Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/22 E. 2021/8 K. 06.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2018/22
Karar No : 2021/8

2-…

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 15/01/2018
Karar Tarihi : 06/01/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 07/01/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin sektöründe Türkiye’nin önde gelen işletmelerinden biri olduğunu, sahip olduğu markalar ve üstün kaliteli ürünleriyle bir süreden beri dünya çapında da tanınır hale geldiğini, yurt içi ve yurt dışında çok sayıda müseccel ve tanınmış markaya sahip olduğunu, “…” ve “…” esas unsurlu çok sayıda markayı TÜRKPATENT nezdinde tescil ettirdiğini, bu tescillerin ilkinin 1985 yılında gerçekleştirildiğini, müvekkili olduğu şirketin 1984 yılından itibaren “…” ve “…” ibarelerine başka unsurlar da eklemek suretiyle bir marka ailesi oluşturduğunu ve Kurum kayıtlarında “…” ve “…” ibarelerini içeren 40’ın üzerinde tescilli marka bulunduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” esas unsurlu markalarının uzun süredir kullanıldığını ve radyo-televizyon, yazılı basın, internet medyası ve benzeri muhtelif reklam mecralarında yüksek bütçeli tanıtım harcamaları yapmak suretiyle tanınmış marka statüsüne eriştiğini, davalı … tarafından 03.06.2016 tarihinde ve “SINIF KODU : 30 Çikolatalar, şekerlemeler, çikolata ihtiva eden şekerleme ürünleri” için yapılan … numaralı ve “… …” ibareli başvurunun 29.08.2016 tarih ve 259 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili namına yayıma itirazda bulunulduğunu, söz konusu yayıma itirazın TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bunun üzerine 24.03.2017 tarih ve …sayılı karara itiraz dilekçesi ile yayıma itirazın reddi kararına ilişkin olarak Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK)’na karara itirazda bulunulduğunu, ancak YİDK tarafından verilen 27.10.2017 tarih ve … sayılı karar ile söz konusu karara itirazın da reddedildiğini, “… …” ibareli marka başvurusunun tesciline yönelik itirazın reddine ilişkin olarak verilen YİDK kararının 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/1 maddesine aykırı olduğunu, verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalıya ait “… …” ibareli marka başvurusunun müvekkiline ait “…” ve “…” ibareli markalara neredeyse ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ilgili başvurunun müvekkiline ait markaların tescilli olduğu mal ve hizmetlerle aynı mal ve hizmet sınıflarında tescil ettirilmek istendiğini, halk tarafından davalıya ait başvuru ile müvekkiline ait markaların karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, “… …” ibaresi tescil edildiği takdirde tüketicilerin bu ibareyi içeren ürünlerin müvekkili … bünyesindeki herhangi bir firmanın ürünü yahut onun …/… ibareli seri markalarının bir alt markası olduğu veya bu firma ile müvekkili firma arasında hukuki, idari, iktisadi veya ticari bağlantı bulunduğu ya da işletmenin “… …” markalı ürünleri müvekkil lisansıyla ürettiği zannına kapılabilecekleri, “… …” ibareli marka başvurusunun müvekkiline ait markaların hemen hemen tamamının kapsamında olan 30. sınıfa dahil mal ve hizmetler için tescil ettirilmek istendiğini, müvekkiline ait markaların da 29, 30 ve 32. sınıflarda müvekkiline ait “…” ve “…” ibareli markaları tek başına veya esas unsurunu bu ibarelerin oluşturduğu 40’tan fazla markasının bulunduğunu, davalıya ait “… …” ibareli markada asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalıya ait markada yer alan “…” ibaresinin marka sahibi işletmenin adı niteliğinde olduğunu ve ibarenin ayırt edici vasfının bulunmadığını, müvekkiline ait markalarda yer alan “…” ibaresinin de firma adı olduğunu, her iki markanın da çatı marka olduğunu, markada bulunan “5” ibaresinin de ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu sebeple “…” ibaresinin davalıya ait markaya ayırt edicilik katan unsur olduğunu, markadaki vurgunun “…” ibaresi üzerinde olduğunu, bu nedenle davalı … davacıya ait markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu ve “… …” ibareli başvurunun 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/1 maddesi uyarınca tescil edilmemesi gerektiğini, müvekkiline ait markanın aynı zamanda tanınmış marka niteliğini haiz olduğunu ve davaya konu başvurunun müvekkiline ait markayla aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik gösterdiği için, itirazın reddi kararının hem 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/4 maddesine ve hem de Paris Sözleşmesi ile TRIPS Antlaşması hükümlerine de aykırılık oluşturduğunu, davalı Kurumun ret kararının hem kendi içtihat ve kabulleriyle hem de istikrar kazanmış yargı içtihatlarıyla çeliştiğini ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 27/10/2017 tarih ve … sayılı kararının iptaline, … sayılı “… …” ibareli marka tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevaplarında özetle; markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığının saptanmasında markaların bütünü itibariyle nazara alınması gerektiğini, dava konusu başvurunun “… …” ibaresinden oluştuğunu ve söz konusu ibarede “…” ibaresinden başka, baskın unsur olarak itiraz (davacı) markalarında yer almayan … ibaresi ile birlikte 5 rakamının da yer aldığını ve bir bütün olarak bakıldığında itiraz (davacı) markalarıyla kıyaslanamayacak derecede farklı olduğunu, davacı tarafın başvuru markasının bütününden “…” sözcüğünü alarak benzerlik iddiasında bulunduğunu, ancak “…” ibaresinin ayırt edici yönü zayıf olan ve farklı işletmeler tarafından gerek esas, gerek yardımcı unsur olarak çok yaygın kullanımı olan bir ibare olduğunu, davacının markalarının içerdiği şekil/renk unsurlarının davalının marka başvurusunda yer almadığını, kısaca markaların bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan parçalara bölerek inceleme yapılmasının mümkün olmadığını ifade ederek, dava konusu YİDK kararının usule ve yasaya uygun olup haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevaplarında özetle; müvekkili …’in 33000 çalışanı ile 33 Avrupa ülkesinde faaliyet gösteren ve yıllık geliri 14 milyar $ olan Mondalez International Grubunun bir üyesi olduğunu, 1824 yılında İngiltere’de kurulmuş olan ve dünyanın önde gelen çikolata ve bisküvi üreticilerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin WIPO nezdinde uluslararası tescilli 17 adet markasının bulunduğunu, cevap dilekçesinin ekinde sunulan markalar vasıtasıyla Madrid Protokolü’ne üye toplam 31 ülkede tescilinin bulunduğunu, markalarının Türkiye dahil 118 ülkede tescilli olduğunu, şirketin TÜRKPATENT nezdinde 50’ye yakın tescilli markanın bulunduğunu, dava konusu “… …” markasının da dünyaca bilinen markalardan biri olduğunu, “… …” markalı ürünlerin ilk defa 1969 yılında üretilerek piyasaya sunulduğunu ve özellikle Hindistan, Malezya, Brezilya, Güney Afrika ve Filipinler’de çok satılan bir çikolata markası ve ürünü olduğunu, “… …” ibareli markanın da çeşitli ülkelerde ve WIPO nezdinde tescilli olduğunu, davacı tarafından ileri sürülenin aksine … markasının çatı marka olmadığını, alt markalarla birlikte kullanıldığı gibi tek başına da kullanılan bir çikolata markası olduğunu, markanın müvekkiliyle özdeşleşmiş bir marka olduğunu, doktrin ve Yargı kararları çerçevesinde tanınmış markalar için belirlenen ilkelerin … markası bakımından gerçekleşmiş olduğunu, “…” ve “”… …” markalarının tanınmış markalar olduğunu, müvekkiline ait marka ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesi oluşturacak benzerlik bulunmadığını, markalarda tek ortak ibarenin “…” ibaresi olduğunu ve ibarenin İngilizce kökenli bir kelime olmakla birlikte Türkçe anlamının “yıldız” olan “…” ibaresinin günlük konuşma dilimize dahi girmiş, oldukça yaygın olarak kullanılan harcı alem bir kelime olduğunu ve kullanımı bu derece yaygın olarak kullanılan kelimenin bir kişinin münhasır kullanımına bırakılmasının düşünülemeyeceğini, ibarenin iyi niyetli üçüncü kişilerin kullanımına engel olmaması gerektiğini, müvekkiline ait “… …” ibareli markanın … markalarının bir serisi olarak algılanacağını, sonuç olarak müvekkiline ait “… …” ibareli markanın tesciline engel bir durum bulunmadığını ve dava konusu YİDK kararının haklı ve hukuka uygun olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı … davalılar arasındaki uyuşmazlık, markaların ve emtiaların benzer olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu … sayılı “… …” ibareli marka için davalı tarafından 03/06/2016 tarihinde 30.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının “…./….” ibareli bir takım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 27/10/2017 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu, ek rapor ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalıya ait markanın hepsi birbirine eşit büyüklükte standart büyük harfler ile yazılmış “… …” ibaresinden oluştuğu, davacıya ait markaların ise “… …”, “… …” ve “…” ibarelerinden oluştuğu, markalarda … ibaresinin ortak olarak bulunması nedeniyle sınırlı düzeyde bir benzerlikten bahsedilebileceği akla gelse bile, markalarda … ve … gibi karşılıklı ilave ayırt edici unsurların da yer aldığı ve söz konusu farklılıkların da karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği, davacıya ait diğer … ve … ibaresini içeren markalar … sayılı ve “….l” ibareli markalar) ile davalıya ait … … markasının karşılaştırılması neticesinde ise, bu markaların davalı markası ile arasındaki benzerlik düzeyinin …. tescil numaralı ve “… …”, “… …” ve “…” ibareli markaların davalı markası ile arasındaki benzerlik düzeyine nazaran daha güçlü olmadığı, hatta sayılan bir kısım davacı markalarında … ibaresinin başka bir ibareye bitişik halde tertip edildiği (Örn: “…”, vb.) veya bu markalarda … ibaresinin diğer ayırt edici unsurlara nazaran küçük punto ile konumlandırıldığı (Örn: … sayılı … … … ibareli marka); markalar arasındaki benzerlik incelemesini yaparken, usul ekonomisi çerçevesinde, davalıya ait … … ibareli marka ile … tescil numaralı ve “… …”, “… …” ve “…” ibareli markaların karşılaştırıldığı;
Davalıya ait … … ibareli marka ile davacıya ait … tescil numaralı ve “… …”, “… …” ve “…” markaların tescil kapsamında bulunan malları karşılaştırdığında, davalıya ait markanın tescil kapsamında bulunan “SINIF KODU : 30 Çikolatalar, şekerlemeler, çikolata ihtiva eden şekerleme ürünleri” malları ile aynı/aynı tür malların davacıya ait markaların da kapsamında bulunduğunu;
Davalıya ait “… …” ibareli marka ile başta … tescil numaralı ve “… …”, “… …” ve “…” ibareli markalar olmak üzere “…” veya “…” ibaresini içeren davacı taraf markalarının tescil kapsamında aynı/aynı tür malların yer aldığı, taraf markaları arasında sadece “…” ibaresinin ortak olarak bulunuyor olması hususunun tek başına markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açmak için yeterli olmadığı, zira ortak unsur konumundaki “…” ibaresinin ayırt edici niteliği düşük/zayıf bir ibare olduğu, bu tespitin TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzunda da yapıldığı (…Optimum / Global / …/ İdeal gibi düşük ayırt ediciliğe sahip, ağırlıklı olarak nitelik ve derece belirtmek için kullanılan kelimeleri içeren işaretlerdeki ilave unsurların düşük ayırt ediciliğe sahip bu işaretleri birbirinden farklılaştırmaya yeterli olduğu kabul edilir.), benzer değerlendirmeye Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) İtiraz İnceleme Kılavuzunda aşağıdaki örnekte de yer verildiği, Kılavuzda yer alan Avrupa Birliği Genel Mahkemesi kararında “…” ibaresinin yüksek kaliteli ürünlere çağrışım yapan övücü (laudatory) niteliğe sahip olması nedeniyle ayırt ediciliğinin düşük olduğunun vurgulandığı; bununla birlikte “…” ibaresinin Türkçe karşılığının “yıldız” olduğu ve davalı markasında “…” ibaresinin önüne getirilen “5” rakamıyla birlikte “5 Yıldız” şeklinde bütünsel bir algının da ortaya çıktığı, “5 Yıldız” ibaresinin de kaliteye vurgu yapan ve ayırt ediciliği düşük bir unsur olduğu, dava dilekçesi kapsamında sunulan belgeler ışığında “…” ibaresi bakımından davacıya ait markaların tanınmışlıktan kaynaklı arttırılmış ayırt ediciliğinin de bulunmadığı, davalı markasının asli ayırt edici unsurunun markanın başlangıç kısmında bulunan “…” ibaresi olduğu, davacı markalarında da ilave ayırt edici unsurlar olarak başta “…” ibaresi olmak üzere diğer ilave ayırt edici unsurların da bulunduğu, markalar arasındaki belirtilen farklılıkların markalarda “…” ibaresinden kaynaklanan sınırlı düzeydeki benzerliğe baskın geldiği ve bu farklılıkların karıştırılma ihtimalini bertaraf edeceği, markalardaki ortak unsur konumundaki “…” ibaresinin zayıf ayırt ediciliği, markaların bütün olarak bıraktığı izlenim ve tertip tarzı açısından karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer markalar olmadığı; davacı markaları ile davalıya ait “… …” ibareli marka arasında 556 Sayılı KHK’nın 8/1(b) maddesi kapsamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı;
Davacı tarafından dava dilekçesinde ve davalı …’in cevabına cevap dilekçesinde atıf yapılan Mahkeme kararlarının incelenen somut olayla farklılıklar gösterdiği, zira, davacı tarafından emsal Yargı kararları olduğu iddiasıyla sunulan davalı taraflara ait markalarda, … ibaresi dışında kalan unsurların çekişme konusu gıda malları bakımından ayırt edici niteliği düşük unsurlar olduğu (PASTA, MILKY, COOK), oysa ki incelenen davada böyle bir durumdan bahsedilemeyeceği, çünkü davalı markasında oldukça ayırt edici nitelikteki … ibaresinin yer aldığı, bu nedenle davacı tarafından ileri sürülen emsal Yargı kararlarının iş bu dava bakımından emsal teşkil etmeyeceği;
Davacı vekili tarafından dava dosyası kapsamında sunulan tüm bilgi, belge ve delillerin incelenmesi neticesinde, sunulan dokümanların bir markanın tanınmışlığına ilişkin kriterleri karşılamadığı, davacıya ait “…” veya “…” ibaresini içeren markalar ile ilgili olarak TÜRKPATENT veritabanında da herhangi bir tanınmışlık kaydına rastlanmadığı anlaşıldığından davacı tarafa ait “…” veya “…” ibareli markaların tanınmış marka olduğu ve davalıya ait … … ibareli markanın tescilinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açabileceği yönünde yeterli kanaat oluşmadığı, davacıya ait “…” markasının tanınmışlığının ise iş bu davaya herhangi bir etkisinin bulunmadığı, zira markalar arasında ihtilaf doğuran ibarenin “…” ibaresinin olduğu, sonuç olarak davacı tarafından ileri sürülen tanınmışlık iddiasının da haklı olmadığı;
Neticede, davacı tarafça dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında davacı tarafa ait “…” veya “…” ibaresini içeren markaların tanınmış marka olduğu yönünde yeterli kanaat oluşmadığı, davacıya ait markaların tanınmışlığı tespit edilemediğinden, dava konusu markaların davacıya ait markaların ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu, ek rapor ve tüm dosya kapsamından;
Davalıya ait marka ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1(b) bendi anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının yeterli bilgi ve belge ile ispatlanamadığı ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen koşulların sağlanmadığı, YİDK kararının yerinde olduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 27/10/2017 tarih ve … sayılı kararının iptali şartlarının oluşmadığı, hükümsüzlük ve terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Alınması gereken 59,30.-TL maktu harçtan peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum ve davalı şirket kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.06/01/2021

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır