Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/541 E. 2022/798 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/541 Esas
KARAR NO : 2022/798

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/01/2014
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili, müvekkili şirketin mimari proje üreten, ürettiği projeyi uygulayan ya da uygulanması aşamasında gözetimini yapan bir firma olduğunu, taraflar arasında 04.02.2009 tarihinde imzalanan sözleşme uyarınca davalı işverenin Libya’da üstlendiği, poliklinik onarım ve inşaa işinde, yabancı müşavir firmanın yaptığı, mimari, elektrik, mekanik, tesisat ve statik projelerinin uygulanan projesi “Şhop Drawing”ler ile proje kordinasyonlarını yaparak kordinasyon projelerini hazırlamayı üstlendiğini, görevini ifa edip tamamladığını, davacı tarafça sözleşme düzenlenirken ön görülemeyen ve müvekkilince edimin ifası sırasında harcadığı ek zaman ve emek sarfı için ek ücret ödenmek istenince ödenecek miktar konusunda mutabık kalınarak 11.06.2009 tarihli ek protokolün tanzim edildiğini, davacı müvekkili şirketçe davalının her iki sözleşme uyarınca yaptığı kısmi ödeme için 21.07.2009 tarihli toplam 132.750.00 TL tutarlı fatura düzenlenerek davalı şirkete tebliğ olunduğunu, ancak davalı şirketin fatura metninde yazılan 20.250,00 TL.tutarındaki KDV yi ödemediğini, yapılan sözlü görüşmelerde olumlu gelişme sağlanamadığı için davalı şirkete ihtarname keşide edildiğini, ancak ihtarnameye verilen cevapta taraflar arasındaki temel ilişkinin dahi reddolunduğunu, bu nedenle KDV alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında 04.02.2009 tarihli sözleşme ve 11.06.2009 tarihli ek protokolün tanzim edildiğini, davacı tarafça sözleşme ile üstlenilen edimlerin yerine getirilmemesine karşın bir kısım ödemenin de yapıldığını, davacının takibine konu 21.07.2009 tarihli faturanın … İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti.adına kesildiğini, ancak ödeme emrinin … İnş.San. Ve Tic.A.Ş. olarak müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkili şirketin ünvanının 31.12.2008 tarihinden itibaren … İnş.San. Ve Tic.A.Ş.olup vergi numarasının dahi faturada belirtilen numara olmayıp 3620269918 olduğunu, gerek faturanın kesildiği tarihte ve gerekse faturanın dayandığı iddia edilen sözleşmenin imzalanması dahilinde müvekkili şirketin ünvanının … İnş.San. ve Tic.A.Ş.olup, bu sebeple muhatabı olunmayan bir faturanın borçlusu olarak gösterildikleri için takibe itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddini dilemiştir.
KANITLAR: Yapılan yargılama sonucunda Mahkememizce 26/01/2016 Tarihli, 2010/245 Esas-2012/31 Karar sayılı karar ile, davanın reddine karar verilmiş, anılan kararı davacı vekili temyiz etmiş, tesis edilen bu karar, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 29/01/2013 tarihli 2012/3447 Esas 2013/440 Karar sayılı; “… 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/16520 sayılı takip dosyasına dayanak yapılan 21.07.2009 tarihli faturada borçlu olarak … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yazılmıştır. Dosyada bulunan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 6 Ocak 2009 tarihli nüshasında … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şirketinde nevi değişikliği yapılarak A.Ş.’ye dönüştürüldüğü, ünvanının … İnş. San. ve Tic. A.Ş. olduğu belirlenmiştir. Dosyada bulunan 04.02.2009 tarihli sözleşmeyle, 11.06.2009 tarihli ek protokolde davalı şirketin ünvanı … olarak yazılıdır. Davalı şirketin nevi değişikliği yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacı tarafa yaptırıldığı iddia edilen işlere ilişkin sözleşmelerde davalı iş sahibi A.Ş. olarak gösterilmiştir. İcra takibine dayanak yapılan 21.07.2009 tarihli faturada davalının limited şirket olarak gösterilmesi maddi hataya dayalıdır. Davalı faturada belirtilen asıl borcu da ödemiştir.
Mahkemece bu durumlar dikkate alınarak davanın esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı şirket ünvanının faturaya hatalı yazıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış,” kararıyla bozularak iade edilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2012/3447 Esas 2013/440 Karar sayılı kararına karşı direnilmiş olup, 10/04/2014 tarih, 2014/21 Esas, 2014/203 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan kararı davacı vekili temyiz etmiş, tesis edilen bu karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 03/01/2017 tarih, 2016/6462 Esas, 2017/24 Karar sayılı kararla direnme kararı yerinde olmadığı düşünüldüğünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu tarafından 14/02/2018 tarih 2017/15-247 Esas 2018/229 Karar sayılı kararla davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına kararı verilerek dosya iade edilmiştir.
Bozma sonrası dosya mahkememizin 2019/115 Esasını almış ve 04/11/2019 tarih ve 2019/115 Esas, 2019/987 Karar sayılı kararı ile taraflarca takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, anılan kararı davacı vekili temyiz etmiş, tesis edilen bu karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 07/04/2022 tarih, 2021/4207 Esas 2022/1984 Karar sayılı kararıyla ” davanın işlemden kaldırılması kararından önce davacının duruşma gününü kalemden öğrenmesine dair karar verilmesi hususu, usulüne uygun bir tebliğ mahiyetinde olmadığı gibi davacı vekilinin bu yönde bir talebinin de bulunmadığı anlaşıldığından, işlemden kaldırma kararı isabetsiz bulunmuş, mahkemece üç aylık yasal süre dolmasına rağmen, davacı tarafça süresinde yenilenmediğinden, davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi, yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma sonrası dosya mahkememizin 2022/541 Esasını almış ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 07/04/2022 tarih, 2021/4207 Esas 2022/1984 Karar sayılı kararına uyulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine illişkindir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında davacının, davalının yurt dışında yaptığı inşaatın bir takım projelerinin yapılması işini üstlendiği, bu nedenle aralarında 11/09/2009 tarihli ana sözleşme ve 04/02/2009 tarihli ek protokol imzaladıkları, davacının edimlerini yerine getirerek fatura düzenlediği, davalının asıl borcu ödediği, KDV kısmını ise ödemediği, davacının bu kalem alacağını tahsil için icra takibi başlattığı, anılan takibin itirazla durduğu ve işbu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı hususuları uyuşmazlık konusu değildir.
Çekişme, davalının, davacının eser bedeli olarak düzenlediği faturanın KDV kısmından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
İddia, savunma, bozma kararları içeriği, taraflar arasındaki sözleşmeler, fatura ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamından, davacının, eser niteliğindeki proje edimlerini yerine getirdiği, sözleşmede fiyatlara KDV’nin de dahil olduğunun kararlaştırıldığı, esasen bu hizmetin KDV Kanunu da tabil olduğu, davacının KDV’yi de kapsar şekilde fatura düzenlediği, davalının asıl eser bedeli borcunu ödediği, bu yönüyle bir çekişmenin olmadığı, KDV Kanuna hükümlerine göre yapılan işin, anılan Kanun’un 11/1-a maddesi kapsamında kalmadığı, hizmetin yurt içi müşteri davalı için yapıldığı, her ne kadar yurt dışı bir iş için yapılmış ise de müşterinin yabancı olmadığı, davalı müşterinin yurt içinde olduğu, davacının KDV alacağının mevcut bulunduğu, davalının bu kalem alacaktan da sorumlu olduğu, alacağının likit bulunduğu, başka bir ifadeyle belli ve bilinebilir nitelikte olduğu, inkar tazminatı koşullarının da mevcut bulunduğu, takibin İİK’nın 67. maddesinin değişikliğinden önce olması nedeniyle %40 oranı da esas alınarak aşağıdaki şekilde davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca,
1-Davacının davasının kabulüne, davalının … 6. İcra Dairesi’nin 2009/16520 takip sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin 20.250,00 asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
2-Hüküm altına alınan alacağın %40’na isabet eden 8.100,00 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.383,28 TL harçtan peşin alınan 194,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.188,63‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 194,65 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.294,58‬ TL (17,50 TL başvurma harcı, 2,75 vekalet harcı, 519,2‬0 TL temyiz yoluna başvuru harcı, 450,00 TL bilirkişi ücreti, 305,13‬ TL posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinden bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
24/11/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır