Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/150 E. 2021/53 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2019/150
Karar No : 2021/53

Hakim : … …
Katip :…

Davacı : …

Vekili : Av….


Feri Müdahil : … -…

Dava : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Durdurulması, Engellenmesi, İlan
Dava Tarihi : 15/04/2019
Karar Tarihi : 18/02/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 23/02/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Durdurulması, Engellenmesi, İlan istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin Muratbey tanınmış markalarının sahibi olduğunu, müvekkil şirketin uzun yıllar süren çalışmaları neticesinde dünyada ilk kez burgu peynir olarak piyasaya sürülen peynirin şeklini bulduğunu ve bu şekilde satışa sunarak Muratbey Burgu markalarını yarattığını, 2018 yılında en iyi peynir ödülünü kazandığını, dolayısıyla bu ürünün inovatif bir ürün olup tüm dünyada Türk peyniri olduğu ve fikri mülkiyet haklarının müvekkiline ait olduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin burgu peynir şekil markasının tescil edilebilir olduğu hususunun Ankara …. FSHHM’nin 2015/488E sayılı dosyası kapsamında da kabul edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin … sayılı şekil markasının sahibi olduğunu, söz konusu peynirin en önemli özelliğinin spiral şekilli olması olduğunu, ABD patent ofisi nezdinde de iki yıllık araştırma sonucunda tasarım tescil başvurularının kabul edildiği gibi yine Alman Patent Ofisinde de şeklin bir marka olduğunun kabul edildiğini, davalı tarafın müvekkili peynirlerinin taklidini ürettiğini, davalının önce ikili sarmal yapılı şerit oluşturduğunu sonra bu ikili sarmaldan 3 tanesini yine sarmal form vererek burduğu ve aynı satış ve sunum yöntemiyle pazarladığını, davalının bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının ürününü “örgülüm” ismiyle pazarlamakta olduğunu ve 3. Kişilere fason üretim yaptığını,davalı aleyhine Ankara …. FSHHM’de 2019/26 D.iş sayılı dosyası ile satışa sunulan taklitler üzerinden tespit işlemi yapıldığını ve tespit neticesinde davalı ürünlerinin müvekkilinin … sayılı markası kapsamında korunan şekil markasına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varıldığını ifade ederek, markaya tecavüzün tespitine, men’ine ve ref’ine, durdurulmasına, engellenmesine, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafın dosya kapsamına herhangi bir beyan dilekçesi sunmadığı ancak 20.02.2020 tarihli duruşmaya katılarak İstanbul 1.FSHHM’nin 2017/462E. sayılı dosyası ile işbu davanın taraflarının aynı olduğunu, bu nedenle derdestlik itirazlarının olduğunu ayrıca Sakarya 3.AHM’nin 2017/492E. sayılı davasının bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri Müdahil vekilinin ise yine aynı celsede el konulan ürünlerin taraflarına iade edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davalı eylemlerinin, davacının, marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, tecavüz var ise ne şekilde yapıldığı, davacı taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Toplanan delillere, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı yanca gerçekleştirilen kullanımın peynir ürününe ilişkin olduğu, bu kullanımın davacı tescilli markaları kapsamında konu “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).” Kapsamında değerlendirilmesi gerekliliği;
Davacı markası incelendiğinde, davacının şekil olarak başvurusunu yaptığı markanın tescilinin hedeflendiği peynir ürünlerinin formu konusunda yerleşmiş klasik algı dikdörtgen/kare/tekerlek formlardaki kalıp algısı mevcut olup değişkenlik gösteren formların tüketiciler tarafından ayırt edilmesinin mümkün olduğu, bir başka deyişle, ülkemizde kahvaltı kültürünün en bilinir ve alışılagelmiş ürünlerinden biri olan peynirlerin, bilinenin dışına çıkan her türlü formunun ve yapısının tüketici tarafından fark edileceği, nitekim tüketici örgü peynir, tel peynir, dil peyniri, krem peynir vs. gibi klasik peynir türlerinin form ve biçimlerine hakimken, bu form ve biçimler dışında kalan formlarla karşılaştığında bu durum tüketici için yeni bir algı oluşturacağı, nitekim davacının da raporda görseline yer verilen ve “BURGU PEYNİR” olarak tanımladığı peynir formunun, malın bilinen/özgün/karakteristik biçimi olmadığı için tescil edilebilir nitelikte olduğu ve bu hususun da mahkeme kararı ile sübuta erdiği;
Davacının marka tesciline ettiği söz konusu görselde ve yine davacı beyanlarından birden fazla ince, uzun, silindir şeklindeki peynirin birbirine burgu halinde sık sık sarmalanarak ve yine silindir olacak şekilde form verilerek oluşturulduğu, şekil incelendiğinde, dip kısımdan başlayan ve döne döne ağız kısmına kadar gelen bir gövdede ağız kısmında dört yuvarlak nokta ile bir sonlanma görüldüğü, dolayısıyla davacı markasında şerit peynirler birbirine burulma eylemi gerçekleştirilerek dolanmış ve tek bir parça haline getirildiği;
Davalının, raporda da yer verilen ve ürünlerinde kullandığı görseller incelendiğinde ise davalı peynir görselinde, üç adet silindirik peynir şeridinin birbirine burularak değil, birbiri ile örülerek, birbirleri etrafına sarılarak piyasada “örgü peynir” olarak bilinen peynir çeşidinin sahip olduğu görsele daha yakın bir izlenime sahip olacak şekilde oluşturulduğu;
Dolayısıyla ihlale konu olduğu iddia olunan ürün, davacı markasındaki gibi birden fazla şeridin burulması suretiyle değil örülmesi/birbirine sarılması suretiyle oluşturulmuş olunduğundan, gövde yapılanması da davacı tescilli markasına konu görseldeki gibi burulmuş bir yapıda değil, birden fazla şeritin iç içe geçtiği bir yapıda olduğu;
Bu durum ise aslında davacı vekilinin de dilekçelerinde ifade ettiği şekliyle, müvekkili markasının sahip olduğu spiral form yerine davalı kullanımında sarmal bir form meydana gelmesine neden olduğu, bu form yapılarına göre ise davacı markasındaki peynir görseli, tek ve hep aynı yöne doğru burulmuş bir gövdeden oluşurken, davalı ambalajındaki peynirde sağ ve sol yönlere doğru birbirini kesecek şekilde iç içe geçen şeritler olduğu;
Her ne kadar davacı yan markası tescil edilmiş bir şekil markası ise de bu tür ürün cinsi algısı andıran ve fakat mutad formlardan detaylarda farklılaşmayı başarmış şekil markalarında, markanın sahip olduğu koruma kapsamı da ancak ürünün kendisi veya en karakteristik özelliği olan “burgu” formu ile sınırlı olacağı, bu tür markaların, ayırt edici vasıfları zayıf sözcük markaları gibi değerlendirilmesi gerekeceği, nasıl ki ayırt edici nitelikteki zayıf sözcük markalarının koruma kapsamları sınırlı olacak ve tüketici salt buı zayıf unsurlar nedeniyle yanılgıya düşmeyecek ise benzer bir değerlendirme aynı nitelikteki şekil markaları için de yapılabileceği, birbirine benzer şekilde silindirik bir yapıya getirilmiş ve fakat temel yapılanmaları birbirinden farklı tüm peynir görsellerinin davacı markaları ile benzer görülmesi mümkün olmayacağı gibi peynir ürününün ilgili tüketicisinin de görseller arasındaki bu farkı karşılaştırma yoluna gittiğinde, iki ürün arasındaki farkı algılayabilecek nitelikte olduğu, bu noktada davalı ürün ambalajında yer alan sair ek unsurların varlığı ile ilgili bir değerlendirme yapılması, uyuşmazlık temelinin yalnızca “peynir görseli”ne yönelik olması nedeniyle somut uyuşmazlığa katkı sağlayacak bir sonuç ortaya koymayacak olmakla birlikte ürün görseli ile birlikte ambalajdaki sair unsurlar da gözetildiğinde, tüketicinin ürün içeriğinin, davacı tescilli markasına konu ürün olduğu yönünde bir yanılgı yaşamasının mümkün görülmediği;
Neticede; davalı yan kullanımındaki peynir görseli ile davacı yan tescilli markasının birbirlerinden ayırt edilebilir nitelikte oldukları, bu nitelikteki şekil markalarının koruma kapsamının dar yorumlanması gerektiği, bu dar yorumda ise davalı kullanımı ile davacı markası arasında ilgili tüketici kitlesini yanılgıya düşürebilecek nitelikte bir benzerliğin mevcut olmadığı, davacı yanın, davalı taraf ürün üretiminde kullandığı makinenin dahi ürünün burularak meydana getirildiği yönünde Kastamonu ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/76 Talimat sayılı dosyası kapsamında alınan raporu sunmuş ise de ihlal değerlendirmesinin her somut olay bazında ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, nihayetinde davalı kullanımlarının, davacı tescilli şekil markasından doğan hakları ihlal etmediği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, birbirini destekler mahiyetteki iki bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davalı yana ait olduğu belirtilen ve dosya kapsamında mevcut kullanım görsellerinin, davacı adına tescilli … sayılı marka tescil korumasından doğan hakları ihlal eder nitelikte olmadığı, davalı markasında kullanılan peynir görseli ile davacı tescilli markasına konu görselin özellikle gövde yapıları itibariyle birbirlerinden farklılaştıkları, bu farkın ortalama tüketicilerce de anlaşılabilir niteilkte olacağı, ortalama tüketicinin davalı kullanımlarına konu ürünü piyasada evvelden beri bildiği peynir çeşitlerine daha yakın görebileceği ve o algı ile satın alma tercihinde bulunabileceği, başka bir ifadeyle davacı markasına konu ürünü satın alıyor algısıyla hareket etmeyeceği, sonuç olarak işaretler arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken 59,30.-TL maktu harçtan peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 14,90.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı şirket kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, fer’i müdahil vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.18/02/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır