kanısına varabileceğini, bu nedenle YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek; davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRME
1- Karıştırılma İhtimali Kapsamında Değerlendirme:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”
Bu düzenleme kapsamında, önceki markanın benzeri olan işaretler, sadece “aynı tür” mal ve hizmetler için değil, farklı sınıf ve alt gruplarda yer almakla beraber “benzer” mal ve hizmetler için de tescil edilemeyecek, tescil edilmişse hükümsüz kılınacaktır.
“Benzerlik” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı düzenlemede; “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.” yasaklanmış ve benzerlik olduğunun kabulü için gereken kıstas burada açıklanmıştır.
Karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Nitekim; Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında “Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir” denilerek, halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gereken açıklanmış bulunmaktadır. Yine, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 13.01.2003 tarihli ve 2002/7864 E., 2003/43 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi “iki marka arasında iltibas oluşup oluşmadığının tespiti yapılırken, bu markanın hitap ettiği kesimi ve bu kesimin özelliklerini ve formasyonunu dikkate almak” gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E. sayılı kararında; “Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir.” denilmektedir.
Dolayısıyla; benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin kabulü için, tüketicilerin iki markayı “aynı” zannetmesi gerekmemekte, aralarında bağlantı kurulması, birinin diğerini çağrıştırması, seri marka olarak algılanabilmesi de karıştırılma ihtimali kapsamında değerlendirilmektedir.
Ulusal yargı kararlarımızda olduğu gibi ATAD kararlarında da somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerekliliği, mal ve hizmetler arasındaki benzerlik ile markalar arasındaki benzerliğin birlikte göz önüne alınması gerekliliği ifade edilmektedir.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin nispi tescil engeli ile ilgili düzenlemenin uygulanabilmesi, eski ve yeni marka arasındaki benzerliğin markaların kapsadıkları mal/hizmetlerin yakınlık derecesi de dikkate alındığında iltibas tehlikesi yaratması koşuluna bağlıdır. Burada iltibasın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur, sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir. Dolayısıyla markalar arasındaki benzerliğin, alıcıları, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas kapsamındadır. Zira bu yolla, iltibasa yol açan markayı taşıyan mallar/hizmetler de, marka sahibine atfolunmaktadır.
İltibas ihtimalinin araştırılmasında, markalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı hususunda markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. Marka farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabilir. Tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tasviri işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulmasına da gerek yoktur. Ancak bunlar, markanın genel görünümüne etkileri ölçüsünde incelemede dikkate alınabilirler. Buna karşılık markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda da; inceleme konusu markalarda ortak kullanıma konu unsurların, markalar arasında bütünsel açıdan benzerlik ve iltibas tehlikesi yaratıp yaratmadığı değerlendirilmelidir. Yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde somut olaya ilişkin yapılacak değerlendirmede 35. Sınıftaki çekişme konusu hizmetlerin alıcıları durumundaki ortalama tüketicilerin marka algısı dikkate alınacaktır.
Redde mesnet alınan … sayılı davalı markası …+Şekil, dava konusu marka başvurusu ise …+ŞEKİL ibarelidir. Davalının … sayılı markası ise hükümden düşmüş olması nedeniyle Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından redde mesnet alınmamıştır. Hüküm ifade etmeyen işbu markanın karar iptali bakımından değerlendirmeye esas alınması da mümkün değildir.
2019/60438 sayılı Davacı Markası ise; koyu gri renkli yuvarlak bir zemin üstünde yer alan … ibaresi ile açık gri tonlardaki dünya figüründen oluşmaktadır. Marka şekil ve kelime kombinasyonundan oluşan karma bir işarettir.
… sayılı Davalı Markası ise; PD ve … ibaresi ile üst üste çapraz şekilde oturtulmuş iki pembe çerçeveden üstte olanın içinde yer alan aralanmış perde şekli içinden görünen dünya figüründen oluşmaktadır. Markadaki şekil unsuru … ibaresini tasvir eden orijinal bir tasarımı haiz olup; davalı markası da, şekil ve kelime kombinasyonundan oluşan karma bir işarettir
Taraf markaları ortak unsur olarak “…” ibaresini içermektedir. Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yayınlan (2019) Marka İnceleme Kılavuzu’nun 144. Sayfasında belirtildiği üzere “Belirli bir ürün ya da hizmet adının sonuna “dünyası”, “sarayı”, “diyarı”, “konağı”, “evi”, “house”, “home” “bahçesi”, “durağı”, “world”, “land” gibi ibareler eklenerek oluşturulan başvuruların, ayırt edicilik gücü zayıf olmakla birlikte, kural olarak asgari ayırt edicilik niteliğine sahip olduğu kabul edilir.” Bu bağlamda … ibaresinin, tekstil ürünlerinin satışı hizmetleri bakımından tanımlayıcılık içeren zayıf bir marka işareti olduğu dikkate alınarak, iltibas değerlendirmesi yapılmalıdır. “Perde” kelimesi “24/04 Bebekler için kundak örtüleri. 24/05 Kampçılar için uyku tulumları. 27/01 Halılar, kilimler, yolluklar. 27/02 Seccadeler. 27/03 Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). 27/04 Spor amaçlı minderler. 27/05 Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları.” mallarının adı olmamakla birlikte; bu mallar genellikle “perde” ürünlerinin satıldığı mefruşat ya da ev tekstili mağazalarında yan yana satılan benzer ihtiyaçları gideren ilişkili mallar olduğundan, … adı ile yapılan mağazacılık hizmetleri içinde bu malların satışı da evleviyetle gerçekleşmektedir. Dolayısıyla ibare bu malların perakendeciliği bağlamında da zayıf markadır.
Bu açıklamalar uyarınca; somut olayda … ibaresinin tanımlayıcılık içerdiği hizmetler “35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (20. sınıf) 20/13 Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. (24. sınıf) 24/04 Bebekler için kundak örtüleri. 24/05 Kampçılar için uyku tulumları. (27. sınıf) 27/01 Halılar, kilimler, yolluklar. 27/02 Seccadeler. 27/03 Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). 27/04 Spor amaçlı minderler. 27/05 Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleridir. Marka başvurusunun kapsadığı diğer hizmetler (35/01, 02, 03, 04 alt grupları) bakımından ise … ibaresi, ayırt ediciliği haiz bir marka işaretidir. Dolayısıyla somut uyuşmazlık bakımından, 35/05 alt grubundaki hizmetler yönünden ayrı, 35. sınıftaki diğer hizmetler yönünden ise ayrı değerlendirme yapmak gerekmiştir.
a) … ibaresinin “Zayıf Marka” Olduğu Hizmetler Yönünden Değerlendirme:
Yukarıda izah edildiği üzere, 35/05 alt grubundaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (20. sınıf) 20/13 Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. (24. sınıf) 24/04 Bebekler için kundak örtüleri. 24/05 Kampçılar için uyku tulumları. (27. sınıf) 27/01 Halılar, kilimler, yolluklar. 27/02 Seccadeler. 27/03 Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). 27/04 Spor amaçlı minderler. 27/05 Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden, … ibaresi, ayırt ediciliği çok düşük olan bir marka işaretidir.
Bu kapsamda, markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığı belirlenirken, daha önce tescil edilmiş olan markanın başlangıçtaki ayırt edici gücü göz önüne alınır; bu etki zayıf ise, tescili istenen ikinci markada ufak bazı değişikliklerin yapılması yeterlidir.
Somut olayda davacı marka başvurusuı “… şekil” ibaresinden, redde mesnet alınan davalı markası ise “PD … şekil” ibaresinden oluşmaktadır. 20, 24 ve 27. Sınıflardaki bir kısım malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki mağazacılık hizmetleri bakımından yapılan iltibas değerlendirmesinde, davalı markasında yer alan PD ibaresi ile markaların farklı şekil unsurlarının ve markaların görsel kompozisyonlarının yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı değerlendirilmektedir. Zira her iki markada da yer alan … ibaresinin, “ortak unsur” olması markalar arasında bağlantı kurulacağı yönünden kabule yeterlidir. PD ibaresi … ibaresinin kısaltılmış şekli olup ayırt edici değildir.
Başvurunun kapsadığı “35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (20. sınıf) 20/13 Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. (24. sınıf) 24/04 Bebekler için kundak örtüleri. 24/05 Kampçılar için uyku tulumları. (27. sınıf) 27/01 Halılar, kilimler, yolluklar. 27/02 Seccadeler. 27/03 Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). 27/04 Spor amaçlı minderler. 27/05 Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile davalı markasının kapsadığı 35/05 alt gurunundaki hizmetler aynı/aynı tür hizmetlerdir. Dolayısıyla markalar arasında bilirkişi raporunun aksine iltibas olduğu değerlendirilmektedir.
b) … ibaresinin “Zayıf Marka” Olmadığı 35. Sınıftaki Diğer Hizmetler Yönünden Değerlendirme:
Yukarıda da açıklandığı üzere “…” ibaresi, 35. Sınıfta yer alan “35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/02 Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” bakımından tanımlayıcılık içermeyen, ayırt edici bir marka işaretidir. Bu bakımdan da … ibaresini ortak esaslı unsur olarak içeren “PD … şekil” markası ile davacının “… şekil” marka başvurusu arasında işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik bulunmaktadır.
Davacının “…” markasını, davalı markası ile aynı/aynı tür ve benzer hizmetler üzerinde gören bir tüketicinin; davacı hizmetinin, davalı markası ya da işletmesi ile ilişkili olduğu intibaına kapılması kuvvetle muhtemeldir. “… şekil” markasını taşıyan 35. Sınıftaki bir hizmetin, davalının “PD … şekil” markalı hizmetlerinin bir versiyonu ya da yenilenmiş hali olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır.
Zira 35/01, 02, 03, 04 alt grupları itibariyle “…” ibareli davacı markası, davalının “PD … şekil” ibareli markasının yeni bir versiyonu veya türevi gibidir. Bu sebeple de tüketicilerin, önceden bildikleri davalı markasının zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları “… şekil” markasını aynı/aynı tür ve/veya benzer hizmetler üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları oldukça yüksektir.
Bu aşamada tespit edilmesi gereken husus markaların hizmet listelerinin aynı/aynı tür ve benzer hizmetlerden oluşup oluşmadığıdır.
“Aynı” mal/hizmet, emtianın birebir örtüşmesini ifade etmektedir. “Aynı tür” mal veya hizmetten kasıt; aynı sınıfın alt grubunda sayılan mal veya hizmetlerin birbirine göre durumudur. Farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı; bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle, bu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkânlarının bulunup bulunmadığı, birbirini tamamlayıcı niteliği bulunup bulunmadığı, benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı dikkate alınarak belirlenir.
Taraf markalarının hizmet listeleri 35/01, 02, 03, 04 alt gruplarındaki çekişmeli hizmetler bakımından aynı/aynı tür hizmetleri içermektedir.
Açıklanan nedenlerle; 2019/60438 sayılı “… şekil” ibareli davacı marka başvurusu ile “… sayılı “… şekil” ibareli davalı markası arasında başvurunun kapsadığı “35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/02 Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/03 iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.” bakımından da benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu,
2- Müktesep Hak / Seri Marka İddiası Bakımından Değerlendirme:
Davacı önceki tarihli 2010 85410 ve … sayılı “… şekil” ibareli önceki markalarından dolayı müktesep hakkı olduğunu ve 2019/60438 sayılı “… şekil” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Bilindiği  üzere; eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “Ece Lady/ Ece Toff” yine, 14.11.2008 gün ve 11505/12839 sayılı ‘Ülker DONUT’  kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre; 
• Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
• Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
• Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Somut olay bu kriterler ışığında ele alındığında; davacının müktesep hakka dayanak gösterdiği 08.05.2006 tarihli ve … sayılı “… şekil” ibareli markasının, yenilenmediği için hükümden düştüğü görülmektedir. Dava konusu başvurunun yapıldığı, 26.06.2019 tarihi itibariyle, bu marka davacı adına tescilli olmadığından mütesep hak yaratmaz.
Müktesep hakka dayanak gösterilen 31.12.2010 tarihli ve 2010 85410 sayılı ise 17.08.2018 tarihinde tescil edilmiş olmakla birlikte, itiraz aşamasında dosyaya sunulan video linklerinden ve GAZİANTEP LIFE dergi görsellerinden anlaşılacağı üzere, marka “mefruşat ürünleri” üzerinde davacı tarafından uzun yıllardır eylemli biçimde kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu marka bakımından eşzamanlı eylemli kullanıma bağlı çekişmesizlik durumunun fiilen oluştuğu değerlendirilmektedir. Dosya kapsamında bu kullanımın taraflar arasında karışıklık yarattığına dair herhangi bir delil de yer almamaktadır. Ayrıca 2019/60384 sayılımarka başvurusu, 2010 85410 sayılı marka ile aynı görsel işareti içermekte olup, markanın ayırt edici unsurlarında da değişikliğe gidilmemiştir. Dolayısıyla salt işaretler açısından davacının, başvuru konusu işaret bakımından müktesep hak kriterinden yararlanmasının mümkün olduğu değerlendirilmektedir. Bu aşamada belirlenmesi gereken yeni markanın mal/hizmet listesinin, önceki tescile nazaran değiştirilmiş ya da genişletilmiş olup olmadığıdır.
Yargıtay … HD’nin 21.12.2015 tarihli ve 2015/6138 Esas- 2015/13754 sayılı kararı ile; “Tescilli bir marka, marka hakkı sahibine markanın kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin yanında ayrıca benzer mal ve hizmetler yönünden tecavüzün önlenmesi yönünden koruma sağlar ise de bu koruma hakkı başkası adına tescilli bulunan ve işaret yönünden veya benzer olan markanın kapsamındaki mal ve hizmetler için önceki tarihli marka sahibine tescil imkânı sağlamaz. Dairemizin yerleşik kararlarında da benimsendiği üzere, bu başvurunun başkasının marka hakkı ile iltibas tehlikesi yaratmayacak ve haksız rekabete yol açmayacak nitelikte bulunması gerekir. (… HD 02.06.2014 tarih 2013/18536 E-2014/10294 K).
Somut olayda, davacının önceki tarihli markasında “polen” emtiası yer almaktaysa da, “tereyağı” ve “tıbbi amaçlı olmayan ve tamamlayıcı gıda maddeleri, proteinler, karbonhidratlar” emtiaları bulunmadığı halde redde dayanak alınan ve mahkemece 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzer olduğu kabul edilen davalı markası “tereyağı” ve “tıbbi amaçlı olmayan ve tamamlayıcı gıda maddeleri, proteinler, karbonhidratlar” emtiaları için tescillidir. Mahkemece, davacının anılan emtialar için tescil olunan bir markası bulunmadığı, bu nedenle davaya ve başvuruya konu işaret için müktesep hak sağlamayacağı gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiş ve müktesep hakkın sadece birebir örtüşen mal ve hizmetler bakımından mümkün olduğuna hükmedilmiştir.
Başvuru kapsamından çıkartılan 35. Sınıftaki hizmetler, davacının önceki markası kapsamında yer almamakta olup, bu hizmetler bakımından hizmet listesinin genişletilmesi söz konusudur. Dolayısıyla davacının 35. Sınıftaki çekişmeli hizmetler bakımından önceki tarihli markasından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı, ayrıca, davacı yan her ne kadar gerçek hak sahipliğine dayalı, müktesep hak iddiasında bulunmuş olsa da; 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesinde “gerçek hak sahipliği” sadece bir tescil engeli olarak düzenlenmiş olup, hak sahibine tescilli benzer markanın varlığına rağmen tescil imkanı tanıyan herhangi bir hüküm SMK’da yer almamaktadır.
Netice itibariyle,
2… sayılı “… şekil” ibareli davacı marka başvurusu ile … sayılı “PD … şekil” ibareli davalı markası arasında başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu,
Davacının 2019/60384 sayılı “… şekil” ibareli marka başvurusu yönünden, önceki tarihli … sayılı markasından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı, kısmen katıldığımız bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şahıs vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.18.03.2021

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır