Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
…
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/328 Esas
KARAR NO : 2023/391
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2021
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı yan arasında akdedilen istisna akdi çerçevesinde, müvekkilinin davalı yana projede belirtildiği şekilde kendisinden beklenen özen ve sadakat yükümlülüğüne dikkat ederek birden fazla ev eşyası olarak kullanılmak üzere çeşitli mobilyalar meydana getirdiğini ve bu mobilyaları zamanında teslim ettiğini, müvekkili ile davalı yanın kısmi ödemelerde faturasız olarak iş yapıldığını, davalı yanın ödemeleri geciktirdiğini, sonrasında bakiye tutarın ödenmediğini, fatura kesilerek tebliğ edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmayınca … 7. İcra Dairesi’nin 2020/7326 Esas numaralı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne; davalı borçlunun … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7326 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazının şimdilik 1.000 TL yönünden iptaline, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle takibin devamına, likit alacağa haksız ve kötü niyetli itiraz eden borçlu aleyhine dava konusu miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden itirazları bulunduğunu, her iki tarafın ticari işletme olması sebebiyle davaya asliye ticaret mahkemesince bakılması gerektiğini belirterek davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/03/2023 tarih, 2021/21 E., 2023/188 K.sayılı kararı ile, tarafları tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili uyuşmazlıktan kaynaklanan davanın nispi ticari dava olduğu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, iş bu karar 14/04/2023 tarihinde kesinleştirilerek, Mahkememize tevzi edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan kanunun 5.maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunun şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (6102 sayılı TTK m. 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (6102 sayılı TTK m. 11/2).
Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir (6102 sayılı TTK m. 12/1). Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır (6102 sayılı TTK m. 12/2). Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur (6102 sayılı TTK m. 12/3).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 . maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır (6102 sayılı TTK m. 15).
5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2016/5851 Esas, 2018/552 Karar)
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre;
a) Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar;
b) Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 maddesinde öngörülen Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanı) kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden ilgili Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/4614 Esas, 2017/6953 Karar).
Somut olayda uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Davacı gerçek kişi olup varsa işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olup olmadığı, vergi dairesinden bilanço esasına göre defter tutup tutmadığı ve esnaf sınırını aşıp aşmadığı araştırılarak, tacir sıfatını taşıyıp taşımadığı belirlenmelidir. Buna göre; dosya kapsamında mevcut, 23/11/2022 tarihli, … Vergi Dairesi Başkanlığı’na ait yazı ile, davacının 15/01/2018 tarihinden itibaren faal olduğu, mükellefin ikinci sınıf tüccar ve işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiş ve yazı ekinde 2019,2020,2021 yıllarına ait gelir vergisi beyannameleri gönderilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, “… işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar sayılacağı, …”
Vergi Usul Kanunu’nun 177/I maddesi; “Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 890.000 TL veya satışlarının tutarı 1.270.000 TL’yi aşanlar,
Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da 1 yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 440.000 TL’yi aşanlar,
1 ve 2 no’lu bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 nolu bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 890.000 TL’yi aşanlar….” şeklinde düzenlenmiş olup; 23/11/2022 tarihli, … Vergi Dairesi Başkanlığı’na ait yazı ekindeki 2019,2020,2021 yıllarına ait gelir vergisi beyannameleri incelendiğinde; davacının yıllık kazanç toplamının 2020 yılı itibariyle 10.413,97 TL, 2021 yılı itibariyle 4.855,77 TL, 2022 yılı itibariyle 3.641,99 TL olduğu, bu suretle davacının kazancının Bakanlar Kurulu kararı ve Vergi Usul Kanununda belirtilen limitlerin yarısını aşmadığı anlaşılmakla, davacının tacir sıfatını taşımadığı, esnaf ve küçük sanatkar sınıfında olduğu, bu nedenle nisbi ticari davanın söz konusu olmadığı ve Mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-HMK 114, 115 maddesi uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin … 12. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde, dosyanın merci tahini için … Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 23/05/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır